Browsing by Author "Akman, Mehmet"
Now showing 1 - 20 of 46
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis 15-25 yaş arası aktif spor yapanlarda beslenme ve spor ilişkisine dair bilgi düzeylerinin saptanması(2019) Açıkgöz, Selin; Akman, MehmetBu araştırma, sporcuların demografik özelliklerini, beslenme bilgilerini ve bazı parametrelerle (beslenme alışkanlıkları, antropometrik ölçümler) ilişkisinin saptanması amacıyla, Balıkesir İl'inin Ayvalık ilçesinde futbol ve voleybol kulüplerinde yürütülmüştür. Eylül-Kasım 2018 tarihleri arasında yaşları 15-25 arasında değişmekte olan, 130'u erkek, 20'si kız olmak üzere toplam 150 sporcu üzerinde yapılmıştır. Beslenme alışkanlıkları, bilgi düzeylerini ve antropometrik ölçümlerini belirlemek için daha önce yayınlanmış bilimsel çalışmalardaki veriler değerlendirilerek araştırmacı tarafından 32 soruluk bir anket düzenlenmiştir. Anketler sporcuların antrenman arasın da açıklama yapılarak uygulanmıştır. İstatiksel hesaplamalarda SPSS (versiyon 17.0) programından yararlanılarak sonuçların değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatiksel metodların yüzde (%), frekans dağılımı (f), ki-kare test istatistiği (𝑥2) analizi kullanılmıştır. p değerinin 0,05'ten küçük olduğu durumlarda gruplar arası fark anlamlı kabul edilmiştir. Sporcuların %50,0'si 19-22 yaş, %26,7'si 23-25, %23,3'ü 15-18 yaşları arasındadır. Araştırmaya katılan sporcuların %3,3'ü ilkokul, %76,7'si lise, %20,0'si üniversiteye gitmektedir. Sporcu beslenme bilgisinin %3,3'ünün diyetisyenden alınmış olduğu bulunmuştur. Sporcu beslenme bilgisi ile müsabaka öncesi öğündeki tercihleri arasında anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır (p<0,05). Araştırma da öğün atlama oranının sık olduğu ve çoğunlukla atlanan öğünlerin kuşluk ve gece beraber (%16,7), kuşluk (%13,3) ve gece (%10,0) olduğu görülmüştür. Yaşları ile günlük su tüketimlerine göre anlamlı bir ilişkisi olduğu saptanmıştır (p<0,05). Sonuç olarak; sporcuların diğer gruplardan farklı olarak beslenme ve öğün düzenleri daha fazla önem arz ettiği için antrenörler ve ailelere beslenme konusunda uzman kişiler tarafından etkin eğitimler verilmesinin uygun olacağı, bu konuda daha geniş çaplı benzer çalışmalara ihtiyaç duyulduğu düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Sporcu beslenmesi, Beslenme alışkanlıkları, Beslenme bilgisiMaster Thesis Amatör bisikletçilerin beslenme alışkanlıklarının ve beslenme bilgi düzeylerinin saptanması(2017) Gündüz, Mehtap Oktay; Akman, MehmetBu çalışma İstanbul ilinde bulunan, çeşitli bisiklet grubu ve kulüplerinde yer alan 175 amatör bisikletçi üzerinde yapılmıştır. Çalışma bisikletçilerin beslenme alışkanlıklarını ve bilgi düzeylerini ölçmek amacıyla planlanmıştır. Amatör bisikletçilerin ortalama yaşları 31,3±9,6 (yıl), vücut ağırlığı ortalaması 76,6±12,2 (kg), beden kütle indeksi ortalaması 24,3±3,0 (kg/m²) olarak saptanmıştır. Amatör bisikletçilerin %86,9'u düzenli bisiklet sürmektedir. Spor yaparken %88,6'sı sıvı olarak su tüketimi yapmaktadır. Bisikletçilerin % 34,9'u sürüş sonrası, %43,4'ü sürüş öncesi yediklerine özellikle dikkat etmemektedir. Sporcuların %94,3'ü beslenmenin sportif başarı üzerinde etkisi olduğunu düşünmektedir. Bisikletçilerin %40,0'ı beslenme bilgisinin yeterli olduğunu ifade etmiştir. ''Ana yemeğin spordan kaç saat önce yenilmelidir?'' sorusunu, beslenme bilgisini kısmen yeterli gören bisikletçilerin %100,0'ı doğru, beslenme bilgisini yeterli görmeyen ve yeterli gören grupların %100,0'ı yanlış cevap vermiştir. Bu soruda gruplar arasındaki fark anlamlı bulunmuştur (p<0.05). Beslenme bilgisini yeterli gören bisikletçilerin %79,4'ü, beslenme bilgisini yeterli görmeyen bisikletçilerin %52,9'u, kısmen yeterli gören bisikletçilerin %70,4'ü ''Vitamin ve mineraller vücuda enerji sağlayan besin öğeleridir.'' ifadesini yanlış olarak değerlendirmiştir. Bu ifadede gruplar arasında anlamlı bir fark saptanmıştır (p<0.05). Düzenli bisiklet sürenlerin %96,7'si, düzenli bisiklet sürmeyenlerin %87,0'ı, ''Spor sırasında su tüketimi yapılmaz'' ifadesini yanlış olarak değerlendirmiştir. Bu ifadede gruplar arasında anlamlı bir fark bulunmuştur (p<0.05). Amatör bisikletçilere 6 beslenme bilgisi sorusu ve 15 beslenme bilgisi ile ilgili ifadeler sorulmuştur. Toplamda 21 sorudan maximum doğru sayısı 16, minimum doğru sayısı 4 ve tüm soruların doğru cevaplanma oranı %45,6 olarak bulunmuştur. Sporcuların beslenme bilgi düzeylerinin ortalama düzeyde olduğu ve beslenme davranışları ile bilgilerinin tam olarak doğru orantılı olmadığı saptanmıştır. Bisikletçilerin temel beslenme ve besin grupları ile ilgili konularda diyetisyenler tarafından daha fazla bilgilendirilmeleri gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu konuda daha detaylı araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır Anahtar Kelimeler: Sporcu beslenmesi, beslenme bilgi düzeyi, bisiklet.Master Thesis Beslenme ve diyetetik bölümü öğrencilerinde sağlıklı yeme takıntısının(ortoreksiya nervoza) değerlendirilmesi(2018) Kaya, Zeynep; Akman, MehmetBu çalışma, Marmara Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü'nde 2017-2018 eğitim öğretim yılında eğitim alan öğrencilerde ortoreksiya nervozaya yatkınlığın, cinsiyet, yaş ve beden kitle indeksi değişkenlerine göre değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırma verileri anket yöntemi kullanılarak toplanmıştır. Anket 4 bölümden oluşmaktadır. Birinci kısımda katılımcıların sosyo-demografik özellikleri (cinsiyet, yaş, kalınan yer vb.) ve antropometrik ölçümleri sorgulanmıştır. Anketin diğer kısımlarında yeme bozukluklarının değerlendirilmesi için ''Yeme Tutum Testi (EAT-40)'', ortoreksiya nervozanın tanımlanabilmesi için 'ORTO-15' testi ve obsesif belirtilerin değerlendirilmesi için ''Maudsley Obsesif Kompülsif Envanteri'' kullanılmıştır. Araştırmaya 17-28 yaş aralığında 184 kadın ve 21 erkek olmak üzere toplam 205 kişi katılmıştır. EAT-40 puanına göre yeme bozukluğu yönünden risk taşımayanlar örneklemin %94,1'ini oluşturmaktadır. Erkeklerin EAT-40 puanı ortalaması 9,10±0,91, kadınların ise 9,33±0,40 olarak bulunmuş; cinsiyetler arası anlamlı bir farklılık göstermediği sonucuna ulaşılmıştır (p=0,858>0,05). ORTO-15 değerlendirmesinde kadınların %72,3'ü, erkeklerin %71,4'ü 40 puan ve altında değerlendirilmiş, ortorektik eğilim gösterdikleri saptanmıştır (p=0,934>0,05). BKİ değeri 18,49 kg/m2 ve altı olanların %59,4'ünün, 18,50-24,99 kg/m2 olanların %74,4'ünün ve 25,00-29,99 kg/m2 olanların ise %76,9'unun ORTO-15 puanı 40 ve altındadır (p=0,208>0,05). EAT-40 puanı ile ORTO-15 puanı arasında negatif yönlü, istatistiksel olarak anlamlılık tespit edilmiştir (p=0,00<0,05). ORTO-15 puanı ile MOCI ölçeği puanı negatif yönlü ilişkilidir (p=0,00<0,05). ORTO-15 puanına etki eden değişkenleri saptamak amacıyla lojistik regresyon analizi uygulanmış; incelenen değişkenlerden sadece BKİ değeri ve EAT-40 puanının ORTO-15 üzerinde etkili olduğu belirlenmiştir. Ortoreksiya nervoza ve ilişkili faktörlerin değerlendirildiği daha geniş kapsamlı uluslararası çalışmaların yapılması ve DSM tanı kriterlerinin belirlenmesi ON açısından yararlı olacaktır.Article Citation Count: 6Determination of body fat percentage by electrocardiography signal with gender based artificial intelligence(Elsevier Sci Ltd, 2021) Ucar, Muhammed Kursad; Ucar, Zeliha; Ucar, Kubra; Akman, Mehmet; Bozkurt, Mehmet RecepBackground and purpose: Body fat percentage (BFP) is a frequently used parameter in the assessment of body composition. The body is made up of fat, muscle and lean body tissues. Excess fat tissue in the body causes obesity. Obesity is a treatable disease that decreases the quality of life. Obesity can trigger ailments such as psychological disorders, cardiovascular diseases and respiratory and digestive problems. Dual energy X-ray absorptiometry gold standard method is laborious, costly and time consuming. For this reason, more practical methods are needed. The aim of this study is to develop BFP prediction models with gender-based electrocardiography (ECG) signal and machine learning methods. Methods: In the study, 25 features were extracted from seven different QRS bands and filtered and unfiltered ECG signals. In addition, age, height and weight were used as features. Spearman feature selection algorithm was used to increase the performance. Results: The BFP prediction models developed have performance values of R = 0.94 for men and R = 0.93 for women and R = 0.91 for all individuals. Feature selection algorithm helped increase performance. ConclusionMaster Thesis Dışarıdan yemek hizmeti alınan bir özel hastanede personele verilen yemek hizmetlerinin değerlendirilmesi(2021) Erdem, Güfer; Akman, MehmetBu araştırmanın amacı, Kocaeli'de dışarıdan yemek hizmeti alan bir özel hastanede çalışanların yemek hizmetleri ile ilgili düşüncelerinin belirlenmesidir. Bu temel amacın yanı sıra personelin nitelikleri açısından yemek hizmetleri ile ilgili değerlendirmeleri arasındaki farklılıklar incelenmiştir. Çalışmanın verileri, Nisan- Haziran 2019 tarihleri arasında 19-65 yaş arasındaki 49 erkek, 153 kadın toplam 202 gönüllü katılımcıya 22 sorudan oluşan anket formu uygulanarak elde edilmiştir. Bu araştırmada; personelin %82,2'si hastane yemekhanesinin fiziksel büyüklüğünün ve planının yetersiz olduğunu, %53'ü yemekhanenin havasız olduğunu, %44,6'sı kalabalık olduğunu, %18'i kirli olduğunu, %6,4'ü aydınlatmanın yetersiz olduğunu, %44'ü yemekhane ve yemek hizmetlerindeki olumsuzluklar nedeniyle genellikle başka kaynaklardan yemek temin ettiklerini, %61,4'ü yemeklerin dengeli beslenme için uygun olmadığını, %63,9 'u yemekler arasında uyum olmadığını, %70,3'ü yemeklerin hazırlanış ve lezzetiyle ilgili şikayetleri olduğunu, %64,4'ü ise ekmeklerin kalitesiz olduğunu belirtmiştir. Çalışmada ele alınan konular için elde edilen veriler katılımcıların yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, kıdem ve unvan özelliklerine göre sınıflandırılıp karşılaştırıldığında istatiksel olarak anlamlı sonuçlar elde edilmiştir. Yemekhanenin fiziksel özellikleri ile ilgili değerlendirmede kıdemin anlamlı fark yarattığı, hijyen bakımından cinsiyetin önem teşkil ettiği, porsiyon miktarı açısından medeni durum ve unvanın etkili olduğu tespit edilirken, lezzet yönünden yaş ve unvanın, tabağında yemek bırakma alışkanlığında da yaşın sonuçları anlamlı olarak etkilediği ortaya konulmuştur (p<0,05). Araştırmamızın sonuçlarına göre; toplu beslenme hizmeti alan kurum ve kuruluşların, mutfak, bulaşıkhane ve yemekhane alanıyla ilgili problemleri değerlendirilmeli, etkili bir denetim ile personeli memnun eden yemek hizmetleri sisteminin planlanmasını gerçekleştirmelidir. Böylece ileride yapılacak hizmet alımları için kriter ve standartların belirlenmesine yardımcı olacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Hijyen, Yemek Hizmeti, Toplu Beslenme Hizmeti, Dış Kaynak KullanımıMaster Thesis Düzenli spor yapan üniversite öğrencilerinde beslenme durumu ve beden algısı ilişkisi(2019) Dulda, Duygu Yağmur Yazır; Akman, MehmetBeden algısı, beslenme ve fiziksel aktivite alışkanlıkları arasındaki ilişki dikkate alınarak hazırlanan bu çalışmada; 2018-2019 eğitim-öğretim yılında İstanbul Okan Üniversitesi'nde lisans eğitimi gören ve düzenli spor yapan üniversite öğrencilerinin beslenme durumları ve alışkanlıkları, fiziksel aktivite düzeyleri ve bedenlerine yönelik algılarının değerlendirilmesi ve bu değişkenler bir ilişki olup olmadığının ortaya koyulması amaçlanmıştır. Bu doğrultuda 150 kişilik katılımcı grubuna tanımlayıcı bilgiler, genel sağlık bilgileri, fiziksel aktivite bilgileri, beslenme alışkanlık bilgileri, besin tüketim sıklık formu ve beden imajı ölçeğinden oluşan anket formu uygulanmıştır. Çalışmaya dahil edilen kişilerin %47'si erkeklerden oluşmaktadır. Grubun yaş ortalaması 31,6±8,9 yıl ve BKİ ortalaması 37,3±15,6 kg/m2'dır. Araştırma örneklemini oluşturan tüm katılımcıların egzersiz ile uğraştığı belirlenmiştir. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre katılımcıların kişisel özelliklerinden cinsiyet, BKİ, doktor tarafından tanısı koyulmuş hastalığa sahip olma durumuna göre beden imajından duyulan memnuniyetleri değişmektedir. Sağlıkla ilişkili bilgilerde ise genel sağlık algısı ve doktor tarafından reçete edilmiş ilaç kullanma durumu beden imajından duyulan memnuniyet üzerinde anlamlı farklılık yaratmaktadır. Fiziksel aktiviteye ilişkin maddelerden düzenli fiziksel aktivite yapma, egzersiz yapma süresi, egzersiz yapılmayan günlerde suçlu ve mutsuz hissetme, egzersiz yapılmayan günlerde yenilen yemek miktarı beden imajından duyulan memnuniyeti değiştirmektedir. Beslenme alışkanlıklarına ilişkin verilerden günlük tüketilen ana ve ara öğün sayısı, spor öncesi besin tüketimi, fiziksel durum algısı, diyet geçmişi, diyet türü ve zayıflama amacıyla diyet harici yöntem tercihi beslenme destek ürünü kullanma durumuna göre beden imajından duyulan memnuniyet de farklılaşmaktadır. Anahtar Kelimeler: Fiziksel aktivite, beden algısı, beslenme durumuArticle Citation Count: 0The Effect of Weight Loss on Osteoarthritis Symptoms in Obese Patients with Osteoarthritis(Bezmialem Vakif Univ, 2022) Dulger, Neslihan; Akman, Mehmet; Yilmaz, BarisObjective: Knee osteoarthritis (OA) is a very common joint disease and obesity is accepted as a modifiable risk factor for knee OA. This study aims to reduce OA symptoms with dietary intervention that will provide at least 10% body weight loss in volunteers diagnosed as having knee OA and obesity. Methods: As an open, uncontrolled randomized study, it was conducted with patients admitted to Istanbul Fatih Sultan Mehmet Hospital. Fourty volunteers (mean of age: 58 +/- 10.9 years, 4 males, 36 females) having knee OA grade 22 according to Kellgren-Lawrence radiological classification and obesity [body mass index (BMI) 230 kg/m(2)] were included in the study. Individuals were given a diet program containing 50-60% carbohydrate, 15-20% protein and 25-30% fat for 16 weeks, and they were planned to lose weight and followed up. WOMAC OA index was used for the evaluation of pain, stiffness and physical functions. Results: After 16 weeks, individuals lost an average of 7.5% of their weight. A decrease of 2.75 kg/m(2) was observed in the BMI (p<0.05). A significant reduction was observed between the first and the last WOMAC pain scores (p<0.05). A significant relationship was also found between the decrease in BMI and the decrease WOMAC score (p<0.05). Conclusion: The decrease of 2.75 kg/m(2) in BMI and the weight loss of 7.5% provided decrease in ViWOMAC pain score. Weight loss should be the optimal approach in the management of obese patients with knee OA.Master Thesis Egzersiz yapan kadınların beden algısı ve yeme tutumlarının belirlenmesi(2022) Şaşmaz, Pakize Gökçe; Akman, MehmetBeden algısı, kişinin kendi fiziksel görünümü ile ilgili algılarını, düşüncelerini, inançlarını, duygularını içeren davranışlarıdır. Batılı toplumlar güzellik kavramını, vücut ağırlığı ve biçimi ile tanımlamıştır. 'zayıf' bir beden ile bağdaştırılan güzellik algısı, medya organları tarafından tüm dünyaya lanse edilmeye çalışılmaktadır. Bu duruma bağlı olarak kişilerde oluşan yanlış beden algısı, yanlış yeme tutumlarına neden olmaktadır. Bu yüzden bu çalışma sağlığı tehdit eden davranışların belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın verileri; araştırmacı tarafından ilgili literatürden yararlanılarak oluşturulan anket formu, Yeme Davranışları Testi (EAT-26) ve Beden Algısı Ölçeği (Body Image Scale) kullanılarak toplanmıştır. Toplanan veriler SPSS 22.0 (Statistical Package for Social Sciences 22 Version) kullanılarak analiz edilmiştir. Çalışmaya spor merkezinde aktif spor yapan 18-64 yaş aralığında 103 kadın katılmıştır. Çalışmanın sonucunda katılımcıların yaş grupları ile öğrenim düzeyleri ve beden algı puanları arasında anlamlı bir fark bulunurken (p<0,05); yeme tutumları arasında bir fark bulunmamıştır. Aynı zamanda bekar katılımcıların beden algı düzeylerinin daha yüksek olduğu ve daha normal yeme tutumu gösterdikleri görülmüştür. Bu sonuçlar istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0,05). Araştırmanın sonuçlarından hareketle beden algısını olumlu yönde arttırabilmek için; kişiler sağlıklı beslenmeye yönlendirilmeli, düzenli egzersiz yapmalarının önemi vurgulanmalı, yalnızca fiziksel görünüş ile değil kendine güvenin ve özsaygının kazandırılması sağlanmalıdır. Vücut ağırlığı kaybı ve korumasına yönelik olan beslenme planlarında bireylerin diyet kalitelerine ek olarak duygu durumunun da göz önünde bulundurulması beslenme tedavisine katkı sağlayacağı sonucuna varılmıştır.Master Thesis Fazla kilolu ve obez bireylerde duygusal yeme davranışının antropometrik ölçümler ve beslenme durumu ile ilişkisi(2021) Aktoğ, Aynur; Akman, MehmetDuygusal yeme çoğunlukla obez bireylerde görülen bir yeme davranış bozukluğudur. Tedavi edilmediği takdirde kişinin hayatında hem psikolojik hem de fizyolojik hasarlar bırakabilmektedir. Bu çalışmanın amacı vücut ağırlığı kaybetmek için diyetisyene başvuran bireylerin duygusal yeme davranışlarının antropometrik ölçümler ve beslenme durumu ile ilişkisinin saptanmasıdır. Çalışma Aralık 2019-Şubat 2020 tarihleri arasında Mersin'de özel bir diyet kliniğine başvuran ve Beden Kütle İndeksi (BKİ) ≥25kg/cm2 olan 18-65 yaş arası toplam 158 birey ile yapılmıştır. Veriler anket formları kullanılarak yüz yüze görüşme tekniğiyle elde edilmiştir. Kullanılan anketler; katılımcıların genel özelliklerinin sorgulandığı 36 soruluk anket formu, üç günlük besin tüketim kaydı, Üç Faktörlü Yeme Anketi (TFEQ-R18) ve Duygusal İştah Anketi (DİA) şeklindedir. Katılımcıların %69,6'sı kadın ve %30,4'ü erkektir. Katılımcıların stresliyken %60,1'inin iştahının arttığı, %25,3'ünün ise azaldığı ve %14,6'sının değişmediği saptanmıştır. Hem erkeklerde hem de kadınlarda TFEQ-R18 ve DİA ölçek puanları ile günlük alınan enerji, makro ve mikro besin tüketimleri arasında herhangi bir ilişki bulunamamıştır (p>0,05). Cinsiyete göre kadınların duygusal yeme alt boyutundan aldığı puanlar erkeklere göre yüksek bulunmuştur (p<0,05). Antropometrik ölçümler ile duygusal yeme ve kontrolsüz yeme puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı pozitif yönde ilişki bulunmuştur (p<0,05). Bireylerin duygusal yeme puanları arttıkça; Beden Kütle İndeksi (BKİ), vücut yağ yüzdesi ve vücut yağ miktarı artmaktadır (p<0,05). Benzer şekilde kontrolsüz yeme puanları arttıkça; BKİ, bel çevresi, vücut yağ yüzdesi ve vücut yağ miktarının arttığı gözlenmiştir (p<0,05). Bireylerin olumsuz duygu ve durumları ile BKİ arasında anlamlı pozitif yönde ilişki bulunmuştur (p<0,05) . Sonuç olarak duygusal yeme ve kontrolsüz yeme davranışlarının vücut kompozisyonunu etkilediği bulunmuştur. Ancak duygusal yemenin beslenme alışkanlıkları üzerine etkisini değerlendirmek için daha kapsamlı araştırmalara ihtiyaç vardır.Master Thesis Fazla kilolu ve obez bireylerde tıkınırcasına yeme bozukluğunun saptanması(2019) Taştemel, Gülce; Akman, MehmetBu araştırma, beden kütle indeksi 25'in üzerinde olan fazla kilolu ve obez bireylerde tıkınırcasına yeme bozukluğunu saptamak; fazla kilolu bireylerde tıkınırcasına yeme sendromu görülme sıklığı ile obez bireylerde tıkınırcasına yeme sendromu görülme sıklığını karşılaştırmak amacıyla yapılmıştır. Araştırma Ordu ilindeki özel bir hastanenin diyet polikliniğine başvuran, 18-65 yaş arasında bulunan 100 kişi üzerinde yapılmıştır. Araştırma verileri anket formları yardımıyla toplanmıştır. Anket formlarında bireylerin demografik özellikleri, beslenme alışkanlıkları ve öğün düzeni, besin tüketim sıklığı, yiyecekleri pişirme yöntemleri, fiziksel aktivite yapma sıklıkları, zayıflama ilaçları veya tatlandırıcı kullanma durumları sorgulanmıştır. Tıkınırcasına yeme sendromu saptamak amacıyla Edinburg Bulimia Araştırma Testinden yararlanılmıştır. Bireylerin genel özellikleri, beslenme alışkanlıkları, besinleri tüketim sıklıkları, yiyecekleri pişirme yöntemleri, fiziksel aktivite yapma sıklığı, tatlandırıcı ve zayıflama ilacı kullanımı ile tıkınırcasına yeme bozukluğu arasındaki ilişki sorgulanmıştır. Çalışmaya katılan bireylerin %43,0'ı fazla kilolu, %57,0'ı obezdir. Bireylerin %27,0'ında tıkınırcasına yeme bozukluğu olduğu saptanmıştır. BKİ ile tıkınırcasına yeme sendromu arasındaki ilişki incelendiğinde; fazla kilolu olanların %25,6'sında bu sendrom varken %74,4'ünde bulunmamaktadır. Obez olanların %28,6'sında bu sendrom varken %71,9'unda bulunmamaktadır. BKİ ile tıkınırcasına yeme sendromu arasında anlamlı düzeyde ilişki bulunmamaktadır (p>0,05). Diyabet hastalığı, fiziksel aktivite, fast food tüketimi ile BKİ arasında istatistiksel olarak önemli bir ilişki bulunurken; yaşanılan şehir, uyku düzeni, eğitim düzeyi ve hipertansiyon hastalığı ile istatistiksel olarak önemli bir ilişki saptanmamıştır ( p>0,05). Anahtar Kelimeler: Tıkınırcasına yeme bozukluğu, Obezite, Yeme bozuklukları, BKİ, Edinburg Bulimia Araştırma TestiMaster Thesis Fitness yapan yetişkin bireylerde kafein tüketim zamanı ve miktarının değerlendirilmesi(2020) Göktepe, Nurhayat; Akman, MehmetBu çalışma, fitness sporu yapan yetişkin bireylerde kafein tüketiminin gün içerisinde limit dozu aşıp aşmadığının, günün hangi saatlerinde kafein tüketildiğinin, ne amaçla tüketildiğinin ve yaptıkları egzersize yarar sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Çalışma, 25.06.19–25.10.19 tarihleri arasında 4 ay süresince özel bir spor salonunda spor yapan, çalışmayı kabul eden, yaş aralığı 18-59 olan 125 sağlıklı yetişkin birey (47 kadın ve 78 erkek) üzerinde gerçekleştirilmiştir. Bireylerin demografik özellikleri, beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivite durumları anket formu ile sorgulanmış olup, kafeinle ilgili düşünceleri, kafein tüketim miktarları ve kafein tüketim zamanları değerlendirilmiştir. Çalışmaya katılan bireylerin yaklaşık 1/3'ünün optimal doz olan 400 mg/gün ve üzeri kafein tükettiği, %45,6'sının ise 300 mg/gün ve üzeri tükettiği tespit edilmiştir. Katılımcıların %8,8'i'nin toksik doz olan 750 mg/gün ve üzerinde kafein tükettiği saptanmıştır. Katılanların kafein tüketim zamanlarına bakıldığında, egzersiz öncesi kafein tüketenlerin en fazla oran ile %57,6'sının sabah tükettiği görülmüştür. Çalışmaya katılan bireylerin cinsiyet, öğrenim durumu, BKI, ilaç, vitamin, mineral, besin takviyesi ve enerji içeceği kullanma durumu, su tüketimi, fiziksel aktivite alışkanlıkları ile kafein tüketim zamanı ve miktarı arasında istatistiksel olarak anlamı bir ilişki bulunmamıştır (p>0,05). Yaş gruplarına göre incelendiğinde ise gruplar arasında istatiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (p<0.05). Katılımcıların sigara ve alkol kullanma alışkanlıklarına göre günlük kafein tüketimi karşılaştırıldığında, halen sigara içtiğini belirten grup hiç içmemiş veya eskiden içmiş, bırakmış gruba göre istatiksel olarak anlamlı yüksek kafein tükettiği görülmüştür (p<0.05).Master Thesis Gebelerin kafein tüketim durumu ve kafein tüketimiyle ilgili bilgilerinin değerlendirilmesi(2023) Usta, Didem; Akman, MehmetAmaç: Bu çalışmanın amacı gebe kadınların kafein tüketimlerini, kafein hakkındaki bilgilerini ve gebelik sağlığı ile kafein arasındaki ilişkiyi anlama düzeylerini tespit edebilmektir. Gereç ve Yöntem: Çalışma İstanbul'da özel bir hastanenin Kadın Doğum Polikliniğine gebe takibi için başvuran hastalardan çalışmaya katılmayı kabul eden 400 kadın ile yürütülmüştür. Araştırmaya katılmayı kabul eden gebe kadınlara sunulan anket formu toplam 51 sorudan oluşmaktadır. Anket formunun ilk bölümü, katılımcıların demografik özelliklerini anlamaya yarayan 12 adet soru içeren demografik bilgiler bölümüdür. İkinci bölümde katılımcı gebe kadınların kafein tüketim durumunu ortaya çıkaracak 12 adet soru bulunmaktadır. Anket formunun üçüncü bölümü gebe kadınların kafein hakkındaki bilgi durumlarını ortaya koymayı amaçlayan 15 sorudan oluşmaktadır. Dördüncü bölümde ise katılımcı gebe kadınların kafeinli ürünleri algılama biçimlerini saptamaya yönelik 4 adet ifade sunulmaktadır. Anketin son bölümünde ise katılımcıların gebelik sürecinde kafein tüketim bilincini anlamaya yönelik 8 soru bulunmaktadır. Bulgular: Katılımcıların %50,3'ü gebelikte kafein tüketiminin ne anlama geldiğini bildiğini belirtmiştir. Katılımcıların %64'ü gebelik sürecinde tüketilen kafein miktarı ile bebeğin sağlığı arasında bir ilişki olduğunu bildiğini belirtmiştir. Katılımcıların %35'i fazla kafein tüketimi ile düşük yapma ihtimali arasında bir bağlantı olup olmadığından emin olmadıklarını belirtirken, %34,5'i fazla kafein tüketimi ile düşük yapma ihtimali arasında bir bağlantı olduğunu düşünmektedir. Katılımcıların %39,7'si fazla kafein tüketimi ile erken doğum ihtimali arasında bir bağlantı olup olmadığından emin olmadıklarını belirtirken, %32,3'ü fazla kafein tüketimi ile erken doğum ihtimali arasında bir bağlantı olduğunu düşünmektedir. Bunların yanı sıra katılımcıların %38'i fazla kafein tüketimi ile hipertansiyon arasında bir bağlantı olup olmadığından emin olmadıklarını belirtirken, %37,3'ü fazla kafein tüketimi ile hipertansiyon arasında bir bağlantı olduğunu düşünmektedir. Anahtar Kelimeler: Kafein, Gebelik Sağlığı, Gebelikte Kafein Tüketimi Tarih: Haziran, 2023Master Thesis Güngören Toplum Sağlığı Merkezi Sağlıklı Beslenme ve Obezite Polikliniğine başvuran yetişkin obez kadınların beslenme durumlarının değerlendirilmesi(2017) Eker, Ilknur; Akman, MehmetObezite prevelansı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de giderek artmaktadır. Modern yaşamın kaçınılmaz sonucu olarak görülen obezite DSÖ tarafından önlem alınması gereken epidemi olarak değerlendirilmektedir. Bu çalışmanın amacı; Sağlıklı Beslenme ve Obezite polikliniğine başvuran yetişkin obez kadınların beslenme durumunun değerlendirilmesidir. Çalışma Mayıs 2017- Temmuz 2017 tarihleri arasında obezite polikliniğine başvuran 19-64 yaş arası BKİ≥30 kg/m² şartlarına uyan ve araştırmaya katılmaya gönüllü tüm kadınlar üzerinde (144 kadın) yürütülmüştür. Kadınların boy, kilo ve bel çevresi ölçümü yapılmış, obez bireyleri belirlemek için Beden Kütle İndeksi kullanılmıştır. Araştırmada kullanılan anket kişisel bilgiler, beslenme alışkanlıkları ve antropometrik ölçümlerin yer aldığı üç ana bölümden oluşmaktadır. Çalışmaya katılan kadınların BKİ ortalaması 35,37±4,78 kg/m²'dir. Kadınların %50'si 1.Derece obezite sınıfında yer almakta iken %18,1'i morbiz obezdir. Obez kadınların yaş, eğitim ve medeni durumu ile BKİ değeri arasında istatiksel olarak anlamlı ilişki saptanmıştır (p<0,05). Akşam öğününü atlayan obez kadınların sabah ve öğle öğününü atlayanlara oranla daha yüksek BKİ değerine sahiptir (p<0,05). Üzüntülü bir durumla karşılaştıklarında daha çok yemek yerim diyen obez kadınlar hiç yemek yemeyenlere oranla daha yüksek iştah derecesine sahip bulunmuştur (p<0,05). Yemeğini yavaş yiyen obez kadınların yemeğini çok hızlı yiyenlere oranla iştah derecesi daha düşük saptanmıştır (p<0,05). Çalışmaya katılan obez kadınlar Türkiye ortalamasına oranla daha az sebze tüketirken; ekmek, pilav-makarna grubunu daha çok tercih ettiği belirlenmiştir. Obez kadınlar paketli, işlenmiş ürün olan kahvaltılık gevrek ve cipsi daha çok tüketmektedir. Çalışma sonuçları obez bireylerin beslenme alışkanlıkları doğrultusunda yapılacak çalışmalara katkı sağlayacaktır.Master Thesis Hemodiyaliz hastalarının beslenme durumunun saptanması ve yaşam kalitesinin değerlendirilmesi(2018) Yalçın, Ece; Akman, MehmetKronik böbrek hastalığının (KBH) ülkemiz açısından önemli bir halk sağlığı sorunu olduğu ortaya konulmuştur. Hastalara en çok uygulanan renal replasman tedavisi hemodiyaliz (HD)'dir. Bu çalışma; hemodiyaliz tedavisi gören hastaların hemodiyaliz programına uyumlarını belirlemek ve diyete uyumları sonucu yaşam kalitesiyle olan ilişkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Çalışma, Ekim 2017- Kasım 2017 tarihleri arasında Özel Tekirdağ Yaşam Hastanesi Diyaliz Merkezinde tedavi gören 20-87 yaşları arasında olan 58 (26 kadın, 32 erkek) hasta üzerinde yapılmıştır. Bu hastalara kişisel bilgileri ve hastalıklarına ilişkin anket formu uygulanmıştır. Hastaların beslenme durumları; 3 günlük besin tüketim kaydı ve Subjektif Global Değerlendirme (SGD) ile belirlenmiştir. Hastaların yaşam kalite düzeyleri SF-36 yaşam kalite ölçeği ile değerlendirilmiştir. Hastaların antropometrik ölçümleri alınmış, biyokimyasal parametreleri analiz edilmiştir. Hastaların %67,2' sinde kronik böbrek yetmezliğine eşlik eden hastalık vardır. Hastalarda kronik böbrek yetmezliğine eşlik eden hastalıkların başında hipertansiyon (%37,9) gelmektedir. Hastaların yarısından fazlası hem enerji hem de protein alımı açısından yetersiz tüketim yapmıştır (p<0,05)(enerji <35 kkal/kg/g, protein <1 g/kg/g). Çalışmadaki kadın hastaların SF-36 alt skalalarından fiziksel fonksiyon, fiziksel rol güçlüğü, emosyonel rol güçlüğü ve enerji açısından aldıkları puanların erkek hastalara göre önemli derecede düşük olduğu saptanmıştır (p<0,05). Çalışmadaki hastaların diyaliz günü, diyaliz dışı ve hafta sonu diyetle enerji ve besin ögeleri tüketim ortalamaları arasındaki farklar değerlendirilmiştir. Hem kadın hem de erkek hastaların en yüksek enerji alımlarını hafta sonu yaptıkları ancak erkek hastalarda enerji tüketim ortalamaları açısından diyaliz günü, diyaliz dışı gün ve hafta sonu arasındaki farkların istatistiksel açıdan önemli olduğu belirlenmiştir (p=0,002). Sonuç olarak çalışmadaki hastaların yeterli miktarda enerji ve protein tüketmediği saptanmıştır. Bu durum uzun sürerse, hastalarda malnütrisyon ortaya çıkabilir. KBH'li hastalara beslenme eğitimi verilmeli ve hastalar belirli aralıklar ile takip edilmelidir. Anahtar Kelimeler: Kronik böbrek yetmezliği, Hemodiyaliz, Yaşam kalitesi, Beslenme durumuDoctoral Thesis İlköğretim öğrencilerine verilen beslenme eğitiminin diyet kalitesi ve beslenme davranışlarına etkisi(2023) Çobanoğlu, Zeynep Kaya; Akman, MehmetÇalışmanın amacı, ilkokul öğrencilerinde verilen eğitiminin beslenme davranışında ve diyet kalitesindeki etkisi incelemektir. Araştırma, Antalya'da Sarıcasu Darıyemezler (kırsal) ve Sultan Alparslan (kentsel) İlkokulları'nda Eylül 2021- Haziran 2022 tarihlerinde eğitim gören 3. ve 4. sınıf öğrencilerinde yapılmıştır. Çalışmaya 52'si kırsal ve 157'si kentsel bölgeden 209 öğrenci katılmıştır. Araştırmacı tarafından oluşturulan anket formuyla çalışma süresince öğrencilere ön test, son test ve izlem testi yapılmıştır. Anket formuyla demografik bilgiler, fiziksel aktivite durumu sorgulanmıştır. 'KİDMED Ölçeği', 'Beslenme Davranış Ölçeği' ve 'Besin Tüketim Sıklığı' formları kullanılmış; antropometrik ölçümler gerçekleştirilmiştir. Kırsal ve kentsel bölgedeki okulların eğitim öncesi KİDMED puanları sırasıyla 5,54±1,91 ve 4,66±1,87 iken çalışma sonunda (izlem) 7,27±1,43 ve 6,13±1,92 olarak bulunmuştur (p<0,05). Eğitim öncesi optimal diyet kalitesinde kırsal bölgede 6 (%11,5), kentsel bölgede 7 (%4,5) öğrenci varken çalışma sonunda (izlem) sırasıyla 20 (%38,5); 45 (%28,7)'e yükselmiştir. Beslenme davranış puanları ve fiziksel aktivite değerleri (PAL) her iki okulda da istatistiksel olarak anlamlı düzeyde artmıştır (p<0,05). Çocuklara yönelik beslenme eğitimleri beslenme davranışını ve diyet kalitesini olumlu etkilemiştir. Okullarda beslenme eğitimleri arttırılmalı, öğrencilerin eğitimlere katılımı sağlanmalıdır. Eğitim çalışmaları farklı sosyokültürel örneklemlerde daha geniş çalışmalarla desteklenmelidir.Article Citation Count: 0Increasing Mediterranean Diet Adaptation in adults decreases energy intake(Mattioli 1885, 2021) Ucar, Zeliba; Akman, MehmetObjective: The aim of this study is to determine the relationship between Mediterranean Diet (MD), one of the sustainable healthy eating models, and nutritional status in adult individuals. Methods: The study was conducted with a total of 307 individuals between the ages of 18-64 who applied to the Sakarya University Healthy Nutrition / Obesity Counseling Unit, between September 2019 and February 2020. The data were collected by face-to-face interview technique. Among the collected data; demographic information, 24-hour retrospective food consumption record and food consumption frequency. In addition, anthropometric measurements of the participants were made and Mediterranean Diet Compliance Scale was applied. Results: According to the results obtained, the individuals participating in the research; The relationship between daily energy, carbohydrate, protein, saturated fatty acids, carotene, Vitamin E, Vitamin C, Vitamin K and sodium intake with AD was statistically significant (p <0.05). Conclusion: As a result; Increasing compliance with MD can prevent chronic diseases in adult individuals. It can also play an important role in preventing obesity as it reduces energy intake.Master Thesis İstanbul'da bazı hastanelere yemek üretim ve dağıtım hizmeti veren bir yemek firması çalışanlarının hijyen bilgi düzeylerinin belirlenmesi(2019) Çetintürk, Merve; Akman, MehmetBu çalışmada, İstanbul'da bulunan bazı hastanelerin yemek üretim ve dağıtımını yapan bir yemek firması çalışanlarının hijyen bilgilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu temel amacın yanı sıra besin güvenliği gibi saptanan sonuçların çeşitli demografik özelliklere göre karşılaştırılması yapılmıştır. Araştırma toplu beslenme servisinde çalışan 71 kişi üzerinde yürütülmüştür. Verilerin toplanmasında anket yönteminden yararlanılmış ve ankette katılımcılara toplam 37 soru sorulmuştur. Verilerin analizinde SPSS paket programı kullanılmıştır. Katılımcıların demografik özellikleri incelendiğinde erkeklerin %57,7'lik bir kısmı temsil ettiği; yaşı 25-35 olanların %29,6'lık bir kısmı temsil ettiği; medeni durumu evli olanların %56,3'ü oluşturduğu; eğitim durumunda %32,4'lük kısmı ilkokul mezunları oluşturduğu; katılımcıların meslek unvanında %29,6'sını garsonların oluşturduğu tespit edilmiştir. Aylık gelir durumu en az alanın 1500 tl en çok alanın 4000 tl, ortalamanın ise 2119,52 tl olduğu; hizmet sürelerinin % 45,1 oranla 1-5 yıl arası olanların çoğunlukta olduğu saptanmıştır. Eğitim durumuna göre hijyen bilgisinin anlamlı bir fark oluşturmadığı, medeni durumun hijyenle ilgili bilgilerinde etkili bir faktör olmadığı sonucuna varılmıştır. Hijyen eğitim belgesi alan ve almayan katılımcıların bilgileri arasında anlamlı bir fark bulunmuştur. Katılımcıların %71,8'i hijyen eğitimi aldıklarını; eğitim alanların toplam katılımcı sayısı üzerinden %39,4'ünün hijyen eğitiminin ayda bir tekrarlandığını; yine toplam katılımcı sayısı üzerinden %64,8'inin verilen bu eğitimi yeterli bulduklarını ifade etmişlerdir. Tüm katılımcılar (n=71) içinde hijyen eğitiminin 'gerekli' olduğunu düşünenler %97,2'sini oluştururken; hijyen eğitimine ihtiyacı olduğunu düşünenlerin oranı (%50,7) ihtiyacı olmadığını düşünenlerin oranıyla (%49,3) hemen hemen aynıdır.Master Thesis İstanbul'da özel bir hastanenin beslenme ve diyet polikliniğine başvuran kişilerin beslenme bilgi düzeyi ve beslenme alışkanlıklarının saptanması(2018) Şen, Burcu; Akman, MehmetBu çalışma, bireylerin beslenme konusundaki bilgi düzeylerinin ve beslenme alışkanlıklarını değerlendirmek amacı ile İstanbul Pendik Şifa Hastanesi'nin beslenme ve diyet polikliniğine başvuran kişilerden seçilen 18 ile 65 yaşları arasındaki 549 gönüllü katılımcı ile yapılmıştır. Katılımcılardan, araştırmacı tarafından önceden hazırlanmış yarı yapılandırılmış sosyo-demografik bilgi formunu (beslenme alışkanlıkları, beslenme bilgileri, bireylerin medeni durumları, gelir düzeyleri, meslek durumları, ikamet yerleri) ve beslenme bilgi düzeyleri ve beslenme alışkanlıklarına yönelik soruları içeren bir anket formunu doldurmaları istenmiştir. Çalışmaya katılan bireylerin anket sorularına verdikleri cevaplara göre, bireylerin cinsiyeti, yaşları ve BKİ değerlerine göre bir analizi yapılmıştır. Çalışmanın sonucunda erkeklerin kadınlara göre daha çok protein ağırlıklı ve sağlıklı beslendikleri, kadınların ise daha çok karbonhidrat ağırlıklı ve sağlıksız beslendikleri; 51-66 yaş arasındaki bireylerin daha yağsız, düşük enerji içeren beslenmeye dikkat ettikleri, 18-35 yaşları arasındaki bireylerin ise yeme konusunda daha rahat oldukları ve obez grubunda yer alan bireylerin ise daha sağlıksız ve düzensiz beslendikleri sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Beslenme, Obezite, Besin gruplarıMaster Thesis İstanbul'da özel bir tıp merkezinin beslenme ve diyet polikliniğine başvuran yetişkin bireylerin probiyotik besin bilinci ve tüketim sıklığının değerlendirilmesi(2019) Atalay, Berfu Nilüfer Fındık; Akman, MehmetBu araştırmanın amacı, İstanbul'da özel bir tıp merkezinin beslenme ve diyet polikliniğine başvuran yetişkin bireylerin probiyotik besinler hakkındaki düşüncelerinin ve tüketim durumlarının belirlenmesidir. Ocak 2019 – Şubat 2019 tarihleri arasında 18-65 yaş arasındaki 18 erkek, 159 kadın toplam 177 katılımcıya anket formu uygulanarak yapılmıştır. İki kısımdan oluşan anket formunun birinci kısmı kişisel özellikleri içerirken, ikinci kısmı ise probiyotik besinler hakkında bilgi düzeyinin belirlenmesi üzerinedir. Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için SPSS 22.0 İstatistik paket programı kullanılmıştır. Niteliksel verilerin karşılaştırılmasında ise Pearson Ki-Kare testi ve Fisher Exact test kullanılmıştır. Sonuçlar %95 güven aralığında, p<0,05 anlamlılık düzeyinde değerlendirilmiştir. Katılımcıların anketteki sorulara verdikleri cevaplara ilişkin tablolar verilmiştir. Katılımcıların %50,8'i probiyotikleri doğru tanımlamış, probiyotik mikroorganizmaları bildiğini ifade etmiştir. Katılımcıların %88,7'si probiyotik besin tükettiğini belirtirken, %11,3'ü tüketmediğini belirtmiştir. Probiyotiklerin en yaygın tüketim nedeni; %71,9'u sindirim sistemine faydalarının olması, tüketmeme nedeni ise %50,0 'ihtiyaç duymama' olarak bulunmuştur. Araştırma sonucu katılımcıların %61,3'ü bu ürünlerden yarar gördüğünü belirtirken, en çok yarar görülen hastalıkların %90,6'sı kabızlık, %21,5'i ishal, %8,4'ü inflamatuar bağırsak hastalıkları ve %6,5'i alerji olduğu sonucuna varılmıştır. Çalışmada zayıf bireylerin %1,2'sinin, normal ağırlıklı bireylerin %12,7'sinin, fazla kilolu bireylerin % 34,5'inin, obez bireylerin ise %39,3'ünün probiyotik besin tükettiği saptanmıştır. En çok tüketilen probiyotik besinler sırasıyla probiyotik yoğurt (%91,9), kefir (%49,7), probiyotik peynir (%28,4), probiyotik süt (%10,4) ve kımızdır (%0,58). Katılımcıların %61,3'ü probiyotik besinlerden yarar görmüşken, %38,6'sı yarar görmediğini bildirmiştir. Probiyotik besinlerden yarar görülmesi ile probiyotik ürün tüketimi sıklığı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardır (p<0,05). Probiyotik ürün tüketimi sıklığı ile Beden Kütle İndeksi (BKİ) arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktur (p>0,05). Toplum genelinde bireylerin prebiyotik ve probiyotik besinler konusundaki bilgi düzeylerinin arttırılmasına yönelik farkındalık çalışmalarının yapılmasının gerekli olduğu düşünülmektedir. ANAHTAR KELİMELER: Probiyotik, Probiyotik tüketimi, SağlıkMaster Thesis İstanbul'da özel bir tıp merkezinin dahiliye polikliniğine başvuran yetişkin bireylerde uyku süresi ve kalitesinin obeziteye etkisinin incelenmesi(2020) Uzunalan, Nazire; Akman, MehmetBu araştırma uyku süresi ve kalitesinin Beden Kütle İndeksi (BKİ) ve bel çevresi ile arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi amacıyla İstanbul'da bulunan bir tıp merkezinin dahiliye polikliniğe başvuran 18 ila 65 yaş arası 221 yetişkin birey üzerinde yürütülmüştür. Araştırma verileri anket yardımıyla toplanmış olup anket iki bölümden oluşmuştur: bireylerin sosyodemografik özelliklerini ve beslenme alışkanlıklarını içeren anket formu, bireylerin uyku durumları ile ilgili bilgi almamızı sağlayan Pittsburg Uyku Kalitesi İndeksi ölçeği. Bu verilere ek olarak katılımcıların vücut ağırlığı, boy uzunluğu ve bel çevresi ölçülmüş, BKİ değerleri hesaplanmıştır. Çalışmanın sonucunda katılımcıların %48,0'ının (106 kişi) iyi uyku kalitesine, %40,3'ünün (89 kişi) kötü uyku kalitesine, %11,7'sinin (26 kişi) uzun dönem uyku rahatsızlığına sahip olduğu görülmüştür. Bireylerin cinsiyet ve hastalık sahibi olma durumu ile uyku kalitesi arasında anlamlı bir farklılık gözlenmiştir (p<0,05). Kadınların uyku kalitesi erkek bireylerden, hastalık sahibi olanların uyku kalitesi herhangi bir hastalığa sahip olmayan bireylerden daha kötü bulunmuştur. Ana öğününü bazen atlayan bireylerin uyku kalitesi, düzenli olarak ana öğünlerini yapan bireylerden kötü bulunmuştur (p<0,05). Ara öğün yapma alışkanlığı olanlar ile olmayanlar arasında uyku kalitesi açısında istatistiksel olarak anlamlı farklılık gözlenmemiştir (p>0,05). Kafein içeren içecek tüketenlerin uyku kalitesi tüketmeyenlerden kötü bulunmuştur (p<0,05). Katılımcıların BKİ değerleri ile uyku kaliteleri ve uyku süreleri arasında istatistiki olarak anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (p>0,05). Bel çevresi genişliği yüksek risk grubunda olan kadınların uyku kalitesi, normal grupta olanlardan kötü bulunmuştur (p<0,05). Erkek katılımcılarda bu farklılık gözlenmemiştir (p>0,05). Bireylerin uyku süresi ile bel çevresi genişlikleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır (p>0,05). Kısa süreli ve kalitesi düşük uykunun obezite ile birçok hastalığın patogenezinde yer aldığı bilinmektedir. Obezitenin tedavisinde beslenme tedavisine ek olarak uyku süresi ve kalitesinin düzenlenmesi daha başarılı sonuçlar sağlayacaktır. Anahtar Kelimeler: Uyku süresi, Uyku kalitesi, Obezite, BKİ
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »