Browsing by Author "Düzkaya, Duygu Sönmez"
Now showing 1 - 9 of 9
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis 0-24 ay bebeği olan annelerin emzirme tutumları ile babaların emzirmeye etkisi arasındaki ilişki(2021) Çiftçi, Ayşegül; Düzkaya, Duygu SönmezBu çalışma, 0-24 ay arası bebeği olan annelerin emzirme tutumu ve babaların emzirmeye etkisi arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Araştırma örneklemini İstanbul Avrupa yakasında bulunan bir Aile Sağlığı Merkezi'ne kayıtlı Şubat-Mayıs 2021 tarihleri arasında 0-24 ay arası bebeği olan ve emziren anne ve bu bebeklerin babaları oluşturdu. Çalışmaya örnek hesabı yapılarak toplam 110 ebeveyn dahil edilmiştir. Online olarak yapılan araştırmanın verileri hazırlanan 'Kişisel Veri Formu', 'Babaların Emzirmeye Etkisi Ölçeğ (BEEÖ)'' ve 'Emzirme Tutumunu Değerlendirme Ölçeği (ETDÖ)'' kullanılarak toplanmıştır. Araştırmaya katılan annelerin %53,1'inin, babaların %46,8'inin 25-34 yaş aralığında olduğu, annelerin %54,3'ünün, babaların %52,6'sının üniversite mezunu olduğu ve annelerin %55,9'u ile babaların %96,4'ü aktif olarak çalışmaktadır. Ebeveynlerin ETDÖ puan ortalaması 161,0±17,94, BEEÖ puan ortalaması ise 124,32±34,78'tür. Sosyo-demografik değişkenlere göre annelerin emzirme tutumunun baba eğitim durumuna, anne çalışma durumuna, çocuk sayısına, doğum şekline, annenin bebeğini anne sütü ile beslemeyi planladığı süreye, evlilik yaşına, eş ile yaş farkına göre istatistiksel olarak anlamlı olduğu (p<0,05), diğer sosyo-demografik değişkenler ile doğum ile ilgili faktörlerin emzirme tutumu üzerinde etkisi olmadığı görüldü (p>0,05). Babaların emzirmeye etkisinin ise, anne eğitim durumuna, baba eğitim durumuna, anne çalışma durumuna, gebeliğin planlı olması durumuna, gebelik öncesi emzirme eğitimi alma durumuna ve doğum şekline göre istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptandı (p>0,05). Sonuç olarak, ETDÖ ve BEEÖ arasında anlamlı ilişki olduğu, babaların emzirmeye etkisinin emzirme tutumu üzerindeki sınırlı ancak anlamlı bir etkisinin bulunduğu sonucuna ulaşıldı.Master Thesis Çocuk acil ünitesinde 7-15 yaş arası çocuklarda damar yolu açma sırasında uygulanan soğuk sprey ve buzun yaşanan ağrı ve korkuya etkisi(2022) Çelik, Elif Günal; Düzkaya, Duygu Sönmezdaha sonra doldurulacaktırMaster Thesis Çocuk servislerinde uygulanan açık ve kapalı sistem periferik kateterlerin giriş başarısı kalış süresi ve komplikasyon gelişimi üzerine etkisi: Randomize kontrollü çalışma(2024) Aydın, Şehriban; Düzkaya, Duygu SönmezAraştırma, çocuk servislerinde izlenen 1-18 yaş arası çocuklara uygulanan açık ve kapalı sistem periferik kataterlerinin giriş başarısı, kalış süresi ve komplikasyon gelişimi üzerine etkisinin incelemesi amacıyla randomize kontrollü, deneysel bir çalışma olarak gerçekleştirildi. Araştırmanın evrenini İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalındaki Çocuk Servislerinde yatan çocuklar, örneklemini ise Mayıs 2023-Ekim 2023 tarihleri arasında kateter girişimi uygulanan, örneklem kriterlerini sağlayan, kapalı sistem periferik venöz kateter grubunda (n=40) ve açık sistem periferik venöz kateter grubunda (n=40) yer alan toplam N=80 çocuk oluşturdu. Araştırmanın veriler; Veri Toplama Formu, Periferik Venöz Kateter İzlem Formu, Görsel İnfüzyon Flebit Tanılama Skalası ve Pediatrik Periferal İntravenöz İnfiltrasyon Ölçeği kullanılarak toplandı. Elde edilen veriler doğrultusunda, her iki grupta yer alan çocukların; cinsiyet, yaş, kilo, BMI, kateter no, kateterin takıldığı bölge, PVK girişim sıklığı açısından benzer olduğu belirlendi (p>0,05). Kateter kalış süresine göre gruplar arasında anlamlı fark olduğu (p<0,05), kapalı sistem kateter kullanılan çocukların kalış süresi ortalamasının daha uzun olduğu bulundu (p=0,029). Kateterin çıkarılma nedenine göre, flebit değişkeninde istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu (p<0,05), açık sistemde kateter kullanılan çocukların flebit oranı daha yüksek bulundu (p=0,012). Sonuç olarak; kapalı sistem kateter kullanılan çocuklarda kateter kalış süresinin daha uzun olduğu, flebit görülme oranının daha düşük olduğu belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlar doğrultusunda kapalı sistem kataterin çocuk servislerinde kullanımı önerilir. Anahtar Kelimeler: Çocuk, kapalı sistem periferik kateter, periferik venöz kateter, flebit, infiltrasyonMaster Thesis Çocuk yoğun bakım ünitesinde uygulanan iki farklı banyo yönteminin fizyolojik parametreler üzerine etkisi(2019) Öz, Özgül; Uysal, Gülzade; Düzkaya, Duygu SönmezBu araştırma, çocuk yoğun bakım ünitesinde uygulanan iki farklı banyo yönteminin fizyolojik parametreler üzerine etkisini belirlemek amacıyla randomize kontrollü deneysel tipte gerçekleştirilmiştir. Araştırma Haziran 2017- Haziran 2018 tarihleri arasında Çocuk Yoğun Bakım Ünitesinde izlenen çocuklar (yatak banyosu uygulanan grup:34, silme banyosu uygulanan grup:34) ile yapılmıştır. Veri toplamada çocukların tanıtıcı özellikleri ve fizyolojik parametrelerini değerlendirmek için hazırlanmış Çocuk İzlem Formu kullanılmıştır. Veriler SPSS 21.0 programında uygun istatistiksel yöntemler kullanılarak değerlendirilmiştir. Yatak ve silme banyosu uygulanan her iki gruptaki çocukların grup içi 1. ve 2. gün nabız ölçümleri banyo sonrası yükselirken, banyodan 30 dk sonrası düştüğü belirlendi (p<0,05). Ancak banyo yöntemleri arasında nabız ölçümleri açısından fark olmadığı belirlendi (p>0,05). Yatak ve silme banyosunun sistolik ve diastolik kan basıncını düşürmede etkili olduğu belirlendi (p<0,05). Ancak banyo yöntemleri arasında kan basıncı ölçümleri açısından fark olmadığı belirlendi (p>0,05). Yatak banyosu uygulanan çocukların grup içi 1. ve 2. günde banyo sonrası vücut sıcaklıklarının düştüğü, 30 dakika sonra yükseldiği ancak ilk ölçüme ulaşamadığı belirlendi (p<0,05). Silme banyosu ise 2. gün banyo sonrası ve banyodan 30 dakika sonrası ölçümün ilk ölçüme göre düşük olduğu belirlendi (p<0,05). Yatak banyosu uygulanan çocukların banyodan 30 dakika sonra vücut sıcaklıklarının silme banyo uygulanan çocuklara göre daha düşük olduğu belirlendi (p<0,05). Yatak ve silme banyosu uygulanan her iki gruptaki çocukların grup içi 1. ve 2. gün banyo öncesi saturasyon değerlerinin düşük, banyodan 30 dk sonra ise en yüksek değerlere ulaştığı belirlendi. İkinci günde banyodan 30 dakika sonra silme banyosu uygulanan çocukların saturasyon değerleri yatak banyosu uygulanan çocuklara göre daha yüksek saptandı (p<0,05). Sonuç olarak çocuk yoğun bakım ünitesinde uygulanan yatak banyosu ve silme banyonun fizyolojik parametreleri olumlu etkilediği belirlenmiştir. Bununla birlikte silme banyonun vücut sıcaklığını ve saturasyon değerini daha az düşürmesi nedeniyle Çocuk yoğun bakım ünitelerinde hemodinamisi stabil olan hastalarda, öncelikli tercih olarak kullanılması önerilebilir. Anahtar kelimeler: Çocuk yoğun bakım, Yatak banyosu, Silme banyo, Fizyolojik parametreler.Master Thesis Pandemi sürecinde ebeveynlerin koronavirüs anksiyete düzeyinin ebeveyn çocuk ilişkisine etkisi(2021) Gayretli, Sena; Düzkaya, Duygu SönmezBu araştırma, pandemi sürecinde ebeveynlerin koronavirüs anksiyete düzeyinin ebeveyn çocuk ilişkisine etkisinin belirlenmesi amacıyla Ocak 2021-Aralık 2021 tarihleri arasında tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini 6-12 yaş dönemi çocuğu olan 450 ebeveyn oluşturmuştur. Veriler hazırlanan tanıtıcı bilgi formu, Koronavirüs Anksiyete Ölçeği (KAÖ) ve Ebeveyn Çocuk İlişkisi Ölçeği (EÇİÖ) ile toplanmıştır. Çalışmaya katılan ebeveynlerin %73,6'sının anne olduğu, %62,4'ünün 35-44 yaş aralığında olduğu ve yarıya yakınının (%45,8) üniversite mezunu olduğu saptandı. Annelerin Koronavirüs Anksiyete Ölçeği toplam puan ortalamaları babalara oranla daha yüksek bulunmuştur (p<0,01). Ailesinde koronavirüs tanısıyla tedavi görenlerin, geniş ailede yaşayanların, geliri giderinden az olanların Koronavirüs Anksiyete Ölçeği toplam puan ortalamaları daha yüksek bulunmuştur (p<0,05). Lise mezunu ve 25-34 yaş grubunda olan ebeveynlerin 'EÇİÖ-P olumluluk' alt boyut puan ortalamalarının ve EÇİÖ toplam puanlarının, daha yüksek olduğu görülmüştür (p<0,05). Koronavirüs Anksiyete düzeyi ile EÇİÖ-N olumsuzluk ve EÇİÖ-P olumluluk alt boyutu ve EÇİÖ toplam puanı arasında ilişki bulunmadığı saptanmıştır (p>0,05). Ebevenylerin koronavirüs anksiyetesinin ebeveyn çocuk ilişkisine etkisinin istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi bulunmasa da diğer puanlar incelendiğinde koronavirüse yakalanma endişesinin ebeveynlerin davranışlarını, dolayısıyla çocuklarıyla olan ilişkilerini de etkilediği görülmüştür.Master Thesis Pediatri hemşirelerinin mülteci çocuklara bakım verme deneyimleri: Nitel araştırma örneği(2024) Güney, Aslıhan; Düzkaya, Duygu SönmezBu çalışma, pediatri hemşirelerinin mülteci çocuklara bakım verme deneyimlerini araştırmak amacıyla fenomenolojik tipte yapılmıştır. Çalışma Kasım 2023- Şubat 2024 tarihleri arasında, İstanbul'da bulunan Prof.Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği yataklı servislerinde çalışan ve çalışmaya katılmayı kabul eden pediatri hemşireleriyle yapılmıştır. Çalışmada veriler yüz yüze görüşme tekniği ve ses kaydı alınarak toplanmıştır. Görüşmelerin deşifre edilmesi sonrası kodlama, temaların oluşturulması, kod ve alt kodların ilişkisini analiz etmede MAXQDA 2022 programı kullanılmıştır. Hemşireler, paylaştıkları ile bakım süreci, hastaya ilişkin güçlükler, iletişim yöntemleri, hasta güvenliğinde yaşanan riskler, iletişim olmadığında yaşanan duygular ve öneriler temalarını ortaya çıkarmışlardır. Zaman kaybı, iletişimde ve eğitim vermede zorluklar, kültürel uygulamalardan kaynaklı güçlükler, beden dilini kullanma, hasta güvenliğine ilişkin yanlış uygulamalar, iletişim olmadığında yaşanılan üzüntü ve yorgunluk, zorunlu Türkçe eğitimi gereksinimi temalardan elde edilen başlıca kod – alt kodlardır. Çalışma sonucunda pediatri hemşirelerinin mülteci çocuklara bakım verme ile ilgili iletişimde sorunlar yaşadıkları saptanmıştır. Bu konuda sorunları derinlemesine işleyen ve çözüm önerileri üreten kapsamlı araştırmaların yapılması gerekmektedir.Master Thesis Türkiye'deki çocuk yoğun bakım ünitelerinde enteral beslenme uygulamalarının değerlendirilmesi(2022) Yakut, Tülay; Düzkaya, Duygu SönmezAraştırma, Türkiye'de bulunan çocuk yoğun bakım ünitelerindeki enteral beslenme uygulamalarını değerlendirmek amacıyla tanımlayıcı tipte gerçekleştirilmiştir. Araştırma, Şubat 2021- Haziran 2021 tarihleri arasında online surveey veri tabanı üzerinden Sağlık Bakanlığı 2019 verilerine göre toplam 93 Çocuk Yoğun Bakım Ünitesi (ÇYBÜ)'nin 73'üne ulaşılarak yapılmıştır. Veriler araştırmacı tarafından hazırlanan 'Katılımcı ve ünite değerlendirme formu' ve 'Enteral beslenme uygulamalarını değerlendirme formu' kullanılarak elde edildikten sonra, SPSS 21.0 programı ile analiz edilmiştir. Araştırmaya katılan ÇYBÜ'lerinde yazılı 'pediatrik enteral beslenme protokolü' kullananların oranı yalnızca % 24,7 olup, en sık kullanılan pediatrik nutrisyon risk değerlendirme ölçeği de Strong kids ölçeğidir. Standart olarak ilk tercih edilen yol ve yöntem, gastrointestinal yol ile aralıklı beslenme yöntemidir. Enteral beslenme tolerasyonunu değerlendirmede en sık kullanılan kriterler sırasıyla; GRV (Gastrik Rezidüel Volüm) miktarı, abdominal basınç artışı, kusma ve ishaldir. ÇYBÜ'lerinin % 61,6'sı rutin olarak enteral beslenmeye başlanan her hastada GRV ölçmekte ve % 31,5'i ise rutin olarak bakmayıp sadece intolerasyon belirti/bulgusu olan hastalarda GRV ölçmektedir. GRV ölçüm sıklığı aralıklı beslenme yönteminin kullanıldığı hastalarda en fazla % 50,7 oranıyla her beslenme öğünü öncesinde yapılırken, sürekli beslenme yönteminin kullanıldığı hastalarda ise en fazla % 38,4 oranıyla sadece çocuk kusuyorsa yapılmaktadır. ÇYBÜ'lerinin % 58,9'u GRV miktarına göre beslenmenin durdurulması için herhangi bir eşik değer veya formül kullanmazken, en fazla kullanılan eşik değer ise 'bir önceki beslenme miktarının en az yarısı kadar içeriğin gelmesi' olarak tanımlanmıştır. Araştırmada elde edilen bulgular doğrultusunda katılan üniterde yazılı enteral beslenme protokolünün az sayıda ünitede kullanıldığı, enteral beslenen hastalarda rutin GRV kontrolünü yapan ünite sayısının yüksek olduğu, ilk tercih edilen enteral beslenme yönteminin aralıklı gastrik yol olduğu belirlendi. Bu sonuçlar doğrultusunda enteral beslenme konusunda kaliteli bir sunum için her kurumun güncel literatür bilgileri eşiliğinde hazırlanmış yazılı protokol oluşturması, düzenli olarak hizmet içi eğitimler yapılması, beslenme destek ekiplerinin oluşturulması ve randomize kontrollü çalışmalar yapılması önerilmektedir.Master Thesis Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde yenidoğanın geçici takipnesi ile izlenen bebeklere uygulanan bakım paketinin noninvaziv mekanik ventilasyonda kalış süresi ve fizyolojik parametrelere etkisi(2024) Şeker, Esma; Uysal, Gülzade; Düzkaya, Duygu SönmezAraştırma yenidoğan yoğun bakım ünitesinde yenidoğanın geçici takipnesi ile izlenen bebeklere uygulanan bakım paketinin noninvaziv mekanik ventilasyonda kalış süresi ve fizyolojik parametrelerine etkisinin incelenmesi amacıyla yarı deneysel kontrol gruplu çalışma olarak gerçekleştirilmiştir. Araştırma Ocak 2023- Ekim 2023 tarihleri arasında Esenler Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'nin Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi'nde gerçekleştirilmiştir. Veriler 'Veri Toplama ve Günlük İzlem Formu' ile toplanmıştır. Elde edilen veriler SPSS 26.0 paket programı kullanılarak uygun istatistiksel yöntemlerle analiz edilmiştir. Clinicaltrials.gov adresinden 30.01.2024 tarihinde Trial numarası (NCT06189989) alınmıştır. Araştırmada bebeklerin tanıtıcı özellikleri gruplar arasında homojen dağılım göstermektedir (p>0.05). Yenidoğanın geçici takipnesi bakım paketi (girişim grubu) ve kliniğin rutin bakımı protokolü (kontrol grubu) uygulanan bebeklerin gruplar arası fizyolojik parametreleri, kan gazı sonuçları, beslenmeye geçiş süresi, kuvöz içi oksijen desteği alma süresi, mekanik ventilasyonda ve yoğun bakımda kalış süresi ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamsız bulundu (p>0,05). Girişim ve kontrol grubundaki bebeklerin grup içi ölçümleri karşılaştırıldığında; yoğun bakıma yatışta vücut sıcaklığı ortalamalarının bakımdan 1 saat sonra ve NIV'den ayrıldıktan sonraya göre daha düşük olduğu; solunum sayısı ortalamasının ise NIV'den ayrıldıktan sonra yoğun bakıma yatışta ve bakımdan 1 saat sonra solunum sayısına göre daha düşük olduğu belirlendi(p<0,05). Girişim ve kontrol grubundaki bebeklerin grup içi ölçümleri karşılaştırıldığında; yoğun bakıma yatışta pH ve HCO3 ortalamaları, NIV'den ayrılmadan hemen önce ve NIV'den ayrıldıktan 1 saat sonraya göre daha düşük olduğu, yoğun bakıma yatışta PaCO2, lactat, BEecf ortalamasının ise NIV'den ayrılmadan hemen önce ve NIV'den ayrıldıktan 1 saat sonraya daha yüksek olduğu belirlendi (p<0,05). Grup içi ölçümlerde girişim grubunda kontrol grubuna göre solunum hızının 1.bakımdan 1 saat sonra düşerek daha hızlı düzeldiği (p<0,05), kan gazı lactat ve BEecf ortalamalarının ise NIV den ayrılmadan hemen önce ile NIV den ayrıldıktan 1 saat sonraki düşüşün daha iyi olduğu (p<0,05) belirlendi. Sonuç olarak, yenidoğanın geçici takipnesi bakım paketinin fizyolojik parametreler ile mekanik ventilasyonda kalış süresine etkisinde olumlu sonuçların elde edilmesinden dolayı güvenle kliniklerde uygulanması önerilebilir. Anahtar Kelimler: Geçici takipne, Göğüs fizyoterapisi, Bakım paketi, HemşireArticle Citation Count: 0Yoğun Bakımdaki Çocuklarda Oral Mukozit Gelişme Durumu(2017) Yakut, Tülay; Düzkaya, Duygu Sönmez; Uysal, Gülzade; Bozkurt, GülçinAmaç: Araştırma, yoğun bakımındaki çocuklarda oral mukozit gelişme durumunu değerlendirmek amacıyla yapıldı.Yöntem: Araştırma, Ocak-Aralık 2015 tarihleri arasında İstanbul'da bir üniversite hastanesinin çocuk yoğun bakım ünitesine yatışı yapılmış olan 181 çocuğun Mart -Nisan 2016 tarihleri arasında hasta dosyaları taranarak retrospektif olarak gerçekleştirilmiştir. Araştırma verileri, hasta dosyalarında yer alan bilgiler taranarak araştırıcılar tarafından toplanmıştır.Bulgular: Hasta dosyalarından elde edilen veriler değerlendirildiğinde; çocukların yaş ortalamalarının 48.69±3.29 ay olduğu, %37.5'inin solunum sistemi hastalığı tanısı ile yoğun bakımda yattığı, %92.2'sinin oral beslenemediği, %86.1'inin oksijen tedavisi ve %77.3'ünün steroid tedavisi aldığı görüldü. Hastaların %2.7'sinde oral mukozit oluştuğu, oral mukozit gelişen hastaların üçünün yoğun bakımdan taburcu olmadan iyileştiği, ikisinin ise 1. evre oral mukozit ile taburcu edildiği belirlendi.Sonuç: Çalışmanın yürütüldüğü yoğun bakımdaki çocuklarda, risk faktörlerine rağmen, oral mukozit oranının düşük olduğu belirlendi