Browsing by Author "Kaynar, Zeynep Buket"
Now showing 1 - 5 of 5
- Results Per Page
- Sort Options
Article Citation Count: 3The effect of additional chlorhexidine and/or ethanol on the bond strength of universal adhesives(Taylor & Francis Ltd, 2021) Kaynar, Zeynep Buket; Kazak, Magrur; Donmez, Nazmiye; Dalkilic, Evrim EliguzelogluThe aim of this study was to evaluate the effect of chlorhexidine and/or ethanol application on the bond strength of two universal adhesive systems. 36 extracted human teeth were used in this study. Standard Class I cavities (4 x 3 x 3mm) were prepared and divided into two groups according to the adhesive systems used. Each group was subdivided into three subgroups to be treated with chlorhexidine, ethanol, or unexposed to any solution. Group I; Universal bond I was applied without any treatment. Group II; 2% chlorhexidine was applied, before the application of universal bond I. Group III; 100% ethanol was applied, before the application of universal bond I. Group IV; Universal bond II was applied without any treatment. Group V; 2% chlorhexidine was applied, before the application of universal bond II. Group VI; 100% ethanol was applied, before the application of universal bond II. Then, teeth were restored with a nano-hybrid resin composite then subjected to thermo-cycling (10,000 cycles, 5-55 degrees C). All teeth were exposed to 50,000 cycles of loading in a chewing simulator. Twelve sticks from each group were obtained using a cutting machine. Sticks were subjected to a microtensile bond strength. After procedures, fractured surfaces were observed under a stereomicroscope to determine the mode of failure. Hybrid layer of each group was evaluated under a scanning electron microscope (SEM). Data were submitted to the Kruskal Wallis test. Significance level was set at 5%.No statistically significant differences were shown in all groups (p > 0.05). The lowest bond strength value was obtained in group II (9.76), the highest bond strength value was determined in group IV (20.57). The study concluded that additional chlorhexidine or ethanol treatment may not influence directly the bond strength of universal adhesives when using a single-step self etch mode of universal adhesives.Article Citation Count: 0Examination of caries-affected dentin and composite-resin interface after different caries removal methods: A scanning electron microscope study(Wiley, 2022) Kaynar, Zeynep Buket; Kazak, Magrur; Kaynar, Zeynep Buket; Uslu, Yesim SesenTo evaluate the caries-affected dentin and composite-resin interface with scanning electron microscopy (SEM) after different caries removal methods in human molars. Twelve with extensive approximal caries lesions that did not reach the pulp and five caries-free molars (control group [CG]) were used. Carious teeth were divided into four experimental groups: Atraumatic Restorative Treatment (ART), Rotary Instrument (RI), Photo-Ablation, and Papain-Based Enzymatic Gel (Brix 3000 (R), Brix, Brazil). Class II slot cavities were prepared with RI in the CG. Then all caries removed teeth and control groups were restored (All-Bond Universal, BISCO, USA; Clearfil MajestyES-2, Kuraray, Japan). Specimens were prepared for SEM examinations. Hybrid layer (HL) thicknesses were measured using Image) programme. Gap measurements were performed with micro-CT. Data were analyzed with ANOVA and posthoc Dunnett's t-tests (p < .05). The highest HL thickness was found in Photo-Ablation Group, and a statistically significant difference was observed among the control and experimental groups (p < .05). The lowest HL thickness was measured in the Enzymatic Gel Group. In terms of internal gap formation, CG showed statistically significant differences compared to the other groups (p < .05). The highest internal gap was observed in RI Group, while the lowest gap was observed in CG. According to SEM, a uniform HL and resin tags were seen in the CG. Smear layer, irregular HL, and gap formation were observed in ART Group. In RI Group, nonuniform HL formation and resin tags were observed. In Photo-Ablation Group, a uniform HL without smear layer and internal gap was observed. In the Enzymatic Gel Group, both opened dentinal tubules, and melting-like formations were observed on the dentin surface. Especially melting-like formations were observed in peritubular dentin. It can be concluded that all caries removal methods except rotary instrumentation were conservative methods, which preserve more healthy dental tissues. Research highlights Among the caries removal procedures, the photo-ablation caries removal method stands out with the highest hybrid layer (HL) thickness and the lowest internal gap formation. Despite having the lowest HL thickness, the enzymatic gel method can be advantageous for patients requesting an alternative caries removal instead of a rotary instrument.Article Citation Count: 0Farklı Polimerizasyon Sürelerinin Cam İyonomerlerin Mikrosertliği ve Pulpaiçi Isı Artışı Üzerine Etkisi(Galenos Publ House, 2023) Kaynar, Zeynep Buket; Dalkılıç, Evrim Eligüzeloğlu; Dönmez, Nazmiye; Kazak, MağrurAmaç: Bu çalışmanın amacı, farklı polimerizasyon sürelerine maruz bırakılan yüksek viskoziteli cam iyonomer, cam karbomer (GC) ve biyoaktif restoratif materyalinin (BRM) mikrosertliklerini ve intrapulpal termal değişiklikleri karşılaştırmaktır. Yöntemler: Bu çalışmada 60 adet çekilmiş molar dişi kullanıldı. Sınıf 1 kavite preparasyonu sırasında pulpa odası ile oklüzal kavite tabanı arasında 1 mm dentin kalınlığı bırakıldı. Dişler rastgele altı gruba ayrıldı. Grup 1: Yüksek viskoziteli cam iyonomer siman (HV- GIC) ile restore edildi, 20 sn polimerize edildi. Grup 2: HV-GIC ile restore edildi, 40 sn polimerize edildi. Grup 3: GC ile restore edildi, 60 sn polimerize edildi, Grup 4: GC ile restore edildi ve 90 sn polimerize edildi. Grup 5: Biyoaktif restoratif materyal (BRM) ile restore edildi, 20 sn polimerize edildi, Grup 6: BRM ile restore edildi, 40 sn polimerize edildi. GC grupları hariç tüm cam iyonomer simanları LED polimerizasyon cihazı ile polimerize edildi. GC grupları özel ışık aleti ile polimerize edildi.Tüm örneklerin pulpaiçi ısı artış değerleri J tipi termometre cihazı ile ölçüldü. Daha sonra mikrosertlik değerleri üç farklı noktadan değerlendirildi. Veriler tek yönlü ANOVA, Tukey testi ve t-testleri ile analiz edildi (p<0,05). Bulgular: Grup 2, Grup 1’e göre pulpaiçi ısı artışında istatistiksel olarak anlamlı fark gösterdi Grup 4, Grup 3’e göre istatistiksel olarak daha yüksek pulpaiçi sıcaklık artışı gösterdi. Gruplar karşılaştırıldığında en yüksek mikrosertlik değerleri GC gruplarında elde edildi. Grup 2, Grup 1’e göre istatistiksel anlamlı derecede yüksek mikrosertlik değeri gösterdi. Grup 6, Grup 5’e göre anlamlı derecede yüksek mikrosertlik değeri gösterdi. Sonuç: BRM’nin 40 sn polimerizasyonu intrapulpal sıcaklık artışına neden olmadan mikrosertliği olumlu yönde etkilemiştir. GC’nin 90 sn polimerizasyonunda yüksek mikrosertlik değerleri elde edilirken pulpaya zarar verecek derecede ısı artışına da neden olmuştur.Article Citation Count: 0KARANFİL VE YEŞİL ÇAYIN RESTORATİF MATERYALLERİN YÜZEY VE OPTİK ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE ETKİSİ: İn Vitro çalışma(2021) Kaynar, Zeynep Buket; Nazmiye DÖNMEZ; Zeynep Buket KAYNAR; Mağrur KAZAKAmaç: Bu in vitro çalışmanın amacı, farklı kompozit rezin materyallerinin iki farklı bitkisel çay içerisinde bekletilmeleri sonrasında renk değişimi ve mikrosertlik değerleri açısından değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada supra-nano (Asteria, Tokuyama Dental, Tokyo Japonya) ve nanohibrit kompozit rezin (GrandioSo, VOCO Dental, Almanya) materyaller kullanıldı. Örnekler, disk şeklinde 2x10 mm ebatlarındaki paslanmaz çelik kalıp içerisinde 40 adet hazırlandı. Örneklerin polisajı, alüminyum oksit cila diskleri (Sof-Lex™,, 3M ESPE, ABD) ile yapıldı. Hazırlanan örnekler, 37 ˚C’de 24 saat distile suda bekletildikten sonra başlangıç renk ölçümleri bir spektrofotometre (Vita Easy Shade Advance 4.0., Almanya) ile ölçüldü. Vickers sertlik ölçümleri ise mikrosertlik test cihazında (Shimadzu, Japonya) alt ve üst yüzeylerinden üç ayrı noktadan yapıldı. Renk değişimi ve mikrosertlik ölçümlerinden sonra, örnekler bekletme solüsyonuna (yeşil çay, karanfil çayı) göre iki gruba (n=10) ayrıldı. Kompozit örnekler 20 mm çay solüsyonu içerisinde 48 saat 37 °C’de etüvde bekletildi. Bu sürenin sonunda renk ve mikrosertlik ölçümleri tekrarlandı. Elde edilen verilerin istatistiksel analizi ANOVA, Post Hoc Tamhane ve Wilcoxon Signed Ranks testleri ile yapıldı (p<0.05). Bulgular: Supra-nano kompozit materyali (Asteria) ile hazırlanan örneklerin mikrosertlik değerlerinin nanohibrit kompozit materyali (GrandioSo) ile hazırlanan örneklerden istatistiksel olarak daha düşük olduğu bulundu (p<0.05). Her iki solüsyonda bekletme sonrasında, supra-nano kompozit materyali (Asteria) ile hazırlanan örneklerin mikrosertlik değerinde anlamlı bir değişiklik gözlenmezken, nanohibrit kompozit materyali (GrandioSo) ile hazırlanan örneklerin mikrosertlik değerinde anlamlı bir artış olduğu bulundu (p=0.000). Renk değişimi açısından değerlendirildiğinde, istatistiksel olarak en fazla renklenme karanfil çayında bekletilen nanohibrit kompozit materyali (GrandioSo) ile hazırlanan örneklerde gözlendi (ΔE =3.44±1.26) ve bu değer klinik olarak kabul edilebilir değerin (ΔE ≥ 3.3) üzerinde hesaplandı. Yeşil çayda bekletilen nanohibrit kompozit materyaliyle (GrandioSo) hazırlanan örnekler ile karanfil çayında bekletilen nanohibrit kompozit materyaliyle (GrandioSo) hazırlanan örnekler arasında renk değişimi açısından anlamlı fark gözlendi (p=0.011). Supra-nano kompozit materyali (Asteria) ile hazırlanan örnekler her iki solüsyonda da nano-hibrit kompozit materyali (GrandioSo) ile hazırlanan örneklere göre daha az renklenme gösterdi ve istatistiksel olarak aralarındaki farkın anlamlı olduğu bulundu (p<0.05). Sonuç: Karanfil ve yeşil çayda bekletilmiş supra-nano dolduruculu kompozit materyali, klinik olarak kabul edilebilir renk değişimi gösterdiğinden, mikrosertlik açısından ise bir değişim sergilemediğinden, ön bölge restorasyonlarda güvenle tercih edilebilir.Article Citation Count: 0MARGINAL MICROLEAKAGE OF GLASS IONOMER BASED RESTORATIONS AFTER CONVENTIONAL CAVITY PREPARATION AND ER: YAG LASER IRRADIATION(Dokuz Eylul Univ inst Health Sciences, 2022) Kaynar, Zeynep Buket; Donmez, Nazmiye; Siso, Seyda HergunerPurpose: Assessing the microleakage of glass ionomer restorations (GIC) prepared with both conventional and Er:YAG laser techniques in Class V cavities is the purpose of the study.Material and Methods: Twenty teeth with Class V cavities (4mm wide, 3mm high, 3mm deep) were used. Cavities were prepared on the buccal and lingual surfaces of teeth which were randomly separated into four groups. Er:YAG laser was used to prepare cavities in Groups II and IV, conventionally diamond bur was used to prepare cavities in Groups I and III. Then, Groups I and II were restored with conventional GIC (Ketac Molar Easymix, 3MEspe, Seefeld, Germany) and high viscosity GIC with resin coating (EQUIA Fil, GC Dental Co., Tokyo, Japan) to restore Groups III and IV. Samples were stored in distilled water at 37 degrees C for 24 hours before subjecting to thermo-cycling (500 cycles,5 degrees C-55 degrees C). In a chewing simulator, all teeth were exposed to 50.000 cycles. We used 0.5% aqueous basic fuchsin dye to stain the samples and sectioned them bucco-lingually. Scoring dye penetration was made under a stereomicroscope. The data were analyzed by Kruskal-Wallis One-Way ANOVA and Mann-Whitney U tests.Results: While the highest microleakage scores were obtained in the group prepared with Er: YAG laser and restored with conventional GIC the lowest microleakage scores were obtained in the group prepared with Er:YAG laser and restored with high viscosity GIC. When cavities prepared with Er:YAG laser or conventional method were restored with high viscosity GIC, no statistically significant difference was found between them (p> 0.05).Conclusion: High viscosity GIC can be preferred as a restorative material in the restorations of Class V cavities prepared using both conventional and Er:YAG lasers.