Browsing by Author "Soygür, Arif Haldun"
Now showing 1 - 20 of 20
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis 10-12 yaş arası çocuklarda ebeveyn çocuk kapsayıcı işlevinin öz-şefkat ve bağlanma stilleri ile ilişkisi(2022) Soygür, Arif Haldun; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyBu araştırmada 10-12 yaş aralığındaki çocukların güvenli bağlanma ile öz-şefkat seviyelerinin annelerinin ebeveyn kapsayıcılık işlevi ile ilişkisinin analiz edilmesi hedeflenmiştir. Araştırmanın katılımcıları İstanbul'da yaşayan 10-12 yaş aralığındaki 129 kız, 160 erkek çocuk ve onların anneleridir. Araştırmada kullanılan veri toplama araçları Sosyo-demografik Form, Ebeveyn Çocuk Kapsayıcı İşlevler Ölçeği, Kerns Güvenli Bağlanma Ölçeği ve Öz-şefkat Ölçeği'dir. Verilerin analizlerinde yüzde, frekans, standart sapma, aritmetik ortalama, minimum-maksimum gibi tanımlayıcı istatistikler kullanılmış; Kolmogorov Smirnov Normallik Testi, frekans analizleri, betimsel istatistikler, tek yönlü ANOVA analizi, Pearson Korelasyon analizi ve Basit Doğrusal Regresyon yöntemlerinden faydalanılmıştır. Annelerin çocuk kapsayıcı işlevinin çocuklarının güvenli bağlanmasına etkisini araştırmak amacıyla yapılan analizlerin sonucuna göre annelerin çocuk kapsayıcı işlevi, çocukların güvenli bağlanmasını negatif yönde yordadığı bulunmuştur. Annelerin çocuk kapsayıcı işlevinin çocuklarının öz-şefkat düzeylerine etkisini araştırmak amacıyla yapılan analizlerin sonucuna göre ise annelerin çocuk kapsayıcı işlevi, çocukların öz-şefkat düzeyini pozitif yönde yordadığı bulgusuna ulaşılmıştır. Sonuç olarak annelerin kapsayıcılık düzeylerinin çocukların öz-şefkat ve güvenli bağlanma düzeyleri üzerinde etkili olduğu ve ek olarak, bakım verenlerin çocuklara karşı tutumunun çocuklar üzerinde etkisi olduğu saptanmış ve bu konularda literatüre katkı sağlanmıştır. Anahtar Kelimeler: ebeveyn çocuk kapsayıcılık işlevi, güvenli bağlanma, öz-şefkatMaster Thesis Algılanan ebeveyn tutumları ve çocukluk çağı travmalarının varoluşsal öfkeye etkisinin incelenmesi(2023) Soygür, Arif Haldun; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyBu çalışmada algılanan ebeveyn tutumları ve çocukluk çağı travmalarının varoluşsal öfkeye etkisi incelenmiştir. Bağımsız değişkenler algılanan ebeveyn tutumları ve çocukluk çağı travmaları iken bağımlı değişken varoluşsal öfkedir. Yapılan çalışmada aynı zamanda bu üç değişkenin sosyodemografik veriler ile ilişkileri incelenmiştir. Yapılan çalışmada veri toplama aracı olarak Sosyodemografik Bilgi Formu, Kısaltılmış Algılanan Ebeveyn Tutumları Ölçeği-Çocuk Formu, Çocukluk Çağı Ruhsal Travma Ölçeği ve Varoluşsal Öfke Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmanın modeli ilişkisel tarama modelidir ve örneklem 18 yaş üstü okuma-yazma bilen ve internet erişimine sahip bireyleri kapsamaktadır. Araştırma kapsamında 707 kişinin katılımı ile toplanan veriler SPSS 25.0 paket programı aracılığı ile analiz edilmiştir. Araştırmanın bulgularına göre bağımsız değişkenlerin bağımlı değişken üzerinde kümülatif olarak etkili olduğu ve total varyansın %28'ini açıkladığı görülmüştür. Algılanan ebeveyn tutumları varoluşsal öfkeyi yordamamakta, çocukluk çağı travmaları ise varoluşsal öfkeyi yordamaktadır. Yapılan analizler sonucunda algılanan ebeveyn tutumları, çocukluk çağı travmaları ve varoluşsal öfkenin çeşitli sosyodemografik veriler (cinsiyet, yaş, psikiyatrik tanı, sigara ve alkol kullanımı, kronik hastalık tanısı, ekonomoik düzey, yaşanılan yer, yaşamın büyük bölümünün geçtiği yer, medeni durum, kardeş sayısı, doğum sırası, yaşam şekli, büyüten kişi, ebeveyn ilişki durumu, anne ve baba eğitim düzeyi) ile arasında anlamlı sonuçlar elde edilmiştir. Anahtar Kelimeler: algılanan ebeveyn tutumları, çocukluk çağı travmaları, varoluşsal öfkeMaster Thesis Bilişsel esnekliğin psikolojik dayanıklılık ile ilişkisinde içgörünün aracı rolü: Kadın dayanışma evleri'nde yaşayan kadınlar ve toplum örneklemi karşılaştırması(2024) Soygür, Arif Haldun; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyKadın dayanışma evinde yaşayan ve kadın dayanışma evinde yaşamayan toplum örnekleminin yer aldığı bu araştırmada, bilişsel esnekliğin psikolojik dayanıklılık ile ilişkisinde iç görünün aracı rolü incelenmiştir. Grup karşılaştırmalı yürütülen bu araştırmada, araştırmanın örneklemini yaşları 18-62 arasında değişen (X=37.00; SS=10.54) 100 kadın oluşturmuştur. Araştırmadan elde edilen veriler, Yetişkinler İçin Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği (PDÖ), Bilişsel Esneklik Ölçeği (BEÖ) ve İç Görü Ölçeği (İÖ) ile toplanmıştır. Gerçekleştirilen analizler sonucunda, kadın dayanışma evinde yaşayan kadınların psikolojik dayanıklılık düzeylerinin, kadın dayanışma evinde yaşamayan toplum örneklemindeki kadınlara göre daha düşük olduğu görülmüştür. Kadın dayanışma evinde yaşayan ve yaşamayan kadınların bilişsel esneklik düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Kadın dayanışma evinde yaşayan kadınların iç görü ölçeğinden aldığı puanların, kadın dayanışma evinde yaşamayan kadınlara göre daha yüksek olduğu görülmüştür. Araştırmada yer alan bilişsel esneklik, iç görü ve psikolojik dayanıklılık değişkenleri arasında pozitif yönlü ilişkilerin olduğu saptanmıştır. Bilişsel esneklik, iç görü ve psikolojik dayanıklılık değişkenlerini yordarken, iç görünün psikolojik dayanıklılığı anlamlı şekilde yordamadığı görülmüştür. Son olarak bilişsel esneklik ve psikolojik dayanıklılık arasındaki ilişkide iç görünün aracı rolünün bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Kadın Dayanışma Evi, Toplum Örneklemi, Bilişsel Esneklik, İçGörü, Psikolojik DayanıklılıkMaster Thesis İş yerinde narsisizm belirtileri olan çalışanların iş tatmini ve öz saygı düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi(2022) Soygür, Arif Haldun; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyBu araştırmada özel sektörde insan kaynakları kadrosunda yer alan 20-45 yaş aralığında 400 personel ile çalışılarak narsisizm düzeyleri ile iş tatmini ve öz saygı arasındaki ilişkiler ele alınmıştır. Bu hedef doğrultusunda veri toplamak amacıyla Narsistik Kişilik Envanteri, Minnoseta İş Tatmin Ölçeği ve Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği uygulanmıştır. Çalışmadaki Narsistlik Kişilik Envanteri ve Minnesota İş Doyumu Ölçeği puanlarının ilişkisi incelendiğinde; alt boyutların tümünün birbiri ile istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde negatif ilişkisi olduğu saptanmıştır. Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği ile Narsistlik Kişilik Envanteri puanlarının ilişkisi incelendiğinde; alt boyutların tümünün birbiri ile istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde pozitif ilişkisi olduğu saptanmıştır. Artan rekabet koşullarında, insan kaynaklarının verimli kullanılması, performansın arttırılması ve örgütsel bağlılık ile iş doyumunun korunması önem kazanmaktadır. Bu bağlamda çalışmadan elde edilen bulguların, hem klinik hem de endüstriyel psikolojide faydalanılacak bir zemin hazırlayacağı düşünülmektedir.Master Thesis Kadınlarda beden algısı ile ortoreksiya nervoza, cinsel doyum ve obsesif inanışlar arasındaki ilişkilerin incelenmesi(2024) Soygür, Arif Haldun; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyBu araştırmanın amacı kadınlarda beden algısı ile ortoreksiya nervoza, cinsel doyum ve obsesif inanışlar arasındaki ilişkilerin incelenmesidir. Araştırmanın örneklemi ise 18 yaşından büyük, okuma yazma bilen, heteroseksüel ve cinsel yaşamı olan kadınlardan oluşmaktadır. Araştırmada 422 kişiye ulaşılmış, örneklem dışında kalan kişilerin çıkarılmasıyla araştırma sonucunda kriterleri sağlayan 392 kişinin yanıtları kabul edilmiştir. Araştırmada kullanılan sosyo-demografik form, yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, cinsel yaşam, ilişki durumu, sağlıklı beslenme düzeni, spor düzeni, estetik yaptırmaya dair bilgilerin bulunduğu sorulardan oluşmaktadır. Araştırmada ortoreksiya nervoze eğilimini ölçmesi için Ortoreksiya Nervoza Envanteri, beden memnuniyetini ölçmek için Beden Algısı Ölçeği, cinsel doyumu ölçmek için Golombuk-Rust Cinsel Doyum Ölçeği, obsesif inanışları ölçmesi için ise Obsesif İnanışlar Ölçeği-44 kullanılmıştır. Verilerin normal dağıldığı sonucuna ulaşıldıktan sonra ölçekler arasındaki ilişki düzeyi ve yönü Pearson Korelasyon yöntemi kullanılarak incelenmiştir. Ölçeklerin demografik değişkenlere göre farklılık gösterip göstermediğini anlamak için Bağımsız Gruplar t-testi ve ANOVA testleri uygulanmıştır. Yordayıcılık analizi için Çoklu Doğrusal Regresyon analizi kullanılmıştır. Araştırmanın bulgularına göre cinsel doyum ile obsesif inanışlar arasında, beden algısı ile obsesif inanışlar arasında, ortoreksiya nervoza ile obsesif inanışlar arasında, beden algısı ile cinsel doyum arasında, ortoreksiya nervoza ile cinsel doyum arasında anlamlı korelasyon ilişkileri olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Obsesif inanışlar ve cinsel doyum değişkenlerinin ortoreksiya nervozayı yordadığı bulunmuştur. Araştırma değişkenlerinin sosyo-demografik açıdan farklılıklarında ise bazı değişkenlere göre anlamlı farklılıklar varken bazı değişkenlerde bir farkın olmadığı tespit edilmiştir. Bedensel görünüşünden memnun olmayanların, spor düzeni olanların ve kendisini normal ya da kilolu olarak tanımlayanların, zayıf olarak tanımlayanlara göre ortoreksiya nervoza eğiliminin daha fazla olduğu gözlenmiştir.Master Thesis Kendini sabote etme eğilimi, algılanan anne ve baba tutumu ve mükemmeliyetçilik arasındaki ilişkinin incelenmesi(2024) Soygür, Arif Haldun; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyBu araştırmanın amacı, kendini sabote etme eğilimi, algılanan anne ve baba tutumu ve mükemmeliyetçilik arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Bu değişkenlerin arasındaki ilişki incelenmesinin yanı sıra cinsiyet, yaş, eğitim durumu, anne ve babanın eğitim durumu ile anlamlı bir fark olup olmadığı incelenmiştir. Araştırmaya İstanbul'da yaşayan 391 yetişkin bireylerin katılımıyla gerçekleşmiştir. Araştırmada veri toplamak için Kişisel Bilgileri Formu, Kendini Sabotaj Ölçeği, Anne ve Baba Tutum Ölçeği, Çok Boyutlu Mükemmeliyetçilik ölçekleri kullanılmıştır. Elde edilen veriler SPSS programı kullanılarak analiz edilmiştir. Kendini sabotaj, anne baba tutumu ve mükemmeliyetçilik düzeyi demografik değişkenlere göre incelenirken bağımsız gruplar t testi ve tek yönlü ANOVA analizleri kullanılmıştır. Tek yönlü ANOVA analizinde meydana gelen anlamlı farklar ise Scheffe ile incelenmiştir. Kendini sabotaj, anne baba tutumu ve mükemmeliyetçilik düzeyi arasındaki ilişki Pearson korelasyon analizi ile incelenmiştir. Araştırmanın sonucunda kendini sabotaj düzeyi ile kendine yönelik mükemmeliyetçilik, başkalarına yönelik mükemmeliyetçilik ve sosyal odaklı mükemmeliyetçilik boyutları ile arasında pozitif yönde ve anlamlı düzeyde ilişkisi olduğu tespit edilmiştir. Kendini sabotaj düzeyi ile koruyucu istekçi anne baba tutumu arasında negatif yönde, otoriter anne baba tutumu ile arasında ise pozitif yönde ve anlamlı düzeyde ilişkisi olduğu tespit edilmiştir. Demokratik anne baba tutumunun mükemmeliyetçilik düzeyine ait toplam puan ile kendine yönelik mükemmeliyetçilik ve sosyal odaklı mükemmeliyetçilik boyutları ile arasında pozitif yönde ve anlamlı düzeyde ilişkisi olduğu bulunmuştur. Koruyucu istekçi anne baba tutumu ile kendine yönelik mükemmeliyetçilik boyutu ile pozitif yönde bir ilişkisi olduğu tespit edilmiştir. Koruyucu istekçi tutum ile sosyal odaklı mükemmeliyetçilik boyutu arasında negatif yönde ve anlamlı düzeyde ilişkisi olduğu görülmüştür. Otoriter anne baba tutumu ve kendine yönelik mükemmeliyetçilik, başkalarına yönelik mükemmeliyetçilik ve sosyal odaklı mükemmeliyetçilik boyutları ile arasında pozitif yönde ve anlamlı düzeyde ilişkisi olduğu bulunmuştur.Master Thesis Narsisistik kişilik özellikleri ile depresif belirtiler arasındaki ilişkide yalnızlık ve mükemmeliyetçiliğin aracı rolü(2023) Soygür, Arif Haldun; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyBu araştırmanın amacı bireylerin narsisistik kişilik özellikleri ile depresif belirtiler arasındaki ilişkiyi incelemek ve bu ilişkide yalnızlık ve mükemmeliyetçiliğin aracı rolünü test etmektir. Araştırma örneklemi İstanbul'da yaşayan 427 kişiden oluşmaktadır. Araştırma kapsamında yaş aralığı 18-65 arasında değişen (X=32.42; SS=10.70) 309 kadın, 114 erkek, 3 cinsiyetini belirtmek istemeyen ve 1 cinsiyetini diğer olarak tanımlayan bireylerden veri toplanmıştır. Araştırma verileri Bilgilendirilmiş Onam Formu, Sosyo-demografik Bilgi Formu, Beş Faktör Narsisizm Ölçeği - Kısa Form (BFNÖ-KF), Beck Depresyon Envanteri (BDE), UCLA Yalnızlık Ölçeği (UCLA-YÖ) ve Frost Çok Boyutlu Mükemmeliyetçilik Ölçeği (FÇBMÖ) kullanılarak elde edilmiştir. Gerçekleştirilen analizler sonucunda araştırmada yer alan narsisistik kişilik özellikleri, yalnızlık, mükemmeliyetçilik, depresif belirtiler değişkenleri arasında pozitif yönlü anlamlı ilişkilerin varlığı saptanmıştır. Ayrıca, narsisistik kişilik özellikleri ile depresif belirtiler arasındaki ilişkide yalnızlığın ve mükemmeliyetçiliğin aracı rolü olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmadan elde edilen sonuçlar mevcut literatür kapsamında değerlendirilerek tartışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Narsisistik kişilik özellikleri, büyüklenmeci narsisistik kişilik özellikleri, kırılgan narsisistik kişilik özellikleri, mükemmeliyetçilik, yalnızlık, depresif belirtilerMaster Thesis Olumsuz değerlendirilme korkusu ve ruminasyonun akademik ertelemeye etkisinde kendini sabotajın aracı rolü(2024) Soygür, Arif Haldun; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyAraştırmanın amacı, İstanbul'da öğrenim gören üniversite öğrencilerinde olumsuz değerlendirilme korkusu ve ruminasyonun, akademik ertelemeye etkisinde kendini sabotajın aracı rolünü incelemektir. Araştırma sonucunda 411 kişiye ulaşılmıştır. Araştırmanın örneklemi, 18-46 yaş aralığını oluşturmakta olup, toplamda 403 kişinin yanıtları kabul edilmiştir. Katılımcıların %74.4'ü kadınken %25.6'ı erkektir. Araştırmada kullanılan sosyo demografik formla katılımcıların cinsiyet, yaş, eğitim durumu, öğrenim gördükleri bölüme dair bilgilerin içerdiği sorulardan oluşmaktadır. Araştırmada değişkenleri ölçmek için Olumsuz Değerlendirilme Korkusu Ölçeği Kısa Formu (ODKÖ), Ruminatif Yanıt Ölçeği, Akademik Erteleme Ölçeği ve Kendini Sabotaj Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin normal dağıldığı sonucuna ulaşıldıktan sonra araştırmadaki değişkenlerin arasındaki ilişkilerin incelenmesi için Pearson korelasyon analizi, olumsuz değerlendirilme korkusu ve ruminasyonun akademik ertelemeye etkisinde kendini sabotajın aracı rolünü incelemek için regresyon analizi yapılmıştır. Katılımcıların olumsuz değerlendirilme korkusu, ruminasyon, akademik erteleme ve kendini sabotaj düzeylerinin demografik değişkenlere göre farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek amacıyla Bağımsız değişkenler t testi, tek yönlü ANOVA ve Post-hoc tekniği kullanılmıştır. Araştırmanın bulgularına göre olumsuz değerlendirilme korkusu ve ruminasyonun akademik ertelemeye etkisinde kendini sabotajın kısmi aracılık rolüne sahip olduğu bulunmuştur. Araştırmanın değişkenlerinin birbirleriyle ilişkili olduğu bulunmuştur. Sosyo-demografik açıdan bakıldığında bazı değişkenlere göre farklılıklar mevcutken, bazılarında farkın olmadığı ortaya çıkmıştır.Review Citation Count: 0Paemeri lsiaurp apnodrt binra mnde nnteawl health services:(Klinik Psikiyatri dergisi, 2024) Soygür, Arif Haldun; Özden, Seda Attepe; Bekiroğlu, Seval; Soygur, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyIn recent years, it is widely accepted that the experiences of individuals who benefit from mental health services are reflected in the treatment and rehabilitation process in the field of mental health. Transferring the experiences of individuals to the treatment process has put the concept of peer support at the forefront. Peer support means that individuals with personal experience in mental health use this experiential expertise to help other individuals with mental health problems during the recovery process. Peer support is a system that allows individuals with mental health problems to partner, feel understood by each other, and build emotional intimacy. It is known that peer support contributes in a positive direction to both those who provide peer support and those who benefit from this support Peer support is handled in a wide framework ranging from individual friendship relations to employment of support service providers in institutions. In many countries, peer support practices are used as a component of mental health services. It is recommended to use peer support during treatment throughout the world. This article discusses the birth, definition, types and contributions that the concept of peer support can make to the healing process.Master Thesis Psikoloji öğrencilerinde psikolojik yardım alma tutumunun çeşitli demografik değişkenlere göre incelenmesi(2024) Soygür, Arif Haldun; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyBu araştırmanın amacı, Psikoloji lisans bölümü öğrencileri arasında psikolojik yardım alma tutumlarının çeşitli demografik değişkenlere göre incelenmesidir. Araştırma nicel bir çalışma olup nedensel karşılaştırmalı bir araştırma tasarımını kullanmaktadır. Araştırmanın katılımcıları 404 psikoloji lisans öğrencisinden oluşmaktadır. Veriler, online olarak Google Forms aracılığıyla toplanmıştır ve SPSS istatistik programı kullanılarak analiz edilmiştir. Verilerin analizlerinde bağımlı ve bağımsız değişkenler arasındaki farklılıkları incelemek için bağımsız gruplar t- testi ve Tek Yönlü Varyans Analizi ANOVA kullanılmıştır. Araştırmanın temel bulgularına göre, cinsiyet değişkeni üzerinde yapılan analizlerde kadın öğrencilerin psikolojik yardım almaya ilişkin tutumlarının erkeklere kıyasla istatistiksel olarak anlamlı derecede daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Diğer yandan, yaş, medeni durum, sınıf, akademik başarı, tanısı konmuş hastalık, psikolojik destek alma durumu gibi değişkenlere göre yapılan analizlerde anlamlı farklılık tespit edilmemiş ve bu gruplar arasında benzer tutum düzeyleri gözlemlenmiştir. Ekonomik durum değişkenine göre yapılan analizlerde, ekonomik durumu yetersiz olan katılımcıların psikolojik yardım almaya ilişkin tutum düzeylerinin daha düşük olduğu belirlenmiştir. Ailenin yaşadığı bölge, aile yapısı gibi değişkenlere göre yapılan analizlerde ise farklılıklar belirlenmiş ve bazı durumların psikolojik yardım alma tutumlarını etkileyebileceği gözlemlenmiştir. Sonuç olarak, araştırma psikoloji öğrencilerinin psikolojik yardım alma tutumlarını demografik değişkenlere göre detaylı bir şekilde incelemiş ve bu değişkenlerin tutumları üzerindeki etkilerini ortaya koymuştur.Master Thesis Sosyal medya kaynaklı ikincil travmatik stres düzeyinin algılanan sosyal destek, stresle başa çıkma tarzları, psikopatolojik belirtiler ile arasındaki ilişkilerin incelenmesi(2023) Soygür, Arif Haldun; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyBu araştırmanın temel amacı sosyal medya kaynaklı ikincil travmatik stres düzeyinin algılanan sosyal destek, stresle başa çıkma tarzları, psikopatolojik belirtiler ile arasındaki ilişkilerin incelenmesidir. Buna ek olarak bu tez araştırmasının alt amaçlarından biri sosyal medya kaynaklı ikincil travmatik stres düzeyini sosyodemografik değişkenlere göre incelemek bir diğer alt amaç ise algılanan sosyal destek, stresle başa çıkma tarzları, psikopatolojik belirtilerin sosyal medya kaynaklı ikincil travmatik stres düzeyi üzerinde yordayıcı bir etkisi olup olmadığını saptayıp; Sosyal Medya Kullanıcıları için İkincil Travmatik Stres Ölçeği'nin 26 yaş ve üzeri üniversite öğrencisi olmayan örneklem üzerinde doğrulayıcı faktör analizini yapmaktır. Araştırmanın örneklemini sosyal medya kullanıcısı olan ve yaşları 18 – 75 arasında değişen 403 kişiden oluşmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Sosyodemografik Bilgi Formu, Sosyal Medya Kullanıcıları için İkincil Travmatik Stres Ölçeği, Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği Gözden Geçirilmiş Formu, Stresle Başa Çıkma Tarzları Ölçeği ve Kısa Semptom Envanteri kullanılmıştır. Veriler Google Forms (Google Formlar) adlı çevrimiçi anket oluşturma platformu üzerinden çevrimiçi bir şekilde toplanmıştır. Veriler JASP (Jeffrey's Amazing Statistics Program) adlı istatiksel analiz programı kullanılarak analiz edilmiştir. Yapılan analiz sonuçlarına göre, sosyal medya kaynaklı ikincil travmatik stres düzeyinin sosyodemografik değişkenlere göre yaş, cinsiyet, bir günde sosyal medyada geçirilen süre, psikiyatrik tanı durumu, örselenme sonrası gerginlik bozukluğu tanı durumu, travmatik deneyim yaşama durumu, ailede (anne – baba – kardeş) travmatik deneyim yaşama durumu, travmatik bir olaya tanık olma durumu, travma konusunda herhangi bir eğitim alma durumu, güncel veya geçmişte gönüllü olarak travma mağduru kişilerle çalışma durumu ve sosyal medyadan düzenli haber takip etme durumuna göre anlamlı şekilde farklılaştığı; eğitim düzeyi, güncel veya geçmişte mesleği gereği travma mağduru kişilerle çalışma durumuna göre anlamlı bir şekilde farklılaşmadığı bulunmuştur. Korelasyon analizleri sonucunda; sosyal medya kaynaklı ikincil travmatik stres düzeyi ile aile ve arkadaş alt boyutları toplam puanları arasında negatif yönde anlamlı ilişki, sosyal medya kaynaklı ikincil travmatik stres düzeyi ile çaresiz yaklaşım, boyuneğici yaklaşım, anksiyete, depresyon, olumsuz benlik, somatizasyon ve hostilite alt boyutları toplam puanları arasında pozitif yönde anlamlı ilişki ve özel bir insan, çaresiz yaklaşım, depresyon alt boyutlarının sosyal medya kaynaklı ikincil travmatik stres düzeyi üzerinde anlamlı bir yordayıcı etkisinin olduğu bulunmuştur. Bulgular ilgili alan literatürü çerçevesinde tartışılmış ve gelecek araştırmalar için öneri sunulmuştur.Master Thesis Üniversite öğrencilerinde narsisistik kişilik ile akademik mükemmeliyetçilik ve kaygı düzeyi arasındaki ilişki(2022) Soygür, Arif Haldun; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyBu araştırmanın amacı kaygı ve akademik mükemmeliyetçilik konularını narsisistik kişilik özellikleri bağlamında incelemektir. Üniversite öğrencilerini kapsayan bu çalışmanın hedefi üniversite öğrencilerinin narsisistik kişilik seviyelerini kaygı ve akademik mükemmeliyetçilik kapsamlarında incelemektir. Araştırmanın katılımcıları İstanbul'da yaşayan, 18 yaş üstü üniversite öğrencileridir. Bu kapsamda sosyal medya platformlarından online anketler öğrencilere iletilmiş ve 404 üniversite öğrencisinden veriler toplanmıştır. Her katılımcıdan araştırmaya katılım için onam formu doldurması istenmiştir. Verilerin analizinde IBM SPSS Statistics 24.00 programı kullanılarak analizler yapılmıştır. Sürekli değişkenler arasındaki ilişkinin değerlendirilmesinde Pearson korelasyon analizi kullanılmış olup, korelasyon katsayıları ve güç ilişkisi değerlendirilmiştir. İki kategorik değişkenler arasındaki farklılıklar için Bağımsız Örneklem T testi, ikiden fazla kategorik değişkenler arasındaki farklılıklar için ise Tek Yönlü Varyans Analizi (Anova) yapılmış olup, post hoc test olarak Tukey HSD testi kullanılmıştır. Yapılan analizler sonrasında ulaşılan bulgulara göre; durumluk kaygı ile sürekli kaygı, narsisistik kişilik, otorite, kendine yeterlilik, üstünlük, teşhircilik, sömürücülük, kendini beğenme ve hak iddia etme arasında anlamlı bir ilişki olmadığı gözlenmiştir. Sürekli kaygı ile narsisistik kişilik, otorite, kendine yeterlilik, üstünlük, teşhircilik, sömürücülük, kendini beğenme ve hak iddia etme arasında anlamlı bir ilişki olmadığı gözlenmiştir. Akademik mükemmeliyetçilik ile narsisistik kişilik, otorite, kendine yeterlilik, teşhircilik, kendini beğenme ve hak iddia etme arasında pozitif yönde orta düzeyde anlamlı bir ilişki olduğu gözlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Narsisistik Kişilik, Akademik Mükemmeliyetçilik, Sürekli Kaygı, Durumluk Kaygı.Master Thesis Yeme bozuklukları ve duygusal yeme ile düşünce beden biçimi kaynaşması arasındaki ilişikide mentalizasyonun aracı rolü(2024) Soygür, Arif Haldun; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyYapılan araştırmanın amacı, yeme bozuklukları ve duygusal yeme ile düşünce beden biçimi kaynaşması arasındaki ilişkide mentalizasyonun aracı rolü konusunun araştırılmasıdır. Araştırmanın örneklemini 18-65 yaş arasında, 334 kadın, 113 erkek olmak üzere toplam 447 birey oluşturmaktadır. Araştırmada Sosyo-demografik Bilgi Formu, Duygusal Yeme Ölçeği, Yeme Bozuklukları Değerlendirme Ölçeği, Düşünce Beden Biçimi Kaynaşması Ölçeği ve Mentalizasyon Ölçeği (MentS) kullanılmıştır. Çalışma ilişkisel tarama modeline uygun olarak; örneklem ise kolayda örnekleme yoluyla seçilmiştir. Katılımcılar 'Google Forms' aracılığıyla ölçeklere ulaşmış ve gönüllü olarak katılım sağlamıştır. Araştırmanın bulgularına göre, bireylerin Duygusal Yeme puanları ve Yeme Bozukluğu Değerlendirme Ölçeği puanları arttıkça Düşünce Beden Biçimi Kaynaşması puanlarında artış gözlemlenmektedir. Ek olarak, mentalizasyonun hem duygusal yeme ve düşünce beden biçimi kaynaşması arasındaki ilişkide, hem de yeme bozuklukları ve düşünce beden kaynaşması arasındaki ilişkide kısmi aracı rolü olduğu görülmektedir. Ölçeklerin birbiri arasındaki ilişkide ise, Mentalizasyon ölçeğinin alt ölçeklerinden kendine yönelik mentalizasyon arttıkça Yeme Bozuklukları Değerlendirme ölçeğinin Beden şekli ve kilo ile ilgili duygu ve düşünceler alt ölçeği, İşlevsellik ve kontrol kaybı alt ölçeği puanlarında azalma olduğu görülmektedir. Kişinin Mentalizasyon ölçeği ve Mentalizasyon için motivasyon alt ölçeğinden aldığı puanlar arttıkça, Yeme Bozuklukları Ölçeğinin İşlevsellik ve kontrol kaybı alt ölçeğinde düşüş olduğu görülmüştür. Düşünce Beden Biçimi Kaynaşması arttığında bireylerin Mentalizasyon ölçeğinden aldığı puanların düşmekte olduğu görülmektedir. Araştırmanın bulguları önceki araştırmalarla karşılaştırılmış, güncel araştırmanın farklı yönlerine değinilmiş; gelecek araştırmalara yönelik önerilerde bulunulmuştur.Master Thesis Yetişkin bireylerde deneyimsel kaçınma, ruminasyon ve öz kontrolün çevrimiçi oyun bağımlılığına etkisinin incelenmesi(2023) Soygür, Arif Haldun; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyAraştırma amacı, yetişkin bireylerde deneyimsel kaçınma, ruminasyon ve öz kontrolün çevrimiçi oyun bağımlılığına etkisinin incelenmesidir. Araştırma sonucunda 450 kişiye ulaşılmıştır. Araştırma örneklemini 18-35 yaş aralığı oluşturmakta olup bu örneklemin dışında kalan 32 kişi çıkarılarak 418 kişinin yanıtları kabul edilmiştir. Katılımcıların %79'u erkekken %20'si kadındır. Araştırmada kullanılan sosyo demografik formla katılımcılara ait kişisel bilgiler elde edilmiştir. Sosyo demografik formda katılımcıların cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi, meslek, oyun tercihleri ve kaç saat oynadıklarına dair bilgilerin olduğu sorulardan oluşmaktadır. Araştırmada deneyimsel kaçınma düzeyinin belirlenmesi için Çok Boyutlu Yaşantısal Kaçınma Ölçeği, oyun bağımlılığının ölçülmesi için Çevrimiçi Oyun Bağımlılığı Ölçeği, ruminatif düşüncenin belirlenmesi için Ruminatif Yanıt Ölçeği ve öz kontrol seviyelerinin ölçülmesi içinse Kısa Öz Kontrol Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin normal dağıldığı sonucuna ulaşıldıktan sonra araştırma değişkenleri arasındaki ilişkinin incelenmesi için Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon Katsayısı ve yetişkin bireylerde deneyimsel kaçınma, ruminasyon ve öz kontrolün çevrimiçi oyun bağımlılığına etkisinin incelenmesi amacıyla çoklu regresyon analizi kullanılmıştır. Katılımcıların deneyimsel kaçınma, ruminasyon, öz kontrolün ve çevrimiçi oyun bağımlılığı düzeylerinin demografik değişkenlere göre farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek amacıyla Bağımsız değişkenler T testi, tek yönlü ANOVA ve Post-hoc tekniği kullanılmıştır. Araştırmanın bulgularına göre deneysel kaçınma ve öz kontrolün çevrimiçi oyun bağımlılığını yordadığı bulunurken, ruminasyonun çevrimiçi oyun bağımlılığı üzerinde etkisinin anlamlı olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Araştırma değişkenlerinin birbirleriyle ilişkili olduğu bulunurken sosyodemografik açıdan farklılıklarda bazı değişkenlere göre farklılıklar mevcutken, bazılarında farkın olmadığı ortaya çıkmıştır.Master Thesis Yetişkin bireylerde özgecilik düzeyinin, savunma biçimleri ve ebeveynlik stilleriyle olan ilişkisinin incelenmesi(2023) Soygür, Arif Haldun; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyBu araştırmada 18-65 yaş aralığındaki yetişkin bireylerdeki özgecilik düzeyinin, savunma biçimleri ve anne babalarına yönelik algılamakta oldukları ebeveynlik stilleri arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma örneklemi için İstanbul'da ikamet eden, 18-65 yaş arasındaki bireyler seçilmiştir. Veri toplama için dijital platformlar seçilerek online anketler katılımcılara iletilmiş ve bu doğrultuda 694 kişiye ulaşılmıştır. Araştırma için kullanılan veri toplama araçları Sosyo-Demografik Form, Özgecilik Ölçeği, Savunma Biçimleri Testi ve Young Ebeveynlik Ölçeğidir. Verilerin analizinde IBM SPSS 25 programı kullanılmıştır. Değişkenler arasındaki ilişkiler için Bağımsız Gruplar T Testi, Mann Whitney U Testi, Pearson ve Spearman Korelasyon analizleri uygulanmış, ikiden fazla kategorik değişkenlerin analizi için Tek Yönlü Varyans Analizi ve Kruskal Wallis H analizleri kullanılmıştır. Değişkenlerin birbirlerini yordama becerisinin analiz edilebilmesi için çoklu Regresyon Analizi uygulanmıştır. Analizlerden elde edilen bulgular sonucunda değişkenler arasında kısmi derecede anlamlı ilişki görülmüştür. Özgecilik toplam puanı ile nevrotik ve olgun savunmalar arasında pozitif yönde, olgun olmayan savunmalar arasında ise negatif yönde anlamlı ilişki gözlemlenmiştir. Aynı zamanda özgecilik toplam puanı ile duygusal bakımdan yoksul bırakıcı anne/baba, aşırı koruyucu evhamlı anne ve aşırı izin verici sınırsız anne puanları arasında negatif yönlü anlamlı ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Belirli ebeveynlik stillerinin, olgun ve nevrotik savunmalar ile pozitif yönde, olgun olmayan savunmalarla ise negatif yönde anlamlı ilişkiye sahip olduğu görülmektedir. Bununla birlikte ebeveynlik stilleri ve savunma biçimlerinin, özgecilik düzeyini kısmi düzeyde yordama becerisine sahip olduğu ortaya konulmuştur.Master Thesis Yetişkin bireylerde üstbilişler dürtüsellik ve çocukluk çağı olumsuz yaşantıların duygusal yemeye etkisinin incelenmesi(2023) Soygür, Arif Haldun; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyBu çalışmada yetişkin bireylerde üstbilişler dürtüsellik ve çocukluk çağı olumsuz yaşantıların duygusal yemeye etkisi incelenmiştir. Çalışma İstanbul ilinde 18-65 yaş arasında 675 yetişkin kadın ve erkek normal kilolu, aşırı kilolu ve obez bireyler ile yürütülmüştür. Veri toplama aracı olarak Sosyo Demografik Bilgi Formu, Türkçe Duygusal Yeme Ölçeği, Üstbilişler Ölçeği-30 (ÜBÖ-30), Barratt Dürtüsellik Ölçeği Kısa Formu ve Çocukluk Çağı Olumsuz Yaşantılar Ölçeği Türkçe Formunun (ACE-TR) yer aldığı beş bölümden oluşan anket formu kullanılmıştır. Çalışmanın verileri Çalışmada kullanılan Google Forms aracılığıyla toplanmıştır. Elde edilen veriler istatistiksel analize tabi tutulmuştur. Öncelikle katılımcıların tanımlayıcı istatistikleri ortaya konmuş, araştırma değişkenlerinin demografik değişkenler bakımından incelemesi bağımsız t testi ve ANOVA testi ile gerçekleştirilmiştir. Farklılıkların olduğu durumlarda farklılıkların hangi gruplarda olduğunu tespit etmek amaçlı post-hoc (Tukey) testi uygulanmıştır. Çocukluk çağı olumsuz yaşantılar, dürtüsellik, üstbilişlerin ve duygusal yeme üzerine etkisinin incelenmesi amacıyla da çoklu regresyon analizi kullanılmıştır. Çalışmanın sonucunda elde edilen bulgular şu şekilde özetlenebilir: Duygusal yeme ve üstbilişlerde cinsiyete göre kadınlar lehine farklılık olduğu, dürtüsellikte erkekler lehine farklılık olduğu, çocukluk çağı olumsuz yaşantılarda ise cinsiyetlere göre anlamlı farklılık olmadığı saptanmıştır. Duygusal yeme ve çocukluk çağı olumsuz yaşantıların anne babayla büyümeye göre anlamlı farklılık göstermediği, üstbilişlerde anne babayla büyüyenler lehine anlamlı farklılık olduğu, dürtüsellikte anlamlı farklılık olduğu saptanmamıştır. Duygusal yeme, üstbilişler ve çocukluk çağı olumsuz yaşantıların ailede obez olan kişilerin lehine anlamlı farklılık olduğu, dürtüsellikte ise anlamlı fark olmadığı bulunmuştur. Çocukluk çağı olumsuz yaşantılar, ailesinde obez olanlar lehine anlamlı farklılık olduğu, üstbilişler, duygusal yeme ve dürtüsellikte anlamlı farklılık olmadığı saptanmıştır. Duygusal yeme, üstbilişler, dürtüsellik ve yaş grupları arasında anlamlı farklılık olmadığı saptanmıştır. Çocukluk çağı olumsuz yaşantıların ise yaş grupları arasında anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur. Yaşın artmasıyla çocukluk çağı olumsuz yaşantıların etkisini azalttığı görülmüştür. Duygusal yeme ve üstbilişlerin beden kitle indeksi gruplarına göre değişebileceği, dürtüsellik ve çocukluk çağı olumsuz yaşantıların ise beden kitle indeksine göre değişmeyeceği ortaya konmuştur. Çocukluk çağı olumsuz yaşantıların duygusal yeme üzerinde etkisi bulunmadığını, ancak üstbilişler ve dürtüsellik düzeyi arttıkça duygusal yeme eğiliminin de artacağını ortaya koymaktadır. Beden kitle indeksi normal grupta, üstbilişlerin ve dürtüselliğin duygusal yemeyi anlamlı olarak yordadığı saptanmıştır. Beden kitle indeksi kilolu grupta, üstbilişlerin ve dürtüselliğin duygusal yemeyi anlamlı olarak yordadığı bulunmuştur. Çocukluk çağı olumsuz yaşantılar ise duygusal yemeyi anlamlı olarak yordamamaktadır. Beden kitle indeksi aşırı kilolu grupta, üstbilişlerin duygusal yemeyi anlamlı olarak yordadığı bulunmuştur. Dürtüsellik ise duygusal yemeyi anlamlı olarak yordamamaktadır.Master Thesis Yetişkin bireylerdeki evlilik kaygısı ve ilişkideki karar verme becerilerinin bağlanma stilleri ile ilişkisi(2023) Soygür, Arif Haldun; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyBu araştırma yetişkin bireylerdeki evlilik kaygısı ve ilişkideki karar verme becerilerinin bağlanma stilleri ile ilişkisi incelenmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, 17-25 yaş arası 208'i kadın, 192'si erkek toplamda 400 katılımcı oluşturmaktadır. Çalışmaya katılan kişiler, gönüllülük esas alınarak uygun (kolayda) örnekleme yöntemi ile oluşturulmuştur. Araştırmada veri toplama amacı ile bilgilendirilmiş onam formu, sosyo-demografik veri formu, evlilik kaygısı ölçeği, ilişkide karar verme becerisi ölçeği ve üç boyutlu bağlanma stilleri ölçeği kullanılmıştır. Çalışma sonrasında elde edilen veriler SPSS v.26 programı üzerinden analiz edilmiştir. Yapılan analiz çalışmasında bağımsız örneklem T-test, tek yönlü anova testi ve pearson korelasyon analizinden yararlanılmıştır. Evlilik kaygısı değişkeninin, ilişkiyi yönetme, üç boyutlu bağlanma stilleri ölçeği, kaygılı/kararsız bağlanma ve kaçınan bağlanma ile anlamlı ve pozitif bir ilişkisi bulunurken, ilişkide karar verme becerisi ölçeği, kendine güven ve güvenli bağlanma ile anlamlı ve negatif bir ilişki bulunmuştur. İlişkide karar verme değişkeninin, kendine güven ve güvenli bağlanma ile anlamlı ve pozitif yönde ilişkisi bulunurken, ilişkiyi yönetme, kaygılı/kararsız bağlanma ve kaçınan bağlanma ile anlamlı ve negatif yönde bir ilişki tespit edilmiştir. Kendine güven değişkeninin, güvenli bağlanma ile anlamlı ve pozitif yönde ilişki bulunurken, ilişki yönetme, üç boyutlu bağlanma stilleri ölçeği ve kaygılı/kararsız bağlanma ile anlamlı ve negatif yönlü bir ilişki bulunmuştur. İlişkiyi yönetme değişkeninin, üç boyutlu bağlanma stilleri ölçeği, kaygılı/kararsız bağlanma ve kaçınan bağlanma ile anlamlı ve pozitif yönde bir ilişki bulunurken, güvenli bağlanma ile anlamlı ve negatif yönde bir ilişkisi olduğu tespit edilmiştir. Sosyo-demografik değişkenlerin bağlanma stilleri ile ilişkine bakıldığı zaman cinsiyet, eğitim durumu ve gelir düzeyinin istatistiksel olarak anlamlı bir fark yaratmadığı görülmüştür. Yaş değişkenine göre güvenli bağlanma alt boyutuna göre 20-22 yaş arası katılımcıların 17-19 yaş arası katılımcılara göre; 23-25 yaş arası katılımcıların 20-22 yaş arası katılımcılara göre daha yüksek puanlar aldığı bulunmuştur. İlişkisi var olan katılımcıların, ilişkide karar verme becerisi ve kendine güveni daha yüksek çıkmıştır. İlişkisi yok olan katılımcıların, evlilik kaygısı, ilişkiyi yönetme düşüncesi, üç boyutlu bağlanma puanları ve kaygılı/kararsız bağlanma alt boyutu daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Anne-baba ilişki doyumu çok iyi olan katılımcıların, anne-baba ilişki doyumu hiç, kısmen ve orta derece doyuma sahip olan katılımcılardan güvenli bağlanma puanları daha yüksek olduğu bulunmuştur. Bakım vereni demokratik tutum sergileyen katılımcıların, bakım vereni ilgisiz tutum sergileyen katılımcılara göre ilişkide karar verme beceri puanları daha yüksek bulunmuştur. Bakım vereni otoriter tutum sergileyen katılımcıların, bakım vereni ilgisiz tutum sergileyen katılımcılara göre güvenli bağlanma puanları daha yüksek çıkmıştır. Bakım vereni demokratik tutum sergileyen katılımcıların, bakım vereni otoriter, ilgisiz ve koruyucu tutum sergileyen katılımcılara göre güvenli bağlanma puanları daha yüksek çıkmıştır. Bakım vereni koruyucu tutum sergileyen katılımcıların, bakım vereni otoriter ve ilgisiz tutum sergileyenlere göre güvenli bağlanma puanları daha yüksek bulunmuştur.Master Thesis Yetişkin kadınlarda kaygı düzeyinin evlilik uyumu ve cinsel doyuma etkisi (İstanbul ili Pendik ilçesi örneği)(2022) Soygür, Arif Haldun; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyBu çalışmanın amacı yetişkin kadınlarda kaygı düzeyinin, evlilik uyumu ve cinsel doyuma etkisini incelemektir. Buna ek olarak, belirtilen değişkenlerle ilişkili olabileceği düşünülen yaş, eğitim düzeyi ve gelir düzeyi gibi demografik özellikler de çalışmaya dahil edilmiştir. Araştırmanın örneklemini İstanbul ili, Pendik ilçesinde bulunan 20-45 yaş arası kadınlar oluşturmaktadır. Bu doğrultuda, bu araştırmaya toplamda 384 evli, kadın bireyler dahil edilmiştir. Veri toplama araçları olarak; araştırmacı tarafından oluşturulan 'Demografik Bilgi Formu', Beck Anksiyete Ölçeği, Arizona Cinsel Yaşantılar Ölçeği ve Evlilik Uyumu Ölçeği kullanılmıştır. Kullanılan ölçeklerin güvenirlik analizi için iç tutarlılık katsayıları hesaplanmış ve bütün ölçeklerin yüksek iç tutarlılık katsayısına sahip olduğu bulunmuştur (en düşük α = .87). Demografik değişkenlerden yaş, ve gelir düzeyinin kullanılan bütün değişkenler üzerinde anlamlı farklılıklara neden olduğu gözlemlenmiştir. Araştırmanın değişkenleri arasındaki ilişkilerin belirlenmesi amacıyla Pearson Korelasyon Analizi yapılmıştır. Beck Anksiyete Ölçeği skoru hem Arizona Cinsel Yaşantılar Ölçeği hem de Evlilik Uyumu Ölçeği skorları ile anlamlı bir ilişkiye sahip bulunmuştur. Benzer şekilde, Arizona Cinsel Yaşantılar Ölçeği ile Evlilik Uyumu Ölçeği skorları arasında da anlamlı bir ilişki gözlemlenmiştir. Yetişkin kadınlarda kaygı düzeyinin evlilik uyumu ve cinsel doyuma etkisini incelemek amacıyla regresyon analizi kullanılmıştır. Sonuçlar hipotezlerimizi destekler biçimde bulunmuştur. Beck Anksiyete Ölçeği skorları hem Arizona Cinsel Yaşantılar Ölçeği hem de Evlilik Uyumu Ölçeği skorlarını istatiksel olarak anlamlı bir şekilde yordamıştır. Araştırma bulguları literatür ışığında tartışılmıştır.Master Thesis Yetişkinlerde bir ötekinden ayrılma- bireyleşme tutumunun karşı cins ebeveyn tutumu ve dürtü kuramı çerçevesinde değerlendirilmesi(2024) Soygür, Arif Haldun; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyBu araştırmada yetişkinlerin ayrılma- bireyleşme tutumunun karşı cins ebeveyn tutumu ile ilişkisinin dürtü kuramı çerçevesinde analiz edilmesi hedeflenmiştir. Araştırmanın katılımcıları İstanbul'da yaşayan evli veya flört ilişkisinde bulunan 20-45 yaş aralığındaki 200 kadın, 200 erkekten oluşmaktadır. Araştırmada kullanılan veri toplama araçları Sosyo-demografik Form, Young Ebeveynlik Ölçeği, Ayrılma Bireyleşme Ölçeği Verilerin analizlerinde iki düzeyli kategorik değişken olan cinsiyet ve ölçek puanları arasındaki farklılıkları incelemek için bağımsız t- testi kullanılmıştır. Tek Yönlü Varyans Analizi ANOVA ile işlevsel olmayan ayrılma bireyleşme tutumunun ne düzeyde yordadığını saptayabilmek için regresyon analizi kullanılmıştır. Karşı cins ebeveyn tutumunun romantik ilişkide ayrılma bireyleşme tutumunu araştırmak amacıyla yapılan analizlerin sonucuna göre karşı cins ebeveynin erken dönem sınır koyma ve çocukla ayrılma becerisinin/tutumunun yetişkinlerde romantik ilişkisinde ayrılma ve sınır koyma beceresini pozitif yönde yordadığı bulunmuştur. Ayrılma bireyleşme beceresini psikanalitik bakış açışı ile ele alan bu tez çalışmasında, nesne kuramı ve ego kuramlarından farklı olarak bağlanma, bireyleşme ve ayrılma gibi egoya dair oluşumları dürtü kuramı ve Oedipus çerçevesinde değerlendirmek ve bakım verenden çok karşı cins ebeveyn ile ilişkisi çerçevesinde ele almaktır. Sonuç olarak kaşı cins ebeveyn tutumunun ve çocukla erken dönem ilişkisinin, yetişkin ayrılma bireyleşme tutumunda etkisi olduğu saptanmış ve bu konularda literatüre katkı sağlanmıştır.Master Thesis Yetişkinlik çağında olan depremzedelerde yer bağlılığı, deprem kaygısı ve stresle başa çıkma tarzları arasındaki ilişkilerinincelenmesi(2024) Soygür, Arif Haldun; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyBu çalışma, yetişkin depremzedelerin yer bağlılığı, deprem kaygısı ve stresle başa çıkma tarzları arasındaki ilişkileri incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırma, 18 yaş üstü 414 katılımcı kullanılarak ilişkisel tarama modeli çerçevesinde yürütülmüştür. Toplanan birincil veriler, Kişisel Bilgi Formu, Yer Bağlılığı Ölçeği, Deprem Kaygısı Ölçeği ve Stresle Başa Çıkma Tarzı Ölçeği kullanılarak elde edilmiş ve SPSS 27 ile analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre, katılımcıların yer bağlılığı ve deprem kaygısı düzeyleri orta seviyede bulunurken, pozitif başa çıkma tarzları (Kendine Güvenli Yaklaşım, İyimser Yaklaşım ve Sosyal Desteğe Başvurma) yüksek puanlar almıştır. Negatif başa çıkma tarzları (Çaresiz Yaklaşım ve Boyun Eğici Yaklaşım) ise daha düşük puanlar almıştır. Çalışmanın bulguları; yer bağlılığı ile deprem kaygısı arasında, yer bağlılığı ile stresle başa çıkma tarzları arasında ve deprem kaygısı ile stresle başa çıkma tarzları arasında pozitif yönde ve anlamlı ilişkiler tespit edilmiştir. Ayrıca; Yer bağlılığının deprem kaygısı üzerinde pozitif yönde ve istatistiksel olarak anlamlı bir etkiye sahip olduğu; tüm stresle başa çıkma tarzlarının da deprem kaygısı üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkisi olduğu belirlenmiştir. Katılımcılar; yer bağlılığı açısından medeni duruma göre, deprem kaygısı açısından cinsiyet ve medeni duruma göre, stresle başa çıkma tarzları açısından cinsiyete göre anlamlı farklılık göstermektedir. Sonuç olarak, bu çalışma yer bağlılığının ve stresle başa çıkma tarzlarının deprem kaygısını yönetmede önemli faktörler olduğunu ortaya koymaktadır. Bulgular, literatürle uyumlu olup, yer bağlılığının ve stresle başa çıkma stratejilerinin travmatik olaylarla başa çıkmada kritik öneme sahip olduğunu göstermektedir.