Browsing by Author "Yeşilkaya, Burcu"
Now showing 1 - 14 of 14
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Adölesan dönemdeki öğrencilerin beslenme durumunun saptanması ve obezite araştırması(2020) Şahiner, Aslıhan; Yeşilkaya, BurcuToplum sağlığının, geliştirilmesi ve korunması için bireylerin sağlıklı beslenme alışkanlıklarını genç yaşlarda edinmesi önemlidir. Sağlığın geliştirilmesi insanların kendi sağlıkları üzerindeki kontrollerini artırma ve sağlık düzeylerinin daha da iyiye getirme sürecinin bütünü olarak tanımlanır. Çalışmanın amacı; adölesan dönemdeki öğrencilerin beslenme durumlarının saptanması ve obezite durumlarının belirlenmesidir. Araştırma kesitsel ve tanımlayıcı bir çalışmadır. Bu çalışma Eylül-Aralık 2019 tarihleri arasında Amasya'da bir devlet anadolu lisesinde okuyan ve rastgele seçilen 204 öğrenci ile yapılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, katılımcıların %59,3'ü kız, %40,7'si erkektir. Yaş ortalamaları 15,88±0,86 yıl; ağırlıkları 59,9±11,6 kg; boy uzunlukları 168,1±8,63 cm; Beden kütle indeksleri ise 21,1±3,25 kg/m2'dir. Yapılan anket sonuçlarında öğrencilerin, %42,6'sının evdeyken öğün atladığı görülmüştür. Yaşa göre BKİ persentil sınıflandırmasında, kızların erkeklere göre normal düzeyde oldukları saptanmıştır (p=0,033<0,05). Öğrenciler arasında cinsiyete göre besin tüketim sıklıkları incelendiğinde; protein, kolesterol, tiamin, riboflavin, sodyum, kalsiyum, magnezyum, fosfor ve çinko bakımından erkeklerin tüketiminin kızlara göre daha fazla olduğu saptanmıştır. Ailelerinde şişman birey olan öğrencilerin ise BKİ değerlerinin daha yüksek olduğu bulunmuştur (p=0,039<0,05). Katılımcıların çoğunluğunun (% 71,1) yaşa göre BKİ persentil değerinin normal olduğu görülmüştür. Bu önemli bir sonuç olmuştur. Ailelerinde şişman birey olan kişilerin BKİ değerlerinin yüksek olması bir diğer önemli sonuçtur. Çalışmadan elde edilen bulgular doğrultusunda kurumlarda öğrencilere ve ailelere beslenme eğitimi verilmesi ve beslenmenin monitörizasyonu için diyetisyen istihdamı sağlanması önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Adölesan, Beslenme Durumu, ObeziteMaster Thesis Aralıklı oruç modeli uygulayan bireylerin diyeti sürdürme ile duygu durumu ilişkisinin saptanması(2021) Bulguroğlu, Ecem; Yeşilkaya, BurcuAralıklı Oruç beslenme modeli; uzun bir periyot boyunca aç kalmayı ve günün geri kalan periyodunda ise besin tüketmeyi esas alan bir yöntem olarak tanımlanabilir. Bu yöntemde önemli olan tüketilen besinlerin türü değil, besin alım zamanlarıdır. Dengeli ve sağlıklı beslenme, içerik olarak zengin besin gruplarından uygun miktarda tüketim ve yeterli enerji alımına bağlıdır. Bireyin içinde bulunduğu ruh hali ve psikolojik etmenler dengeli ve sağlıklı beslenmeyi ve dolayısıyla diyeti etkilemektedir. Bu çalışmada bireylerin diyeti sürdürmeye ilişkin inanç ve duygu durumlarını saptanmak maksadıyla; özel bir sağlık merkezinde yaşları 18-65 arasında olan ve Aralıklı Oruç modelini en az 2 hafta süre ile uygulayan 90 katılımcıya sorular sorulmuş ve veriler elde edilmiştir. Yapılan analizler sonucunda katılımcıların diyet sürecinde oldukça zorlandıkları, yeni duruma alışmakta güçlük çektikleri ortaya çıkmaktadır. Bu sürecin duygu durumunu kontrol edemeyenlerin depresyon gibi psikolojik rahatsızlıklara maruz kaldıkları da ifade edilebilir. Bu durumun üstesinden gelmenin tek yolu öz yeterliliğin artırılması ve diyeti yaşamın bir parçası haline getirmekten geçtiği söylenebilir.Master Thesis Bir psikoloji merkezinin diyet bölümüne başvuranların beslenme durumlarının beden algısı ölçeği ile değerlendirilmesi(2021) Erdiş, Begüm Keser; Yeşilkaya, BurcuBireyler obezitenin sağlığa diğer olumsuz etkilerinden çok beden imajı yönüyle ilgilidir. Beden algısı kuramları, kadın ve erkeklerin kendi bedenlerini farklı biçimde algıladıklarını ileri sürmektedir. Bireylerin bir kısmı kendi kilo durumlarını doğru bir şekilde algılayamamaktadır. Bu çalışmanın amacı İstanbul Psikoloji Akademisi Kurumu Beslenme ve Diyet Bölümüne başvuran kişilerin beslenme durumları ile beden algısı arasındaki ilişkinin değerlendirilmesidir. Yaş ortalaması 28,6±7,6 yıl olan 18-60 yaş arasındaki 130 (E: %17,7, K: %82,3) yetişkin birey çalışmaya katılmıştır. Çalışmaya katılan erkek ve kadın bireylerin BKİ değeri ortalaması sırasıyla 25,6±3,8 kg/m2 ve 23,2±4,3 kg/m2'dir (p=0,018). Zayıf, normal, hafif şişman ve obez bireylerin oranı sırasıyla; %8,5, %61,5, %19,2 ve %10,8'dir. Erkeklerde zayıf birey bulunmazken kadınların %10,3'ü zayıftır. Hafif şişman erkeklerin oranı %43,5, kadınların oranı %14,0'dır. Obez olan erkek ve kadınların oranı %13,0 ve %10,3'tür (p=0,006). Bireylerin beden algısı ölçeği puan puan ortalaması 140,7±24,4 (E: 138,8±23,2, K:141,1±24,7)'tür. Beden algısına ilişkin doyumun düşük olduğu bireylerin oranı %40 iken yüksek olan bireylerin oranı %60'tır. Spor yapan ve yapmayan bireylerin ölçek puanı ortalaması 142,0±22,7 ve 137,9±27,5'tir (p>0,05). Herhangi bir hastalığı bulunan bireylerin ölçek puanı ortalaması 126,1±27,4 iken hastalığı bulunmayanların 143,3±23,0'dır (p=0,003). Zayıf ve normal kilolu olan bireylerin ölçek puanı ortalaması hafif şişman ve obez bireylere oranla daha yüksektir (p=0,000). Bireylerin vücut ağırlığı ve BKİ değerleri arttıkça beden algısına duydukları doyum azalmaktadır. Düşük vücut imajına sahip bireylerin; D vitamini, tiamin, magnezyum, demir ve çinko yetersiz kalırken vücut algısı yüksek olan kişiler sadece D vitamini yetersiz tüketmektedir. Vücut algısı düşük olan bireylerde yetersiz miktarda besin tüketilmesi daha fazladır. Vücut algısı yüksek olan bireylerde karbonhidrat enerji yüzdesi, A ve D vitaminlerinin tüketimi daha fazladır (p<0.05). Sonuç olarak; çalışmamızda beslenme durumu, BKİ ve beden algısının birbiriyle ilişkili olduğu saptanmıştır. Obezitenin birçok kronik hastalık üzerine doğrudan ya da dolaylı etkileri olduğu gibi bireylerde psikolojik sorunların oluşmasında neden olmaktadır. Bu sebeple obezite tedavisinde bir hekim ve diyetisyenin yanında psikoloğun da bulunması tedavi sürecini kolaylaştırabilir. Anahtar Kelimeler: Beslenme, beslenme durumu beden algısı, beden kütle indeksi, obeziteMaster Thesis Bir üniversite hastanesinin kliniklerinde yatan hastalarin toplu beslenme hizmetlerinden beklentileri ve memnuniyet durumlarının belirlenmesi(2019) Yutay, Filiz; Yeşilkaya, BurcuBu çalışma, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi Genel Cerrahi ve Ortopedi ve Travmatoloji kliniklerinde, en az 3 gün ve üzerinde yatmakta olan, 18 yaş ve üzerindeki 150 hastanın toplu beslenme hizmetlerinden memnuniyet durumlarını saptayıp, memnuniyet durumlarını olumsuz yönde etkileyen etmenleri ortaya çıkarmak, hastaların hastanede kalış süresi boyunca memnuniyet düzeylerini artırmak, yatış sürelerini kısaltmak, tedavilerine olumlu katkı sağlamak, gelişebilecek muhtemel komplikasyonlardan korumak, hastaların beklenti ve ihtiyaçlarını tespit edip bakım kalitesini artırmak amacıyla yapılmıştır.Article Citation Count: 1Bir Üniversite Hastanesinin Kliniklerinde Yatan Hastaların Toplu Beslenme Hizmetlerinden Beklentileri ve Memnuniyet Durumlarının Değerlendirilmesi(2021) Yeşilkaya, Burcu; Yutay, FilizAmaç: Bu çalışmanın amacı, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp FakültesiHastanesi Genel Cerrahi ve Ortopedi ve Travmatoloji kliniklerinde,3 gün ve üzeri sürede yatan, 150 hastanın toplu beslenmehizmetlerinden (TBH) memnuniyet durumlarını saptamaktır.Yöntem: Çalışma, kesitsel tipte olup, Ocak 2016-Mart 2016 tarihleriarasında yapılmıştır. Veriler, demografik bilgiler ve TBH memnuniyetdurumunu araştıran 31 soruluk bir anketle toplanmıştır. Verilerinkarşılaştırılmasında Ki-kare testi kullanılmış, diğer veriler sayı(n) ve yüzde (%) olarak verilmiştir.Bulgular: Katılımcıların %44,6’sı kadın, %55,4’ü erkektir. Kişilerinyaş ortalaması 52,88±14,35’tir. Katılımcıların, kaldıkları kliniğegöre toplu beslenme hizmetlerinden beklentileri ve memnuniyetdurumları incelendiğinde; klinik ile kahvaltıda sunulan besinlerinporsiyon miktarı ve yemeklerin zamanında servis edilmesi arasındaistatistiki olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p<0,05).Sonuç: Hastaneler, hizmet kalitesini ve hasta memnuniyetini artırmakiçin hastaların geri dönüşlerini mutlaka değerlendirmeli, hertaburcu olan hastaya beslenme hizmetleriyle ilgili geri bildirim formuuygulanarak beklenti ve memnuniyet durumlarının değerlendirilmelive bu doğrultuda iyileştirmeler yapmayı hedeflemelidir.Master Thesis Gastroözofageal reflü tanısı almış hastaların beslenme durumlarının saptanması(2020) Akgöz, Hasan Fatih; Yeşilkaya, BurcuBu araştırmada Gastroözofageal Reflü Hastalarının (GÖRH) ve kontrol grubunun beden kütle indekslerinin tespit edilerek, genetik durumları, beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivite durumları ve uyku durumları incelenmiştir. Çalışmaya alınan tüm bireylerin antropometrik ölçümleri yapılmıştır. Bu çalışmada Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi (SBÜ BEAH) Gastroenteroloji Polikliniğine Haziran-Aralık 2019 tarihleri arasında başvuran hastalardan GÖRH tanısı alan, yaşları 18-65 arasında değişen 104 hasta ve GÖRH tanısı almayan 104 birey seçilmiştir. Bunların hasta grubunda 51'i erkek, 53'ü kadındır. Kontrol grubunda ise 51'i erkek, 53'ü kadındır. Hastalık tanısı alanların sıklıkla pirozis ve asit regürjitasyonu yaşadıkları belirlenmiştir. GÖRH tanısı konulan bireylerin beden kütle indeksi (BKİ) ortalaması 30,40 kg/m2, kontrol grubundaki bireylerin BKİ ortalamasının 25,41 kg/m2 olduğu tespit edilmiştir (p<0.05). Bu çalışmada bireylerin beslenme alışkanlıkları değerlendirilmiş ve öğün sayısı, öğün atlama durumu, yemek yeme hızları, yemek ısıları, tuz tüketimleri açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar bulunmuştur. GÖRH semptomları yaşayan bireylerin büyük çoğunluğunun sigara içtiği, reflüjenik besinler olan çikolata, yağlı besinler, çiğ soğan, domates, turunçgiller, baharatlı gıdaları ve kolalı içecekleri kontrol grubuna göre daha çok tükettikleri saptanmıştır. GÖRH tanısı alan bireylerin çoğunluğunun fazla kilolu olduğu, fiziksel aktivitelerinin kontrol grubuna göre anlamlı derecede düşük olduğu tespit edilmiştir (p<0,05). Sonuç olarak, beslenme alışkanlıklarındaki değişimin ve beden kütle indeksinin normal sınırlara getirilmesinin GÖRH oluşumunu azaltacağı kanaatine varılmıştır.Master Thesis Kemoterapinin gastro intestinal sistem (GİS) kanserli hastaların beslenme durumlarına etkisi(2019) Aksu, Sedef; Yeşilkaya, BurcuGastro intestinal sistem (GİS), çok sayıda organın bulunduğu, başlıca görevin sindirim olduğu sistemdir. Çiğneme, yutma, sindirim, emilim gibi pek çok işlem bu sistemde gerçekleşmektedir. GİS'te yaşanan değişimler beslenme bozukluklarına sebebiyet vermektedir. Çok sayıda organın yer aldığı bir sistem olması sebebiyle pek çok görevi bulunan bu sistemde buna paralel olarak birçok hastalıkta görülmektedir. GİS kanserleri, bu araştırmanın temel konusunu oluşturmaktadır. Kemoterapi, kanserli hastalarda yaygın biçimde uygulanan bir tedavi türü olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmanın amacı GİS kanserli hastalarda kemoterapi tedavisinin beslenmeye olan etkisini belirlemektedir. 2019 yılı Nisan-Mayıs aylarında yapılan araştırmada, GİS kanseri tanısı almış 57 kişiye anket uygulaması ile sorular sorularak yapılmıştır. GİS kanserli hastalarda Kemoterapi tedavisinin beslenme durumlarını olumsuz yönde etkilediği görülmektedir. Kemoterapi, GİS kanserli hastalarda sıklıkla bulantı, iştahsızlık, mide ağrısı, yutma güçlüğü, ağız sorunları gibi beslenme sorunlarına neden olduğu tespit edilmiştir. Çalışmada kanserli hastalarda beslenmenin yaşam süresini uzatma, yaşam kalitesini yükseltme, hastanın tedaviye güçlü yanıt vermesini sağlama gibi etkileri olduğu görülmüştür. Araştırma sonuçlarına göre GİS kanserli hastalarda kemoterapi öncesinde iştahsızlık sorunu olmamasına rağmen kemoterapi sonrasında %38,6 oranında iştahsızlık sorunu gözlenmeye başlamıştır. GİS kanserli hastalarda kemoterapi tedavisinin etkilerini incelemek amacıyla yapılan bu araştırmada hastalarda kemoterapi tedavisinin başlaması ile birlikte ortaya çıkan GİS şikayetlerinin beslenme alışkanlıklarını değiştirdiği ya da etkilediği ortaya çıkmıştır. GİS kanserli hastalarda kemoterapi ile birlikte bulantı (%28,1), iştahsızlık (38,6), mide ağrısı (%1,8), yutma güçlüğü (%1,8), ağız sorunları (%1,8) gibi beslenme sorunlarının gözlendiği sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Kemoterapi, Beslenme, Gastro instestinal sistem kanserli hastalar.Review Citation Count: 0The Role of Dietary Supplements and Lifestyle Changes in Reducing Polycystic Ovary Syndrome Complications(2021) Selen, Halime; Yeşilkaya, BurcuPolycystic ovary syndrome (PCOS) is a heterogeneous disease characterized by metabolic and endocrine disorders, especially in women of reproductive age, and the criteria of \"oligo-ovulation or anovulation\", \"clinical or biochemical findings of hyperandrogenism\" and \"polycystic ovaries\" are used for diagnosis. PCOS is associated with inflammatory diseases such as obesity, Type 2 DM, cardiovascular disease and insulin resistance. Studies have shown that monounsaturated fatty acids (omega 9), polyunsaturated fatty acids omega 3, vitamin D, vitamin E, curcumin, cinnamon, fennel and flaxseed supplements, high-protein diets and exercise can reduce the complications of PCOS and can be effective in the treatment of PCOS. . In this review, nutritional supplements and lifestyle changes that can be made in the reduction or treatment of PCOS complications will be examined with scientific reality.Master Thesis Sağlık personellerinde genel anksiyete bozukluğu ile yeme bozukluğunun korelasyonunun incelenip değerlendirilmesi(2021) Fırat, Aylin; Yeşilkaya, BurcuHastaneler zamana bağlı kalmadan 7/24 hizmet veren kurumlardır. Hastanelerde çalışan sağlık çalışanları yoğun tempolarda uzun süre aç kalabilmektedirler. Sağlık çalışanlarında uykusuzluğa ve çalışma yoğunluğuna bağlı gece geç saatlerde yemek yedikleri için yeme sorunları oluşabilmektedir. Bu sebeple kişide oluşabilecek potansiyel yeme bozukluğu birden fazla etmenle oluşabilmektedir. Bu çalışma, sağlık çalışanlarında beslenme alışkanlıkları ve genel psikolojik durumları arasındaki ilişkiyi değerlendirebilmek amacıyla yapılmıştır. Bu çalışma Özel Pendik Bölge Hastanesi sağlık çalışanlarının katılımıyla tamamlanmıştır. Araştırmanın evrenini hastanedeki bütün sağlık çalışanları oluşturmuştur ve gönüllü olan tüm çalışanlar çalışmaya dahil edilmiştir. Toplamda 246 kişi çalışmaya katılmıştır. Çalışmada; Yaygın Anksiyete Ölçeği (Kısa Form – 7), Sağlıklı Beslenmeye İlişkin Tutum Ölçeği ve adet Sosyodemografik form kullanılmıştır. Bu çalışmada analizler Statistical Package for Social Sciences (SPSS) programı ile analiz edilmiştir. Çalışmada; katılımcıların yaygın anksiyete bozukluğu ile SBİTO arasında negatif yönlü çok zayıf düzeyde (r= -0,186) anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p<0,01). Ek olarak, yaygın anksiyete bozukluğu ile beslenme hakkında bilgi alt boyutu arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki bulunmamıştır (p>0,05). Ayrıca, yaygın anksiyete bozukluğu ile beslenmeye yönelik duygu alt boyutu arasında istatistiksel açıdan anlamlı negatif yönlü ve çok zayıf düzeyde (r= -0,129) bir ilişkiye rastlanmıştır (p<0,01). Son olarak, yaygın anksiyete bozukluğu ile kötü beslenme alt boyutu arasında istatistiksel açıdan negatif yönlü ve çok zayıf düzeyde (r= -0,181) bir ilişki bulunmuştur (p<0,01). Sağlık çalışanlarında sağlıklı beslenme ile yaygın anksiyete bozukluğu arasındaki korelasyon değerlendirilmesi sonucunda alan yazınla uyumlu olarak; katılımcıların sağlıklı beslenme ve yaygın anksiyete bozukluğunun pozitif korele olmadığı düşünülmüştür. Sağlık çalışanlarının sağlıklı beslenmeyi ne kadar bildiğini ve genel anksiyete bozukluklarını etkileyen faktörlerin belirlenebilmesi için daha geniş örneklemde, izlemsel çalışmalara ihtiyaç vardır. Anahtar Kelimeler: Yeme tutumu, sağlıklı beslenme, anoreksiya, blumia, sağlık, yeme bozukluğu, anksiyete.Doctoral Thesis Tip 2 diyabetlilerde yeme davranış modeli ölçeğinin geçerlilik ve güvenilirliği ve yaşam kalitesinin değerlendirilmesi(2018) Yeşilkaya, Burcu; Alphan, M. Emel TüfekçiDiyabet ile ilgili yapılan araştırma sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Bunun sebebi diyabetin insan sağlığına olan direkt ve dolaylı etkisidir. Kontrolsüz diyabet, kişinin yaşam kalitesini düşürdüğü gibi, bir çok komplikasyona da sebep olabilir. Bu çalışmada Türkiye'de henüz diyabet üzerine geçerlilik ve güvenilirliği alınmamış olan Beslenme Davranış Modeli Ölçeği (EBPQ)'nin geçerlilik ve güvenilirlik testi yapılmıştır. Beslenme Davranış Modeli Ölçeği (EB-PQ) Türkçe'ye çevrilerek 255 Tip 2 Diyabetli üzerinde uygulanmış ve diyabet için anketin geçerlilik ve güvenilirlik testleri yapılmıştır. Beslenme Davranış Modeli Ölçeği uygulanan kişilere aynı zamanda Genel Yaşam Kalitesi Ölçeği (EQ-5D) ile genel anamnez formu ve Besin Tüketim Sıklığı anketi uygulanmıştır. Çalışmaya %78,8'i kadın, %21,2'si erkek tip 2 diyabetli katılmış, yaş ortalamaları kadınlarda 45,2±14,7 yıl, erkeklerde 54,4±14,7 yıl olarak belirlenmiştir. Katılımcıların BKİ ortalamaları ise kadınlarda 28,8±6,0kg/m2 erkeklerde 28,5±5,6 kg/m2 'dir. Araştırmamızda yer alan tip 2 diyabetlilerin %33,8'inin diyabet yaşının 1 yıldan az, %3,1'inin diyabet yaşının ise 20 yıldan fazla olduğu saptanmıştır. Katılımcıların %41'inde komplikasyon geliştiği tespit edilmiştir. Diyabetlilerin aldıkları diyabet tedavi yöntemleri ile yaşam kalitesi ölçeği arasında istatistiksel açıdan güçlü bir ilişki saptanmıştır. Buna göre tedavi yöntemi olarak sadece beslenme tedavisi alanlar ile diğer tedavi yöntemleri (OAD, insulin) yanında beslenme tedavisini de alanların yaşam kaliteleri, diğer gruplara göre istatistiksel olarak daha yüksek bulunmuştur (p<0,05). Araştırmaya katılanların beslenme davranış modeli ölçeği alt boyutları ile genel yaşam kalitesi ölçeği incelendiğinde; öğün atlama ile EQ-5D arasında istatistiksel olarak negatif yönde zayıf bir ilişki (r=-0,126) olduğu saptanmıştır (p<0,05). Katılanların beslenme davranış modeli ölçeği alt boyutlarından tatlı ve bisküvi yeme eğilimi (r=-0,066), duygusal yeme eğilimi (r=-0,058), kültürel yaşam tarsi (r= 0,073) ile VAS değerleri arasında istatistiksel olarak negatif yönde ilişki olduğu saptanmıştır (p<0,05). Bu çalışmanın sonucunda Yeme Davranış Modeli Ölçeği (EBPQ)'nin Türkçe formunun diyabetliler için geçerli, güvenilir ve uygulanabilir olduğu bulunmuştur. Anahtar kelimeler: Diyabet, Beslenme davranışı, Yaşam kalitesiMaster Thesis Yetişkin bireylerin diyet ve diyetisyen algısının diyet sürdürülebilirliği ve yeme alışkanlıklarına etkisi(2021) Albay, Çağla; Yeşilkaya, BurcuGünümüzde vücut ağırlığı artışının temelinde enerji dengesizliği olsa da bu den-gesizliğe yol açan çok sayıda faktör bulunmaktadır. Genetik, sosyal, duygusal, bilişsel ve çevresel faktörler obeziteye neden olabilmektedir. Obezite kişide psikolojik iyilik halini bozarak duygu durum değişikliği ve beden memnuniyetsizliği yaratmakta ve kişide yeme alışkanlıklarını etkilemektedir. Vücut ağırlığının geri kazanımı, çok kez diyet denemeleri birçok kişi de diyete ve diyetisyene ön yargılı yaklaşımı geliştirerek diyete yeniden başlama konusunda ikilem yaratmaktadır. Bu çalışmada anket ve ölçek kullanılmıştır. 5 aşamalı anketin ilk bölümünde da-nışanın diyet algısının incelenmesi, kilo verme sürecinde danışanın diyete bakış açısı, üçüncü bölümde danışanın diyetisyen algısı ve diyetisyenin sürece etkisi incelenmiştir. Dördüncü bölümde 33 maddeden Hollanda Yeme Alışkanlığı Anketi ( DEBQ), son bölümde diyet sürdürülebilirliği soruları yer almaktadır. Araştırma sonuçlarına göre katılımcıların %82,3'ü (n=256) kadın, %17,7'si (n=55) erkektir. Araştırma grubunu oluşturan katılımcıların %49,2'si (n=152) 18-35 yaş aralığında ve %50,8'inin (n=158) 36-65 yaş aralığında bireylerden oluştuğu görülmek-tedir. Dünya Sağlık Örgütünün belirlediği Beden Kütle İndeksi değerleri çerçevesinde katılımcıların % 33,8'inin normal kilolu, %35,4'ünün fazla kilolu ve %30,9'unun obez sınıflandırmasında yer aldığı gözlenmektedir. Elde edilen anket sonuçlarında diyetin kendileri için neyi ifade ettiği sorusuna verilen yanıtlar arasında en sık tekrarlanan fre-kans %82,6 ile sağlıklı beslenme ve %74,5'i için aynı zamanda kilo verme anlamına gelmektedir. Kadın katılımcıların ağırlıklı olarak fiziksel görüntüleri için diyet yapmaya başvurdukları, erkek katılımcıların ise sağlık sorunları amacıyla diyet yapmaya başvur-dukları görülmüştür. Bu durum cinsiyetin diyet algısını etkilediğini göstermektedir. Di-yetisyen seçiminde kendileri için önemli olan kriterlere ilişkin sorulan soruda frekans analizi sonuçlarına göre en önemli faktörün diyetisyenin motive etmesi olduğu bulun-muştur. Bu durum birey için motivasyonu destekleyici konuşmanın önemli olduğunu göstermektedir. Yeme alışkanlıkları anketi sonucu değerlendirildiğinde duygusal, dışsal ve kısıtlayıcı yeme düzeylerinin cinsiyete, çalışma durumuna, ilk diyete başlama yaşına, tartılma sıklığına göre değişkenlik gösterdiği ve istatistiksel olarak anlamlı sonuçlar oluşturduğu görülmüştür. Çalışmadan elde edilen bulgular doğrultusunda diyetisyenin bireydeki kısıtlayıcı, duygusal ve dışsal yeme tutumu ile ilgili fikir sahibi olması, motivasyonu destekleyici konuşma, diyet sürdürülebilirliği, diyet ve takip şeklinin planlanması, sağlık sorunu olan obeziteye karşı etkili olacak yöntemlerin geliştirilmesi ve uygulanması desteklenmelidir. Çalışma sonucunda elde edilen verilerin pozitif veya ters yönlü etkisinin saptanması ile literatüre katkıda bulunması hedeflenmektedir. Anahtar kelimeler: Diyet ve Diyetisyen Algısı, Kilo Vermek, Yeme AlışkanlığıMaster Thesis Yetişkin bireylerin yeme davranışı ile bulunduğu kiloya karşı tutumlarının değerlendirilmesi(2021) Yıldırım, Öykü; Yeşilkaya, BurcuBu araştırmanın amacı sağlıklı yetişkin bireylerde, yeme davranışı ile bulunduğu vücut ağırlığına karşı tutumlarının değerlendirilmesi olarak belirlenmiştir. Bu amaç kapsamında sosyo-demografik bilgileri, antropometrik ölçümlerini ve genel beslenme alışkanlıklarını içeren bilgi formuna ek olarak, Yeme Tutum Testi, Üç Boyutlu Yeme Davranışı Testi ve Kiloya İlişkin Kendini Damgalama Ölçeği kullanılarak bir anket formu oluşturulmuştur. Hazırlanan anket formu Nisan-Haziran 2021 tarihleri arasında online olarak uygulanmış olup, toplam 450 sağlıklı yetişkin birey tarafından doldurulmuştur. Toplanan veriler Statistical Package for Social Sciences (SPSS) programı kullanılarak analiz edilmiştir. Analizler sonucunda, kiloya ilişkin kendini damgalama ölçeği ile yeme tutumu arasında istatistiksel açıdan anlamlı pozitif yönlü çok zayıf bir ilişki olduğu, kiloya ilişkin kendini damgalama ölçeği ile üç faktörlü yeme ölçeği arasında ise istatistiksel açıdan anlamlı pozitif yönlü orta düzeyde ilişki olduğu saptanmıştır. Kiloya ilişkin kendini damgalama ölçeğinden alınan puanların Beden Kütle İndeksi (BKİ), yaş, cinsiyet, hastalık, ilaç kullanma durumu, ana ve ara öğün atlama durumu, yeme hızı, gün içinde vücut ağırlığıkontrolü amacı ile aynaya bakma durumu, diyetisyene gitme durumu ve gidilen farklı diyetisyen sayısı değişkenlerine göre farklılaştığı görüldü. Diğer taraftan kiloya ilişkin kendini damgalama ölçeğinden alınan puanların medeni durum, alerji, spor yapma durumu, öğün sayısı, ev dışında yemek yeme sayısı ve günlük su tüketim miktarına göre farklılaşmadığı saptanmıştır. Yeme tutum testinin kısıtlama boyutundan alınan puanların BKİ, yaş, cinsiyet, medeni durum, spor yapma durumu, su tüketim miktarı ve yeme hızına göre farklılaştığı saptanmıştır. Diğer taraftan, yeme tutumunun eğitim durumu, alerji, hastalık, ana öğün sayısı, ara öğün atlama durumu, ev dışında yemek yeme sayısına göre farklılaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Son olarak, üç faktörlü yeme ölçeğinden alınan puanların BKİ, yaş, cinsiyet, günlük su tüketim miktarı, yeme hızı, diyetisyene gitme durumu ve gidilen farklı diyetisyen sayısı gibi değişkenlere göre farklılaştığı saptanmıştır. Diğer taraftan, üç faktörlü yeme ölçeğinden alınan puanların alerji durumu, hastalık bulunması durumu, ilaç kullanma durumu, öğün sayısı, ana ve ara öğün atlama durumu, ev dışında yemek yeme sayısı, gün içinde vücut ağırlığıkontrolü amacı ile aynaya bakma durumu, spor yapma durumu gibi değişkenlere göre farklılaşmadığı görülmüştür. Kiloya ilişkin kendini damgalama eğilimi ile yeme davranışı arasındaki ilişkiyi değerlendirmek amacı ile yapılan bu çalışma literatüre iki değişken arasındaki ilişkiyi incelemek sureti ile önemli bir katkı yapılmıştır. Ayrıca, kiloya ilişkin kendini damgalama eğilimi ve yeme davranışını etkileyen faktörlere ilişkin bulguların da obezitenin toplum sağlığı açısından öneminin giderek arttığı bu dönemde politika yapıcılar için önemli ve yol gösterici olması açısından önem arz ettiği değerlendirilmektedir.Master Thesis Yetişkinlerde yeme arzusu ve diyet kalitesi düzeyinin beslenme durumuna etkisinin araştırılması(2021) Doyranlı, Merve; Yeşilkaya, Burcuİnsan sağlığı beslenme ile doğrudan ilişkilidir. Kaliteli diyet, kişilerin beslenme durumlarına olumlu etkiler sağlar. Yeme arzusunun araştırıldığı birçok çalışmada fizyolojik eksiklikleri gidermek ya da fizyolojik olarak aracılık edilen duygu durum bozukluklarını onarmak ihtiyacından doğduğu belirtilmektedir. Bu çalışma, bireylerin diyet kalitesi ve yeme arzusu düzeylerinin belirlenip beslenme durumuna olan etkisini incelemek amacıyla planlanmıştır. Toplamda 149 katılımcıyla yapılan bu çalışmada, katılımcıların %68,5'i kadın %31,5'i erkek olup yaş ortalaması 31,9±10,2 yıldır. Araştırmaya katılan bireylerin Beden Kütle İndeksi (BKİ) değeri ortalaması 27,3±3,1 kg/m2 (E: 22,9±4,4 kg/m2, K: 24,3±4,5 kg/m2,)'dir (p=0,000). Bel çevresi ortalaması erkek ve kadınlarda sırasıyla; 94,4±11,6 cm ve 75,6±12,9 cm'dir (p=0,000). Erkek bireylerin vücut yağ yüzdesi ve yağsız vücut yüzdesi ortalaması sırasıyla; 24,0±6,0 ve 76,0±6,0 iken kadınlarda bu oranlar sırasıyla; 26,4±6,5 ve 73,6±6,5'dir. Katılımcıların %56,4'ü normal BKİ değerine sahip iken %27,5'i hafif şişman %10,1'i obez sınıfında yer almaktadır. HEİ-2015 ölçeğinden alınan toplam puan ortalaması 50,3±12,4'tür (E: 52,1±10,9, K: 49,5±13,0) (p>0,05). Diyet kalitesi puanı 80-100 arasında olan birey bulunmamaktadır. Katılımcıların %6,7'sinin diyet kalitesi orta seviye, %77,9'unun ise çok kötüdür. Bireylerin Yeme Arzusu Ölçeğinden (YAÖ) aldıkları toplam puan ortalaması 112,3±39,5'tir (E:111,5±34,5, K: 112,7±41,7) (p>0,05). Sigara ve alkol kullanan bireylerin yeme arzularının daha fazla olduğu saptanmıştır (p<0,05). YAÖ alınan toplam puan obez bireylerde normal BKİ değerine sahip bireylere göre daha fazla bulunmuştur (p=0,010). YAÖ toplam puanı ile vücut yağ yüzdesi ve kütlesiyle arasında pozitif, yağsız vücut kütlesiyle arasında negatif korelasyon bulunmaktadır (p<0,05). Bireylerin yemek öncesi ve sırasında yaşanan duygulara göre yeme arzusu arttıkça diyet kalitesi azalmaktadır (p=0,049). Sonuç olarak; yeme arzunun beslenme durumunu üzerinde etkili olduğu ve diyet kalitesiyle ilişkili sonucuna varılmıştır. Diyetisyenlerin, beslenme planı oluştururken bireylerin yeme arzularını da göz önünde bulundurması tedavinin seyrini kolaylaştıracaktır. Çalışmamızda diyet kalitesi ve beslenme durumu arasında ilişki saptanmamış olsa da kaliteli bir diyetin hastalıklardan korunmada etkili olduğu unutulmamalı ve bireylerin sağlıklı beslenmesi için politikalar geliştirilmeli ve yürütülmelidir.Master Thesis Zayıflama diyeti yapan ve yeme bozukluğu tanısı almamış kadınların duygusal yeme durumlarının saptanması(2020) Kumaş, Emine Tuğba; Yeşilkaya, BurcuBu araştırmada olası bir yeme bozukluğu tanısı konmamış, kilo verme amaçlı diyet yapan kadınlarda stres, kaygı, heyecan gibi duygu değişimlerine karşı oluşan duygusal yeme durumunun saptanması araştırılmıştır. Bu çalışma, Haziran - Kasım 2019 tarihleri arasında Dudullu-İstanbul'da yaşayan bireyler arasından rastgele seçilen 18-65 yaş arası 366 sağlıklı kadın tarafından yürütülmüştür. Katılımcılara Duygusal Yeme Ölçeği (DYÖ) ile Yeme Farkındalığı Ölçeği-30 (YFÖ-30) uygulanmıştır. Araştırmaya dahil olan katılımcıların BKİ ortalamaları 24,33 ± 4,69 kg/m2 olarak hesaplanmıştır. Katılımcıların DYÖ ortalama puanı 84,79 ve YFÖ-30 ortalama puanı 93,21 olarak bulunmuştur. Katılımcıların DYÖ puanı arttıkça YFÖ-30 puanı da artmaktadır ve bu ilişki anlamlı bulunmuştur (p<0.01). Bu çalışmada diyet yapan kadınlarda duygusal yeme faktörleri değerlendirilmiş olup gerginlik ve stres anlarında yeme, olumsuz duygularda yeme, yeme farkındalığı, kendini kontrol edebilme, farkındalık açısından istatistiksel olarak her iki ölçekte de anlamlı farklılıklar bulunmuştur (p<0,01). Katılımcıların BKİ ve yaş aralığı arttıkça her iki ölçekte de ortalama puanların arttığı gözlenmektedir (p<0,01). Sonuç olarak duygusal yemenin duygu durum farklılıklarına göre değişiklik gösterdiği saptanmıştır. Farkındalık ve yeme kontrolünün sağlanması duygu durum değişimlerine göre duygusal yeme kontrolünün sağlanmasında daha faydalı olacaktır. Anahtar Kelimeler: Duygusal yeme, Diyet, Yeme farkındalığı