Araştırma Çıktıları / Research Outputs
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.14517/9
Browse
Browsing Araştırma Çıktıları / Research Outputs by Department "Fen Bilimleri Enstitüsü / İnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı"
Now showing 1 - 12 of 12
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis 3.Boğaz Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu projesinde yapılan patlatmalı kazılardan kaynaklanan titreşimlerin ölçülmesi ve çevresel etkilerinin değerlendirilmesi(2015) Günay, Barış; Kahriman, Ali; Makine / MachineryMetropol şehirlerin gelişmesiyle birlikte artan nüfus ve bunun bir sonucu olan ulaşım ve trafik yoğunluğu çözülmeyi bekleyen öncelikli sorunların başında gelir. Otoyollar, köprüler, metro ağları bu sorunun en büyük çözümü olarak görülmektedir. Ana karaları birbirine bağlayarak insanların ulaşımını sağlayan en önemli sanat yapısı köprülerdir. İstanbul'un ulaşım ve trafik sorununa çözüm sağlamak için yeni bir köprü ve bu köprüye bağlanan bir otoyolun yapımına 2013 tarihinde başlanılmıştır.'3.BOĞAZ KÖPRÜSÜ VE KUZEY MARMARA OTOYOLU PROJESİ' İstanbul'un her iki yakasındaki trafik ve ulaşım sorununa çözüm sağlayacak bir mühendislik ve tasarım projesidir. 3.Boğaz Köprüsü ; 59 m genişliği ile üzerinden raylı sistem geçen Dünyanın en geniş asma köprüsü ünvanını almıştır. 3'ncü Boğaz Köprüsü; Avrupa yakasındaki Garipçe Köyü'nü Anadolu yakasındaki Poyraz Köy'e bağlamaktadır. Kuzey Marmara Otoyolu ise Odayeri-Paşaköy kesimini 3.Boğaz Köprüsü vasıtasıyla birbirine bağlamaktadır. Ayrıca bu otoyol içinde; Türkiye'nin ve Avrupa'nın en geniş 4 şeritli Riva ve Çamlık Tünelleri yer almaktadır. Bu tez kapsamında söz konusu projenin inşası esnasında gerçekleştirilen patlatmalı kazılar incelenmiş, patlamalar esnasında oluşan yer sarsıntıları değerlendirilerek çevredeki yer alan yerleşim birimleri ve yapılara olan etkileri değerlendirilmiştir. 3.Boğaz Köprüsü'nün ayak temelleri(şaftları),köprü halatlarının mesnet alacağı Ankraj Bloğu ;Riva Tüneli ve otoyol yarma kazılarında patlatmalı kazı yapılmıştır. bu süreçte 96 adet patlatma yapılmış ve farklı titreşim ölçer cihazlarla 288 adet titreşim kaydı elde edilmiştir. Gecikme başına kullanılan patlayıcı madde miktarlarına bağlı olarak oluşan ölçekli mesafe (SD) ile titreşim kayıtları ilişkilendirilerek çalışma yapılan bölgenin jeolojine özgü olan arazi iletim katsayısı (K) ve jeolojik katsayına (β) ulaşılmıştır. Çalışmada, konuyla ilgili genel bilgiler araştırılarak geniş kapsamlı literatür taraması yapılmıştır. Delme patlatmanın önemi, patlatma ile parçalanma mekanizması, basamak patlatmaları, şaft patlatmaları ve patlatmadan kaynaklı çevresel sorunlar derlenerek 2. bölümde sunulmuştur. Bölüm 3 te kullanılan malzeme ve yöntemler açıklanmıştır. Çalışma yapılan bölge ile ilgili bilgiler, 3.Boğaz Köprüsü ayak temelleri , ankraj bloğu, portal yapıları, yarma kazıları için uygulanan patlatma modelleri hakkında bilgiler, titreşim ölçümleri ve değerlendirilmesi ile elde edilen verilere bağlı yapılan risk analizi ise Bölüm 4 te verilmiştir. Bölüm 5' te elde edilen sonuçlar tartışılmıştır.Master Thesis Akşam zirve saatlerinde Boğaziçi Köprüsü Avrupa-Asya yönünde gerçekleşen trafik akım değişkenlerinin incelenmesi ve gişe sahası üzerine bir uygulama(2016) Yavuzyılmaz, Fikret; Dündar, Selim; Yüksel, Ramazan; İnşaat Mühendisliği / Civil EngineeringGünümüzde nüfusun artmasına bağlı olarak taşıt sayısında görülen artış, ulaştırma planlamasının doğru yapılmadığı yerlerde trafik tıkanıklıkları yaşanmasına neden olmaktadır. Trafik tıkanıklığı şehirlerde önemli bir sorun olarak ön plana çıkmakla beraber önemli maddi ve manevi kayıplara da yol açmaktadır. Ülkemizin en kalabalık şehri olan İstanbul'da iki yaka arasındaki yolculuk talebi, yaşanan trafik sorunlarının başlıca nedenlerindendir. Avrupa ve Anadolu Yakaları arasındaki geçişe hizmet eden Boğaziçi Köprüsü'nde uzun yıllardır sabah zirve saatlerinde (07:30-09:30) Anadolu'dan Avrupa yönüne doğru, akşam zirve saatlerinde (16:00-20:00) ise tam ters yönde trafik tıkanıklıkları yaşanmaktadır. Trafik sorunlarına uygun çözümler üretebilmek için, öncelikle sorunun ve bu sorunun kaynağının doğru bir biçimde saptanması, daha sonra da uygun bilimsel yöntemler kullanılarak çözüm önerileri geliştirilmesi gerekmektedir. Bu amaçla, bu çalışma kapsamında Boğaziçi Köprüsü'nün Avrupa-Anadolu yönünde akşam zirve saatlerinde gerçekleşen trafik durumu incelenmiştir. İncelenen kesimde Boğaziçi Köprüsü Avrupa-Anadolu yönünde 3+1 şerit olarak hizmet verirken köprü bitiminde ek şerit ile birleşerek 4 şerit olmaktadır. Ana yol 4 şerit olarak hizmet vermekteyken 6 şeride ve 40 m sonra da 8 şeride çıkarak, gişe sahası bölgesine gelmektedir. Gişeleri geçtikten 60 m sonra ana akım 6 şeride ve 100 m sonra da 4 şeride düşmektedir. Bu durum trafik akımında düzensizliklere neden olmaktadır. Bu yüzden özellikle ilgili kesimde gerçekleşen trafik akımı değişkenleri ile bu değişkenler arasındaki ilişkiler ortaya konularak bir mikro benzetim programı kullanılarak, gişe sahasının trafik tıkanıklığına etkisi detaylı olarak incelenmiştir. Elde edilen değişkenler, bunların arasındaki ilişkiler ve benzetim programı sonuçları ışığında, Boğaziçi Köprüsü Avrupa-Anadolu yönünde akşam zirve saatlerindeki trafik durumu ortaya konmuş ve trafik tıkanıklıklarını azaltmaya, trafik akımı değişkenlerini iyileştirmeye ve gişe sahasının olumsuz etkilerini azaltmaya yönelik bazı öneriler geliştirilmiştir.Master Thesis Endüstriyel patlayıcı madde portföyü ve performansa dayalı seçim kriterleri(2011) Ateşeceloğlu, Seyhan; Kahriman, Ali; Kuzu, Cengiz; Makine / MachineryBu çalışmada maliyetler ve değer bakımından optimum sonuç elde edebilmek için kayaç yapısı, patlayıcı madde özellikleri ve patlatma tasarım kriterleri dikkate alınarak taş savrulması, toz oluşumu ve titreşim gibi çevresel etkilerin minimize edilmesini sağlayarak endüstriyel alanda kullanılabilen performansa dayalı patlayıcı maddelerin portföyünün incelenmesi amaçlanmıştır.Nitekim bu amaç doğrultusunda patlayıcı madde performansı ve portföyü incelenmiş, geniş bir literatür taraması temel araştırma tekniği olarak benimsenmiştir. Bu çerçevede, ilk olarak patlayıcı maddelerin özellikleri, kullanım alanları ve önemi gibi genel bilgiler verilmeye çalışılarak patlayıcı madde ve patlatma performanslarının maksimum seviyelere yükseltilebilmesi için etki eden faktörler incelenmeye çalışılmıştır.Öte yandan patlayıcı madde seçiminde önemli bir kriter olarak görülen patlayıcı madde maliyetinin esasında yanlış izah edilmesinden dolayı toplam patlatma maliyetinin ifade edilmesi gerektiği öngörülerek en az toplam maliyet optimum sonuç elde edilebilmesi için patlatma yapılması planlanan kayaçların yapısal özelliklerinin, patlayıcı madde özelliklerinin çok iyi bilinmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Sonuçta ucuz ürün ile ekonomik ürün ayrımı iyi yapılmazsa ucuz diye seçilen ürünün tüm üretim prosesi göz önüne alındığında daha pahalı maliyetlere neden olabilmesi muhtemeldir.Master Thesis EPS-blok geofoam'un düz çatı uygulamalarında hafif dolgu sistemi olarak kullanılması(2016) Aliyazıcıoğlu, Hasan; Özer, Abdullah TolgaGenleştirilmiş polistiren (EPS) bloklar (geofoam bloklar) hastane binası ile bitişik nizam yapılmış olan otopark binasının üzerine 0.6 – 1.5 m arasında değişen kot farklarını doldurmak amacıyla kullanılmışlardır. Bu hafif dolgu sistemi fonksiyonuna ek olarak, geofoam bloklar aynı zamanda otopark yapısı için bir düz çatı sistemi de oluşturmaktadır. Geofoam blok hafif düz çatı sistemi aynı zamanda hastalar ve ziyaretçiler için yansıma havuzu, rekreasyon alanları ile yolcu indirmek için günlük 3500 araca hizmet veren bir yol da içermektedir. Otopark inşası bittikten sonra çatıda yapılan kullanım fonksiyonu değişikliği neticesinde bahsi geçen kot farkının doldurulması için geleneksel toprak dolgu ve gaz beton gibi çeşitli dolgu malzemeleri çözümleri araştırılmıştır. Bu seçeneklerin her ikisi de yerel olarak mevcut ve kolay temin edilebilmelerine rağmen, bu geleneksel dolgu ağırlıkları betonarme otopark yapısının özgün tasarımında dikkate alınmamıştır. Gaz beton dolgu ve geleneksel toprak dolgu seçenekleri tercih edildiğinde özgün tasarımın yaklaşık olarak sırasıyla % 5 ve % 21 çelik donatı miktarında yapısal sistem rehabilitasyonu gerektireceğinden, bu seçeneklerin her ikisi de tercih edilmemiştir. Bu geleneksel yöntemler yerine, projenin toplam maliyetinde önemli ölçüde tasarruf sağlayan ve aynı zamanda sistemin inşasının tamamlanma süresini hızlandıran geofoam blokların hafif dolgu malzemesi olarak kullanılmasına karar verilmiştir. Sistemin uzun dönem performansını ölçmek için çatının servise açılmasından 36 ay sonra yapılan kot ölçümleri inşaat sonrasında alınan ölçümlerle karşılaştırılmıştır. Geofoam bloklarda 36 ay sonunda ölçülen maksimum oturma miktarı 0,6 cm olarak ölçülmüştür ki bu değer ölçüldüğü noktadaki blok sistemin kalınlığı göz önüne alındığında %0,44 - %0,48 arasında birim boy kısalmaya karşılık gelmektedir. Ölçülmüş deplasman değerleri, geofoam için izin verilen %1'lik elastik sınır birim boy kısalma bölgesinde kaldığı tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: EPS blok geofoam, hafif dolgu, düz çatı, yeşil çatı.Master Thesis Geotekstil ile güçlendirilmiş marjinal dolguların sızma kuvvetleri altındaki davranışlarının laboratuvar deneyleri ile incelenmesi(2016) Elbeyli, Yalçın; Özer, Abdullah Tolga; Akay, OnurTaşıma gücü düşük yumuşak killi temel zeminine sahip dolgu imalatlarında başvurulması gereken birçok zemin iyileştirme yöntemlerine alternatif olarak geosentetikler de kullanılabilmektedir. Geosentetikler fiziksel ve mekanik iyileştirmelere ek olarak geleneksel metotlara göre daha ekonomik çözüm sunarlar. Ancak, özellikle geotekstil ile güçlendirilmiş imalatlarda granüler dolgu malzemesi yerine arazide kolay bulunabilir ince dane ihtiva eden yerel zeminlerin kullanılması eğilimi bulunmaktadır. Standartlarda verilen ince dane miktarından daha fazla silt + kil oranına sahip marjinal dolgularda düşük hidrolik geçirgenlik nedeni ile boşluk suyu basınç birikimi yaşandığı ve bunun da stabilite (duraylılık) kayıplarına sebep olduğu bilinmektedir. Ancak, geleneksel olarak dolgu tabanlarında ayırma ve güçlendirme amaçlı kullanılan geotekstillerin sızma kuvvetleri altındaki davranışına yönelik bir çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışmada geotekstil ile güçlendirilmiş marjinal dolgunun sızma kuvvetleri altındaki davranışı laboratuar deneyleri ile incelenmiştir. Bu kapsamda iki adet fiziksel şev deneyi (şev açısı 45 derece)) yapılmıştır. Bu deneylerden biri sadece marjinal dolgu malzemesi kullanılarak yapılan şevden (Matris Dolgu) oluşurken diğeri geotekstil ile güçlendirilmiş marjinal dolgudan oluşmuştur. Şevler 100 cm genişliğinde, 195 cm uzunluğunda ve 110 cm yüksekliğindedir. Uygulanan hidrolik yük altında matris dolguda topuktaki sığ göçmeleri takiben dairesel global kayma gözlemlenirken, geotekstil ile güçlendirilmiş marjinal dolgu sızma kuvvetleri altında fiziksel değişim yaşamamış ve stabilitesini korumuştur.Master Thesis Kapıkule sağlık ocağı'nın patlatma ile kontrollü yıkılması(2015) Yılmaz, Yasin; Kahriman, Ali; Makine / MachineryPatlayıcı ile kontrollü yapı yıkımı, hızlı uygulama, düşük maliyet, daha emniyetli olmasından ötürü diğer yıkım tekniklerine göre gün geçtikçe daha ilgi çekici hale gelmektedir. Ülkemizde kentsel dönüşüm kapsamında yıkılacak birçok eski veya hasar görmüş yapı olması, yeni yıkım tekniklerinin arayışına girilmesine sebep olmuştur. Patlayıcı ile kontrollü yapı yıkımı, avantajları hesaba katıldığında dikkate değer bir tekniktir. Bu çalışma kapsamında, patlayıcı kullanılarak yapı yıkımı incelenmiştir. Patlatma ile kontrollü yapı yıkımı hakkında detaylı literatür çalışması yapılmıştır. Tez kapsamında Edirne Kapıkule Sağlık Ocağı'nın patlayıcı kullanılarak ve makine ile yıkımı gerçekleştirilmiştir. Patlayıcı kullanılarak yıkım tasarımı yapılırken betonarme malzemenin mekanik özellikleri, planı ve konumu dikkate alınmıştır. İmkanların kısıtlı olmasından ötürü en uygun tasarım için çalışmalar yapılmıştır.Master Thesis Kilitli EPS blok-kum arayüz kayma mukavemetinin laboratuvar deneyleri ile incelenmesi(2016) Ateş, Yusuf; Özer, Abdullah Tolga ; Akay, OnurGenleştirilmiş polistren (EPS) bloklar (geofoam bloklar) geleneksel toprak dolgulardan 50-100 kat daha hafif malzemedirler. Dolayısıyla, oturma potansiyeli yüksek, taşıma gücü düşük yumuşak killi zeminler üzerine inşa edilecek otoyol dolgularının inşasında toplam ve farklı oturmaları önlemek amacı ile tercih edilirler. Geofoam bloklardan inşa edilmiş otoyol dolgularının yanal yükler altındaki tasarımlarında bloklar arasındaki sürtünmeye ek olarak (geofoam blok-geofoam blok) bloklarla üst betonarme yük yayma platformu arasındaki (geofoam blok-beton) ara yüzey ve bloklar ile temel tesviye kumu (geofoam blok-kum) ara yüzündeki kayma dayanımları tasarım parametreleri olarak karşımıza çıkarlar. Bu tez kapsamında geleneksel geofoam bloklar üzerinde dişler oluşturmanın geofoam blok-kum ara yüzeyindeki kayma dayanımına etkileri kesme kutusu deneyleri ile araştırılmıştır. Bu kapsamda, malzeme yoğunluğunun ara yüzey gerilme-şekil değiştirme davranışına ve ara yüzey mukavemet parametrelerine etkilerini incelemek amacıyla iki farklı yoğunlukta (EPS19 ve EPS29) geofoam bloklar kullanılmıştır. Kumun dane boyutu ve köşeliliğinin ara yüzey davranışına etkisini incelemek amacıyla standart Ottawa kumu (ortalama dane çapı 0.72 mm) ve Adapazarı Kumu (ortalama dane çapı 0.40 mm kötü derecelendirilmiş kum) kullanılmıştır. Ara yüzey deneylerinde her iki kum da aynı rölatif sıkılıkta (Dr = %86, sıkı kum) hazırlanmıştır. Deneylerde geleneksel geofoam bloklarla ek olarak 4 farklı diş geometrisine sahip blokların kum ara yüzey mukavemetleri belirlenmiştir. Ara yüzey mukavemeti deneylerinde hem geleneksel geofoam bloklar hem de dişli bloklar (tek kare diş, dört adet kare diş, tek üçgen diş, dört üçgen diş formlarında bloklar) deney süresince sabit 4 farklı düşey gerilme (10, 20, 30 ve 40 kPa) altında test edilmişlerdir. Deney sonuçları her bir geometriye ait ara yüzey gerilme-şekil değiştirme ve ara yüzey mukavemet parametreleri (ara yüzey sürtünme açısı ve adhezyon) üzerinden tartışılmıştır. EPS bloklarda diş oluşturmanın geofoam blok-kum ara yüzey kayma mukavemetini iyileştirdiği belirlenmiştir. Ayrıca, dişli geofoam bloklar ara yüzey sürtünme mekanizmasını geleneksel geofoam-kum ara yüzeyindeki sadece sürtünmesel mukavemetten, sürtünmesel-adhezyonsal davranışa çevirdiği tespit edilmiştir.Master Thesis Kumlu dolguların tabanında kullanılan geotekstil ve geokompozit drenajların sızma kuvvetleri altıdaki davranışlarının laboratuvar deneyleri ile incelenmesi(2017) Pusar, Murat; Abdullah Tolga Özer; Akay, OnurGeosentetik ürünlerden geotekstiller dolgu tabanlarında güçlendirme amacıyla yaygınlıkla kullanılmaktadırlar. Geotekstiller sahip olduğu yüksek çekme mukavemetleri sayesinde dolgu tabanlarındaki oturmaları azaltırlar ve dolgu stabilitesini artırırlar. Dolgu tabanında kullanılan geotekstillerin sağladığı mekanik iyileştirmeye rağmen, sızma kuvvetleri altındaki davranışlarına yönelik bir çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışmada tabanında geotekstil kullanılan kum dolgunun sızma kuvvetleri altındaki davranışı laboratuvar deneyleri ile incelenmiştir. Performans karşılaştırılması açısından tabanında geotekstil kullanılan dolguya ek olarak, sadece kum dolgu malzemesi kullanılarak imal edilen (Matris Dolgu) ve tabanında geokompozit drenaj levhası kullanılarak imal edilen dolguların sızma kuvvetleri altındaki performansı da incelenmiştir. Dolgular, laboratuvarda inşa edilen küçük ölçek prototip zemin kutusu içersinde 100 cm genişliğinde, 195 cm uzunluğunda, 110 cm yüksekliğinde ve 45 derece şev açısında imal edilmişlerdir. Uygulanan hidrolik yük altında matris dolguda ve geotekstil ile güçlendirilmiş kum dolguda topuktaki sığ göçmeleri takiben dairesel global kayma gözlemlenirken, geokompozit ile güçlendirilmiş dolgu sızma kuvvetleri altında fiziksel değişim yaşamamış ve stabilitesini korumuştur. Geotekstilin sınırlı drenaj kapasitesinden dolayı matris dolguya göre boşluk suyu basıncında herhangi bir azalma gözlemlenmemiş, bununla birlikte geokompozit drenaj kullanılan dolguda ise boşluk suyu basınçlarında önemli derecede azalma gözlemlenmiştir.Master Thesis Lif katkılı kumun hidrolik ve mekanik özelliklerinin belirlenmesi ve yeraltı suyu sızma erozyonuna karşı uygulanmasının incelenmesi(2018) Yüzer, Yelda Levent; Akay, Onur; Özer, Abdullah TolgaYeraltı suyu akımı doğal şevlerde erozyona yol açan başlıca sebeplerden biridir. Toprak kaymalarına, şev stabilite (duraylılık) kayıplarına yol açabilir. Stabilite kayıpları ya şev stabilitesini koruyan kuvvetleri artırarak, ya da şevi devirmeye çalışan kuvvetleri azaltarak önlenebilir. Bu çalışmada, şevi koruyan kuvvetleri artırma prensibine dayalı kumlu şev zemine sentetik fiber (lif) katkısı uygulanmaktadır. Burada kullanılan lifin uzunlukları 6 mm ve 18 mm olarak seçilmiştir. Bu kapsamda öncelikle kullanılan kumun zemin sınıflandırma deneyleri gerçekleştirilmiştir (elek analizi, 200 no'lu elekten geçen madde miktarı, minimum ve maksimum boşluk oranı ve özgül ağırlık). Lif katkılı kumun hidrolik özelliklerinin belirlenmesi kapsamında ise hidrolik geçirgenlik ve su tutma kapasitesi deneyleri hem katkısız hem de lif katkılı olmak üzere ağırlıkça polipropilen (PP) lif oranı %0.1, %0.2, %0.3, %0.4, %0.5, %0.6, %0.7, %0.8, %0.9 ve %1.0 olan numuneler üzerinde gerçekleştirilmiştir. Kayma mukavemeti parametrelerinin belirlenmesinde üç eksenli basınç deney düzeneği kullanılmış, konsolidasyonlu drenajlı (CD) deneyler hidrolik testlerde olduğu gibi 10 farklı lif oranında teste tabii tutulmuştur. Bu testlerden elde edilen sonuçlar doğrultusunda üç farklı katkı oranı belirlenmiş (%0.3, %0.5 ve %1.0) ve bu oranlarda üç boyutlu (3D) fiziksel şev modeli deneyleri yapılmıştır. Laboratuvarda 100 cm uzunluğunda, 50 cm genişliğinde ve 55 cm yüksekliğinde 45 derecelik şev elde edilecek şekilde katkısız ve lif katkılı kum 3D erozyon kanalı içerisinde inşa edilmiştir. Üç farklı hidrolik yük sınır koşulu (25, 38 ve 50 cm-su) altında, iki farklı lif uzunluğu (6mm ve 18mm) ve üç farklı katkı oranı (%0.3, %0.5 ve %1.0) kullanılarak toplam 21 adet deney (18 adet katkılı, 3 adet katkısız) yapılmıştır. Şev yüzeyinde meydana gelen şekil değiştirmeler üç boyutlu lazer tarayıcı ile taranmış ve erozyon hacimleri belirlenmiştir. Sızma suyu erozyonunun önlenmesinde zemin içerisindeki lif katkısının etkili olduğu görülmüştür.Master Thesis Muharebe sahasında kritik olarak belirlenmiş bina, köprü ve tesislerin askeri ve ticari patlayıcılarla tahrip edilmesinin değerlendirilmesi.(2015) Çelik, Orkun; Kahriman, Ali; Makine / MachineryMuharebe sahasında, taarruz eden tarafın muharebeyi başarıyla sonuçlandırabilmesi veya savunan tarafın savunduğu bölgedeki düşmanını bertaraf ederek karşı taarruza geçebilmesi için bazı teknik ve taktikler kullanılmaktadır. Bunlardan her iki tarafın en çok kullanıldığı teknikler, düşmanın hareket kabiliyetini engelleme, dost birliklerin hareket kabiliyetini arttırmadır. Muharebe sahasında karşılaşılan engellerin, köprülerin ve kritik bina ve tesislerin etrafından geçilemediği durumda, patlayıcı maddelerle tahrip edilerek ilerlemeye devam etme hal tarzı izlenir. Patlayıcı maddeler askeri alanının dışında, madencilik ve inşaat sektörlerinde de kullanılmaktadır. Patlatma, kazılması/delinmesi zor olan kayaların ve makine yardımı ile yıkılamayacak yapıların ve yapı elemanlarının patlayıcı maddenin ani gaz basıncı ve bu basınçla oluşan yüksek enerji ve şok dalgaları ile parçalanıp gevşetilmesi ile gerçekleşir. Bu tez çalışmasında, askeri harekât ortamında icra edilecek dost birliklerin hareket kabiliyetini arttırma ve düşmanın hareket kabiliyetini engellemede harekâtı görevlerinde, tahrip edilmesi planlanan hedeflerde kullanılacak patlayıcının cinsi, personelin taşıyabileceği ağırlıkta patlayıcı miktarı, patlatmada kullanılacak ateşleme sistemi, hazırlanması pratik ve etkinliği fazla olan askeri ve ticari patlayıcılar ile harekât alanında patlayıcı miktarının hesaplanmasında karşılaşılabilecek zorluklar incelenmiştir.Master Thesis Üsküdar- Ümraniye- Çekmeköy metro hattı Libadiye istasyonu yaklaşım tüneli kazısında yapılan patlatmalı kazılardan kaynaklanan titreşimlerin ölçülmesi ve çevresel etkilerinin değerlendirilmesi(2013) Bağdatlı, Sadettin; Kahriman, Ali; İnşaat Teknolojisi / Construction Technology; Makine / MachineryGünümüzde trafik ve ulaşım büyükşehirlerin en büyük problemedir. Toplu taşıma araçları bu sorunun en büyük çözümü olarak görülmektedir. Söz konusu toplu toşuma sistemlerinden en uygunu ise yer altı raylı taşıma sistemleri olarak olarak görülmektedir. İstanbul'un ulaşım ve trafik sorununa çözüm sağlamak için yeni bir metro hattı inşa edilmektedir. Üsküdar- Ümraniye- Çekmeköy Metro Hattı Anadolu Yakasında ki trafik ve ulaşım sorununa çözüm sağlayacak önemli bir projedir. Söz konusu metro hattının 6. İstasyonu olan Bulgurlu İstasyonu Tünellerinin kazısı için istasyon tüneline ulaşım amaçlı olarak, istasyon noktasına 200 metre mesafeden ulaşım tüneli kazısına NATM yöntemi ile başlanmıştır. Bölgede şaft açımına uygun alan olmadığı için ulaşım tüneli tercih edilmiştir. Bu tez kapsamında söz konusu yaklaşım tünelinin inşası esnasında gerçekleştirilen patlatmalı kazılar incelenmiş, patlamalar esnasında oluşan yer sarsıntıları değerlendirilerek çevrede yoğun olarak yer alan yapılara olan etkileri değerlendirilmiştir. Yaklaşım tünelinin 200 m. lik kısmı patlatma ile kazılmış olup, bu süreçte 123 adet patlatma yapılmış ve farklı titreşim ölçer cihazlarla 245 adet titreşim kaydı elde edilmiştir. Gecikme başına kullanılan patlayıcı madde miktarlarına bağlı olarak oluşan ölçekli mesafe (SD) ile titreşim kayıtları ilişkilendirilerek çalışma yapılan bölgenin jeolojine özgü olan arazi iletim katsayısı (K) ve jeolojik katsayına (β) ulaşılmıştır. Çalışmada, konuyla ilgili genel bilgiler araştırılarak geniş kapsamlı literatür taraması yapılmıştır. Delme patlatmanın önemi, patlatma ile parçalanma mekanizması, tünel patlatmaları ve patlatmadan kaynaklı çevresel sorunlar derlenerek 2. bölümde sunulmuştur. Bölüm 3 te kullanılan malzeme ve yöntemler açıklanmıştır. Çalışma yapılan bölge ile ilgili bilgiler, tünel ve uygulanan patlatma modelleri hakkında bilgiler, titreşim ölçümleri ve değerlendirilmesi ile elde edilen verilere bağlı yapılan risk analizi ise Bölüm 4 te verilmiştir. Bölüm 5 te elde edilen sonuçlar tartışılmıştır.Master Thesis Yeraltı suyu akımı etkisinde akarsu kıyısı modelinde oluşan sızma erozyonunun lif katkısı ile önlenmesinin laboratuvar deneyleri ile incelenmesi(2018) Bilen, Mert; Akay, Onur; Özer, Abdullah TolgaAkarsu kıyısı erozyonunun en önemli etkenlerinden birisi yeraltı suyu akışıdır. Özellikle, yeraltı suyunun akarsu taban akışını desteklediği dere içine doğru akışı sırasında akarsu kıyısı sediman daneleri sürüklenebilir veya sıvılaşabilir. Geçmiş çalışmalar daha çok yeraltı suyu sızma erozyonunun mekanizmasına yoğunlaşmıştır. Bu çalışmada, bitki köklerinin doğal yamaçlardaki erozyona karşı etkisini taklit edebilen 6 mm ve 18 mm uzunluğundaki polipropilen lif malzemesini kullanan bir koruyucu önlem metodu laboratuvar fiziksel akarsu kıyısı model deneyleri ile incelenmiştir. Akarsu kıyısı fiziksel modelleri 195 cm uzunluğunda, 100 cm genişliğinde ve 110 cm yüksekliğinde kuru birim hacim ağırlığı 14 kN/m3 ve şev yüzeyi 45o olacak şekilde bir erozyon kanalı içerisinde kum kullanılarak inşa edilmiştir. Erozyon kanalının memba kısmında bulunan su haznesinde deneyler sırasında sabit tutulan 50 cm-H2O ve 100 cm-H2O değerindeki piyezometrik yükseklikler akarsu kıyısı şev modelinde iki farklı yeraltı suyu hidrolik eğimi meydana getirmiştir. Akarsu kıyısı şev modeli içerisinde oluşan pozitif boşluk suyu basınçları titreşim telli (vibrating wire – VW) piyezometreler ile ölçülmüştür. Buna ek olarak, erozyon kanalı yan duvarı boyunca konumlandırılan tansiyometreler ile şev yan yüzeyindeki boşluk suyu basınçları ölçülmüştür. Katkısız kum ile yapılan deneyler sırasında yeraltı suyunun şev yüzeyinden çıkış yapmaya başlamasıyla birlikte bu bölgedeki sediman erozyonu gerçekleşmiştir. Erozyon sonucu oluşan oyukların hacimleri üç-boyutlu lazer taraması tekniğiyle hesaplanmıştır. 6 mm %0.3 lif içerikli akarsu kıyısı koruması 50- ve 100 cm-H2O piyezometrik yük sınır koşulları altında yapılan deneylerdeki toplam sızma erozyonu hacimlerini sırasıyla %65 ve %53 oranında azaltmıştır. Kohezyondaki artışa bağlı olarak, 6 mm ve 18 mm uzunluklarındaki lifli akarsu kıyısı koruması %1.0 lif içeriğiyle 50- ve 100 cm-H2O piyezometrik yük sınır koşulu altında katkısız kumda gözlenmiş olan erozyonu tamamen önlemiştir.