Araştırma Çıktıları / Research Outputs
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.14517/9
Browse
Browsing Araştırma Çıktıları / Research Outputs by Publication Category "Diğer"
Now showing 1 - 20 of 604
- Results Per Page
- Sort Options
Article 0-12 Aylık Bebeği Olan Ebeveynlerin Bebek Bakımına İlişkin Geleneksel Uygulamaları(2019) Kerime Derya BEYDAĞ; Duygu SÖNMEZ DÜZKAYA; Gülzade UYSALAmaç: Bu çalışma, 0-12 aylık bebeği olan ebeveynlerin bebek bakımına ilişkin geleneksel uygulamalarını belirlemek amacıylagerçekleştirilmiştir.Gereç ve Yöntem: Çalışma tanımlayıcı ve kesitsel olarak planlanmış olup veriler Eylül 2015- Aralık 2015 tarihleri arasında Tuzla’dabir aile sağlığı merkezinde toplanmıştır. Çalışmanın evrenini son bir yılda aile sağlığı merkezine kayıtlı 0-12 aylık 328 bebeğinannesi oluşturmuştur. Çalışmaya katılmaya istekli olan 215 anne (%65,5) örnekleme dahil edilmiştir.Bulgular: Bebeklerin yaş ortalaması 6,25±0,24 aydır. Bebeklerin doğum haftası ortalaması 38,17±0,19 hafta olup %52,6’sı kızdır.Çalışmaya katılan annelerin yaş ortalaması 28,74±0,37’dir. Annelerin %75,3’ü bebek bakımına ilişkin bilgi aldığını, %79’u bilgiyihemşire/ebeden aldığını ve %50,6’sı aldığı bilgiyi yeterli bulduğunu ifade etmiştir. Araştırmaya katılan annelerin %80’i bebeğinituzladığını, %62,3’ü ilk ağız sütünü dışarı boşalttığını, %6’sı ise bebeğin altına höllük koyduğunu ifade etmiştir. Annelerin %56,7’sibebeğin göbeği çabuk düşsün diye kolonya, %30,7’si ise zeytinyağı sürdüğünü belirtmiştir. Annelerin %5,1’i pamukçuğu kuru bezlesildiğini, %34,4’ü pişikte bebeğin altını yıkadığını, %5,6’sı ise katı yağ sürdüğünü söylemiştir. Annelerin %48,8’i bebeğini kundakyaptığını, %14,9’u bebeğini al basmasından korumak için iki kırklı kadının birbirini ziyarete gitmediğini belirtmişlerdir.Sonuç: Araştırmaya katılan annelerin çoğunluğunun bebek bakımına ilişkin farklı geleneksel uygulamaları kullanmayı sürdürdükleri görülmektedir. Bu sonuçlar doğrultusunda sağlık profesyonelleri tarafından annelerin yenidoğan bakımına ilişkin uygulamalar konusunda bilgilendirilmesi önerilebilir.Article 0-6 Yaş Grubu Çocukların Ev Kazası Nedeniyle Acil Servise Başvurma Sıklığı ve Ebeveynlerinin İlk Yardım Uygulamalarının Belirlenmesi(2023) Yeşim AHMEDOV; Tülay ORTABAĞAmaç: Araştırma 0-6 yaş grubu çocukların ev kazası nedeniyle acil servise başvurma oranını, kaza olma nedenlerini, kaza oluş biçimlerini incelemek, ebeveynlerinin ev kazasının nedenlerine yönelik bilgi seviyelerini ve ilk yardım uygulamalarını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Araştırmanın evrenini, bir üniversite hastanesinin acil poliklinik-müşahede birimine 15 Şubat-15 Nisan 2018 tarihleri arasında üç aylık periyotta ev kazaları nedeniyle başvuran 0-6 yaş grubu çocukların ebeveynleri oluşturmuştur. Araştırma tanımlayıcı kesitsel bir tasarımdadır. Veriler ‘Tanımlayıcı soru formu’ ve ‘0-6 Yaş Grubu Çocuğu Olan Annelerin Ev Kazalarına Yönelik Güvenlik Önlemlerini Tanılama Ölçeği’ ile toplanmıştır. Bulgular: Araştırmaya dahil edilen 0-6 yaş grubu çocukların tamamı ev kazası geçirmiştir. Bu çocukların %73.5’i kızdır. Çocukların geçirdiği kazaların %41.2’sini yanık, %26.5’ini düşme oluşturmuştur. Geçirilen tüm kaza tiplerinde çocuğun yanında %43.1 annesinin olduğu ve çocukların %71.6’sına ilk yardım uygulamasının annesi tarafından uygulandığı saptanmıştır. Araştırmadan elde edilen sonuçlar değerlendirildiğinde ebeveynlerin ilk yardım eğitimine ihtiyaç duyduğu saptanmıştır. Sonuç: Hemşirelerin ebeveynlerin öğrenim düzeylerine uygun ilk yardım eğitim programları hazırlamaları, yürütmeleri ve değerlendirmeleri önerilmektedir. Ebeveynlere kaza risklerini önlemeye yönelik girişimler konusunda sık sık eğitimler verilerek, farkındalıkları arttırılmalıdır.Article 1-12 Yaş Grubu Çocukların Genel Anestezi Altında Yapılan Dental Tedavilerinin İncelenmesi: Bir Retrospektif Çalışma(2022) Neslihan GÖNENÇ; Müge BULUT; Pedodonti / PedodonticAmaç: Bu çalışma, çocuk hastaların genel anestezi altında yapılan dental tedavilerinin değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntemler: Dental tedavileri, Ekim 2017 ile Kasım 2019 tarihleri arasında genel anestezi altında tamamlanan 1-12 yaş aralığına sahip (ortalama 5,28±2,11) toplam 111 çocuk hastanın klinik kayıtlarının retrospektif değerlendirilmesi ile gerçekleştirilmiştir. Elde edilen verilerin istatistiksel analizinde, verilerin karşılaştırılması için Fisher’ın gerçeklik testinden yararlanılmıştır. Veriler, ortalama±standart sapma ile gösterilmiştir. Bulgular: Elde edilen verilere göre 864 (%88,5) süt dişi, 112 (%11,5) daimî diş olmak üzere 976 tane dişe dental tedavi uygulanmıştır. Çürük süt dişlerinin diş numaralarına göre sınıflandırılması sonucu; 2. süt azı dişlerinin (%37,15) en fazla etkilendiği belirlenmiştir. Hastaların restoratif işlemlerinin (%47,23), pulpal tedavilerinin (%26,22) ve diş çekimlerinin (%23,67), fissür örtücü (%2,86) gibi koruyucu tedavilere göre daha fazla olduğu görülmüştür. Sistemik hastalığa sahip/engelli ve sağlıklı çocukların genel anestezi altında yapılan dental tedavileri arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır. Genel anestezi sonrası kontrollerde, tedavi ihtiyacı duyan hastalardan 3’ünün yeniden genel anestezi ihtiyacı olduğu, diğerlerinin ise gerekli dental işlemlerinin klinik ortamda yapılabildiği görülmüştür. Sonuç: Çocuk diş hekimliğinde genel anestezi, uygun endikasyona sahip hastalarda tek seansta tüm dental işlemlerin bitirilmesine olanak sağlaması, tedavi başarısında kooperasyon etkenini ortadan kaldırması ve yaşam kalitesini yükseltmesi ile tercih edilen bir uygulamadır.Article 10-20 MM ALT POL BÖBREK TAŞLARININ TEDAVİSİNDE RETROGRAD İNTRARENAL CERRAHİYE KARŞI MİNİ PERKÜTAN NEFROLİTOTOMİ: EĞİLİM SKORU EŞLEŞTİRMELİ BİR ANALİZ(2022) Murat ARSLAN; Hakan ANIL; Serkan AKDEMİR; Ahmet GÜZEL; Taylan OKSAY; Kaan KARAMIK; Ali YILDIZAmaç Üroloji kılavuzlarında 10-20 mm arası alt pol taş- larında özellikle ekstrakorporal şok dalga litotripsi (SWL)'nin başarısız olduğu veya SWL'nin uygun ol- madığı durumlarda endoürolojik tedaviler olan perkü- tan nefrolitotomi (PCNL) ve retrograd intrarenal cer- rahi (RİRC) önerilmektedir. Bu çalışmada 10-20 mm arası alt pol taşlarında RİRC ile mini perkütan nefro- litotomi (m-PCNL) uygulanan hastaların sonuçlarını karşılaştırdık. Gereç ve Yöntem 2020 ile 2022 yılları arasında 10-20 mm arası alt pol böbrek taşı nedeniyle endoürolojik tedavi (RİRC veya m-PCNL) uygulanan 116’sı RİRC, 71’i m-PCNL olan toplam 187 hastanın dosyaları retrospektif olarak in- celendi. Preoperatif yanlılıkları önlemek için 1:1 oranı temel alınarak eğilim skoru eşleştirmesi (propensity score-match) uygulandı. Analiz sonucuna göre RİRC uygulanan 65 hasta ve m-PCNL uygulanan 65 hasta çalışmaya dahil edildi. İki grup arasında intraoperatif (operasyon süresi, floroskopi süresi) ve postoperatif bulgular (hastane yatış süresi, hematokrit düşüşü, taşsızlık oranları ve komplikasyonlar) karşılaştırıl- dı. Operasyon sonrası 4 mm veya daha büyük taş saptanması klinik anlamlı rezidü olarak tanımlandı. Komplikasyonlar Clavien skorlama sistemine göre ve intraoperatif-postoperatif olarak sınıflandırıldı. Bulgular Her iki grup, demografik özellikler (yaş, cinsiyet, vü- cut kitle indeksi), radyografik taş karakteristikleri (taş boyutu, taş lateralitesi, taş opasitesi, ve taş dansitesi) açısından karşılaştırıldığında istatistiksel olarak an- lamlı fark gözlenmedi. Operasyon süresi, floroskopi süresi, hastane yatış süresi açısından gruplar karşılaştırıldığında, RİRC grubunda bu süreler istatistiksel olarak anlamlı derecede daha kısaydı (p<0.001). Ay- rıca RİRC grubunda hematokrit miktarındaki düşüş m-PCNL grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede daha azdı (p<0.001). Postoperatif taşsızlık oranları ile intraoperatif ve postoperatif komplikasyon oranlarına bakıldığında her iki gruptaki sonuçların benzer olduğu görüldü. Sonuç RİRC operasyonu 10-20 mm arası alt pol böbrek taş- larında m-PCNL operasyonu ile benzer taşsızlık ve komplikasyon oranlarına sahip olan etkili ve başarılı bir endoürolojik tedavi alternatifidir. Bununla birlikte RİRC operasyonunun m-PCNL operasyonuna göre daha kısa operasyon, floroskopi ve hastane yatış sü- relerine sahip olması ile daha az kan kaybına neden olması daha güvenilir şekilde uygulanabileceğini gös- termektedir.Review Citation - WoS: 4Citation - Scopus: 53D and 4D printing of MXene-based composites: from fundamentals to emerging applications(Royal Soc Chemistry, 2024) Bigham, Ashkan; Zarepour, Atefeh; Khosravi, Arezoo; Iravani, Siavash; Zarrabi, Ali; Genetik ve Biyomühendislik / Genetic and Bio-EngineeringThe advent of three-dimensional (3D) and four-dimensional (4D) printing technologies has significantly improved the fabrication of advanced materials, with MXene-based composites emerging as a particularly promising class due to their exceptional electrical, mechanical, and chemical properties. This review explores the fundamentals of MXenes and their composites, examining their unique characteristics and the underlying principles of their synthesis and processing. We highlight the transformative potential of 3D and 4D printing techniques in tailoring MXene-based materials for a wide array of applications. In the field of tissue regeneration, MXene composites offer enhanced biocompatibility and mechanical strength, making them ideal for scaffolds and implants. For drug delivery, the high surface area and tunable surface chemistry of MXenes enable precise control over drug release profiles. In energy storage, MXene-based electrodes exhibit superior conductivity and capacity, paving the way for next-generation batteries and supercapacitors. Additionally, the sensitivity and selectivity of MXene composites make them excellent candidates for various (bio)sensing applications, from environmental monitoring to biomedical diagnostics. By integrating the dynamic capabilities of 4D printing, which introduces time-dependent shape transformations, MXene-based composites can further adapt to complex and evolving functional requirements. This review provides a comprehensive overview of the current state of research, identifies key challenges, and discusses future directions for the development and application of 3D and 4D printed MXene-based composites. Through this exploration, we aim to underscore the significant impact of these advanced materials and technologies on diverse scientific and industrial fields. This review highlights the developments in the 3D/4D printing of MXene-based composites, focusing on their application in tissue regeneration, drug delivery, sensing, and energy storage.Editorial Citation - Scopus: 0The 9th IEEE International Workshop on Engineering Semantic Agents - Semantics, Agents and Intelligence (ESAS 2014)(Institute of Electrical and Electronics Engineers Inc., 2014) Elçi,A.; Celik,D.; Orgun,M.A.; Rahnama,B.; Unland,R.[No abstract available]Correction Citation - WoS: 0Citation - Scopus: 0Abstract elliptic operators appearing in atmospheric dispersion (vol 2014, pg 43, 2014)(Springer international Publishing Ag, 2014) Shakhmurov, Veli B.; Sahmurova, Aida[No Abstract Available]Review Citation - WoS: 11Citation - Scopus: 12Abstract parabolic problems with parameter and application(Elsevier Science inc, 2013) Shakhmurov, Veli B.; Sahmurova, AidaIn this work, the uniform well-posedenes of singular perturbation problems for parameter dependent parabolic differential-opera tor equations is established. These problems occur in phytoremediation modelling. (C) 2013 Elsevier Inc. All rights reserved.Review Citation - WoS: 0Academic Vocabulary in Learner Writing: From Extraction to Analysis(Sage Publications Ltd, 2011) Yigitoglu, Nur[No Abstract Available]Review Citation - WoS: 0Academic Writing in a Global Context: The Politics and Practices of Publishing in English(Tesol, 2012) Yigitoglu, Nur[No Abstract Available]Review Citation - WoS: 0Academic Writing: At the Interface of Corpus and Discourse(Pergamon-elsevier Science Ltd, 2012) Yigitoglu, Nur[No Abstract Available]Article Açıklanamayan Tekrarlayan Gebelik Kayıplarında Vitamin D Düzeyi(2020) Sinem DEMİRCAN KARADAĞ; Selçuk AYAS; Cihan KARADAĞAmaç: Açıklanamayan tekrarlayan gebelik kaybı (TGK) olan hastalarda Vitamin D düzeyini belirlemek amaçlanmıştır. Yöntem: Altmış beş TGK tanılı hasta etiyolojiyi belirlemek amaçlı araştırıldı. Tüm hastalara son gebelik kaybıyla beraber dilatasyon küretaj (D&C) yapıldı ve gebelik materyalleri fetusda kromozomal anomali olup olmadığını belirlemek amaçlı genetik araştırmaya yönlendirildi. Tüm hastalarda olası kalıtsal ve kazanılmış trombofili varlığı ve olası endokrinopati varlığı araştırıldı. Kontrol grubu olarak 45 sağlıklı gebeliği olan hasta belirlendi. Tüm katılımcılar 25(OH)D, glukoz, prolaktin, TSH ve insülin seviyelerini belirlemek amaçlı kan örneği verdi. Bulgular: Ondört TGK tanılı hastanın D&C materyalinin incelenmesi sonucunda fetal kromozom anomalisi saptandı. Trombofili tanısı 12 hastaya konuldu. İki hastada intrakaviter anomali saptandı. İki hasta hipotroidi 1 hastada yüksek kan şekeri saptandı. Geriye kalan 34 hasta açıklanamayan TGK hastası olarak değerlendirildi. Açıklanamayan TGK tanılı hastalarda ortalama 25(OH)D seviyeleri kontrol grubuna göre anlamlı olarak düşük saptandı (p=0.022). ROC curve analizi sonucunda 25(OH)D için cut-off değer 11 ng/mL olduğu görüldü. Spesifite %97.8 sensitivite %29.4 olarak bulundu. Sonuç: Açıklanamayan TGK hastaları düşük Vitamin D seviyelerine sahipler ve bu sonuç Vitamin D’nin olası gebelik kayıplarında rolü olabileceğini gösterebilir. Vitamin D replasmanının açıklanamayan TGK tanısı almış hastalarda olası gebelik kaybını önleyip önlemediğini gösteren çalışmalara gereksinim vardır.Article Acil Serviste Yatan Hastaların Düşme Risklerinin Belirlenmesi(2021) Yeşim Ahmedov; Anvar AhmedovAmaç: Bu çalışmanın amacı, acil serviste gözlem altına alınan hastaların düşme risklerini, düşme ve yaralanma durumlarını, Hendrich II düşme riski ölçeğinin duyarlılığını belirlemektir. Yöntem: Bu prospektif kohort çalışmada, 18-89 yaş arasında travma ve/veya acil cerrahi girişim nedeniyle gözlem altına alınan 295 hasta değerlendirildi. Hastaların düşme riskleri Hendrich II düşme riski ölçeği ile tanılandı. Veriler tanımlayıcı istatistik yöntemler ve ROC (receiver operating characteristic curve) analizle değerlendirildi. Bulgular: Çalışmada izlem sırasında 63 hastanın düştüğü saptandı. Düşen hastaların yaş ortalaması 47, %68.3’ü (n=43) kadındı. Düşme sonrası 14 hastada küçük, 2 hastada orta derecede yaralanma gelişti. Ölçeğin %95 güven aralığında ROC eğrisi altındaki alan değeri 0.661 olarak belirlendi. Geliştirenler tarafından önerilen 5 ve üzeri puan kesim noktasında ölçeğin duyarlılığı %95.2, özgüllüğü %9.1 olarak bulundu. Sonuç: Acil serviste hastaların düşme riskini tanılamada Hendrich II düşme riski ölçeğinin kabul edilebilir düzeyde ayrıma sahip olduğu, 5 ve üstü puan kesme noktasında tanısal performansının düşük olduğu sonucuna varıldı.Article )actors affecting success in intrauterine insemination cycles 2-year single center e[perience(2021) Gizem Berfin ULUUTKU; Rahime Nida BAYIK; İbrahim KALE; Başak ERGİNObjective: The aim of this study is to evaluate the success rates of intrauterine insemination cycles due to ovulation induction with clomiphene citrate and gonadotropins, and to identify factors associated with successful outcomes in women with unexplained infertility and ovulatory dysfunction. Material and Methods: Between June 2017 and October 2019, 223 intrauterine insemination cycle records were scanned retrospectively in 152 infertile couples diagnosed with ovulatory dysfunction or unexplained infertility. Result: A total of 33 positive pregnancy test results were obtained, which had shown a pregnancy success rate of 14.8%. Pregnancy success rate in Gonadotropin IUI (Intrauterine Insemination) cycles was found as 16.6% and pregnancy success rate in CC (Clomiphene Citrate) IUI cycles was found as 9.3%. While it has been detected that smoking has had a negative effect on IUI success rate for the infertile population with ovulatory dysfunction and unexplained infertility (p=0.012); factors such as female age, BMI (Body mass index), infertility span, basal FSH (Follicle Stimulating Hormone), basal LH (Luteinizing Hormone), basal estradiol levels and trigger-day endometrial thickness were found to have no correlation with IUI success rate at all.Review Citation - WoS: 0Citation - Scopus: 0Acute spinal epidural hematoma: A case report and review of the literature(Turkish Assoc Trauma Emergency Surgery, 2020) Akar, Ezgi; Ogrenci, Ahmet; Koban, Orkun; Yilmaz, Mesut; Dalbayrak, SedatSpinal epidural hematoma (SEH) is a rare but a significant cause of spinal cord compression and neurologic deficits. Its etiology is usually unknown and requires emergency intervention. The present study aims to review the clinical significance, treatment strategies and clinical outcomes of traumatic SEH with a rare case presentation. Our patient was a 42-year-old female who presented with back pain and loss of sensation and strength in the legs. The patient did not have any disease and did not use anticoagulant drugs. The patient developed numbness in her legs half an hour after having a traditional back walking massage due to occasional back pain. She was paraplegic and anesthetic when seen in our clinic. Thoracic computed tomography (CT) and magnetic resonance imaging (MRI) revealed posterior epidural hemorrhage at Th3-Th4 levels. In the 12th hour, the hematoma was evacuated by an emergency decompressive hemilaminectomy. At the postoperative 24th hour, the patient had symptomatic improvement, and in the sixth month, the patient was mobilized with support. SEH is a rare condition that should be considered in patients with sudden onset of back pain and extremity weakness. Although the gold standard diagnostic tool is MRI, CT is often sufficient to avoid delayed surgery. Immediate surgical decompression (laminectomy/hemilaminectomy) should be performed in cases diagnosed with SEH with neurological deficits.Article Adaptation of COVID-19 risk perception and COVID-19 prevention guidelines compliance scales to Turkish: a validity and reliability study(2021) Nazlı Kaya; Özlem Karatana; Emre İşçiAim: The aim of this study is to make Turkish adaptation and psychometric analysis of the COVID-19 Risk Perception and COVID-19 Prevention Guideline Compliance scales. Material and Method: The COVID-19 Risk Perception and COVID-19 Prevention Guideline Compliance scales administered to a total of 385 healthcare workers (Emergency medical technician, paramedic, ambulance driver etc.) and 50 healthcare workers were retested two weeks later. The opinions of 10 experts were taken for the content validity of the scale, the confirmatory factor analysis was performed for the construct validity, the Cronbach's alpha reliability coefficient was calculated to determine the internal consistency, and the test-retest reliability was performed and the results were evaluated with Pearson correlation analysis. Results: It can be concluded that an agreement among experts according to the results of the content validity index of the Turkish version of COVID-19 Risk Perception scale was found to be 0.91, the COVID-19 prevention guideline compliance scale was found to be 1. The test-retest reliability correlation of the scales was 0.85. Conclusion: COVID-19 Risk Perception and the COVID-19 prevention guideline compliance scales were suitable for Turkish culture, and they are valid and reliable.Article The Adaptation Study of The Metacognition, Self-efficacy and Learning Processes Scale into Turkish: Results of Confirmatory Factor Analysis(2016) R. Suat IŞILDAK; M. Sabri KOCAKÜLAH; Mustafa ÇORAMIK; Erdoğan ÖZDEMİR.This study involves the adaptation of a scale into Turkish which is developed by Thomas, Andersonand Nashon (2008) to investigate elements of students’ metacognition, self-efficacy and constructivist sciencelearning processes. In this context linguistic equivalence, validity and reliability analyses were conducted. Thescale was administered to 913 secondary school students aged between 15 and 18 years of age in four cities ofTurkey. Results of the confirmatory factor analyses [2(395, n=913)=1137.10, p<.000; RMSEA=.045;GFI=.92; CFI=.93; NNFI=.92] show that five factorial construct of the original scale was preserved in theTurkish form. Factor loadings differ from 0.50 to 0.70 for items and item-total score correlations ranged from0.39 to 0.65. The Cronbach alpha coefficient for whole scale was also calculated as 0.93.Letter Citation - WoS: 0Citation - Scopus: 0Addendum to Spinal Schwannomatosis: Case Report of a Rare Condition(Turkish Neurosurgical Soc, 2017) Hakan, Tayfun; Celikoglu, Erhan; Aker, Fugen; Barisik, Nagehan[No Abstract Available]Article Adenoidektomi Sonrası Kilo Alımı, Boy Artışı ve Ebeveyn Memnuniyeti(2019) Evrim ŞENKAL; Elif ELHAKAN; Pelin KOÇDOR; Arzu TATLIPINARAmaç: Çocuklarda adenoidektomi sonrası erken postoperatif dönemde, uyku bozukluğu açısındanebeveyn memnuniyeti ve fiziksel değişimi (kilo, boy) araştırmaktır. Gereç ve Yöntemler:Okan Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kulak Burun Boğaz Kliniğinde adenoidektomi olan pediatrikhastalarda, ameliyat öncesi ve sonrası üçüncü ayda boy, kilo, ayrıca Z skorlarına bakıldı. Buhastaların ebeveynlerine Pediatrik Uyku Anketi uygulandı. Kontrol grubu olarak; aynı dönemdePediatri Kliniği Sağlıklı Çocuğa başvuran bir grup hastanın; ilk başvuru kilo, boy, Z skorları veüçüncü ay değerleri belirlendi. Bulgular: Adenoidektomi olan bireylerde (n=32), preoperatif vepostoperatif kilo ve boy ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık mevcuttur.Aynı şekilde, kontrol grubunda da (n=37) birinci ay ve üçüncü ay ölçümler arasında istatistikselanlamlı fark bulundu. Adenoidektomi grubundaki postoperatif kilo Z-skor ortancaları, preoperatifkilo Z-skor ortancalarına göre daha yüksek iken, kontrol grubunda ilk muayene veüçüncü ay muayene kilo Z-skor ortancaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı.Adenoidektomi grubundaki bireylerin postoperatif boy Z-skor ortancaları, preoperatif boy Zskorortancalarına göre daha yüksek idi, kontrol grubundaki bireylerde ise ilk muayene veüçüncü ay muayene boy Z-skor ortancaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark belirlenmedi.Adenoidektomili bireylerde, Pediatrik Uyku Anketi preoperatif uyku anketi skor ortalaması9,23±3,73 iken, Pediatrik Uyku Anketi postoperatif uyku anketi skor ortalamasının2,77±2,55 olduğu saptandı. Sonuç: Adenoidektomi kilo alımı, boy artışına erken dönemde katkısağlamakta, uyku anket skorlarında düzelmeye neden olmaktadır. Uyku bozuklukları veya tıkayıcıuyku apnesi nedeni ile adenotonsillektomi planlanan bazı hastalarda adenoidektomininde tek başına belirgin bir iyileşme sağlayabildiğini bilmek, cerrahiye karar vermede, gerek cerrahagerekse ebeveyn beklentilerine yardımcı olacaktır.Article ADOLESAN VOLEYBOLCULARDA KUADRİSEPS FEMORİS KASINA UYGULANAN KİNEZYOLOJİK BANTLAMANIN STATİK DENGE, ENDURANS VE PROPRİOSEPSİYON ÜZERİNE ETKİLERİ(2020) Mehmet Serhat SEYFİOĞLU; Emine ATICI; Fizyoterapi ve Rehabilitasyon / Physiotherapy and RehabilitationBu çalışmada adolesan voleybolcularda kuadriseps femoris kasına uygulanan kinezyolojik bantlamanındenge, endurans ve propriosepsion üzerine etkilerini araştırmak amaçlanmıştır. Araştırmaya adölesan 20 erkekvoleybol oyuncusu dahil edildi. Sporcuların kuadriseps kasını fasilite etmek amacı ile kinezyolojik bantlama(KB) uygulandı. Sporcuların statik denge performansları 'Tek ayak üzerinde durma testi' (TADT), enduransı‘Single leg squat testi’ ve ‘Lunge Testi’ ile propriyosepsiyon duyusu ise ‘Kapalı Kinematik Açı ReprodüksiyonTesti’ ile bantlama öncesi ve bantlamadan 48 saat sonra değerlendirildi. Elde edilen verilerin analizi için SPSS22.0 programı kullanıldı. KB öncesi ve sonrası ölçüm değerleri incelendiğinde sağ ve sol alt ekstremite Tekayak üzerinde durma testi, Single leg squat testi, Lunge Testi ve Kapalı kinematik Açı Reprodüksiyon Testitestlerinde istatistiksel olarak anlamlı fark görülmüştür (p<0,05). Kineziyolojik bantlama klinik olarak denge,propriyosepsiyon ve enduransı geliştirmek için etkili bir tekniktir. Farklı uygulama tekniklerine göredeğerlendirmek için daha fazla araştırma gerekmektedir.