TR Dizin İndeksli Yayınlar / TR Dizin Indexed Publications Collection

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14517/20

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 20 of 1037
  • Article
    Korunmaya İhtiyacı Olan Çocuklara Yönelik Olarak Yapılan Çalışmaların İncelenmesi
    (2025) Idrisoglu, Ozge; Gonen, Mubeccel
    Bu araştırmada, 0-18 yaş arası korunmaya ihtiyacı olan çocuklara yönelik olarak Türkiye’de yapılmış çalışmalara Ulusal Tez Merkezi, TR Dizin ve Dergipark veri tabanları aracılığıyla erişilerek tematik içerik analizi yapılmıştır. Araştırma kapsamında ulaşılan 82 çalışma; yayın yılı, yayın türü, temel çalışma alanı, çalışma alt alanı, örneklem yaş grubu, ele alınan gelişim alanı ve kullanılan araştırma yöntemi olarak farklı kategoriler altında içerik analizi teknikleri ile analiz edilmiş, elde edilen bulgular tablo ve grafikler kullanılarak sunulmuştur. Bulgulara göre araştırmaya dahil edilen çalışmaların %85,4’ünün tez olduğu, çalışmaların ağırlıklı olarak 2011-2019 yılları arasında yayınlandığı, konuya ilişkin yapılmış çalışmaların %39’unun Eğitim bilimleri alanı bünyesinde yayınlandığı, çalışmalarda en fazla ele alınan gelişim alanının sosyal-duygusal gelişim olduğu, örneklem olarak seçilen yaş grubunun çoğunlukla 7-12 yaş grubu olduğu ve çalışmalarda büyük oranda herhangi bir müdahale programının uygulanmadığı betimsel bir yöntemin kullanıldığı ortaya konulmuştur.
  • Article
    Evaluation of Youtubetm as an Information Source for Indirect Restorations: Cross-Sectional Evaluation
    (2024) Doğruer, Işıl; Ömeroğlu, Merve Kütük
    Purpose: To evaluate the usefulness and quality of popular videos about indirect restorations shared by different uploaders on YouTube and to evaluate the demographic characteristics of the videos. Materials and Methods: The most commonly used terms related directly to indirect posterior restorations were determined as \"inlay\" and \"onlay\" in this topic. Of the 400 videos (200 for each topic), 40 videos were selected for analysis. Evaluations were made for each video in terms of the following: (1) number of views, (2) number of comments, (3) days since up-load, (4) number of ’likes’, (5) Viewing rate; [(number of views/number of days since upload) * 100%], (6) Viewer interaction, (7) Usefulness Index score, (8) 5-point global quality scale (GQS) criteria. Results: No statistically significant difference was found among usefulness scores and video sources. (p=0.754). Based on the usefulness score, 20% were classified as good, 40% as poor, and 40% as moderate. No statistically significant difference was found among primary purpose of videos and video sources. (p=0.754). The greatest number of videos (42.5%) was uploaded by dentists (n=17). When the primary purpose is evaluated for the videos uploaded by dentists, the highest numerical value was determined as education for health professionals (52.9%) (n=9). Conclusions: The contents of YouTube videos regarding the indications and production stages of inlay and onlay restorations need to be revised according to our evaluation criteria. The number of educational videos providing detailed content and information to patients should be increased.
  • Article
    Küresel Ekonomi Politika Belirsizliğinin G7 Ülkeleri Enflasyon Davranışları Üzerindeki Etkisi ve Nedenselliği
    (2024) Aydın, Gülden Kadooğlu; Münyas, Turgay
    Salgın döneminden sonra son zamanlarda yaşanan tüketimdeki artışlar, küresel boyutta tedarik zincirinde meydana gelen bozulmalar ve son olarak da Rusya-Ukrayna işgali ile birlikte tüm dünyada enflasyon artış göstermiştir. Bununla beraber belirsizliğin de yaşandığı piyasalarda hem ekonomik hem de finansal açıdan toplum oldukça etkilenmiştir. Bu çalışmanın amacı G7 ülkelerinde etkisini gösteren enflasyon üzerindeki küresel politika belirsizliğini araştırmaktır. Araştırmanın amacına yönelik olarak uygulanan panel birim kök testleri ve yatay kesit bağımlılık testlerinin sonuçları, bu ülkelerin enflasyon değerlerinin zaman içindeki dalgalanmalara rağmen genel olarak ortalamaya dönme eğilimi gösterdiğini ortaya koymaktadır. Bu bulgu, G7 ülkeleri arasında enflasyon düzeyleri açısından bir yakınsama sürecinin varlığını göstererek, ekonomik entegrasyonun ve benzer politika yaklaşımlarının etkilerini yansıtmaktadır. İkinci olarak, panel regresyon modeli kullanılarak yapılan tahminler, küresel ekonomi politikası belirsizliği endeksinde yaşanan artışların enflasyon üzerinde olumsuz etkilere sahip olduğunu göstermektedir. Bu durum, küresel ekonomik ortamda politika belirsizliğinin enflasyonist baskılar yarattığını ve ekonomik istikrarı olumsuz etkilediğini göstermektedir. Son olarak, panel nedensellik testi ile küresel ekonomi politikası belirsizliği ile gelişmiş ülkelerin enflasyon rakamları arasındaki bilgi akışının yönü belirlenmiştir. Bu testler, küresel ekonomik belirsizliğin gelişmiş ülkelerin enflasyonunu etkileyebileceğini göstermektedir.
  • Article
    The Impact of International Terrorism on Economic Growth in OECD Countries
    (2024) Çinar, Sinan; Has, Banu
    Terör, çeşitli disiplinler üzerinde etkili olan bir olgudur ve uluslararası ilişkileri ile iktisadi dünyayı doğrudan etkiler. Bu alandaki çalışmalar, farklı ülkeler ve ülke gruplarını kapsamaktadır. Bu çalışmada, terörizmin uluslararası düzeyde ülkeler arası ilişkiler ve iktisadi büyümeye etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Terörizm ile iktisadi büyüme ilişkisi, OECD ülkeleri üzerinde incelenmiştir ve 2010-2022 dönemini kapsamaktadır. Bu çalışma, kurulan model, kullanılan yöntem ve ilgili ülke grupları üzerinde terörizm ve ekonomi ilişkisini inceleyen bir çalışma olması bakımından literatüre katkı sağlamaktadır. Dinamik Panel Veri analizi kullanılarak, 2 aşamalı sistem GMM yöntemi uygulanmıştır. Yapılan analizlere göre, küresel terörizmdeki bir birimlik artışın uluslararası düzeyde ülkelerin iktisadi büyümelerini 0.19 birim azalttığı tespit edilmiştir.
  • Article
    Soul Animasyon Film Mekânlarının Paradigmatik ve Sentagmatik Bağlamda Göstergebilimsel Analizi
    (2025) Demirci, Cemre; Kavut, İsmail Emre
    Mekân göstergebilimi, mekânın temel elemanları ile özneye anlatı yöntemlerini ve anlamlandırma sürecini incelemektedir. Birçok göstergebilimsel metodoloji gibi, mekân göstergebiliminde de farklı kuram ve yöntemler mevcuttur. Çalışma, mekân göstergebilimi çerçevesinde sinema mekânlarının tasarımını değerlendirerek, bu tasarımların izleyici üzerindeki anlam ve etkilerini incelemeyi amaçlamaktadır. Çalışmada öncelikle göstergebilimin kapsamı ve temel yöntemleri ele alınmış, ardından kurgusal mekânda göstergebilim konusu literatür araştırmasıyla okuyucuya sunulmuştur. Çalışmada, Soul animasyon filminin mekânları, göstergebilimin kurucu isimlerinden Ferdinand de Saussure'ün kuramı temel alınarak analiz edilmiş, mekânların türleri ve filmin genel anlatısı bağlamında işlenen metaforlar incelenmiştir. Filmde yer alan somut ve soyut mekânlar arasındaki tasarım farklılıklarının ve bu mekânların izleyiciye ilettiği mesajların çözümlenmesi, çalışmanın temel problemini oluşturmaktadır. Filmin geniş bir izleyici kitlesine hitap etmesi, soyut kavramların temel görsel temsil yöntemleriyle nasıl aktarıldığını incelemek için uygun bir zemin oluşturmuştur. Çalışma, somut mekânların fiziksel unsurların birer göstergeye dönüşmesi ile oluştuğunu, soyut mekânların ise kültürel belleğe dayalı paradigmatik unsurlarla anlam kazandığını göstermektedir. Makale, kurgusal mekânlarda göstergebilimsel yaklaşımları örnek bir animasyon filmi üzerinden okuyarak, kurgusal mekânlarda göstergebilimsel yöntemlere sistematik bir yaklaşım sunma amacı taşımaktadır. Çalışmada yer alan mekân analizlere, şematik ifadeler ile aşamalı bir biçimde ilerleyerek çözümlenmiştir. Makale, mekân göstergebilimine, Saussure’ün temeline aldığı paradigma ve sentagma kavramlarını dahil ederek, kurgusal mekânların anlam üretim süreçlerini bu kavramlar ışığında incelemeyi hedeflemektedir.
  • Article
    Running Symmetry in Professional Football: Are We Measuring What Matters?
    (2025) Tarakcı, Selçuk; Akyüz, Oktay; Karaman, Taner
    Bu çalışmanın amacı, GPS cihazlarıyla ölçülen koşu simetrisi ile profesyonel futbolcuların yaralanma riski ve performans metrikleri arasındaki ilişkiyi değerlendirmektir. Türkiye Süper Liginde mücadele eden kulüpten 18 profesyonel futbolcu araştırmaya katılmıştır. 2022-2023 sezonu boyunca GPS sistemi yardımıyla futbolcuların koşu simetrisi verileri kaydedilmiştir. Ayrıca toplam mesafe, yüksek şiddetli koşu mesafesi, yüksek metabolik güç mesafesi, oyuncu yükü, ivmelenme ve yavaşlama gibi performans metrikleri de tüm sezon boyunca kaydedilmiştir. Futbolcuların koşu simetrisi ve performans metrikleri, antrenman geçmişi, fiziksel adaptasyon ve kültürel antrenman farklılıklarından etkilenebilir. Özellikle farklı liglerde yetişmiş, farklı metodolojilerle antrenman yapmış olan yerli ve yabancı futbolcular arasında bu tür parametrelerde farklılıklar olup olmadığı da araştırmaya dahil edilmiştir. Araştırmada koşu simetrisinin yalnızca bir biyomekanik parametre olup olmadığını değil, aynı zamanda sakatlık riski ile ilişkili performans değişkenleri üzerindeki etkisini de değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Yapılan analiz sonuçları, oyuncular arasında koşu simetrisinde belirgin farklılıklar olduğunu ortaya koymuştur. Savunma oyuncularıyla oyuncu yükü değerleri açısından hücum ve orta saha oyuncuları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu bulunmuştur. Ayrıca, koşu simetrisi ile belirli performans metrikleri arasında pozitif bir korelasyon gözlemlenmiştir. Bu durum koşu simetrisi ile spor performansı arasında potansiyel bir bağlantı olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak, GPS teknolojisiyle ölçülen koşu simetrisinin, profesyonel futbolcularda performans ve sakatlık riski için değerli bir gösterge olarak hizmet edebileceğini öne sürmektedir.
  • Article
    Üniversite Öğrencilerinin Kozmetik Cerrahi Kabul Düzeyleri ve Etkileyen Faktörler
    (2024) Çoban, Niran
    Dünya genelinde kozmetik cerrahiye olan talep hızla artmaktadır. Günümüzde medyanın etkisi sonucunda bireylerin beden imajına yönelik düşüncesi değişmekte ve bunun sonunda kozmetik cerrahiye yönelik tutumları farklılaşmaktadır. Bu çalışmanın amacı üniversite öğrencilerinin kozmetik cerrahiyi kabul durumları ve etkileyen faktörlerin belirlenmesidir. Tanımlayıcı tipteki araştırma Eylül 2022–Ocak 2023 tarihleri arasında, bir vakıf üniversitesinde lisans veya ön lisans düzeyinde öğrenim görmekte olan, 326 öğrenci ile tamamlandı. Araştırma verileri Tanıtıcı Özellikler Formu ve Kozmetik Cerrahi Kabul Ölçeği kullanılarak çevrimiçi ortamda toplandı. Öğrencilerin yaş ortalaması 20,89±4,51 (min=18; maks=50)’dir. Öğrencilerin Kozmetik Cerrahi Kabul Ölçeği puan ortalaması 54,917±20,363 (min=15; maks=102) bulundu. Ölçek alt boyut puan ortalamalarının ise; Kişisel Boyut 21,666±8,143 (min=5; maks=35), Sosyal Boyut 13,163±7,794 (min=5; maks=35), ve Düşünceler Boyutu 20,089±8,130(min=5; maks=35) olduğu saptandı. Çalışma sonucunda üniversite öğrencilerinin sosyal medya kullanma durumu, sosyal medyada geçirilen süre, sosyal medyada estetik cerrahı takip etme, sosyal medyada filtre kullanma sıklığı, kozmetik malzemelere ayrılan aylık bütçe miktarı ve estetik cerrahi olmayı isteme durumlarının öğrencilerin kozmetik cerrahi kabul düzeylerini arttırdığı belirlendi.
  • Article
    Analyzing the Cooperation Between Azerbaijan Naval Forces and Türkiye: Strategic, Operational, and Diplomatic Aspects
    (2024) Çora, Hakan; Gürson, Alı Poyraz; Mikail, Elnur Hasan; Çora, Ali Nazmi
    This study investigates the historical context and strategic evolution of the naval cooperation between Azerbaijan and Türkiye, highlighting its roots in the early years of Azerbaijan's independence following the dissolution of the Soviet Union. As both nations embarked on building and modernizing their naval capabilities, their partnership became a cornerstone of regional security in the Caspian and Black Seas. The study emphasizes how this cooperation has grown from initial diplomatic ties into a robust military alliance, driven by shared strategic interests and mutual security concerns. The analysis delves into the strategic significance of this partnership, focusing on its role in enhancing the stability of a geopolitically sensitive region. The Caspian Sea, with its vast energy resources, and the Black Sea, a critical maritime zone, both play pivotal roles in regional dynamics. By fostering cooperation in these areas, Azerbaijan and Türkiye not only strengthen their own defense capabilities but also contribute to broader regional security frameworks. Operationally, the collaboration between the two nations' naval forces is characterized by joint exercises, training programs, and the establishment of information-sharing mechanisms. These efforts are designed to improve the interoperability of their naval forces, allowing them to respond more effectively to potential security threats. The study also outlines key areas for future collaboration, including maritime domain awareness, counterterrorism operations, and humanitarian assistance, which could further enhance the strategic partnership. By providing a nuanced and multidimensional analysis, this study aims to offer a comprehensive understanding of the Azerbaijan-Türkiye naval cooperation. It explores the implications of this partnership for regional stability, security, and the balance of power, as well as its potential to influence future maritime and geopolitical developments in the wider region.
  • Article
    Sınır Eğrisi ve İskelet Özellikleri ile El Yazısı Rakam Tanıma
    (2025) Çelik, Hasan Hüseyin; Gok, Ihsan
    Bu çalışmada el yazısı rakam tanımaya ilişkin bir uygulama tanıtılmaktadır. El yazısı rakamların tanınması amacıyla kullanılan öznitelik verileri, rakam şeklinin sınır eğrisi ve iskelet yapısından çıkartılmaktadır. Bu iki öznitelik seti, rakamlara ait biçimsel özellikleri tanımada tamamlayıcı özellikler göstermektedir. El yazısı rakam görselleri öncelikle arka zeminde ayrıştırılarak siyah-beyaz ikili görüntüye dönüştürülmüş ve izleyen aşamada normalizasyon işlemi ile 40x40 boyutlarında görüntü matris verileri elde edilmiştir. Bu matris verileri temel alınarak el yazısı karakterin sınır eğrisi ve iskelet formları oluşturulmuştur. Çalışmada 300 adet el yazısı rakam örnekleri kullanılmıştır. Sınır eğrisi ve iskelet formlarından çıkartılan farklı öznitelikler kullanılarak bir veri seti üretilmiştir. Elde edilen veri seti ile eğitilen bir Yapay Sinir Ağı (YSA) kullanılarak el yazısı rakamların sınıflandırılması sağlanmıştır. Sınırlı sayıda örnek kullanımı ile birlikte tanıma başarısı %96.7 olarak elde edilmiştir.
  • Article
    Seçim Kampanya Ürünlerinde Grafik Tasarımın Dijitalleşme Süreci
    (2025) Avcı, Yasin; Başar, Mehmet Reşat
    Bu araştırmada, 1990-2020 yılları arasında Türkiye’de gerçekleşen seçim kampanyalarındaki grafik tasarım ürünlerinin dijitalleşme süreçleri incelenmektedir. Araştırmanın amacı, dijital devrimin seçim kampanyalarında kullanılan grafik tasarım ürünleri üzerindeki etkilerini ve dijital ürünlerin geleneksel ürünlerle olan etkileşimini analiz etmektir. 2000'li yıllarla birlikte hız kazanan dijitalleşme süreci, seçim kampanyalarında yeni medya araçlarının kullanımını yaygınlaştırmaktadır. Geleneksel ürünlerin afiş, broşür gibi türleri dijital ortamlarda paylaşım görselleri, bilgi grafikleri ve tematik video içeriklerine dönüşmektedir. Bu dönüşüm, etkileşimli bir grafik tasarım dili oluştururken, aynı zamanda görsel sadelik ve etkiyi artırmıştır. Araştırmada tarama yöntemi kullanılarak, 1990-2020 yılları arasındaki seçim kampanyalarında üretilmiş grafik tasarım ürünleri üç dönem halinde incelenmektedir. Birinci dönem (1990-2000), ikinci dönem (2000-2010) ve üçüncü dönem (2010-2020) olarak ele alınan bu süreçlerde, her dönemdeki geleneksel ve dijital ürünlerin özellikleri analiz edilmektedir. Bulgular, geleneksel ürünlerin kampanyaların önemli bir parçası olmaya devam ettiğini; dijital ürünlerin ise özellikle yapılan son seçimlere doğru daha etkili kullanıldığını göstermektedir. Dijitalleşmenin etkisiyle, grafik tasarımlar görsel sadelik ve güç kazanarak dijital mecralarda daha fazla yer bulmaktadır.
  • Article
    Ortaklığın Giderilmesinde Arabuluculuk Süreci ve Anlaşma Belgesinin İcra Edilmesi
    (2025) Topak, Süleyman
    7445 sayılı Kanun ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na (HUAK) eklenen 18/B maddesi uyarınca taşınır ve taşınmaz malların paylaştırılması ve ortaklığın giderilmesiyle ilgili uyuşmazlıklarda dava açmadan önce arabuluculuk yoluna başvurulması dava şartı olarak düzenlenmiştir. Ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar ihtiyari arabuluculuk kapsamında çözüme kavuşmaya da elverişlidir. Ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklarda arabuluculuk yöntemi, tarafların kendi çözümlerini bulması ve uzun süren yargılamalar ile yargılama masraflarına katlanmaktan uzaklaşmak gibi yönleriyle avantajlar sağlamaktadır. HUAK m.18/B uyarınca ortaklığın giderilmesine ilişkin arabuluculuk süreci sonunda tarafların anlaşması halinde bir anlaşma belgesi düzenlenmelidir. Bu belgede uyuşmazlık taşınmazla ilgili ise kanunlarda yer alan sınırlamalar ile usul ve esaslar gözetilmelidir. Ayrıca ortaklığın giderilmesine ilişkin düzenlenen anlaşma belgesinin hüküm doğurması için sulh hukuk mahkemesinden icra edilebilirliğine ilişkin şerhin alınması zorunludur. Uygulamada, ortaklığın satış suretiyle giderilmesine ilişkin icra edilebilirlik şerhi taşıyan anlaşma belgelerinin gereğinin yerine getirilmesine ilişkin taleplerin, sulh hukuk mahkemesi satış memurlukları tarafından bu belgenin mahkeme kararı olmadığı ileri sürülerek icra edilmediğine şahit olunmaktadır. Yine resmi sicile kayıtlı taşınır ve taşınmaz üzerindeki ortaklığın arabuluculuk yoluyla giderilmesi ve anlaşmanın malik değişikliğine ilişkin olması halinde icra edilebilirlik şerhi taşıyan anlaşma belgelerinin mahkeme kararı olmadığı ileri sürülerek resmi sicilde icra edilmediği görülmektedir. Bu çalışmada taşınır ve taşınmazlar üzerindeki ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıkların arabuluculuk yöntemiyle çözüme kavuşma süreci ve süreç neticesinde düzenlenecek anlaşma belgesinin nasıl icra edilmesi gerektiğinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu çerçevede, uygulamada ortaya çıkan sorunların kaynağı tespit edilmeye çalışılmış ve bu sorunlara ilişkin çözüm önerilerine yer verilmiştir.
  • Article
    Yasama Organlarının “Bilgilenim (Hearing)” Yetkisi ve TBMM’nin Güçlendirilmesi İçin Yeni Öneriler
    (2024) İba, Şeref; Şirin, Sinem
    Yasama ve yürütme organı arasındaki ilişkiler ve etkileşim açısından Anayasada “kuvvetler ayrılığı” ilkesinin ne şekilde benimsendiği ve uygulandığı belirleyici bir nitelik taşır. Katı veya belirgin kuvvetler ayrılığının esas alındığı başkanlık sistemlerinde denge ve denetleme mekanizmalarının işlerliği ve güncellenmesi daha önemli hale gelmektedir. Güçlü yürütme karşısında kaçınılmaz olarak parlamentonun da güçlendirilmesi hedefi doğrultusunda Anayasa, TBMM İçtüzüğü ve parlamenter hayatla ilgili diğer kanunların reforma tabi tutulması gerekmektedir. Bu bağlamda, anayasa değişikliği gerektirmeyen sadece TBMM İçtüzüğüne eklenebilecek yeni maddelerle, dünya parlamentolarında başarıyla uygulanmakta olan “hearing” yetkisinin getirilmesi gerekmektedir. Bu gereklilikten hareketle bu çalışmada hükümet sistemi fark etmeksizin neredeyse tüm yasama organlarında kullanılan bu önemli aracın TBMM’de de uygulanması için bir model geliştirilmesi amaçlanmıştır. İngiltere, ABD, Almanya, Fransa, Macaristan, İspanya, Polonya ve Avrupa Parlamentosu olmak üzere farklı sistemlerdeki hukuki dayanağını ve yerleşik uygulamalarını karşılaştırmalı biçimde inceleyerek Türkiye’ye özgü nasıl bir İçtüzük değişikliği gerektiği konusunda öneri hazırlanmıştır. Çalışmanın Sonuç Kısmında, üç maddeden ibaret bir İçtüzük Değişikliği Teklifi taslağı hazırlanmıştır. İçtüzük Değişikliği Teklifi taslağında, TBMM için üç türlü “bilgilenim” yetkisi önerilmektedir. Bunların ilki ABD başkanlık sistemi de dahil tüm hükümet sistemlerinde görülen yürütme organının üst kademe kamu yöneticilerini ataması süreciyle ilgilidir; ikincisi, daimi komisyonların kendi görev alanlarıyla ilgili sürekli “bilgilenim” yetkisidir. Üçüncüsü ise, en az yılda bir defa ilgili daimi komisyonlarda düzenlenecek “dinleme ve izleme” amaçlı bilgilenimdir. Kanunların uygulamasını izleme anlamında parlamento çatısı altında gerçekleştirilecek bilgilenim, fiilen başarıyla uygulandığı takdirde, ülkemizden dünya parlamentolarına örnek uygulama modeli olabilecek bir mekanizma ortaya çıkabilir.
  • Article
    Toraks BT Taramalarında Tesadüfen Tespit Edilen Mezenterik Pannikülit: Tek Merkez Deneyimi
    (2024) Dogan, Demet; Gokce, Kagan
    Amaç: Bu çalışmanın amacı toraks Bilgisayarlı Tomografi (BT) alanında tesadüfen tespit edilen Mezenterik Pannikülit (MP) sıklığını bildirmek ve üst batın kesitlerinin incelenmesinin önemini vurgulamaktır. Yöntem: Retrospektif olarak yapılan bu çalışmaya Mart-Ağustos 2023 tarihleri arasında benign nedenlerle toraks BT çekilen ortanca yaşı 44 (yaş aralığı: 18-91) olan 300 kadın, 414'ü erkek toplam 714 yetişkin hasta dahil edildi. Toraks BT'de üst karın kesitlerinde MP'li olgular tespit edildi. Olgular klinik, laboratuvar ve radyolojik bulgulara göre değerlendirildi. Bulgular: Toraks BT'sinde üst batın kesitlerinde 10 (%1,4) mezenterik pannikülit hastası tespit edildi. Hastaların 2'si kadın, 8'i erkekti. MP oranı kadın hastalarda %0,66 iken erkek hastalarda %1,93 idi. Vakaların 7'sinde herhangi bir karın semptomu yoktu. Diğer 3 hastanın birinde şiddetli karın ağrısı, bulantı-kusma, halsizlik, eklem ağrısı, ateş, yan ağrısı, bir hastada ateş, bulantı-kusma, yorgunluk mevcuttu. Sonuç: Toraks BT taramalarında üst karın görüntülerinin dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi MP'nin saptanmasını ve ilişkili karın hastalıklarının erken tespitini mümkün kılmaktadır.
  • Article
    Total Tiroidektomide Starion Damar Mühürleme Sisteminin Konvansiyonel Teknik ve Harmonik Odaklı Ultrasonik Cihaz ile Karşılaştırılması
    (2024) Gökçe, Kağan; Özder, Nuriye; Ersoy, Ömer Faik; Polat, Coşkun
    Amaç: Bu çalışmada Multinodüler Guatr (MNG) nedeniyle total ti - roidektomi yapılan hastalarda Starion Tissue Welding SystemTM (STWS) kullanımının, konvansiyonel teknik ve Harmonik Odaklı Ultrasonik ScalpelTM (HFUS) kullanımı ile operasyon süresi, ame - liyat sırasında ve sonrasındaki kanama miktarı ile ameliyat sonrası komplikasyonlar açısından karşılaştırılması amaçlanmaktadır. Materyal ve Metot: Haziran 2013 ile Ağustos 2014 tarihleri arasında MNG nedeniyle total tiroidektomi yapılan 60 hasta retrospektif olarak in- celendi. Hastalar uygulanan cerrahi yönteme göre üç gruba ayrıldı. Her grup 20 hastadan oluşuyordu. Operasyonlarda Grup-A’da konvansiyo- nel klemp bağlama tekniği, Grup-B’de STWS, Grup-C’de HFUS kulla - nılarak orta tiroid damarlarına, tiroid bezinin üst ve alt kutup arterlerine/ venlerine ligasyon/koagülasyon ve kesme işlemleri uygulandı. Gruplar operasyon süresi, operasyon sırasında ve sonrasında kanama miktarı ve karşılaşılan komplikasyonlar açısından karşılaştırıldı. Bulgular: Operasyon süreleri Grup-A’da 63,25±28,66 dakika, Grup- B’de 42,60±20,14 dakika, Grup-C’de 49,60±9,17 dakika olarak be- lirlendi (p ˂0,05). Perioperatif kanama Grup-A’da 93,50±56,05 ml, Grup-B’de 25,60±15,21 ml, Grup-C’de 62,50±23,31 ml idi (p˂0,05). Ameliyat sonrası kan drenajı sırasıyla 124,50±153,09 ml, 8,75±11,68 ml ve 35,75±25,91 ml idi (p˂0,05). Hemostaz açısından Grup-A’daki iki hastada ilk 24 saat içinde hemostaz ihtiyacı duyulurken, Grup-B ve Grup-C’de hemostaz ihtiyacı olmadı (p=0,12). Ameliyat sonrası 1. günde ölçülen kan kalsiyum düzeyleri Grup-A’da 8,39±0,56 mg/ dl, Grup-B’de 8,34±1,14 mg/dl, Grup-C’de 8,37±0,78 mg/dl olarak tespit edildi (p=0,86). Ameliyat sonrası 1. Günde ölçülen kan parat - hormon düzeyi sırasıyla 52,72±35,85 pg/dl, 34,77±20,0 pg/dl ve 56,41±36,56 pg/dl idi (p=0,09). Sonuç: Tiroid cerrahisinde STWS, ameliyat sırasında ve sonrasında kanama miktarının azalması, ameliyat süresinin kısalması ve komp- likasyon oranlarının düşük olması nedeniyle güvenle kullanılabilir.
  • Article
    Yüksek Yağlı Diyetle Oluşturulan Obez Sıçanların Karaciğerleri Üzerinde Timokinonun Koruyucu Etkisinin Araştırılması
    (2024) Alkan, Isinsu; Bakirhan, Elfide Gizem; Tufek, Nur Hande; Arslan, Gulay; Altunkaynak, Berrin Zuhal; Kaplan, Süleyman
    Amaç: Yaşam kalitesini düşüren ve birçok farklı hastalığın temelini oluşturan obezite alınan kalori ile harcanan kalori arasındaki dengenin bozulmasından kaynaklanmaktadır. Alınan kalorinin artması ve vücutta yağ birikimin gözlenmesi beraberinde birçok farklısağlık sorununu da ortaya çıkarmaktadır. Obeziteye bağlı karaciğer yağlanması ve karaciğer hasarı bu hastalıklardan biridir. Karaciğer yağlanması fonksiyonların bozulmasına ve buna bağlı olarak homestazın değişmesine sebebiyet vermektedir. Bir antioksidan olan thymoquinone karaciğer hasarlarında tercih edilmektedir. Bu çalışmada obeziteye bağlı olarak oluşan karaciğer hasarında thymoquinone’nun protektif etkisi incelenmesi amaçlanmıştır. Materyal ve Metot: Çalışmamızda 24 adet yetişkin erkek Wistar albino sıçan rastgele dört gruba (n: 6) ayrıldı. Non-obez kontrol (NOC) ve Non-obez timokinon (NTQ) grubu standart yem ile beslenirken; obez kontrol (OC), obez-timokinon (OTQ) grupları15 hafta boyunca yüksek yağlı diyet (kalorinin %40’ı yağdan) ile beslendi. Tüm tedavi gruplarına altı hafta boyunca i.p. 10 mg/kg timokinon verildi. Deneysel çalışmadan sonra denekler intrakardiyak perfüzyona alındı ve karaciğer dokuları çıkarıldı. Karaciğer örnekleri doku işlemine tabi tutuldu ve stereolojik ve histopatolojik analizler için 5μm kalınlığında kesildi. Elde edilen örnekler hematoksilen-eozin ile boyandı. Preparatlar kameralı mikroskop altında incelendi ve karaciğer ve sinüzoid hacmi Cavaileri metodu ile hepatosit sayısı ise fiziksel disektör metodu ile analiz edildi. Bulgular: Yapılan hacimsel analizlerde hem total karaciğer hem de sinüzoid hacimlerinde OC grubunda NOC grubuna göre artış izlendi. Yine her iki hacim analizinde de hacimlerin OTQ gruplarında OC gruplarına oranla azaldığı görüldü. Hepatosit sayısının incelenmesinde ise OC grubunda NOC grubuna oranla artış izlenirken; OTQ gruplarında OC gruplarına oranla azaldığı görüldü. Bunların yanı sıra NTQ grubundaki hepatosit sayısınında NOC grubuna göre önemli derecede arttığı izlendi. Histopatolojik analizler incelendiğinde ise OC grubunda balonlaşmış hepatositler seçilirken, OTQ grubunda bu balonlaşmaya rastlanamadı. Sonuç: Yapılan analizler ve elde edilen veriler dikkate alındığında timokinonun obezite kaynaklı karaciğer hasarında protektif etkiye sahip olabileceği düşünülmektedir. Bunun yanı sıra bu etkinin hangi yolaklar üzerinden ilerlediği daha kapsamlı analizler ile incelenmelidir.
  • Article
    Fizyoterapistlerin Kişi Örgüt Uyumu ve Tükenmişliklerinin İşten Ayrılma Niyetine Etkisi: Ankara İli Kamu Hastaneleri Örneği
    (2022) Atıcı, Emine; Danayiyen, Aysun; Bal, Merve Emine
    Bu çalışma Ankara İli Kamu Hastanelerinde görev yapan fizyoterapistlerin kişi-örgüt uyumu ve tükenmişliklerinin işten ayrılma niyeti üzerine olan etkisini belirlemek amacıyla yapıldı. Çalışmanın evrenini Ankara İli merkez ilçelerinde yer alan ve İl Sağlık Müdürlüğüne bağlı 11 Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 7 Devlet Hastanesi ve 1 Ankara Şehir Hastanesinde görev yapmakta olan 251 fizyoterapist oluşturmaktadır. Çalışmaya 152 kişi dahil edildi. Çalışmada, literatürde yer alan sınanmış ölçekler tercih edilerek, fizyoterapistlerin kişi-örgüt uyumu, tükenmişlikleri ve işten ayrılma niyetlerini ölçmek üzere anket formu kullanılmıştır. Ölçekler likert tipi ölçek olup beşli derecelendirilmiştir. Araştırmada katılımcıların duygusal tükenme, kişi-örgüt uyumu, işten ayrılma niyetinin orta seviyede, duyarsızlaşma düzeylerinin düşük seviyede, kişisel başarı tükenmişlik düzeyinin ise yüksek seviyede olduğu tespit edilmiştir. Tükenmişlik ile kişi-örgüt uyumu arasında negatif ve anlamlı ilişki olduğu (r=-0,501, p=0,000) tükenmişlik ile işten ayrılma niyeti arasında pozitif ve anlamlı ilişki olduğu (r=0,503, p=0,000) bulunmuştur. Katılımcıların mesleki tükenmişlik düzeylerinin işten ayrılma niyeti üzerine etkisine ilişkin çoklu doğrusal regresyon analizi sonuçlarına göre tükenmişlik düzeyinin işten ayrılma niyetinin üzerinde %25,9 etkisi olduğu ve bu etkinin istatistiksel açıdan anlamlı olduğu tespit edildi (r2=,259; p<0,01). Katılımcıların kişi-örgüt uyumu düzeylerinin işten ayrılma niyeti üzerine etkisine ilişkin basit doğrusal regresyon analizi sonuçlarına göre kişi-örgüt uyumu düzeyinin işten ayrılma niyetinin üzerinde %14,3 etkisi olduğu ve bu etkinin istatistiksel açıdan anlamlı olduğu tespit edildi (r2=,143; p<0,01). Buna bağlı olarak fizyoterapistlerin mesleki tükenmişlik düzeylerini en aza indirmeye yönelik uygulamalar yürütülebilir.
  • Review
    Karaciğer Transplantasyonu ve Tıbbi Beslenme Tedavisi
    (2022) Aydın, Ayça; Çelik, Zehra Margot
    Dünyada ve ülkemizde böbrekten sonra transplantasyonu en sık yapılan solid organ karaciğerdir. Vücuttaki en büyük ve en önemli metabolik organ karaciğer olduğu için yetersizliğinde vücutta pek çok metabolik yolak aksamaktadır. Son dönem karaciğer yetmezliği (SDKY) görülen hastalarda insülin direnci ve glikoz intoleransı gelişebilmektedir. Karaciğer transplantasyonuna hazırlanan hastaların ameliyat öncesi süreçte ameliyatın risklerinin en aza indirilmesi ve ameliyattan sonraki süreçte komplikasyonların önlenmesi için beslenme müdahalesi tedavinin önemli bir parçasıdır. Bu makalede, literatürde bulunan karaciğer transplantasyonu öncesi ve sonrası beslenme yaklaşımlarıyla ilgili yayınlar derlenmiştir.
  • Review
    Duchenne Musküler Distrofi ve Elektrik Stimülasyonu
    (2022) Yener, Büşra; Alıkma, Ahmet Faruk; Gündüz, Didem; Zeren, Hasan; Kurban, Kader; Akdıkan, Melisa; Saldıran, Tülay Çevik
    Duchenne Musküler Distrofi (DMD), X kromozomuna bağlı resesif geçiş gösteren ve yaklaşık 1/3600-6000 canlı erkek doğum prevelansı olan genetik bir hastalıktır. DMD esas olarak erkek çocukları etkileyen, ilerleyici kas zayıflığı ile karakterize, kadınların taşıyıcı olup genellikle asemptomatik veya hafif belirti gösterdiği çocukluk çağında en sık görülen musküler distrofi tipidir. Tedavi konusunda günümüzde güncel klinik araştırmalar ile büyük bir yol kat edilmiş olsa da hastalığı tamamen tedavi eden herhangi bir yöntem henüz bildirilmemiştir. Nöromusküler hastalıklarda fizyoterapi ve rehabilitasyon programı kapsamında elektrik stimülasyonu kullanılmaktadır fakat genetik defektin varlığı ve uygulamalar sonrası oluşabilecek yorgunluk ve dejenerasyon konusunda literatürde az sayıda çalışma ve farklı görüşler bulunmaktadır. Bu derlemenin amacı DMD ve elektrik stimülasyonuyla ilgili yapılan çalışmaları bir araya getirmektir.
  • Article
    Accelerated Alkali-Silica Reaction After a Seven-Year Asr-Dormancy Period
    (Kare Publishing, 2024) Beglarigale, Ahsanollah
    The ongoing alkali-silica reaction (ASR) in concrete can be halted by dryness, which is im- portant for repairing ASR-suffered concrete structures. Drying of the concrete establishes an ASR-dormancy period until the end of the dryness. The residual expansion of such concrete after the ingress of water—the end of the dormancy period—is a significant risk, especially for repair works. In this experimental study, the post-dormancy expansion of various mixtures prepared by eight different Portland cement and three different supplementary cementitious materials (SCM) were tested using an accelerated mortar bar test. After accelerated ASR ex- pansions, an ASR-dormancy period was established by keeping the specimens dry for seven years; the residual ASR expansions of the specimens were tested by the same accelerated meth- od. The effect of pre-dormancy reactions on the residual expansions was discussed through two perspectives. The post-dormancy expansion behavior of mixtures without or with insuffi- cient SCM indicated that expansions were primarily driven by the swelling of old gel, whereas in specimens with sufficient SCM, the dominant mechanism was new gel formation, a result of lower pre-dormancy expansions due to the ASR-mitigating effect of SCMs.
  • Article
    Media Framing of “Ultimatum, No Thanks” Protests in North Macedonia: Analyzing Nationalist Confrontation and Ethnic Solidarity Frames
    (Marmara Univ, Fac Communication, 2024) Yerköy, Samet
    Bu makale, Kuzey Makedonya’nın başkentinde, ülkenin Bulgaristan’la olan anlaşmazlığını çözmeyi ve AB katılım müzakerelerini başlatmayı amaçlayan Fransız önerisine karşı düzenlenen gösterilerin medya çerçevesini incelemektedir. “Ültimatom, Hayır Teşekkürler” sloganı altında 2 Temmuz 2022’den 16 Temmuz 2022’ye kadar düzenlenen protestolar, birçok kişinin Makedonya’nın ulusal çıkarlarına zarar verdiğini düşündüğü teklife karşı yaygın muhalefeti yansıtmıştır. Özellikle internet gazetelerine odaklanarak medyada yer alan haberlerin nitel bir analizini yapan bu çalışma, Milliyetçi Çatışma ve Etnik Dayanışma gibi farklı çerçevelerin kamu söylemini ve protestolara ilişkin algıları nasıl şekillendirdiğini araştırmaktadır. Hükümetin öneriyi Makedon dilini ve kimliğini korumak olarak tanımlaması, muhalefetin öneriyi ulusun ‘Bulgarlaşmasına’ yol açacağı yönündeki görüşüyle keskin bir tezat oluşturmuştur. Bu araştırma, siyasi gerilimin yüksek olduğu dönemlerde kimlik politikaları, diplomatik müzakereler ve medya temsili arasındaki etkileşimi anlamamızda önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Konu, Kuzey Makedonya’nın AB üyeliği önünde önemli bir engel olmaya devam ettiği için bugün de oldukça güncelliğini korumaktadır. Bulgular, medya çerçevelemesinin kamuoyunu ve siyasi sonuçları önemli ölçüde etkilediğini göstermektedir. Ayrıca çalışma, Batı Balkanlar’daki etnik gruplar arası ilişkiler ve devam eden AB katılım süreçleri için daha geniş kapsamlı çıkarımların altını çizmektedir.