TR Dizin İndeksli Yayınlar / TR Dizin Indexed Publications Collection
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14517/20
Browse
Recent Submissions
Article Citation Count: 0Fazla Kilolu ve Obez Yetişkinlerde Yeme Davranışları İlişkisi(2024) Yılmaz, Hande Öngün; Köse, Gizem; Günal, Ahmet Murat; Aydın, Bekir Kürşat; Yılmaz, Salim; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and DieteticsAmaç: Beslenme homeostatik ve homeostatik olmayan süreçlerden etkilenen karmaşık bir davranıştır. Duygusal ve çevresel tetikleyiciler homeostatik olmayan süreçleri etkileyerek hedonistik, duygusal ve gece yemeye yol açabilir. Bu araştırmanın amacı fazla kilolu ve obez yetişkinlerde hedonistik yeme, duygusal yeme ve gece yeme sendromu arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Araştırmaya toplam 562 fazla kilolu ve obez yetişkin katılmıştır. Veriler genel bilgi ve antropometrik ölçüm formu, Hedonistik Yeme Ölçeği (HES), Duygusal Yeme Ölçeği (DYÖ) ve Gece Yeme Anketi (GYA) kullanılarak toplanmıştır. Bulgular: Araştırma sonuçları katılımcıların %8,2'sinin duygusal yeme sendromuna, %25,6'sının ise gece yeme sendromuna sahip olduğunu göstermiştir. Obez katılımcıların fazla kilolu katılımcılara göre daha yüksek oranda duygusal yeme ve gece yeme sendromuna sahip olduğu bulunmuştur. DYÖ ile HES arasında (r=0,468, p<0,001); HES ile GYA arasında (r=0,231, p<0,001); DYÖ ile GYA arasında (r=0,416, p<0,001); BKİ ve DYÖ arasında (r=0,128, p<0,01) pozitif korelasyon saptanmıştır. Duygusal yeme sendromu gece yeme sendromu riskini %9 oranında artırırken, hedonik yeme ise %2 oranında artırmaktadır. Fazla kiloluluktan obeziteye geçiş duygusal yemede %5,7, gece yemede ise %3,3 artmaktadır. Sonuç: Araştırma sonuçları fazla kilolu ve obez bireylerde yeme davranışları arasında anlamlı ilişkiler olduğunu göstermektedir. Bu araştırma, fazla kilolu ve obez bireylerde aşırı yemeyi tetikleyen faktörlerin daha iyi anlaşılmasını sağlamaktadır.Article Citation Count: 0Stoklarda Maliyeti Oluşturan Unsurlar Yönünden VUK, BOBİ FRS ve TMS-2’nin Karşılaştırmalı Analizi(2024) Özçelik, Didem; Mert, Hüseyin; Mert, Haluk; Muhasebe ve Denetim / Accounting and Auditingİşletmelerde satılmak veya tüketilmek amacıyla alınan varlıklar, stokları oluşturmaktadır. Stoklar kullanılış amaçları yönünden; ilk madde ve malzeme, yarı mamul ve mamuller, ticari mallar, hizmet maliyeti ve diğer stoklar olarak tasnif edilmektedir. Stoklar, işletme varlık kalemleri içinde gerek yerine getirmiş oldukları işlev, gerekse rakamsal büyüklük olarak önemli bir yere sahiptir. Ülkemizde muhasebe uygulamalarına yön veren üç düzenleme bulunmaktadır. Vergi Usul Kanunu, Büyük ve Orta Boy İşletmeler için Finansal Raporlama Standardı ve Türkiye Finansal Raporlama Standartları. Düzenleyici otorite işletmeler bazında hangi düzenlemeye tabi olacaklarının kurallarını mevzuat ile belirlemiştir.Article Citation Count: 0BORÇLUNUN BARTER SİSTEMİNDEKİ HAK VE ALACAKLARININ HACZİ(2024) Topak, Süleyman; İcra ve İflas Hukuku / Enforcement and Bankruptcy LawTicari ilişkileri olumsuz etkileyen nakit sıkıntısı ve ekonomik kriz, farklı çözüm yöntemlerinin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Barter sistemi de nakde ihtiyaç duyulmadan sürekliliği sağlamaya yönelik farklı bir ödeme yöntemi olarak kabul edilmiş ve dünya ça- pında uygulanmaya başlamıştır. Parasız ticaret anlayışının hakim ol- duğu barter sistemi, kendine özgü yapıya ve kurallara sahiptir. Bu sistem içerisinde gerçekleşen hukuki işlemlerde resmi para kullanıl- mamakla birlikte sisteme özgü bir değer ve ödeme aracı olarak barter parası uygulaması mevcuttur. Bu yönüyle barter sisteminde oluşan alacaklar, nakit karşılığı olmasa da haczi kabil bir malvarlığı değeri oluşturmaktadır. Bu çalışmada borçlunun barter sisteminde bulunan hak ve alacaklarının haczi, icra hukuku hükümleri gereği farklı yönle- riyle incelenmeye çalışılmıştır.Article Citation Count: 0Rektum Mezenterinde Gelişen Nöroendokrin Tümör: 13 Yıl Önce Apendiks Nöroendokrin Tümörü Nedeniyle Ameliyat olan bir Olgu(2024) Gökçe, Kağan; Doğan, Demet; Üner, MuratGastrointestinal sistemde Nöroendokrin Tümörler (NET) en sık apendikste görülür. Bu çalışmanın amacı, 51 yaşında rektum mezenterinde NET tanısı koyulan erkek hastayı sunmaktır. 2009 yılında apendektomi sonrası apendiks NET tanısı koyulmuş. Ardından total mezokolonik sağ hemikolektomi uygulanmış. 2022 yılına kadar rutin takiplerinde patolojiye rastlanmayan hastanın 2022 Haziran ayında yapılan tetkiklerinde pelvisin sağ tarafında, seminal vezikülün posteriorunda ve rektumun anterolateralinde, rektum mezenteri içerisinde kitle lezyon tespit edildi. Yapılan transabdominal biyopside NET tanısı koyuldu ve operasyon kararı verildi. Periopreatif frozen section incelemede kitle lezyonun temiz cerrahi sınırlar ile rezeke edilmiş NET olduğu doğrulandı. Büyük tümör boyutuna sahip ya da yüksek dereceli NET'de ameliyat sonrası tedaviye kemoterapi veya kemoradyoterapi ile devam edilmektedir. Hastaya cerrahi sonrası kemoterapi tedavisi verildi ve poliklinik takibine alındı.Article Citation Count: 0Untitled(2024) Uzuntepe, Sebla; Saatçi, Ezgi Yıldırım; İşletme / Business Administrationİnternetin ve sosyal ağların yaygın kullanımı, projeleri için finansman arayan girişimciler için alternatif olarak, kitlesel fonlama platformlarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu çalışma Türkiye’de kitle fonlaması faaliyetlerinde, yatırımcıların kararlarını etkileyen faktörlerin ve motivasyonların anlaşılma- sına katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Öz belirleme kuramına dayanan bu çalışmada, ilk olarak açıklayıcı faktör analizi uygulanmış, sonra- sında yapısal eşitlik modeli çerçevesinde doğrulayıcı faktör analizi ile modelin uygunluğu test edilerek yol analizi gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonuçları destekçilerin yardımseverlik, keyif alma, akran etkisi, ödül gibi motivasyonlar- dan beklenen tatmini elde ettiklerinde, tarafsız bilgi, kendini sunum ve ağ algılarını güçlendirdiğini göstermektedir.Article Citation Count: 0Türk Borçlar Kanunu Geçici Madde 1 ve 2 Düzenlemelerinin Mülkiyet Hakkı Sınırlandırması Niteliği Yönünden Değerlendirilmesi(2024) Türker, Güray; Medeni Hukuk / Civil LawÖzel hukukun çekirdeğini oluşturan medeni hukukun, kamu hukukundan bağımsızlığı düşünülemez. Ekonomik ve sosyal ha- yattaki değişiklikler, özel hukuk kamu hukuku ayrımını silikleştirmektedir. Özellikle günümüzde, ekonomik ve sosyal ilişkiler- deki değişimlere bağlı olarak Devlet, özel hukuk ilişkilerine daha hissedilir şekilde müdahale etmektedir. Bu müdahalelerin mevcuttaki örneklerinden birini de gerek uygulama gerekse öğretide de tartışma konusu olan Türk Borçlar Kanunu Geçici Madde 1 ve 2 düzenlemeleri oluşturmaktadır. Türk hukuku esas olarak geçmişten bugüne kira tavanı düzenlemelerine ya- bancı değildir. Konut kiralarında yenilenen kira dönemlerinde kira artış oranını %25 ile sınırlayan Geçici Madde 1 ve 2 düzen- lemeleri de geçmişteki örnekleri gibi niteliği itibariyle bir temel hak olan mülkiyet hakkını sınırlandıran hükümlerdir. TBK Geçici Madde 1 ve 2 düzenlemelerinin mülkiyet hakkını sınırlandıran niteliği, bu düzenlemelerin temel hakları sınırlandırma ölçütleri çerçevesinde özel hukuk bakış açısıyla da ele alınarak değerlendirilmesi ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır. Özellikle söz konusu kira tavanı düzenlemelerinin uzatılıp uzatılmayacağının gündemde yer almaya başladığı bu dönemde, bu konunun tartışmaya açılması önem taşımaktadır. Bu tartışma yapılırken, kanun koyucunun hedeflediği amaca ulaşıp ulaşmadığının, bu düzenlemelerin konut kirası sözleşmelerine etkilerinin de irdelenmesi gelecekte yürürlüğe sokulabilecek kira tavanı düzen- lemeleri yönünden de aydınlatıcı olacaktır.Article Citation Count: 0Türkiye’de farklı üniversiteTürkiye’de farklı üniversitelerde öğrenim gören beslenme ve diyetetik öğrencilerinin besin güvenliği ve mikrobiyolojisi konusundaki bilgi ve uygulama düzeylerine besin mikrobiyolojisi dersi’nin etkisilerde eğitim gören beslenme ve diyetetik öğrencilerine verilen besin mikrobiyolojisi dersinin bilgi ve uygulama üzerine etkisinin incelenmesi(2024) Akgöz, Hasan Fatih; Selen, Halime; Küşümler, Aylin Seylam; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and DieteticsGünümüz toplumunda dışarıda yemek yeme alışkanlığının artması, hazır gıda tüketimi, ulaşım olanakları ve yaşam tarzındaki değişiklikler gıda güvenliği ve sağlığı konularının önemini ön plana çıkarmıştır. Bu çalışma, lisans düzeyinde verilen Gıda Mikrobiyolojisi dersinin Beslenme ve Diyetetik öğrencilerinin gıda güvenliği ve mikrobiyolojisine ilişkin bilgi ve uygulamaları üzerindeki etkisini değerlendirmeyi amaçlamıştır. Türkiye'deki üç üniversiteden toplam 291 öğrenci gıda güvenliği, güvenli gıda hazırlama ve gıda mikrobiyolojisi konularında eğitim almış ve eğitim öncesi ve sonrasında bilgi düzeyleri ölçülmüştür. Sonuçlar gıda güvenliği, güvenli gıda hazırlama ve gıda mikrobiyolojisi eğitimi alan öğrencilerin bilgi düzeylerinde anlamlı bir artış olduğunu göstermiştir (p<0.05). Ayrıca, katılımcıların %95,2'si eğitimin faydalı olduğunu, bilgi ve uygulamalarına katkıda bulunduğunu bildirmiştir. Bu bulgular, gıda kaynaklı sağlık sorunlarının önlenmesi için gıda güvenliği eğitiminin gıda işleme sürecinde yer alan tüm bireylere verilmesi gerektiğini göstermektedir.Article Citation Count: 0Distribution and antifungal susceptibility profiles of candida species isolated from dermatomycosis patients(2024) Kurç, Mine Aydın; Kaya, Ayşe Demet; Erfan, Gamze; Albayrak, Şule; Tıbbi Mikrobiyoloji / Medical MicrobiologyAims: Superficial mycoses are the most common dermatological diseases worldwide, and the causes are becoming increasingly resistant to antifungal agents used in treatment. The aim of our study was to identify the yeast species causing superficial mycoses and determine their susceptibilities to some antifungal agents. Methods: Skin and nail scraping samples obtained from 726 patients with suspected superficial fungal infection were collected and examined by direct microscopy and culture. Isolates were identified by conventional methods and API ID32 C (Biomeriux, France) commercial kits. The minimum inhibitory concentrations (MIC) of isolates against itraconazole, miconazole, nystatin, and terbinafine antifungals were determined by microdilution method. Results: A total of 59 yeasts were isolated from the samples. The most frequently isolated species were Candida glabrata (n=31, 52.54%), Candida guillermondii (n=9, 15.25%), and Candida albicans (n=7, 11.86%). In terms of infection sites, the most common involvement was observed in the foot (n=39, 66.1%) and nails (n=16, 27.1%). In terms of their antifungal susceptibilities, the highest resistance was detected against terbinafine (35.6%) and itraconazole (33.9%). Multidrug resistance was observed among strains of the Candida species (n=17, 28.8%). Conclusion: The most striking results of this study can be summarized as high rates of Candida glabrata isolation, increase in resistance rates, and a prevalence of 28.8% multidrug resistance. This data once again emphasize the importance of isolation, identification, and antifungal susceptibility testing in the diagnosis and effective treatment of superficial mycoses.Article Citation Count: 0Untitled(2024) Karasu, Buğra; Kesim, Enes; Celebi, Ali Riza CenkAmaç: Koter yöntemi ile üst göz kapağı blefaroplastisi (ÜGB) yapılan dermatoşalazisli (DŞ) hastaların cerrahi sonuçlarını bildirmek amaçlanmıştır. Yöntemler: DŞ nedeniyle 18 hastanın 36 gözüne koter yöntemi ile ÜGB ameliyatı yapıldı. Sarkmış ve işaretlenmiş cilt bölgesine kalem uçlu koter uygulandı ve çıkarıldı. Hastalar ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası 1. gün, 3. gün, 2. hafta, 3. ay ve 6. ayda muayene edildi. Bulgular: Yaş ortalaması 54.6±7.9 yıl (dağılım, 46-67 yıl) olup, 10’u kadın, 8’i erkekti. Ortalama operasyon süresi (2 üst göz kapağı için 1 seans) 36.7 ± 5.8 dakika (dağılım, 28-46 dakika) idi. Ortalama yara iyileşme süresi 7,7 ± 1,6 gündü (aralık, 5 ila 12 gün). Deri ekimozu yaklaşık 24,8±3,7 gün (dağılım, 19 ila 38 gün) devam etti. Ameliyattan 6 ay sonra 34 hastada (%94) dikiş izi görülmezken, 2 hastada dikiş izi mevcuttu. Cilt ekimozu ve dikiş skarının kaybolması açısından 6 aylık dönemde istatistiksel olarak anlamlı değişiklik saptandı (p<0,001). Yara iyileşme süresi ile dikiş izi arasında pozitif bir ilişki bulundu (R2=0.879, p<0.001). Ayrıca ameliyat süresi ile inatçı cilt ekimozu arasında pozitif korelasyon saptandı (R2=0.918, p<0.001). Sonuçlar: Üst göz kapağı blefatoplastisi ile koter, ÜG’yi yeniden şekillendirmek için güvenilir bir şekilde kullanılabilen uygulanabilir bir tekniktir. Bu işlem, normal ÜGB ile mümkün olmayan uzun bir iz bırakmaz, hasta memnuniyeti ve ameliyat sonrası iyileşme konforu sağlar.Article Citation Count: 0Kent İçi Deniz Yolu Toplu Taşımacılığının Entegrasyona Dayalı Olarak Geliştirilmesi: İstanbul - Bostancı Vapur İskelesi Çevresi Saha Çalışması(2024) İlsever, Ceyhun; Üstündağ, Kevser İsmetKıyı kentlerine özgü olan deniz yolu toplu taşımacılığı birçok avantajı beraberinde getirmektedir. Bu ulaşım türünün desteklenmesi için kentsel hareketlilik ile entegrasyonunu geliştirme ihtiyacı duyulmaktadır. Bunun için literatürdeki önde gelen entegrasyon stratejilerinin temel ilkeleri ve modellemeleri incelenerek, deniz yolu odaklı toplu ulaşım (DOT) stratejisi önerilmiştir. DOT modelinde toplu taşıma ve aktif hareketliliğin bir arada geliştirilmesi hedeflendiği için entegrasyon stratejilerinin yanı sıra yürünebilirlik çalışmaları da araştırılmıştır. Diğer yandan, mevcut entegrasyon stratejileri ve yürünebilirlik çalışmalarında deniz yolu ulaşımının konu edildiğine rastlanmamıştır. Dolayısıyla, önerilen DOT stratejisi mevcut literatürü zenginleştirme potansiyeli de taşımaktadır. Literatürden faydalanarak, DOT’un saha seçim kriterleri ve analiz kriterleri belirlenmiştir. İstanbul İli Bostancı semti alan seçim kriterlerini karşıladığı için DOT strateji modelinin uygulama sahası olarak düşünülmüştür. Coğrafi avantajına rağmen İstanbul’un toplu ulaşım türel dağılımındaki payı %3 ile sınırlıdır. Bu sınırlılığın, saha seçim kriterlerini karşılasa da Bostancı için de söz konusu olduğu gözlemlenmiştir. Saha çalışması kapsamında öncelikle semtin mevcut nüfus yoğunluğu, arazi kullanım kararları, toplu ulaşım altyapısı ve ulaşım hatları araştırılmıştır. Ardından, belirlenen analiz kriterleri doğrultusunda kullanıcı anketi yapılmıştır. Öne çıkan kriterler için saha incelemesi sonucunda sorunlar tespit edilmiş ve somut çözüm önerileri getirilmiştir. Deniz yolu toplu taşımacılığının farklı bağlamlarda incelenmesinin konunun literatürdeki yerini zenginleştireceği düşüncesiyle, gelecekteki çalışmalara ilişkin önerilerde bulunulmuştur.Article Citation Count: 0SİBER ÇATIŞMADA SİVİL VERİLERİN ROMA STATÜSÜ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ(2024) Akkuş, BerkantSaldırı ve savunma amaçlı siber yeteneklerin gelişmesiyle birlikte siber operasyonlar artan bir şekilde savaş araç ve yöntemi olarak kullanılmaya başlamıştır. Bu gerekçeyle sivillerin, sivil altyapının, sivil verilerin oluşacak siber zararlardan korunması zaruridir. Bu makalenin ana araştırma sorusu silahlı çatışma esnasında verilere yönelik gerçekleştirilen siber operasyonların Roma Stütüsü doğrultusundan savaş suçu olarak kabulünün mümkün olup olmadığını tespit edebilmektir. Bilgisayar verilerinin statüsü tartışmalıdır. Siber çatışmalarda verilere yönelik gerçekleştirilen saldırılar somut nesneleri de etkilemektedir. Bu makalede Roma Statüsü kapsamında bilgisayar verileri nesne veyahut mal olarak kabul edilebilir mi sorusunu netleştirmek amacıyla doktrindeki tartışmalara odaklanılacaktır. Aynı zamanda mahkeme kararları incelenecektir. Suçta ve cezada kanunilik ilkesi doğrultusunda Roma Statüsü’nün yeniden yorumlanması gerekmektedir. Günümüzde teknolojide yaşanan gelişmeler yeni savaş metodlarını ortaya çıkarmıştır. Bu nedenle Roma Statüsü’nün bu değişime uygun bir yanıt sağlayıp sağlamadığı değerlendirilecektir.Article Citation Count: 0Ülke Risk Primi ile Enerji Emtia Fiyatları Arasındaki İlişki: Türkiye Örneği(2024) Aydın, Gülden Kadooğlu; Münyas, Turgay; Uluslararası Finans / International FinanceGünümüzde sürekli artan enerji fiyatları, özellikle üretim yapan firmalar için önemli bir sorun haline gelmiştir. Üretim kapasitelerinde meydana gelen azalış, sadece firmaları olumsuz etkilememekte, aynı zamanda ekonomiyi yavaşlatmakta ve ülkenin borç yükünü artırmaktadır. Bu durum, ülke riskini artırıcı bir etkiye sahiptir. Çalışmamızda, enerji fiyatlarındaki belirsizliğin etkilerinin önemini anlamak amacıyla enerji emtia fiyatları (brent petrol, ham petrol ve doğal gaz) ile Türkiye'nin kredi temerrüt swap (CDS) primleri arasındaki ilişkiyi ölçmeyi hedeflemekteyiz. Söz konusu ilişkinin ölçülebilmesi için [2008.07-2022.08] dönemi aylık verilerine yönelik, ham petrol, brent petrol ve doğal gaz verilerinin CDS üzerindeki uzun dönem ve kısa dönem ilişkiler ele alınmıştır. Bağımlı değişken olarak kredi temerrüt swap (CDS), bağımsız değişken olarak brent petrol, ham petrol ve doğal gaz alınmıştır. Çalışmanın sonucunda Kredi Temerrüt Swap (CDS) üzerinde brent petrol’ün etki düzeyinin daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Ham petrol %1 arttığında CDS değişkeni %6.7 artmakta ve brent petrol değişkeni %1 arttığında CDS değişkeni %8.3 artmaktadır. Doğal gaz değişkeni %1 arttığında CDS değişkeni %5.9 artış göstermektedir. Ayrıca değişkenler arasındaki nedensellik ilişkisi incelendiğinde ise emtia fiyatlarından CDS’e doğru bir nedensellik ilişkisi olduğu tespit edilmiştir.Article Citation Count: 0Şube Kiracısı Banka ve Kredi Borçlusu Kiraya Verenin Para Borçlarının Birbirine Saydırılmasına İlişkin Değerlendirme(2023) Türker, Güray; Celep, Ayça Ebru; Medeni Hukuk / Civil LawTeknolojide gelişime paralel olarak şubesiz bankacılık uygulamaları ülkemizde hızla yaygınlaşsa da, ülkemizdeki sosyal ve ekonomik yapının yarattığı ihtiyaçlar çerçevesinde banka şubelerinin sayısındaki fazlalığı gözlemlemekteyiz. Bu şubeler ekseriyetle kira sözleşmelerinin akdedilmesi suretiyle faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu bağlamda, bir tarafında kiraya veren olarak bir gerçek kişi veya tüzel kişinin bulunduğu, diğer tarafında ise kiracı olarak bankanın yer aldığı işyeri kira sözleşmelerine uygulamada sıklıkla rastlanmaktadır. Bankalar kiracısı oldukları kira verenlerine kredi kullandırabilmekte ve kira bedelini nakit olarak ödememek maksadıyla farklı hukukî müesseselere başvurma ihtiyacı duyabilmektedir. Uygulamada tarafların ve özellikle bankaların kredi sözleşmesinin borçlusu kiraya veren ile ayrı olarak yaptığı sözleşmede, kira bedeli ödemelerinin kredi borcuna istinaden nakit olarak yapılmamasının hukuki dayanağını tespitte zorluk yaşadığı görülmektedir. Bu konuyla ilgili diğer bir sorunu ise kira bedeli alacaklarına, kredi borçlusu kiraya verenin başka alacaklıları tarafından haciz konulması ve bunun kiracı banka ve kiraya veren arasındaki sözleşmeye etkisinin ne olacağı oluşturmaktadır. Bu çalışma kapsamında, “alacağın devri”, “mahsup”, “takas” ve “alacak rehni” kavramları açısından kiracı banka ve kredi borçlusu kiraya veren arasındaki hukukî ilişkinin niteliği tespit edilmeye çalışılmıştır. Bunun yanında, kredi borçlusu kiraya verenin başka alacaklıları tarafından kira bedeline haciz konulmasının söz konusu hukukî kurumlar çerçevesinde etkisi irdelenmiştir. Bu çalışmayla, bu konuyla ilgili olarak uygulamadaki belirsizliklerin giderilmesi amaçlanmaktadır.Article Citation Count: 0Periodontal Durum ve Diş Hekimliği Korkusu: İlk Diş Hekimi Ziyaret Yaşı ve Sosyodemografik Durumun Etkisinin Kesitsel Olarak İncelenmesi(2023) Beşiroğlu, Ekin; Lütfioğlu, Müge; Periodontoloji / PeriodontologyGiriş ve Amaç: Çalışmamızın amacı bireylerin periodontal sağlık durumu ile diş hekimliği korkusu, ilk diş hekimine gitme yaşı ve sosyo- demografik durum arasındaki ilişkilerin incelenmesidir. Yöntem ve Gereçler: Ondokuz Mayıs Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji Kliniği’ne tedavi ve kontrol amacıyla başvuran 18 yaşından büyük 750 bireye; sosyo-demografik verileri, oral hijyen alışkanlıkları, ilk diş hekimine gitme yaşı ve Dental Hijyen Korku Skalası (DHKS) ile ilgili soruları içeren anket uygulandı. Bu bireylerin periodontal durumları plak indeksi(Pİ), gingival indeksi(Gİ), cep derinliği(CD) ve klinik ataçman seviyesi(KAS) ölçümleri yapılarak, periodontal sağlık, gingivitis ve periodontitis olmak üzere üç grup belirlendi. Elde edilen tüm veriler istatistiksel olarak incelendi. Bulgular: DHKS skorunun periodontal duruma (p<0,001), cinsiyete(p<0,001), diş hekimine gitme sıklığına(p=0,001) göre anlamlı değişim gösterdiği ve DHKS ile ilk diş hekimine gitme yaşının pozitif zayıf ilişkisi olduğu belirlendi (r=0,131,p=0,001). Çalışmaya katılan bireylerin ilk diş hekimine gitme yaşlarının periodontal durum ile ilgili olarak anlamlı değişim gösterdiği belirlendi (p<0,001). Ayrıca, ilk diş hekimine gitme yaşı ile ilişkili olarak diş fırçalama sıklığının (p=0,002) ve bireylerin diş hekimine gitme sıklığının anlamlı fark gösterdiği belirlendi (p=0,001). Tartışma ve Sonuç: Periodontal olarak sağlıklı bireylerin ilk diş hekimine gitme yaşının daha düşük olduğu gözlenen çalışmamızda, bu bireylerin hem daha az diş hekimi korkusu olduğu hem de diş hekimine daha düzenli başvurduğu sonucuna ulaşılmıştır.Article Citation Count: 0Olay Yeri Triyajı Bilgi Düzeyini Değerlendirmeye Yönelik Ölçek Geliştirme: Metodolojik Bir Çalışma(2023) Afacan, Zeynep Kaplan; Yazıcı, Özlem; Hemşirelik / NursingAmaç: Triyaj; afet olaylar ında mevcut imkanlar dahilinde en çok hasta veya yaralıyı kurtarmak için uygulanan bir sınıflama sistemidir. Doğru triyaj uygulamaları ile yaralıların hayatta kalmas ı sağlanabilir. Bu amaçla yetişkin yaralılar için Simple Triage and Rapid Treatment (START) Triyaj Modeli, çocuk yaralılar için Jump START Modeli kullanılması önerilir. Bu çalışma, hastane önces i acil sağlık hizmetlerinde görev yapan personel in olay yeri triyajı bilgi düzeyinin değerlendirilmesi için ölçek oluşturulması amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntemler: Bu araştırma tanımlayıcı, ke- sitsel ve metodolojik tipte uygulanmıştır. Araştırmacılar tarafından literatür doğrultusunda 18 maddelik soru havuzu oluşturulmuştur. Kapsam geçerli- liği analizi sonrası, 16 maddelik taslak ölçek elde edilmiştir. Araştırma, İs- tanbul İl Ambulans Serv isi Başhekimliğinde Eylül-Aralık 2018 tar ihleri arasında, 338 sağlık personeli ile gerçekleştirilmiştir. Veriler anket yönte- miyle toplanmış ve istatistiksel analizler için R vers iyon 2.15.3 program ı kullanılmıştır. İstatistiksel olarak anlamlılık düzeyi p<0,05 olarak kabul edil- miştir. Bulgular: Kapsam geçerlilik analizleri istatistiksel olarak anlaml ı bulunmuştur (Kapsam Geçerl ik İndeksi=0,920>Kapsam Geçerl ik Oranı=0,780). Test-tekrar test anal izlerinde sınıf içi korelasyon katsayısı 0,958 (p<0,001) ve Pearson korelasyon katsay ısı 0,956 (p<0,001) bulun- muştur. İç tutarlılık analizinde Kuder-Richardson 20 sonucu 0,563 olarak bulunmuştur. Çalışma sonucunda elde edilen verilere göre İstanbul 112 per- sonelinin olay yeri triyajı bilgi düzeyi puanı 5-16 arasında değişmekte olup, ortalama 11,77±2,30 olarak bulunmu ştur. Sonuç: İstanbul 112 ac il sağlık hizmetleri personelinin olay yeri triyajı bilgisi orta düzeydedir. Eğitim plan- lamalarında triyaj konusunda teorik ve uygulamalı eğitimlere ağırlık veril- mesi önerilmektedir. Ölçeğin kapsamının geçerli, iç tutarlılık düzeyinin orta, güvenilirliğinin istatistiksel olarak çok iyi olduğu sonuçları elde edildi. İle- ride yapılacak çalışmalarda kullanılabileceği önerilmektedir.Review Citation Count: 0METAVERSE ÇAĞINDA DİJİTALLEŞME VE MUHASEBE İLİŞKİSİ ÜZERİNE YENİ BİR YAKLAŞIM ÖNERİSİ: HİPER-MUHASEBE(2023) Tekbaş, İsmail; Azaltun, Murat; Aktaş, Arzu; Söylemez, Seda Yavuzaslan; Atasoy, AyşeTarih boyunca ortaya çıkan farklı teknolojiler kültürümüzü, inançlarımızı ve ya- şam tarzımızı değiştirmiş ve dönüştürmüştür. Bugün insanlar, seyahat etmek, oyun oynamak, alışveriş yapmak, kripto para birimleriyle ticaret yapmak gibi birçok günlük aktiviteyi dijital dünyada gerçekleştirebilmektedir. Tüm bu yeni teknolojiler ve yarat- tığı dijital ekonomi, muhasebecileri teknolojiyle ilgili yeni araçlar edinmeye zorla- makta ve böylece dijital sistem bilgisinin ötesinde daha önemli bir yere taşımaktadır. Yeni nesil teknolojilerin, önceki teknolojilerden farklı olarak önümüzdeki yıllarda muhasebenin tanımının, fonksiyonlarının ve temel kavramlarının yeniden belirlen- mesinde radikal bir etkiye sahip olacağı söylenebilir. Bu nedenle muhasebe, sanal dünyayı daha gerçek ve gerçek dünyayı sanal deneyimle daha zengin bir hale getiren bu yeni dünya düzenini desteklemeye hazır olmalıdır. Bu çalışmanın amacı; metaverse, web 3.0, blockchain ve kripto paralar gibi yeni nesil teknolojilerin muhasebe üzerinde yarattığı değişikliklerin yeni bir kavramla ele alınabileceğini tartışmaya açmak ve geleneksel muhasebeden hiper-muhasebe- ye dönüşümü literatürdeki teoriler çerçevesinde açıklamaya çalışmak tır. Bu doğrultuda yeni nesil muhasebe sorunlarına yönelik farklı bir çözüm önerisi olarak hiper-muhasebe kavramının tanımı, gerekliliği ve kapsamı teorik olarak belirlenmeye çalışılmıştır.Article Citation Count: 0DENİZ HUKUKU VE 200 DENİZ MİLİNİN ÖTESİNDEKİ KITA SAHANLIĞININ ÖTESİNDE SINIRLANDIRILMASI SORUNU(2023) Akkuş, BerkantBirleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi ışığında uluslararası mahkemelerin kıta sahanlığının 200 deniz milinin öte- sinde sınırlandırılması ile ilgili tutarlı bir yaklaşımı bulunmamaktadır. Bu makale, kıyı devletlerinin Birleşmiş Milletler Kıta Sahanlığını Sınır- landırma Komisyonu’nun, uluslararası mahkeme ve hakemlerin bu konudaki rolüne özel bir vurgu yaparak, 200 deniz milinin ötesindeki kıta sahanlığının belirlenmesi konusunda eşit uzaklık, ilgili durumlar, doğal uzantı, hakça ilkeler sınırlandırma yöntemlerini değerlendir- mektedir. Makalede ulaşılan sonuç, kıta sahanlığının 200 deniz mili- nin ötesinde sınırlandırılması, 200 deniz mili içindeki tek deniz sınır- landırmasından esasen farklıdır olacaktır.Article Citation Count: 0ATATÜRK’ÜN EGEMENLIK ANLAYIŞI VE EGEMENLIK ANLAYIŞLARININ TÜRK ANAYASALARINA YANSIMALARI(2023) Kanadoğlu, Osman Korkut; Gümüş, Canberk; Şahin, Battal NiyaziOsmanlı Devleti’nden Türkiye Cumhuriyeti’ne geçişte egemenlik anlayışında önemli değişiklikler yaşanmıştır. Dönemin önde gelen siyasi aktörü Mustafa Kemal Atatürk’ün egemenlik anla- yışı da kuşkusuz bu değişikliğe yön vermiştir. Söz konusu dönemden sonra gelen anayasalar kimi özellikleriyle bu yönü takip ederken kimi özellikleriyle bu yönden sapmışlardır.Article Citation Count: 0KARAYOLLARINDA KULLANILAN OTONOM ARAÇLARDAN DOĞAN CEZAİ SORUMLULUK SORUNU(2023) Özalp, FarukYapay zekâ dünyasında yaşanan şaşırtıcı gelişmelere pa- ralel olarak otomasyon teknolojisinin gelişmesiyle sürücüsüz araçlar olarak nitelenen otonom araçları yaygınlaşmakta ve bu araçların halka açık yerlerde kullanımı artmaktadır. Otonom araçların artma- sı sonucu bu araçların karıştığı trafik kazaları meydana gelmekte ve cezai sorumluluk konusunda sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu bağ- lamda çalışmamızda da öncelikli olarak yapay zekâ kavramı, yapay zekâ ürünü olan otonom araç tanımı ve sınıflandırması hakkında bil- gi vererek otonom araçlarla ilgili Türk ve yabancı hukukta yer alan düzenlemelere yer verdik. Ardında otonom araçlardan doğan cezai sorumluk sorunu üzerinde durarak, otonom araçların suçun süjesi olup olmaması ve bu kapsamda cezalandırılıp cezalandırılmayacağı sorununu tartıştık. Akabinde otonom araç sürücülerin, yazılımcıların ve üreticilerin trafik kazası sonucu meydana gelen olumsuz netice- den doğan taksir ve kast sorumluluklarına değindikten sonra sonuç bölümüyle genel değerlendirmemizi yapıp çalışmamızı tamamladık.Article Citation Count: 0ULUSLARARASI NİTELİKTE OLMAYAN SİLAHLI ÇATIŞMALARDA DEVLET DIŞI SİLAHLI GRUPLAR TARAFINDAN GÖZALTI: ULUSLARARASI İNSANCIL HUKUK VE ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI HUKUKU AÇISINDAN DOĞRU OTORİTE SORUNUNUN VARLIĞI(2023) Akkus, BerkantBu makale, uluslararası insancıl hukuk ve uluslararası insan hakla- rı hukuku kapsamında uluslararası olmayan silahlı çatışmalarda devlet dışı silahlı gruplar tarafından gözaltı sorununun sonuçlarını incelemek- tedir. Uluslararası insancıl hukukta gözaltına yönelik geleneksel yakla- şım, silahlı grupların yalnızca insani yükümlülüklerle sınırlanmış fiili bir güce sahip olmasıdır. Savaş hukukuna göre sorun, devletlerin 1949 tarih- li Cenevre Sözleşmelerinin Ortak 3. Maddesi ve 1977 tarihli Ek Protokol II uyarınca gözaltı ayrıcalığına sahip olup olmadıklarına bağlıdır, bu sorun çözülmekten çok uzaktır. Uluslararası insancıl hukuk gözaltı yetkisi için uygulanmıyorsa sorun uluslararası insan hakları hukuku tarafın- dan çözülecektir. İkincisine göre, herhangi bir özgürlükten yoksun bı- rakmanın sağlam bir temeli olmalıdır ve sorun sadece gözaltındaki kişi- ye insanca muamele ederek çözülemez. Bu makale, her iki durumda da devlet birliklerini alıkoyma söz konusu olduğunda, devlet dışı aktörlerin doğru otorite teorisinin eksik olduğunu öne sürecektir. Tarihsel olarak, bu konu, doğru otoritenin devlet olma ile eş tutulduğu gerçeğiyle giz- lenmiştir, ancak uluslararası hukuk sisteminde ayrıcalıklı kabul edilebi- lecek devlet dışı aktörlerin nasıl tanımlanabileceğini yeniden keşfetme zamanı gelmiş bulunmaktadır.