TR Dizin İndeksli Yayınlar / TR Dizin Indexed Publications Collection
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14517/20
Browse
Recent Submissions
Article Hazırlık Programlarındaki Öğretim Elemanlarının Takım Çalışması Algılarıyla Örgütsel Dışlanma Düzeyleri Arasındaki İlişki(2025) Gümüşeli, Ali İlker; Pakyüz, PelinBu araştırmada, yabancı dil hazırlık programında görev yapan öğretim elemanlarının takım çalışması algısı ile dışlanmışlık algısı düzeyleri arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmanın örneklemi, İstanbul ilindeki 4 devlet ve 7 vakıf üniversitesinin yabancı dil hazırlık programlarında görev yapmakta olan öğretim elemanlarından oluşmaktadır. Araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Veri toplamada, Takım Algısı Ölçeği ve Örgütsel Dışlanma Ölçeği kullanılmıştır. İlk olarak katılımcılardan 36 kişilik bir gruba ön test ve son test uygulaması ile iki ölçeğin yükseköğretim düzeyinde güvenirlik çalışması yapılmıştır. Ardından araştırmaya katılmaya gönüllü olan 215 katılımcıya her iki ölçek uygulanmıştır. Elde edilen verilerin analizinde, ölçeklerin güvenilirlikleri Cronbach Alfa Testi ile ölçülmüştür, normallik testleri Kolmogorov-Smirnov Testi ile yapılmıştır, ölçek ortalama puanları normal bir dağılım göstermediği için non-parametrik Spearman Korelasyon Katsayısı kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, öğretim elemanlarının takım çalışması algısı düzeylerinin yüksek, örgütsel dışlanma algısı düzeylerinin ise düşük olduğu tespit edilmiştir. Öğretim elemanlarının takım çalışması algıları ile örgütsel dışlanma algısı düzeyleri arasında negatif yönlü anlamlı bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Elde edilen bulgulara dayanarak, öğretim elemanlarının takım çalışması algısı yükseldikçe, örgütsel dışlanma düzeyinde düşüş olabileceği söylenebilir.Article Öğretmenlerin COVID-19 Pandemisindeki Çalışma Koşullarında Yeme Bağımlılığı ile Uyku Kalitesi ve Depresyon Arasındaki İlişkinin Belirlenmesi(2025) Küsümler, Aylın Seylam; Gökçen, MervenurAmaç: Çalışmanın amacı, öğretmenlerin COVID-19 döneminde yeme bağımlılığı, uyku kalitesi, fiziksel aktivite ve depresyon durumları arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Gereç ve Yöntem: 2021 yılında yapılan bu tanımlayıcı çalışma 600 bireyle çevrimiçi ortamda Google Formlar aracılığıyla veri toplama yöntemi ile yürütülmüştür. Bireylere sosyo-demografik ve antropometrik ölçümlere dayanan bilgileri sorulmuştur. Yale Yeme Bağımlılığı Ölçeği, Beck Depresyon Ölçeği, Pittsburgh Uyku Kalite İndeksi ile Sağlıklı Beslenmeye İlişkin Tutum Ölçeği uygulanmıştır. Veriler; ‘bağımsız gruplarda t-testi’, ‘tek yönlü varyans analizi’, ‘Pearson korelasyonu’ ile değerlendirilmiştir. Bulgular: Katılımcıların %54,7’si kadın, %45,3’ü erkektir. Yaş ortalaması 36,3±7,6 yıldır. Depresyon düzeyi; erkeklerde (12,1±10,9, p=0,009) ve yeme bağımlılığı olanlarda (12,9±11,1, p=0,003) yüksektir. Uyku kalitesi erkeklerde kadınlara göre (9,17±3,51, p=0,002) daha düşüktür. Uyku kalitesi ile yeme bağımlılığı arasında anlamlı bir ilişki gözlenmemiştir (p>0,05). Sağlıklı beslenmeye ilişkin tutum kadınlarda erkeklere göre (68,8±8,56, p=0,025) daha yüksektir. Depresyon düzeyi ile uyku kalitesi arasında pozitif ve anlamlı ilişki gözlenirken (r=0,651), sağlığa ilişkin tutum ile uyku kalitesi (r=-0,239) ve sağlığa ilişkin tutum ile depresyon (r=-0,313) arasında negatif ve anlamlı ilişki gözlenmiştir (p<0,01). Sonuç: COVID-19 dönemindeki değişen yaşam biçimlerinden kaynaklı öğretmenlerin uyku kalitesinin düşük, depresyon derecesinin yüksek olduğu görülmüştür. BDÖ puanı ortalaması yeme bağımlılığı olan bireylerde, yeme bağımlılığı olmayan bireylere göre daha yüksek bulunmuştur. Depresyon puan ortalaması yüksek olan bireylerde yeme bağımlılığı daha fazla olduğu için depresyonun azalmasıyla yeme bağımlılığının tedavi edilebileceği düşünülmektedir. Öğretmenlerde depresyonun tedavisiyle yeme bağımlılığının da azaltılabileceği ve uyku kalitesinin iyileştirilmesine yönelik tedavi ile öğrencilere yansıyacak olan olumlu etkiler sonucunda sağlıklı bireylerin yetişmesine de katkı sunulabileceği öngörülmektedir.Article Üniversite Öğrenci Temsilcilerinin Algıladığı Ebeveyn Tutumları ve Dönüşümcü Liderlik Özelliklerinin İncelenmesi(2025) Gümüşeli, Ali İlker; Genç, Fulden TunçBu araştırmanın amacı, vakıf üniversitelerinde öğrenim gören öğrenci temsilcilerinin algıladıkları ebeveyn tutumları ile dönüşümcü liderlik özellikleri arasındaki ilişkiyi incelemektir. Araştırma, nitel araştırma desenlerinden olgubilim (fenomenoloji) yöntemi ile yürütülmüştür. Çalışma grubunu, İstanbul ili Tuzla ilçesinde bulunan vakıf üniversitelerinde öğrenim gören ve üniversite öğrencisi temsilcisi olarak görev yapan 15 öğrenci oluşturmaktadır. Katılımcılar amaçlı örnekleme yönteminin bir alt türü olan maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemiyle seçilmiştir. Veriler, yarı yapılandırılmış görüşme formu aracılığıyla toplanmış ve betimsel analiz yöntemi ile analiz edilmiştir. Araştırmada, öğrenci temsilcilerinin dönüşümcü liderlik özellikleri ile geçmişte deneyimlediği ebeveyn tutumları arasında belirli bir etkileşim olduğu gözlenmiştir. Katılımcıların büyük çoğunluğunun, demokratik ve destekleyici ebeveyn tutumlarını deneyimledikleri ve bu durumun onların liderlik tarzlarına olumlu yönde yansıdığı belirlenmiştir. Araştırma sonuçları, dönüşümcü liderlik özelliklerinin gelişiminde erken dönem aile tutumlarının etkili olabileceğini göstermektedir. Bu bağlamda çalışma, dönüşümcü liderlik gelişimi açısından ebeveyn tutumlarının rolüne dikkat çekmekte ve üniversitelerde liderlik eğitimi süreçlerinde bu boyutun da göz önünde bulundurulmasını önermektedir.Article The Role of Systemic Inflammatory Response Index to Predict Postoperative Atrial Fibrillation in Patients Undergoing Coronary Artery Bypass Grafting(2025) Demir, HidayetObjectives: The aim of the present study was to investigate the association between systemic inf lammatory response index (SIRI) and the occurrence of postoperative atrial fibrillation (POAF) in patients undergoing coronary artery bypass grafting (CABG). Patients and methods: Between September 2022 and July 2024, a total of 276 consecutive patients (189 males, 87 females; mean age: 62.6±7.3; range, 49 to 79 years) who underwent elective isolated CABG were included in this study. Clinical data and electrocardiograms of the patients were obtained. Based on the rhythm status during hospitalization after surgery, the patients were divided into two groups with POAF rhythm (n=78) and normal sinus rhythm (n=198). The SIRI index value was obtained based on the product of the number of neutrophils per monocyte divided by the lymphocyte count immediately before surgery. Results: The mean value of preoperative SIRI in the group with POAF was 6.8±1.1, while it was 3.2±0.8 in the non-POAF group, indicating a significant difference (p=0.008). According to the receiver operating characteristic (curve analysis, a SIRI higher than 5.5 could predict POAF with a sensitivity of 79.2% and a specificity of 66.8%. Along with increased SIRI, advanced age, history of hypertension and smoking, as well as reduced left ventricular ejection fraction were other predictors of POAF. Conclusion: Assessing preoperative SIRI index can predict the occurrence of POAF in CABG patients with acceptable sensitivity and specificity values.Article İş Tasarımına Güncel Bir Bakış: İşin Karmaşıklığı ve İş Özerkliği, Rol Genişliği Öz-Yeterliliği Aracılığıyla Proaktif İş Davranışını Nasıl Şekillendirir?(2025) Uyargil, Cavide; Uysal, BeynazBu çalışma, belirli iş özelliklerini ve motivasyonel bir aracı değişkeni dikkate alarak iş tasarımının proaktif iş davranışını nasıl etkilediğini incelemektedir. Araştırma, proaktif iş davranışının ortaya çıkmasında iş karmaşıklığı ve iş özerkliğinin rolününü ortaya koyarken, rol genişliği öz-yeterliliğin bu ilişkide aracı bir faktör olduğunu göstermektedir. Araştırmada nicel bir yöntem kullanılmış, 350 çalışandan anket ve kolayda örnekleme yoluyla veri toplanmıştır. Verilerin değerlerdirilmesinde Pearson korelasyon ve regresyon analizleri gerçekleştirilirken SPSS yazılımı kullanılmıştır. Aracı etkiyi değerlendirmek için ise, Process Macro ile bootstrap tekniği uygulanmıştır. Sonuçlara göre, proaktif iş davranışı hem iş karmaşıklığından hem de iş özerkliğinden olumlu yönde etkilenmekte ve rol genişliği öz-yeterliliği bu ilişkilerde önemli bir aracı rol üstlenmektedir. Araştırma bulguları, hem iş tasarımı alanındaki literatüre katkı sağlamakta hem de iş tasarımı aracılığıyla proaktif bir iş gücü oluşturmayı hedefleyen kuruluşlara önemli çıkarımlar sunmaktadır.Article Innovative Approaches to Integrating Plant-Based Nutrition in Clinical Care: A Path to Better Patient Outcomes(2024) Aydın, Ayça Aydın; Arslan, Sedat; Solak, Eda; Kırbıyık, Kübra Betül; Gerboğa, Rümeysa; Arslan, Hasret; Karabıyık, DilayThis review examines the impact of plant-based diets on health, focusing on preventing cardiovascular disease (CVD), obesity, type 2 diabetes mellitus (T2DM), and certain cancers. Various plant-based dietary models are assessed, including vegetarian, vegan, flexitarian, Mediterranean, and DASH, considering their nutritional composition and health benefits. Transitioning to plant-based nutrition is crucial not only for individual health but also for environmental sustainability due to its lower ecological footprint compared to animal-based diets. However, ensuring nutritional adequacy, especially for key nutrients like calcium, vitamin D, and B12, requires careful planning. Patient-centered approaches and gradual transitions to plant-based diets are emphasized in clinical practice. Integrating plant-based nutrition into healthcare settings involves patient assessment, dietary counseling, and menu planning to empower patients towards sustainable dietary habits. Overall, evidence strongly supports the health and sustainability benefits of plant-based diets. By incorporating plant-based nutrition into clinical practice, healthcare practitioners can significantly impact healthier dietary choices and improve patient outcomes.Article Accuracy of Procalcitonin in the Diagnosis of Bacteremia and Discrimination from Contamination(Istanbul Univ, 2025) Hayirlioglu, Nuket; Kaya, Ayse Demet; Sertel Selale, Deniz; Aydin Kurc, Mine; Varol, GamzeObjective: In this study, we aimed to evaluate the concordance of blood culture with procalcitonin (PCT) alone and together with C-reactive protein (CRP) in detecting bacteremia and the diagnostic performance of these biomarkers to differentiate contamination from true bacteremia. Materials and Methods: The medical records of 310 patients were analysed retrospectively. Advia Centaur XP immunoassay system and Au analysers were used to determine PCT and CRP levels, respectively. BacT/ Alert3D60 hemoculture system was used to incubate blood specimens, and VITEK2 compact was used to identify isolated strains. Results: The accuracy of PCT and CRP in detecting bacteremia were found to be 68.1% and 36.4%, respectively, and combining PCT and CRP had no added value. In analysis of receiver operating characteristic (ROC), the area under the ROC curve (AUROC) values of PCT and CRP were found to be 0.889 and 0.779 in discriminating the culture-negative group from the culture-positive group, and 0.645 and 0.502 in discriminating bacteremia from contamination, respectively. Conclusion: PCT is a reliable marker that can be used to detect bacteremia. However, its discriminative power was low in differentiating true bacteremia from contamination. Therefore, PCT levels alone should not be used to rule out blood culture contamination.Article Effects of Whitening Mouthrinses on the Color Recovery of One-Shade and Multi-Shade Stained Composite Resins(2025) Yurdagüven, Gülşah YenierAmaç: Bu çalışmanın amacı, ağartma etkili ağız gargaralarının renklendirilmiş tek-renk (Charisma Topaz One [CTO]) ve çoklu-renk sistemli (Estelite Sigma Quick [ESQ]) kompozit rezinlerin renk geri kazanımı üzerine etkilerini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntemler: 60 adet disk şeklinde (8 mm çap x 2 mm kalınlık) örnekler hazırlandı (her bir kompozit reçine için n=30). Örnekler, cilalandıktan (Sof-Lex) sonra 24 saat 37°C'de saklandı. Sonrasında 37°C'de 168 saat kahve solüsyonunda renklendirildi ve ardından ağız gargaralarına göre rastgele üç alt gruba ayrıldı (n=10): LAW: Listerine Advanced White; CPWC: Colgate Plax White+Charcoal Capitano Whitening; LTC: Listerine Total Care. Renk ölçümleri başlangıçta (T0), kahvede reklendirme sonrası (T1) ve 37°C’de 12 saat ağız gargarasında bekletildikten sonra (T2) spektrofotometre cihazı (VITA Easy shade) ile gerçekleştirildi. Analizler için CIELab parametreleri kullanıldı. Renk değişimlerini belirlemek için ΔE ve ΔL, Δa, Δb hesaplandı. Veriler two-way ANOVA, post hoc Tukey, Student t testleri ile analiz edildi (p<0,05). Bulgular: Kahve ile renklendirme sonrası tüm örneklerde klinik olarak kabul edilemez (ΔE>3,3) renk değişiklikleri saptanmış olup CTO kompozit rezinin ΔE değeri (12,16±1,37) ESQ’ den (7,48±0,95) anlamlı düzeyde yüksektir (p=0,001). Renklendirme sonrasında ağız gargaraları, L’de belirgin bir artışa, a ve b parametrelerinde azalmaya neden olmuştur. LAW ve CPWC, ESQ kompozit rezinin ΔL (p=0,001), Δb(p=0,031) ve ΔE (p=0,002) değerlerinde anlamlı farklılığa neden olurken CTO kompozit rezinin Δb (p=0,037) değerinde anlamlı farklılık göstermiştir. Sonuç: Ağartma etkili ağız gargaraları, kompozit rezinlerin kahve renklenmelerini azaltsa da başlangıç renk değerlerine ulaştıramamaktadır. Çoklu-renk kompozitlerin rengini geri kazandırmada tek-renk kompozitlere göre daha iyi bir beyazlatma sağlamaktadırArticle A Rare Case of Bilateral Preiser’s Disease Originating from the Distal Pole of the Scaphoid(2025) Isgandarli, Shikhali; Çabukoglu, Cengiz; Şensoy, Berk ÖzerThe scaphoid bone – os naviculare manus – is an important bone in that it is located within the proximal row of carpal bones and articulates with both the radius and other carpal bones. Preiser’s disease is a rare entity and is commonly asSociated with avascular necrosis of the scaphoid without fracture or trauma. This case study describes a 55-year-old female patient who visited our outpatient clinic complaining of five months' worth of pain and swelling on both of her wrists. The patient had no history of trauma or prolonged steroid use. The patient had pain around the thenar region and anatomical snuff box on both wrists. On a 2-directional wrist radiograph, the distal part of the scaphoid bone showed signs of subchondral sclerosis. Magnetic Resonance Imaging (MRI) was performed to verify the diagnosis. MRI of the patient's wrist revealed bone edema at the distal pole of the scaphoid which was asSociated with Preiser’s disease. In this case study, we present a patient who had bilateral Preiser's illness that began at the distal pole.Article Effect of Silver Diamine Fluoride and Diode Laser as Desensitizer on The Microleakage and Discoloration at Class V Restorations(2025) Kaynar, Zeynep Buket; Ulukapı, Haşmet; Doğruer, IşılAmaç: Bu çalışmanın amacı, hassasiyet giderici amaçlı kullanılan gümüş diamin florür ve diyot lazer uygulamalarının sınıf V kavitelerin restorasyonlarında, mikrosızıntıya ve renk değişimine olan etkilerini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntemler: Bu çalışmada yirmi adet insan molar dişi kullanıldı. Her bir dişin bukkal ve lingual yüzeylerinde standart Sınıf V kaviteler (4x3x3mm) hazırlandı. Dişler tedavi yöntemlerine göre rastgele 4 gruba (n=10) ayrıldı. Grup 1(gümüş diamin florür), Grup 2 (940 nm diyot lazer), Grup 3 (gümüş diamin florür + 940 nm diyot lazer), Grup 4’teki örneklere hiçbir tedavi protokolü uygulanmadı. Tüm kaviteler, nano-hibrid kompozit rezin ile restore edildi. Restorasyonlar diskler ile cilalandı. Örneklerin renk ölçümü spektrometre cihazı ile 1, 7, 14, ve 28. günlerde yapıldı. Renk değişimi, CIEDE 2000 formülüyle hesaplandı. Örnekler %0.2 Rhodamine B boyası ile boyandı ve bukko-lingual yönde kesildi. Boya penetrasyonu bir stereomikroskop altında skorlandı. Veriler Shapiro-Wilks ve Tukey HSD testi kullanılarak %5 anlamlılık düzeyinde istatistiksel olarak analiz edildi. Bulgular: Renk değişimi açısından değerlendirildiğinde, Grup 1 ve Grup 3 arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulundu. Grup 2’de, 1-7. gün ile 1-14. Gün, 1-7. gün ile 1-28. Gün zaman aralıklarında, renk değişimi farkı istatistiksel olarak anlamlı bulundu. En yüksek mikrosızıntı skorları, lazer kullanılan gruplarda elde edilmiştir. Sonuç: Potasyum içeren solüsyonun kullanılmasına rağmen gümüş diamine florür uygulanan gruplarda renk değişimi eşik değerin üzerinde görüldü. Ayrıca, lazer kullanılan gruplarda da kabul edilemez renk değişimleri gözlendi.Article Paylı Mülkiyette Pay Oranı (Hisse) Hatasının Tapu Kanunu Ek Madde 3 Uyarınca Tapu Müdürlüğünce Re’sen Düzeltilmesi Uygulaması Üzerine Düşünceler(2025) Türker, GürayTürk Medeni Kanunu tapu sicili sistemini benimsemektedir. Bu sistemde, taşınmazlar üzerindeki aynî hakları üçüncü kişilere belirtme görevini resmi memurlar tarafından tutulan tapu sicilindeki tesciller yerine getirmektedir. Bu görev kapsamında tapu siciline taşınmazların hukukî durumunu etkileyen bazı hukukî ve fiilî ilişkiler de yazılır. Böylece tapu sicili, temel amacı çerçevesinde taşınmazlarda aleniyet ilkesini gerçekleştirmeye aracılık ederek taşınmaz üzerindeki hakları üçüncü kişilere gösterir. Tapu sicilinin aleniyeti ilkesi, tapu siciline güven ilkesi ve tapu sicilinin tutulmasından devletin sorumluluğu ilkesiyle yakından ilişkilidir. 10.07.2019 tarihinde yürürlüğe giren “tapu kaydındaki hisse hatalarının düzeltilmesi” başlıklı Tapu Kanunu Ek Madde 3 hükmü ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Tapu Dairesi Başkanlığı’nın 23.07.2019 tarihli 2019/7 (1801) sayılı genelgesi bu üç ilkeyi doğrudan ilgilendiren düzenlemeler barındırmaktadır. Zira Tapu Kanunu Ek Madde 3, tapu müdürlüklerine tapu veya kat mülkiyeti kütüğündeki hisse (pay oranı) hatasını pay sahibinin rızası olmaksızın re’sen düzeltme yetkisi vermektedir. Bu hükümler, hukuk düzeninin kendi içinde uyumlu bir yeknesaklıkla bütünlük oluşturması prensibini aşan düzenlemelerin bir başka örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada, Tapu Kanunu Ek m.3, tapu siciline hâkim olan ilkelerden aleniyet, tapu siciline güven ve tapu sicilinin tutulmasından devletin sorumluluğu ilkeleri çerçevesinde ele alınacak ve bu hükmün tapu memurunun düzeltme yetkisini düzenleyen TMK m.1027 hükmü karşısındaki durumu da ayrıca irdelenecektir.Article İflasta İşletmenin Devamı veya Kapatılmasına İlişkin Karara Esas Kriterler(2025) Topak, Süleymanİflas kararı alındığında, müflisin işletmesi genellikle kapatılır ve malları satılarak tasfiye edilir. Bu uygulama, iflasın esas amacının, işletmenin mal varlığının nakde çevrilerek borçların ödenmesine yönelik yerleşik anlayışa dayanmaktadır. Ancak, alacaklıların satıştan elde edeceği tasfiye payına kıyasla daha fazla tatmin edilme ihtimali göz önünde bulundurulduğunda, işletmenin kapatılması yerine faaliyetlerinin devam ettirilmesi ve borçların ödeme yoluna gidilmesi olasılığı da ortaya çıkmaktadır. Fakat, iflasın yönetimiyle ilgili olarak, işletmenin hangi yöntemle sürdürüleceği ya da kapatılacağına dair İcra ve İflas Kanunu (İİK) veya diğer mevzuatlarda açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu belirsizlik, işletmenin faaliyetlerine devam edilmesine karar verildiği takdirde iflas dairesi veya iflas idaresinin karşılaşabileceği olası sorumluluklardan kaçınma eğiliminde olmasına neden olmakta ve dolayısıyla söz konusu seçeneğin pratikte genellikle tercih edilmemesine yol açmaktadır. Oysa, müflise ait bir işletmenin faaliyetlerinin devamı mümkünse, bu seçeneğin göz ardı edilip yalnızca mal satışına dayalı tasfiye yoluna gidilmesi doğru bir yaklaşım olarak değerlendirilemez. Hem ülke ekonomisinin sürdürülebilirliği hem de alacaklıların daha fazla tatmin edilme olasılıkları açısından bu yaklaşım doğru değildir. Zira karşılaştırmalı hukuk sistemlerinde iflasın yeniden yapılandırma aracı olarak ele alınması gerektiği de vurgulanmaktadır. İşletmenin devamına veya kapatılmasına yönelik kararların verilmesinde doğru kriterlerin belirlenmesi, işletmenin yaşatılması durumunda tasfiyeden beklenen faydadan daha yüksek bir verim elde edilebileceğini göstermektedir. Bu bağlamda çalışma, Türkiye’deki iflas sürecinde işletmenin devam etme olasılığının daha fazla dikkate alınmasını teşvik etmek ve işletmenin devamı veya kapatılması doğrultusunda alınacak kararların doğru temellere dayandırılmasına katkı sağlamayı amaçlamaktadır.Article Bibliometric Analysis of Green Finance Research Using Science Mapping Technique(2025) Koç, HavvaKüresel finansal sistemde yeşil finansın artan önemi, bu alandaki araştırmaların çoğalmasına yol açmıştır. Ancak, yeşil finans literatürünün kapsamlı bir bibliyometrik analizi henüz yeterince yapılmamıştır. Bu çalışma, yeşil finans araştırmalarının yapısını VOSviewer kullanarak incelemeyi amaçlamaktadır. Bu çalışmaya yön veren motivasyonlar arasında yeşil finans araştırmalarındaki ana temaların ve eğilimlerin belirlenmesi, bu alana katkıda bulunan önde gelen yazarların, kurumların ve ülkelerin profilinin çıkarılması ve yeşil finanstaki farklı araştırma kümeleri arasındaki ilişkilerin anlaşılması yer almaktadır. 2009’dan 2024’e kadar toplam 617 yayın incelenmiştir. Bibliyometrik analiz sonuçları, yeşil finans literatüründe belirli temaların ve trendlerin öne çıktığını göstermektedir. Ayrıca, en çok atıf alan yazarlar, etkili kurumlar ve coğrafi dağılımın incelenmesi, bu alandaki önemli paydaşların belirlenmesine yardımcı olmaktadır. Sonuçlar, \"Yeşil Finans\" alanında yapılan yayınların sınırlı sayıda olduğunu ve bu alanın yeni gelişmekte olduğunu göstermektedir. Ancak, çevresel sorunların artmasıyla bu alandaki akademik ilginin de artacağı öngörülmektedir. Bu çalışma, yeşil finans araştırmalarının derinlemesine anlaşılmasına ve gelecekteki araştırmalar için sağlam bir temel oluşturmaktadır.Article Investigation of The Relationship Between Primary Headache Severity and Daily Food Preferences in Young Adults not yet Diagnosed with Migraine(2025) Vardaglı, Duygu; Kayar, ÖzlemAmaç: Migren kompleks nörolojik bir hastalıktır. Çalışmamızın amacı henüz migren tanısı almamış kuvvetli semptomları olan kişilere, migren proflaksisinde besin aracılı sürdürülebilir fayda sağlamaktır. Yöntemler: Çalışmaya henüz migren tanısı almayan kuvvetli semptomları olan, herhangibir metabolik psikiyatrik hastalığı ve engeli bulunmayan 18-45 yaş arası 197 kişi dahil edildi. Araştırmanın ilk aşamasında katılımcılara uluslararsı alanda kullanılan “Headache Disability Index“ ölçeği uygulandı. Önerilen referan besinler 4 hafta tüketildikten sonra “Headache Disability Index“ ölçeği tekrarlanarak, oluşan skor farkı veri olarak kabul edildi. Verilerin değerlendirilmesinde SPSS 26 istatistik programı kullanıldı ve p<0.05 anlamlı kabul edildi. Bulgular: Diyete referans besin olarak karaciğerin dahil edilmesi Headache Disability Index F19 (p<0,003) önermesinde anlamlı iyileşme, brokolinin dahil edilmesi ise E9 (p<0,039) F13 (p<0,025) önermelerinde istatistiksel olarak anlamlı iyileştirmeler sağlamıştır. Sonuç: Kuvvetli migren semptomları taşıyan kişilerde; brokoli ve karaciğer besinleri aracılığı ile, diyetlerine sadece günlük önerilen miktarlarda A, B12, K1 ve C vitaminlerinin sağlaması; emosyonel ve fonksiyonel engeliliklerde iyileşme sağlamıştır.Article The Impact of Developing Technology on the Art of Nursing(2025) Çoban, Niran; Kalkavan, Emek BakanoğluHemşirelik sanatı, ampirik ve metafizik bilgi ile belirsizlik durumlarında yaratıcılığın kullanımına dayanmaktadır. Kanıta dayalı araştırmalardan elde edilen ampirik bilgi, hemşirelik biliminin gelişimine katkı sağlarken; metafizik bilgi, bireysel deneyimler ve içgörüler yoluyla bakım süreçlerini etkilemekte ve yönlendirmektedir. Günümüzde teknolojinin hızla ilerlemesi, bu yeniliklerin hemşirelik uygulamalarına entegre edilmesini bir gereklilik haline getirmektedir. Hemşirelik teknolojisi, hasta bakımını iyileştirmek, iş yükünü azaltmak, hasta güvenliğini artırmak ve hemşire-hasta iş birliğini güçlendirmek amacıyla kullanılmaktadır. Ancak, teknolojinin bakım süreçlerine entegrasyonu, etik sorunlar ve bazı klinik uygulamalarda belirsizlikler gibi yeni tartışmaları da beraberinde getirmektedir. Bu derlemede, gelişen teknolojinin hemşirelik sanatına etkisi ve güncel bakım uygulamalarında kullanılan yenilikçi teknolojiler ele alınmaktadır. Sonuç olarak, hemşirelerin teknolojiyi yakından takip etmesi, bilgi ve becerilerini teknolojik gelişmelerle entegre ederek bakım kalitesini artırması büyük önem taşımaktadır. Klinik ve akademik iş birlikleri güçlendirilerek, hemşirelik öğrencileri ve klinisyen hemşirelerin multidisipliner yaklaşımla güncel teknolojik gelişmelere erişimi sağlanmalı, böylece bilgi ve beceri düzeyleri artırılmalıdır.Article Successful Reflection of Technical Director Changes on Sportive Management in Football(2025) Özsoy, Damla; Karaman, Taner; Akyüz, OktayBu araştırma, Avrupa'nın önde gelen futbol liglerinde teknik direktör değişikliklerinin sezon içi performans üzerindeki etkilerini incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırma, Türkiye Süper Lig, İngiltere Premier Lig, İtalya Serie A, İspanya La Liga, Fransa Ligue 1, Almanya Bundesliga ve Portekiz Primeira Liga gibi yedi farklı ligdeki teknik direktör değişikliklerinin sezon sonu performansına olan etkilerini değerlendirmiştir. Araştırma, 2018-2019 ile 2022-2023 sezonları arasındaki dönemi kapsayan verileri kullanmıştır. Örneklem büyüklüğü, incelenen her ligdeki teknik direktör değişikliklerinin sayısına dayanmaktadır. Analizlerimizde, teknik direktör değişikliklerinin sezon sonu performans üzerindeki etkilerini değerlendirmek için paired sample testi kullanılmıştır. Bu test, teknik direktör değişikliği öncesinde ve sonrasında takımların performansı arasındaki farklılıkları istatistiksel olarak değerlendirmemize olanak tanımıştır. Sonuçlarımız, teknik direktör değişikliklerinin sezon sonu performansı üzerinde belirgin bir etkisinin olduğunu göstermektedir. İngiltere Premier Ligi, İspanya La Liga ve Portekiz Primeira Liga gibi liglerde yapılan analizler, teknik direktör değişikliklerinin öncesinde ve sonrasında maç başı puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğunu ortaya koymuştur. Araştırmanın sonuçları, futbol kulüplerinin yönetiminde teknik direktör değişikliklerinin stratejik bir öneme sahip olduğunu vurgulamaktadır. Bu bağlamda, futbol kulüpleri ve yöneticilerinin teknik direktör değişikliklerini planlarken ve uygularken daha dikkatli bir yaklaşım benimsemeleri gerekmektedir.Article Göstergebilimsel Reklam Anlatısı Çözümlemesi: Apple “The Greatest” Reklam Filmi Örneği(2025) Orkan, SerraReklamlar günümüzün en hızlı tüketilen iletişim araçlarındandır. Reklam dünyasında her birey birer tüketici olarak düşünülmektedir. Genel olarak düşünce biçimine doğrudan etki etmeyi hedeflerler. Seyirciye ürünü sunmanın ötesinde bir yaşam tarzını benimsetme hedefi ile de yola çıkarlar. Böylelikle birey bir ürünü değil zihninde oluşan imgelemi satın almaktadır. Araştırmanın örneklemini, en iyi reklam filmi kategorisinde ödül alan “Apple” markasının “the Greatest (2023)” reklam filmi oluşturmaktadır. Reklam anlatısının çözümlenmesinde göstergebilimsel analiz yöntemi kullanılmıştır. Evrende yer alan göstergeler sınırsız olsa da nelerin analiz edileceğinin belirlenmesi için göstergebilim yöntemi önemli bir konumdadır. Araştırmanın bulgularına göre; reklam filminin gösterileni; \"Apple\" marka ürün kullanan bireylerin yaşamdan maksimum verim alabildikleridir. Yan anlam ise; seyirciye hem engellerin aşılabileceğini, eksiklerin tamamlanabileceğini göstermekte; hem de bu konforlu yaşama ulaşmak için gerekli ekonomik statüyü hatırlatmaktadır.Article Gestalt Algı İle En İyi Film Dalında Ödül Almış Yapımların Afiş Çözümlemesi(2025) Orkan, SerraGörsel kültür içerisinde yer alan medya araçlarından biri de afiştir. Günümüz afişlerinde fotoğraf ve baskı teknolojilerinin izleri vardır. Ayrıca filmi en iyi şekilde yansıttığı düşünülen göstergeler yer almaktadır. Tüketici ile iletişim kurarken afişteki amaç öncelikle dikkat çekmek, eğitmek, teşvik etmek, ikna etmek vb. niyetlerle oluşturulan eylemlerdir. Renk, şekil, tipografi ve düzen unsurları ile bir afişin genel olarak değerlendirilmesi mümkündür. Multidisipliner bir yöntem olan Gestalt prensipleri ile biçimsel ve içerik anlamlandırma süreci daha kolay ve doğru ilerleyebilmektedir. Bu sebeple çalışmada yöntem olarak Gestalt algı prensipleri ile çözümlemeden yararlanılmıştır ve 2019 senesinden itibaren her yıl en iyi film Oscar ödülünü almış yapımların afiş çözümlemesi yapılmıştır. Afişlerin tamamı şekil-zemin ilişkisine göre değerlendirilebilmiş; ancak tüm Gestalt prensipleri afişlerin hepsinde gözlemlenmemiştir. Bilimkurgu unsurlarının yer aldığı film afişlerinde efekt ve illüstrasyondan yararlanılmış, dram türünü yansıtan filmlerde, afişlerde tek fotoğraf karesi ile içerik aktarılmıştır. Afişler; Gestalt algı prensibi olan “bütün parçalar toplamından başka ve daha fazla bir şeydir.” savını da desteklemektedir.Article Organik Ulaşım Stratejisi Bağlamında İstanbul’da Deniz Yolu Toplu Taşımacılığının Geliştirilmesi(2024) Cılız, Ayşe Buse; İlsever, CeyhunÖzellikle metropollerde kentsel hareketliliğin toplu taşıma türleri üzerinden geliştirilmesi, tartışılan ve incelenen bir konudur. Bu hususta, teknolojinin gelişimine bağlı olarak evrensel ölçekte karar ve uygulamalar bulunmakla birlikte her kentin kendine has tarihsel gelişimi ve coğrafi koşulları da belirleyici önemdedir. Dünyanın önde gelen metropollerinden birisi olan İstanbul’da kentsel hareketliliğin toplu taşımaya dayanarak geliştirilmesi söz konusu olduğunda kentin kendine has nitelikleri ayrı bir önem kazanmaktadır. Dünyada başka hiçbir kentte bulunmayan uzunlukta bir kıyı şeridinin sahip olması ve bu coğrafi altyapıya bağlı olarak yüzlerce yıldır ulaşımın belli bir ölçüde deniz üzerinden yapılmış olmasına rağmen günümüzde deniz yolu ulaşımının kısıtlı düzeyde kullanılmaktadır. Bu durum İstanbul’a özgü imkanlardan ne ölçüde faydalanıldığı sorusunu gündeme getirmektedir. Bu çalışmada, ulaşımda entegrasyon, erişilebilirlik ve yönetişim stratejilerinden birisi olarak geliştirilen organik ulaşım yaklaşımının ilkeleri ve ölçütleri doğrultusunda İstanbul’da kent içi deniz yolu toplu taşımacılığının geliştirilmesi için somut önerilerde bulunulacaktır. Bu kapsamda, organik ulaşım stratejisi literatüre dayanarak incelenmekte, İstanbul’da deniz yolu ulaşımının tarihinden bahsedilmekte, bu ulaşım türünün kentin mevcut hareketliliğindeki yeri araştırılmakta ve deniz yolu ulaşımının mevcut altyapısı üzerinde durulmaktadır. Bu incelemeler sonucunda İstanbul’da deniz yolu ulaşımının arttırılması amaçlı olarak belli başlıklar altında öneriler geliştirilmiştir.Article Surgical Oncology-Based Check-Up Program and Determining of Asymptomatic Pathologies(2025) Doğan, Demet; Gökçe, KağanGiriş: Çalışmamızın amacı check-up amacıyla başvuran sağlıklı bireylerin bulgularını paylaşmak, check-up programlarının benign ve malign patolojilerin erken tanısındaki etkinliğini saptamaktır. Yöntemler: Check-up programı dahilinde; tüm olgulara postero-anterior akciğer grafisi, tiroid ve batın ultrasonografisi yapılmıştır. Tüm kadın olgulara meme ultrasonografisi ve 40 yaşından büyüklere mamografi uygulanmıştır. Hemogram ve rutin biyokimyasal testlerle birlikte gaytada gizli kan, karsinoembriyonik antijen ve erkeklerde prostat spesifik antijen testi yapıldı. Radyolojik görüntüler ve raporlar retrospektif olarak tarandı, laboratuvar sonuçlarından ise gaytada gizli kan, karsinoembriyonik antijen ve erkeklerde prostat spesifik antijen testi değerleri incelendi. Meme radyolojisinde meme görüntüleme raporlama ve veri sistemi (BIRADS), tiroid radyolojisinde tiroid görüntüleme raporlama ve veri sistemi (TIRADS) sistemi kullanılarak sınıflandırma yapıldı. Batın ultrasonografi bulguları organ spesifik olarak ayrı ayrı değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya 1411 olgu dahil edildi. Olguların %49,4’ü kadın, %50,6’sı ise erkek, median yaş 50 idi. Olguların %5,31’inde karaciğerde benign lezyon, %4,7’sinde böbrek taşı, %5,7’sinde kolelitiyazis, kadın olguların %2,72’sinde benign jinekolojik kitle tespit edildi. Erkeklerin %20’sinde benign prostat hiperplazisi görüldü. %3,8’inde tiroid bezinde malignite şüpheli nodül görüldü ve biyopsi önerildi. Meme Ultrasonu yapılan olguların %0,28’inde, mamografi yapılanların ise %0,8’inde malignite şüpheli lezyon saptandı ve biyopsi önerildi. Olguların hepsine akciğer grafisi çekildi. %75,4’ünde normal, %22’sinde minör, %2,6’sında ise majör akciğer parankim bulguları saptandı ve bu olgulara toraks bilgisayarlı tomografisi ile ileri tetkik önerildi. Sonuç: Çalışmadaki sonuçlarımıza göre; etkin check-up programları benign lezyonlarda tanı ve takibi sağladığından, malign veya premalign lezyonlarda ise erken tanı ve tedavi şansı sunduğundan toplum sağlığı açısından yararlı bulunmuştur.