WoS İndeksli Yayınlar Koleksiyonu / WoS Indexed Publications Collection
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14517/18
Browse
Browsing WoS İndeksli Yayınlar Koleksiyonu / WoS Indexed Publications Collection by Publication Category "Makale - Ulusal Hakemli Dergi - Kurum Öğretim Elemanı"
Now showing 1 - 20 of 21
- Results Per Page
- Sort Options
Article Analysis of the Factors Affecting the Latency Period and Type of Birth in Patients With Preterm Prematur Rupture of Membranes(Dokuz Eylul Univ inst Health Sciences, 2022) İlhan, Yunus; Kuzu, Ozan; Gozel, Sercan; Yumru, Ayşe EnderPurpose: To determine the factors associated with the latent period in patients with preterm premature rupture of membranes (PPROM). Material and Methods: 53 patients who applied to our clinic within 1 year and were diagnosed with PPROM and met the inclusion criteria participated in this prospective cross-sectional study. Factors thought to affect the latent period in these patients were examined in terms of delivery time and mode. Results: Latent period; was negatively correlated with dilatation and positively correlated with collum length. The mean latent time of patients with contraction was statistically significantly lower than those without. In another model, gestational week, collum length and birth weight were found to be the most significant factors associated with the latent period. In the latent period groups; Statistically, a significant difference was found in the mean dilatation and collum length. The contraction rate was higher in those with a latency period of 2 days or less. Conclusion: Latent duration is inversely proportional to dilatation and directly proportional to collum length. Uterine contraction is higher in patients with a latency period of fewer than 2 days. Other statistically significant factors related to the latent period are the gestational week and the fetal weight.Article Asthmatic Patients: Is Homocysteine an Issue(Galenos Publ House, 2024) Keskinel, İlkay; Eryilmaz, Müzeyyen; Güntürk, ArzuObjective: Understanding the causes of asthma is crucial for developing new therapeutic modalities. Homocysteine (HCY) is an intermediate in methionine metabolism. Elevated HCY levels may indicate folate and vitamin B12 deficiencies, which are cofactors for the methylation of HCY to methionine. The relationship between hyperHCY mia and atherosclerosis is well-documented, and it is considered a cause of cardiovascular, neurodegenerative, and ocular diseases. HyperHCY mia may also cause atopy and, consequently, asthma. We aimed to evaluate the levels of HCY, vitamin B12, and folic acid in asthmatic patients and healthy adults, as well as to determine whether correlations exist between these levels and lung function, eosinophil counts, total immunoglobulin E (IgE), and eosinophilic cationic protein (ECP) levels in asthmatic subjects. Methods: A total of 142 asthmatic patients and 36 healthy controls were enrolled in the study. Folic acid, vitamin B12, total IgE, ECP, eosinophil percentage, eosinophil counts, and HCY levels were evaluated in both groups. Results: HCY, vitamin B12, and folic acid levels did not significantly differ between patients with asthma and controls. There was a statistically significant positive correlation (at the 0.95 confidence level) between HCY values and forced vital capacity, peak expiratory flow (PEF), and eosinophil counts in patients with asthma. Folic acid levels correlated positively only with PEF%, whereas vitamin B12 levels did not correlate with any functional parameters or atopic markers like IgE and ECP. Conclusion: Should large-scale randomized controlled trials conclusively establish HCY as a causative factor of asthma, metabolic interventions to lower HCY levels using methyl donors could be considered alongside conventional asthma treatments.Article COVİD-19 Nedeni ile Hastaneye Yatırılan Hastalarda İnteratriyal Blok ve Repolarizasyonun Elektrokardiyografik Belirteçleri: Klasik ve Bayesyen Analiz(Galenos Publ House, 2023) Guvenc, Rengin Cetın; Guren, Ali Kaan; Engur, Busra; Celık, Selin; Demırtunc, RefikAmaç: Koronavirüs hastalığı-19 (COVİD-19) atriyal fibrilasyon (AF) ve ventriküler aritmiler ile ilişkilidir. Yüzey elektrokardiyografisindeki (EKG) çeşitli elektrofizyolojik anormallikler, anormal interatriyal iletimin veya anormal repolarizasyonun belirteçleri olarak AF ve ventriküler aritmilerle ilişkilendirilmiştir. Bu çalışmada, pandemi sırasında COVİD-19 enfeksiyonu ile hastaneye yatırılan hastalarda bu tür EKG belirteçlerinin daha yaygın olup olmadığı anlaşılmaya çalışılmıştır. Yöntemler: Toplam 87 COVİD-19 hastası çalışma grubunu oluştururken, COVİD-19 enfeksiyonu dışında herhangi bir nedenle hastaneye yatırılan 64 hasta kontrol grubu olarak çalışmaya dahil edildi. Kısmi ve ileri interatriyal blok (İAB) sıklığı, QT ve düzeltilmiş QT (QTc) süreleri, QT dispersiyonu (QTd) ve T tepeden uca süresi (Tpe) başvuru EKG’lerinden ölçüldü. Bulgular: COVİD-19 hastalarında hem kısmi hem de ileri İAB daha yaygındı, ancak istatistiksel anlamlılık yalnızca ileri İAB için gözlendi (COVİD-19 hastalarında %11,5’e karşı kontrollerde %0,0, p=0,005). QTc, QTd veya Tpe için gruplar arasında fark yoktu. Bayesyen analizlerde, COVİD-19 ile ileri İAB (BF10: 16) arasında bir ilişkiyi destekleyen güçlü kanıtlar bulunurken, kısmi İAB, QTc, QTd veya Tpe için bir ilişki olduğuna dair kanıt yoktu (hepsi için BF10<1). Sonuçlar: COVİD-19 ile hastaneye yatırılan hastalarda ileri İAB görülme olasılığı daha yüksektir ve bu durum AF’nin bu hastalarda neden daha sık görüldüğünü açıklayabilir.Article Efficiency of ProTaper Universal Retreatment, Reciproc Blue and XP-endo Shaper in the removal of a bioceramic-based root canal filling(Istanbul Univ Press, Istanbul Univ Rectorate, 2023) Çiftçioğlu, Elif; Güzel, Rezan Sungur; Dinçer, Gözde Akbal; Karakaya, Güneş; Küçükay, Enver SedatPurpose This in vitro study aimed to assess the performance of ProTaper Universal Retreatment (PTUR), Reciproc Blue (RB), and XP-endo Shaper (XPS) system in the removal of bioceramic root canal filling. Materials and Methods Forty-five human single-rooted mandibular premolars were prepared up to 30/.04 and filled with Endosequence BC sealer and BC points before being assigned into three groups (n=15). The root canal fillings were removed until reaching predetermined working length (WL) with PTUR in group 1, RB in group 2, and XPS in group 3. During the removal of the filling material, apically extruded debris was collected in pre-weighed Eppendorf tubes, and operation time was recorded with a digital chronometer. Reaching the WL and maintaining apical patency were evaluated separately. The data were statistically analyzed using Kruskal Wallis and Mann Whitney U tests. Results The mean amount of extruded debris was highest in the PTUR group, although all instruments caused apical extrusion of debris. The mean time for reaching WL was longest for RB and shortest for XPS, with significant differences among the groups (p<0.05). Although the difference was not significant (p=0.799), in the PTUR group the WL was reached in 93.3% of the samples, which was higher than other groups (86.7%). Conclusion All tested systems caused a certain amount of debris extrusion. XPS was associated with less extrusion while regaining more rapid access to the periapical area than PTUR and RB.Article Farklı Polimerizasyon Sürelerinin Cam İyonomerlerin Mikrosertliği ve Pulpaiçi Isı Artışı Üzerine Etkisi(Galenos Publ House, 2023) Kaynar, Zeynep Buket; Dalkılıç, Evrim Eligüzeloğlu; Dönmez, Nazmiye; Kazak, MağrurAmaç: Bu çalışmanın amacı, farklı polimerizasyon sürelerine maruz bırakılan yüksek viskoziteli cam iyonomer, cam karbomer (GC) ve biyoaktif restoratif materyalinin (BRM) mikrosertliklerini ve intrapulpal termal değişiklikleri karşılaştırmaktır. Yöntemler: Bu çalışmada 60 adet çekilmiş molar dişi kullanıldı. Sınıf 1 kavite preparasyonu sırasında pulpa odası ile oklüzal kavite tabanı arasında 1 mm dentin kalınlığı bırakıldı. Dişler rastgele altı gruba ayrıldı. Grup 1: Yüksek viskoziteli cam iyonomer siman (HV- GIC) ile restore edildi, 20 sn polimerize edildi. Grup 2: HV-GIC ile restore edildi, 40 sn polimerize edildi. Grup 3: GC ile restore edildi, 60 sn polimerize edildi, Grup 4: GC ile restore edildi ve 90 sn polimerize edildi. Grup 5: Biyoaktif restoratif materyal (BRM) ile restore edildi, 20 sn polimerize edildi, Grup 6: BRM ile restore edildi, 40 sn polimerize edildi. GC grupları hariç tüm cam iyonomer simanları LED polimerizasyon cihazı ile polimerize edildi. GC grupları özel ışık aleti ile polimerize edildi.Tüm örneklerin pulpaiçi ısı artış değerleri J tipi termometre cihazı ile ölçüldü. Daha sonra mikrosertlik değerleri üç farklı noktadan değerlendirildi. Veriler tek yönlü ANOVA, Tukey testi ve t-testleri ile analiz edildi (p<0,05). Bulgular: Grup 2, Grup 1’e göre pulpaiçi ısı artışında istatistiksel olarak anlamlı fark gösterdi Grup 4, Grup 3’e göre istatistiksel olarak daha yüksek pulpaiçi sıcaklık artışı gösterdi. Gruplar karşılaştırıldığında en yüksek mikrosertlik değerleri GC gruplarında elde edildi. Grup 2, Grup 1’e göre istatistiksel anlamlı derecede yüksek mikrosertlik değeri gösterdi. Grup 6, Grup 5’e göre anlamlı derecede yüksek mikrosertlik değeri gösterdi. Sonuç: BRM’nin 40 sn polimerizasyonu intrapulpal sıcaklık artışına neden olmadan mikrosertliği olumlu yönde etkilemiştir. GC’nin 90 sn polimerizasyonunda yüksek mikrosertlik değerleri elde edilirken pulpaya zarar verecek derecede ısı artışına da neden olmuştur.Article Geleneksel PMMA, Modifiye MMA ve Poliamid Protez Kaide Materyallerinin Farklı İçeceklere Karşı Renk Stabilitesi(Galenos Publ House, 2023) Ağan, Hatice; Gökay, Gonca Deste; Oyar, Perihan; Durkan, Rukiye; Gürbüz, AyhanAmaç: Bu çalışmanın amacı, yaygın olarak tüketilen içeceklerin farklı zaman aralıklarında protez kaide materyallerinin renk stabilitesi üzerindeki etkisini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntemler: Konvansiyonel polimetilmetakrilat (PMMA) (Meliodent), modifiye metilmetakrilat (MMA) (Bre-Crystal ve Acryfee) ve poliamid (Bre-Flex, Flexinylon ve T Crystal) akrilik rezinlerden oluşan 20 disk şeklinde (10 mm çap, 2 mm kalınlık) örnek pürüzsüz ve pürüzlü yüzeylerde hazırlandı. Tüm örneklerin başlangıç rengi kolorimetre ile ölçüldü (T0). Her örnek kahve, kola, çay ve distile suya daldırıldı. Örneklerin rengi 1 günlük (T1), 12 günlük (T2) ve 36 günlük (T3) daldırma sürelerinden sonra tekrar ölçüldü. Her örnek için ortalama renk değişikliklerini (∆E) hesaplamak için CIE L*a*b* sistemi kullanıldı. Elde edilen veriler 0,95 güven aralığında ANOVA ve Bonferroni testleri kullanılarak istatistiksel olarak karşılaştırıldı.Bulgular: Pürüzsüz ve pürüzlü yüzeyler arasında renk değişimi açısından zaman veya içecekten bağımsız olarak anlamlı fark yoktu (p>0,05). Tüm zaman aralıklarında, modifiye MMA (Bre-cystal) daha yüksek renk stabilitesi gösterdi (p<0,05). Zamandan bağımsız olarak, kolaya daldırılan modifiye MMA (Acryfree) ve konvansiyonel PMMA (Meliodent) örnekleri, istatistiksel olarak anlamlı derecede daha düşük renk stabilitesi sergiledi (p<0,05). Sonuç: Çalışmada kullanılan içecekler, T1 ve T3 periyodlarından sonra distile suya göre istatistiksel olarak anlamlı bir renk değişimine neden olmadı. NBS sistemine göre T3 periyodundan sonra renk değişimleri “hafif” ile “çok” arasındaydı. Modifiye MMA rezin (Brecrystal), uzun süreli kullanımda yüksek renk stabilitesi nedeniyle PMMA alerjisi olan hastalarda protez kaide materyali olarak öne çıkabilir.Article Geriatrik Bireylerde Koronavirüse Yakalanma Korkusunun Yaşam Doyumu ile İlişkisi(Galenos Publ House, 2023) Atıcı, Emine; Akış, Merve; Kurt, Emine EdaAmaç: Bu çalışma geriatrik bireylerde koronavirüse yakalanma korkusunun yaşam doyumu ile ilişkisini araştırmak amacıyla planlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Demografik bilgi formu, Koronavirüs Korkusu ölçeği (KKÖ) ve Yaşam Doyumu ölçeği (YDÖ) veri toplama aracı olarak kullanılmıştır. Çalışmaya 65 yaş üstü 79 kişi dahil edilmiştir. Bulgular: Çalışmanın sonucunda yaşam doyumu ile koronavirüs korkusu arasında düşük düzeyde pozitif ilişki olduğu görülmüştür (p<0,05). YDÖ üzerinde KKÖ’nün %7’lik etkisi istatistiksel olarak anlamlıdır (F5,504 p=0,022). YDÖ’yü bir birimlik artış KKÖ’yü 0,210 birim istatistiksel olarak anlamlı şekilde artırmaktadır (p<0,05). Sonuç: Pandeminin sonlarında yapılan bu çalışma geriatrik bireylerin hayatın içinde olmasının ve günlük yaşamda fiziksel olarak aktif olmasının yaşam doyumunu olumlu yönde etkilediğini göstermektedir.Article Geriatrik Popülasyon için Fiziksel Performansın Fonksiyonel Değerlendirme Ölçeği Türkçe Versiyonu: Güvenirlik ve Geçerlilik Çalışması(Galenos Publ House, 2023) Kesikbaş, Bürde; Atıcı, Emine; Navarro, Josu AlustizaAmaç: “Geriatrik Popülasyon için Fiziksel Performansın Fonksiyonel Değerlendirme Ölçeği (Alusti test)”nin Türkçeye çevrilmesi, geçerlik ve güvenirliğinin incelenmesidir. Gereç ve Yöntem: Çeviri sürecinde prensipler tarafından önerilen kültürler arası uyum modeli kullanıldı. Hastalar Alusti testinin Türkçe versiyonu ile değerlendirildi ve bir hafta sonra tekrar uygulandı. Güvenirliği ve iç tutarlılığı belirlemek için Cronbach alfa katsayısı hesaplandı. Test-tekrar test güvenirliği, sınıf içi korelasyon katsayısı (ICC) ve Pearson korelasyon analizi kullanılarak belirlendi. Yapı geçerliliği faktör analizi ile incelendi. Benzer ölçek geçerliği Alusti testi ile Kısa Fiziksel Performans Bataryası (KFPB) ve Barthel indeksi (Bİ) karşılaştırılarak, kriter geçerliği ise Alusti testi ile Tinetti Denge ve Yürüme Değerlendirmesi, zamanlı kalk ve yürü testi (ZKYT), 6 metre yürüme hızı testi ve Rivermead mobilite indeksi (RMİ) puanları karşılaştırılarak incelendi. Bulgular: Cronbach alfa katsayısı 0,701’dir. Test-tekrar test güvenilirliği için ICC 0,948’dir. Alusti test dört faktörle açıklanmıştır. KFPB (r=0,586, p=0,000), Bİ (r=0,321, p=0,005) ve Tinetti yürüme testi (r=0,512, p=0,000) Alusti test toplam puanı ile orta derecede pozitif korelasyona sahipti. Tinetti denge testi (r=0,662, p=0,000), Tinetti denge ve yürüme değerlendirmesi toplam puanı (r=0,655, p=0,000) ve RMİ (r=0,715, p=0,000) yüksek oranda pozitif korelasyona sahipti. Sonuç: Alusti testin Türkçe versiyonu geriatrik popülasyon için geçerli ve güvenilir bir ölçektir.Article Giant Hydatid Cyst Originating From Psoas Muscle Extending To the Iliac Bone, Inguinal, and Femoral Canals: a Case Report and Current Literature Review(Galenos Publ House, 2023) Gökçe, Kagan; Doğan, Demet; İlhan, Fatma Mehlika; Midi, AhmetRetroperitoneal hydatid cysts are extremely rare and difficult to distinguish from other intra-abdominal pathologies, such as synovial sarcoma. In this study, we present a rare case of a complicated retroperitoneal hydatid cyst originating from the psoas muscle without any other focus. A 59-year-old male patient presented to the outpatient clinic with complaints of constipation and a feeling of gradually increasing swelling in the left lower quadrant of the abdomen and left groin area, progressing toward the left leg. In the examinations performed, a multiloculated giant hydatid cyst that filled the left pelvis in the retroperitoneal region, deviated the intra-abdominal organs to the right side, and extended to the left femoral and inguinal canals was detected. The patient underwent surgical excision and was followed up during the postoperative period. No evidence of recurrence was found at the patient’s 3rd and 6th month followups. Primary muscle hydatid cysts necessitate a distinct approach to treatment and management when compared with hydatid cysts in other bodily organs. While recurrences remain a potential concern after resection, it is noteworthy that the window for the formation of fertile cysts typically spans up to 10 months. Thus, it is advisable to conduct regular postoperative follow-up examinations during the first year following surgery to ensure comprehensive monitoring and care.Article Investigating the Service Quality of Kocaeli Tram Service Using Artificial Neural Networks(Turkish Chamber Civil Engineers, 2022) Dündar, SelimService quality is one of the main issues of today's world. Firms operating in the passenger transportation sector are also trying to improve the quality of the services they provide to their passengers. It is crucial to determine the passenger service quality perceptions and priorities to evaluate and improve the service in this context. In this study, Kocaeli tram user service quality perceptions have been evaluated by applying a survey consisting of 20 questions and user satisfaction levels from different service dimensions. Then, an artificial neural network model was developed using the demographic data of the users and their responses to the survey questions to mimic their service quality satisfaction. The artificial neural network model developed has been examined to understand the importance that tram users give to service quality. Using the developed “change of score” method, how the changes to be made in the tram system will affect the quality of service and, hence, how the opinions of different user groups will be affected can be examined in detail. The artificial neural network model prediction capability was compared with that of the multiple linear regression model, and found its superiority. Based on the developed Change of Score Method, the most frequent user attaches the highest importance to the service dimensions of the convenience to pay for the tram, getting his/her destination on time, and reducing environmental pollution.Article Investigation of The Correlation Between Pain, Proprioception and Range of Motion in Patients With Temporomandibular Joint Dysfunction(Dokuz Eylul Univ inst Health Sciences, 2024) Akdağ, Sercan; Aydın, GamzePurpose: The aim of study was to investigate the relationship between pain, proprioception and range of motion in patients with temporomandibular joint dysfunction (TMD). Material and Methods: The study was completed with 45 participants diagnosed with TMD and 45 healthy controls. Visual analog scale and graded chronic pain scale were used to assess pain intensity, dolorimeter was used for pain pressure threshold (PPT) assessment. Evaluation of cervical proprioception by cervical joint position error test (JPET), cervical joint range of motion assessment by digital goniometer, mouth opening measurements were made with a ruler. Results: In the study, pain intensity was high and PPT was low in the TMD group. In the JPET, the right-left rotation and left lateral flexion values in the TMD group had higher mean values than the control group (p=0.028, p=0.003, p=0.004, respectively). There was a significant difference between the groups in digital goniometer measurement in right-left rotation, right-left lateral flexion movements(p=0.008, p=0.001, p=0.041, p=0.005, respectively). The TMD group had a lower mean than the control group in painless, maximum assisted and unassisted mouth opening measurements(p=0.001, p=0.001, p=0.001, respectively). Conclusion: TMD patients presented a lower PPT, less accurate head repositioning, and some impairment in cervical range of motion.Article Kardiyologların Periodontal ve Kardiyovasküler Hastalıklar Arasındaki İlişkiye Dair Farkındalıkları: Türkiye’de Bölge Çapında Yapılan Bir Araştırma(Kare Publ, 2023) Kaya, Süheyla; Özen, Deniz Kaptan; Şahin, Gökçe Akyol; Mutlu, BülentAmaç: Son yıllarda, ağız-diş sağlığı ile genel sağlık arasındaki bağlantıya dair farkındalıkta bir artış olmuştur. Bu çalışmada, Türkiye Cumhuriyeti’ndeki kardiyologların kardiyovasküler hastalıklar ve diş eti hastalıkları ile ilgili bilgi, düşünce ve uygulama davranışları incelenmiştir. Yöntem: Pilot uygulama sonrasında, Türkiye Cumhuriyeti’nde hekimlik yapan 1894 sertifikalı kardiyologa revize edilen anket toplamda iki kere gönderildi. Veriler, tanımlayıcı istatistikler kullanılarak analiz edildi. Bulgular: Yüz altmış altı katılımcıyla yanıt oranı %11,5 oldu. Katılımcıların çoğu erkekti (%77), katılımcılar akademide uzman (%45) ve asistan doktor (%17,5) olarak veya özel muayenehanelerinde (%12,7) çalışıyordu. %90’ı periodontal hastalığı, kronik multifaktöriyel inflamatuar hastalık olarak doğru bir şekilde tanımladı, ancak yalnızca %78’i inflamasyonun, periodontal hastalık ile kardiyovasküler hastalıklar arasındaki ilişkiye yönelik önemli bir bileşen olduğunu kabul etti. Ankete katılan kardiyologların %37’si, periodontal hastalıkların tedavisinin, hastanın kardiyovasküler hastalık riskini azaltabileceği konusunda emin değildi ve %9’u ise bu görüşe katılmadı. Ankete katılanların %76’sı, kardiyoloji ve periodontoloji uzmanlarının hem kardiyovasküler hem de periodontal hastalıklar için ortak risk faktörlerini ortadan kaldırmak amacıyla birlikte çalışması gerektiği konusunda hemfikirdi. Ankete katılan kardiyologların %80’i kardiyovasküler hastalık ve periodontitis arasındaki ilişki hakkında daha fazla bilgi edinmek istediklerini belirtti. Sonuç: Katılımcıların büyük çoğunluğu, mikrobiyal ilişkili, konak aracılı inflamasyonun, periodontitisin ayırt edici özelliği olduğuna inanmasına rağmen, periodontal ve kardiyovasküler hastalıkları birbirine bağlayan birincil faktörün inflamasyon olduğuna yönelik eğilimleri benzer düzeyde değildi. Ankete katılanların çoğu, iki hastalık arasındaki bağlantıya ilişkin bilgilerini artırmak istediğini belirtti, bu sebeple, mezuniyet sonrası eğitimler ve tıp eğitiminde ağız diş sağlığına ilişkin verilen bilgilerin arttırılması, bu isteğin gerçekleştirilmesine yardımcı olabilir.Article Kronik Venöz Yetmezliği Olan Hastalarda Fiziksel Aktivite: Hastalık Şiddeti, Ağrı, Yorgunluk ve Fonksiyonellik ile İlişkisi(Turkey Assoc Physiotherapists, 2024) Aydın, Gamze; Çiftçi, Ebru Aloğlu; Atıcı, Emıne; Akgol, Ahmet Cuneyt; Tuncer, Mehmet AltuğAmaç: Kronik venöz yetmezlik (KVY), venöz kanın kalbe dönüşünü bozan çeşitli faktörlerin neden olduğu, venöz sistemin ilerleyici bir hastalığıdır. Çalışmanın amacı, KVY hastalarında fiziksel aktivite düzeyinin hastalık şiddeti, ağrı, yorgunluk ve fonksiyonellik ile ilişkisinin değerlendirilmesidir. Yöntem: Çalışmaya KVY' li toplam 105 hasta (%28,6’ı erkek, %71,4’ ü kadın, ortalama yaşları 44,91±10,74 yıl) alındı. Katılımcıların fiziksel aktivite düzeyi, Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi-Kısa Formu (IPAQ-SF) ile; hastalık şiddeti, Venöz Klinik Şiddet Skoru (VKŞS) ile; istirahat, aktivite ve gece ağrılarının şiddeti Görsel Analog Skala (GAS) ile; yorgunluk düzeyi, Yorgunluk Şiddeti Ölçeği (FSS) ile; fonksiyonellik, Alt Ekstremite Fonksiyon Ölçeği (AEFÖ) ile değerlendirildi. Sonuçlar: IPAQ-SF-şiddetli ile VKŞS, GAS-dinlenme, GAS-aktivite, GAS-gece arasında negatif korelasyon bulundu (r:-0,818, p<0,001; r:-0,445, p:0,007; r:-0,392, p:0,020; r:-0,363, p:0,032, sırasıyla). IPAQ-SF-orta ile VKŞS ve GAS-aktivite arasında negatif korelasyon mevcuttu (r:-0,473, p:0,004; r:- 0,553, p:0,001, sırasıyla). Ayrıca IPAQ-SF toplam puanı ile VKŞS, GAS-dinlenme, GAS-aktivite arasında negatif, AEFÖ ile pozitif korelasyon vardı (r:-0,945, p<0,001; r:-0,368, p:0,030; r: -0,568, p<0,001; r:0,438, p:0,009, sırasıyla). Tartışma: KVY’li hastalarda artmış fiziksel aktivite düzeyi ile hastalık şiddeti, ağrı ve fonksiyonellik arasında ilişki olduğu görüldü.Article Marginal Microleakage of Glass Ionomer-Based Restorations After Conventional Cavity Preparation and Er: Yag Laser Irradiation(Dokuz Eylul Univ inst Health Sciences, 2022) Kaynar, Zeynep Buket; Donmez, Nazmiye; Siso, Seyda HergunerPurpose: This study aimed to evaluate the microleakage of glass ionomer restorations (GIC) in Class V cavities prepared with both conventional and Er: YAG laser techniques. Methods: Twenty teeth were used. Standard Class V cavities (4mm wide,3m high,3mm deep) were prepared on the buccal and lingual surfaces of teeth. All teeth were randomly divided into four groups. In Groups II and IV, cavities were prepared by Er: YAG laser, and in Groups I and III cavities were conventionally prepared with a diamond bur. Groups I and II were then restored with conventional GIC (Ketac,3MEspe, U.S.A.).Groups III and IV were restored with high viscosity GIC with resin coating (EQUIA, GC, Tokyo, Japan). Specimens were stored in distilled water at 37°C for 24h. Teeth were then subjected to thermo-cycling (500 cycles,5°C-55°C). All teeth were exposed to 50.000 cycles in a chewing simulator. Specimens were stained with 0.5% aqueous basic fuchsin dye and sectioned buccolingually. Dye penetration was scored under a stereomicroscope. The data were analyzed by Kruskal-Wallis One-Way ANOVA and Mann-Whitney U tests. Results: While the highest microleakage scores were observed in the group prepared with Er: YAG laser and restored with conventional GIC the lowest microleakage scores were observed in the group prepared with Er: YAG laser and restored with high viscosity GIC. When cavities prepared with Er: YAG laser or conventional method were restored with high viscosity GIC, no statistically significant difference was found between them (p> 0.05). Conclusion: High viscosity GIC can be preferred as a restorative material in the restorations of Class V cavities prepared using both conventional and Er: YAG lasers.Article Media Framing of “Ultimatum, No Thanks” Protests in North Macedonia: Analyzing Nationalist Confrontation and Ethnic Solidarity Frames(Marmara Univ, Fac Communication, 2024) Yerköy, SametBu makale, Kuzey Makedonya’nın başkentinde, ülkenin Bulgaristan’la olan anlaşmazlığını çözmeyi ve AB katılım müzakerelerini başlatmayı amaçlayan Fransız önerisine karşı düzenlenen gösterilerin medya çerçevesini incelemektedir. “Ültimatom, Hayır Teşekkürler” sloganı altında 2 Temmuz 2022’den 16 Temmuz 2022’ye kadar düzenlenen protestolar, birçok kişinin Makedonya’nın ulusal çıkarlarına zarar verdiğini düşündüğü teklife karşı yaygın muhalefeti yansıtmıştır. Özellikle internet gazetelerine odaklanarak medyada yer alan haberlerin nitel bir analizini yapan bu çalışma, Milliyetçi Çatışma ve Etnik Dayanışma gibi farklı çerçevelerin kamu söylemini ve protestolara ilişkin algıları nasıl şekillendirdiğini araştırmaktadır. Hükümetin öneriyi Makedon dilini ve kimliğini korumak olarak tanımlaması, muhalefetin öneriyi ulusun ‘Bulgarlaşmasına’ yol açacağı yönündeki görüşüyle keskin bir tezat oluşturmuştur. Bu araştırma, siyasi gerilimin yüksek olduğu dönemlerde kimlik politikaları, diplomatik müzakereler ve medya temsili arasındaki etkileşimi anlamamızda önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Konu, Kuzey Makedonya’nın AB üyeliği önünde önemli bir engel olmaya devam ettiği için bugün de oldukça güncelliğini korumaktadır. Bulgular, medya çerçevelemesinin kamuoyunu ve siyasi sonuçları önemli ölçüde etkilediğini göstermektedir. Ayrıca çalışma, Batı Balkanlar’daki etnik gruplar arası ilişkiler ve devam eden AB katılım süreçleri için daha geniş kapsamlı çıkarımların altını çizmektedir.Article Mindfulness, Perceived Stress and Coping Strategies During Covid-19 Pandemic in Turkish Dentistry Students(Dokuz Eylul Univ inst Health Sciences, 2022) Yıldırım, Sinem; Kaya, EminePurpose: The aim of the present study was to evaluate the association between perceived stress, mindfulness and coping strategies of undergraduate dental students during the COVID-19. Material and Methods: A cross-sectional study was conducted among 128 undergraduate dental students in 3rd, 4th and 5th grade. Students completed surveys including the Perceived Stress Scale (PSS), the Mindful Attention and Awareness Scale (MAAS) and the Coping Orientation to Problems Experienced inventory (COPE). Data were analyzed using the Mann–Whitney U-test, Analysis of Variance, Student’s t-test, Kruskal Wallis test and Spearman correlation. Results: A negative association was found between the MAAS and PSS according to the Spearman’s correlation coefficient (rs =-0.823, p<0.001). There were positive relationships between MAAS and COPE inventory subscales of positive reinterpretation and growth (rs = 0.385, p < 0.001); use of instrumental social support (rs = 0.233, p = 0.008); active coping (rs = 0.384, p < 0.001); use of emotional social support (rs = 0.208, p = 0.018); planning (rs = 0.244, p = 0.005). There were negative relationships between MAAS and COPE inventory subscales of behavioral disengagement (rs =-0.245, p = 0.005); alcohol-drug use (rs =-0.233, p = 0.008). Conclusion: Dental students with a high level of mindfulness had a low level of perceived stress. The findings may guide the mindfulness-based stress reduction programs or stress awareness lectures development and implementation within the academic curriculum.Article A Nonlinear Mathematical Model To Describe the Transmission Dynamics of the Citrus Canker Epidemic(Accscience Publishing, 2025) Kumar, PushpendraIn this article, a mathematical model is proposed to define the transmission dynamics of one of the most dangerous plant diseases, citrus canker, by using integer and fractional derivatives. For the fractional-order generalisation, the well-known Caputo fractional derivative is used with the singular-type kernel. The basic features of the proposed integer- and fractional-order models are defined by using well-known mathematical concepts. The proposed model is numerically solved by using the Chebyshev spectral collocation scheme. Some graphical justifications are also given to visualise the disease transmission in the population of citrus plants over time. This research study contains the first non-linear mathematical model of citrus canker transmission, which is the main novelty of this article.Article Research on the Relationship Between Breast Cancer and General Female Deaths Related to the Disease(Galenos Publ House, 2023) Özsan, İsmail; Yılmaz, KadirBACKGROUND/AIMS: This research aimed to examine the relationship of breast cancer (BC) with general female deaths related to the disease. MATERIALS AND METHODS: In the research, data collected from the World Health Organization-International Agency for Research on Cancer (IARC), the World Bank, and the Turkish Ministry of Health were used for 1998-2017 period. BC diagnostic incidence, all female mortality, and disease female mortality parameters were used as research parameters with controlling variables such as number of physicians and private- government health expenditures. RESULTS: BC diagnosis incidence was negatively correlated with female mortality (r=-0.988; p<0.01), disease related female mortality (r=- 0.990; p<0.01) and private health expenditure (r=-0.815; p<0.01). BC diagnosis incidence was positively correlated with physicians (r=0.992; p<0.01) and government health expenditure (r=0.815; p<0.01). Year-controlled partial correlation analysis results showed that BC diagnosis incidence was positively correlated with disease female mortality (r=0.473; p<0.05) and private health expenditure (r=0.551; p<0.05) whereas BC diagnosis incidence was negatively correlated with physicians (r=-0.681; p<0.05) and government health expenditure (r=-0.551; p<0.05). The effects of all female mortality (B=-243.37; p<0.05), disease female mortality (B=3160.37; p<0.01), and number of physicians (B=-59611.22; p<0.01) were significant at the multivariate level. CONCLUSION: With the increase in the diagnosis of BC, there is a decrease in female deaths in the society, while helping to decrease female deaths due to other diseases. In addition to the diagnosis of BC, it is possible to follow-up for other conditions with a high mortality level.Article Sınır Kişilik Bozukluğunda Dürtüsellik ve Riskli Karar Verme Eğiliminin Sosyal Biliş Becerileriyle İlişkisi(Turkish Neuropsychiatry Assoc-turk Noropsikiyatri dernegi, 2024) Vatansever, Büşra Kuzgun; Büyükgök, Deniz; Aypak, Oya Çelik; Şahin, Doğan; Ercis, Mete; Ercis, MeteAmaç: Bu çalışma, Sınır Kişilik Bozukluğu (SKB) tanılı bireylerde karar verme süreçlerini nöropsikolojik testlerle değerlendirerek, SKB’ye özgü bilişsel özelliklerin karar verme süreçleriyle ilişkisini sağlıklı kontrollerle karşılaştırarak incelemeyi hedeflemektedir. Yöntem: Çalışmanın örneklemi SKB tanılı hasta grubu (n=27) ile psikiyatrik tanısı olmayan sağlıklı katılımcılardan (n=28) oluşmaktadır. Hastalık şiddetinin değerlendirilmesi için Borderline Kişilik Envanteri (BKE), nöropsikolojik değerlendirme için Iowa Kumar Testi (IKT), Stroop Testi, Benton Yüz Tanıma Testi, Gözlerden Zihin Okuma Testi, Dokuz Eylül Zihin Teorisi Ölçeği (DEZTÖ), WMS-R Sayı Menzili ve Mantıksal Bellek Alt Ölçeği uygulanmıştır. Bulgular: SKB grubu ile kontrol grubu arasında BKE puanlarında anlamlı düzeyde farklılık izlenmektedir (p=0,02). Stroop Testi’ndeki enterferans süresi ve hata sayıları açısından gruplar arası anlamlı bir fark izlenmezken, spontan düzeltme cevap sayılarının anlamlı düzeyde farklılık taşıdığı (p=0,02) gözlenmiştir. WMS-R Mantıksal Bellek alt testi A hikâyesinin anlık hatırlama puanlarında gruplar arasında fark olduğu (p<0,01) tespit edilmiştir. IKT’de ilk yarıda A destesinden (p=0,028) son yarıda ise B destesinden (p=0,03) seçme eğiliminde gruplar arasında fark izlenmektedir. Son olarak, DEZTÖ’de iki grup arasında toplam puanda (p<0,01) izlenen anlamlı farkın 2. derece yanlış inanç (p=0,024) ve empati (p=0,027) görevlerinde ortaya çıktığı görülmüştür. Sonuç: Çalışmamız örneklemini oluşturan SKB tanılı bireylerin uygunsuz cevabın inhibisyonunda minimal güçlüğe sahip oldukları, bu güçlüğün karar verme davranışında dezavantajlı seçimler yapmayla ilişkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca, SKB tanılı bireylerin dışsal ipuçlarından zihinsel durumları yordamada başarılı oldukları fakat sosyal bir örüntü dâhilinde ipuçlarını bütünleştirme ve uyumlu öyküleştirme yapmakta zorlandıkları görülmüştür.Article Tarihsel Oyun Yolculuğu (TOY) Uygulamasının İlkokul Öğrencilerinin Kültürel Mirasa Duyarlılıklarına ve Kültürel Miras Konusundaki Başarılarına Etkisi(Dergipark Akad, 2025) Onacan, Mehmet Bilge Kagan; Bayir, Omur Gurdogan; Köse, Tuba Çengelci; Halaç, Hicran Hanım; Onel, TolgaKültürel mirasın gelecek kuşaklara aktarılmasında kültürel farkındalık oluşturma ve bilinçlendirme önem taşımaktadır. Bu araştırmanın amacı, çocuklarda kültürel miras konusunda farkındalık ve duyarlılık oluşturmak amacıyla geliştirilen elektronik rehber sistemleri destekli oyun temelli uygulamanın ilkokul öğrencilerinin kültürel mirasa duyarlılık ve kültürel mirasa ilişkin başarı düzeyine etkisini belirlemektir. Araştırmada deneysel desenlerden tek grup öntest-sontest desen kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Eskişehir’de ilkokul 3. ve 4. sınıfa devam eden 134 öğrenci oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında kültürel mirasa duyarlılık ölçeği ile kültürel miras başarı testi kullanılmıştır. Verilerin analizinde Wilcoxon İşaretli Sıralar Testinden yararlanılmıştır. Araştırma sonucunda TOY uygulama sürecinin öğrencilerin kültürel mirasa olan duyarlılıklarını ve akademik başarılarını artırdığı sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmada elde edilen sonuçlara dayalı olarak öneriler getirilmiştir.