Doktora Tezleri / Phd Degree Theses
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14517/23
Browse
Browsing Doktora Tezleri / Phd Degree Theses by Department "Sosyal Bilimler Enstitüsü / İşletme Ana Bilim Dalı / İşletme Bilim Dalı"
Now showing 1 - 20 of 43
- Results Per Page
- Sort Options
Doctoral Thesis 2008 Küresel Kriz ve Türkiye ekonomisine yansımaları, 1994 ve 2001 karşılaştırılması(2014) Tiftik, Canan; Ünal, TarganBu çalışma, 2008 yılında ABD (Amerika Birleşik Devletleri) finans sektöründe başlayan ve küreselleşen ekonomik krizin kapsamını ve Türkiye ekonomisine etkilerini incelemektedir. Bunun için kriz analiz edilerek, literatür araştırması yapılmış ve tezin amacına uygun detaylar hazırlanmıştır. 2008 krizinde Türkiye ekonomisinde uzun dönemde ekonomik gidişatın ne yönde olduğu; büyüme trendi, ihracat, ithalat, GSMH gibi verilerin nasıl etkilendiği anlatılmıştır. 2008 krizinin Türkiye ekonomisini teğet geçip geçmediği ise yapılan istatistikî analizler çerçevesinde yorumlanmıştır. Finansal krizlerin özellikleri, bu krizleri açıklayan teoriler analiz edilmiştir. 1994- 2000–2001 Krizleri ile 2008 krizinin ortak ve farklı yönleri incelenip açıklanmıştır. 2003–2013 yılları arasında sanayi endeksi veri analizi hazırlanmıştır. Krizin gelişme süreci ve ana göstergeleri incelenmiştir, reel ekonominin sanayi endeksleri bazında durum analizi yapılmıştır. Krizin sonuçlarının ve uygulanan politikaların detaylı araştırması hazırlanmıştır. Bu çalışmada, para ve maliye politikalarının önemi anlatılmıştır. Türkiye'nin yaşadığı krizleri önlemede kullanılan politikalar açıklanmıştır. Tez'in başlıca konusu olan 2008 küresel krizinin içeriğinin çok büyük olması sebebiyle, krizin diğer gelişmiş ve gelişmekte olan etkileri incelenmemiş, sadece krizin çıkış yeri olan ABD ekonomisi ve Türkiye ekonomisi ile sınırlandırılmıştır. ABD kaynaklı 2008 küresel krizin Türkiye ekonomisine etkisi dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) verilerinden ve araştırmalarından faydalanılmıştır. Türkiye'de yaşanan 1994, 2000 ve 2001 krizlerinin ekonomik süreçleri detaylı bir şekilde incelenmiş ve 2008 kriziyle kıyaslanarak açıklanmıştır. Krizlerde yapılan müdahaleler ve yeniden yapılandırmalar anlatılmıştır. Bu tezde, ayrıca krizden çıkış için yapılması gerekli politikalar anlatılmış, önerilerde bulunulmuştur. Tez çalışması, altı bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, tezin giriş ve amaç kısmı yer almaktadır. İkinci bölümde; kriz teorisinin içeriği anlatılmıştır. Finansal İstikrarsızlık Hipotezi ve Minsky Anı olgusu açıklanmıştır. Bunun yanında borç-deflâsyonu, Hicks yaklaşımı, finansal kriz modelleri, İktisat Okulu akımları, finansal bulaşıcılık olgusu, kaldıraç yöntemleri detaylı bir şekilde çalışılmıştır. Üçüncü bölümde; 2008 küresel krizin nedenleri ve ortaya çıkışı analiz edilerek açıklanmıştır. Bu analiz içerisinde, denetimin önemi, Teminatlandırılmış Borç yükümlülüklerinin işlevleri yer almıştır. Bunun yanında, finansal çöküşün nasıl oluştuğu, ABD yönetiminin bu noktadaki yönetim hataları, krizin yayılması, maliye politikalarının önemi, krize ABD hükümetinin müdahaleleri detaylı bir biçimde çalışılmıştır. Dördüncü bölümde; Türkiye'nin yaşadığı 1994, 2000 ve 2001 krizleri anlatılmıştır. Bu krizlerin 2008 küresel krizi ile benzerlikleri ve farklılıkları tartışılmıştır. Krizlerin genel özellikleri analiz edilmiştir. 2008 küresel kriz öncesinde Türkiye ekonomisinin büyüme kaynakları incelenmiştir. 2008 krizinin Türkiye'ye etkileri açıklanmıştır. Bunun yanında, Maliye Politikasının işlevi, Türkiye'nin 2008 yılı makro ekonomik durumu, Asyalaşma uygulamaları, Devlet müdahaleleri detaylı bir biçimde çalışılmıştır. Beşinci bölümde; uygulama modeli olarak Türkiye ekonomisinin kriz yıllarında; özel tüketim harcamaları, yatırım harcamaları, kamu harcamaları, mal ve hizmet ihracatı, mal ve hizmet ithalatı, reel tarım üretimi, reel madencilik üretimi, reel imalat üretimi, reel inşaat üretimi, reel hizmetler üretimi, bankacılık kredi arzı, ÜFE bazlı reel efektif döviz kuru, TÜFE ve ÜFE bazlı fiyatlar genel düzeyi, GDP (reel GSYİH) verileri [1987- 2007] ve [2003- 2013] serileri şeklinde GSYH 1987 Q1 100 olmak üzere tek bir endekse dönüştürülmüştür. Tablo, temel istatistikler şeklinde gösterilerek veriler 3 aylık olarak alınmış ve çalışılmıştır. Yıllık büyüme oranları, mevsimsellikten arındırılarak çalışılmıştır. Her kriz dönemi, GSYİH'nın büyümesinin en düşük olduğu dönem ''0'' olarak işaretlenmiş ve iki sene önce ve iki sene sonrası alınarak hesaplanmıştır. Her bir veri; 1994, 2001 ve 2008 yılı olarak üç sütunda sınıflandırılmıştır. Altıncı bölümde; sonuç ve öneriler kısmı yer almaktadır. Kaynaklar ve Ekler kısmı detaylı bir şekilde hazırlanmıştır. Özgeçmiş bilgileri tezin en son kısmında bulunmaktadır.Doctoral Thesis Amman menkul kıymetler borsası'nda (ASE) kote edilen ürdün bankalarındakurumsal yönetim mekanizması olarak mülkiyet yapısının kazanç kalitesine etkisi(2009 – 2019)(2022) Tanash, Hamza Ahmad Mahmoud; Gürsoy, GünerÇıkar çatışması problemi, şirketlerde yönetim ve mülkiyet arasındaki ayrımdan kaynaklanmaktadır. Böylece, şirketin temsilcileri hisse sahiplerine pahasına kişisel servetlerini en yüksek seviyeye çıkarmak üzere belirli eylemler uygularlar. Bunun neticesinde, ilgili tarafların liderlik ettiği çeşitli girişimler, kazanç yönetimi uygulamalarını kısatlmak için önleyici kontrol araçları olarak kurumsal yönetim kurallarını ve mülkiyet yapılarını tavsiye etmiştir. Bu sebeple, bu çalışma, 2009'dan 2019'a kadar Amman borsasında işlem gören Ürdün bankalarında raporlanan kazançların niteliğini yükseltmek için kazanç yönetimi faaliyetlerini tahfif etme ve azaltmada iç kurumsal yönetim olarak sahiplik yapısının etkisini incelemeyi hedeflemektedir. Esas olarak fonksiyonel araştırma paradigmasını kullanan bu tez, bankaların rapor ettiği kazançların kalitesini yükseltmek için kazanç yönetimi uygulamalarını azaltmada mülkiyet yapısı kategorilerinin rolünün takip edilmesinin etkinliğini değerlendirmek için nesnelci araştırma konumlarını kullanır. Objektif bakışa göre, 2009'dan 2019'a kadar olan ikincil veriler, Amman Borsası'nda listelenen 14 bankadan oluşan bir örneklemde İhtiyari Kredi Zarar Karşılığı modeli tarafından tahmin edilen kazanç yönetimi faaliyetleri olgusu ile mülkiyet yapısı kategorileri arasındaki ilişkiyi araştırmaktadır. GLS regresyon analiz bulguları, (normallik, çoklu doğrusallık, değişen varyans ve otokorelasyon) varsayımlarının test edilmesinden sonra, yönetim sahipliğinin kazanç yönetimi hareketlerinde önemli bir pozitif izlenimin olduğunu ortaya koymaktadır, bu da yönetimsel mülkiyetin bankaların rapor edilen kazançlarının niteliğini azalttığı anlamına gelmektedir. Tersine, aile mülkiyeti, aile sahipliğinin EM uygulamalarını azalttığı ve bankaların rapor edilen kazançlarının niteliğini geliştirdiği kazanç yönetimi hareketlerinde önemli bir negatif tesir göstermektedir. Sahiplik derişimi, kurumsal ve yabancı mülkiyet, kazanç yönetimi hareketlerinde önemsiz negatif etki ve bankaların rapor edilen kazançlarının niteliği üzerinde önemsiz olumlu etki gösterdi.Doctoral Thesis Arap Müşterilerde Benliğin Türk Markalarına Yönelik Tutum Üzerindeki Etkisinin Araştırılması(2024) Abumandıl, Nıdal J. S.; Çengel, ÖzgürArap tüketiciler Türkiye pazarının hayati bir segmentini oluşturuyor. Arap tüketiciler için benlik kavramı, ürünlere yönelik tutumu oluşturan çok önemli bir araçtır. Pek çok Türk markası, Arap tüketiciler de dahil olmak üzere dünyanın her yerindeki tüketicileri hedef alıyor. Önceki çalışmalarda Arap tüketicilerin Türk markalarına yönelik tutumunun nasıl şekillendiği konusuna yeterince önem verilmemişti. Bu çalışma, benlik kavramının sosyal tüketimi (motivasyon ve tutumu) nasıl açıkladığını Türk markaları açısından incelemeyi amaçlamaktadır. Daha spesifik olarak önerilen çalışma, benlik kavramı, Referans grubu, materyalizm ve din gibi sosyo-psikolojik değişkenlerin Türk markalarını satın almaya yönelik tutum üzerindeki etkisini incelemeyi, cinsiyet, coğrafi konum, gelir ve gelir gibi demografik değişkenlerin etkisini araştırmayı amaçlamaktadır. Bu çalışmanın bulgularına dayanarak aile büyüklüğünün Türk markalarını satın almaya yönelik tutum üzerindeki etkisini incelemek ve yerel ve küresel pazarlama yöneticilerine çıkarımlar sağlamak. Türkiye'de seçilen 4 şehirden 378 Arap tüketiciden veri toplandı. Çalışma verilerini analiz etmek için hiyerarşik regresyon kullanıldı; ANOVA testi sonuçları, sosyo-psikolojik değişkenlerin yani benlik kavramı, Referans grubu, materyalizm ve dinin Arap tüketicilerin Türk markalarına yönelik tutumları üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkiye sahip olduğunu göstermiştir. Ayrıca cinsiyet, gelir, lokasyon ve aile büyüklüğü gibi demografik değişkenler de Arap tüketicilerin Türk markalarına karşı tutumunu etkilemektedir. Her bir öncül değişkenin (tutum, Referans grubu, motivasyon, benlik kavramı, din, materyalizm) Arap tüketiciler arasında Türk markalarına yönelik tutum üzerindeki etkisini araştırmak için doğrusal regresyon gerçekleştirdik. Benlik kavramı, Referans grubu ve materyalizm, Arap tüketicilerin Türk markalarına yönelik tutumları üzerinde istatistiksel olarak pozitif ve anlamlı bir etkiye sahiptir. Genel olarak, bu çalışmanın sonuçları, Arap tüketicilerin kendilerini anlamalarını ve Türk markalarına yönelik tutumlarını, benlik kavramı, Referans grubu ve materyalizm gibi sosyo-psikolojik değişkenler tarafından yönlendirilen bir girişimdir. Genel olarak Arap tüketiciler Türk markalarını tanımayanlara göre daha net takdir ediyor.Doctoral Thesis Batı bankasında Filistin üniversitelerinde dönüşüm liderliğinin güçlendirme ve örgütsel vatandaşlık davranışına etkisi(2020) Abualsuod, Nasser; Yozgat, UğurBu çalışma; Batı Şeria'daki Filistin Üniversitesinde dönüşümcü liderliğin dört boyutunun (ideal etki, entelektüel simülasyon, ilham verici motivasyonlar ve bireysel düşünce) güçlendirmenin ve örgütsel vatandaşlık davranışının beş boyutu (özgecilik, nezaket, sportmenlik, vicdan farkındalığı ve erdemli vatandaşlık) üzerindeki etkisini araştırmayı amaçlamaktadır. Çalışma Batı Şeria'daki Filistin Üniversitelerindeki çalışanlara uygulanmış, 400 anket dağıtılmış ve %96 oranda 382 geri toplanan anket analize tabi tutulmuştur. Çalışma sonucunda örneklem bağlamında; Dönüşümcü Liderliğin, güçlendirme ve örgütsel vatandaşlık davranışı üzerinde anlamlı bir etkisinin olduğu belirlenmiştir. Dönüşümcü liderliğin güçlendirme üzerinde anlamlı bir etkisinin olduğu görülmüştür. Güçlendirmenin dönüşümcü liderlik ile örgütsel vatandaşlık davranışı arasındaki ilişki üzerine kısmi bir aracılık etkisine de sahip olduğu da bulunmuştur. Sonuç olarak dönüşümcü liderliğin, takipçileri çeşitli eylemlere dahil ederken örgütsel vatandaşlık davranışını geliştirdiğini ampirik bir çalışmayla ortaya konulmuştur. Yöneticilere çalışanlarının daha hevesli olmalarını ve onların kendilerine olan güvenlerini artırarak çalışmalarını sağlayacak dönüşümcü liderliği benimsemelerini öneriyoruz. Filistin Üniversiteleri'ndeki çalışanlar arasında, onları teşvik eden ve örgütsel vatandaşlıklarını geliştiren değerleri gelenekler aracılığıyla geliştirmeleri, güçlendirme kültürünü yaygınlaştırmaya çalışmaları tavsiye edilmektedir. Anahtar Sözcükler: Örgütsel vatandaşlık davranışı, Güçlendirme, Liderlik, Dönüşümcü liderlikDoctoral Thesis Çalışanların öğrenen örgüt algılarının iş tatmini, örgütsel bağlılık ve örgüt içi girişimcilikleri üzerindeki etkisi: Bilişim sektörü üzerine bir çaşlışma(2015) Toksöz, Seray; Çetin, MünevverÇalışanların Öğrenen Örgüt Algılarının İş Tatmini, Örgütsel Bağlılık Ve Örgüt İçi Girişimcilikleri ÜzerindekiEtkisi: Bilişim Sektörü Üzerine Bir Çalışma Bu araştırmanın temel amacı çalışanların öğrenen örgüt algısının, iş tatminine, örgüt içi girişimciliklerine ve örgütsel bağlılıklarına etkisini incelemektir. Bu çalışmada anket yöntemi kullanılmıştır. Katılımcıları belirleme sürecinde öğrenen örgüt algısının en iyi ön plana çıkacağı düşünülen Bilişim 500'e ait Türkiye'nin en büyük 500 bilişim firması baz alınmıştır. Bu firmalar Türkiye'deki sektör istihdamının da oldukça büyük kısmını karşılamaktadır. Anketler bu 500 firma içinden 'randomly' seçilmiş olan 420 kişiye yüz yüze görüşme yöntemi uygulanarak yapılmıştır. Çıkan sonuçlara göre öğrenen örgütler iş tatminini, bağlılığı ve iç girişimciliği oldukça etkilemektedir. Bu nedenle örgütlerde geliştirilmeli ve desteklenmelidir. Ancak bilişim sektöründe bu durumun tamamen önem kazanmadığı ve yönetimler tarafından yeterince desteklenmediği görülmüştür. Ancak bu araştırma, Türkiye bilişim sektörü ile sınırlıdır. Araştırma kapsamında sadece nicel bulgulara yer verilmiş olup bu anlamda çalışmanın sonuçları da niceveriler ile sınırlıdır. Anahtar kelimeler: Öğrenen örgütler, iş tatmini, örgütsel bağlılık, iç girişimcilikDoctoral Thesis E-devlet hizmet kalitesinin ölçülmesi Ürdün vaka analizi(2016) Houranı, Ahmad Mohammed Suleıman Al; Yıldırım, FigenE-hizmet kalitesi e-devlet uygulamalarının başarısı için önemli bir etkendir. Bu çalışmada e-devlet uygulamalarındaki hizmet kalitesini etkileyen boyutları irdeleyerek, güncel ve geleceğe yönelik e-devlet uygulamalarını geliştirebilmeye yönelik yöntemleri ortaya çıkartmak amaçlanmaktadır.Bu çalışmanın kapsamında e-devlet uygulamalarının müşterisi olarak vatandaşlar, kullanıcılar ve kurumlar; hizmet sağlayıcı olarak ise devlet dikkate alınmaktadır. Bu çalışma, Ürdün örneği üzerinden hizmet kalitesinin e-devlet uygulamalarındaki yerini ölçmeyi amaçlamaktadır. Hizmet kalitesi özelikle e-devlet uygulamalarında kullanıcılarının tercihlerini etkileyen bir gereklilik olması sebebiyle literatürde son dönemde sıklıkla araştırılan bir konu olmuştur. Literatürde e-devlet uygulamalarındaki e-hizmet algısını etkileyen boyutlar araştırılmış olmasına rağmen ilk kez bu çalışmada teknik kalite ve algılanan hizmet kalitesi perspektifinden değerlendirme yapılmıştır.Sonuç olarak; çalışmada e-devlet hizmet kalitesini etkileyen faktörler ile kullanıcının tatmin olması ve güven boyutlarını içeren kavramsal bir modelin ölçülmesi amaçlanmaktadır.Doctoral Thesis Endüstri 4.0 aşamasında, süreç bazlı entegre erp sistemlerinin kurumsal performansa etkisi (Otomotiv tedarik sanayiinde saha araştırması)(2021) Ersen, Haldun; Ünal, Halit TarganGünümüzde işletmelerin ihtiyacı olan ERP (Kurumsal Kaynak Planlama) kullanımının yaygın olmadığı ve genellikle de kullanılan ERP sistemlerinin modül bazlı, entegre olmayan ve kurumsal performansa etki sağlamayan ERP sistemleri olduğu görülmektedir. Ayrıca, işletmelerin süreç bazlı ve entegre ERP sistemleri kullandıklarında kurumsal performansı nasıl arttırabilecekleri konusunda akademik çalışmaların bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu bağlamda, çalışmamızda, işletmelerin süreç bazlı ve entegre ERP sistemleri kullandıklarında, verimliliklerini, hızlarını arttırarak, müşteri memnuniyetini ve kurumsal performanslarını maksimize edecekleri, özellikle de pandemi süreci ve sonrası dijital dönüşümü sağlayarak rakiplerine nazaran üstünlük sağlayacaklarını ortaya koymak amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, işletmelerin üst ve orta düzey yöneticilerine anket çalışması uygulanmıştır. Araştırmanın sonucunda, işletmelerde süreç bazlı ve entegre ERP sistemlerinin kullanımının yaygınlaşması çerçevesinde, verimliliğin, hızın, müşteri memnuniyetinin ve kurumsal performansın artacağı tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: ERP, Süreç, Verimlilik, Kurumsal Performans, Hız, Müşteri Memnuniyeti, EntegrasyonDoctoral Thesis Entelektüel sermaye ve okul performansı: Özel ortaokullarda bir araştırma(2014) Altan, Senem; Sınıksaran, EnisBu çalışmanın temel amacı İstanbul'da faaliyet gösteren özel ortaokullardaki entelektüel sermayenin yapısını ve okul performansı ile ilişkisini incelemektir. Çalışmanın ilk üç bölümünde entelektüel sermayeye ilişkin çeşitli teori ve uygulamaları tanıtan literatür araştırması gerçekleştirilmiştir. Özel öğretim kurumlarının entelektüel sermaye ve benzeri ölçümlerle değerlendirilme süreçleri tartışılmıştır. Araştırmanın uygulamasını tanıtan beşinci bölümünde çalışmanın hipotezleri ortaya konulmuş ve testleri amacıyla istatistiksel yöntemler uygulanmıştır. Bu analizlerde araştırmanın evreni kabul edilen İstanbul ilinde faaliyet gösteren 276 özel ortaokuldan geri dönen 252 okul yöneticisine uygulanan anketlerden elde edilen veriler kullanılmıştır. Verilere öncelikle betimsel analizler uygulanmış, sonuçlar çeşitli tablo ve grafiklerle sunulmuştur. Bu süreçte ileride kullanılacak modellerin varsayımları da sınanmıştır. Ardından çalışmada yer alan hipotezlerin testi amacıyla Açıklayıcı ve Doğrulayıcı Faktör Analizleri ile Yapısal Eşitlik Modellemesi yöntemleri kullanılmıştır. Bu analizlerin sonucunda özel ortaokul sektörüne ilişkin entelektüel sermayenin yapısı, bileşenleri, bu bileşenlerin aralarındaki ilişkileri ve de okul performansı üzerine dolaylı ve dolaysız etkilerine yönelik bulgular elde edilmiştir. Bulgular sonuç bölümünde teorik ve ampirik bağlamlarıyla tartışılmıştır.Doctoral Thesis Farklı vitrin dizaynlarının farklılaşan alışveriş motivasyonlarında mağaza ziyaretine etkisi(2015) Karabıyıkoğlu, Melik; Kanıbir, Hüseyin AbdurrahmanVitrin dizaynının ana amacı müşterinin ilgisini çeken, ürün bilgilerinin alışverişçiye ulaştırılmasıdır. Bu nedenle, vitrinlerin oluşturduğu psikolojik hissiyatlar ve duygular vardır ve mağaza imajı hakkında müşteriye ilk bilgilerin verilmesini sağlar. Genellikle mağazaya girişi ve ürün satın alma karanı etkiler. Bu çalışmanın ana amacı, belirlediğimiz sektörde müşteri alışveriş motivasyonları doğrultusunda farklı vitrin dizaynlarının etkisini araştırmak. Böylece; 1) Ana firma ile bayi arasında vitrin dizaynı farklılıklarının etkisinin; 2) tüketici alışveriş motivasyonları ile vitrin dizaynı arasındaki ilişkiyi; ve 3) vitrin dizaynın stratejik pazarlama aracı olup olmadığının ortaya çıkartılması amaçlanmıştır. Bulgular gösterdi ki, vitrin dizaynı müşterilerin mağazaya ziyaretini belirli oranda etkilemektedir. Ayrıca, gerek ana firma, gerek bayi tek başına vitrini dizayn ettikleri zaman müşteriyi yakalamak konusunda boşluklar kalmaktadır. Bu nedenle birlikte çalışmaları gerekmektedir. Son olarak, vitrin dizaynının lokasyon bazlı olarakta ele alınarak nasıl daha iyi yapılacağı ortaya çıktı. Çünkü müşteri alışveriş motivasyonları, müşterinin zaman geçirdiği yere göre değişiklik göstermektedir. Bu çalışma, vitrin dizaynın iyi yönetilmesi, organizasyonel aidiye, marka algısı, alışveriş motivasyonu ve mağaza lokasyonları arasındaki anlamlı ilişkileri gösteren bir modeli geliştirip geçerli kılmak suretiyle hem teoriye hem de uygulamaya katkı sağlamaktadır. Literatürdeki boşluklara hitap etmekle birlikte ana firma ve bayiler için bir temel oluşturmaktadır. Anahtar Kelimeler: Perakende pazarlaması, vitrin dizaynı, görsel tanzim teşhir,tüketici alışveriş motivasyonu, SOR modeli, ziyaret, organizasyonel aidiyet, marka algısı.Doctoral Thesis Gelişmekte olan ülkelerde dolarizasyon ve finansman maliyeti üzerine etkileri: Türkiye ekonomisi üzerine karşılaştırmalı bir analiz(2015) Zeybek, Hasan; Ünal, Halit Targan; Fas, GencoDolarizasyon en basit tanımıyla günümüzün finansal hayatında kendisini kanıtlamış yabancı para birimleri üzerinden işlem yapma eğilimleri olarak tanımlanabilir. Bu eğilimler, ekonomiler üzerinde olumlu ve olumsuz çeşitli etkiler yaratmakta olup bu sonuçlar öncelikle ekonomik hayatın en önemli kurumları olan bankalar üzerinde etkili olmaktadır. Aynı zamanda dolarizasyon, finansal maliyetlere ve tüm ekonomik performansa olası olumsuz etkileri nedeniyle akademik yazında ve politika alanında sıklıkla tartışılan bir konudur. Mevcut çalışmalarda ekonomide dolarizasyonun varlığının tespiti ve gelişimi ile oluşturabileceği sıkıntılar üzerinde sıklıkla durulmuştur. Ancak, mevcut dolarizasyon düzeylerinin kriz öncesi tehlikeyi işaret etmesi ya da var olan durumun bir sakınca yaratmayacağı üzerinde herhangi bir fikir birliği sağlanabilmiş değildir. Çalışmanın çıkış noktası da literatürdeki bu boşluğu doldurmaktır. Bu çalışmada bankaların Türkiye ekonomisi vasıtasıyla yükümlülük dolarizasyondan hangi düzeyde etkilendikleri incelenmiştir. İnceleme kapsamında bankaların finansal işlemlerinde yükümlülük dolarizasyonun belli derecelerde olmasının, finansal performansı etkilemesi beklenti dahilindedir. Elde edilen araştırma sonuçlarına göre, liteartüre yönelik önemli bulgular elde edilmiştir. Gelinen nokta itibariyle çalışma kapsamında olması gereken optimal dolarizasyon düzeyi hesaplanarak bu çerçevede mevcut dolarizasyon düzeyi ile karşılaştırılmış ve mevcut durum irdelenmiştir. Hali hazırda optimum noktadan önceki kısıtlayıcı önlemlerin ne kadar etkili oldukları, riski fiyatlandırma yetenekleri ve risk-getiri ilişkiside değerlendirilmiştir. Buradan hareketle,çalışmanın temel amacı, dolarizasyonun varlığını tespit etmek değil, var olan dolarizasyon düzeyinin risk yaratacak derecede olup olmadığının ortaya konması ve elde edilen bulguların finansal kriz olasılığına etkisinin araştırılmasıdır. Çalışmada, olması gereken optimum düzeyi temsil eden dolarizasyon değeri olarak minimum varyans portföyü (MVP) hesaplanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, MVP, gerçekleşen dolarizasyon değerleri ile karşılaştırılmış ve dolarizasyonun mevcut düzeyinin olması gereken dolarizasyon düzeyinden yüksek olduğu sonucuna varılmıştır. Diğer bir ifade ile, Türkiye'nin enflasyon optimal portföy bileşimini veren dolar oranının çok ötesinde bir dolarizasyon sürecinde olduğu görülmektedir. Ayrıca çalışma kapsamında gerçekleştirilen Granger Nedensellik Testi sonuçları; MVP'nin, yükümlülük dolarizasyonunun nedeni olduğunu da ortaya koymuştur. Dolayısıyla, ölçülen MVP'nin optimal değerlerin belirlenmesinde güçlü bir araç olduğu sonucuna varılmıştır. Elde edilen bu sonuçlar mevcut literatürü destekler niteliktedir. Analiz bölümünün ikinci kısmında ise elde edilen bulgular neticesinde finansal kriz olasılığı test edilmiş ve yükümlülük dolarizasyonun finansal kriz olasılıklarına katkısı gerçekleştirilen analizler neticesinde incelenmiştir. Elde edilen sonuçlar kapsamında bulgular yükümlülük dolarizasyonunun döviz kuru rejimlerinde değişme göstermediğini ortaya koymakta olup ortaya konan dolarizasyon düzeyinin, finansal kriz olasılığını desteklenmediği ortaya konmuştur. Bu durum olası bir finansal kriz beklentisinde yükümlülük dolarizasyonun etkisinin sınırlı olacağı öngörüsününde bulunmamızı desteklemektedir.Doctoral Thesis Girişimci kişilik özelliklerinin girişimcilik niyetine etkisinde stratejik güven ve ortak değerlerin moderatör rolü üzerine bir araştırma(2019) Toksoy, Beyza; Yozgat, UğurBir ulusun gelişimini yükseltmek ancak o ulusun sahip olduğu girişimci bireylerin sayılarının arttırılmasıyla mümkün olacaktır. Bu anlamda bir bireyde doğuştan gelen ve/ veya sonradan kazanılabilen girişimci kişilik özelliklerini bilmek ve kişinin bu kişilik özelliklerini girişimcilikte kullanabilmesini sağlamak girişimci sayısını arttırabilmektedir. Girişimci kişilik özelliklerine sahip olmanın ve bu özellikleri girişimci olmaya dönüştürmenin yanında; kişilerin yakın ilişki içerisinde bulundukları bireylere karşı duydukları stratejik güven ve yine kişileri o bireylerle birlikte iş yapmaya iten ortak değerlerle de bir araya gelince girişimci sayısı daha da artacaktır. Bu çalışmanın amacı, stratejik güvenin ve ortak değerlerin etkisini ele alarak, kişilerin girişimci kişilik özelliklerinin (içsel kontrol hissi, başarma ihtiyacı, risk alma eğilimi, bağımsızlık arzusu, belirsizliğe karşı tolerans, yenilikçi olma, kendine güven), girişimcilik eğilimlerine olan etkisini belirlemektir. Bu bağlamda kişiyi girişimci olmaya yönelten girişimci kişilik özellikleri, bir girişime niyet etme sebepleri, yakın ilişki içinde bulunulan kişilere duyulan stratejik güven olgusu ve kişileri birlikte iş yapmaya sevk eden ortak değerler kavramları incelenmektedir. Stratejik güvenin ve ortak değerlerin, girişimci kişilik özelliklerine sahip bir bireyin girişimci olmaya niyet edişinde; moderatör bir rolü olup olmadığı araştırılmaktadır. Bu çalışmada, İstanbul ilinde 758 sayıda beyaz yakalıdan anket yöntemi ile veri toplanmış ve bu veriler korelasyon ve çoklu regresyon analizlerine sokulmuştur. Anket çalışması girişimci kişilik özelliklerinin girişimcilik niyetine olan etkisinde stratejik güvenin ve ortak değerlerin moderatör rolünü açıklamayı amaçlayan ampirik bir çalışma olmuştur. Anahtar Kelimeler: Girişim, girişimci, girişimcilik, kişilik, niyet, stratejik güven, ortak değerler, moderatör Tarih: Ağustos,2019Doctoral Thesis Havayolu tüketicisinin satın alma davranışını etkileyen faktörlerin ve algılanan hizmet kalitesinin havayolu seçimine etkisi(2020) Yalçın, Dilek; Yozgat, UğurKüreselleşme sonucu işletmelerin uluslararası pazarlara girmesi ile birlikte özellikle taşımacılık önemli dinamiklerden biri olmuştur. İşletmelerin küresel ölçekli olmasının etkisiyle yük ve eşya taşımacılığı ve bununla birlikte iş amaçlı seyahatlerin de arttığı görülmektedir. Bunun yanı sıra kişilerin gelir seviyesinin artması sonucunda değişik kültürleri tanıma, farklı yerleri görme, tatil yapma, gezme gibi iş dışında seyahat etme istekleri de yolcu taşımacılığının önemini arttırmıştır. Yolcu taşımacılığı ile ilgili yapılan araştırmalar incelendiğinde gerek iş gerekse tatil amaçlı yapılan seyahatlerde havayolu yolcu taşımacılığına talebin arttığı gözlenmektedir. Bu artışa neden olarak Türkiye'de 2003 yılında havacılık sektöründe yaşanan serbestleşme, devlet teşvikleri ile daha uygun fiyatlarla uçuş gerçekleştiren düşük maliyetli havayolu modeli ve bağlı düşük maliyetli havayolu iş modelini kullanan havayolu işletmelerinin de faaliyetleri gösterilebilmektedir. Yolcuların uygun bilet ile gitmek istediği yere konforlu, emniyetli ve hızlı gidebilmesi talebi arttırmış ve işletmeleri de yolcuların kendilerini tercih etmesi için zorlu bir yarışa sokmuştur. Özellikle son yıllarda bilinçlenen tüketicinin satın alma kararının değişkenlik göstermesi, hizmet kalitesine yönelik beklentilerinin değişmesi, pazar yapısını değiştirmiş ve bunun neticesinde işletmenin tercih edilmesi için tüketicinin istek ve ihtiyaçlarını anlayıp memnun etmesi zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda tüketicinin satın alma davranışını etkileyen faktörlerin ve algılanan hizmet kalitesinin havayolu işletmesi seçimine etkisinin ne olduğunun bilinmesi ve özellikle yoğun olan iç hatlarda hat bazında algılanan hizmet kalitesinin boyutlarının ve satın alma davranışını etkileyen faktörlerin boyutlarının analiz edilmesi işletmelerin rekabet avantajı yakalamasını sağlayacaktır. Bu çalışmada, Türkiye'de havayolu yolcu taşımacılığında rekabetin yoğun olduğu ilk üç hat seçilmiş ve bu hatlarda tarifeli seferler gerçekleştiren havayolu işletmelerinde yolculuk yapan havayolu tüketicisi incelenmiştir. İlk olarak tüketici davranışlarına ilişkin kavramsal çerçeve ve havayolu yolcu taşımacılığı, havayolu yolcu taşımacılığında algılanan hizmet kalitesi, havayolu seçimine ilişkin kavramsal çerçeve incelenmiş daha sonra havayolu tüketicisinin algılanan hizmet kalitesi ile satın alma davranışını etkileyen faktörlerin boyutlarının havayolu seçimine etkisi ile hat bazında algılanan hizmet kalitesi ve satın alma davranışını etkileyen faktörlerin boyutlarının havayolu seçimine etkisi ile ilgili analiz çalışması yapılmıştır. Araştırmanın amacı, havayolu tüketicisinin genel olarak ve hat bazında algıladığı hizmet kalitesi boyutları ile satın alma davranışını etkileyen faktörlerin boyutlarının havayolu seçimine etkisinin incelenmesidir. Araştırmada, Türkiye'de havayolu tüketicisinin havayolu işletmesine dair genel olarak algıladığı hizmet kalitesi boyutları ve satın alma davranışını etkileyen faktörlerin boyutlarının havayolu seçimine etkisi ile bu boyutların en yoğun ilk 3 hatta; İstanbul-Ankara, İstanbul-İzmir, İstanbul-Antalya hatlarında havayolu seçimine etkisi incelenmiştir. Algılanan hizmet kalitesi ve satın alma davranışını etkileyen faktörlerin boyutlarının, genel olarak ve her bir hatta havayolu seçimine etkisinin farklı olduğu görülmüştür. Bu araştırmaya göre; genel olarak algılanan hizmet kalitesi boyutları ve satın alma davranışını etkileyen faktörlerin boyutlarının incelenmesinin yeterli olmadığı, bununla birlikte hat bazında da bu boyutların incelenmesi ve hat analistleri ile pazarlama yöneticilerinin bu yönde stratejiler geliştirmesi konusunda havayolu işletmelerine ve akademisyenlere öneriler sunulmuştur.Doctoral Thesis İç markalaşma yönetiminin bankacılık sektörü için marka vatandaşlığı davranışı üzerindeki etkisini anlama(2019) Adıleh, Najwan; Çengel, ÖzgürBir hizmet markasında, müşteriler markayı çalışanların gözüyle tecrübe eder. Bu nedenle, çalışanların iç markalaşma mekanizmalarına bakış açısını anlamak ve marka destekleme davranışlarını etkileyen faktörleri incelemek kritik öneme sahiptir. Bu çalışmada, iç markalaşma mekanizmalarının çalışan marka bağlılığı ve marka vatandaşlığı davranışı üzerindeki etkisi araştırıldı. Ayrıca, bu çalışma çalışan marka bağlılığının marka vatandaşlığı davranışı üzerindeki etkisini araştırmıştır. Bunun yanı sıra, bu çalışmada çalışan marka bağlılığının iç markalaşma mekanizmaları ile marka vatandaşlık davranışı arasındaki aracılık rolü incelenmiştir. Son olarak, bu çalışma, çalışanların iç markalaşma mekanizmalarına bakış açıları arasındaki demografik özellik farklılıklarına, meslek seviyelerine ve müşterilerle temaslarına bağlı olarak farklılıkları analiz etti. On bankadan toplanan ve çalışanlardan gelen 614 yanıt, tek yönlü varyans analizi, doğrulayıcı faktör analizi, yapısal eşitlik modellemesi ve ön yükleme kullanılarak analiz edildi. Analiz sonuçları, marka merkezli insan kaynakları faaliyetlerinin, iç marka iletişim faaliyetlerinin ve marka merkezli dönüşümsel liderliğin çalışan marka taahhüdü üzerinde olumlu bir etkisi olduğunu ortaya koydu. Ayrıca, iç markalaşma mekanizmalarının çalışan marka vatandaşlığı davranışları üzerinde doğrudan bir etkisinin olmadığı bulundu. Bu çalışma çalışan marka taahhüdünün iç markalaşma mekanizmaları ve çalışan marka vatandaşlığı davranışı arasında tam bir aracılık rolü olduğunu ortaya çıkardı. Bazı demografik özelliklerin ise çalışanların iç markalaşma mekanizmaları, çalışanların marka taahhüdü ve marka vatandaşlığı davranışları konusundaki bakış açısını etkilediğini göstermiştir. Bu nedenle, araştırmanın bulguları, hizmet markası organizasyonlarına çalışan marka taahhüdünü ve marka vatandaşlığı davranışını arttırmak için çeşitli iç markalaşma faaliyetlerini yeterince yönetmeyi anlamalarında yardımcı olabilir. Anahtar Kelimeler: İç Markalaşma Mekanizmaları, Marka Merkezli İnsan Kaynakları faaliyetleri, İç Marka İletişim faaliyetleri, Marka Merkezli Dönüşümcü Liderlik, Çalışan Marka Taahhüdü, Marka Vatandaşlığı Davranışı.Doctoral Thesis İnşaat sektöründe hâsılat paylaşımı modeli Türkiye örneği(2018) Bayraktar, Erdoğan; Telatar, Mustafa Erdinçİnşaat sektöründe arazi sahibi ile müteahhit arasındaki anlaşmalara ilişkin günümüze kadar sunulan yöntemlerin gerek uygulanmasında, çıkar anlaşamazlıkların çözümünde sürekli olarak bazı aksaklıklar meydana gelmektedir. Bunun yanında arazinin değerinin sürekli değişen ve artan yapısı, inşaat sektöründe firmaların zaman kaybından doğan maliyetlerini de arttırmaktadır. Yine değişen ve küreselleşen dünyada rekabet üstünlüğünü yakalamak için kendi eksikliklerini tespit ederek bunlara çözüm önerisi sunan, dinamik bir yapıya sahip olan sektörlerin geliştirilmesi zorunludur. Ekonomik anlamda en büyük sektörlerin başında gelen ve pek çok sektöre gerek doğrudan, gerekse dolaylı olarak katkısı olan inşaat sektöründe, hasılat paylaşımı modeli bu gereksinimleri karşılamak üzere geliştirilen bir modeldir. Uygulama anlamında yeni olan bu modelde, günümüzde tamamlanan projelerin kümülatif bir şekilde birikmesi, bu alanda literatür bilgisinin de oluşmasının gerekli olduğunu göstermektedir. Yapılan bu araştırmada, gerek müteahhitlik mesleğini geliştiren, gerekse sektöre yeni bir bakış açısı getiren bu modelin yapılmakta olan ve tamamlanan örnekler çerçevesinde incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada bu bağlamda Türkiye'de hasılat paylaşımı modeline göre yapılan projelerin incelenmesi, literatürde öncü çalışma teşkil etmesi bakımından ilgili bilgilerin verilmesi ve son olarak modelin SWOT ve PESTEL analizleri ile fayda-uygulanabilirlik analizlerine, regresyon analizi ile de ekonomik katkılarının incelenmesine yer verilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre hasılat paylaşım modeli, inşaat sektöründe hem arazi sahibi, hem de müteahhit açısından arazi değerleme sürecinde en etkili çözümü sunmaktadır. Buna ilave olarak model inşaat sektöründe taraflara güven vererek, zaman maliyetini düşürmekte ve sektörde yenilik düzeyini arttırmaktadır. Regresyon analizi sonuçları, modelin ekonomiye olumlu ve pozitif katkılarının olduğunu ortaya koymaktadır.Doctoral Thesis İnsan kaynakları yöneticileri bakış açısından Türkiye' de spontane iş başvuruları(2016) Barış, Mustafa; Latif, HasanSpontane iş başvurusu, biçimsel olmayan iş arama yöntemleri kapsamında, iş arama sürecinin belli bir alt kesitidir. Çalışmamız insan kaynakları bakış açısından spontane işbaşvurularının davranışsal boyutuna odaklanmıştır. Araştırmanın bulgularına göre, Türkiye'de işletmeler, spontane işbaşvurularına açık bir kültüre sahiptirler. İnsan kaynakları yöneticileri spontane iş başvuru yöntemi hakkında orta düzeyde bilgili ve deneyimlidirler. Bu yöntem özellikle yeni mezun iş arayanlar ve belli kişilik özelliklerine sahip iş arayanlar tarafından yaygın olarak tercih ediliyor. Bu bulgular, iş arama literatüründeki iş arama yöntemi ve iş aramada başarılı sonuç ile kişilik özellikleri arasındaki ilişkiyi ortaya çıkaran araştırma sonuçlarını destekler niteliktedir. Spontane iş başvurusu yönteminde, 'kariyer hedefi ve ne istediğini iyi bilmek' hususları çok değerlidir ve biri diğerini tamamlar; araştırmanın bulgularında, bunların iş arayanlar tarafından yadsındığı görüldü ve bu sürpriz bir sonuç oldu. Türkiye'de spontane iş başvuruları daha ziyade işlevsel birim yöneticilerine yapılıyorken, üretim işletmelerine yapılan spontane iş başvurularının çoğu üretim birimine yapılıyor. İşletmelerde üç kuşak mensubu insan kaynakları yöneticisi görev yaptığını ve genç insan kaynakları yöneticilerinin konuya yaklaşımlarının daha farklı; 2000 kuşağı üyesi insan kaynakları yöneticilerinin, spontane iş başvurularına daha açık olduğu görüldü. Araştırmanın sonuçları, sadece bu alandan araştırmacıları değil; insan kaynakları yöneticilerini, iş arayanları ve diğer işlevsel birim yöneticilerini de yakından ilgilendiriyor. Anahtar kelimeler: Spontane iş başvurusu, iş arama yöntemi, işgören seçimi, insan kaynakları yöneticisi, Türk işletmeleriDoctoral Thesis İş sağlığı ve güvenliğinde altı sigma yaklaşımı üzerine bir model uygulaması(2019) Uçan, Canan; Savaş, Ahmet TuğrulKalite yönetim sistemlerinden birisi olan altı sigma; 1981 yılında ortaya çıkmış ve özetle piyasaya sürülecek olan ürünün üretim aşamalarında en az hata ve kayıpla üretilmesini sağlayacak önlemlerin alınması dolayısıyla üretim esnasındaki kayıp miktarının azaltılarak üretim maliyetinin düşürülmesi böylelikle de kaliteli ürünün müşteriye daha uygun fiyattan sunulması prensibini benimsemektedir. İş Sağlığı ve Güvenliği ise kısaca işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle çeşitli nedenlerden kaynaklanan insan sağlığına, toplum sağlığına veya çevreye zarar verebilecek koşullardan korunmak amacıyla yapılan sistemli ve bilimsel çalışmaların bütünü olarak tanımlanmaktadır. Bu araştırmamızda altı sigma kalite yönetim sistemi ve süreçlerinin iş sağlığı ve güvenliği yönetiminde kullanılmasının sağlayabileceği faydalar araştırılmış ve iş sağlığı ve güvenliği yönetiminde altı sigma yönetim sisteminin kullanılmasının getireceği faydaların ortaya konulması amaçlanmıştır. Araştırmamız kapsamında Türkiye'de beyaz eşya üretimi yapan bir firmanın altı sigma yönetim sistemine geçmeden önceki son bir yıllık kaza verilerinin istatistiksel incelenmesi yapıldı, akabinde altı sigma yönetim sistemi iş sağlığı ve güvenliği alanında söz konusu firmada uygulandı. Daha sonra altı sigma uygulamaları sonucunda kaza verileri tekrar toplanarak, altı sigma öncesi ve sonrası verilerin istatistiksel karşılaştırılması yapılarak altı sigmanın var ise faydaları ortaya çıkarıldı.Doctoral Thesis İslami karşı geleneksel bankacılık riski ve verimliliği: Ürdün örneği(2023) Elhamshary, Mohammed Adnan Ahmad; Ünal, Halit TarganTezin amacı, Ürdün bankacılık sisteminde geleneksel ve İslami bankalar arasında iki yönlü bir karşılaştırma yapmaktır: verimlilik ve risk. Bu tezin önemi, İslami bankalar ile konvansiyonel bankaların verimlilikleri ve riskleri hakkında karşılaştırılmasına ilişkin ampirik çalışmaların olmamasından ve bankacılık sistemlerini geliştirmek için İslami ve geleneksel bankacılık üzerine literatürün oluşturulmasına katılmasından kaynaklanmaktadır. Tez örnekleri, 2007/2008 küresel mali krizi dönemini kapsayan 2006-2020 dönemine ait dengesizlikler panel verilerini içermektedir. Sonuçlar, Ürdün bankacılık sistemindeki karlılık performansı, etkinlik ve riskin, Ürdün bankacılık sistemindeki geleneksel bankaların performansının İslami bankalardan daha karlı olduğunu ve geleneksel bankaların Ürdün bankacılık sistemindeki İslami bankalardan daha riskli olduğunu göstermektedir. Son olarak, küresel finansal kriz (2007-2009) sırasında, konvansiyonel ve İslami bankalarda karlılık önemli ölçüde azalırken Riskler önemli ölçüde artmıştır. İslami ve konvansiyonel bankaların risk yönetimi araçlarını geliştirmeye yönlendirilmesi, İslami bankaların kârlılıklarını artırmak için kullanılmamış kâr fırsatlarından yararlanmaları gerektiği, gelecekte İslami bankaların sayısını artırmak için sayısının artırılması gerektiğini belirtmekte fayda var. Konvansiyonel bankalarla rekabet halindeyken, konvansiyonel bankaların karlılığı artırmak için kapitalizasyonlarını artırmaları gerekirken, küçük bankalar büyük bankaların avantajından yararlanmak için birleşme olasılıklarını değerlendirmelidir.Doctoral Thesis İşletme yönetimi bakımından 'Sanayi destinasyonu' kavramı ve sanayide destinasyon çalışmalarının kuramsal çerçevede ele alınması(2021) Arıkan, Osman Evren; Ünal, Halit TarganBu araştırmada sanayi destinasyonu kavramının tanımı, özellikleri, sanayi destinasyonunu etkileyen faktörler ve işletme yönetimi bakımından getirilerinin incelenmesi ve alan uzmanlarının görüşlerine dayanarak, sanayi destinasyon gereksinimlerini ölçen bir ölçüm aracının geliştirilmesi amaçlanmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak firma genel bilgileri ve Sanayi Destinasyon Unsurları Gereksinim Ölçeği (SDUGÖ) olmak üzere iki bölümden oluşan bir veri toplama aracı kullanılmıştır. Araştırmaya katılım gönüllülük usulüne göre, basit tesadüfi örneklem yoluyla yapılmıştır. Bu bağlamda 116 yerli ve 33 yabancı merkezli şirket çalışanı olmak üzere, araştırmaya toplam 149 şirket yöneticisi dahil edilmiştir. Yerli yatırımcılarda girdi boyutu puanı gelecek beş yıl içinde yatırım yapma düşüncesi (p<0.05) dışındaki özelliklere göre anlamlı fark göstermemektedir (p>0.05). Süreç boyutu puanı sektör, firma büyüklüğü ve gelecek beş yıl içinde yatırım yapma düşüncesi (p<0.05) dışındaki özelliklere göre anlamlı fark göstermemektedir (p>0.05). Ürün boyutu puanı firma büyüklüğü, katılımcı pozisyonu ve gelecek beş yıl içinde yatırım yapma düşüncesi (p<0.05) dışındaki özelliklere göre anlamlı fark göstermemektedir (p>0.05). Pazarlama/yönetim boyutu puanı sermaye yapısı, katılımcı pozisyonu ve gelecek beş yıl içinde yatırım yapma düşüncesi (p<0.05) dışındaki özelliklere göre anlamlı fark göstermemektedir (p>0.05). Araştırma sonuçlarına göre; yabancı yatırımcılarda girdi boyutu beş yıllık yatırım geçmişi ve gelecek beş yıl içinde yatırım yapma düşüncesi (p<0.05) dışındaki özelliklere göre anlamlı fark göstermemektedir (p>0.05). Süreç boyutu sermaye yapısı, beş yıllık yatırım geçmişi ve gelecek beş yıl içinde yatırım yapma düşüncesi (p<0.05) dışındaki özelliklere göre anlamlı fark göstermemektedir (p>0.05). Ürün boyutu beş yıllık yatırım geçmişi ve gelecek beş yıl içinde yatırım yapma düşüncesi (p<0.05) dışındaki özelliklere göre anlamlı fark göstermemektedir (p>0.05). Pazarlama/yönetim boyutu demografik özelliklere göre anlamlı fark göstermemektedir (p>0.05). Tüm unsurlara verilen puanlar yerli örneklemde daha yüksektir. Fark analizi sonuçlarına göre ise süreç, ürün ve pazarlama/yönetim puanları arasındaki farklar istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0.05).Doctoral Thesis İşveren marka değeri yüksek şirketlerde, insan kaynakları risklerinin yönetimi üzerine bir araştırma(2015) Balcı, Mustafa; Baş, TürkerBu araştırma bir araştırma kuruluşunun anket uygulamalı desteği ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya işveren marka değeri yüksek şirketler dahil edilmiştir. Risklerin yönetilmesinde insan kaynaklarının önemi üzerinde durulmuş ve uygulamada bu hususa ağırlık verilmiştir. Uygulamada ölçekli bir anket kullanılmıştır. Kullanılan anket 32 ölçekli sorudan oluşmaktadır. Anketin ilk bölümünde katılımcıların demografik özelliklerinin belirlenmesine yönelik sorular ikinci bölümde 5'li likert ölçekli sorular bulunmaktadır. Toplam 120 marka değeri yüksek şirketin İK yöneticilerine anketler elden dağıtılmıştır. İlk gönderim sonunda toplam 38 anket geri dönmüş, ikinci anket gönderimi sonunda ise 12 anket daha geri gelmiştir. Araştırma 50 anket ile sınırlandırılmıştır. Elde edilen anketlerden sağlanan veriler SPSS istatistik 18 programı ile analiz edilmiştir. Analizde farklı istatistik yöntemler kullanılmıştır. Kullanılan analiz yöntemleri ve bulgulardan elde ettiğimiz sonuçlara göre; uygulamaya katılım sağlayan işletmelerin insan kaynakları risklerini iyi yönettiği saptanmıştır. Fakat şirketlerin vizyon belirlemelerinde ise insan kaynakları risklerini dikkate almadıkları görülmüştür. Kısa dönemli işlemlerde ve operasyonel çalışmalarda ise insan kaynakları risklerine önem verdikleri de saptanan bulgular arasındadır. Bir diğer önemli husus ise işveren marka değeri yüksek şirketler de uygun adayların zamanında işe alına bilmelerinde 'işletmenin marka değeri'nin yüksek olmasını ortaya çıkarmaktadır. Uygulamaya katılan işletmelerin büyük çoğunluğunda marka değerinin korunmasında risk yönetiminin önemine vurgu yapılmakta, bu konuda insan kaynakları risk yönetimi ile paralel ilişki içinde oldukları gözlenmektedir.Doctoral Thesis Katılım bankaları ile geleneksel bankaların farklılıkları, güçlü ve zayıf yönleri ve Türkiye ekonomisine katkıları (2005 - 2020)(2022) Bozkurt, İlyas; Ünal, Halit Targan'İslami Finans' ya da 'faizsiz bankacılık' olarak adlandırılan katılım bankaları, 1985'den bu yana otuzbeş yıl içinde Türkiye ekonomisinin gelişmesinin bir parçası olmuştur. Muhafazakar toplumun faiz hassasiyeti nedeniyle bankacılık sistemine dahil olmayan atıl fonları ekonomiye kazandırmıştır. Katılım bankaları ile mevduat bankalar arasında bankacılık sistemi açısından işlevsel olarak bir farklılık bulunmasada, müşterilerinden tasarrufları toplarken ve kredi kullandırılırken mevduat bankalarından farklı modeller kullanmışlardır. Bu modellerin ortaya çıkmasında İslamdaki faiz yasağına uygun hareket etmek etkili olmuştur. Türkiye'de katılım bankacılığı 1983 yılından itibaren yer bulmaya başlasada, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'na tabi olan bankacılık statüsüne ilk defa 2005 yılında dahil omuştur. Çalışmamızda katılım bankaları ile mevduat bankalarının farklılıkları, güçlü ve zayıf yönlerini anlattıktan sonra, katılım bankalarının Türkiye ekonomisine katkıları analiz edilmiştir. Bu analiz yapılırken katılım bankalarının ilk defa bankacılık sistemine dahil olduğu 2005 yılından 2020 yılına kadarki geçen süreç seçilmiştir. Katılım bankalarının bankacılık sektörü içindeki payı analiz edilirken karşılaştırmanın sağlıklı bir şekilde yapılması için bankaların hem mevduat yapıları hem de kredileri hangi sektörlere hangi oranlarda kullandırdıkları incelenmiştir. Değerlendirme sonucunda aktif yapısına göre mevduat bankalarının tüm bankacılık sistemi içindeki payının %93 olması nedeniyle sektörü domine ettiği ve son 10 yıla bakıldığında katılım bankalarının sektördeki payının %5-6 arasında kaldığı görülmüştür. Bankaların verdiği kredilere bakıldığında mevduat bankalarının hizmet, finans, imalat ve inşaat sektörüne yoğunlaşırken katılım bankalarının hizmet, imalat ve inşaat sektörüne yoğunlaşmış ve diğer sektörlerde önemli bir varlık göstermemiştir. Analiz ettiğimiz veriler katılım bankalarının hem mevduat toplama hem de kredi dağıtma sistemiyle ilgili bir kısım sorunlar yaşadığını ortaya koymaktadır. Bu çalışmada yapılan ampirik çalışmada Ocak 2005- Aralık 2020 dönemini kapsayan banka bazlı dönemlik veri seti kullanılarak, Türk bankacılık sektörü için sektörel kredi yoğunlaşma endeksi hesaplanmış ve ilgili sektörlerin endekslere katkıları ayrıştırılmıştır. Ayrıca, sektörel kredi yoğunlaşma endeksinin katılım bankalarına ve mevduat bankalarınınperformansına etkileri kârlılık göstergeleri üzerinden ayrı ayrı incelenmiştir. Bu çerçevede çalışmanın finansal istikrar kapsamında yapılan analizlere ve düzenleyici otoritelerin politika geliştirme süreçlerine katkı sağlaması hedeflenmiştir. Bu kapsamda sektörel kredi yoğunlaşma endeksinin özkaynak karlılığı üzerindeki etkileri öncelikle ARDL yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir. Çalışmada ilk olarak katılım ve mevduat bankalarının sektörel kredi portföyü için banka bazlı verilerden yoğunlaşma endeksi hesaplanmıştır. Endeks sonuçları, küresel kriz sürecindeki oynaklıklar dışında kredilerde sektörel yoğunlaşmanın genel olarak mevduat bankalarında düşük seviyelerde, katılım bankalarında ise orta seviyelerde olduğunu göstermiştir. İkinci olarak Sektörel kredi yoğunlaşmasının bankacılık sektörü kârlılığı üzerindeki etkileri özkâynak ve aktif karlılığı üzerinden incelenmiş ve böylece ilişkinin yönü farklı kârlılık göstergeleri üzerinden araştırılmıştır. Değerlendirme Sonucunda bankaların sektörel kredi yoğunlaşma endeksi ve kârlılık oranları arasında pozitif ilişkisi olduğu ancak katılım bankalarının mevduat bankalarına göre daha az oranda etkilediği sonucuna ulaşılmıştır.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »