Doktora Tezleri / Phd Degree Theses

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14517/23

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 20 of 314
  • Doctoral Thesis
    Hizmet Kalitesinin ve Motivasyon Faktörlerinin İstanbul'da Yabancı Turist Memnuniyeti ve Sadakati Üzerindeki Etkisi
    (2024) Alhusaını, Majdı Hanı; Çengel, Özgür
    Tüketicilerin aldıkları hizmetin kalitesini nasıl değerlendirdiklerini anlamak ve sadakatlerini etkileyen faktörleri anlamak son derece önemlidir. Bu araştırma, motivasyon faktörlerinin ve hizmet kalitesinin turist memnuniyeti ve sadakati üzerindeki etkisini keşfetmeyi amaçlamaktadır. Araştırma, 413 turist yanıtından elde edilen verileri kullanarak tek yönlü varyans analizi, doğrulayıcı faktör analizi, yapısal eşitlik modelleme ve bootstrapping gibi çeşitli istatistiksel teknikleri kullanarak analiz etmiştir. Araştırma, turist memnuniyetinin motivasyon faktörlerinin çekme etkisi ve dokunulabilirlik, güvenilirlik, duyarlılık, güvence ve empati gibi hizmet kalitesi boyutları tarafından olumlu yönde etkilendiğini ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, itme faktörünün turist memnuniyeti üzerinde önemli bir etkisi olmadığı bulunmuştur. Ayrıca, araştırma, turist memnuniyetinin bağımsız faktörler ve turist sadakati arasında tam bir aracı olarak hizmet vermektedir. Dahası, araştırma, belirli demografik değişkenlerin, turistlerin hizmet mükemmelliği, motivasyon faktörleri, turist memnuniyeti ve bağlılık konularındaki bakış açılarını etkilediğini belirlemektedir. Dolayısıyla, bu çalışmanın bulguları, turistik destinasyonların hizmetlerini, turistlerin ihtiyaç ve tercihleriyle daha iyi uyumlu hale getirmek için değerli içgörüler sunabilir.
  • Doctoral Thesis
    Beyin Sinyali Tanima Kullanilarak Uyuşukluk Algilama Derin Sinir Aği (BSRDNN)
    (2024) Khalıdı, Hayder Osamah Dawood Al; Bilgen, Semih
    Tek kanallı elektroensefalografi (EEG) verilerinden uyuşukluk tespiti için tek boyutlu evrişimli nöral ağ modeli (1D-CNN) ve yapay nöral ağ (ANN) temelli yeni bir derin öğrenme mimarisi olan BSRDNN (beyin sinyali tanıma derin nöral ağı) önerilmiştir. Yöntemin etkinliği, tek bir elektrot tarafından toplanan 80 saatten uzun süreli EEG verisi içeren MIT/BIH polisomnografik EEG veri kümesi (MIT/BIH-PED) kullanılarak gösterilmiştir. 16 denek için EEG sinyalleri BSRDNN tarafından uyanıklık, uyuşukluk ve uyku olarak sınıflandırılmıştır. BSRDNN iki yaklaşımla kullanılmıştır: Seçenek 1, derin öğrenme ile özellik çıkarma ve sınıflandırmadan oluşur; Seçenek 2'de özellik ve sınıflandırma, makine öğrenimi algoritmaları, naif Bayes (NB), k-en yakın komşular (KNN), rastgele orman (RF) ve stokastik gradyan inişi (SGD) ile gerçekleştirilir. Önerilen tekniğin performansını artırmak için birleştirilmiş denek doğrulaması uygulanmıştır. Simülasyonlar, aynı veri setine uygulanan en son tekniklerle karşılaştırıldığında doğruluk, geri çağırma, F1 puanı ve kesinlik açısından daha iyi performans gözlenmiştir: Seçenek 1'de %92,31 genel doğruluk ve Seçenek 2'de %94,8-100 doğruluk elde edilmiştir. Önerilen yeni BSRDNN modeli, aynı MIT/BIH-PED veri setini kullanan yayınlanmış araştırmalarda yer alan modellere göre açık bir üstünlük göstermektedir. Diğer modellere kıyasla daha az eğitilebilir parametre ve aritmetik işlemle belirlenmiş görevini gerçekleştirebildiği ve dolayısıyla daha hızlı eğitim ve test aşamalarıyla sonuçlandığı gösterilmiştir. Bu gelişmiş hız ile, daha hızlı uyuşukluk tespiti sağlanmış ve süreç için gereken genel süre azaltılmıştır.
  • Doctoral Thesis
    Arap Müşterilerde Benliğin Türk Markalarına Yönelik Tutum Üzerindeki Etkisinin Araştırılması
    (2024) Abumandıl, Nıdal J. S.; Çengel, Özgür
    Arap tüketiciler Türkiye pazarının hayati bir segmentini oluşturuyor. Arap tüketiciler için benlik kavramı, ürünlere yönelik tutumu oluşturan çok önemli bir araçtır. Pek çok Türk markası, Arap tüketiciler de dahil olmak üzere dünyanın her yerindeki tüketicileri hedef alıyor. Önceki çalışmalarda Arap tüketicilerin Türk markalarına yönelik tutumunun nasıl şekillendiği konusuna yeterince önem verilmemişti. Bu çalışma, benlik kavramının sosyal tüketimi (motivasyon ve tutumu) nasıl açıkladığını Türk markaları açısından incelemeyi amaçlamaktadır. Daha spesifik olarak önerilen çalışma, benlik kavramı, Referans grubu, materyalizm ve din gibi sosyo-psikolojik değişkenlerin Türk markalarını satın almaya yönelik tutum üzerindeki etkisini incelemeyi, cinsiyet, coğrafi konum, gelir ve gelir gibi demografik değişkenlerin etkisini araştırmayı amaçlamaktadır. Bu çalışmanın bulgularına dayanarak aile büyüklüğünün Türk markalarını satın almaya yönelik tutum üzerindeki etkisini incelemek ve yerel ve küresel pazarlama yöneticilerine çıkarımlar sağlamak. Türkiye'de seçilen 4 şehirden 378 Arap tüketiciden veri toplandı. Çalışma verilerini analiz etmek için hiyerarşik regresyon kullanıldı; ANOVA testi sonuçları, sosyo-psikolojik değişkenlerin yani benlik kavramı, Referans grubu, materyalizm ve dinin Arap tüketicilerin Türk markalarına yönelik tutumları üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkiye sahip olduğunu göstermiştir. Ayrıca cinsiyet, gelir, lokasyon ve aile büyüklüğü gibi demografik değişkenler de Arap tüketicilerin Türk markalarına karşı tutumunu etkilemektedir. Her bir öncül değişkenin (tutum, Referans grubu, motivasyon, benlik kavramı, din, materyalizm) Arap tüketiciler arasında Türk markalarına yönelik tutum üzerindeki etkisini araştırmak için doğrusal regresyon gerçekleştirdik. Benlik kavramı, Referans grubu ve materyalizm, Arap tüketicilerin Türk markalarına yönelik tutumları üzerinde istatistiksel olarak pozitif ve anlamlı bir etkiye sahiptir. Genel olarak, bu çalışmanın sonuçları, Arap tüketicilerin kendilerini anlamalarını ve Türk markalarına yönelik tutumlarını, benlik kavramı, Referans grubu ve materyalizm gibi sosyo-psikolojik değişkenler tarafından yönlendirilen bir girişimdir. Genel olarak Arap tüketiciler Türk markalarını tanımayanlara göre daha net takdir ediyor.
  • Doctoral Thesis
    Anneden Algılanan Narsisistik Özellikler ve Çocuklukta Onaylamayan Çevre Faktörlerinin Bireyin Kendilik Saygısı ve Narsisistik Özelliklerinin Gelişimi ile Sağlık Anksiyetesi Üzerindeki Etkilerinin Belirlenmesi
    (2024) Gökçelioğlu, Muhammed Görkem; Şahin, Doğan
    Bu çalışma, anneden algılanan narsisistik özellikler ve çocuklukta onaylamayan ebeveyn tutumlarının bireylerin narsistik özellikleri, benlik saygısı ve sağlık kaygısı üzerindeki etkilerini Yapısal Eşitlik Modellemesi (YEM) ile incelemektedir. Araştırmanın örneklemini 1041 gönüllü yetişkin oluşturmaktadır. Veriler, Anneden Algılanan Narsisistik Özellikler Ölçeği, Çocuklukta Onaylamayan Çevre Ölçeği, Beş Faktör Narsisizm Ölçeği, Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği ve Sağlık Anksiyetesi Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Verilerin analizi için SPSS 27.0 ve AMOS 21 programları kullanılmıştır. Araştırmanın sonuçları, anneden algılanan narsisistik tutumların ve çocuklukta onaylamayan baba tutumunun, bireyin narsistik özellikleri üzerinde önemli birer belirleyici olabileceğini göstermektedir. Bulgular ayrıca, anneden algılanan narsisizm ile hem anneden hem de babadan algılanan onaylamayan ebevyen tutumlarının benlik saygısı üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabileceğini düşündürmektedir. Son olarak, narsisizm ve benlik saygısının, sağlık kaygısı düzeyini etkileyebilecek önemli faktörler olabileceği görülmektedir. Anneden algılanan narsisizmin narsisistik özellikler üzerine etkilerini incelemek için oluşturulan Yapısal Eşitlik Modellemesi (YEM), annenin eleştirel, suçlayıcı, kontrolcü ve müdahaleci algılanmasının çocuğun kırılgan narsisistik özelliklerini artırdığını, annenin büyüklenmeci ve gösterişçi algılanmasının ise çocuğun büyüklenmeci narsisistik özelliklerini artırdığını ortaya koymuştur. Ancak, annenin empati eksikliği ve ebeveynleştirme davranışlarının narsisistik özellikler üzerinde anlamlı bir etkisi bulunmamıştır. Ayrıca, annenin büyüklenmeci ve gösterişçi tutumlarının, kırılgan narsisistik özellikleri azalttığı gözlemlenmiştir. Araştırmanın bulguları, narsisistik kişilik özelliklerinin ve sağlık kaygısının gelişiminde erken dönem çocukluk yaşantılarının ve ebeveyn-çocuk ilişkisinin önemli olduğunu düşündürmektedir. Özellikle, annenin narsisistik ve onaylamayan tutumlarının çocuğun narsisistik özelliklerini ve benlik saygısını olumsuz etkileyebileceği, bu durumun da yetişkinlikte sağlık kaygısına yatkınlığı artırabileceği sonucuna varılmıştır.
  • Doctoral Thesis
    Üniversitelerde Yükseköğretim Kültürü ile Örgütsel Demokrasi Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
    (2024) Ünsal, Yıldız; Baskan, Gülsün Atanur
    Bu araştırmanın amacı; üniversitelerde yükseköğretim kültürü ile örgütsel demokrasi arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Araştırmanın değişkenlerine ilişkin öğretim elemanlarının algılarının cinsiyet, medeni durum, üniversite, fakülte, yaş ve kıdem değişkenlerine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediği incelenmiştir. Araştırmaya 2021-2022 eğitim ve öğretim yılında Türkiye'nin Marmara bölgesinde bulunan ve bünyesinde güzel sanatlar, mühendislik ve iktisadi ve idari bilimler fakülteleri bulunan Marmara Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi ve Trakya Üniversitesinde görev yapmakta olan 400 öğretim elemanı (profesör, doçent, dr öğretim üyesi ve araştırma görevlileri) katılmıştır. Araştırma ilişkisel tarama modelinde tasarlanmıştır. Çalışmada 'Yükseköğretim Kültürü Ölçeği', ve 'Örgütsel Demokrasi Ölçeği' kullanılmıştır. Öğretim elemanlarının yükseköğretim kültürüne ait algıları ile örgütsel demokrasi algıları ortalama ve standart sapma puanlarıyla sunulmuş olup ve çeşitli değişkenlere göre farklılaşıp farklılaşmama durumu normallik testleri sonucunda çözümlenmiştir. Araştırmada toplanan verilerin betimsel istatistikleri için Pearson korelasyon katsayısı, T-Testi, regresyon analizi ve ANOVA testleri kullanılmıştır. Araştırma kapsamında yapılan analizler sonucunda Likert formatında oluşturulan ölçeklerde elde edilen puanlar sonucu öğretim elemanlarının yükseköğretim kültürü algıları ve örgütsel demokrasi algılarının orta seviyede olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca öğretim elemanlarının yükseköğretim kültürü ve örgütsel demokrasiye ait algılarının medeni durum, unvan, üniversite, yaş ve kıdeme göre farklılık gösterdiği saptanmıştır. Bununla birlikte, korelasyon analizi sonucuna göre öğretim elemanlarının yükseköğretim kültürü ve örgütsel demokrasi algı düzeyi arasında pozitif yönde, yüksek düzeyde ve anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Son olarak yükseköğretim kültürünün boyutlarından olan dışsal uyum ve temel varsayımlar boyutunun örgütsel demokrasinin anlamlı yordayıcısı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
  • Doctoral Thesis
    Z Kuşağının Ekolojik Ayak İzinin Azaltılmasına Yönelik Farkındalığın ve Çevre Bilincinin Yeşil Tüketime Etkisi: Mehmet Salih Bal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Örneği (İstanbul)
    (2024) Kılıç, Afşin; Gürson, Ali Poyraz
    Bu çalışmanın temel hedefi, Z kuşağının çevreyle ilgili farkındalığı ile ekolojik ayak izini azaltmaya yönelik yeşil tüketim davranışı arasındaki ilişkiyi incelemektir. Bu doğrultuda, Z kuşağında yer alan tüketicilerin çevre bilinci, ekolojik ayak izi farkındalığı ile yeşil tüketim davranışı arasındaki ilişki ve Z kuşağında yer alan tüketicilerin demografik özelliklerine göre (cinsiyet, sınıf, gelir algısı, daha önce çevre bilinci ve sürdürülebilirlik konularında eğitim alma durumu açısından ) çevre bilinci, ekolojik ayak izi farkındalığı ve yeşil tüketim davranışı arasındaki farklılık boyutu incelenmiştir. Araştırmanın temel motivasyonu, küresel ölçekte artan çevresel sorunların daha fazla vurgulanmasıdır. İstanbul Anadolu Yakası Maltepe ilçesinde eğitim- öğretim faaliyetlerini sürdüren Mehmet Salih Bal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğrenim gören 334 öğrenciden yüz yüze anket yoluyla elde edilen veriler , Yapısal Eşitlik Modeli ile incelenerek analiz edilmiştir. Verilerin analizi neticesinde, ekolojik ayak izi farkındalığının yeşil satın alma davranışı üzerinde pozitif yönlü bir etkiye sahip olduğu ve çevre bilincinin yeşil satın alma davranışı üzerinde pozitif yönlü anlamlı bir etkiye sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Katsayı büyükleri bağlamında yeşil satın alma davranışı üzerinde çevre bilincinin ekolojik ayak izi farkındalığına göre daha etkili olduğu belirlenmiştir. Araştırmanın grup farklılıkları analizi neticesinde, cinsiyet grupları açısından kadınlarda yeşil satın alma davranışının erkeklere göre anlamlı şekilde daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Sınıf düzeyleri açısından öğrencilerin çevre bilinci, ekolojik ayak izi farkındalığı ile yeşil satın alma davranışı arasında anlamlı bir farklılığın olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Gelir Seviyesi Açısından ise anlamlı farklılık yeşil satın alma boyutunda belirginleşmiştir. Çevre Bilinci ve Sürdürülebilirlik Üzerine Eğitim Alma Durumları Açısından gerçekleştirilen grup farklılığı analizinde geçmişte çevre bilinci üzerine eğitim almış olan katılımcılarda yeşil satın alma davranışının anlamlı şekilde yüksek çıktığı sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Ekolojik Ayak İzi, Çevre Bilinci, Yeşil Tüketim, Z kuşağı
  • Doctoral Thesis
    Libya Ticari Bankalarında İç Denetim Fonksiyonunun Finansal Raporların Kalitesi Üzerindeki Etkisi
    (2024) Mustafa, Omar Khalıd Abdulrahman; Ünal, Halit Targan
    İç denetim, finansal kuruluşların hedeflerine ulaşabilmeleri ve varlıklarını koruyabilmeleri için önemli ve bütünleşik işlevlerden biridir.Literatürde iç denetim işlevine, başta Libya olmak üzere çoğu gelişmekte olan ülkede kalitenin artırılması amacıyla çok fazla ilgi gösterilmemiştir. finansal raporlar iç denetim uygulamalarının yeterli düzeyde uygulanmasını gerektirir. Bu açıdan bakıldığında amaç, iç denetimin belirleyicileri olan bağımsızlık, iç denetimin belirleyicilerine bakarak Libya ticari bankalarında iç denetimin finansal raporların güvenilirliği ve kalitesi üzerindeki etkisini incelemeyi amaçlamaktadır. verimlilik, yönetim desteği, iç denetim standartları, iç denetim komiteleri ve iç gözetim. Çalışmanın hedeflerine ulaşması için, birincil verileri analiz etmek için niceliksel yöntem izlendi ve 366 anketten oluşan rastgele bir örnek alındı. Libya ticari bankalarında ana departman, şube ve bölümlerdeki çalışanların yanı sıra denetim komitesi başkanları ve üyeleri de dahil olmak üzere, verileri analiz etmek ve tanımlayıcı ve çoklu analizler yoluyla hipotezleri seçmek için SPSS istatistik sistemi kullanıldı. Sonuçlar, altı iç denetim bileşeni ile Libya ticari bankalarındaki mali raporların kalitesi, özellikle de iç denetim hedeflerine ulaşmada bağımsızlığın etkinliği arasında pozitif bir ilişki olduğunu ortaya çıkardı. Üst Yönetim Kurulu ile doğrudan iletişim halinde olunması ve bu komitelerde uzmanların bulunmasının gerekliliği, çalışanların eğitilmesi yoluyla üst düzey yönetimin desteklenmesi ve iç denetim fonksiyonunun geliştirilmesinin finansal kuruluşların finansal performansının artırılmasının önemini ortaya koymuştur. İç denetim standartlarına uymanın risk yönetimi ve yönetişimin iyileştirilmesine olan katkısı vurgulanmıştır.Bu çalışma, iç denetçilerin rollerinin iyileştirilmesine, denetim fonksiyonunun geliştirilmesine ve paydaşların güveninin arttırılmasına yardımcı olarak katkıda bulunmaktadır. Mali raporların güvenilirliği, aynı zamanda iç denetimi etkileyen faktörlerin iyi anlaşılması ve bu sorunların çözülmesi yoluyla iç denetim fonksiyonunda görev yapan akademisyenlere ve uygulayıcılara yardımcı olmaya da katkıda bulunur.İç denetim alanındaki eğitim kurslarının kapsamı genişletilmeli, yetkin ve yetkin kişiler seçilmelidir. Bu mesleğe uygun nitelikli denetçilerin görevlendirilmesi ve çalışan sayısının artırılması için çalışmalar yapılması Tüm finansal kuruluşların iç denetim departmanlarında. Anahtar Kelimeler: iç denetim, mali raporların kalitesi, bağımsızlık, ticari bankalar
  • Doctoral Thesis
    Okul Ortamında Mikroagresyon
    (2024) Henden, Elgiz; Göğüş, Aytaç
    ÖZET OKUL ORTAMINDA MİKROAGRESYON Bu araştırmanın amacı, okul ortamındaki mikroagresyonu okul yöneticileri ve öğretmen görüşlerine göre incelemektir. Araştırmanın genel amacı kapsamında mikroagresyonun üç alt boyutunda mikrosaldırı, mikroaşağılama ve mikrodeğersizleştirme boyutlarında ve mikroagresyonun üç yönü olan maruz kalma, maruz bırakma ve şahit olma yönleriyle ele alarak okul ortamında mikroagresyonun olup olmadığını, varsa nasıl olduğunu incelenmiştir. Araştırmanın soruları, yönetici ve öğretmen görüşlerine göre okul ortamındaki mikroagresyon davranışları nelerdir? mikroagresyona maruz bırakma ve maruz kalma nedenleri nelerdir? Yönetici ve öğretmenler mikroagresyona maruz kaldıklarında ve şahit olduklarında nasıl hissediyor ve nasıl davranıyorlar? Yönetici ve öğretmen görüşlerine göre okul ortamındaki mikroagresyonlarının sonuçları nelerdir ve mikroagreyonla baş etme yöntemleri nelerdir?' dir. Bu araştırmada, nitel araştırma yöntemlerinden fenomonolojik yaklaşım benimsenmiştir. Nitel görüşmeler iki farklı okulda 36 katılımcı ile gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizinde betimsel analiz yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada nitel çalışmaya uygun olarak keşfedici bir yaklaşımla araştırma sorularına karşılık gelen temalar elde edilmiştir. Araştırma bulgularında, mikroagresyon olabilecek durum ve ifadeler bulgulanmış olup, rastlanılan mikroagresyon türlerine göre, en çok rastlanılan mikroagresyon türü mikroaşağılama, ikinci olarak mikodeğersizleştirme, en az rastlanan da bilinçli olarak yapılan mikrosaldırıdır. Okul Ortamında microagresyon ile karşılaşırken, yöneticiler ve öğretmenler en çok kullanılan ifadelerin, otorite sağlama, saygısız davranış, dil bariyeri, başarı karşılaştırması yapmak, varsayımda bulunmak, kültürel farklıklar, tahammül sınırlarının zorlanması, eğitim sistemi ile ilgili olduğunu belirtmişlerdir. Öğretmen ve yöneticiler mikroagresyon davranışına maruz kaldıklarında, çoğu zaman neden maruz kaldığı konusunda bir fikirleri olmadıklarını belirtmişlerdir. Okul ortamında mikroagresyon ile karşılaşma nedenleri için de okulun fiziki koşulları, medeni durum, dini inanç, saygısızlık, siyasi görüş, karakter özellikleri, gruplaşma, branş, yaş, kadın olma, statü, kıdemde yeni olma, aday öğretmen olma ve ücretli öğretmen olma belirtilmiştir. Mikroagresyona şahit olduklarında nasıl davranacaklarıyla ilgili olarak katılımcılar, 'öğrenciyle konuşmak, uyarmak, veli ile görüşmek, görmezden gelmek, idareye bildirmek, genelleme yaparak davranışı normalleştirmeye çalışmak' gibi ifadeleri kullanırken; duygular boyutunda katılımcılar, 'üzülürüm, öfkelenirim, çaresiz hissederim, şaşırırım' gibi ifadeleri kullanmışlardır. Mikrogresyona maruz kalırken ne hissedecekleri ve nasıl davranacakları ilgili olarak öğretmenler ve yöneticiler davranış boyutunda 'Sorgularım, sorgulamam, cinsiyete göre tavır alırım, sessiz kalırım, karşılık veririm, normal karşılarım ve hassas davranırım ifadelerini kullanırken, duygular boyutunda değersiz hissederim, üzülürüm, kötü hissederim, yetersiz hissederim, öfkelenirim.' ifadelerini kullanmışlardır. Okul ortamında mikroagresyona maruz kalmanın, yönetici, öğretmen ve öğrenciler için nasıl sonuçları olabileceği ve maruz kalanların neler hissedebileceği ile ilgili olarak, yöneticilerin yönetimde zorlanabileceği, okul ikliminin olumsuz etkileneceği, otoritesinin sarsılacağı, yetersiz hissedeceği, şikâyetlerle uğraşacağı, kendisinin de mikroagresyon yapacağı ve görevden vazgeçeceğinden söz edilirken; öğretmenlerin iletişim problemi yaşayacağı, görevini aksatacağı, mutsuz olacağı, içine kapanacağı, değersiz ve yetersiz hissedeceği, kötü hissedeceği, öfkeli birine dönüşeceği, duyarsızlaşacağı ve tayin isteyeceğinden söz edilmiştir. Yöneticiler ve öğretmenler okul ortamında mikroagresyona maruz kalan öğrenciler için sonuçların ise okuldan soğuyacağını, içine kapanacağını, akademik başarısının düşeceğini, kendisinin mikroagresyon yapacağını, toplumsal sorunlar yaşayacağını, üzüleceğini ve psikolojik çöküntü yaşayabileceğini belirtmişlerdir. Öğretmenler ve yöneticiler okul ortamında ve toplumda mikroagresyonların önlenmesi için eğitimlerin verilmesi ve maruz kalanların baş etme becerilerinin geliştirmesi için konuyla ilgili farkındalık oluşturulması gerektiğini belirtmektedirler. Mikroagresyonla nasıl baş edilebileceği konusunda öğretmenler ve yöneticiler, farkındalık oluşturmak, kapsayıcı davranış geliştirmek, eğitimler düzenlemek, iş birliği yapmak, kendini ve öğrenciyi iyi tanımak, maruz kalanı öne çıkarmak, sevgi bağı kurmak, ortak mekân oluşturmak, ortam değiştirmek ifadelerini kullanmışlardır. Bu araştırmanın bulguları ile okul ortamında mikroagresyonun anlaşılması, bu konuda gerekli öğretim liderliğini yapmak isteyen, okulda pozitif ve duyarlı iletişim şeklini okul kültürüne yerleştirmek isteyen okul yöneticileri ve eğitimcileri için önemlidir. Mikroagresyon hakkındaki farkındalık hem okulun akademik hedeflerini gerçekleştirilmesi hem de gelişmeye açık okul kültürü açısından önemlidir. Mikroagresyondan uzak kapsayıcı iletişim dilinin öğrenilmesi ve kullanımı ister sözel ister sözel olmayan ister çevresel olarak yazılı ve görsel yönüyle okul ortamı için oldukça önemlidir. İletişimin en ince ayrıntısında mikroagresyon konusundaki farkındalığın oluşması ile öğretmenler, yöneticiler ve öğrenciler açısından migroagresyonu fark edememe, sessiz kalma, duyarsızlaşma gibi davranışların önlenebileceği ve önlemler alınabileceği düşünülmektedir. İletişimde nezaket dilinin hâkim olduğu, kapsayıcı, eşitlikçi ve herkes için adil olacak bir iletişim ve eğitim ortamının sağlanması, toplumun diğer bireylerine de yaygınlaştırılmasına olanak vereceği öngörülmektedir. Anahtar Kelimeler: Okul ortamında mikroagresyon, mikrosaldırı, mikroaşağılama, mikrodeğersizleştirme, önyargı, okul ortamında iletişim. Tarih:
  • Doctoral Thesis
    Alkol Kullanım Bozukluğunda Aleksitiminin Eşlik Eden Psikiyatrik Belirtiler ve Yaşam Kalitesi ile İlişkisi
    (2024) Köroğlu, Kutalp; Soygür, Arif Haldun
    Bu araştırmanın amacı, alkol kullanım bozukluğu olan bireylerin yaşam kalitesini yordamada aleksitimi, depresyon, anksiyete duyarlılığı, dürtüsellik ve psikolojik belirtilerin etkilerini incelemektir. Ayrıca, bu değişkenlerin demografik özelliklere göre farklılık gösterip göstermediği de test edilmiştir. İlişkisel tarama modelinin kullanıldığı bu çalışma kesitsel niteliktedir. Araştırmanın katılımcıları, alkol kullanım bozukluğu tanısı almış 18-65 yaş arası 100 kişiden oluşmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak Alkol Kullanım Bozukluğu Testi (AUDIT), Yaşam Kalitesi Kısa Form Ölçeği (SF- 36), Toronto Aleksitimi Ölçeği, Beck Depresyon Ölçeği, Anksiyete Duyarlılığı İndeksi, Barratt Dürtüsellik Envanteri ve SCL-90-R (Psikolojik Belirti Tarama Testi) kullanılmıştır. Veriler yüz yüze toplanmıştır. Verilerin analizinde bağımsız örneklem ttesti, tek yönlü varyans (ANOVA) analizi, Pearson korelasyon analizi ve çoklu doğrusal regresyon analizi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, alkol kullanım bozukluğu, depresyon ve anksiyete duyarlılığının yaşam kalitesinin anlamlı yordayıcıları olduğu; buna karşılık aleksitimi, dürtüsellik ve genel psikolojik belirtilerin yaşam kalitesine anlamlı bir etkisinin olmadığı bulunmuştur. Demografik değişkenlerle ilgili sonuçlarda ise alkol kullanım bozukluğu, depresyon, anksiyete duyarlılığı, aleksitimi ve dürtüsellik gibi değişkenler açısından cinsiyetler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır.
  • Doctoral Thesis
    Yükseköğretim Kurumlarında Görev Alan Öğretim Elemanlarının Örgütsel Güç Mesafesi,Örgütsel Demokrasi ve Örgütsel Güven Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
    (2024) Tuncay, Eylem Bayram; Baskan, Gülsün Atanur
    Bu araştırmanın amacı yükseköğretim kurumlarında görev alan öğretim elemanlarının örgütsel güç mesafesi, örgütsel demokrasi ve örgütsel güven arasındaki ilişkiyi incelemektir. Bu doğrultuda araştırmanın değişkenlerine ilişkin öğretim elemanlarının görüşlerinin cinsiyet, yaş, unvanı, mesleki kıdemi, görev yaptığı üniversite, görev yaptığı fakülte değişkenlerine göre anlamlı bir farklılık olup olmadığı incelenmiştir. Nicel yöntem benimsenerek tarama modelinde desenlenen araştırmada, 2021-2022 yılında İstanbul ilindeki vakıf ve devlet yükseköğretim kurumlarında görev yapan 330 öğretim elemanlarından elde edilen veriler analiz edilmiştir. Veriler, 'Kişisel Bilgi Formu', 'Örgütsel Güç Mesafesi Ölçeği', 'Örgütsel Demokrasi Ölçeği' ve 'Örgütsel Güven Ölçeği' ile toplanmıştır. Öğretim elemanlarının örgütsel güç mesafesi, demokrasi ve örgütsel güven düzeyleri; ortalama ve standart sapma puanlarıyla sunulmuş, bu verilerin demografik verilere göre farklılaşıp farklılaşmadığı verilerin normallik testine göre yapılan analizlerle ortaya konmuştur. Ayrıca değişkenler arasında ilişki olup olmadığının incelenmesi için Pearson korelasyon analizinden yararlanılmıştır. Pearson korelasyon analizine göre, örgütsel demokrasi ile örgütsel güven arasında pozitif yönlü anlamlı ilişki olduğu saptanmıştır. Örgütsel demokrasi örgütsel güvenin anlamlı bir yordayıcısıdır ve örgütsel demokrasinin örgütsel güven üzerindeki etkisinin %42 oranında olduğu belirlenmiştir. Örgütsel demokrasi ve güç mesafesi toplam puanları arasında anlamlı bir ilişki bulunmazken, alt boyutları arasında pozitif yönlü bir ilişki olduğu saptanmıştır. Buna göre, gücü kabullenme ve gücü meşrulaştırma alt boyutları güç mesafesinin katılım alt boyutunun anlamlı yordayıcısıdır. Aynı şekilde örgütsel güven toplam puanları ile örgütsel güç mesafesinin toplam puanları arasında da anlamlı ilişki bulunmazken, alt boyutları arasında pozitif yönlü anlamlı ilişki olduğu saptanmıştır. Bu çerçevede gücü kabullenme ve gücü meşrulaştırma alt boyutları örgütsel güvenin anlamlı yordayıcılarıdır. Anahtar Kelimeler: örgütsel demokrasi, örgütsel güç mesafesi, örgütsel güven,
  • Doctoral Thesis
    Elektronik Ağızdan Ağıza Paylaşımın Güven, Tutum, İmaj, Sadakat ve Satın Alma Niyetleri Üzerindeki Etkileri: Ürün Katılımının Düzenleyici Rolü
    (2024) Rhazaouı, Yasmıne; Sözer, Edin Güçlü
    Çalışmanın bulguları, tüketicilerin olumlu veya olumsuz eWOM mesajlarına maruz kalmasının, tüketicilerin satın alma niyeti, marka sadakati, marka imajı, marka güveni ve marka tutumu üzerinde, maruz kalınan eWOM içeriğinin yönünde (pozitif veya negatif) anlamlı bir etki yarattığını doğrulamıştır. Tek istisna, analiz sonucunda anlamlı bir etkisi olmadığı bulunan olumsuz eWOM mesajlarının marka sadakati üzerindeki etkisidir. Buna ek olarak, düşük katılımlı ürün kategorisinde (şampuan) olumsuz eWOM maruziyetinin marka imajı ve marka tutumu üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Yüksek katılımlı ürün kategorisinde (cep telefonu) olumsuz eWOM maruziyetinin satın alma niyeti, marka sadakati, marka imajı, marka güveni ve marka tutumu üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Düşük katılımlı ürün kategorisinde olumlu eWOM maruziyetinin satın alma niyeti, marka imajı ve marka tutumu üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Yüksek katılımlı ürün kategorisinde olumlu eWOM maruziyetinin satın alma niyeti, marka sadakati, marka imajı ve marka güveni üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Bu çalışmanın bir diğer önemli bulgusu, ürün katılım düzeyinin olumlu ve olumsuz eWOM maruziyetinin etkisindeki farklı etkisidir. Analiz sonuçları, olumsuz eWOM maruziyetinin olumsuz etkisinin, düşük katılımlı ürünlere kıyasla yüksek katılımlı ürünlerde daha güçlü olduğunu doğrulamıştır. Bu sonuç, olumsuz eWOM maruziyetinin satın alma niyeti, marka güveni, marka tutumu ve marka imajı üzerindeki etkisiyle ilgili bildirilen önemli farklılıklarla desteklenmektedir.
  • Doctoral Thesis
    Finans Sektöründe Dijitalleşme ve Mobilitenin Sürdürülebilirliğe Olan Etkisi
    (2024) Çandır, Aslıhan; Ünal, Halit Targan
    Güncel teknolojileri kullanarak dijitalleşme yolunda önemli çalışmalar yapan ve hızla ilerleyen birçok kurum, varlıklarını devam ettirmek için sadece dönüşmenin yetmeyeceğini, sürdürülebilir bir yaklaşımla yol almanın gerekliliğinin bilincindedirler. Dijitalleşme ve sürdürülebilirlik kavramları, birbirlerini etkileyen aynı zamanda beraber var olduğunda en büyük katma değeri sağlayan iki temel kavramdır. Teknolojik gelişmeleri yakından takip eden ve hızla adaptasyon gösteren Türk bankacılık sektörü de bu bilince ulaşmış ve sürdürülebilirlik konusunda önemli çalışmalar ve yatırımlar yapmaktadır. Çalışmada, Türkiye'deki 6 bankanın toplam müşteri sayısı, mobil bankacılık müşteri sayısı, dijital bankacılık müşteri sayısı, müşteri sayılarının mobil ve dijitaldeki oranlarının; sürdürülebilirlik göstergeleri olan E, S, G, ESG, Genel ESG ve ESG Tartışma skoru üzerindeki etkileri panel veri analizi yöntemi kullanılarak incelenmiştir. Yapılan çalışmanın sonucunda bankaların toplam müşteri sayısı, mobil bankacılık müşteri sayısı, dijital bankacılık müşteri sayısı, mobil bankacılık müşteri sayısının toplam müşteri sayısına oranı ve dijital bankacılık müşteri sayısının toplam müşteri sayısına oranları E(çevresel), S(sosyal), ESG, Genel ESG skoru üzerinde anlamlı ve pozitif bir etkisi olduğu görülmüştür. G(yönetişim) ve Tartışma skoru üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi olmadığı görülmüştür.
  • Doctoral Thesis
    Sahibinin Bım'i Arasındaki Etkileşim, Atama ve Cobie Veri Kümesini Kullanır Nitelikler: Tesis Yönetimini ve Operasyonlarını İyileştirme
    (2024) Altwassı, Esra'a Ja'far Hasan; Aysu, Mehmet Emre
    İşte belirttiğiniz İngilizce özetin Türkçe çevirisi: **ÖZET** Bu doktora tezinin odak noktası, Bina Bilgi Modellemesi (BIM) alanındaki önemli bir engeli ele almak üzerinedir. Ana hedef, özellikle COBie veri setine odaklanarak, gerçek BIM model verileri ile İşveren Bilgi Gereksinimi (EIR) kapsamında paydaşlar tarafından belirlenen hedeflenen BIM uygulamaları arasındaki uyumsuzluğu başarılı bir şekilde ele alan yenilikçi ve pragmatik yaklaşımlar önermektir. Bina Bilgi Modellemesi'nin (BIM) inşaat ve tesis işletimi üzerindeki önemi tartışılmazdır; ancak, yapılmış BIM modellerinde yer alan veriler ile müşteriler tarafından belirtilen beklenen kullanım arasında açık bir uyumsuzluk bulunmaktadır. Bu uyumsuzluk, BIM'in tesis yönetimi ve operasyonel işlemler için doğru şekilde kullanılmasında önemli engeller oluşturmaktadır. Araştırma yöntemi, mevcut literatürün kapsamlı bir incelemesine, demo vaka çalışmalarına ve BIM verileri, COBie.Type ve EIR gereksinimleriyle ilgili standartlara dayanmaktadır. Ampirik veri toplama, inşaat ve tesis işletim alanlarındaki mevcut zorluklar, bakış açıları ve optimal metodolojiler hakkında değerli içgörüler elde etmek için vaka çalışmaları, araştırma çalışmaları ve tartışmalar kullanılarak gerçekleştirilir. Ana hedef, yapılmış BIM model verilerini EIR'de tanımlanan müşteri belirtilen BIM uygulamaları ile senkronize edebilen kapsamlı bir çerçeve sunmaktır. Bu paradigma, bilgi boşluğunu kapatmayı hedefleyerek kesin taktikler, protokoller ve entegrasyon prosedürleri önermektedir.
  • Doctoral Thesis
    Türk Hukuku'nda Paya Dayalı Kitle Fonlaması
    (2024) Koru, Onur; Sevi, Ali Murat
    Paya dayalı kitle fonlaması, çok sayıda kişinin bir girişimciye yaptığı yatırım karşılığında girişim şirketinin paylarına belli bir oranda sahip olduğu, işlemlerin internet üzerinden çevrimiçi bir platform aracılığıyla gerçekleştirildiği alternatif bir finansman aracıdır. Tarihte benzeri birçok uygulama gerçekleşmiş olmakla birlikte modern anlamda paya dayalı kitle fonlaması uygulamaları 2008 Küresel Mali Krizi sonrası yaygınlaşmış ve bu konuda hukuki düzenleme yapılması zorunluluğu doğmuştur. JOBS Act ile dünyada ilk kez 2012 yılında ABD'de kanunlaşan kitle fonlaması, ülkemizde ise 2017 yılında 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununda yapılan değişiklikle düzenlenmiştir. Kanuni düzenlemeyi ikincil düzenlemeler takip etmiş; 2019 yılında III-35/A.1 numaralı Paya Dayalı Kitle Fonlaması Tebliği, 2021 yılında ise bu tebliği yürürlükten kaldıran III-35/A.2 numaralı Kitle Fonlaması Tebliği yürürlüğe girmiştir. Çalışma dört bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın ilk bölümünde kitle fonlaması ile ilgili genel bilgiler verilmiş; tanımı, tarihi, türleri, diğer finansman yöntemleri ile karşılaştırılması, olumlu ve olumsuz yönleri incelenmiştir. İkinci bölümde paya dayalı kitle fonlamasının tarafları ve bu taraflar arasındaki hukuki ilişkiler üzerinde durulmuştur. Üçüncü bölümde tarafların hak ve yükümlülükleri, son bölümde ise muafiyet ve sınırlandırmalar ile yatırımcının korunmasına ilişkin önlemler değerlendirilmiştir. Çalışma, Türk Hukuku'nda paya dayalı kitle fonlaması düzenlemesinin güncel hali üzerine diğer ülke düzenlemeleri ile karşılaştırmalı bir bakış sunmanın yanında, paya dayalı kitle fonlamasının ülkemizde nasıl düzenlenmesi gerektiği sorusuna bir cevap arayışı mahiyetindedir.
  • Doctoral Thesis
    Portakal Kabuğu ve Nohut Unu Kullanılarak Diyet Lifi ve Protein İçeriği Zenginleştirilmiş Glutensiz Bisküvinin Duyusal Özelliklerinin, İn Vitro Sindirilebilirliğinin ve Glisemik İndeksinin Belirlenmesi
    (2024) Akgöz, Hasan Fatih; Yılmaz, Hande Öngün; Yaman, Mustafa
    Dünya nüfusundaki artış, besin atıklarını ve israfını artırarak atık yönetimini önemli bir konu haline getirmiştir. Bu araştırmada, bir besin atığı olan portakal kabuğu kullanılarak diyet lifi, nohut unu kullanılarak protein içeriği zenginleştirilmiş glutensiz bisküviler geliştirilerek bu bisküvilerin in vitro sindirilebilirlikleri, glisemik indeksleri, besin ögesi bileşimleri ve duyusal kabul edilebilirliklerinin analiz edilmesi amaçlanmıştır. Geliştirilen bisküviler %100 nohut unu kullanılarak sırasıyla %0, %5, %10, %15, %20 oranlarında portakal kabuğu tozu ilavesiyle hazırlanmıştır. Bisküvilerin hızlı kullanılabilir glikoz değerleri 9,19±0,11-14,08±0,12 g/100 g arasındadır ve bu değerler beyaz ekmeğe (19,93±0,14 g/100g) kıyasla daha düşüktür (p<0,001). Hızlı sindirilebilir nişasta değerleri ise 0,12±0,04-3,86±0,11 g/100 g arasındadır ve bu değerler beyaz ekmeğe (19,93±0,14 g/100g) göre daha düşüktür (p<0,001). Dirençli nişasta düzeyi en yüksek %5 portakal kabuğu tozu ilaveli bisküvide (12,48±0,05 g/100g) bulunmuş olup bu düzey beyaz ekmekten (4,9±0,35 g/100g) daha yüksektir (p<0,001). Bisküvilerin glisemik indeks değerleri genel olarak düşüktür (47,8±0,1-56,6±0,1 g/100g; p<0,001). Portakal kabuğu tozu ilavesi bisküvilerde yağ, diyet lifi, nem ve kül içeriklerini arttırmıştır. Yağ, diyet lifi ve kül içeriği en yüksek %20 portakal kabuğu tozu ilaveli bisküvide (sırasıyla 23,31±0,25 g/100g; 9,11±0,09 g/100g; 2,20 ± 0,044 g/100g) bulunurken, nem içeriği en yüksek %15 portakal kabuğu tozu ilaveli bisküvide bulunmuştur (7,64 ± 0,037 g/100g), (p<0,001). Protein içeriği 12,38±0,03-13,25±0,04 g/100g aralığındadır (p<0,001). Duyusal analiz sonuçlarına göre tüketici tercihi, lezzet ve gevreklik açısından en yüksek puanlar %5 ve %10 portakal kabuğu tozu ilaveli bisküvilere, en düşük puanlar %15 ve %20 portakal kabuğu tozu ilaveli bisküvilere aittir (p<0,001). Portakal kabuğu tozu ilavesi arttıkça duyusal kabul edilebilirliğin azaldığı gözlemlenmiştir. Bu araştırmada, portakal kabuğu tozu ve nohut unu kullanılarak protein ve diyet lifi içeriği bakımından zengin, glutensiz, düşük glisemik indeksli ürünler geliştirilmiş ve aynı zamanda portakal kabuğu kullanılarak sürdürülebilir atık yönetimine katkıda bulunulmuştur.
  • Doctoral Thesis
    Yaşlı bireylerin yerel yönetim sağlık hizmetlerini değerlendirmeleri ve beklentileri: Kadıköy örneği
    (2023) Aslan, Zeynep Özen; Ünal, Erdinç
    Tüm dünyada ortalama yaşam süresi uzamaktadır. Nüfusun yaşlanması yirmi birinci yüzyılın en önemli olgularından biridir. Bu çalışmada yaşlı nüfus oranı yüksek olan İstanbul Kadıköy ilçesinde yaşayan 65 ve üzeri yaş grubundaki kişilerin, yerel yönetimin sunmuş olduğu sağlık hizmetlerini ve sağlıkla ilişkili hizmetleri nasıl değerlendirdikleri, aynı zamanda yerel yönetimden beklentilerinin neler olduğu ve ne ölçüde karşılandığı ortaya konulmuştur. Karma yöntemdeki bu araştırmanın nicel bölümü için örneklem Salant ve Dillman'nın (1994) belirlediği formülle hesaplanmış ve 400 kişiye anket uygulanmıştır. Nitel kısımda ise 15 katılımcı ile derinlemesine görüşme yapılmıştır. Anket verilerinin sonuçlarının değerlendirilmesi için SPSS 26.0 programı kullanılmış olup, nicel bulgular betimleyici istatistiksel analizle (ortalama, standart sapma) ve non parametrik testlerle (Ki-kare) değerlendirilmiştr. Nitel kısımda ise tümevarımsal nitel analiz yapılmıştır. Çalışmada hasta transfer hizmetlerinin, diş sağlığı, sağlık taramaları, laboratuvar ve poliklinik hizmetlerinin kullanım oranlarının düşük olduğu görülmüştür. Bunun yanında; eşlerini kaybeden kadınların sosyallikten uzak birhayat sürdükleri, sağlık hizmetlerinini yoğun kullandıkları ve romatizma/depresyona daha yüksek oranda sahip oldukları belirtilmiştir. Erkeklerin daha fazla konut mülkiyetine sahip oldukları, istihdam ve eğitim durumlarının kadınlara oranla yüksek olduğu belirlenmiştir. Yol, kaldırım, aydınlatma ve spor ortamları oluşturma gibi sağlıkla ilişkili belediye hizmetlerini kadınların erkeklere oranla daha fazla yeterli bulduğu görülmüştür. Yaşlıların talepleri arasında sağlık danışmanlığı, evde sağlık ve bakım, temizlik ve alışveriş desteği, sağlık kuruluşuna giderken refaketçi, kültürel faaliyetlere katılımda öncelik ile gelişim kurslarının yaygınlaştırılması öne çıkmaktadır. Yalnız yaşayan yaşlılar, acil durumda acil çağrı sistemi bulunmasının öneminibelirtmişlerdir. Belediyelerden iyi bir organizasyon yapısı oluşturarak yaşlıların isteklerini karşılama çabası içinde olmaları beklenmektedir. Yaşlı sağlığı hizmetleri halk sağlığının geliştirilmesi açısından daha da önemsenmeli ve bu doğrultuda yerelde yapılan hizmetler dünya örnekleri de incelenerek geliştirilmelidir. Anahtar kelimeler: Yaşlı sağlığı, yerel yönetim, aktif yaşlanma, demografik değişim.
  • Doctoral Thesis
    İzotretinoin tedavisi gören bireylere uygulanan Akdeniz diyeti ve düşük kolesterollü diyetin serum lipid seviyelerine etkisi
    (2024) Uyar, Umut; Şensoy, Funda
    İzotretinoin, 1982 yılında FDA tarafından onaylanan ve şiddetli akne tedavisinde oral olarak kullanılan en etkili ilaçtır. İzotretinoin tedavisinin sıklıkla görülen etkilerinden birisi sekonder hiperlipidemidir. Bu tez çalışması, izotretinoin tedavisi gören bireylerde ortaya çıkabilen serum lipid değerlerindeki yükselişin Akdeniz diyeti ve düşük kolesterollü diyet ile önlenebilirliğini araştırmak amacıyla tasarlanmış ve yürütülmüştür. Araştırma, kurum izni ve etik kurul süreçlerinin tamamlanmasının ardından Nisan 2023 – Mayıs 2024 tarihleri arasında akne vulgaris tedavisi için izotretinoin tedavisi gören ve diyet polikliniğine araştırma için başvuran gönüllü katılımcılarla gerçekleştirilmiştir. Araştırma Akdeniz diyeti grubu, düşük kolesterollü diyet grubu ve kontrol grubu olmak üzere 3 ayrı grupta 46 gönüllü katılımcı ile tamamlanmıştır. Tüm gruplardaki hastaların yapılmış olan rutin testleri aracılığıyla serum lipid değerleri takip edilmiştir. Diyet öncesi ve sonrasında yapılan değerlendirmeler sonucunda, 3. ayda Akdeniz diyeti ve düşük kolesterollü diyet gruplarının LDL-K ve toplam kolesterol değerleri, kontrol grubundan anlamlı olarak düşük bulunmuştur (p<0,05). Tüm grupların toplam kolesterol değeri başlangıca göre yüksek bulunmuştur (p<0,05) Grupların 3.aydaki trigliserit değerleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (p>0,05). Trigliserit değerlerinde grup içi yükselişler sadece kontrol grubunda anlamlı bulunmuştur (p<0,05). Tüm grupların HDL-K değerlerinde anlamlı bir farklılık tespit edilmemiştir (p>0,05). Tüm grupların AST ve ALT değerlerinde anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (p>0,05). Düşük kolesterollü diyet grubunda diyetin A vitamini içeriği azaldıkça, toplam kolesterol değerinin yükseldiği bulunmuştur (p<0,05). Sonuçlar, izotretinoin tedavisi sırasında uygulanan Akdeniz diyeti ve düşük kolesterollü diyetin, serum lipidlerindeki değişimleri azaltabileceğini göstermiştir.
  • Doctoral Thesis
    Restoran işletmelerinde çalışanların iş doyumu ve iş-aile çatışma algılarının işten ayrılma niyetine etkisinde lider-üye etkileşiminin aracılık rolü
    (2024) Bahçeci, Murat; Yozgat, Uğur
    Bu araştırma, Türkiye'de faaliyet gösteren restoran işletmelerinde çalışanların iş doyumu, iş-aile çatışması ve lider-üye etkileşimi arasındaki ilişkileri ve bu değişkenlerin işten ayrılma niyeti üzerindeki etkilerini detaylıca incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırma kapsamında, orta ve büyük ölçekli restoranlarda çalışan 704 kişiden elde edilen veriler, Yapısal Eşitlik Modellemesi (YEM) ve ileri düzey istatistiksel analiz teknikleri kullanılarak değerlendirilmiştir. Elde edilen sonuçlar, lider-üye etkileşiminin çalışanların iş doyumunu belirgin şekilde artırdığını ve bu etkileşimin işten ayrılma niyetini azalttığını göstermektedir. Ayrıca, iş doyumu yüksek olan bireylerde iş-aile çatışmasının daha düşük seviyelerde olduğu tespit edilmiştir, bu da iş ve özel hayat arasında sağlanan dengenin çalışan memnuniyeti üzerinde pozitif etkiler yarattığını işaret etmektedir. Bu bulgular, restoran işletmelerinin insan kaynakları stratejilerini geliştirirken, liderlik kalitesi ve iş-aile dengesi gibi faktörlere odaklanmalarının önemini vurgulamakta; işten ayrılma oranlarını azaltma ve çalışan bağlılığını artırma potansiyelini ortaya koymaktadır. Bu çalışma, Türkiye restoran sektöründeki insan kaynakları yönetimi uygulamalarına yönelik stratejik katkılar sağlamakla birlikte, sektörün rekabet üstünlüğünü artırmak adına önemli öneriler sunmaktadır. Anahtar Kelimeler : İş Doyumu, Lider-Üye Etkileşimi, İş-Aile Çatışması, İşten Ayrılma Niyeti, Restoran İşletmeleri, Restoran Sektörü
  • Doctoral Thesis
    Liderlik tarzlarının algılanan örgütsel performans ve örgütsel etkililik üzerindeki etkisi: Lübnan sanayi sektöründe inovasyon kültürünün aracılık rolü
    (2024) Alameddıne, Ashraf; Durmaz, Canan Koçer
    Şirketlerin etkinlik ve performanslarını sürekli olarak artırmaları son derece önemlidir. Rekabetçi piyasada karşılaşılan zorlukların üstesinden gelmek için işletmelerin performanslarını sürekli olarak yükseltmeye çalışmaları gerekmektedir. Doğru insanların doğru zamanlarda doğru görevlerle stratejik olarak uyumlu hale getirilmesi hayati önem taşır. Bu çalışma, liderlik tarzları ile algılanan örgütsel performans ve örgütsel etkililik arasındaki arabuluculuk rolünü incelemeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla, Lübnan endüstriyel sektöründe bir vaka çalışması seçilmiştir, bu da özellikle Lübnan'ın şu anda ciddi ekonomik endişelerle karşı karşıya olduğu göz önüne alındığında, bu sektörün verimliliğinin geliştirilmesine yardımcı olabilir. Bu çalışma, karizma, ilham verici motivasyon, entelektüel uyarılma ve bireysel düşünme gibi dönüşümcü liderlik özellikleri ile yönetim-by-exception ve koşullu ödül gibi dönüşümcü olmayan liderlik bileşenleri arasındaki karmaşık ilişkileri keşfetmeyi amaçlamaktadır. Bu ilişkilerin örgütsel performans ve etkililik üzerindeki toplu etkilerini ayırt etmek amacıyla. Bu çalışma, Lübnan Gümrük Genel Müdürlüğü'nde çalışan 384 Lübnan firmasının çalışanları üzerinde uygulanan nicel çıkarımsal bir araştırmadır. Bu örneklem, Lübnan endüstriyel sektörünü temsil eder ve 4.700'den fazla şirketi ve 318.000 çalışanı kapsar ve GSYİH'nın yaklaşık %8'ini (4,2 milyar ABD doları) oluşturur ve yerel işgücünün %20'sini istihdam eder. Bu araştırmanın sonuçları, bu çalışmada incelenen dönüşümcü liderlik ve dönüşümcü olmayan liderlik değişkenlerinin, organizasyonun yenilik kapasitesini önemli ölçüde teşvik etme ve uzun vadeli performansı ve etkililiği artırma potansiyeline sahip olduğunu göstermektedir. Yenilik kültürü, bağımsız değişkenler ile bağımlı değişkenler arasındaki ilişkiyi arabulucu olarak kabul edilir ve algılanan örgütsel performansı ve örgütsel etkililiği şekillendirerek ve sağlamlaştırarak ortaya çıkar. Çalışmanın bulguları, yenilik kültürünün, dönüşümcü liderlik ve dönüşümcü olmayan liderlik faktörlerinin, Lübnan endüstriyel sektöründe yüksek performansı ve etkililiği teşvik etmede önemli etkilerinin altını çizmektedir, bu da onları ihtiyaç duyanlar için kolayca erişilebilir kılmaktadır.
  • Doctoral Thesis
    Konkordato sürecinde borca batıklığın tespiti konusunda konkordato komiserlerinin yetkinliğinin araştırılması
    (2024) Kepir, Hakan; Taştan, Hakan
    İflas ertelemenin yürürlükten kaldırılması ile bunun yerini konkordato almıştır. Konkordato; borçlarını ödeyemeyecek durumda olan borçluların, borçlarının yeniden yapılandırılması olarak tanımlanmaktadır. Konkordatoda iflas ertelemeden farklı olarak alacaklıların söz sahibi olduğu tespit edilmiştir. Farklı nedenlerle konkordato başvurusu reddedilen borçluların konkordato süreçlerinin iflasla sonuçlanması da muhtemel olarak görülmektedir. Konkordatonun iflas ile sonuçlanabilmesi için borçluların borca batık olması gerekmektedir. Bu nedenle konkordato sürecinde borca batıklığın tespiti büyük önem taşımaktadır. Konkordato süreci içerisinde borca batıklığın tespiti Konkordato Komiser Heyeti veya Muhasebe Meslek Mensubu olan bilirkişilerin hazırlamış olduğu rayici değer bilanço üzerinden gerçekleşmektedir. Yapmış olduğumuz çalışmanın amacı; konkordato sürecinde borca batıklığın tespit edilmesi konusunda Konkordato Komiserliğinin yetkinliğinin incelenmesi olarak belirlenmiştir. Bu nedenle Konkordato Komiserlerine bu yetkinliğin belirlenmesi için bir anket formu yöneltilerek, Türkiye çapında 310 Konkordato Komiserinin bu ankete cevap vermesi saplanmıştır. Konkordato Komiserlerinin konkordato süreci içerisinde borca batıklığın tespiti konusunda yetkinliklerinin belirlenmesine yönelik olarak yapılmış olan analiz sonucunda Konkordato Komiserlerinin borca batıklığın tespitindeki yetkinliğinin yaş, cinsiyet ve eğitim durumu ile ilişkisinin olmadığı, meslek, meslekte çalışma süresi, görev yapılan il ve daha önce Konkordato Komiserliği yapmış olma durumu ile ilişkili olduğu belirlenmiştir.