Doktora Tezleri / Phd Degree Theses
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14517/23
Browse
Recent Submissions
Doctoral Thesis The Relationship Between Land Use and Parking in Megacities: the Case of İstanbul(2024) Balcı, Selami; Kurt, MustafaYerel yönetimlerce yürütülen yatırım yönetiminde ulaşım ve otopark talebini karşılamak adına yapılan yatırımlar eş zamanlı olarak gerçekleşemediği için kent hayatı olumsuz etkilenmektedir. Ulaşım yatırımları; mekansal, ekonomik ve teknik eksiklikler nedeniyle talebi karşılamakta genellikle yetersiz kalmaktadır. Talep, kentleşme hızına paralel olarak artmaktadır, ancak yatırımlar sınırlıdır. Özellikle mega şehirlerimizde, üretim,ticaret ve yerleşim alanlarının iç içe geçmiş olması, yeni yaşam alanları oluşturacak arazilerin kent merkezlerinde yetersizliğinden dolayı şehir merkezlerinden uzak tesis edilen yeni yerleşim yerlerinde yaşayan vatandaşların istihdam amaçlı ulaşım altyapısına erişimin kısıtlı olması, kentsel ulaşım performansının kademeli olarak düşmesine neden olmaktadır. Bu sorunun çözümü ulaşım talebi tahminlerinin doğruluk oranını arttırmak ve bu doğrultuda etkili bir ulaşım planlaması yapmaktır. Ulaşım özelliklerini etkileyen ulaşım araçları veya çok yüksek çekim özelliklerine sahip araziler gibi değişkenleri planlamada uygun yerlere koyarak doğruluk oranı artırılmalıdır. Bu çalışmada, arazi yönetimi kapsamında megakent İstanbul'da tüm ilçelerde park yerlerini parklanma izin belgesi, otopark kira sertifikası ve otopark tapusu sınıflandırmaları yapılarak; parkyeri, araç ve bağımsız bölüm ilişkisi araştırılarak, erişebilirlik ile ilgili ölçütleri tasarlanmış, İstanbul Otopark Yönetim için bir model geliştirilmiş ve uygulamalar ile test edilmiştir. Erişebilirlik ve arazi kullanım kararlarının ulaşım ve otopark planlaması ile ilişkisi ve bu kararların süreç içerisinde ne kadar anlamlı oldukları incelenen modelde gözlemlenmiştir. Arazi yönetimi kapsamında otopark alanlarının sürdürülebilir yönetilmesi amacıyla planlama, yatırım finansmanı, belgeleme/tapu, otopark yönetimi bilgi sistemi, trafik tescil, işletme ve denetimi de kapsayan yedi aşamadan oluşan İstanbul için otopark yönetimi modeli geliştirilmiş, mahalle bazlı uygulamalar ile test edilmiştir. Geliştirilen araç park alanları yönetim sistemi modeli test alanı olarak Fatih İlçesi Akşemsettin ve İskender Paşa mahalleri seçilmiştir. Uygulama neticesinde günümüzdeki otopark ihtiyacının %73'lük kısmının karşılanabileceği gözlenmiştir. Elde edilen ihtiyaç karşılama oranı göz önünde bulundurulduğunda geliştirilen otopark yönetim modelinin İstanbul genelinde uygulanması önerilmektedir.Doctoral Thesis Proposing a New Land Registration System for Turkey-Specific Land Management(2025) Aslan, Mustafa; Erkaya, HalilArazi yönetimi, ülkelerin ekonomik kalkınma ve sosyal refah süreçlerinde temel bir role sahiptir. Arazi üzerindeki hakların, kısıtlamaların ve sorumlulukların (SSS) tanımlanması ve korunması görevini üstlenen kadastral sistemler, küreselleşme, sürdürülebilir kalkınma, kentleşme ve teknolojik gelişmeler doğrultusunda dönüşüme uğramış, arazi yönetim sistemlerinin en önemli bilgi kaynağı haline gelmiştir. Bu sistemler, kentleşme, imar, tarım arazilerinin verimli kullanımı, ekonomik faaliyetlerin düzenlenmesi ve ulaşım alanlarının belirlenmesi gibi birçok sektöre altyapı desteği sunarak, çevresel yönetim, şeffaf arazi piyasalarının oluşturulması, sürdürülebilir kalkınma, ekonomik refah ve sosyal adalet hedeflerine ulaşılmasında önemli bir araç olarak hizmet etmektedir. Etkin ve verimli bir arazi yönetim sisteminin oluşturulması, arazi idare sistemlerinin geliştirilmesi ve iyileştirilmesi ile doğrudan ilişkilidir. Arazi politikalarından doğal afetlere, düzensiz kentleşme ve göçten arazi üzerindeki hak ve sorumluluklara kadar birçok unsur, arazi kayıt sistemlerinin işlevselliğini doğrudan etkiler. Güncel bir arazi kayıt sistemi, arazi mülkiyetine, erişime, kullanımına, parsel sınırlarına, hak ve sorumluluklara, arazi değerlemesine ve çevresel verilere yönelik dinamik ve entegre bir yapıya sahip olmalıdır. Bu gereklilik, arazi kayıt sistemlerinin iyileştirilerek yeniden yapılandırılmasını zorunlu kılmaktadır. Türkiye, mülkiyet hakları konusunda güçlü bir yasal geçmişe sahip olmasına rağmen, mevcut arazi yönetimi ve kayıt sistemi süreçlerinde çeşitli sorunlarla karşı karşıyadır. Güncel arazi değerinin sistemlerde yeterince yansıtılmaması, arazinin fiili kullanım durumu ile tapu sicilindeki kayıtların uyumsuzluğu, arazi üzerindeki bağlı geometrilerin (parsel, yapı, muhdesat, irtifak hakları vb.) ve tüm kamusal kısıtlamaların kayıt sisteminde güncel bir şekilde tutulamaması, mevcut arazi kayıt sisteminin etkinliğini sınırlamaktadır. Türkiye'deki hızlı kentleşme süreci, kaçak yapılaşma, modern yapılaşmanın yaygınlaşması ve deprem başta olmak üzere doğal afetlerin etkisi, arazi kayıt sistemlerinde yeni ihtiyaçlar doğurmuştur. Bu kapsamda, arazi üzerindeki SSS'lerin yeniden yorumlanması ve taşınmazların gerçek değerinin belirlenmesi için toplu değerleme sisteminin altyapısının oluşturulması büyük önem taşımaktadır. Özellikle bina verisinin, arazi kayıt sistemi içerisinde 3B kadastro sistemleriyle entegre edilmesi, modern bir arazi yönetim sisteminin oluşturulmasında kritik bir adım olacaktır. Bu çalışma, Türkiye'de mevcut sorunları dikkate alarak, uluslararası standartlarla uyumlu, dinamik, erişilebilir ve güvenilir bir arazi kayıt sistemi önerisi geliştirmeyi amaçlamaktadır. Önerilen sistem; mülkiyet hakları, planlama ve kullanıma ait kısıtlamalar ve sorumluluklar dahil olmak üzere, arazinin tüm fiziksel ve hukuki durumlarını güncel ve entegre bir şekilde yönetmeyi hedeflemektedir. Çalışma kapsamında, ISO 19152 Arazi İdaresi Temel Modeli (LADM) ve diğer uluslararası iyi uygulamalar incelenmiş, Türkiye'nin yasal ve kurumsal yapısına uygun çözüm önerileri geliştirilmiştir. Sonuç olarak, önerilen arazi kayıt sistemi, Türkiye'de etkin bir arazi yönetimi sağlanması, ekonomik kalkınmaya katkı sağlanması ve mülkiyet haklarına dayalı güvenilir bir piyasanın oluşması açısından önemli bir katkı sunmaktadır.Doctoral Thesis Investigate of the Effects of Hypothermia Management on the Postoperative Delirium Development and Pain in Patients Undergoing Total Knee Arthroplasty(2024) Türkyılmaz, Ayşe; Çalışkan, İlknurBu araştırma total diz artroplastisi yapılan hastalarda perioperatif hipotermi yönetiminin ameliyat sonrası deliryum gelişimine ve ağrıya etkisini incelemek amacıyla randomize kontrollü olarak yapıldı. Araştırmanın evrenini İstanbul ili Avrupa yakasında bulunan bir üniversite hastanesinde Ekim 2022-Haziran 2024 tarihleri arasında ameliyathane ve ortopedi ve travmatoloji kliniğinde total diz artroplastisi uygulanan tüm hastalar, örneklemini ise bu tarihler arasında araştırmaya dahil olma kriterlerini karşılayan 30 girişim 30 kontrol olmak üzere toplam 60 hasta oluşturdu. Girişim grubunda bulunan hastalara ameliyat öncesi, sırası ve sonrası sıcak hava üflemeli aktif ısıtma yapılırken kontrol grubuna pasif ısıtma yöntemi içeren standart bakım uygulandı. Bu araştırma Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK, Proje No: 223S606) tarafından desteklendi. Araştırmanın verileri Hasta Bilgi Formu, Ameliyat Öncesi Hasta İzlem Formu, Ameliyat Sırası Hasta İzlem Formu, Ameliyat Sonrası Ayılma Odası Hasta İzlem Formu, Ameliyat Sonrası Klinik Hasta İzlem Formu, Standardize Mini Mental Test, Hemşirelik Deliryum Tarama Ölçeği (Nu-DESK) ve Sayısal Ağrı Ölçeği ile toplandı. Araştırmada elde edilen veriler SPSS (Statistical Package for Social Sciences) for Windows 25.0 programı kullanılarak analiz edildi. Verilerin değerlendirilmesinde tamımlayıcı istatistikler için frekans, yüzde, minimum, maksimum ve medyan değerleri, kategorik değişkenler için Ki kare Testi kullanıldı. Normal dağılıma uygunluk Q-Q Plot çizimi, çarpıklık ve basıklık katsayıları (±3) ile değerlendirdi. Normal dağılım gösteren değişkenlerin karşılaştırmak için Bağımsız Örneklem T Testi, normal dağılıma uymayan değişkenlerin karşılaştırılmasında Mann Whitney U Testi kullanıldı. Nicel değişkenlerin bağımlı iki grup arasındaki farkı test etmek için Wilcoxon testi, bağımlı örneklem t testi, tekrarlı ölçümlerde ANOVA (F) Testi, Friedman Testi, çoklu karşılaştırma testi Bonferroni Dunn uygulandı. Bağımlı iki grubun farklı zaman diliminde değişimini incelemek için McNemar Testi, 2'den fazla ölçümlerde Cochran's Q Testi kullanıldı. Ölçekler arasında ilişki Spearman korelasyon analizi ile test edildi. Araştırmada anlamlılık düzeyi p<0,05 kabul edildi. Anlamlılık gösteren testler için etki büyüklüğü hesaplandı. Girişim ve kontrol grubundaki hastaların sosyodemografik ve tanıtıcı özelliklerine göre gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p>0,05). Girişim grubunda ameliyat sırası hipotermi insidansının %43,3, kontrol grubunda %86,7 olduğu saptandı (p=0,001). Girişim grubundaki hastaların ameliyat sırası, ameliyat sonrası ayılma odası ve kliniğe alındığında ortalama vücut sıcaklığı kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek olduğu saptandı (p<0,05). Ameliyat sırasında ve sonrasında titreme sıklığının girişim grubunda kontrol grubuna göre anlamlı derecede düşük olduğu bulundu (p<0,05). Ameliyat sonrası 6., 12., 24., 36., 48 ve 60. saat ağrı puanları girişim grubunda, kontrol grubu ile karşılaştırıldığında anlamlı derecede düşük olduğu saptandı (p<0,05). Ameliyat sonrası deliryum gelişimi girişim grubunda %6,7, kontrol grubunda %20 olup iki grup arasındaki fark anlamlı bulunmadı (p>0,05; p=0,255). Grupların ağrı durumları ile deliryum arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olmadığı saptandı (p>0,05). Bu araştırmada total diz artroplastisi olan hastalarda ameliyat öncesi, sırası ve sonrası aktif ısıtma ile yapılan hipotermi yönetiminin perioperatif istenmeyen hipotermiyi, titreme durumunu ve ameliyat sonrası ağrıyı azalttığı, deliryum gelişimini ve deliryum ile ağrı arasındaki ilişkiyi etkilemediği sonucuna varıldı. Araştırmanın büyük örneklem gruplarında farklı değişkenler ile tekrar edilmesi önerilir. Anahtar Kelimeler: Ameliyat sonrası deliryum, Ameliyat sonrası ağrı, Ameliyat sonrası titreme, Aktif ısıtma, Deliryum, İstenmeyen hipotermi, Total diz artroplastisiDoctoral Thesis Ulusal Ekonomik Performans Işığında Muhasebe Bilgileri ile Hisse Senedi Fiyatı Arasındaki İlişki: Borsa İstanbul Örneği(2025) Hamdo, Samer Sheikh; Tunç, GökçeHisse senedi fiyatını etkileyen çok sayıda faktör olmasına rağmen, finansal tabloların muhasebe rakamlarıyla temsil edilen finansal bilgiler, hisse senedi fiyatının belirlenmesinde en önemli rolü oynamaktadır. Bu çalışma, ulusal ekonomik performanstaki değişiklikleri göz önünde bulundurarak muhasebe bilgileri ile hisse senedi fiyatı arasındaki ilişkiyi araştırmaktadır. Ohlson modelinin genişletilmiş versiyonu, hisse senedi fiyatı üzerindeki defter değeri, hisse başına kazanç ve hisse başına temettünün etkisini incelemek için GSYİH büyüme oranını düzenleyici değişken olarak kullanarak uygulanmıştır. Trend giderme ve duygusal analiz teknikleri kullanılarak Ohlson modelinin genişletilmiş versiyonu, Borsa İstanbul'da BIST 100'de listelenen ve farklı sektörlerde faaliyet gösteren 91 şirketi içeren bir panel veri örneğine ve 2000-2022 dönemine uygulanmıştır. Çalışma sonuçları, test edilen modelin yüksek açıklayıcı gücüne ve muhasebe bilgileri ile hisse senedi fiyatı arasında anlamlı bir ilişkiye sahip olduğunu göstermiştir. Sonuçlar ayrıca, ulusal ekonomik performanstaki değişikliklerin Borsa İstanbul'da muhasebe bilgileri ile hisse senedi fiyatı arasındaki ilişki üzerinde anlamlı bir etkisi olduğunu göstermiştir. Ayrıca, sonuçlar hisse başına temettü ve hisse başına kazancın hisse senedi fiyatı üzerindeki bireysel etkisinin hisse başına defter değerinin bireysel etkisine kıyasla daha anlamlı olduğunu gösterdi. Sektör perspektifinden, sonuçlar test edilen modelin açıklayıcı gücünün diğer sektörlere kıyasla imalat ve konglomera sektörleri için belirgin şekilde daha yüksek olduğunu gösterdi. Anahtar kelimeler: Ohlson modeli, hisse başına defter değeri, hisse başına kazanç, hisse başına temettü, hisse senedi fiyatı, gayri safi yurtiçi hasılaDoctoral Thesis Examination of Horizontal Plane Rotations of the Midface and Maxilla in Orthognathic Surgery Patients(2024) Demirel, İrem Özgen; Demirkaya, Arzu ArıMevcut retrospektif tez çalışmasında amaç, ortognatik cerrahi yapılması planlanan hastaların üst çene ve zigoma bölgesindeki yatay rotasyonların birbirini ne oranda takip ettiğini ve orta yüzlerindeki yumuşak doku kalınlığının zigomatik kemik konturu ile ilişkisini tespit etmek ve doğru tanı koyulmasına yardımcı olmaktır. Bu amaçla üst çenedeki yatay yöndeki rotasyonlar ve zigomatik bölgeye ait rotasyon, sert ve yumuşak doku kalınlıkları ve bunların iskeletsel kafa yapısının özellikleri ile ilişkisi incelenmiş, orta yüzün gözle muayenesinin altta yatan sert doku kalınlığı hakkında ne derece bilgi verdiği araştırılmıştır. Araştırmanın bir diğer amacı da farklı üç boyutlu analiz programları kullanarak zigoma bölgesini ölçme yöntemleri geliştirmektir. Üniversite hastanelerinde standart kayıtlar arasına giren üç boyutlu yüz taramalarının kullanım alanları arasında sert doku kalınlığını öngörme yeteneği ve sadece gözle yapılan muayenelere ek olarak yüzün yumuşak dokusu üzerinde yapılabilecek ölçümlerin doğruluğunu araştırmak da bulunmaktadır. Belirlenen seçim ölçütlerini karşılayan, 25 tam kafa KIBT verisi ile çalışmanın gerecini oluşturmuştur. 25 veriden 22 tanesinde laterognati mevcuttur. Materialize Mimics 25.0 (Belçika) programı kullanılarak, KIBT verileri üzerinde Sagittal Referans Düzlemi'nde Lateral Sefalometrik Ölçümler yapılmıştır. Aynı program kullanılarak, seçilen Aksiyal Referans Düzlemi üzerinde noktalar belirlenmiş ve kafa sağ ile sol olarak iki ayrı bölgeye ayrılarak zigomatik bölgeye ait ölçümler gerçekleştirilmiştir. İstatistiksel değerlendirmede; lateral sefalometri verilerinden beş parametre, KIBT verilerinden 8 parametre ölçülmüş ve birbirleri ile ilişkisi incelenmiştir. Yöntem hatasına ilişkin çalışmamız, tüm ölçümlerin, araştırmanın sonuçlarını önemli ölçüde etkilemeyecek düzeyde ve önemsiz hatalarla tekrarlanabileceğini ortaya koymuştur. Kadınlarda yumuşak dokuya ait KIBT değerlerinin ortalaması ve Kanin-Zigoma Açısı erkeklerden daha yüksek bulunmuştur. Buna karşılık, erkeklerde sert dokuya ait KIBT değerlerinin ortalaması ve Kanin Vertikal Konumu kadınlardan daha yüksek çıkmıştır. SNA, hiçbir KIBT parametresi ile anlamlı bir korelasyon göstermemiştir. Maksiller Derinlik, oblik ve dik yumuşak doku kalınlıkları ile zayıf bir pozitif korelasyon sergilemiştir. Buna karşın, Kanin Vertikal Yükseklik arasında negatif yönlü, orta düzeyli ve istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki vardı. ANB, kemiksel ölçümlerin üçü ve Kanin Vertikal Konumu ile zayıf bir negatif korelasyon göstermiştir. H-ANB değeri ile Oblik Zigomatik Kemik Kalınlığı arasında zayıf bir negatif korelasyon bulunmuştur. Sn-GoMe ise, oblik, dik yumuşak doku kalınlıkları ve Kanin Vertikal Konumu dışında kalan parametrelerle zayıf bir negatif korelasyon göstermiştir. Sn-Go-Me ile Kanin-Zigoma Açısı arasında pozitif yönlü, zayıf düzeyli ve istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki vardı. Yatay büyüme paternine sahip bireylerin tüm sert doku parametreleri, dikey büyüme paternine sahip bireylere göre istatistiksel olarak anlamlı derecede daha yüksek çıkmıştır. Tüm olgularda sağ ve sol taraf arasında ölçüm ortalamaları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır. Üç boyutlu ölçümler, ön tarafta yer alan kanine göre sağ tarafta olanlar ile sol tarafta olanlar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık tespit edilememiştir. Bütün olgulara bakıldığında; kemik kalınlığı ile yumuşak doku kalınlığı arasında herhangi bir korelasyon bulunamamıştır. Sonuç olarak, üst çenenin yatay yöndeki rotasyonu ile zigomatik kemiğin yatay yöndeki rotasyonu arasında ve kemik kalınlığı ile yumuşak doku kalınlığı arasında korelasyon bulunamamıştır. Bu veriler, sadece gözle bakarak, fotoğraf veya üç boyutlu fotoğraf üzerinden asimetri ve kemik projeksiyonu hakkında yeterli fikir elde etmenin mümkün olmadığını göstermektedir. Materialize Mimics 25.0 (Belçika) programı kullanılarak üst çene ve zigoma bölgesindeki asimetrileri ile zigomatik kemik ve yumuşak dokunun kalınlıklarını ölçmek için tekrarlanabilir yöntemler geliştirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Fasiyal asimetri, zigomatik kemik, üst çene, rotasyonDoctoral Thesis Evaluation of the Effectiveness of Psychoeducation Given To Increase Psychological Resilience in Peripheral Artery Patients Planned for Amputation(2025) Çoban, İlkay; Işıl, ÖzlemBu çalışma amputasyon planlanan periferik arter hastalığı olan hastalara psikolojik dayanıklılığı arttırmaya yönelik verilen psikoeğitimin etkisinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırma nicel yöntemlerle gerçekleştirilmiştir ve ön test-son test girişim- kontrol gruplu yarı deneysel tiptedir. Araştırmanın evrenini 2024 Haziran-Kasım tarihleri arasında İstanbul ilinde bulunan bir eğitim ve araştırma hastanesinde Periferik arter hastalığı nedeniyle tedavi alan hastalar oluşturmaktadır. Çalışmanın örneklemini ilgili hastanede yatmakta olan ve dahil edilme kriterlerini karşılayan hastalar oluşturmuştur. Çalışmaya 26 girişim ve 26 kontrol grubu olmak üzere toplam 52 hasta dahil edilmiştir. Araştırma verileri; Hastaları Tanıtıcı Bilgi Formu ve Kısa Psikolojik Sağlamlık Ölçeği kullanılarak elde edilmiştir. Verilerin analizinde t testi, ki kare testleri kullanılmıştır. Araştırmanın bulguları, girişim grubu yaş ortalaması (59,92) ile kontrol grubu yaş ortalaması (65,38) arasında anlamlı bir farklılık olduğunu göstermiştir. Yaş dışında girişim ve kontrol grubu arasında cinsiyet, kilo, boy, eğitim, medeni durum, meslek, gelir vb. tanımlayıcı özellikleri açısından ve hastalığın süresi, tedavi türü, cerrahi girişim sayısı, hareket kısıtı, baş etme yolları vb. periferik arter hastalığı ile ilgili özellikler açısından aralarında anlamlı bir farklılığın bulunmadığı saptanmıştır. Psikoeğitim verilmeden önce yapılan ön testte, psikoeğitim programı alan periferik arter hastalarının ve eğitim almayan hastaların psikolojik sağlamlıkları arasında anlamlı bir farklılık olmadığı ancak son testte girişim grubunun psikolojik sağlamlık düzeyinin kontrol grubundakinden anlamlı bir biçimde daha yüksek olduğu tespit edilmiştir (t=2,89 ve p<0,05). Psikoeğitim programı almayan periferik arter hastalarının ön testteki ve son testteki psikolojik sağlamlıkları arasında anlamlı bir farklılık bulunmazken psikoeğitim programı alan periferik arter hastalarının psikoeğitim aldıktan sonra ölçülen psikolojik sağlamlık düzeylerinin eğitim öncesine göre anlamlı bir biçimde yükseldiği saptanmıştır (t=-3,95 ve p<0.05). Araştırmanın bu bulgularına dayanılarak periferik arter hastalığı tanısı alıp amputasyon planlanan hastalarda psikolojik dayanıklılığı arttırmaya yönelik uygulanan psikoeğitimin hastaların psikolojik sağlamlığını artırdığı sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Periferik Arter Hastalığı, Psikolojik Sağlamlık, PsikoeğitimDoctoral Thesis The Effect of Organizational Culture on Organizational Commitment: a Research in the Telecommunications Industry(2024) Özden, İbrahim; Yozgat, UğurBu çalışmadaki esas amaç; örgüt kültürü unsurunun, örgütsel bağlılık üzerindeki etkisinin boyutlarını ortaya koymaktır. Örgütün başarısı üzerinde, örgüt kültürünün etkisinin araştırılmaya değer bir konu olduğu varsayımı üzerine doktora tezi olarak hazırlanmıştır. Yapılan araştırmalara göre çalışanların performansları, gösterilen performansın verimliliği, iş yerindeki motivasyon, gerçekleşen işin tatmini, örgüte olan bağlılık ve bunun gibi pek çok unsur üzerinde örgüt kültürünün etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Hemen hemen her alanda rekabetin hızla artış gösterdiği son yıllarda, örgütsel bağlılığın, örgütlerin başarıya ulaşmaları açısından mutlak bir unsur olduğuna ve önemine bu araştırmada kapsamlıca değinilmiştir. Çalışmanın esas alınan inceleme alanı olarak ulusal çapta faaliyet gösteren, genel merkezi İstanbul olan Telekomünikasyon şirketlerinden bir örnek belirlenmiştir. 264 katılımcı seçilen bu araştırmada, anket yöntemi kullanılmıştır. Örgüt kültürü ölçümlemesinde Cameron ve Quinn ölçeğinden, örgütsel bağlılık ölçümlemesinde ise Allen ve Meyer'in örgütsel bağlılık ölçeğinden yararlanılmıştır. Bu ölçeklerin yanı sıra anket katılımcılarının demografik özelliklerini belirlemeye yönelik sorular da sorulmuştur. Elde edilen sonuçların analizinde IBM SPSS programı kullanılmıştır.Doctoral Thesis Ürdün'deki Orta Sınıf Ailelerin İç Mekân Tasarımı Tercihleri(2024) Sinan, Wafa Mohammed Fawaz; Eryıldız, Demet IrklıBu araştırmada, Ürdün'deki orta sınıf konutlarda tasarım tercihleri ve bu tercihlerin ev sakinlerinin psikolojik durumları üzerindeki etkilerini incelemek amaçlanmıştır. Çalışma Ürdünlülerin konut iç mekan tercihlerinin arkasındaki nedenleri, belirlenen ölçütler ile irdelemektedir. Araştırma için, dört ana başlık altında inceleme ölçütleri belirlenmiş ve tez bu ölçütler çerçevesinde kurgulanmıştır.Tanımlanan başluklar: psikolojik faktörler, fiziksel tercihler, sosyal tercihler ve ekonomik faktörlerdir. Tez çalışmasında, bu dört başlık takip edilerek ve alt ölçütler oluşturularak hazırlanan anket ev sahiplerine verilmiş ve yanıtları ile istatistik modellerle irdelenmiştir. Konutlar başkent Amman'dan seçilmiştir. Seçilen konutların alanı Ürdün'de 3-7 kişi arasında değişen orta gelirli aileler için yaygın olan yaklaşık 100 metrekare ile 250 metrekare arasındadır. Araştırma için seçilen evlerin bazıları tek katlı, diğerleri iki katlı binalardaki dairelerdir. Evlerin büyüklüğü ve oda sayısı hemen hemen aynıdır, fark yalnızca kat sayısındadır. İncelenen ve ziyaret edilen evlerin sayısı (15 -20) ev arasındadır. Belirlenen dört üst başlık ve alt başlıkları kullanılarak anketler istatistik olarak değerlendirilmiş ve bulgular iç mekan tercihleri açısından yorumlanmıştır. Araştırmada oturma odaları, banyolar, mutfaklar, yatak odaları, depolar ve balkonlar gibi evlerin iç mekânlarının tasarımını incelenmiş ve tasarım faktörlerinden: sakinlerin tepkileri, duyguları, hatıraları, yere bağlılıkları ve ilgi alanlarına odaklanılmıştır. Konut sakinlerinin evlerindeki konforunu ve mekânlarına aidiyet duygularını artıran nedenler analiz edilmiştir. Ayrıca, Ürdünlülerin konutlarında mobilya, malzeme, renk, aksesuar ve diğer tercihlerinin arkasındaki nedenler incelenmiştir. Anket sonuçlarının analizi ile Ürdün orta sınıf ailesinin iç tasarıma ilişkin tercihlerini seçilen ölçütler çerçevesinde belirlenmiştir. Araştırmanın sonuçları; ailenin gereksinimlerini inceleyebilen ve yaşanacak mekanlar için uygun çözümler uygulayabilen bir iç mekan tasarımcısı ile çalışmanın önemini göstermiştir. Anahtar Kelimeler: İç mekan tasarımı, Ürdün orta sınıfı ev yaşamı, Sakinlerin tercihleri, Mekan seçimiDoctoral Thesis Arap Müşterilerde Benliğin Türk Markalarına Yönelik Tutum Üzerindeki Etkisinin Araştırılması(2024) Abumandıl, Nıdal J. S.; Çengel, ÖzgürArap tüketiciler Türkiye pazarının hayati bir segmentini oluşturuyor. Arap tüketiciler için benlik kavramı, ürünlere yönelik tutumu oluşturan çok önemli bir araçtır. Pek çok Türk markası, Arap tüketiciler de dahil olmak üzere dünyanın her yerindeki tüketicileri hedef alıyor. Önceki çalışmalarda Arap tüketicilerin Türk markalarına yönelik tutumunun nasıl şekillendiği konusuna yeterince önem verilmemişti. Bu çalışma, benlik kavramının sosyal tüketimi (motivasyon ve tutumu) nasıl açıkladığını Türk markaları açısından incelemeyi amaçlamaktadır. Daha spesifik olarak önerilen çalışma, benlik kavramı, Referans grubu, materyalizm ve din gibi sosyo-psikolojik değişkenlerin Türk markalarını satın almaya yönelik tutum üzerindeki etkisini incelemeyi, cinsiyet, coğrafi konum, gelir ve gelir gibi demografik değişkenlerin etkisini araştırmayı amaçlamaktadır. Bu çalışmanın bulgularına dayanarak aile büyüklüğünün Türk markalarını satın almaya yönelik tutum üzerindeki etkisini incelemek ve yerel ve küresel pazarlama yöneticilerine çıkarımlar sağlamak. Türkiye'de seçilen 4 şehirden 378 Arap tüketiciden veri toplandı. Çalışma verilerini analiz etmek için hiyerarşik regresyon kullanıldı; ANOVA testi sonuçları, sosyo-psikolojik değişkenlerin yani benlik kavramı, Referans grubu, materyalizm ve dinin Arap tüketicilerin Türk markalarına yönelik tutumları üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkiye sahip olduğunu göstermiştir. Ayrıca cinsiyet, gelir, lokasyon ve aile büyüklüğü gibi demografik değişkenler de Arap tüketicilerin Türk markalarına karşı tutumunu etkilemektedir. Her bir öncül değişkenin (tutum, Referans grubu, motivasyon, benlik kavramı, din, materyalizm) Arap tüketiciler arasında Türk markalarına yönelik tutum üzerindeki etkisini araştırmak için doğrusal regresyon gerçekleştirdik. Benlik kavramı, Referans grubu ve materyalizm, Arap tüketicilerin Türk markalarına yönelik tutumları üzerinde istatistiksel olarak pozitif ve anlamlı bir etkiye sahiptir. Genel olarak, bu çalışmanın sonuçları, Arap tüketicilerin kendilerini anlamalarını ve Türk markalarına yönelik tutumlarını, benlik kavramı, Referans grubu ve materyalizm gibi sosyo-psikolojik değişkenler tarafından yönlendirilen bir girişimdir. Genel olarak Arap tüketiciler Türk markalarını tanımayanlara göre daha net takdir ediyor.Doctoral Thesis Hizmet Kalitesinin ve Motivasyon Faktörlerinin İstanbul'da Yabancı Turist Memnuniyeti ve Sadakati Üzerindeki Etkisi(2024) Alhusaını, Majdı Hanı; Çengel, ÖzgürTüketicilerin aldıkları hizmetin kalitesini nasıl değerlendirdiklerini anlamak ve sadakatlerini etkileyen faktörleri anlamak son derece önemlidir. Bu araştırma, motivasyon faktörlerinin ve hizmet kalitesinin turist memnuniyeti ve sadakati üzerindeki etkisini keşfetmeyi amaçlamaktadır. Araştırma, 413 turist yanıtından elde edilen verileri kullanarak tek yönlü varyans analizi, doğrulayıcı faktör analizi, yapısal eşitlik modelleme ve bootstrapping gibi çeşitli istatistiksel teknikleri kullanarak analiz etmiştir. Araştırma, turist memnuniyetinin motivasyon faktörlerinin çekme etkisi ve dokunulabilirlik, güvenilirlik, duyarlılık, güvence ve empati gibi hizmet kalitesi boyutları tarafından olumlu yönde etkilendiğini ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, itme faktörünün turist memnuniyeti üzerinde önemli bir etkisi olmadığı bulunmuştur. Ayrıca, araştırma, turist memnuniyetinin bağımsız faktörler ve turist sadakati arasında tam bir aracı olarak hizmet vermektedir. Dahası, araştırma, belirli demografik değişkenlerin, turistlerin hizmet mükemmelliği, motivasyon faktörleri, turist memnuniyeti ve bağlılık konularındaki bakış açılarını etkilediğini belirlemektedir. Dolayısıyla, bu çalışmanın bulguları, turistik destinasyonların hizmetlerini, turistlerin ihtiyaç ve tercihleriyle daha iyi uyumlu hale getirmek için değerli içgörüler sunabilir.Doctoral Thesis Libya Ticari Bankalarında İç Denetim Fonksiyonunun Finansal Raporların Kalitesi Üzerindeki Etkisi(2024) Mustafa, Omar Khalıd Abdulrahman; Ünal, Halit Targanİç denetim, finansal kuruluşların hedeflerine ulaşabilmeleri ve varlıklarını koruyabilmeleri için önemli ve bütünleşik işlevlerden biridir.Literatürde iç denetim işlevine, başta Libya olmak üzere çoğu gelişmekte olan ülkede kalitenin artırılması amacıyla çok fazla ilgi gösterilmemiştir. finansal raporlar iç denetim uygulamalarının yeterli düzeyde uygulanmasını gerektirir. Bu açıdan bakıldığında amaç, iç denetimin belirleyicileri olan bağımsızlık, iç denetimin belirleyicilerine bakarak Libya ticari bankalarında iç denetimin finansal raporların güvenilirliği ve kalitesi üzerindeki etkisini incelemeyi amaçlamaktadır. verimlilik, yönetim desteği, iç denetim standartları, iç denetim komiteleri ve iç gözetim. Çalışmanın hedeflerine ulaşması için, birincil verileri analiz etmek için niceliksel yöntem izlendi ve 366 anketten oluşan rastgele bir örnek alındı. Libya ticari bankalarında ana departman, şube ve bölümlerdeki çalışanların yanı sıra denetim komitesi başkanları ve üyeleri de dahil olmak üzere, verileri analiz etmek ve tanımlayıcı ve çoklu analizler yoluyla hipotezleri seçmek için SPSS istatistik sistemi kullanıldı. Sonuçlar, altı iç denetim bileşeni ile Libya ticari bankalarındaki mali raporların kalitesi, özellikle de iç denetim hedeflerine ulaşmada bağımsızlığın etkinliği arasında pozitif bir ilişki olduğunu ortaya çıkardı. Üst Yönetim Kurulu ile doğrudan iletişim halinde olunması ve bu komitelerde uzmanların bulunmasının gerekliliği, çalışanların eğitilmesi yoluyla üst düzey yönetimin desteklenmesi ve iç denetim fonksiyonunun geliştirilmesinin finansal kuruluşların finansal performansının artırılmasının önemini ortaya koymuştur. İç denetim standartlarına uymanın risk yönetimi ve yönetişimin iyileştirilmesine olan katkısı vurgulanmıştır.Bu çalışma, iç denetçilerin rollerinin iyileştirilmesine, denetim fonksiyonunun geliştirilmesine ve paydaşların güveninin arttırılmasına yardımcı olarak katkıda bulunmaktadır. Mali raporların güvenilirliği, aynı zamanda iç denetimi etkileyen faktörlerin iyi anlaşılması ve bu sorunların çözülmesi yoluyla iç denetim fonksiyonunda görev yapan akademisyenlere ve uygulayıcılara yardımcı olmaya da katkıda bulunur.İç denetim alanındaki eğitim kurslarının kapsamı genişletilmeli, yetkin ve yetkin kişiler seçilmelidir. Bu mesleğe uygun nitelikli denetçilerin görevlendirilmesi ve çalışan sayısının artırılması için çalışmalar yapılması Tüm finansal kuruluşların iç denetim departmanlarında. Anahtar Kelimeler: iç denetim, mali raporların kalitesi, bağımsızlık, ticari bankalarDoctoral Thesis Anneden Algılanan Narsisistik Özellikler ve Çocuklukta Onaylamayan Çevre Faktörlerinin Bireyin Kendilik Saygısı ve Narsisistik Özelliklerinin Gelişimi ile Sağlık Anksiyetesi Üzerindeki Etkilerinin Belirlenmesi(2024) Gökçelioğlu, Muhammed Görkem; Şahin, DoğanBu çalışma, anneden algılanan narsisistik özellikler ve çocuklukta onaylamayan ebeveyn tutumlarının bireylerin narsistik özellikleri, benlik saygısı ve sağlık kaygısı üzerindeki etkilerini Yapısal Eşitlik Modellemesi (YEM) ile incelemektedir. Araştırmanın örneklemini 1041 gönüllü yetişkin oluşturmaktadır. Veriler, Anneden Algılanan Narsisistik Özellikler Ölçeği, Çocuklukta Onaylamayan Çevre Ölçeği, Beş Faktör Narsisizm Ölçeği, Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği ve Sağlık Anksiyetesi Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Verilerin analizi için SPSS 27.0 ve AMOS 21 programları kullanılmıştır. Araştırmanın sonuçları, anneden algılanan narsisistik tutumların ve çocuklukta onaylamayan baba tutumunun, bireyin narsistik özellikleri üzerinde önemli birer belirleyici olabileceğini göstermektedir. Bulgular ayrıca, anneden algılanan narsisizm ile hem anneden hem de babadan algılanan onaylamayan ebevyen tutumlarının benlik saygısı üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabileceğini düşündürmektedir. Son olarak, narsisizm ve benlik saygısının, sağlık kaygısı düzeyini etkileyebilecek önemli faktörler olabileceği görülmektedir. Anneden algılanan narsisizmin narsisistik özellikler üzerine etkilerini incelemek için oluşturulan Yapısal Eşitlik Modellemesi (YEM), annenin eleştirel, suçlayıcı, kontrolcü ve müdahaleci algılanmasının çocuğun kırılgan narsisistik özelliklerini artırdığını, annenin büyüklenmeci ve gösterişçi algılanmasının ise çocuğun büyüklenmeci narsisistik özelliklerini artırdığını ortaya koymuştur. Ancak, annenin empati eksikliği ve ebeveynleştirme davranışlarının narsisistik özellikler üzerinde anlamlı bir etkisi bulunmamıştır. Ayrıca, annenin büyüklenmeci ve gösterişçi tutumlarının, kırılgan narsisistik özellikleri azalttığı gözlemlenmiştir. Araştırmanın bulguları, narsisistik kişilik özelliklerinin ve sağlık kaygısının gelişiminde erken dönem çocukluk yaşantılarının ve ebeveyn-çocuk ilişkisinin önemli olduğunu düşündürmektedir. Özellikle, annenin narsisistik ve onaylamayan tutumlarının çocuğun narsisistik özelliklerini ve benlik saygısını olumsuz etkileyebileceği, bu durumun da yetişkinlikte sağlık kaygısına yatkınlığı artırabileceği sonucuna varılmıştır.Doctoral Thesis Üniversitelerde Yükseköğretim Kültürü ile Örgütsel Demokrasi Arasındaki İlişkinin İncelenmesi(2024) Ünsal, Yıldız; Baskan, Gülsün AtanurBu araştırmanın amacı; üniversitelerde yükseköğretim kültürü ile örgütsel demokrasi arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Araştırmanın değişkenlerine ilişkin öğretim elemanlarının algılarının cinsiyet, medeni durum, üniversite, fakülte, yaş ve kıdem değişkenlerine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediği incelenmiştir. Araştırmaya 2021-2022 eğitim ve öğretim yılında Türkiye'nin Marmara bölgesinde bulunan ve bünyesinde güzel sanatlar, mühendislik ve iktisadi ve idari bilimler fakülteleri bulunan Marmara Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi ve Trakya Üniversitesinde görev yapmakta olan 400 öğretim elemanı (profesör, doçent, dr öğretim üyesi ve araştırma görevlileri) katılmıştır. Araştırma ilişkisel tarama modelinde tasarlanmıştır. Çalışmada 'Yükseköğretim Kültürü Ölçeği', ve 'Örgütsel Demokrasi Ölçeği' kullanılmıştır. Öğretim elemanlarının yükseköğretim kültürüne ait algıları ile örgütsel demokrasi algıları ortalama ve standart sapma puanlarıyla sunulmuş olup ve çeşitli değişkenlere göre farklılaşıp farklılaşmama durumu normallik testleri sonucunda çözümlenmiştir. Araştırmada toplanan verilerin betimsel istatistikleri için Pearson korelasyon katsayısı, T-Testi, regresyon analizi ve ANOVA testleri kullanılmıştır. Araştırma kapsamında yapılan analizler sonucunda Likert formatında oluşturulan ölçeklerde elde edilen puanlar sonucu öğretim elemanlarının yükseköğretim kültürü algıları ve örgütsel demokrasi algılarının orta seviyede olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca öğretim elemanlarının yükseköğretim kültürü ve örgütsel demokrasiye ait algılarının medeni durum, unvan, üniversite, yaş ve kıdeme göre farklılık gösterdiği saptanmıştır. Bununla birlikte, korelasyon analizi sonucuna göre öğretim elemanlarının yükseköğretim kültürü ve örgütsel demokrasi algı düzeyi arasında pozitif yönde, yüksek düzeyde ve anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Son olarak yükseköğretim kültürünün boyutlarından olan dışsal uyum ve temel varsayımlar boyutunun örgütsel demokrasinin anlamlı yordayıcısı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Doctoral Thesis Beyin Sinyali Tanima Kullanilarak Uyuşukluk Algilama Derin Sinir Aği (BSRDNN)(2024) Khalıdı, Hayder Osamah Dawood Al; Bilgen, SemihTek kanallı elektroensefalografi (EEG) verilerinden uyuşukluk tespiti için tek boyutlu evrişimli nöral ağ modeli (1D-CNN) ve yapay nöral ağ (ANN) temelli yeni bir derin öğrenme mimarisi olan BSRDNN (beyin sinyali tanıma derin nöral ağı) önerilmiştir. Yöntemin etkinliği, tek bir elektrot tarafından toplanan 80 saatten uzun süreli EEG verisi içeren MIT/BIH polisomnografik EEG veri kümesi (MIT/BIH-PED) kullanılarak gösterilmiştir. 16 denek için EEG sinyalleri BSRDNN tarafından uyanıklık, uyuşukluk ve uyku olarak sınıflandırılmıştır. BSRDNN iki yaklaşımla kullanılmıştır: Seçenek 1, derin öğrenme ile özellik çıkarma ve sınıflandırmadan oluşur; Seçenek 2'de özellik ve sınıflandırma, makine öğrenimi algoritmaları, naif Bayes (NB), k-en yakın komşular (KNN), rastgele orman (RF) ve stokastik gradyan inişi (SGD) ile gerçekleştirilir. Önerilen tekniğin performansını artırmak için birleştirilmiş denek doğrulaması uygulanmıştır. Simülasyonlar, aynı veri setine uygulanan en son tekniklerle karşılaştırıldığında doğruluk, geri çağırma, F1 puanı ve kesinlik açısından daha iyi performans gözlenmiştir: Seçenek 1'de %92,31 genel doğruluk ve Seçenek 2'de %94,8-100 doğruluk elde edilmiştir. Önerilen yeni BSRDNN modeli, aynı MIT/BIH-PED veri setini kullanan yayınlanmış araştırmalarda yer alan modellere göre açık bir üstünlük göstermektedir. Diğer modellere kıyasla daha az eğitilebilir parametre ve aritmetik işlemle belirlenmiş görevini gerçekleştirebildiği ve dolayısıyla daha hızlı eğitim ve test aşamalarıyla sonuçlandığı gösterilmiştir. Bu gelişmiş hız ile, daha hızlı uyuşukluk tespiti sağlanmış ve süreç için gereken genel süre azaltılmıştır.Doctoral Thesis Z Kuşağının Ekolojik Ayak İzinin Azaltılmasına Yönelik Farkındalığın ve Çevre Bilincinin Yeşil Tüketime Etkisi: Mehmet Salih Bal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Örneği (İstanbul)(2024) Kılıç, Afşin; Gürson, Ali PoyrazBu çalışmanın temel hedefi, Z kuşağının çevreyle ilgili farkındalığı ile ekolojik ayak izini azaltmaya yönelik yeşil tüketim davranışı arasındaki ilişkiyi incelemektir. Bu doğrultuda, Z kuşağında yer alan tüketicilerin çevre bilinci, ekolojik ayak izi farkındalığı ile yeşil tüketim davranışı arasındaki ilişki ve Z kuşağında yer alan tüketicilerin demografik özelliklerine göre (cinsiyet, sınıf, gelir algısı, daha önce çevre bilinci ve sürdürülebilirlik konularında eğitim alma durumu açısından ) çevre bilinci, ekolojik ayak izi farkındalığı ve yeşil tüketim davranışı arasındaki farklılık boyutu incelenmiştir. Araştırmanın temel motivasyonu, küresel ölçekte artan çevresel sorunların daha fazla vurgulanmasıdır. İstanbul Anadolu Yakası Maltepe ilçesinde eğitim- öğretim faaliyetlerini sürdüren Mehmet Salih Bal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğrenim gören 334 öğrenciden yüz yüze anket yoluyla elde edilen veriler , Yapısal Eşitlik Modeli ile incelenerek analiz edilmiştir. Verilerin analizi neticesinde, ekolojik ayak izi farkındalığının yeşil satın alma davranışı üzerinde pozitif yönlü bir etkiye sahip olduğu ve çevre bilincinin yeşil satın alma davranışı üzerinde pozitif yönlü anlamlı bir etkiye sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Katsayı büyükleri bağlamında yeşil satın alma davranışı üzerinde çevre bilincinin ekolojik ayak izi farkındalığına göre daha etkili olduğu belirlenmiştir. Araştırmanın grup farklılıkları analizi neticesinde, cinsiyet grupları açısından kadınlarda yeşil satın alma davranışının erkeklere göre anlamlı şekilde daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Sınıf düzeyleri açısından öğrencilerin çevre bilinci, ekolojik ayak izi farkındalığı ile yeşil satın alma davranışı arasında anlamlı bir farklılığın olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Gelir Seviyesi Açısından ise anlamlı farklılık yeşil satın alma boyutunda belirginleşmiştir. Çevre Bilinci ve Sürdürülebilirlik Üzerine Eğitim Alma Durumları Açısından gerçekleştirilen grup farklılığı analizinde geçmişte çevre bilinci üzerine eğitim almış olan katılımcılarda yeşil satın alma davranışının anlamlı şekilde yüksek çıktığı sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Ekolojik Ayak İzi, Çevre Bilinci, Yeşil Tüketim, Z kuşağıDoctoral Thesis Alkol Kullanım Bozukluğunda Aleksitiminin Eşlik Eden Psikiyatrik Belirtiler ve Yaşam Kalitesi ile İlişkisi(2024) Köroğlu, Kutalp; Soygür, Arif HaldunBu araştırmanın amacı, alkol kullanım bozukluğu olan bireylerin yaşam kalitesini yordamada aleksitimi, depresyon, anksiyete duyarlılığı, dürtüsellik ve psikolojik belirtilerin etkilerini incelemektir. Ayrıca, bu değişkenlerin demografik özelliklere göre farklılık gösterip göstermediği de test edilmiştir. İlişkisel tarama modelinin kullanıldığı bu çalışma kesitsel niteliktedir. Araştırmanın katılımcıları, alkol kullanım bozukluğu tanısı almış 18-65 yaş arası 100 kişiden oluşmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak Alkol Kullanım Bozukluğu Testi (AUDIT), Yaşam Kalitesi Kısa Form Ölçeği (SF- 36), Toronto Aleksitimi Ölçeği, Beck Depresyon Ölçeği, Anksiyete Duyarlılığı İndeksi, Barratt Dürtüsellik Envanteri ve SCL-90-R (Psikolojik Belirti Tarama Testi) kullanılmıştır. Veriler yüz yüze toplanmıştır. Verilerin analizinde bağımsız örneklem ttesti, tek yönlü varyans (ANOVA) analizi, Pearson korelasyon analizi ve çoklu doğrusal regresyon analizi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, alkol kullanım bozukluğu, depresyon ve anksiyete duyarlılığının yaşam kalitesinin anlamlı yordayıcıları olduğu; buna karşılık aleksitimi, dürtüsellik ve genel psikolojik belirtilerin yaşam kalitesine anlamlı bir etkisinin olmadığı bulunmuştur. Demografik değişkenlerle ilgili sonuçlarda ise alkol kullanım bozukluğu, depresyon, anksiyete duyarlılığı, aleksitimi ve dürtüsellik gibi değişkenler açısından cinsiyetler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır.Doctoral Thesis Okul Ortamında Mikroagresyon(2024) Henden, Elgiz; Göğüş, AytaçÖZET OKUL ORTAMINDA MİKROAGRESYON Bu araştırmanın amacı, okul ortamındaki mikroagresyonu okul yöneticileri ve öğretmen görüşlerine göre incelemektir. Araştırmanın genel amacı kapsamında mikroagresyonun üç alt boyutunda mikrosaldırı, mikroaşağılama ve mikrodeğersizleştirme boyutlarında ve mikroagresyonun üç yönü olan maruz kalma, maruz bırakma ve şahit olma yönleriyle ele alarak okul ortamında mikroagresyonun olup olmadığını, varsa nasıl olduğunu incelenmiştir. Araştırmanın soruları, yönetici ve öğretmen görüşlerine göre okul ortamındaki mikroagresyon davranışları nelerdir? mikroagresyona maruz bırakma ve maruz kalma nedenleri nelerdir? Yönetici ve öğretmenler mikroagresyona maruz kaldıklarında ve şahit olduklarında nasıl hissediyor ve nasıl davranıyorlar? Yönetici ve öğretmen görüşlerine göre okul ortamındaki mikroagresyonlarının sonuçları nelerdir ve mikroagreyonla baş etme yöntemleri nelerdir?' dir. Bu araştırmada, nitel araştırma yöntemlerinden fenomonolojik yaklaşım benimsenmiştir. Nitel görüşmeler iki farklı okulda 36 katılımcı ile gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizinde betimsel analiz yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada nitel çalışmaya uygun olarak keşfedici bir yaklaşımla araştırma sorularına karşılık gelen temalar elde edilmiştir. Araştırma bulgularında, mikroagresyon olabilecek durum ve ifadeler bulgulanmış olup, rastlanılan mikroagresyon türlerine göre, en çok rastlanılan mikroagresyon türü mikroaşağılama, ikinci olarak mikodeğersizleştirme, en az rastlanan da bilinçli olarak yapılan mikrosaldırıdır. Okul Ortamında microagresyon ile karşılaşırken, yöneticiler ve öğretmenler en çok kullanılan ifadelerin, otorite sağlama, saygısız davranış, dil bariyeri, başarı karşılaştırması yapmak, varsayımda bulunmak, kültürel farklıklar, tahammül sınırlarının zorlanması, eğitim sistemi ile ilgili olduğunu belirtmişlerdir. Öğretmen ve yöneticiler mikroagresyon davranışına maruz kaldıklarında, çoğu zaman neden maruz kaldığı konusunda bir fikirleri olmadıklarını belirtmişlerdir. Okul ortamında mikroagresyon ile karşılaşma nedenleri için de okulun fiziki koşulları, medeni durum, dini inanç, saygısızlık, siyasi görüş, karakter özellikleri, gruplaşma, branş, yaş, kadın olma, statü, kıdemde yeni olma, aday öğretmen olma ve ücretli öğretmen olma belirtilmiştir. Mikroagresyona şahit olduklarında nasıl davranacaklarıyla ilgili olarak katılımcılar, 'öğrenciyle konuşmak, uyarmak, veli ile görüşmek, görmezden gelmek, idareye bildirmek, genelleme yaparak davranışı normalleştirmeye çalışmak' gibi ifadeleri kullanırken; duygular boyutunda katılımcılar, 'üzülürüm, öfkelenirim, çaresiz hissederim, şaşırırım' gibi ifadeleri kullanmışlardır. Mikrogresyona maruz kalırken ne hissedecekleri ve nasıl davranacakları ilgili olarak öğretmenler ve yöneticiler davranış boyutunda 'Sorgularım, sorgulamam, cinsiyete göre tavır alırım, sessiz kalırım, karşılık veririm, normal karşılarım ve hassas davranırım ifadelerini kullanırken, duygular boyutunda değersiz hissederim, üzülürüm, kötü hissederim, yetersiz hissederim, öfkelenirim.' ifadelerini kullanmışlardır. Okul ortamında mikroagresyona maruz kalmanın, yönetici, öğretmen ve öğrenciler için nasıl sonuçları olabileceği ve maruz kalanların neler hissedebileceği ile ilgili olarak, yöneticilerin yönetimde zorlanabileceği, okul ikliminin olumsuz etkileneceği, otoritesinin sarsılacağı, yetersiz hissedeceği, şikâyetlerle uğraşacağı, kendisinin de mikroagresyon yapacağı ve görevden vazgeçeceğinden söz edilirken; öğretmenlerin iletişim problemi yaşayacağı, görevini aksatacağı, mutsuz olacağı, içine kapanacağı, değersiz ve yetersiz hissedeceği, kötü hissedeceği, öfkeli birine dönüşeceği, duyarsızlaşacağı ve tayin isteyeceğinden söz edilmiştir. Yöneticiler ve öğretmenler okul ortamında mikroagresyona maruz kalan öğrenciler için sonuçların ise okuldan soğuyacağını, içine kapanacağını, akademik başarısının düşeceğini, kendisinin mikroagresyon yapacağını, toplumsal sorunlar yaşayacağını, üzüleceğini ve psikolojik çöküntü yaşayabileceğini belirtmişlerdir. Öğretmenler ve yöneticiler okul ortamında ve toplumda mikroagresyonların önlenmesi için eğitimlerin verilmesi ve maruz kalanların baş etme becerilerinin geliştirmesi için konuyla ilgili farkındalık oluşturulması gerektiğini belirtmektedirler. Mikroagresyonla nasıl baş edilebileceği konusunda öğretmenler ve yöneticiler, farkındalık oluşturmak, kapsayıcı davranış geliştirmek, eğitimler düzenlemek, iş birliği yapmak, kendini ve öğrenciyi iyi tanımak, maruz kalanı öne çıkarmak, sevgi bağı kurmak, ortak mekân oluşturmak, ortam değiştirmek ifadelerini kullanmışlardır. Bu araştırmanın bulguları ile okul ortamında mikroagresyonun anlaşılması, bu konuda gerekli öğretim liderliğini yapmak isteyen, okulda pozitif ve duyarlı iletişim şeklini okul kültürüne yerleştirmek isteyen okul yöneticileri ve eğitimcileri için önemlidir. Mikroagresyon hakkındaki farkındalık hem okulun akademik hedeflerini gerçekleştirilmesi hem de gelişmeye açık okul kültürü açısından önemlidir. Mikroagresyondan uzak kapsayıcı iletişim dilinin öğrenilmesi ve kullanımı ister sözel ister sözel olmayan ister çevresel olarak yazılı ve görsel yönüyle okul ortamı için oldukça önemlidir. İletişimin en ince ayrıntısında mikroagresyon konusundaki farkındalığın oluşması ile öğretmenler, yöneticiler ve öğrenciler açısından migroagresyonu fark edememe, sessiz kalma, duyarsızlaşma gibi davranışların önlenebileceği ve önlemler alınabileceği düşünülmektedir. İletişimde nezaket dilinin hâkim olduğu, kapsayıcı, eşitlikçi ve herkes için adil olacak bir iletişim ve eğitim ortamının sağlanması, toplumun diğer bireylerine de yaygınlaştırılmasına olanak vereceği öngörülmektedir. Anahtar Kelimeler: Okul ortamında mikroagresyon, mikrosaldırı, mikroaşağılama, mikrodeğersizleştirme, önyargı, okul ortamında iletişim. Tarih:Doctoral Thesis Yükseköğretim Kurumlarında Görev Alan Öğretim Elemanlarının Örgütsel Güç Mesafesi,Örgütsel Demokrasi ve Örgütsel Güven Arasındaki İlişkinin İncelenmesi(2024) Tuncay, Eylem Bayram; Baskan, Gülsün AtanurBu araştırmanın amacı yükseköğretim kurumlarında görev alan öğretim elemanlarının örgütsel güç mesafesi, örgütsel demokrasi ve örgütsel güven arasındaki ilişkiyi incelemektir. Bu doğrultuda araştırmanın değişkenlerine ilişkin öğretim elemanlarının görüşlerinin cinsiyet, yaş, unvanı, mesleki kıdemi, görev yaptığı üniversite, görev yaptığı fakülte değişkenlerine göre anlamlı bir farklılık olup olmadığı incelenmiştir. Nicel yöntem benimsenerek tarama modelinde desenlenen araştırmada, 2021-2022 yılında İstanbul ilindeki vakıf ve devlet yükseköğretim kurumlarında görev yapan 330 öğretim elemanlarından elde edilen veriler analiz edilmiştir. Veriler, 'Kişisel Bilgi Formu', 'Örgütsel Güç Mesafesi Ölçeği', 'Örgütsel Demokrasi Ölçeği' ve 'Örgütsel Güven Ölçeği' ile toplanmıştır. Öğretim elemanlarının örgütsel güç mesafesi, demokrasi ve örgütsel güven düzeyleri; ortalama ve standart sapma puanlarıyla sunulmuş, bu verilerin demografik verilere göre farklılaşıp farklılaşmadığı verilerin normallik testine göre yapılan analizlerle ortaya konmuştur. Ayrıca değişkenler arasında ilişki olup olmadığının incelenmesi için Pearson korelasyon analizinden yararlanılmıştır. Pearson korelasyon analizine göre, örgütsel demokrasi ile örgütsel güven arasında pozitif yönlü anlamlı ilişki olduğu saptanmıştır. Örgütsel demokrasi örgütsel güvenin anlamlı bir yordayıcısıdır ve örgütsel demokrasinin örgütsel güven üzerindeki etkisinin %42 oranında olduğu belirlenmiştir. Örgütsel demokrasi ve güç mesafesi toplam puanları arasında anlamlı bir ilişki bulunmazken, alt boyutları arasında pozitif yönlü bir ilişki olduğu saptanmıştır. Buna göre, gücü kabullenme ve gücü meşrulaştırma alt boyutları güç mesafesinin katılım alt boyutunun anlamlı yordayıcısıdır. Aynı şekilde örgütsel güven toplam puanları ile örgütsel güç mesafesinin toplam puanları arasında da anlamlı ilişki bulunmazken, alt boyutları arasında pozitif yönlü anlamlı ilişki olduğu saptanmıştır. Bu çerçevede gücü kabullenme ve gücü meşrulaştırma alt boyutları örgütsel güvenin anlamlı yordayıcılarıdır. Anahtar Kelimeler: örgütsel demokrasi, örgütsel güç mesafesi, örgütsel güven,Doctoral Thesis Elektronik Ağızdan Ağıza Paylaşımın Güven, Tutum, İmaj, Sadakat ve Satın Alma Niyetleri Üzerindeki Etkileri: Ürün Katılımının Düzenleyici Rolü(2024) Rhazaouı, Yasmıne; Sözer, Edin GüçlüÇalışmanın bulguları, tüketicilerin olumlu veya olumsuz eWOM mesajlarına maruz kalmasının, tüketicilerin satın alma niyeti, marka sadakati, marka imajı, marka güveni ve marka tutumu üzerinde, maruz kalınan eWOM içeriğinin yönünde (pozitif veya negatif) anlamlı bir etki yarattığını doğrulamıştır. Tek istisna, analiz sonucunda anlamlı bir etkisi olmadığı bulunan olumsuz eWOM mesajlarının marka sadakati üzerindeki etkisidir. Buna ek olarak, düşük katılımlı ürün kategorisinde (şampuan) olumsuz eWOM maruziyetinin marka imajı ve marka tutumu üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Yüksek katılımlı ürün kategorisinde (cep telefonu) olumsuz eWOM maruziyetinin satın alma niyeti, marka sadakati, marka imajı, marka güveni ve marka tutumu üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Düşük katılımlı ürün kategorisinde olumlu eWOM maruziyetinin satın alma niyeti, marka imajı ve marka tutumu üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Yüksek katılımlı ürün kategorisinde olumlu eWOM maruziyetinin satın alma niyeti, marka sadakati, marka imajı ve marka güveni üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Bu çalışmanın bir diğer önemli bulgusu, ürün katılım düzeyinin olumlu ve olumsuz eWOM maruziyetinin etkisindeki farklı etkisidir. Analiz sonuçları, olumsuz eWOM maruziyetinin olumsuz etkisinin, düşük katılımlı ürünlere kıyasla yüksek katılımlı ürünlerde daha güçlü olduğunu doğrulamıştır. Bu sonuç, olumsuz eWOM maruziyetinin satın alma niyeti, marka güveni, marka tutumu ve marka imajı üzerindeki etkisiyle ilgili bildirilen önemli farklılıklarla desteklenmektedir.Doctoral Thesis Finans Sektöründe Dijitalleşme ve Mobilitenin Sürdürülebilirliğe Olan Etkisi(2024) Çandır, Aslıhan; Ünal, Halit TarganGüncel teknolojileri kullanarak dijitalleşme yolunda önemli çalışmalar yapan ve hızla ilerleyen birçok kurum, varlıklarını devam ettirmek için sadece dönüşmenin yetmeyeceğini, sürdürülebilir bir yaklaşımla yol almanın gerekliliğinin bilincindedirler. Dijitalleşme ve sürdürülebilirlik kavramları, birbirlerini etkileyen aynı zamanda beraber var olduğunda en büyük katma değeri sağlayan iki temel kavramdır. Teknolojik gelişmeleri yakından takip eden ve hızla adaptasyon gösteren Türk bankacılık sektörü de bu bilince ulaşmış ve sürdürülebilirlik konusunda önemli çalışmalar ve yatırımlar yapmaktadır. Çalışmada, Türkiye'deki 6 bankanın toplam müşteri sayısı, mobil bankacılık müşteri sayısı, dijital bankacılık müşteri sayısı, müşteri sayılarının mobil ve dijitaldeki oranlarının; sürdürülebilirlik göstergeleri olan E, S, G, ESG, Genel ESG ve ESG Tartışma skoru üzerindeki etkileri panel veri analizi yöntemi kullanılarak incelenmiştir. Yapılan çalışmanın sonucunda bankaların toplam müşteri sayısı, mobil bankacılık müşteri sayısı, dijital bankacılık müşteri sayısı, mobil bankacılık müşteri sayısının toplam müşteri sayısına oranı ve dijital bankacılık müşteri sayısının toplam müşteri sayısına oranları E(çevresel), S(sosyal), ESG, Genel ESG skoru üzerinde anlamlı ve pozitif bir etkisi olduğu görülmüştür. G(yönetişim) ve Tartışma skoru üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi olmadığı görülmüştür.