Doktora Tezleri / Phd Degree Theses

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14517/23

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 20 of 330
  • Doctoral Thesis
    Effectiveness of Various Root Canal Shaping and Irrigation Techniques on the Elimination of the Biofilm
    (2025) Gülhan, Çağla; Küçükay, Enver Sedat; Atalık, Kevser
    Bu çalışmanın amacı; ProTaper Ultimate, WaveOne Gold ve One Curve şekillendirme yöntemleriyle şekillendirilen tek köklü ve tek kanallı alt kesici dişlerin; geleneksel yöntem, sonik aktivasyon ve lazer ile aktivasyon yöntemleriyle yıkanmasının E. faecalis'in oluşturduğu biyofilm eliminasyonu üzerine etkilerinin araştırılmasıdır. Bu çalışmada, periodontal sebeplerden dolayı çekilmiş olan 120 adet tek kök ve tek kanala sahip alt kesici diş kullanılmıştır. Dişler akrilik bloklar içerisine gömülerek Eppendorf tüplerine yerleştirilmiştir. Dişler; Eppenderf tüplerinin kapakları açık kalacak şekilde hidrojen peroksit gazı ile plazma yüzeyi oluşturarak 56ºC'de sterilize edilmiştir. Çalışmada kullanılan örnek dişler 1'i negatif kontrol grubu, 3'ü pozitif kontrol grubu ve 6'si test grubu olmak üzere 10 gruba ayrılmıştır. Pozitif kontrol grubundaki dişlerden biri biyofilm oluşumunu ispatlamak için taramalı elektron mikroskobunda görüntülenmek üzere ayrılmıştır. E.faecalis (ATCC 29212) suşunun Beyin Kalp İnfüzyon agar besiyerlerinde 24 saatlik taze kültürleri hazırlanmış, pozitif kontrol gruplarında ve test gruplarında biyofilm oluşumunu sağlamak amacıyla 37°C'de 7 gün süreyle inkübasyona bırakılmıştır. İnkübasyon süresi boyunca her gün inokülasyon yapılan grupların kök kanallarındaki mevcut besiyerlerine Beyin Kalp Infüzyon broth eklenmiş ve biyofilm oluşumunun devamlılığı sağlanmıştır. Negatif kontrol grubundaki dişlere bakteri ekimi yapılmamış, yalnızca besiyeri eklenmiştir. İnkübasyon süresi sonunda kök kanallarından kağıt konlar ile mikrobiyolojik örnekler alınmış; E. Faecalis'in oluşturduğu biyofilmlerin içeriğindeki bakteri kolonileri sayılarak koloni oluşturan birim olarak hesaplanmıştır. Çalışmanın grupları şu şekildedir: 1. grup ProTaper Ultimate (PTU) ile şekillendirilen ve geleneksel yöntem ile yıkanan pozitif kontrol grubudur. 2. grup PTU ile şekillendirilen ve sonik aktivasyon yapılarak yıkanan test grubudur. 3. Grup PTU ile şekillendirilen ve lazer ile aktivasyon yapılarak yıkanan test grubudur. 4. grup WaveOne Gold (WOG) ile şekillendirilen ve geleneksel yöntemle yıkanan pozitif kontrol grubudur. 5. Grup WOG ile şekillendirilen ve sonik aktivasyon yapılarak yıkanan test grubudur. 6. Grup WOG ile şekillendirilen ve lazer ile aktivasyon yapılarak yıkanan test grubudur. 7. Grup: One Curve (OC) ile şekillendirilen ve geleneksel yöntem ile yıkanan pozitif kontrol grubudur. 8. Grup: OC ile şekillendirilen ve sonik aktivasyon yapılarak yıkanan test grubudur. 9. Grup OC ile şekillendirilen ve lazer ile aktivasyon yapılarak yıkanan test grubudur. 10. Grup negatif kontrol grubudur. Bu işlemler tamamlandığında kök kanallarından kağıt konlar ile tekrar mikrobiyolojik örnekler alınmış ve kök kanallarında kalan bakteri kolonilerinin sayısı KOB olarak hesaplanmıştır. Her eğe grubu farklı aktivasyon yöntemlerine göre kendi aralarında karşılaştırıldığında; One Curve ile şekillendirilen kök kanallarının lazer ile aktive edilmesi ile kalan E. faecalis sayısının; geleneksel yıkama ve sonik aktivasyon yapıldıktan sonra kalan E. faecalis sayısından istatistiksel olarak anlamlı derecede daha az olduğu görülmüştür. Her yıkama grubu farklı şekillendirme yöntemlerine göre kendi aralarında karşılaştırıldığında ise; yıkamanın sonik aktivasyon ile yapıldığı PTU ile şekillendirilen kök kanallarında, OC ile şekillendirilen kök kanallarına oranla istatistiksel olarak anlamlı derecede daha az E. faecalis kaldığı görülmüştür. Sadece şekillendirme yöntemlerine bakıldığında PTU ile şekillendirilen kök kanallarında; WOG ve OC ile şekillendirilen kök kanallarına oranla istatistiksel olarak anlamlı derecede daha az E. Faecalis kaldığı görülmüştür. Sadece yıkama yöntemlerine bakıldığında ise geleneksel yöntem, sonik aktivasyon ve lazer ile aktivasyon arasında E. Faecalis eliminasyonu açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark görülmemiştir. Anahtar Kelimeler: Şekillendirme, Aktivasyon, E. faecalis, biyofilm
  • Doctoral Thesis
    The Evaluation of Sexual Functions in University Students in Terms of Levels of Personality Organization, Object Relations, and Separation-Individuation Processes
    (2025) Okci, Burak; Şahin, Doğan
    Bu araştırmada cinsel işlev bozukluklarının kişilik örgütlenme düzeyi, nesne ilişkileri ve ayrılma-bireyleşme süreçleri ile ilişkileri araştırılmıştır. Araştırmanın örneklemini, cinsel ilişki deneyimi olan 408 katılımcı (218 kadın, 190 erkek) oluşturmaktadır. Veriler çevrimiçi anketler yoluyla toplanmış olup, Arizona Cinsel Yaşantılar Ölçeği, Kişilik Organizasyonları Envanteri, Bell Nesne İlişkileri Ölçeği ve Ayrılma-Bireyleşme Envanteri kullanılmıştır. Araştırma bulgularına göre, erkeklerde cinsel işlev bozuklukları kimlik dağınıklığı, primitif savunmalar ve ayrılma-bireyleşme patolojisi ile pozitif yönde anlamlı bir ilişki göstermiştir. Kadınlarda ise cinsel işlev bozuklukları daha çok patolojik nesne ilişkileri ve ayrılma-bireyleşme süreçleri ile pozitif yönde anlamlı bir ilişki göstermiştir. Ayrıca, başka bir psikiyatrik tanısı olan bireylerde cinsel işlev bozukluğu düzeylerinin daha yüksek olduğu ve bu kişilerde primitif savunmaların daha sık görüldüğü tespit edilmiştir. Ek olarak, alkol ve madde kullanımı, kimlik dağınıklığı ve nesne ilişkileri patolojileri ile pozitif yönde anlamlı bir ilişki göstermiştir. Eğitim düzeyi düşük bireylerin kimlik dağınıklığı, ayrılma-bireyleşme patolojisi ve gerçeklik testi puanlarının daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Korelasyon analizleri, cinsel işlev bozuklukları ile ayrılma-bireyleşme düzeyi, primitif savunmalar ve nesne ilişkileri arasında pozitif yönde anlamlı ilişkiler olduğunu göstermiştir. Regresyon analizleri sonucunda ise, erkeklerde primitif savunmaların cinsel işlev bozukluklarını anlamlı düzeyde yordadığı (%2 yordayıcılık etkisi) ve kadınlarda ayrılma-bireyleşme süreçlerinin cinsel işlev bozukluklarına etkisinin anlamlı olduğu (%2 yordayıcılık etkisi) bulunmuştur. Bu çalışma, cinsel işlev bozukluklarının farklı psikolojik boyutlarına dair literatüre bir katkı sunmaktadır. Özellikle üniversite öğrencileri gibi genç bir popülasyonda, cinsel işlev bozukluklarının gelişimsel ve psikodinamik süreçlerle nasıl bir ilişki içinde olduğunu anlamaya katkı sunması ve bu ilişkilerin klinik uygulamalarda klinisyenlere bilgi sağlaması amaçlanmaktadır.
  • Doctoral Thesis
    The Effect of Different Ni-Ti Shaping Systems on Root Canal Configuration in Lower Incisors with Tertucci Type-III Configuration
    (2025) Özçelik, İrem; Çiftçioğlu, Elif
    Amaç: Bu tez çalışmasında, Vertucci Tip-III konfigürasyona sahip alt kesici dişlerde farklı mekanize Ni-Ti sistemler kullanılarak yapılan şekillendirme işleminin kök kanalı geometrisi üzerinde oluşturduğu değişikliklerin ve eğelerin şekillendirme etkinliklerinin mikro-BT aracılığıyla değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve yöntem: Toplam 2400 adet alt kesici diş, periapikal radyografileri çekilerek kanal sayısına göre ayrılmıştır. İki kanallı olan dişler (n=348) Konik Işınlı Bilgisayarlı Tomografi (KIBT) ile taranarak Vertucci Tip-III konfigürasyona sahip olanlar (n=309) belirlenmiştir. Bu dişler içinden morfolojik olarak birbirine en fazla benzeyen 48 adet diş seçilerek mikro-BT ile taranmış ve 40 tanesi homojen olarak dört deney grubuna (n=10) dağıtılmıştır. Dişler One Curve (OC), One RECI (OR), ProTaper Ultimate (PTU) ve WaveOne Gold (WOG) sistemleri kullanılarak şekillendirilmiştir. Ardından dişler bir kez daha mikro-BT ile taranmış ve dişlerden şekillendirme öncesinde ve sonrasında elde edilen görüntüler üzerinde analizler gerçekleştirilmiştir. Kökün tek kanal olarak seyrettiği apikal kısımdan başlayarak kanalların kuronal kısımda ilk defa ikiye ayrıldığı noktaya kadar (1-10 mm) her milimetrede şekillendirme öncesinde ve sonrasında ölçümler yapılmıştır. Kanal geometrisinde meydana gelen değişikliklerin değerlendirilmesi için 2 boyutlu (2D) kesitsel görüntüler üzerinden alan, çevre, form faktör, yuvarlaklık, minör çap, majör çap gibi parametreler ve 3 boyutlu (3D) görüntüler üzerinden alan, hacim, SMI gibi parametrelerin yüzdesel değişiminin yanı sıra temas edilmeyen kanal yüzeyi, oluşan transportasyonun miktarı ve yönü ile dentin kalınlığında oluşan yüzdesel değişim hesaplanmıştır. Kategorik verilerin istatistiksel değerlendirilmesinde, normal dağılım gösteren verilerin karşılaştırılmasında Bağımsız Örneklem T testi ve ANOVA; normal dağılım göstermeyen verilerin karşılaştırılmasında ise Mann Whitney U ve Kruskal Wallis testi kullanılmıştır. İstatistiksel olarak anlamlılık düzeyi p<0,05 olarak kabul edilmiştir. Bulgular: Çalışmada radyografik olarak değerlendirilen toplam 2400 adet alt kesici dişin %85'inin Vertucci Tip-I, %13'ünün Vertucci Tip-III konfigürasyona sahip olduğu görülmüştür. Şekillendirme öncesi ve sonrasında yapılan analizlere göre; WOG ve PTU şekillendirme sistemleri çoğunlukla OR ve OC şekillendirme sistemlerine kıyasla 2D ve 3D parametrelerde daha fazla artışa; kanal duvarlarından daha fazla dentin kaldırılmasına ve transportasyon oluşmasına neden olmuştur (p<0,05). Sistemlerin hiçbiri kök kanalının tamamına temas etmeyi başaramamıştır. Merkezde kalma yetenekleri açısından kanalın apikal kısmında sistemler arasında anlamlı farka rastlanmamıştır. Dişlerin meziyal ve distal yönlerinde dentin kalınlığında meydana gelen azalma, bukkal ve lingual yönlere göre anlamlı olarak daha fazla olmuştur (p<0,05). 2D parametreler, transportasyon miktarı ve dentin kalınlığı açısından lingual kanalda bukkal kanala göre daha fazla değişiklik meydana gelmiştir. Eğelerin bukkal kanalda merkezde kalma oranları lingual kanala göre daha yüksek bulunmuştur. Değerlendirilen sistemlerin hepsi, bütün ölçüm noktalarında ve kök kanalının tamamında hacim ve yüzey alanında artışa neden olmuştur. Kökün tek kanal olarak seyrettiği apikal kısımda PTU ve WOG sistemleri hariç, kullanılan sistemlerin hepsi tüm ölçüm noktalarında ve kök kanalının bütününde SMI parametresinin artmasına neden olmuştur. Sonuç: Alt kesici dişlerde Vertucci Tip-I'den sonra en sık rastlanan konfigürasyon Vertucci Tip-III olmuştur. Vertucci Tip-III konfigürasyona sahip dişlerde, kökün tek kanal olarak seyreden kısmındaki belirgin ovallik, bukkal ve lingual kanalların dar yapısı ve kuronalden kanalların orta noktasına doğru ilerlerken kanal eğimindeki artış gibi anatomik zorluklar dikkat çekmektedir. Bu nedenle, ilgili diş grubunda kök kanalı tedavisi yaparken, diş hekimlerinin farklı tasarım, yatay kesit ve kinematik özelliklere sahip Ni-Ti döner aletlerin kök kanalları üzerinde oluşturabileceği potansiyel değişiklikleri dikkate almaları önerilmektedir. Vertucci Tip-III konfigürasyona sahip alt kesici dişlerde şekillendirme etkinliğinin farklı sistemler ve yıkama prosedürleri dahil edilerek değerlendirildiği ileri çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Anahtar kelimeler: Şekillendirme yeteneği, Kanal geometrisi, Dentin kalınlığı, Vertucci Tip-III, mikro-BT
  • Doctoral Thesis
    The Mediating Role of Teachers' School Commitment in the Effect of School Principals' Curriculum Leadership Competencies of on Students' Academic Achievement
    (2025) Yılmaz, Merve; Gümüşeli, Ali İlker
    Bu araştırmada ortaokul öğretmenlerin algılarına göre okul müdürlerinin müfredat liderliği yeterliklerinin öğrencilerin akademik başarılarındaki etkisinde öğretmenlerin okula bağlılığının aracı rolünü incelenmek amaçlanmıştır. Bu araştırma doğrultusunda karma yöntem araştırma yaklaşımlarından açıklayıcı ardışık desen kullanılmıştır. Araştırmada önce nicel yöntem ile ilişkisel tarama modeli uygulanmıştır. Araştırmanın evrenini 2023-2024 eğitim-öğretim yılında İstanbul ili Maltepe ilçesinde yer alan devlet ortaokullarında görev yapmakta olan branş öğretmenleri oluşturmaktadır. Maltepe İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü verilerine göre araştırma evreninde toplam 31 devlet ortaokulu ve bu okullarda görev yapmakta olan 1158 öğretmen bulunmaktadır. Maltepe İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nden devlet ortaokullarından 2022-2023 eğitim öğretim yılına ait LGS puan sonuçlarına göre oluşturulan başarı listesi alınmış, bu başarı sıralamasına göre oranlı küme örnekleme yöntemiyle okullar alt, orta ve üst sıralardaki okullar seçilmiştir. Başarı listesinde yer alan 31 devlet ortaokulunun ilk 11 ortaokulu üst, sonraki 10 ortaokul orta ve son 10 ortaokul ise alt sıralarda olarak belirlenmiştir. Her bir alt grup için belirlenmiş olan okul sayısından sonra okullar grup içinde rastgele seçimle belirlenmiştir. Örneklem sayısı G-power programı ile hesaplanmış ve örneklem sayısı 317'dir. Örneklem sayısına ulaşabilmek için okul müdürlerinin mevcut okullarında en az 1 yıl görev yapmamış olan okullar elenmiştir. Örneklemde 13 ortaokul bulunmaktadır. LGS'de Matematik, Fen Bilimleri, Türkçe, Sosyal Bilgiler, İngilizce ve Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinden sınav yapıldığı için ölçek uygulanacak olan öğretmenler de bu branşlardan seçilmiştir. Araştırmanın nitel bölümünde ise odak grup görüşmesi gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu 2023-2024 eğitim öğretim yılından İstanbul Maltepe ilçesinde devlet ortaokullarında görev yapmakta olan öğretmenler oluşturmaktadır. Çalışma grubunu belirlemek için amaçlı örnekleme yöntemlerinden maksimum çeşitlilik örneklemesi ile odak grup görüşmesi yapılacak olan öğretmenler belirlenmiştir. Bu sebeple görüşme için 4 yüksek düzeyde başarılı olan okuldan, 4 orta düzeyde başarılı okuldan ve 4 düşük düzeyde başarılı olan okuldan olmak üzere toplamda 12 ortaokul öğretmeni ve yönetici olarak araştırmacı belirlenmiştir. Araştırmada öncelikle Müfredat Liderliği Ölçeği geliştirilmiştir. Ölçeğin boyutları Müfredatı Uygulama Öncesi Hazırlık Boyutu, Müfredatı Uygulama ve Eş Güdümleme Boyutu ve Müfredatı İzleme ve Değerlendirme Boyutu şeklindedir. Bu ölçek 47 maddeden oluşan beşli Likert tipi bir ölçektir. Ölçek 'Hiçbir Zaman', 'Nadiren', 'Ara Sıra', 'Sıklıkla', 'Her Zaman' şeklinde derecelenmiştir. Ölçeğin Cronbach Alfa katsayısı 0.987 çıkmış ve böylelikle güvenirlik düzeyinin yüksek olduğu görülmüştür. AFA ve DFA sonucunda 47 maddeden oluşan üç boyutlu bir ölçek elde edilmiştir. Elde edilen 3 faktörlü yapının Varyans açıklama oranı %71,12 olarak hesaplanmıştır. Uygulanan DFA sonucu elde edilen model uyum iyiliği değerlerinin iyi ve kabul edilebilir sınırlar içinde olduğu tespit edilmiştir. Araştırmada kullanılmış olan ikinci ölçek Meyer ve diğerleri (1993) tarafından geliştirilen ve Dağlı ve diğerleri (2018) tarafından Türkçeye uyarlanan Örgütsel Bağlılık Ölçeğidir. Bu ölçek 18 maddeden oluşan beşli Likert tipi bir ölçektir. Bu boyutlar Duygusal Bağlılık Boyutu, Devam Bağlılığı Boyutu ve Normatif Bağlılık Boyutu şeklindedir. Ölçek 'Kesinlikle Katılmıyorum', 'Katılmıyorum', 'Kararsızım', 'Katılıyorum', 'Tamamen Katılıyorum' şeklindedir. Araştırmanın nicel araştırma aşamasında toplanmış verilerin çözümlenmesinde bir istatistiksel çözümleme paket programı kullanılmıştır. Birinci ve ikinci problemleri için betimsel istatistikler, üçüncü problem için Pearson Korelasyon Analizi, beşinci ve altıncı problemler için Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) yapılmış ve altıncı problem için ise Normal Lineer Regresyon Analizi uygulanmıştır. Araştırmanın nitel aşamasında toplanacak verilerin çözümlenmesinde ise içerik analiz yaklaşımı kullanılmıştır. Araştırmanın nicel bulguları için yapılan istatiksel analizler sonucunda, öğretmenlerin algılarına göre müfredat liderliği yeterlikleri ve alt boyutları 'sıklıkla' düzeyindedir. Boyutlar arasında en yüksek Müfredatı Uygulama ve Eş Güdümleme Boyutu, sonra Müfredatı Uygulama Öncesi Hazırlık Boyutu, en düşük ise Müfredatı İzleme ve Değerlendirme Boyutu olduğu görülmüştür. Öğretmenlerin okula bağlılık düzeyleri 'kararsızım' düzeyindedir. Alt boyutlarının sıralamalarına bakıldığında en yüksek düzeyde Duygusal Bağlılık Boyutu 'katılıyorum' düzeyinde, sonra Devam Bağlılığı Boyutu 'katılıyorum' düzeyinde ve en son Normatif Bağlılık Boyutu 'kararsızım' düzeyi şeklindedir. Müfredatı Uygulama Öncesi Hazırlık Boyutu ve Müfredatı Uygulama ve Eş Güdümleme Boyutu ile örgütsel bağlılık ve alt boyutları arasında orta düzeyde pozitif yönde ilişkiler vardır. Müfredatı İzleme ve Değerlendirme Boyutu ile Duygusal Bağlılık Boyutu ile düşük düzeyde pozitif yönde, Devam Bağlılığı Boyutu Normatif Bağlılık Boyutu ve örgütsel bağlılıkla ise orta düzeyde pozitif yönde ilişkiler vardır. Orta ve yüksek düzeyde başarılı olan okullardaki öğretmenler, okul müdürlerinin Müfredatı Uygulama Öncesi Hazırlık Boyutundaki yeterlikleri 'sıklıkla' gösterdiklerini, düşük düzeyde başarı gösteren okullardaki öğretmenler bu boyutta müdürlerin yeterliklerini 'ara sıra' gösterdiklerini algılamışlardır. Yüksek ve orta düzeyde başarılı olan okullardaki öğretmenlerin düşük başarı düzeyindeki okul müdürlerinin Müfredatı Uygulama ve Eşgüdümleme Boyutundaki yeterlikleri 'sıklıkla' gösterdiklerini, düşük düzeyde başarı gösteren okullardaki öğretmenler bu boyutta müdürlerin yeterliklerini 'ara sıra' düzeyinde algılamışlardır. Yüksek ve orta düzeyde başarılı olan okullardaki öğretmenler okul müdürlerinin Müfredatı İzleme ve Değerlendirme Boyutundaki yeterlikleri 'sıklıkla' gösterdiklerini, düşük başarı gösteren okullardaki öğretmenler ise bu boyutta müdürlerin yeterliklerini 'ara sıra' sergilediklerini algılamaktadır. Okul müdürlerinin müfredat liderliği ve tüm alt boyutlarının yeterliklerinin en yüksek algılandığı okullar, orta düzeyde başarı gösteren okullar, sonra yüksek düzeyde başarı gösteren okullar ve en son düşük düzeyde başarı gösteren okullardır. Öğretmenlerin algılarına göre, yüksek ve orta düzeyde başarılı okullarda görev yapan öğretmenlerin Duygusal Bağlılık Boyutu ve Devam Bağlılığı Boyutu 'katılıyorum' düzeyinde, düşük düzeyde başarılı okullarda görev yapan öğretmenlerin ise 'kararsızım' düzeyindedir. Öğretmenlerin Duygusal Bağlılık Boyutu ve Devam Bağlılığı Boyutuna ilişkin algılarının sıralamaları en yüksek algılandığı okullar yüksek düzeyde başarı gösteren okullar, orta düzeyde başarı gösteren okullar ve en son düşük düzeyde başarı gösteren okullardır. İstatistiksel bakımdan anlamlı bir fark görülmeyen Normatif Bağlılık Boyutlu ile ilgili bulgular ise bu boyutla ilgili her üç başarı düzeyindeki okullardaki öğretmenlerin tümü, okula bağlılık düzeyleri konusunda 'kararsızım' derecesinde bir algıya sahiplerdir. Müfredat liderliği öğrencilerin akademik başarısını pozitif ve anlamlı bir şekilde yordamaktadır. Öğrencilerin akademik başarılarının varyansında meydana gelebilecek değişimin düşük bir düzeyi müfredat liderliği tarafından açıklanabilmektedir. Öğretmenlerin okula bağlılıkları öğrencilerin akademik başarılarını pozitif ve anlamlı bir şekilde yordamlayabilmektedir. Öğrencilerin akademik başarılarının varyansında meydana gelebilecek değişimin düşük bir düzeyi örgütsel bağlılık tarafından açıklanabilmektedir. Müfredat liderliği, aracı değişken olan öğretmenlerin okula bağlılıklarını pozitif ve anlamlı bir şekilde yordamlamaktadır. Okul müdürlerinin müfredat yeterlikleri ile öğrencilerin akademik başarıları arasındaki ilişkide öğretmenlerin okula bağlılık düzeylerinin aracı etkisi bulunmaktadır. Odak grup görüşmesi sonucunda müfredat liderinden beklenen yeterlik ve müfredat liderinin yeterlikleri olmak üzere iki tema ortaya çıkmıştır. Müfredat liderinden beklenen yeterlikler temasına ilişkin olarak, katılımcılar okul müdürlerinden müfredat lideri olarak müfredatı planlamayı, uyarlamayı, denetlemesini ve değerlendirmesini yapmasını, sorun çözmesini, inisiyatif almasını, fiziki koşulları sağlamasını, öğrencilerin hazırbulunuşluklarını tespit etmesini ve öğrenci ihtiyaçlarına göre müfredatı planlamasını, kendilerine destek vermelerini, önderlik etmelerini, inisiyatif vermelerini, sağlıklı iletişim kurmasını beklemektedirler. Müfredat liderinin yeterlikleri temasında ise katılımcılar okul müdürlerinin kendilerine destek olmadığını, rehberlik etmediğini, değer vermediğini, teşvik etmediğini, motive etmediğini, katılımcılarla ve zümrelerle iletişim kurmadığını, öğretmenleri tanımadığını, öğretmenler arası ayrımcılık yaptığını, müfredatla ilgili yeterli bilgiye sahip olmadığını, ödüllendirdiği, müfredat denetimini yaptığını, fiziki koşulları sağladığını, öğrenci başarı takibi yaptığını, değerlendirmeyi yaptığını ancak sonucunda çözüm üretmediğini düşünmektedirler. Yapılan literatür çalışmalarına bakıldığında okul müdürlerinin öğrencilerin akademik başarılarını dolaylı bir şekilde etkilediğini gösteren birçok araştırma mevcuttur. Bu araştırmadan beklenen en önemli fayda dolaylı etki yaklaşımının iddia ettiği gibi, müdürlerin müfredat liderliği yeterliklerinin öğretmen bağlılığına etki yoluyla öğrencilerin akademik başarısına katkısını ortaya çıkarmaktır. Bu yönüyle bu çalışmanın özgün ve önemli bir çalışma olduğu düşünülmektedir. Ayrıca, yapılan alan taramalarında, Türkiye'de bu konuda bir araştırmanın olmadığı ortaya çıktığından, bu araştırmanın okul müdürünün müfredat liderliği yeterliklerinin öğretmenlerin okula bağlılığı yoluyla öğrencilerin akademik başarıları üzerindeki etkisine yönelik uygulamacı ve araştırmacılar için bir farkındalık oluşturması beklenmektedir.
  • Doctoral Thesis
    Determinants of Individual Customers Becoming Bank Customers Through Remote Customer Acquisition Method in Digital Banking
    (2025) Keresteci, Yavuz Selim; Günceler, Bülent
    Teknolojinin gelişimi, bankacılık sektöründe operasyonel verimlilikten müşteri hizmetlerine kadar her alanda büyük bir dönüşüm geçirmesini sağlamıştır. Dijitalleşme adı verilen bu dönüşüm süreci bankacılığın daha erişilebilir, hızlı ve verimli hale gelmesini sağlarken aynı zamanda daha geniş kitlelere finansal hizmetlerin ulaşmasını mümkün kılmıştır. Dijitalleşme süreciyle bankacılık hizmetlerinin sunumu köklü bir şekilde değişmiş ve geleneksel şube tabanlı hizmet anlayışından dijital platformlar üzerinden sağlanan hizmetlere doğru geçişi hızlandırmıştır. Dijital platformlar bankaların daha geniş bir müşteri kitlesine ulaşmasını sağlamakla kalmayıp aynı zamanda maliyet etkinliği ve hız gibi avantajlar da sağlamıştır. Türkiye'de özellikle son 10 yılda bankacılık sektörü oyuncuları gerek rakip bankaların dijital stratejilerinden gerekse de kişiselleştirilmiş bir müşteri deneyimi sunan yıkıcı girişimlerden kaynaklanan rekabete cevap vermesiyle dijital dönüşüm süreci ciddi hız kazanmıştır. Dijitalleşme sürecinin etkisiyle Türkiye'de uzaktan müşteri edinimi önemli bir dönüşüm geçirmiştir. Önceleri dijital hizmet kanalları üzerinden yapılan başvuru sonucunda kurye ile gelen sözleşmeleri imzalayıp bankaya geri göndermek suretiyle müşteri edinimi ya da bankaya ait fiziksel cihaz üzerinden video konferans yöntemiyle yapılan görüşme sonrasında sözleşmenin imzalanmasıyla müşteri edinimi gibi farklı uygulamalar ile tabiri caizse yarı dijital bir şekilde müşteri edinimi mümkün iken 01/05/2021 tarihinde yürürlüğe giren yönetmelik ile bankacılık sektöründe dijital hizmet kanalları aracılığıyla kolay, hızlı ve tam dijital bir şekilde anında müşteri ediniminin önü açılmıştır. Bu çalışmada Türkiye'de aktif olarak faaliyet gösteren bir bankanın veri tabanından 01/08/2023 – 31/07/2024 tarihleri arasında şubeden müşteri edinimi ve uzaktan müşteri edinimi yöntemleriyle banka müşterisi olan bireysel gerçek kişilerin müşteri edinim sürecinde girmiş oldukları bilgilerin anonimleştirilerek gerçek kişi ile ilgili hiçbir ilişkisi kalmadan elde edilen veri seti üzerinde tek değişkenli ve çok değişkenli analizler yapılarak şubeden ve uzaktan müşteri edinimi yöntemleriyle banka müşterisi olmasına katkı sağlayan değişken ve çoklu değişken kombinasyonları araştırılmıştır. Analizi yapılan değişkenlerin anlamlılık düzeyini tespit etmek adına kategorik değişkenler için ki-kare analizi, numerik/sürekli değişkenler için ortalamadan bağımsız t-testi sonuçları yayınlanmıştır. Veri analizleri ve istatistiksel sonuçların ışığında belirlenen hipotezler test edilip detaylı bir şekilde değerlendirilmiştir. Ayrıca bir karar ağacı algoritması olan LightGBM algoritması ile oluşturulan modelin hiperparameteleri optimize edilerek 5 katmanlı çapraz doğrulama modeli uygulanarak modelin çıktıları parametreleriyle beraber ortaya koyulmuştur. Modelin genellikle doğru tahminler yaptığı ve güvenilir bir şekilde kullanılabilir olduğu görülmüştür. Modelin daha sağlıklı ve daha doğru sonuçlar üretmesi adına değişkenlerin önemi belirlenmiştir. Oluşturulan modelin sonuç tahminlemesine en çok etki eden belirleyicilerin yaş, meslek ve öğrenim durumu olduğu, en az etki eden belirleyicilerin ise medeni durum, çalışılan sektör ve cinsiyet olduğu belirlenmiştir.
  • Doctoral Thesis
    The Role of Perceived Corporate Support on the Effect of Work and Family Conflict on Work-Life Balance: Research on Accounting Professional Members
    (2024) Öztürk, Gülgün; İbiş, Cemal
    İŞ VE AİLE ÇATIŞMASININ İŞ YAŞAM DENGESİNE ETKİSİNDE ALGILANAN KURUMSAL DESTEĞİN ROLÜ: MUHASEBE MESLEK MENSUPLARI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA Bu araştırma, muhasebe meslek mensuplarının iş-aile ve aile-iş çatışmalarının, iş-yaşam dengesi üzerindeki etkilerinde algılanan kurumsal desteğin etkileşimlerinin yarattığı iş-aile tatmin seviyelerini incelemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın hedefi, muhasebe meslek mensuplarının iş ve aile çatışmalarının iş yaşam dengesine olan etkisinde kurum içindeki durumlarını, ileri araştırma yöntemleri kullanılarak iş ve çalışma tatminine yönelik öneri ve sonuçların ortaya konulmasına destek olmaktır. Araştırmada iş-aile çatışması, aile-iş çatışması ve iş-yaşam dengesinin demografik değişkenlere (yaş, cinsiyet, medeni hal, eğitim durumu, aylık gelir, eşin çalışma durumu, çocuk sayısı, çocuk/yaşlı/engelli bakımında destek alıyor olma, mesleki unvanlar, Türkiye'nin hangi bölgesinde faaliyet gösterildiği, işyerindeki çalışan sayısı, günlük ortalama çalışma süreleri) göre farklılık durumları tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırmada, bu kavramların bireylerin iş tatmini, yaşam tatmini ve genel refah üzerindeki etkileri değerlendirilmiştir. Ayrıca, algılanan kurumsal desteğin iş-yaşam dengesine katkı sağlayarak bu çatışmaları hafifletici bir rol üstlendiği düşünülmektedir. Çalışma, hem literatür taramasına dayalı bir teorik çerçeve hem de ampirik bir saha araştırmasını içermektedir. Ampirik araştırmada anket yöntemiyle veri toplanmış ve bu veriler istatistiksel analizlerle değerlendirilmiştir. Araştırmada kullanılan anket, altı bölümden oluşan 30 soru ve demografik bilgilerle toplam 43 sorudan oluşmaktadır. Ankette kullanılan altı ölçeğin yazılı izinleri alınmıştır. Bireyin iş yaşamıyla aile yaşamı arasında denge kurma zorluğunu ifade eden beş soruluk İş-Aile Çatışma ölçeği ile bireyin aile sorumlulukları ile işle ilgili görevleri arasında denge zorluğunu ifade eden beş soruluk Aile-İş Çatışma ölçekleri Sayın Prof. Dr. Ahmet AKIN'dan; bireyin bir kurum içinde hissettiği motivasyon, bağlılık, iş memnuniyeti, destek ve güveni analiz eden dört soruluk Algılanan Kurumsal Destek ölçeği Sayın Doç. Dr. İrfan AKKOÇ'dan; bireylerin iş yaşamları ve aile yaşamları arasındaki sağlıklı denge kurmasını ifade eden sekiz soruluk İş Yaşam Dengesi ölçeği Sayın Doç. Dr. Arzu TAŞDELEN KARÇKAY'dan; bireylerin aile yaşamları ile ilgili memnuniyet düzeyini değerlendirmek amacı ile kullanılan beş soruluk Aile Tatmini Ölçeği ve bireylerin iş yaşamları ile ilgili memnuniyet düzeylerini ölçmeye yönelik üç soruluk İş Tatmin Ölçeği Sayın Prof. Dr. Oğuz BAŞOL'dan izin alınarak kullanılmıştır.. Anket sonuçları ise İstatiksel Veri Uzmanı Sayın Müge AYMAN tarafından değerlendirilmiştir. Yapılan bu tez çalışmasının, muhasebe meslek mensupları başta olmak üzere benzer faaliyetler yürüten diğer meslek gruplarındaki bireylerin refahını artırmayı ve çalışılan kurum ve bağlı örgütlerin verimliliğini yükseltmeyi amaçlayan politikalara rehberlik etmesi beklenmektedir. Anahtar Kelimeler: Muhasebe Meslek Mensupları, İş-Aile Çatışması, Aile-İş Çatışması, İş-Yaşam Dengesi, Algılanan Kurumsal Destek, İş tatmini, Aile Tatmini
  • Doctoral Thesis
    The Relationship Between the Instructional Leadership Behaviors of School Principals and the Performance Levels of Teachers
    (2025) Demirel, Yunus; Köklü, Muharrem
    Bu araştırmanın amacı, öğretmenlerin algılarına göre, okul müdürlerinin öğretim liderliği davranışları ile öğretmenlerin performans düzeyleri arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmaktır. Yine bu çerçevede okul müdürlerinin öğretim liderliği davranışları ve öğretmenlerin performans düzeylerinin cinsiyet, mesleki kıdem, kariyer basamağı, medeni durum, okulun büyüklüğü, eğitim kademesi, görev yaptığı okuldaki çalışma süresi, mevcut okul müdürüyle çalışma süresi, yaşa ve öğrenim durumlarına göre farklılık gösterip göstermediğinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Araştırmanın evreni resmi ilkokul ve ortaokullarda çalışan öğretmenlerden oluşmaktadır. Araştırmanın çalışma evrenini ise, 2023-2024 eğitim-öğretim yılında İstanbul ili, Bağcılar ilçesi resmi ilkokul ve ortaokullarında çalışan tüm öğretmenler oluşturmaktadır. Bağcılar ilçesindeki resmi ilkokul ve ortaokullarda toplam 3543 öğretmen görev yapmaktadır. Araştırmanın örneklemi basit seçkisiz örnekleme yöntemi kullanılarak seçilen 562 öğretmenden oluşmaktadır. Araştırma verilerini toplamak için 'Öğretim Liderliği Ölçeği' ile 'Öğretmen Performans Değerlendirme Ölçeği' ölçme araçları kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen veriler SPSS 25.0 paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda öğretmenlerin algılarına göre okul müdürlerinin öğretim liderliği davranışlarını gerçekleştirme düzeyleri toplam puan açısından değerlendirildiğinde sonucun (X̄ = 4,11) 'Çoğunlukla' olduğu görülmüştür. Öğretmenlerin performans düzeyleri toplam puan açısından değerlendirildiğinde ise (X̄ = 4,43) 'Çok iyi' sonucuna ulaşılmıştır. Öğretmenlerin algılarına göre okul müdürlerinin öğretim liderliği davranışları ile öğretmenlerin performans düzeyleri arasında pozitif yönde orta düzeyde bir ilişki bulunmaktadır. Araştırmada elde edilen bulgulara göre öğretmenlerin okul müdürlerinin öğretim liderliği davranışlarına ilişkin algıları arttıkça öğretmen performans düzeyi de artmaktadır.
  • Doctoral Thesis
    The Relationship Between the Policy Rate of the Central Bank of the Republic of Türkiye and Bank Credit Interest Rates
    (2025) Çakmak, Hakan; Ünal, Halit Targan
    Bu doktora tezi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) politika faiz oranlarının bankaların kredi faiz oranlarına etkisini, faiz kanalı çerçevesinde incelemektedir. Çalışmanın temel amacı, faiz geçişkenliğinin büyüklüğünü, süresini ve etkinliğini analiz ederek TCMB'nin para politikası kararlarının kredi piyasası üzerindeki etkilerini değerlendirmektir. Araştırmada, 2018-2024 yıllarına ait haftalık veriler kullanılmış ve VAR modeli, Etki-Tepki Analizi, Varyans Ayrıştırması ile Toda-Yamamoto nedensellik testi gibi ekonometrik yöntemlerden yararlanılmıştır. Ampirik bulgular, politika faiz oranlarındaki değişimlerin kredi piyasası üzerindeki etkisinin ekonomik koşullara ve kredi türlerine göre farklılık gösterdiğini ortaya koymuştur. İncelenen dönem itibarıyla, politika faizindeki değişimlerin taşıt kredileri hariç kredi faiz oranları üzerinde istatistiksel olarak anlamlı, ancak genellikle sınırlı ve kısa vadeli bir etki yarattığı tespit edilmiştir. Ticari krediler, politika faizindeki değişikliklere en hızlı tepki veren kredi türü olarak öne çıkmıştır. Ticari kredi faiz oranlarının varyansı, politika faizindeki değişimlerle %11'e kadar açıklanabilmiştir. İhtiyaç kredilerinin politika faizine tepkisi orta düzeyde gerçekleşmiş ve varyansın %5.5'i politika faizindeki değişimlerle açıklanmıştır. Konut kredileri ise politika faizindeki değişimlere daha geç tepki vermekle birlikte, orta vadede etkiler daha belirgin hale gelmiştir. Analiz sonuçlarına göre, politika faizinin taşıt kredileri üzerinde anlamlı bir nedensellik ilişkisi bulunmamıştır. Politika faiz oranlarının etkin bir şekilde yönetilmesi, kredi maliyetleri ve finansal istikrar üzerindeki etkilerin optimize edilmesi açısından kritik öneme sahiptir. Bu çalışma ile TCMB'nin, faiz geçişkenliği ve faiz kanalının işlerliğini sağlamaya yönelik uygulamalarının etkinliği araştırılmış, mevcut politikaların gözden geçirilmesi ve ilave stratejiler geliştirilmesi gerektiği ortaya konulmuştur.
  • Doctoral Thesis
    The Relationship Between Land Use and Parking in Megacities: the Case of İstanbul
    (2024) Balcı, Selami; Kurt, Mustafa
    Yerel yönetimlerce yürütülen yatırım yönetiminde ulaşım ve otopark talebini karşılamak adına yapılan yatırımlar eş zamanlı olarak gerçekleşemediği için kent hayatı olumsuz etkilenmektedir. Ulaşım yatırımları; mekansal, ekonomik ve teknik eksiklikler nedeniyle talebi karşılamakta genellikle yetersiz kalmaktadır. Talep, kentleşme hızına paralel olarak artmaktadır, ancak yatırımlar sınırlıdır. Özellikle mega şehirlerimizde, üretim,ticaret ve yerleşim alanlarının iç içe geçmiş olması, yeni yaşam alanları oluşturacak arazilerin kent merkezlerinde yetersizliğinden dolayı şehir merkezlerinden uzak tesis edilen yeni yerleşim yerlerinde yaşayan vatandaşların istihdam amaçlı ulaşım altyapısına erişimin kısıtlı olması, kentsel ulaşım performansının kademeli olarak düşmesine neden olmaktadır. Bu sorunun çözümü ulaşım talebi tahminlerinin doğruluk oranını arttırmak ve bu doğrultuda etkili bir ulaşım planlaması yapmaktır. Ulaşım özelliklerini etkileyen ulaşım araçları veya çok yüksek çekim özelliklerine sahip araziler gibi değişkenleri planlamada uygun yerlere koyarak doğruluk oranı artırılmalıdır. Bu çalışmada, arazi yönetimi kapsamında megakent İstanbul'da tüm ilçelerde park yerlerini parklanma izin belgesi, otopark kira sertifikası ve otopark tapusu sınıflandırmaları yapılarak; parkyeri, araç ve bağımsız bölüm ilişkisi araştırılarak, erişebilirlik ile ilgili ölçütleri tasarlanmış, İstanbul Otopark Yönetim için bir model geliştirilmiş ve uygulamalar ile test edilmiştir. Erişebilirlik ve arazi kullanım kararlarının ulaşım ve otopark planlaması ile ilişkisi ve bu kararların süreç içerisinde ne kadar anlamlı oldukları incelenen modelde gözlemlenmiştir. Arazi yönetimi kapsamında otopark alanlarının sürdürülebilir yönetilmesi amacıyla planlama, yatırım finansmanı, belgeleme/tapu, otopark yönetimi bilgi sistemi, trafik tescil, işletme ve denetimi de kapsayan yedi aşamadan oluşan İstanbul için otopark yönetimi modeli geliştirilmiş, mahalle bazlı uygulamalar ile test edilmiştir. Geliştirilen araç park alanları yönetim sistemi modeli test alanı olarak Fatih İlçesi Akşemsettin ve İskender Paşa mahalleri seçilmiştir. Uygulama neticesinde günümüzdeki otopark ihtiyacının %73'lük kısmının karşılanabileceği gözlenmiştir. Elde edilen ihtiyaç karşılama oranı göz önünde bulundurulduğunda geliştirilen otopark yönetim modelinin İstanbul genelinde uygulanması önerilmektedir.
  • Doctoral Thesis
    Proposing a New Land Registration System for Turkey-Specific Land Management
    (2025) Aslan, Mustafa; Erkaya, Halil
    Arazi yönetimi, ülkelerin ekonomik kalkınma ve sosyal refah süreçlerinde temel bir role sahiptir. Arazi üzerindeki hakların, kısıtlamaların ve sorumlulukların (SSS) tanımlanması ve korunması görevini üstlenen kadastral sistemler, küreselleşme, sürdürülebilir kalkınma, kentleşme ve teknolojik gelişmeler doğrultusunda dönüşüme uğramış, arazi yönetim sistemlerinin en önemli bilgi kaynağı haline gelmiştir. Bu sistemler, kentleşme, imar, tarım arazilerinin verimli kullanımı, ekonomik faaliyetlerin düzenlenmesi ve ulaşım alanlarının belirlenmesi gibi birçok sektöre altyapı desteği sunarak, çevresel yönetim, şeffaf arazi piyasalarının oluşturulması, sürdürülebilir kalkınma, ekonomik refah ve sosyal adalet hedeflerine ulaşılmasında önemli bir araç olarak hizmet etmektedir. Etkin ve verimli bir arazi yönetim sisteminin oluşturulması, arazi idare sistemlerinin geliştirilmesi ve iyileştirilmesi ile doğrudan ilişkilidir. Arazi politikalarından doğal afetlere, düzensiz kentleşme ve göçten arazi üzerindeki hak ve sorumluluklara kadar birçok unsur, arazi kayıt sistemlerinin işlevselliğini doğrudan etkiler. Güncel bir arazi kayıt sistemi, arazi mülkiyetine, erişime, kullanımına, parsel sınırlarına, hak ve sorumluluklara, arazi değerlemesine ve çevresel verilere yönelik dinamik ve entegre bir yapıya sahip olmalıdır. Bu gereklilik, arazi kayıt sistemlerinin iyileştirilerek yeniden yapılandırılmasını zorunlu kılmaktadır. Türkiye, mülkiyet hakları konusunda güçlü bir yasal geçmişe sahip olmasına rağmen, mevcut arazi yönetimi ve kayıt sistemi süreçlerinde çeşitli sorunlarla karşı karşıyadır. Güncel arazi değerinin sistemlerde yeterince yansıtılmaması, arazinin fiili kullanım durumu ile tapu sicilindeki kayıtların uyumsuzluğu, arazi üzerindeki bağlı geometrilerin (parsel, yapı, muhdesat, irtifak hakları vb.) ve tüm kamusal kısıtlamaların kayıt sisteminde güncel bir şekilde tutulamaması, mevcut arazi kayıt sisteminin etkinliğini sınırlamaktadır. Türkiye'deki hızlı kentleşme süreci, kaçak yapılaşma, modern yapılaşmanın yaygınlaşması ve deprem başta olmak üzere doğal afetlerin etkisi, arazi kayıt sistemlerinde yeni ihtiyaçlar doğurmuştur. Bu kapsamda, arazi üzerindeki SSS'lerin yeniden yorumlanması ve taşınmazların gerçek değerinin belirlenmesi için toplu değerleme sisteminin altyapısının oluşturulması büyük önem taşımaktadır. Özellikle bina verisinin, arazi kayıt sistemi içerisinde 3B kadastro sistemleriyle entegre edilmesi, modern bir arazi yönetim sisteminin oluşturulmasında kritik bir adım olacaktır. Bu çalışma, Türkiye'de mevcut sorunları dikkate alarak, uluslararası standartlarla uyumlu, dinamik, erişilebilir ve güvenilir bir arazi kayıt sistemi önerisi geliştirmeyi amaçlamaktadır. Önerilen sistem; mülkiyet hakları, planlama ve kullanıma ait kısıtlamalar ve sorumluluklar dahil olmak üzere, arazinin tüm fiziksel ve hukuki durumlarını güncel ve entegre bir şekilde yönetmeyi hedeflemektedir. Çalışma kapsamında, ISO 19152 Arazi İdaresi Temel Modeli (LADM) ve diğer uluslararası iyi uygulamalar incelenmiş, Türkiye'nin yasal ve kurumsal yapısına uygun çözüm önerileri geliştirilmiştir. Sonuç olarak, önerilen arazi kayıt sistemi, Türkiye'de etkin bir arazi yönetimi sağlanması, ekonomik kalkınmaya katkı sağlanması ve mülkiyet haklarına dayalı güvenilir bir piyasanın oluşması açısından önemli bir katkı sunmaktadır.
  • Doctoral Thesis
    Evaluation of the Effectiveness of Psychoeducation Given To Increase Psychological Resilience in Peripheral Artery Patients Planned for Amputation
    (2025) Çoban, İlkay; Işıl, Özlem
    Bu çalışma amputasyon planlanan periferik arter hastalığı olan hastalara psikolojik dayanıklılığı arttırmaya yönelik verilen psikoeğitimin etkisinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırma nicel yöntemlerle gerçekleştirilmiştir ve ön test-son test girişim- kontrol gruplu yarı deneysel tiptedir. Araştırmanın evrenini 2024 Haziran-Kasım tarihleri arasında İstanbul ilinde bulunan bir eğitim ve araştırma hastanesinde Periferik arter hastalığı nedeniyle tedavi alan hastalar oluşturmaktadır. Çalışmanın örneklemini ilgili hastanede yatmakta olan ve dahil edilme kriterlerini karşılayan hastalar oluşturmuştur. Çalışmaya 26 girişim ve 26 kontrol grubu olmak üzere toplam 52 hasta dahil edilmiştir. Araştırma verileri; Hastaları Tanıtıcı Bilgi Formu ve Kısa Psikolojik Sağlamlık Ölçeği kullanılarak elde edilmiştir. Verilerin analizinde t testi, ki kare testleri kullanılmıştır. Araştırmanın bulguları, girişim grubu yaş ortalaması (59,92) ile kontrol grubu yaş ortalaması (65,38) arasında anlamlı bir farklılık olduğunu göstermiştir. Yaş dışında girişim ve kontrol grubu arasında cinsiyet, kilo, boy, eğitim, medeni durum, meslek, gelir vb. tanımlayıcı özellikleri açısından ve hastalığın süresi, tedavi türü, cerrahi girişim sayısı, hareket kısıtı, baş etme yolları vb. periferik arter hastalığı ile ilgili özellikler açısından aralarında anlamlı bir farklılığın bulunmadığı saptanmıştır. Psikoeğitim verilmeden önce yapılan ön testte, psikoeğitim programı alan periferik arter hastalarının ve eğitim almayan hastaların psikolojik sağlamlıkları arasında anlamlı bir farklılık olmadığı ancak son testte girişim grubunun psikolojik sağlamlık düzeyinin kontrol grubundakinden anlamlı bir biçimde daha yüksek olduğu tespit edilmiştir (t=2,89 ve p<0,05). Psikoeğitim programı almayan periferik arter hastalarının ön testteki ve son testteki psikolojik sağlamlıkları arasında anlamlı bir farklılık bulunmazken psikoeğitim programı alan periferik arter hastalarının psikoeğitim aldıktan sonra ölçülen psikolojik sağlamlık düzeylerinin eğitim öncesine göre anlamlı bir biçimde yükseldiği saptanmıştır (t=-3,95 ve p<0.05). Araştırmanın bu bulgularına dayanılarak periferik arter hastalığı tanısı alıp amputasyon planlanan hastalarda psikolojik dayanıklılığı arttırmaya yönelik uygulanan psikoeğitimin hastaların psikolojik sağlamlığını artırdığı sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Periferik Arter Hastalığı, Psikolojik Sağlamlık, Psikoeğitim
  • Doctoral Thesis
    The Effect of Organizational Culture on Organizational Commitment: a Research in the Telecommunications Industry
    (2024) Özden, İbrahim; Yozgat, Uğur
    Bu çalışmadaki esas amaç; örgüt kültürü unsurunun, örgütsel bağlılık üzerindeki etkisinin boyutlarını ortaya koymaktır. Örgütün başarısı üzerinde, örgüt kültürünün etkisinin araştırılmaya değer bir konu olduğu varsayımı üzerine doktora tezi olarak hazırlanmıştır. Yapılan araştırmalara göre çalışanların performansları, gösterilen performansın verimliliği, iş yerindeki motivasyon, gerçekleşen işin tatmini, örgüte olan bağlılık ve bunun gibi pek çok unsur üzerinde örgüt kültürünün etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Hemen hemen her alanda rekabetin hızla artış gösterdiği son yıllarda, örgütsel bağlılığın, örgütlerin başarıya ulaşmaları açısından mutlak bir unsur olduğuna ve önemine bu araştırmada kapsamlıca değinilmiştir. Çalışmanın esas alınan inceleme alanı olarak ulusal çapta faaliyet gösteren, genel merkezi İstanbul olan Telekomünikasyon şirketlerinden bir örnek belirlenmiştir. 264 katılımcı seçilen bu araştırmada, anket yöntemi kullanılmıştır. Örgüt kültürü ölçümlemesinde Cameron ve Quinn ölçeğinden, örgütsel bağlılık ölçümlemesinde ise Allen ve Meyer'in örgütsel bağlılık ölçeğinden yararlanılmıştır. Bu ölçeklerin yanı sıra anket katılımcılarının demografik özelliklerini belirlemeye yönelik sorular da sorulmuştur. Elde edilen sonuçların analizinde IBM SPSS programı kullanılmıştır.
  • Doctoral Thesis
    Ulusal Ekonomik Performans Işığında Muhasebe Bilgileri ile Hisse Senedi Fiyatı Arasındaki İlişki: Borsa İstanbul Örneği
    (2025) Hamdo, Samer Sheikh; Tunç, Gökçe
    Hisse senedi fiyatını etkileyen çok sayıda faktör olmasına rağmen, finansal tabloların muhasebe rakamlarıyla temsil edilen finansal bilgiler, hisse senedi fiyatının belirlenmesinde en önemli rolü oynamaktadır. Bu çalışma, ulusal ekonomik performanstaki değişiklikleri göz önünde bulundurarak muhasebe bilgileri ile hisse senedi fiyatı arasındaki ilişkiyi araştırmaktadır. Ohlson modelinin genişletilmiş versiyonu, hisse senedi fiyatı üzerindeki defter değeri, hisse başına kazanç ve hisse başına temettünün etkisini incelemek için GSYİH büyüme oranını düzenleyici değişken olarak kullanarak uygulanmıştır. Trend giderme ve duygusal analiz teknikleri kullanılarak Ohlson modelinin genişletilmiş versiyonu, Borsa İstanbul'da BIST 100'de listelenen ve farklı sektörlerde faaliyet gösteren 91 şirketi içeren bir panel veri örneğine ve 2000-2022 dönemine uygulanmıştır. Çalışma sonuçları, test edilen modelin yüksek açıklayıcı gücüne ve muhasebe bilgileri ile hisse senedi fiyatı arasında anlamlı bir ilişkiye sahip olduğunu göstermiştir. Sonuçlar ayrıca, ulusal ekonomik performanstaki değişikliklerin Borsa İstanbul'da muhasebe bilgileri ile hisse senedi fiyatı arasındaki ilişki üzerinde anlamlı bir etkisi olduğunu göstermiştir. Ayrıca, sonuçlar hisse başına temettü ve hisse başına kazancın hisse senedi fiyatı üzerindeki bireysel etkisinin hisse başına defter değerinin bireysel etkisine kıyasla daha anlamlı olduğunu gösterdi. Sektör perspektifinden, sonuçlar test edilen modelin açıklayıcı gücünün diğer sektörlere kıyasla imalat ve konglomera sektörleri için belirgin şekilde daha yüksek olduğunu gösterdi. Anahtar kelimeler: Ohlson modeli, hisse başına defter değeri, hisse başına kazanç, hisse başına temettü, hisse senedi fiyatı, gayri safi yurtiçi hasıla
  • Doctoral Thesis
    Investigate of the Effects of Hypothermia Management on the Postoperative Delirium Development and Pain in Patients Undergoing Total Knee Arthroplasty
    (2024) Türkyılmaz, Ayşe; Çalışkan, İlknur
    Bu araştırma total diz artroplastisi yapılan hastalarda perioperatif hipotermi yönetiminin ameliyat sonrası deliryum gelişimine ve ağrıya etkisini incelemek amacıyla randomize kontrollü olarak yapıldı. Araştırmanın evrenini İstanbul ili Avrupa yakasında bulunan bir üniversite hastanesinde Ekim 2022-Haziran 2024 tarihleri arasında ameliyathane ve ortopedi ve travmatoloji kliniğinde total diz artroplastisi uygulanan tüm hastalar, örneklemini ise bu tarihler arasında araştırmaya dahil olma kriterlerini karşılayan 30 girişim 30 kontrol olmak üzere toplam 60 hasta oluşturdu. Girişim grubunda bulunan hastalara ameliyat öncesi, sırası ve sonrası sıcak hava üflemeli aktif ısıtma yapılırken kontrol grubuna pasif ısıtma yöntemi içeren standart bakım uygulandı. Bu araştırma Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK, Proje No: 223S606) tarafından desteklendi. Araştırmanın verileri Hasta Bilgi Formu, Ameliyat Öncesi Hasta İzlem Formu, Ameliyat Sırası Hasta İzlem Formu, Ameliyat Sonrası Ayılma Odası Hasta İzlem Formu, Ameliyat Sonrası Klinik Hasta İzlem Formu, Standardize Mini Mental Test, Hemşirelik Deliryum Tarama Ölçeği (Nu-DESK) ve Sayısal Ağrı Ölçeği ile toplandı. Araştırmada elde edilen veriler SPSS (Statistical Package for Social Sciences) for Windows 25.0 programı kullanılarak analiz edildi. Verilerin değerlendirilmesinde tamımlayıcı istatistikler için frekans, yüzde, minimum, maksimum ve medyan değerleri, kategorik değişkenler için Ki kare Testi kullanıldı. Normal dağılıma uygunluk Q-Q Plot çizimi, çarpıklık ve basıklık katsayıları (±3) ile değerlendirdi. Normal dağılım gösteren değişkenlerin karşılaştırmak için Bağımsız Örneklem T Testi, normal dağılıma uymayan değişkenlerin karşılaştırılmasında Mann Whitney U Testi kullanıldı. Nicel değişkenlerin bağımlı iki grup arasındaki farkı test etmek için Wilcoxon testi, bağımlı örneklem t testi, tekrarlı ölçümlerde ANOVA (F) Testi, Friedman Testi, çoklu karşılaştırma testi Bonferroni Dunn uygulandı. Bağımlı iki grubun farklı zaman diliminde değişimini incelemek için McNemar Testi, 2'den fazla ölçümlerde Cochran's Q Testi kullanıldı. Ölçekler arasında ilişki Spearman korelasyon analizi ile test edildi. Araştırmada anlamlılık düzeyi p<0,05 kabul edildi. Anlamlılık gösteren testler için etki büyüklüğü hesaplandı. Girişim ve kontrol grubundaki hastaların sosyodemografik ve tanıtıcı özelliklerine göre gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p>0,05). Girişim grubunda ameliyat sırası hipotermi insidansının %43,3, kontrol grubunda %86,7 olduğu saptandı (p=0,001). Girişim grubundaki hastaların ameliyat sırası, ameliyat sonrası ayılma odası ve kliniğe alındığında ortalama vücut sıcaklığı kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek olduğu saptandı (p<0,05). Ameliyat sırasında ve sonrasında titreme sıklığının girişim grubunda kontrol grubuna göre anlamlı derecede düşük olduğu bulundu (p<0,05). Ameliyat sonrası 6., 12., 24., 36., 48 ve 60. saat ağrı puanları girişim grubunda, kontrol grubu ile karşılaştırıldığında anlamlı derecede düşük olduğu saptandı (p<0,05). Ameliyat sonrası deliryum gelişimi girişim grubunda %6,7, kontrol grubunda %20 olup iki grup arasındaki fark anlamlı bulunmadı (p>0,05; p=0,255). Grupların ağrı durumları ile deliryum arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olmadığı saptandı (p>0,05). Bu araştırmada total diz artroplastisi olan hastalarda ameliyat öncesi, sırası ve sonrası aktif ısıtma ile yapılan hipotermi yönetiminin perioperatif istenmeyen hipotermiyi, titreme durumunu ve ameliyat sonrası ağrıyı azalttığı, deliryum gelişimini ve deliryum ile ağrı arasındaki ilişkiyi etkilemediği sonucuna varıldı. Araştırmanın büyük örneklem gruplarında farklı değişkenler ile tekrar edilmesi önerilir. Anahtar Kelimeler: Ameliyat sonrası deliryum, Ameliyat sonrası ağrı, Ameliyat sonrası titreme, Aktif ısıtma, Deliryum, İstenmeyen hipotermi, Total diz artroplastisi
  • Doctoral Thesis
    Examination of Horizontal Plane Rotations of the Midface and Maxilla in Orthognathic Surgery Patients
    (2024) Demirel, İrem Özgen; Demirkaya, Arzu Arı
    Mevcut retrospektif tez çalışmasında amaç, ortognatik cerrahi yapılması planlanan hastaların üst çene ve zigoma bölgesindeki yatay rotasyonların birbirini ne oranda takip ettiğini ve orta yüzlerindeki yumuşak doku kalınlığının zigomatik kemik konturu ile ilişkisini tespit etmek ve doğru tanı koyulmasına yardımcı olmaktır. Bu amaçla üst çenedeki yatay yöndeki rotasyonlar ve zigomatik bölgeye ait rotasyon, sert ve yumuşak doku kalınlıkları ve bunların iskeletsel kafa yapısının özellikleri ile ilişkisi incelenmiş, orta yüzün gözle muayenesinin altta yatan sert doku kalınlığı hakkında ne derece bilgi verdiği araştırılmıştır. Araştırmanın bir diğer amacı da farklı üç boyutlu analiz programları kullanarak zigoma bölgesini ölçme yöntemleri geliştirmektir. Üniversite hastanelerinde standart kayıtlar arasına giren üç boyutlu yüz taramalarının kullanım alanları arasında sert doku kalınlığını öngörme yeteneği ve sadece gözle yapılan muayenelere ek olarak yüzün yumuşak dokusu üzerinde yapılabilecek ölçümlerin doğruluğunu araştırmak da bulunmaktadır. Belirlenen seçim ölçütlerini karşılayan, 25 tam kafa KIBT verisi ile çalışmanın gerecini oluşturmuştur. 25 veriden 22 tanesinde laterognati mevcuttur. Materialize Mimics 25.0 (Belçika) programı kullanılarak, KIBT verileri üzerinde Sagittal Referans Düzlemi'nde Lateral Sefalometrik Ölçümler yapılmıştır. Aynı program kullanılarak, seçilen Aksiyal Referans Düzlemi üzerinde noktalar belirlenmiş ve kafa sağ ile sol olarak iki ayrı bölgeye ayrılarak zigomatik bölgeye ait ölçümler gerçekleştirilmiştir. İstatistiksel değerlendirmede; lateral sefalometri verilerinden beş parametre, KIBT verilerinden 8 parametre ölçülmüş ve birbirleri ile ilişkisi incelenmiştir. Yöntem hatasına ilişkin çalışmamız, tüm ölçümlerin, araştırmanın sonuçlarını önemli ölçüde etkilemeyecek düzeyde ve önemsiz hatalarla tekrarlanabileceğini ortaya koymuştur. Kadınlarda yumuşak dokuya ait KIBT değerlerinin ortalaması ve Kanin-Zigoma Açısı erkeklerden daha yüksek bulunmuştur. Buna karşılık, erkeklerde sert dokuya ait KIBT değerlerinin ortalaması ve Kanin Vertikal Konumu kadınlardan daha yüksek çıkmıştır. SNA, hiçbir KIBT parametresi ile anlamlı bir korelasyon göstermemiştir. Maksiller Derinlik, oblik ve dik yumuşak doku kalınlıkları ile zayıf bir pozitif korelasyon sergilemiştir. Buna karşın, Kanin Vertikal Yükseklik arasında negatif yönlü, orta düzeyli ve istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki vardı. ANB, kemiksel ölçümlerin üçü ve Kanin Vertikal Konumu ile zayıf bir negatif korelasyon göstermiştir. H-ANB değeri ile Oblik Zigomatik Kemik Kalınlığı arasında zayıf bir negatif korelasyon bulunmuştur. Sn-GoMe ise, oblik, dik yumuşak doku kalınlıkları ve Kanin Vertikal Konumu dışında kalan parametrelerle zayıf bir negatif korelasyon göstermiştir. Sn-Go-Me ile Kanin-Zigoma Açısı arasında pozitif yönlü, zayıf düzeyli ve istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki vardı. Yatay büyüme paternine sahip bireylerin tüm sert doku parametreleri, dikey büyüme paternine sahip bireylere göre istatistiksel olarak anlamlı derecede daha yüksek çıkmıştır. Tüm olgularda sağ ve sol taraf arasında ölçüm ortalamaları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır. Üç boyutlu ölçümler, ön tarafta yer alan kanine göre sağ tarafta olanlar ile sol tarafta olanlar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık tespit edilememiştir. Bütün olgulara bakıldığında; kemik kalınlığı ile yumuşak doku kalınlığı arasında herhangi bir korelasyon bulunamamıştır. Sonuç olarak, üst çenenin yatay yöndeki rotasyonu ile zigomatik kemiğin yatay yöndeki rotasyonu arasında ve kemik kalınlığı ile yumuşak doku kalınlığı arasında korelasyon bulunamamıştır. Bu veriler, sadece gözle bakarak, fotoğraf veya üç boyutlu fotoğraf üzerinden asimetri ve kemik projeksiyonu hakkında yeterli fikir elde etmenin mümkün olmadığını göstermektedir. Materialize Mimics 25.0 (Belçika) programı kullanılarak üst çene ve zigoma bölgesindeki asimetrileri ile zigomatik kemik ve yumuşak dokunun kalınlıklarını ölçmek için tekrarlanabilir yöntemler geliştirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Fasiyal asimetri, zigomatik kemik, üst çene, rotasyon
  • Doctoral Thesis
    Ürdün'deki Orta Sınıf Ailelerin İç Mekân Tasarımı Tercihleri
    (2024) Sinan, Wafa Mohammed Fawaz; Eryıldız, Demet Irklı
    Bu araştırmada, Ürdün'deki orta sınıf konutlarda tasarım tercihleri ve bu tercihlerin ev sakinlerinin psikolojik durumları üzerindeki etkilerini incelemek amaçlanmıştır. Çalışma Ürdünlülerin konut iç mekan tercihlerinin arkasındaki nedenleri, belirlenen ölçütler ile irdelemektedir. Araştırma için, dört ana başlık altında inceleme ölçütleri belirlenmiş ve tez bu ölçütler çerçevesinde kurgulanmıştır.Tanımlanan başluklar: psikolojik faktörler, fiziksel tercihler, sosyal tercihler ve ekonomik faktörlerdir. Tez çalışmasında, bu dört başlık takip edilerek ve alt ölçütler oluşturularak hazırlanan anket ev sahiplerine verilmiş ve yanıtları ile istatistik modellerle irdelenmiştir. Konutlar başkent Amman'dan seçilmiştir. Seçilen konutların alanı Ürdün'de 3-7 kişi arasında değişen orta gelirli aileler için yaygın olan yaklaşık 100 metrekare ile 250 metrekare arasındadır. Araştırma için seçilen evlerin bazıları tek katlı, diğerleri iki katlı binalardaki dairelerdir. Evlerin büyüklüğü ve oda sayısı hemen hemen aynıdır, fark yalnızca kat sayısındadır. İncelenen ve ziyaret edilen evlerin sayısı (15 -20) ev arasındadır. Belirlenen dört üst başlık ve alt başlıkları kullanılarak anketler istatistik olarak değerlendirilmiş ve bulgular iç mekan tercihleri açısından yorumlanmıştır. Araştırmada oturma odaları, banyolar, mutfaklar, yatak odaları, depolar ve balkonlar gibi evlerin iç mekânlarının tasarımını incelenmiş ve tasarım faktörlerinden: sakinlerin tepkileri, duyguları, hatıraları, yere bağlılıkları ve ilgi alanlarına odaklanılmıştır. Konut sakinlerinin evlerindeki konforunu ve mekânlarına aidiyet duygularını artıran nedenler analiz edilmiştir. Ayrıca, Ürdünlülerin konutlarında mobilya, malzeme, renk, aksesuar ve diğer tercihlerinin arkasındaki nedenler incelenmiştir. Anket sonuçlarının analizi ile Ürdün orta sınıf ailesinin iç tasarıma ilişkin tercihlerini seçilen ölçütler çerçevesinde belirlenmiştir. Araştırmanın sonuçları; ailenin gereksinimlerini inceleyebilen ve yaşanacak mekanlar için uygun çözümler uygulayabilen bir iç mekan tasarımcısı ile çalışmanın önemini göstermiştir. Anahtar Kelimeler: İç mekan tasarımı, Ürdün orta sınıfı ev yaşamı, Sakinlerin tercihleri, Mekan seçimi
  • Doctoral Thesis
    Z Kuşağının Ekolojik Ayak İzinin Azaltılmasına Yönelik Farkındalığın ve Çevre Bilincinin Yeşil Tüketime Etkisi: Mehmet Salih Bal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Örneği (İstanbul)
    (2024) Kılıç, Afşin; Gürson, Ali Poyraz
    Bu çalışmanın temel hedefi, Z kuşağının çevreyle ilgili farkındalığı ile ekolojik ayak izini azaltmaya yönelik yeşil tüketim davranışı arasındaki ilişkiyi incelemektir. Bu doğrultuda, Z kuşağında yer alan tüketicilerin çevre bilinci, ekolojik ayak izi farkındalığı ile yeşil tüketim davranışı arasındaki ilişki ve Z kuşağında yer alan tüketicilerin demografik özelliklerine göre (cinsiyet, sınıf, gelir algısı, daha önce çevre bilinci ve sürdürülebilirlik konularında eğitim alma durumu açısından ) çevre bilinci, ekolojik ayak izi farkındalığı ve yeşil tüketim davranışı arasındaki farklılık boyutu incelenmiştir. Araştırmanın temel motivasyonu, küresel ölçekte artan çevresel sorunların daha fazla vurgulanmasıdır. İstanbul Anadolu Yakası Maltepe ilçesinde eğitim- öğretim faaliyetlerini sürdüren Mehmet Salih Bal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğrenim gören 334 öğrenciden yüz yüze anket yoluyla elde edilen veriler , Yapısal Eşitlik Modeli ile incelenerek analiz edilmiştir. Verilerin analizi neticesinde, ekolojik ayak izi farkındalığının yeşil satın alma davranışı üzerinde pozitif yönlü bir etkiye sahip olduğu ve çevre bilincinin yeşil satın alma davranışı üzerinde pozitif yönlü anlamlı bir etkiye sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Katsayı büyükleri bağlamında yeşil satın alma davranışı üzerinde çevre bilincinin ekolojik ayak izi farkındalığına göre daha etkili olduğu belirlenmiştir. Araştırmanın grup farklılıkları analizi neticesinde, cinsiyet grupları açısından kadınlarda yeşil satın alma davranışının erkeklere göre anlamlı şekilde daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Sınıf düzeyleri açısından öğrencilerin çevre bilinci, ekolojik ayak izi farkındalığı ile yeşil satın alma davranışı arasında anlamlı bir farklılığın olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Gelir Seviyesi Açısından ise anlamlı farklılık yeşil satın alma boyutunda belirginleşmiştir. Çevre Bilinci ve Sürdürülebilirlik Üzerine Eğitim Alma Durumları Açısından gerçekleştirilen grup farklılığı analizinde geçmişte çevre bilinci üzerine eğitim almış olan katılımcılarda yeşil satın alma davranışının anlamlı şekilde yüksek çıktığı sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Ekolojik Ayak İzi, Çevre Bilinci, Yeşil Tüketim, Z kuşağı
  • Doctoral Thesis
    Arap Müşterilerde Benliğin Türk Markalarına Yönelik Tutum Üzerindeki Etkisinin Araştırılması
    (2024) Abumandıl, Nıdal J. S.; Çengel, Özgür
    Arap tüketiciler Türkiye pazarının hayati bir segmentini oluşturuyor. Arap tüketiciler için benlik kavramı, ürünlere yönelik tutumu oluşturan çok önemli bir araçtır. Pek çok Türk markası, Arap tüketiciler de dahil olmak üzere dünyanın her yerindeki tüketicileri hedef alıyor. Önceki çalışmalarda Arap tüketicilerin Türk markalarına yönelik tutumunun nasıl şekillendiği konusuna yeterince önem verilmemişti. Bu çalışma, benlik kavramının sosyal tüketimi (motivasyon ve tutumu) nasıl açıkladığını Türk markaları açısından incelemeyi amaçlamaktadır. Daha spesifik olarak önerilen çalışma, benlik kavramı, Referans grubu, materyalizm ve din gibi sosyo-psikolojik değişkenlerin Türk markalarını satın almaya yönelik tutum üzerindeki etkisini incelemeyi, cinsiyet, coğrafi konum, gelir ve gelir gibi demografik değişkenlerin etkisini araştırmayı amaçlamaktadır. Bu çalışmanın bulgularına dayanarak aile büyüklüğünün Türk markalarını satın almaya yönelik tutum üzerindeki etkisini incelemek ve yerel ve küresel pazarlama yöneticilerine çıkarımlar sağlamak. Türkiye'de seçilen 4 şehirden 378 Arap tüketiciden veri toplandı. Çalışma verilerini analiz etmek için hiyerarşik regresyon kullanıldı; ANOVA testi sonuçları, sosyo-psikolojik değişkenlerin yani benlik kavramı, Referans grubu, materyalizm ve dinin Arap tüketicilerin Türk markalarına yönelik tutumları üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkiye sahip olduğunu göstermiştir. Ayrıca cinsiyet, gelir, lokasyon ve aile büyüklüğü gibi demografik değişkenler de Arap tüketicilerin Türk markalarına karşı tutumunu etkilemektedir. Her bir öncül değişkenin (tutum, Referans grubu, motivasyon, benlik kavramı, din, materyalizm) Arap tüketiciler arasında Türk markalarına yönelik tutum üzerindeki etkisini araştırmak için doğrusal regresyon gerçekleştirdik. Benlik kavramı, Referans grubu ve materyalizm, Arap tüketicilerin Türk markalarına yönelik tutumları üzerinde istatistiksel olarak pozitif ve anlamlı bir etkiye sahiptir. Genel olarak, bu çalışmanın sonuçları, Arap tüketicilerin kendilerini anlamalarını ve Türk markalarına yönelik tutumlarını, benlik kavramı, Referans grubu ve materyalizm gibi sosyo-psikolojik değişkenler tarafından yönlendirilen bir girişimdir. Genel olarak Arap tüketiciler Türk markalarını tanımayanlara göre daha net takdir ediyor.
  • Doctoral Thesis
    Hizmet Kalitesinin ve Motivasyon Faktörlerinin İstanbul'da Yabancı Turist Memnuniyeti ve Sadakati Üzerindeki Etkisi
    (2024) Alhusaını, Majdı Hanı; Çengel, Özgür
    Tüketicilerin aldıkları hizmetin kalitesini nasıl değerlendirdiklerini anlamak ve sadakatlerini etkileyen faktörleri anlamak son derece önemlidir. Bu araştırma, motivasyon faktörlerinin ve hizmet kalitesinin turist memnuniyeti ve sadakati üzerindeki etkisini keşfetmeyi amaçlamaktadır. Araştırma, 413 turist yanıtından elde edilen verileri kullanarak tek yönlü varyans analizi, doğrulayıcı faktör analizi, yapısal eşitlik modelleme ve bootstrapping gibi çeşitli istatistiksel teknikleri kullanarak analiz etmiştir. Araştırma, turist memnuniyetinin motivasyon faktörlerinin çekme etkisi ve dokunulabilirlik, güvenilirlik, duyarlılık, güvence ve empati gibi hizmet kalitesi boyutları tarafından olumlu yönde etkilendiğini ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, itme faktörünün turist memnuniyeti üzerinde önemli bir etkisi olmadığı bulunmuştur. Ayrıca, araştırma, turist memnuniyetinin bağımsız faktörler ve turist sadakati arasında tam bir aracı olarak hizmet vermektedir. Dahası, araştırma, belirli demografik değişkenlerin, turistlerin hizmet mükemmelliği, motivasyon faktörleri, turist memnuniyeti ve bağlılık konularındaki bakış açılarını etkilediğini belirlemektedir. Dolayısıyla, bu çalışmanın bulguları, turistik destinasyonların hizmetlerini, turistlerin ihtiyaç ve tercihleriyle daha iyi uyumlu hale getirmek için değerli içgörüler sunabilir.
  • Doctoral Thesis
    Üniversitelerde Yükseköğretim Kültürü ile Örgütsel Demokrasi Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
    (2024) Ünsal, Yıldız; Baskan, Gülsün Atanur
    Bu araştırmanın amacı; üniversitelerde yükseköğretim kültürü ile örgütsel demokrasi arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Araştırmanın değişkenlerine ilişkin öğretim elemanlarının algılarının cinsiyet, medeni durum, üniversite, fakülte, yaş ve kıdem değişkenlerine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediği incelenmiştir. Araştırmaya 2021-2022 eğitim ve öğretim yılında Türkiye'nin Marmara bölgesinde bulunan ve bünyesinde güzel sanatlar, mühendislik ve iktisadi ve idari bilimler fakülteleri bulunan Marmara Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi ve Trakya Üniversitesinde görev yapmakta olan 400 öğretim elemanı (profesör, doçent, dr öğretim üyesi ve araştırma görevlileri) katılmıştır. Araştırma ilişkisel tarama modelinde tasarlanmıştır. Çalışmada 'Yükseköğretim Kültürü Ölçeği', ve 'Örgütsel Demokrasi Ölçeği' kullanılmıştır. Öğretim elemanlarının yükseköğretim kültürüne ait algıları ile örgütsel demokrasi algıları ortalama ve standart sapma puanlarıyla sunulmuş olup ve çeşitli değişkenlere göre farklılaşıp farklılaşmama durumu normallik testleri sonucunda çözümlenmiştir. Araştırmada toplanan verilerin betimsel istatistikleri için Pearson korelasyon katsayısı, T-Testi, regresyon analizi ve ANOVA testleri kullanılmıştır. Araştırma kapsamında yapılan analizler sonucunda Likert formatında oluşturulan ölçeklerde elde edilen puanlar sonucu öğretim elemanlarının yükseköğretim kültürü algıları ve örgütsel demokrasi algılarının orta seviyede olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca öğretim elemanlarının yükseköğretim kültürü ve örgütsel demokrasiye ait algılarının medeni durum, unvan, üniversite, yaş ve kıdeme göre farklılık gösterdiği saptanmıştır. Bununla birlikte, korelasyon analizi sonucuna göre öğretim elemanlarının yükseköğretim kültürü ve örgütsel demokrasi algı düzeyi arasında pozitif yönde, yüksek düzeyde ve anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Son olarak yükseköğretim kültürünün boyutlarından olan dışsal uyum ve temel varsayımlar boyutunun örgütsel demokrasinin anlamlı yordayıcısı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.