Doktora Tezleri / Phd Degree Theses
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14517/23
Browse
Recent Submissions
Doctoral Thesis Yaşlı bireylerin yerel yönetim sağlık hizmetlerini değerlendirmeleri ve beklentileri: Kadıköy örneği(2023) Aslan, Zeynep Özen; Ünal, ErdinçTüm dünyada ortalama yaşam süresi uzamaktadır. Nüfusun yaşlanması yirmi birinci yüzyılın en önemli olgularından biridir. Bu çalışmada yaşlı nüfus oranı yüksek olan İstanbul Kadıköy ilçesinde yaşayan 65 ve üzeri yaş grubundaki kişilerin, yerel yönetimin sunmuş olduğu sağlık hizmetlerini ve sağlıkla ilişkili hizmetleri nasıl değerlendirdikleri, aynı zamanda yerel yönetimden beklentilerinin neler olduğu ve ne ölçüde karşılandığı ortaya konulmuştur. Karma yöntemdeki bu araştırmanın nicel bölümü için örneklem Salant ve Dillman'nın (1994) belirlediği formülle hesaplanmış ve 400 kişiye anket uygulanmıştır. Nitel kısımda ise 15 katılımcı ile derinlemesine görüşme yapılmıştır. Anket verilerinin sonuçlarının değerlendirilmesi için SPSS 26.0 programı kullanılmış olup, nicel bulgular betimleyici istatistiksel analizle (ortalama, standart sapma) ve non parametrik testlerle (Ki-kare) değerlendirilmiştr. Nitel kısımda ise tümevarımsal nitel analiz yapılmıştır. Çalışmada hasta transfer hizmetlerinin, diş sağlığı, sağlık taramaları, laboratuvar ve poliklinik hizmetlerinin kullanım oranlarının düşük olduğu görülmüştür. Bunun yanında; eşlerini kaybeden kadınların sosyallikten uzak birhayat sürdükleri, sağlık hizmetlerinini yoğun kullandıkları ve romatizma/depresyona daha yüksek oranda sahip oldukları belirtilmiştir. Erkeklerin daha fazla konut mülkiyetine sahip oldukları, istihdam ve eğitim durumlarının kadınlara oranla yüksek olduğu belirlenmiştir. Yol, kaldırım, aydınlatma ve spor ortamları oluşturma gibi sağlıkla ilişkili belediye hizmetlerini kadınların erkeklere oranla daha fazla yeterli bulduğu görülmüştür. Yaşlıların talepleri arasında sağlık danışmanlığı, evde sağlık ve bakım, temizlik ve alışveriş desteği, sağlık kuruluşuna giderken refaketçi, kültürel faaliyetlere katılımda öncelik ile gelişim kurslarının yaygınlaştırılması öne çıkmaktadır. Yalnız yaşayan yaşlılar, acil durumda acil çağrı sistemi bulunmasının öneminibelirtmişlerdir. Belediyelerden iyi bir organizasyon yapısı oluşturarak yaşlıların isteklerini karşılama çabası içinde olmaları beklenmektedir. Yaşlı sağlığı hizmetleri halk sağlığının geliştirilmesi açısından daha da önemsenmeli ve bu doğrultuda yerelde yapılan hizmetler dünya örnekleri de incelenerek geliştirilmelidir. Anahtar kelimeler: Yaşlı sağlığı, yerel yönetim, aktif yaşlanma, demografik değişim.Doctoral Thesis İzotretinoin tedavisi gören bireylere uygulanan Akdeniz diyeti ve düşük kolesterollü diyetin serum lipid seviyelerine etkisi(2024) Şensoy, Funda; Şensoy, Funda; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and Dieteticsİzotretinoin, 1982 yılında FDA tarafından onaylanan ve şiddetli akne tedavisinde oral olarak kullanılan en etkili ilaçtır. İzotretinoin tedavisinin sıklıkla görülen etkilerinden birisi sekonder hiperlipidemidir. Bu tez çalışması, izotretinoin tedavisi gören bireylerde ortaya çıkabilen serum lipid değerlerindeki yükselişin Akdeniz diyeti ve düşük kolesterollü diyet ile önlenebilirliğini araştırmak amacıyla tasarlanmış ve yürütülmüştür. Araştırma, kurum izni ve etik kurul süreçlerinin tamamlanmasının ardından Nisan 2023 – Mayıs 2024 tarihleri arasında akne vulgaris tedavisi için izotretinoin tedavisi gören ve diyet polikliniğine araştırma için başvuran gönüllü katılımcılarla gerçekleştirilmiştir. Araştırma Akdeniz diyeti grubu, düşük kolesterollü diyet grubu ve kontrol grubu olmak üzere 3 ayrı grupta 46 gönüllü katılımcı ile tamamlanmıştır. Tüm gruplardaki hastaların yapılmış olan rutin testleri aracılığıyla serum lipid değerleri takip edilmiştir. Diyet öncesi ve sonrasında yapılan değerlendirmeler sonucunda, 3. ayda Akdeniz diyeti ve düşük kolesterollü diyet gruplarının LDL-K ve toplam kolesterol değerleri, kontrol grubundan anlamlı olarak düşük bulunmuştur (p<0,05). Tüm grupların toplam kolesterol değeri başlangıca göre yüksek bulunmuştur (p<0,05) Grupların 3.aydaki trigliserit değerleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (p>0,05). Trigliserit değerlerinde grup içi yükselişler sadece kontrol grubunda anlamlı bulunmuştur (p<0,05). Tüm grupların HDL-K değerlerinde anlamlı bir farklılık tespit edilmemiştir (p>0,05). Tüm grupların AST ve ALT değerlerinde anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (p>0,05). Düşük kolesterollü diyet grubunda diyetin A vitamini içeriği azaldıkça, toplam kolesterol değerinin yükseldiği bulunmuştur (p<0,05). Sonuçlar, izotretinoin tedavisi sırasında uygulanan Akdeniz diyeti ve düşük kolesterollü diyetin, serum lipidlerindeki değişimleri azaltabileceğini göstermiştir.Doctoral Thesis Restoran işletmelerinde çalışanların iş doyumu ve iş-aile çatışma algılarının işten ayrılma niyetine etkisinde lider-üye etkileşiminin aracılık rolü(2024) Bahçeci, Murat; Yozgat, UğurBu araştırma, Türkiye'de faaliyet gösteren restoran işletmelerinde çalışanların iş doyumu, iş-aile çatışması ve lider-üye etkileşimi arasındaki ilişkileri ve bu değişkenlerin işten ayrılma niyeti üzerindeki etkilerini detaylıca incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırma kapsamında, orta ve büyük ölçekli restoranlarda çalışan 704 kişiden elde edilen veriler, Yapısal Eşitlik Modellemesi (YEM) ve ileri düzey istatistiksel analiz teknikleri kullanılarak değerlendirilmiştir. Elde edilen sonuçlar, lider-üye etkileşiminin çalışanların iş doyumunu belirgin şekilde artırdığını ve bu etkileşimin işten ayrılma niyetini azalttığını göstermektedir. Ayrıca, iş doyumu yüksek olan bireylerde iş-aile çatışmasının daha düşük seviyelerde olduğu tespit edilmiştir, bu da iş ve özel hayat arasında sağlanan dengenin çalışan memnuniyeti üzerinde pozitif etkiler yarattığını işaret etmektedir. Bu bulgular, restoran işletmelerinin insan kaynakları stratejilerini geliştirirken, liderlik kalitesi ve iş-aile dengesi gibi faktörlere odaklanmalarının önemini vurgulamakta; işten ayrılma oranlarını azaltma ve çalışan bağlılığını artırma potansiyelini ortaya koymaktadır. Bu çalışma, Türkiye restoran sektöründeki insan kaynakları yönetimi uygulamalarına yönelik stratejik katkılar sağlamakla birlikte, sektörün rekabet üstünlüğünü artırmak adına önemli öneriler sunmaktadır. Anahtar Kelimeler : İş Doyumu, Lider-Üye Etkileşimi, İş-Aile Çatışması, İşten Ayrılma Niyeti, Restoran İşletmeleri, Restoran SektörüDoctoral Thesis Konkordato sürecinde borca batıklığın tespiti konusunda konkordato komiserlerinin yetkinliğinin araştırılması(2024) Kepir, Hakan; Taştan, Hakanİflas ertelemenin yürürlükten kaldırılması ile bunun yerini konkordato almıştır. Konkordato; borçlarını ödeyemeyecek durumda olan borçluların, borçlarının yeniden yapılandırılması olarak tanımlanmaktadır. Konkordatoda iflas ertelemeden farklı olarak alacaklıların söz sahibi olduğu tespit edilmiştir. Farklı nedenlerle konkordato başvurusu reddedilen borçluların konkordato süreçlerinin iflasla sonuçlanması da muhtemel olarak görülmektedir. Konkordatonun iflas ile sonuçlanabilmesi için borçluların borca batık olması gerekmektedir. Bu nedenle konkordato sürecinde borca batıklığın tespiti büyük önem taşımaktadır. Konkordato süreci içerisinde borca batıklığın tespiti Konkordato Komiser Heyeti veya Muhasebe Meslek Mensubu olan bilirkişilerin hazırlamış olduğu rayici değer bilanço üzerinden gerçekleşmektedir. Yapmış olduğumuz çalışmanın amacı; konkordato sürecinde borca batıklığın tespit edilmesi konusunda Konkordato Komiserliğinin yetkinliğinin incelenmesi olarak belirlenmiştir. Bu nedenle Konkordato Komiserlerine bu yetkinliğin belirlenmesi için bir anket formu yöneltilerek, Türkiye çapında 310 Konkordato Komiserinin bu ankete cevap vermesi saplanmıştır. Konkordato Komiserlerinin konkordato süreci içerisinde borca batıklığın tespiti konusunda yetkinliklerinin belirlenmesine yönelik olarak yapılmış olan analiz sonucunda Konkordato Komiserlerinin borca batıklığın tespitindeki yetkinliğinin yaş, cinsiyet ve eğitim durumu ile ilişkisinin olmadığı, meslek, meslekte çalışma süresi, görev yapılan il ve daha önce Konkordato Komiserliği yapmış olma durumu ile ilişkili olduğu belirlenmiştir.Doctoral Thesis Liderlik tarzlarının algılanan örgütsel performans ve örgütsel etkililik üzerindeki etkisi: Lübnan sanayi sektöründe inovasyon kültürünün aracılık rolü(2024) Koçer Durmaz, Canan; Durmaz, Canan Koçer; İşletme / Business AdministrationŞirketlerin etkinlik ve performanslarını sürekli olarak artırmaları son derece önemlidir. Rekabetçi piyasada karşılaşılan zorlukların üstesinden gelmek için işletmelerin performanslarını sürekli olarak yükseltmeye çalışmaları gerekmektedir. Doğru insanların doğru zamanlarda doğru görevlerle stratejik olarak uyumlu hale getirilmesi hayati önem taşır. Bu çalışma, liderlik tarzları ile algılanan örgütsel performans ve örgütsel etkililik arasındaki arabuluculuk rolünü incelemeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla, Lübnan endüstriyel sektöründe bir vaka çalışması seçilmiştir, bu da özellikle Lübnan'ın şu anda ciddi ekonomik endişelerle karşı karşıya olduğu göz önüne alındığında, bu sektörün verimliliğinin geliştirilmesine yardımcı olabilir. Bu çalışma, karizma, ilham verici motivasyon, entelektüel uyarılma ve bireysel düşünme gibi dönüşümcü liderlik özellikleri ile yönetim-by-exception ve koşullu ödül gibi dönüşümcü olmayan liderlik bileşenleri arasındaki karmaşık ilişkileri keşfetmeyi amaçlamaktadır. Bu ilişkilerin örgütsel performans ve etkililik üzerindeki toplu etkilerini ayırt etmek amacıyla. Bu çalışma, Lübnan Gümrük Genel Müdürlüğü'nde çalışan 384 Lübnan firmasının çalışanları üzerinde uygulanan nicel çıkarımsal bir araştırmadır. Bu örneklem, Lübnan endüstriyel sektörünü temsil eder ve 4.700'den fazla şirketi ve 318.000 çalışanı kapsar ve GSYİH'nın yaklaşık %8'ini (4,2 milyar ABD doları) oluşturur ve yerel işgücünün %20'sini istihdam eder. Bu araştırmanın sonuçları, bu çalışmada incelenen dönüşümcü liderlik ve dönüşümcü olmayan liderlik değişkenlerinin, organizasyonun yenilik kapasitesini önemli ölçüde teşvik etme ve uzun vadeli performansı ve etkililiği artırma potansiyeline sahip olduğunu göstermektedir. Yenilik kültürü, bağımsız değişkenler ile bağımlı değişkenler arasındaki ilişkiyi arabulucu olarak kabul edilir ve algılanan örgütsel performansı ve örgütsel etkililiği şekillendirerek ve sağlamlaştırarak ortaya çıkar. Çalışmanın bulguları, yenilik kültürünün, dönüşümcü liderlik ve dönüşümcü olmayan liderlik faktörlerinin, Lübnan endüstriyel sektöründe yüksek performansı ve etkililiği teşvik etmede önemli etkilerinin altını çizmektedir, bu da onları ihtiyaç duyanlar için kolayca erişilebilir kılmaktadır.Doctoral Thesis İlkokul müdürlerinin yönetim güvenilirliği davranışları ile öğretmenlerin iş doyumları arasındaki ilişkinin incelenmesi(2024) Köklü, Muharrem; Köklü, Muharrem; Eğitim Bilimleri / Educational SciencesBu araştırmada ilkokul müdürlerinin yönetim güvenilirliği davranışları ile öğretmenlerin iş doyumu arasındaki ilişkinin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Bu doğrultuda ilkokullarda çalışan öğretmenlere yönetim güvenilirliği davranış ölçeği ve iş doyumu ölçeği uygulanmıştır. Araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın evreni 2021-2022 eğitim öğretim yılında Şişli, Beşiktaş, Kağıthane, Beyoğlu, Sarıyer, Beşiktaş ilçelerinde resmi ilkokullarda görev yapan ilkokul öğretmenleridir. Araştırmanın örneklemini basit tesadüfi örnekleme yöntemiyle seçilen 564 ilkokul öğretmeni oluşturmuştur. Araştırmanın verileri; araştırmacı ve danışman tarafından geliştirilen kişisel bilgi formu, yönetim güvenilirliği davranış ölçeği ve Minnesaota iş doyum ölçeği ile toplanmıştır. Veriler betimsel istatistikler (aritmetik ortalama, standart sapma) ve anlam çıkarıcı istatistikler (t-Testi, tek yönlü varyans analizi ve Pearson Korelayon) ile çözümlenmiştir. Araştırma sonucuna göre okul müdürlerinin yönetim güvenilirliği davranışları ile öğretmenlerin iş doyumunu arasında anlamlı ve pozitif yönlü bir ilişki olduğu görülmüştür.Doctoral Thesis Ketojenik diyet tedavisi uygulanan epilepsili pediatrik hastaların idrar, kan ve nefes keton ölçümlerinin karşılaştırılması(2024) Yıldırım, Hayriye; Alphan, Müveddet EmelBu araştırma, ketojenik diyet tedavisi alan pediatrik epilepsili hastalara uygulanan tıbbi beslenme tedavisinin etkinliğini kan, idrar ve nefes parametrelerini ölçerek değerlendirmek ve birbirleri arasındaki korelasyonu görmek amacıyla gerçekleştirilmiş deneysel müdahale çalışmasıdır. Araştırma 01/04/2022-28/12/2022 tarihleri arasında İstanbul İli Pendik İlçesi'nde Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ketojenik Diyet Polikliniği'ne gelen %66,7'i erkek ve %33,3'si kız olmak üzere toplam 9 pediatrik epilepsili hasta ile yürütülmüştür. Katılımcıların yaş ortalamaları 8,00±2,83 yıldır. Hastalara ve ebeveynlerine gönüllü onam formu doldurulduktan sonra genel bilgiler formu ve hasta değerlendirme anketi uygulanmış, antropometrik ve biyokimyasal ölçümlere dayanılarak tıbbi beslenme tedavisi planlanmıştır. Ayrıca hastalardan her gün olacak şekilde kan, idrar ve nefes test sonuçları ile açlık kan glukozu bulguları alınarak bu veriler arasındaki ilişki değerlendirilmiştir. Katılımcıların 30 günlük ölçümleri sonucunda hesaplanan ortalama Beta-hidroksibütirik asit (BHBA) değeri 3,30±0,35 mmol/L, idrardaki asetoasetik asit (AcAcA) seviyesi 33,39±8,01 mmol/L, nefesten ölçülen aseton seviyesi 0,23±0,02 mmol/L ve Açlık Kan Şekeri ortalaması (AKŞ) 84,02±3,21 mg/dL olup, haftalar ilerledikçe ortalamaların arttığı ve bu artışın istatistiksel olarak anlamlı olduğu bulunmuştur. Ketojenik diyet uygulanan süre boyunca idrar AcAcA ve aseton seviyeleri arasında pozitif yönde kuvvetli düzeyde ve anlamlı bir korelasyon saptandı (r=0,701; p<0,05). Buna göre ketojenik diyet uygulandığı sürece idrardaki keton seviyesi arttıkça nefesteki aseton seviyesi de artmaktadır. Sonuç olarak; ketojenik diyet tedavisi alan hastalarda diyetin uygulanırlığını değerlendirmek için kan, idrar ve nefeste keton değerlerinin ölçülmesi ve non-invaziv bir yöntem olan nefeste aseton değerlerinin izlemde kullanılabilirliği bu çalışmada ortaya konmuştur. İdrar ve nefes keton ölçümleri birbirleri yerine kullanılabilecek alternatif seçenekler olup, kan keton ölçümlerini destekleyici yöntemler olarak kullanılabilir. Uygun biyobelirteçlerle ketozun izlenmesi konusunda daha geniş kapsamlı araştırmalara ihtiyaç vardır. Anahtar Kelimeler: Ketojenik Diyet Tedavisi, Epilepsi, Keton, Aseton, Asetoasetik Asit, Beta- Hidroksibütirik Asit, Açlık Kan GlukozuDoctoral Thesis Libya Bingazi şehrinde seçilen mahallelerin gelişim sürecinin fiziksel ve sosyal etkileşimi(2024) Aksulu, Behiye Işık; Aksulu, Behiye Işık; Aysu, Mehmet Emre; Mimarlık / ArchitectureBu çalışma, Libya Bingazi'deki şehir büyümesinin çeşitli karmaşık faktörlerini kapsamlı bir şekilde incelemekte olup, özellikle sosyo ve çevresel faktörlerin etkileşimine vurgu yapmaktadır. Mahalleler, insanlar arasında sosyal uyumu teşvik edebilecek, etkili iletişimi ve toplum içindeki genel memnuniyeti sağlayabilecek yerler olarak değerlendirilmektedir. Bu durum, fiziksel çevre ve onun sosyal yapısı üzerindeki etkisiyle yakından ilişkilidir. Mahalledeki sosyal özellikler, yaşam kalitesini artırmada önemli bir rol oynamaktadır. Bu unsurlar, yapılı çevre gibi fiziksel yapının yanı sıra, yapılı çevrenin toplumda uyandırdığı duygular ve algılar gibi fiziksel olmayan unsurları da kapsamaktadır. Üretken ve uyumlu bir sosyal yaşam için yararlı bir ortam oluşturmak amacıyla grup tasarımının olumlu sosyal yönlerini kabul etmek çok önemlidir. Bu, küçük bir konut birimi (mahalle) içinde uygun etkileşim ve homojenliğin sağlanmasına vurgu yaparak başarılabilir. Çalışma, fiziksel çevrenin sosyal faktörler üzerindeki etkisini vurgulamakta ve kültürel ve ekonomik bileşenlere duyarlı gelişim stratejilerini savunmaktadır. Çalışma, fiziksel altyapı ile sosyal yapı arasındaki kayda değer ilişkiyi ve sosyal etkileşimi teşvik etmek, güvenlik ve korunmayı sağlamak, aidiyet duygusunu pekiştirmek, mahalle memnuniyeti ve topluluk birliğini teşvik etmek için karma kullanıma, tesislerin mevcudiyetine ve erişim kolaylığına sahip olmanın önemini ve topluluğun planlama sürecine dahil edilmesinin önemini, kentsel gelişimin, sakinlerin özel ihtiyaç ve arzularıyla eşleştirilmesi gerekliliğini vurgulamaktadır. Tez kentsel planlamanın kalıcı etkileri üzerine gelecekteki araştırmalar için bir çerçeve oluşturmakta ve farklı Arap şehirlerinin karşılaştırmalı bir incelemesini sunmaktadır. Bu yöntem, sadece fiziksel durumu artırmakla kalmayıp aynı zamanda sosyal yapıyı da teşvik eden, topluluk refahını artıran ve canlı, varlığını sürdürebilen kentsel alanların yaratılmasına katkıda bulunan kentsel ortamların inşa edilmesinin kritik önemini vurgulamaktadır.Doctoral Thesis Çeşitliliği yönetmek: İnşaat alanında çalışanların performansı üzerindeki etkisi, Lübnan örneği(2024) Tahech, Mohamad Al; Yozgat, UğurGeçmiş, ahlak ve din çeşitliliği nedeniyle inşaat sektöründe çalışanlar kendi aralarındaki iletişimde sorunlar yaşamaktadır. Bu durumda yöneticilerin bu tür sorunları önleme, önleme, daha büyük ve karmaşık hale gelmeden doğrudan çözmeye çalışma becerilerini göstermeleri ve kanıtlamaları gerekmektedir. Bu araştırma problemi üzerinde çalışmak için araştırmacı, niceliksel metodolojiyi kullanarak Kuzey Lübnan'daki inşaat sektöründe çalışan çalışanlara ve işçilere bir anket dağıtarak bilgi ve veri topladı.Doctoral Thesis Eski Musul şehirinde geleneksel mekansal sistemin koruma metodolojisi(2024) Aksulu, Behiye Işık; Aksulu, Behiye Isik; Mimarlık / ArchitecturePek çok tarihi ve kültürel mirası barındıran kent, çeşitli doğal ve beşeri etkenler nedeniyle sürekli olarak bozulma ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmış, bu durum mimari değeri yüksek pek çok tarihi yapının kaybına neden olmuştur. Böylece doğal afetler, sürekli savaşlar ve bakımsızlık nedeniyle pek çok tarihi kent kültürel kimliğini kaybetmiştir. Mimarlık, kültürel ve toplumsal değerlerin gerçek bir yansımasıdır ve fiziksel bir yapının yokluğu ve yok olması, mekânın toplumsal yapısının, kültürel kimliğinin ve kolektif hafızasının da yok olması anlamına gelir. Eski Musul şehri, çeşitli sosyal, kültürel ve mimari mirasa sahip en önemli tarihi şehirlerden biri olarak kabul edilir. Şehrin kuruluşundan bu yana yerleşen farklı millet ve dinleri bünyesinde barındırmaktadır. Sağlam ve uyumlu komşuluk bağları onları birbirine bağlar. Tatilleri ve etkinlikleri paylaşırlar. Kendilerini farklı kılan dini gelenek ve görenekleri taşırlar ve şehri karakterize eden gelenek ve sosyal davranışları paylaşırlar. Kentin varlık sürecinde pek çok farklı süreç yaşayan Musul, sosyal özelliğin yanı sıra geleneksel unsurlarını, onu farklı kılan sosyal ve mimari çeşitliliğinin kaybıyla sonuçlanan savaş karşı karşıya kaldığı son deneyimdi. Bu nedenle, kültürel mirasla ilgilenen uluslararası ve yerel kuruluşlar, kentin restore edilmesi ve yok olmaktan kurtarılması konusuna önem vermesi gerekmektedir. Öte yandan kentsel korumanın amacı, II. Dünya Savaşı sonrasında kentlerin ve tarihi varlıkların yok olmasını azaltmak, yok olan tarihi yeniden canlandırmak ve kimliği korumak amacıyla birçok kentin, tarihi ve miras eserinin yok edilmesini önlemektir. Tarihi ve miras değeri olan şehirler.binalar ve yapılar ile ilgili genel koşulları tanımlayan belirli temeller ve uluslararası sözleşmeler oluşturarak, tarihi kentlerin devamlılığını ve hayatta kalmasını sağlayan, sürekli düşüş ve yok oluş belirtilerini durduran ve mirasla sürekli iletişimi sağlayan birçok farklı koruma yöntem ve stratejisini benimsemiştir. Öte yandan toplulukların kültürel kimlikleri de mekânın fiziksel çevresinin şekillenmesine katkı sağlamaktadır. Tarihi yapılar ve şehirler toplumun gelenek, görenek ve kültürel inançlarını yansıttığı için fiziksel yapıyla yakından ilgilidir. Toplumu korumak, mekanı korumanın ön şartıdır. Mekanı korumak, kişi ve mekan arasındaki ilişkiyi korumakla başlar. Bu ilişki konut birimi içerisinde başlamaktadır. Aile, toplumun çekirdeği, sosyal yapının temel birimi ve nesiller arası kültürel ve sosyal kimliğin ilk taşıyıcısı olarak kabul edilir. Bu çalışma, eski şehrin kültürel ve maddi mirasının korunması çerçevesinde korunması ve yaşatılması gereken, eski şehrin kültürel, sosyal ve maddi mirasının inşasında temel birim olarak eski Musul kentindeki geleneksel evlere odaklanmaktadır. şehir. Musul'daki geleneksel evlerin mimari ve sosyal yapısına ilişkin net bir algının olmayışı, bize koruma metodolojisi konusunda yol gösterici olabilir. Araştırmanın amacı, savaş sonrası Musul tarihi kentinin zengin kültürel mirasını korumak için oluşan mimari ve sosyal yönlerin analiz edilmesi, konut birimindeki mimari ve sosyal unsurlar arasındaki ilişkinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle sonuçlanan bir yöntem geliştirmek hedeflenmiştir. Araştırmanın amacına ulaşmak için, konut biriminin fiziksel ve sosyal özelliklerinin (toplumsal yapı) analiz edildiği konut biriminin yapısal analizi aşaması da dahil olmak üzere üç ana aşamaya ayrılan bir dizi araştırma adımı esas alınmıştır. Geleneksel evlerin mimari yönleri ve kapasiteleri ile ilgili sorunları teşhis etmek için analiz edilir ve bilinir. İkinci aşama, toplanan verilerin ve çalışma için seçilen kentsel gerçekliğin değerlendirildiği, eski kentin mimari, kültürel ve sosyal açıdan geçirdiği değişimlerin belirlendiği değerlendirme aşamasını, ardından karar verme aşamasını temsil etmektedir. Optimum stratejiye ulaşmak için problem belirli mimari, sosyal, tarihsel ve ekonomik kavramlara göre yeniden formüle edilip, Tarihi kentin kültürel ve mimari kimliğinin korunmasına yönelik olası koruma stratejilerine karar verilerek olası sonuçları ortaya konulmaktadır. Geleneksel evlerin analizi sonucunda eski kentin kültürel ve maddi mirasını doğrudan ve dolaylı düzeyleriyle korumak için kullanılan stratejilerin birbiriyle örtüştüğü ve aynı zamanda toplanan verilerin niteliğine göre takip edildiği ortaya çıkmıştır. Geleneksel evler, koruma süreçlerinde karar verme aşamasının yanı sıra kullanılan koruma yöntemini de belirler. Geleneksel şehirde, verilere ve onun yönetimine dayalı. Sonuçlar öz olarak ' Eski Musul Şehri'ndeki Çeşitlilik ve Mimari Zenginlik, Şehirdeki Sosyal ve Kültürel Çeşitlilikten kaynaklanmaktadır, 1. Konut birimi, Mimari ve Sosyal birimden oluşur, 2. Aile ve Kullanıcı' şeklindeki ana araştırma hipotezini desteklemektedir, 3. geleneksel Kent, mimari ve sosyal yönlerin korunmasında önemli bir role sahiptir'. Anahtar Kelimeler: Geleneksel evler, sosyal yapı, mimari yapı, koruma, eski Musul şehri.Doctoral Thesis Ramazan orucunun bireylerin bağırsak mikrobiyotası ve yağ asidi bağlayıcı protein 4 (FABP4) üzerine etkisi(2024) Seylam Küşümler, Aylin; Küşümler, Aylin Seylam; Karakan, Tarkan; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and DieteticsAralıklı oruç uygulamaları temelde ne yenildiğinden ziyade ne zaman yenildiğine odaklanan beslenme stratejileridir. Aralıklı oruç uygulamalarının birçok metabolik hastalıktaki etkinliği biliniyor olsa da özellikle mikrobiyotaya etkisi ve altında yatan mekanizması henüz netlik kazanabilmiş değildir. Bu çalışmanın amacı aralıklı oruç uygulamalarından biri olan Ramazan orucunun bireylerin antropometrik ölçümleri (vücut ağırlığı, BKİ, bel çevresi, kalça çevresi, boyun çevresi, bel/kalça oranı, bel/boy oranı), bağırsak mikrobiyotası, karaciğer fonksiyon testleri (ALT, AST ve GGT), CRP, kan lipit profili (HDL-C, LDL-C, TG ve Total-C) ve yağ asidi bağlayıcı protein 4 (FABP4) üzerine etkinliğini araştırmaktır. Bu çalışma 23 Mart 2023 – 20 Nisan 2023 tarihleri arasına denk gelen 29 günlük Ramazan ayı boyunca şafaktan gün batımına kadar ortalama 14-15 saat aralıksız oruç tutan ve çalışmaya dahil edilme kriterlerine uyan 6 fazla kilolu ve 4 şişman olmak üzere toplamda 10 gönüllü erkek birey ile yürütülmüştür. Çalışma kapsamında katılımcıların Ramazan öncesi ve Ramazan dönemi beslenme ve fiziksel aktivite durumları sorgulanmıştır. Ayrıca Ramazan öncesi ve sonrası antropometrik ölçümleri, dışkı örneklerinden 16S rRNA dizilimi ile bağırsak mikrobiyotası, kan örneklerinden ALT, AST, GGT, CRP, HDL-C, LDL-C, TG, Total-C ve FABP4 seviyeleri değerlendirilmiştir. Katılımcılar Ramazan öncesi ve Ramazan dönemi beslenme ve fiziksel aktivite değerlerini korumalarına rağmen bağırsak mikrobiyotasında Ramazan sonunda alfa ve beta çeşitlilikte anlamlı bir artış görülmüştür (p<0.05). Ek olarak F/B oranı, Firmicutes filumu, Clostridia sınıfı, Clostridiales takımı ve Ruminococcaceace ailesinde istatistiksel olarak anlamlı düzeyde düşüş; Bacteroidetes ve Proteobacteria filumları, Bacteroidia, Alphaproteobacteria ve Erysipelotrichi sınıfları, Bacteroidales, Erysipelotrichales ve Actinomycetales takımlarında, Erysipelotrichaceae ailesinde ve Prevotella cinsinde istatistiksel olarak anlamlı bir artış gözlenmiştir. Ramazan sonunda ortalama 2,3±0,99 kg ağırlık kaybı sağlayan katılımcıların HDL-C'de anlamlı bir artış, TG seviyelerinde anlamlı bir düşüş gözlenmiştir (p<0,05). FABP4 seviyeleri oruç sonrasında düşmüş olsa da bu fark istatistiksel olarak anlamlı değildir (p>0,05). Ramazan orucunun ağırlık kaybı sağlaması, bağırsak mikrobiyotasını modifiye etmesi, kan lipit profili ve FABP4 seviyelerini iyileştirmesi daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Ağırlık kaybı, aralıklı oruç, insan bağırsak mikrobiyotası, kan lipit profili, ramazan orucu, yağ asidi bağlayıcı protein 4 (FABP4)Doctoral Thesis Kurumsal yönetimin kazanç kalitesi üzerindeki etkisi: Ürdün'den kanıtlar(2024) Tunç, Gökçe; Tunç, Gökçe; İşletme / Business AdministrationDünya çapındaki büyük iş skandalları ve başarısızlıkların bir sonucu olarak, kurumsal yönetimin kazanç kalitesi üzerindeki etkisi giderek daha fazla dikkat çekmektedir. Kurumsal yönetim ve kazanç kalitesi üzerine yapılan çoğu çalışma, öncelikle İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri gibi gelişmiş ülkelerde ve pazarlarda gerçekleştirilmiştir. Ancak, Ürdün ve Orta Doğu'nun geri kalanı hakkında bilgi sınırlıdır. Bu tezde, kurumsal yönetim ile kazanç kalitesi arasındaki bağlantıyı incelemek için ajans teorisi uygulanmaktadır. Bu teoriye göre değer maksimizasyonu, müdürler (hissedarlar) ve vekiller (yöneticiler) arasındaki vekalet çatışması nedeniyle engellenmektedir. Yönetim kurulu, mülkiyet yoğunlaşması ve yönetim mülkiyeti, hissedarlar ve yönetim arasındaki ajans sorununu çözmek için etkili kurumsal yönetim sistemleri olarak önerilmiştir. Araştırma, tahakkuk bazlı bir model kullanarak kurumsal yönetim mekanizmalarının kazanç kalitesi üzerindeki etkisini incelemeyi amaçlamıştır. Örneklem, 2014'ten 2020'ye kadar olan dönemde Amman Menkul Kıymetler Borsası'nda işlem gören tüm Ürdün sanayi şirketlerini kapsamaktadır. 2021 yılı, Ürdün sanayi sektörü üzerinde büyük etkisi olan Covid-19 salgını nedeniyle kapanmalar, çalışma saatlerinin sınırlandırılması ve diğer bazı kısıtlamalar dahil olmak üzere hükümetin aldığı önlemlerle bağlantılı olarak çoğu şirket ve sektörün kapanması nedeniyle kapsam dışı bırakılmıştır. Araştırmanın temel bulguları, yönetim kurulunun bağımsızlığının kazanç kalitesi üzerinde bir etkisinin olmadığını ortaya koymaktadır. Ancak, yönetim kurulu büyüklüğü kazanç kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca çalışma, ajans teorisinin gözetim hipotezi doğrultusunda denetim komitesinin varlığının, kazanç kalitesi üzerinde bir etkisi olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, kurumsal mülkiyetin kazanç kalitesi üzerinde önemli bir pozitif etkisi var iken yönetimsel mülkiyetin ve aile mülkiyetinin kazanç kalitesi üzerinde herhangi bir etkisi olmadığı bulunmuştur.Doctoral Thesis 3 boyutlu fotografik ve tomografik görüntülerde zigomatik kemik ile malar bölge yumuşak dokusunun görünümü arasındaki ilişkinin incelenmesi(2024) Arı Demirkaya, Arzu; Demirkaya, Arzu Arı; Ortodonti / OrthodonticsBu retrospektif tez çalışmasında amaç, ortognatik cerrahi yapılması planlanan hastaların orta yüzlerindeki yumuşak doku kalınlığının zigomatik kemik konturu ile ilişkisini tespit etmek ve doğru tanı koyulmasına yardımcı olmaktır. Bu amaçla zigomatik bölgeye ait sert ve yumuşak doku kalınlıkları ve bunların iskeletsel kafa yapısının özellikleri ile ilişkisi incelenmiş, orta yüzün gözle muayenesinin altta yatan sert doku kalınlığı hakkında ne derece bilgi verdiği araştırılmıştır. Araştırmanın bir diğer amacı da farklı üç boyutlu analiz programları kullanarak zigoma bölgesini ölçme yöntemleri geliştirmektir. Üniversite hastaneleri için standart kayıtlar arasına girmiş olan üç boyutlu yüz taramalarının bu konuda ne kadar kullanışlı olacağı, sert doku kalınlığını ön görme konusunda yardımcı olup olmayacağı, sadece göz ile muayeneden başka, yüzün yumuşak dokusu üzerinde yapılabilecek ölçümlerin ne kadar isabetli olduğunun araştırılması da diğer bir amaç olmuştur Belirlenen seçim ölçütlerini karşılayan, 25 tam kafa KIBT verisi ile, bunların 12'sine ait 3dMD verisi çalışmanın gerecini oluşturmuştur. Materialize Mimics 25.0 (Belçika) programı ile KIBT verisinin Sagittal Referans Düzlemi üzerinde Lateral Sefalometrik Ölçümler, yapılmıştır. Aynı program kullanılarak, seçilen Aksiyal Referans Düzlemi üzerinde noktalar belirlenmiş, kafa sağ ve sol ayrı yarı olarak düşünülüp, iki ayrı olgu olarak zigomatik bölgeye ait ölçümler yapılmıştır. 3dMD Vultus (3dMD TM Ltd., Atlanta, GA, ABD) programı kullanılarak 3dMD verilerinde, iki farklı lineer topografik ölçüm gerçekleştirilmiştir. vi İstatistiksel değerlendirmede; lateral sefalometri verilerinden beş parametre, KIBT verilerinden sert ve yumuşak doku kalınlıklarını gösteren altı parametre, 3dMD verilerinde zigomatik bölgenin konveksitesini gösteren iki parametrenin birbirleri ile ilişkisi incelenmiştir. Yöntem hatasına ilişkin çalışmamız, tüm ölçümlerin, önemli olmayan ve araştırmanın sonuçlarını etkilemeyecek bir hata ile tekrarlanabileceğini göstermiştir. Kadınlarda yumuşak dokuyu gösteren KIBT değerlerinin ortalaması, erkeklere göre daha yüksek, erkeklerde sert dokuyu gösteren KIBT değerlerinin ortalaması, kadınlara göre daha yüksek çıkmıştır. SNA hiçbir KIBT parametresi ile anlamlı korelasyon göstermemiştir. Maksiller Derinlik, oblik ve dik yumuşak doku kalınlıkları ile zayıf bir pozitif korelasyon göstermiştir. ANB kemiksel ölçümlerin üçü ile de zayıf bir negatif korelasyon göstermiştir. H-ANB değeri ile Oblik Zigomatik Kemik Kalınlığı arasında zayıf negatif korelasyon bulunmuştur. Sn-GoMe ise oblik ve Dik Yumuşak Doku Kalınlığı haricindeki parametrelerle zayıf negatif korelasyon göstermiştir. SNA açısı (r=0,551-p=0,005), Maksiller Derinlik açısı (r=0,505-p=0,012) ve ANB açısı (r=0,576-p=0,003) ile Dikey Topografik değerler arasında istatistiksel olarak pozitif, orta dereceli korelasyon bulunmuştur. ANB değeri 2'nin üzerinde olan grubun Dikey Topografik ölçüm ortalamaları, ANB değeri 2'den küçük olanlardan istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksektir (ANB<2 ort=71,85±3,08- ANB≥2 ort=78,19±5,25-p=0,001). Yumuşak doku ve sert doku arasında hiçbir ilişki görülmemiştir. Yatay Topografik ölçüm ile, Oblik ve Dik Yumuşak Doku Kalınlığı haricindeki bütün parametreler arasında, orta derecede pozitif korelasyon görülmüştür. Dikey Topografik ölçüm ile 3B KIBT parametreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Sonuç olarak, bütün olgulara bakıldığında, kemik kalınlığı ile yumuşak doku kalınlığı arasında herhangi bir korelasyon bulunamamıştır. Sadece gözle bakarak, fotoğraf veya üç boyutlu fotoğraf üzerinden kemik projeksiyonuna ilişkin yeterli fikir elde etmenin mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Malar bölgede dolgunluk görülmesi, daha çok aynı bölgedeki yumuşak doku kalınlığının fazla olduğuna, burun kanadına yakın bölgede dolgunluk görülmesi, o bölgedeki yumuşak dokudan ziyade, kemik kalınlığının fazla olduğuna işaret etmektedir. Materialize Mimics 25.0 (Belçika) programı vii kullanılarak zigoma bölgesinin kemik ve yumuşak dokusunun kalınlıklarının ölçülmesi için, 3dMD Vultus (3dMD TM Ltd., Atlanta, GA, ABD) programı kullanılarak malar bölgenin dış konturlarının ölçülmesi için, tekrarlanabilir yöntemler geliştirilmiştir.Doctoral Thesis Metabolik sendromlu yetişkinlerde oleuropein maddesinin kan parametrelerine ve inflamatuvar belirteçlere etkisi(2024) Kalkan, Gülen Ecem; Alphan, Müveddet Emel; İkitimur, HandeBu araştırma, metabolik sendromu (MetS) olan bireylerin tıbbi beslenme tedavisine (TBT), 'oleuropein' maddesinin eklenmesinin bireylerin antropometrik ölçümleri ve biyokimyasal parametreleri üzerindeki etkisinin incelenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Çalışma, hekim tarafından MetS tanısı almış 18-49 yaş arası 34 kişi ile yürütülmüştür. Katılımcılar sadece TBT alan grup (Kontrol grubu, n=17) ve TBT + 400 mg oleuropein alan grup (Deney grubu, n=17) olarak 2 gruba randomize edilmiştir. Tüm katılımcılar 6 hafta süreyle takip edilmiş, müdahale öncesi demografik bilgileri içeren anket formu ve üç günlük besin tüketim kaydı yüz yüze görüşmelerde araştırmacı tarafından doldurulmuş, müdahale öncesi ve sonrası biyokimyasal parametreleri ve antropometrik ölçümleri araştırmacı tarafından kayıt altına alınmıştır. Müdahale öncesi gruplar tüm veriler açısından homojen dağılmıştır. Veriler SPSS 25.0 programı ile değerlendirilmiştir. Çalışma sonunda TBT uygulanan tüm gruplarda ağırlık, BKİ, kas kütlesi, yağ kütlesi, yağ yüzdesi, vücut suyu, kol çevresi, göğüs çevresi, kalça çevresi ve bel/boy oranının başlangıca göre azaldığı saptanmıştır (p<0,05). Deney grubunda erkek katılımcılarda ağırlık, yağ kütlesi, yağ yüzdesi ve bel çevresindeki düşüşlerin kontrol grubuna göre daha fazla olduğu belirlenirken (p<0,05); kadın katılımcılarda antropometrik ölçümler açısından gruplar arasında anlamlı bir fark gözlenmemiştir. Laboratuvar parametrelerine bakıldığında tüm katılımcılarda AKŞ, insülin, HOMA-IR, HbA1c, C-peptid, TG, toplam kolesterol, LDL-K, HDL-K ve CRP düzeylerinin başlangıca göre düştüğü bulunmuştur (p<0,05). Deney grubunda tüm katılımcılarda TG, total kolesterol, LDL-K ve HDL-K seviyelerindeki düşüşlerin kontrol grubuna oranla daha yüksek olduğu saptanmıştır (p<0,05). Ayrıca kadın katılımcılarda deney grubunda C-peptid seviyelerinin kontrol grubuna oranla daha fazla düştüğü belirlenmiştir (p<0,05). Sonuçlar TBT'nin MetS'si olan kişilerde olumlu etkileri olduğu ve TBT'ye 400 mg oleuropein eklenmesinin, lipid profili ile ilgili parametreleri iyileştirdiği, MetS'nin gelişiminin önlenmek için faydalı olabileceğini göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Metabolik Sendrom, Tıbbi Beslenme Tedavisi, OleuropeinDoctoral Thesis Elektrı̇klı̇ otobüslerı̇n ısı yönetı̇m sı̇stemı̇nı̇n ı̇yı̇leştı̇rı̇lmesı̇ ı̇çı̇n adsorpsı̇yonlu ısı pompası gelı̇ştı̇rı̇lmesı̇(2024) Habash, Ramı; İliş, Gamze GedizTransportation in the world is one of the leading causes of CO2 emissions, pushing manufacturers to develop new technology to replace the traditional internal combustion engine with electric. Electric vehicles are the cars of the future. The authorities of most countries are encouraging the use of electric vehicles to decrease the air pollution level. In addition, the limited supply of fossil-based fuels motivates the world to go toward electric vehicles. Parallel to the world's target, this thesis proposes a cooling system for electric vehicles. Adding adsorption heat pumps to EVs has the potential to improve their performance and efficiency, making them more competitive with conventional vehicles and helping to drive the transition to a more sustainable transportation system. This thesis includes an adsorption refrigeration system as a secondary cycle to an electric bus's current vapor compression system. The main objective of this research is to increase the COP of the cooling system of the electric bus. By improving the COP value of the cooling system, the bus can have longer ranges, and the state of health of the batteries can be increased. In this thesis, the adsorption chiller is considered, and the waste of the synchronous motor of the electric bus is used as an input energy of the adsorption chiller. The novel pair is proposed as silica gel RD/ethanol for the adsorption chiller in the present investigation. This pair gives us the flexibility to use the low-temperature heat source of the motor to generate an extra cooling effect. The silica gel RD/ethanol can be regenerated by the waste heat of the synchronous motor. In the desorption process, the low-temperature motor coolant can be used in the proposed adsorption chiller. Additionally, this system can enhance efficiency while employing sustainable refrigerants. It would be more rational and practicable to increase the COP of the existing vapor compression cycle by adding the cycle of the adsorption chiller rather than redesigning a heat pump for the electric vehicle. The hybrid system has two independent refrigeration cycles: a current vapor compression cooling cycle of the electric vehicle using R134a as a refrigerant and the adsorption heat pump cycle using a silica gel RD/ethanol pair. A one-dimensional validated Matlab/Simulink code is written to simulate the results of the adsorption chiller for different conditions. A synchronous motor model is developed to understand the potential of the motor's waste heat of the electric bus. The e-magnetic model of the synchronous motor is developed using Motor-CAD to simulate the motor coolant temperature. The e-magnetic model is validated with the manufacturer's data, and the thermal model is developed and validated. The validated thermal model of the motor is used to generate equation sets to predict the temperature of the motor's coolant as a waste heat source of the adsorption chiller at different Vdc and rpm values along the process. A Matlab/Simulink code is written for different motor conditions using these generated equations. The Matlab/Simulink code of the motor and the Matlab/Simulink code of the adsorption chiller are combined. For different Vdc and rpm conditions, the calculated coolant temperature of the motor is found and used as an input temperature value of the desorption process. The subcooling effect causes an extra cooling capacity by decreasing the enthalpy value of the inlet evaporator condition of the electric bus's existing vapor compression cooling cycle. The silica gel/ethanol adsorption chiller cooling capacity is optimized, and by using the cooling generated by the adsorption chiller, which does not use any electricity from the bus, the COP values of the existing cooling system of the electric bus are achieved to increase to around 10 %. The results showed us a promising system that can be used to achieve long ranges and healthy battery conditions for electric heavy-duty vehicles.Doctoral Thesis İki farklı tip aktif kapaklı braketle yapılan seviyeleme sonrası kapakların açılma kuvvetindeki değişimin universal test cihazı (ametek lloyd ls1) ile ölçülerek değerlendirilmesi(2023) Aras, Kerem; Aras, Kerem; Ortodonti / OrthodonticsBu tez çalışmasında amacımız; iki farklı tip aktif kapaklı braketle yapılan seviyeleme sonrası kapakların açılma kuvvetindeki değişimi in vitro yöntemle incelemek ve bunun çapraşıklık miktarıyla korelasyonunu değerlendirmektir. Toplam 24 bireyin tedavi öncesi alınan dijital modelleri üzerinde hesaplanan irregülarite indeks değerleri ile aktif kapaklı braketlerin kullanım öncesi ve 6 aylık ağız içi kullanımı sonrası yapılan kuvvet ölçümleri çalışmamızın gerecini oluşturmuştur. Araştırmaya dahil edilen bireylerin alt çenede konjenital ya da kazanılmış diş eksikliği içermemesine, daimi dentisyona geçmiş sistemik olarak sağlıklı bireyler olmasına ve çapraşıklık indeksinin Little'ın indeksine göre orta ve üstü (4-11 mm) şiddette olmasına dikkat edilmiştir. 12 hastadan oluşan (7K,5E) Empower 2 (American Orthodontics, Sheboygan, Wis, USA) grubunun irregülarite indeks ortalaması 6,42 mm, 12 hastadan oluşan (7K,5E) BioQuick (Forestadent, Pforzheim, Germany) grubunun irregülarite indeks ortalaması 6,32 mm'dir. Çalışma braketleri alt çenenin braketlenmesi esnasında kanin-kanin arası olacak şekilde uygulanmıştır. Alt çene posterior bölgede üst arkta olduğu gibi konvansiyonel braketler kullanılmaya devam edilmiştir. Her 2 grupta da benzer şekilde 0.014 inç, 0.016 inç, 0.016x0.016 inç, 0.016x0.022 inç ve 0.017x0.025 inç olmak üzere toplamda 5 farklı boyutta NiTi ark teli sırasıyla uygulanmıştır. Araştırma 72 tanesi (12 hastax6 diş) Empower 2 braket, 72 tanesi (12 hastax6 diş) BioQuick braket olmak üzere 144 braket üzerinde yürütülmüş ve toplamda 852 ölçüm gerçekleştirilmiştir. Kuvvet ölçümleri universal test cihazı Ametek Lloyd LS1 ile 5 mm/dk hızla uygulanmıştır. Araştırmamızın sonuçlarına göre, Forestadent BioQuick braketlerde ve AO Empower 2 keser braketlerinde, T0 zamanı ile T1 zamanında yapılan kuvvet ölçümleri arasında görülen azalma istatistiksel olarak anlamlı olup, azalma miktarları her iki marka için benzerdir. İrregülarite indeks değerleri arttıkça Forestadent BioQuick braketlerde kapak açılma kuvvetleri azalırken (p:0.049; p<0.05), AO Empower 2 braketlerde korelasyon varlığı tespit edilememiştir.Doctoral Thesis Ortognatik cerrahi ile tedavi edilen hastalarda mandibulanın geri konumlandırılmasının hava yoluna etkilerinin karşılaştırılmalı değerlendirilmesi(2023) Aras, Kerem; Aras, Kerem; Ortodonti / OrthodonticsÇalışmamızın amacı ortognatik cerrahi ile mandibulanın geri veya ileri konumlandırıldığı hastalarda, farengeal hava yolu boyutlarındaki değişimleri incelemektir. Hastalar mandibulanın konumlandırılmasına göre iki gruba ayrılmıştır. Grup 1, maksiller ilerletme ve mandibular setback cerrahisi yapılmış 9 hastadan, Grup 2 ise maksiller ve mandibular ilerletme yapılmış 15 hastadan olmak üzere toplam 24 hasta çalışma grubumuzu oluşturmuştur. Ortodontik tedavi başlangıcı ve ameliyattan 6 ay sonra alınan lateral sefalometrik röntgenler üzerinde nazofarengeal, orofarengeal, hipofarengeal havayolunun, hyoid kemik pozisyonunun ve baş postür ilişkisinin değişimleri incelenmiştir. Çenelerin konumlarına göre sonuçlar değerlendirildiğinde nazofarenkste, hyoid kemik konumunda ve baş postür ilişkisinde anlamlı derecede fark görülmüştür.Doctoral Thesis İstanbul'daki Arap gayrimenkul şirketlerinde güven üzerinden organizasyonel kültürün organizasyonel performansa etkisi: Bir çalışma(2024) Mefleh, Hıba; Yozgat, UğurOrganizasyon faktörleri arasında çalışan performansının en güçlü öngörücülerinden biri organizasyonel kültürdür. Bu çalışma, Hofstede (1980) tarafından tanımlanan ulusal kültürel boyutların (Güç Mesafesi, Bireycilik, Toplulukçuluk, Feminenlik, Maskülenlik ve Belirsizlikten Kaçınma) organizasyonel performans üzerindeki etkilerini araştırmaktadır. Organizasyonel güven, organizasyonel kültür ve performans arasındaki potansiyel aracı etki olarak incelenmektedir. Nicel yöntem kullanılarak, İstanbul'daki Arap gayrimenkul ajanslarında çalışan 403 işçi-yöneticiye dağıtılan bir anketle veri toplandı. Regresyon analizi sonuçları, Hofstede'nin ulusal kültürel boyutlarının, bir araya getirildiklerinde, organizasyonel performansla pozitif bir ilişkili olduğunu göstermektedir. Ayrıca, performans üzerindeki dolaylı etkilerini organizasyonel güven aracılığıyla göstermektedir.Doctoral Thesis Koroner bilgisayarlı tomografi anjiyografi tetkiki sırasında gelişen kontrast madde ekstravazasyonunun önlenmesi ve yönetimine ilişkin uygulamaların değerlendirilmesi(2024) Yazıcı, Özlem; Yazıcı, Özlem; Hemşirelik / NursingBu araştırma, Koroner Bilgisayarlı Tomografi Anjiyografi (BTA) tetkiki sırasında radyoloji biriminde kullanılan kontrast maddenin komplikasyonlarından biri olan ekstravazasyonun önlenmesi ve yönetimine ilişkin radyoloji çalışanlarının (hemşire, radyoloji teknikeri/teknisyeni) uygulamalarının değerlendirilmesi amacıyla tanımlayıcı olarak yapıldı. Araştırmanın verileri 27 Nisan 2023-20 Eylül 2023 tarihleri arasında toplandı. Verilerin toplanabilmesi için Tıbbi Görüntüleme Derneği ile işbirliği yapıldı. Evreni bilinen örneklem büyüklüğü hesaplama formülü kullanılarak ulaşılması gereken sağlık çalışanı sayısının 376 olduğu belirlendi ve araştırma 402 sağlık çalışanının katılımıyla tamamlandı. Veriler araştırmacının literatür bilgileri doğrultusunda hazırladığı sorulardan oluşan anket formları ile toplandı. Araştırmanın ilk aşamasında katılmaya gönüllü sağlık çalışanları tarafından Kişisel Bilgi Formu, Koroner Bilgisayarlı Tomografi Anjiyografi Uygulamaları Değerlendirme Formu ve Kontrast Madde Ekstravazasyonunun Önlenmesi ve Yönetimine İlişkin Bilgi Değerlendirme Formu-Öntest dolduruldu. İkinci aşamada araştırmacı tarafından katılımcılara bilgisayarlı tomografi ile koroner anjiyografi tetkiki sırasında gelişen kontrast madde ekstravazasyonunun önlenmesi ve yönetimine yönelik çevrimiçi eğitim verildi. Son aşamada katılımcılar tarafından Kontrast Madde Ekstravazasyonunun Önlenmesi ve Yönetimine İlişkin Bilgi Değerlendirme Formu-Sontest dolduruldu. Araştırmada elde edilen verilerin analiz edilmesinde Statistical Package for the Social Science programı 24,0 sürümü (SPSS-24) kullanıldı. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemleri olarak sayı, yüzde, ortalama-standart sapma, medyan kullanıldı. Kolmogorov-Smirnov testi ile değişkenlerin normal dağılım göstermediği tespit edildi. İki değişkenli verilerin analizinde Mann-Whitney U testi, üç ve üzeri değişkenli verilerin analizinde Kruskal Wallis Testi, öntest-sontest verilerinin karşılaştırmasında Wilcoxon Signed Ranks testi, değişkenler arasındaki ilişkilerin karşılaştırılmasında Spearman's korelasyon testi kullanıldı. Araştırmaya katılan sağlık çalışanlarının yaş ortalaması 26,77±8,1 olup, %56,5'i (n=227) kadın, %76,9'u (n=309)'u bekar, %98,5'i ön lisans ve üzeri (n=337) mezunudur. Koroner BTA tetkiki sırasında görev yapan sağlık çalışanlarının kontrast madde ekstravazasyonu ve yönetimi ile ilgili yeterli bilgiye sahip olmadıkları saptandı. Ayrıca sağlık çalışanlarının %40,7'si (n=98) tahmini olarak karşılaşılan Koroner BTA kontrast madde ekstravazasyonu sıklığının ayda bir kez olduğunu (çalışmayan ve yeni mezun kişiler hariç tutulmuştur), %76,87'sinin (n=309) kontrast madde ekstravazasyonunu hiçbir dokümana kaydetmediklerini ifade etmeleri oldukça dikkat çekicidir. Literatürde ekstravazasyon insidansının düşük oranda görüldüğüne dair bilgiler olsa da, özellikle önerilmesine rağmen radyoloji birimlerinde meydana gelen ekstravazasyon olgularının bir çoğu kayıt altına alınmamakta ve raporlanmamaktadır, dolayısıyla literatüre de yansımamaktadır. Sonuç olarak, verilen eğitimden sonra radyoloji biriminde görev yapan sağlık çalışanlarının bilgi puanlarında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde artış olmuştur (Z=-17,386; p=0,001). Bu araştırmada kontrast madde ekstravazasyonunun önlenmesi ve yönetimine yönelik hasta değerlendirme, takip, onam, bilgilendirme formları ile 'Kontrast Madde Ekstravazasyon Yönetimi Protokolü' oluşturulmuş ve kullanımı önerilmiştir.Doctoral Thesis Hiperlipidemili bireylerde kabak çekirdeği ve kabak çekirdeği yağı ile zenginleştirilen kolesterol içeriği kısıtlanmış diyetlerin kardiyovasküler risk faktörleri üzerine etkilerinin değerlendirilmesi(2023) Karlı, Kevser; Yılmaz, Hande ÖngünAterosklerotik kardiyovasküler hastalık riskini arttıran etmenlerden biri olan hiperlipideminin beslenme tedavisinde çeşitli araştırmalar kabak çekirdeği ve kabak çekirdeği yağının hipolipidemik etki gösterdiği bildirmiştir. Bu nedenle bu araştırmada hiperlipidemili bireylerde kabak çekirdeği ve kabak çekirdeği yağı ile zenginleştirilen kolesterol içeriği kısıtlanmış diyetlerin kardiyovasküler risk faktörleri üzerine etkilerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırma Ocak 2022- Kasım 2023 tarihleri arasında yapılmıştır. Araştırmanın ilk bölümünde, kabak çekirdeğinin besin analizi yapılarak yağ asidi bileşimi belirlenmiştir. Kabak çekirdeğinin baskın yağ asitleri linoleik, oleik ve palmitik asitlerdir. İkinci bölümde hiperlipidemili bireyler beslenme tedavisi için kabak çekirdeği, kabak çekirdeği yağı ve kontrol gruplarından birine randomize edilmiştir. Araştırmada toplam 89 birey (kabak çekirdeği 29, kabak çekirdeği yağı 33, kontrol grubu 27 birey) yer almaktadır. Bireylerin genel özelikleri, beslenme alışkanlıkları, araştırmanın başında alınan antropometrik ölçümleri ve biyokimyasal bulguları ile kan basınçları benzer bulunmuştur (p<0,005). Bireylere dört hafta boyunca enerji ve besin ögesi bileşimi benzer düşük kolesterollü (<100 mg) beslenme tedavisi uygulanmıştır. Kabak çekirdeği grubundaki bireylerin beslenme tedavisine 30 g/gün kabak çekirdeği, yağ grubundakilerin ise 15 g/gün kabak çekirdeği yağı eklenmiştir. Araştırma sonunda tüm gruplarda vücut ağırlığı, BKİ, bel çevresi, kalça çevresi, bel/boy oranı, vücut yağ kütlesi ve oranı ile serum TK, LDL-K, ALT ve AST seviyeleri istatistiksel olarak anlamlı düşmüştür (p<0,001), gruplar arası karşılaştırmada fark bulunmamıştır. Kabak çekirdeği (p>0,007) ve kabak çekirdeği yağı (p<0,001) tüketen gruplarda kontrol grubuna göre serum TG değeri araştırma sonunda istatistiksel anlamlı düşmüştür. Serum HDL-K, glikoz, SKB ve DKB değerlerinde hem grup içi hem de gruplar arası kıyaslamada istatistiksel anlamlı farklılık bulunmamıştır (p<0,005). Kabak çekirdeği ve kabak çekirdeği yağı tekli ve çoklu doymamış yağ asitlerinden zengindir ve yapısındaki çeşitli biyoaktif bileşiklerin serum lipitlerini düşürücü etkisi olduğu iddia edilmektedir. Hiperlipideminin tedavisinde düşük enerji içeriğine sahip kolesterolden kısıtlı bir beslenme tedavisine eklenen kabak çekirdeği ve kabak çekirdeği yağının kardiyovasküler risk faktörlerinin azaltılmasında fayda sağlamaktadır. Özellikle serum TG seviyeleri yüksek olan hiperlipidemili bireylerde porsiyon miktarı ayarlanarak kabak çekirdeği veya kabak çekirdeği yağı beslenme tedavisine eklenebilir.