Doktora Tezleri / Phd Degree Theses
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14517/23
Browse
Browsing Doktora Tezleri / Phd Degree Theses by Department "Sosyal Bilimler Enstitüsü / Bankacılık ve Finans Ana Bilim Dalı"
Now showing 1 - 16 of 16
- Results Per Page
- Sort Options
Doctoral Thesis Bankacılık sektöründeki risklerin değerlendirilmesi ve operasyonel risklerin teknoloji ile ilişkilendirilmesi(2016) Işık, Muhammed Cenap; Günceler, BülentBirey ve toplum yaşamlarının her noktasında riskin varlığından söz etmek mümkündür. Gündelik yaşantıdan, ticarete, kamu hizmetlerinden uluslararası ilişkilere dek bu alan genişletilebilir. Finansal hizmetler sektörü, kıymetli varlığa aracılık ettiği için özellikle riske maruz kalan bir sektördür. Dünyada yaşanan değişim rüzgarları ve küreselleşme, tüm alanlarda oluğu gibi finans alanında da gelişim ve değişimin öncüsü olmuştur. Ayrıca teknolojik gelişmeler ve bilgi toplumuna geçiş süreci de finansal hizmetleri derinden etkilemiştir. Teknoloji günümüzde her anlamda insanoğlunun yaşamını kolaylaştıran çok önemli bir araç haline gelmiştir. Teknolojinin dahil olmadığı bir yaşam artık düşünülemez. Finansal hizmetlerde teknolojinin nimetlerinden sonuna kadar yararlanarak bu alanda yeni bir ufkun öncüsü olmuştur. Bu durum risk kavramının da gelişmesi ve genişlemesine neden olmuştur. Artık finansal kurumlar yalnızca iş ve operasyonel risklerle değil aynı zamanda teknoloji riskleri ile de mücadele etmek zorundadırlar. Dolayısıyla günümüz bankacılığında risk, kesintisiz var olan ve sürekli artan bir gerçekliktir. Bankalar ticari hedeflerine ulaşmaya çalışırken hem finansal risklerini hem de operasyonel ve teknolojik risklerini kontrol altında tutmak ve minimize etmek zorundadırlar. Bu nedenle bankalar kendilerini tehdit edebilecek riskleri iyi tanımalı, ölçmeli, izlemeli ve etkin şekilde yönetmelidir. Risk genel olarak, gelecekte olması beklenen olaylara ilişkin beklenti dışında gerçekleşen ve çoğunlukla olumsuz nitelikli sonuçlar doğuran olaylar olarak tanımlanabilir. Buradan hareketle bankacılık riskleri de öngörülemeyen nedenlerden kaynaklanan zarar etme olasılığı olarak özetlenebilir. Çalışmamız, ana tema olarak bankacılık iş riskleri ile operasyonel riskleri ele almakta, operasyonel riskleri de genişleterek teknoloji risklerine odaklanmaktadır. Öncelikle bilgi ve riske yönelik kavramsal boyutun ortaya konduğu çalışma, bankacılık iş riskleri, operasyonel riskler ve operasyonel riske yönelik risk yönetim çalışmalarını ele almaktadır. Devamında bankacılık sektörünün karşı karşıya bulunduğu teknoloji riskleri geniş bir kapsamda incelenmektedir. Son bölümde teknoloji risklerinin yönetilmesi konusunda kullanılmakta olan risk yönetim çerçeveleri geniş bir bakış açısıyla değerlendirilmektedir. Teknoloji risklerinden bahsetmeden önce finans sektörünün teknolojiden ne şekilde ve hangi amaçlarla yararlandığı, ne tür teknoloji odaklı hizmetler verildiği ve teknolojinin ne seviyede kullanıldığını anlamak önemlidir. Çalışmanın üçüncü bölümünde bu konular geniş şekilde ele alınmıştır. Teknoloji risklerinin yönetilmesi tek başına finansal kurumların Bilgi Teknolojileri birimlerinin sorumluluğunda olmamalıdır. Teknolojiyi, tüm süreçlerinde ve hizmetlerinde bir omurga olarak kullanan günümüz bankaları, riskle mücadelede personelin farkındalığından yönetim sistemlerine dek bu mücadeleyi kurumsal kültürlerinin bir parçası olarak içselleştirmek zorundadırlar. Teknoloji riskleri ile etkin mücadele ancak bu şekilde mümkün olmaktadır. Son bölüm teknoloji risk yönetimi ile bir alt seviyede bilgi güvenliğinin temininde yoğun olarak kullanılan risk yönetim sistemlerine ayrılmıştır. Birçok farklı özellik ve uzmanlık alanı olan risk yönetim sistem ve çerçeveleri bu alanda dünya çapında geniş kullanım alanı bulmaktadır. Ülkemizde de bu çerçevelerin kullanımının özellikle yasal otorite yönlendirmesi ve yasal denetim fonksiyonunun ağırlık kazanmasıyla genişlediği ve arttığı görülmektedir. Bu çerçevelerin güçlü ve zayıf yönleri en iyi uygulamalarla aktarılmaktadır. Son bölümde iş sürekliliğinin risk yönetim çerçevelerinde ele alınış şekilleri ile teknoloji risklerinin yasal boyutu da incelenerek bu konudaki mevcut durum ve yapılan çalışmalar ortaya konmuştur. Çalışma özetinde bankacılığın en eski risk türlerinden olan operasyonel riskin en yeni parçası olan teknoloji riskleri ve bu risklerle nasıl mücadele edildiği geniş bir perspektifle verilmeye çalışılmıştır. Bu amaçla incelenen teknoloji risk yönetim çerçevelerinin kurumsal bazda mevcut çalışmalara ışık tutması ve referans olması ümit edilmektedir.Doctoral Thesis Bankalarda kredi derecelendirilmesi ve karar destek sistemleri uygulamaları(2016) Türkmen, Bucan; Çelik, FaikTicari kredilerin değerlendirme süreçleri geçmişten günümüze değişerek gelmektedir. Bilgisayar kullanımı öncesinde mali analiz, insan faktörünün yoğun olduğu, firmalar hakkındaki istihbarat çalışması ve mali verilere dayanan analiz çalışması kapsamında yapılmaktaydı. Bu süreç hem teknik bilginin yoğun olduğu, hem de insan faktörü nedeniyle uzun zaman almaktadır. Günümüzdeki rekabet şartları ve şartların hızla değişmesi nedeniyle insan kaynağı faktörünün süreçten arındırılarak, bilgisayar yardımıyla sürecin hızlandırıldığı izlenmektedir. Diskriminant analizi, lojistik regresyon veya yapay sinir ağları gibi çeşitli bilgisayar tabanlı sistemler kullanılarak, örneklem seçimi yapılmakta ve bu örneklem sonuçlarına göre bu sistem çıktılarını kullanarak insan kaynağı ikame edilmek istenmektedir. Hem işlemlerin hızlandırılması, hem de maliyetlerin düşürülmesi açısından, özellikle bankaların gündeminde yer almaktadır. Bu tez kapsamında, mali analiz süreçleri ve skorlama işlemleri detaylı olarak aktarılacak, mali analiz çalışmasına örnek olarak bir çalışma gerçekleştirilecektir. Çok bilinen skorlama çalışmaları, örneklerle mali analiz çıktıları ile karşılaştırılacaktır. Sonuç olarak, iki sürecin de güçlü ve zayıf yanlarına vurgu yapılacaktırDoctoral Thesis Basel III gelişmiş içsel derecelendirmeye dayalı yaklaşıma Türk bankacılık sektörü uyum süreci ve etkileri(2019) Ocak, Seçkin; Günceler, BülentBankaların ekonomik anlamda yaşanacak krizlere karşı hazırlıklı olmasında sağlıklı bir bilanço yapısına sahip olması önem arz etmektedir. Bu sebeple de düzenleme ve denetleme standartlarının iyi belirlenmesi ve istikrarlılığın sağlanması bankalar için önem kazanmaktadır. Uluslararası platformda faaliyet gösteren Basel Bankacılık Denetim Komitesi, bankaların etkin denetim mekanizmalarını geliştirebilmek amacıyla Basel adında bir standartlar dizisi hazırlamıştır. Tezde bu standartlara yer verilerek gelişimi ve etkileri değerlendirilmiştir. Tezin ana amacı hâlihazırda BDDK tarafından çıkarılan İçsel Derecelendirmeye Dayalı Yaklaşımlar Tebliği kapsamında Basel II Gelişmiş İçsel Derecelendirmeye Dayalı Yaklaşım kriterlerinin sektör üzerinde yaratabileceği risk ağırlıklı varlıklara yönelik farklı stres senaryolarının da dahil edilerek bir değerlendirmenin yapılmasıdır. Ek olarak Ocak 2022 de uygulamaya alınacak olan Basel III reformlarının da Gelişmiş-İçsel Derecelendirmeye Dayalı Yaklaşımlar üzerinde değişen noktaların tespitine çalışmada yer verilmiştir.Doctoral Thesis Basel III uygulamaları ve Türk bankacılık sistemi üzerine bir çalışma(2016) Gültekin, Ahmet Cenk; Günceler, BülentBankacılık sektörü gerek politik gerek akademik ve gerekse toplumsal açıdan eleştirilere maruz kalmaktadır. Ancak diğer sektörlere göre bakıldığında ise yoğun denetim altında bulunan ve belli bir olgunluğa ulaşmış bir sektör olduğunu da belirtmek gerekir. Öte yandan bankalar ekonomi için paranın aktarım mekanizmasının devamlılığını sağlayan, verimli yatırımların finansmanı için önemli araçlardır. Bu bağlamda bankaların sağlıklı bir bilanço yapısına sahip olması, ekonomik anlamda yaşanacak krizlere karşı hazırlıklı olması önem arz etmektedir. Tam bu noktada, Bankalar için düzenleme ve denetleme esaslarının iyi belirlenmesi ve sürekliliğinin sağlanması gerekmektedir. Bankaların etkin denetim mekanizmalarını geliştirebilmek amacıyla uluslararası platformda faaliyet gösteren BSBC, Basel adında bir külliyat yazmıştır. Tezde bu külliyat anlatılarak neden – sonuç ilişkilerine yer verilmeye çalışılmıştır. Ayrıca ampirik olarak seçilen 4 banka için bir çalışma yapılmıştır. Tezin ana amacı hâlihazırda BDDK tarafından belirlenen sisteme ek olarak uygulamaya geçecek Basel III kriterlerinin sektör üzerinde ek sermaye doğuracağının testidir.Doctoral Thesis Bilgi sistemleri risk yönetimi ve denetimi standartlarının bankacılık sistemi üzerinde modellenmesi ve uygulanması(2016) İnci, Abdullah; Günceler, BülentBu çalışmada, Bilgi Sistemleri Risk Yönetimi ve Denetimi standartlarının Bankacılık Bilgi Sistemleri üzerinde modellenmesi ve uygulanması için, bankacılık bilgi sistemleri bileşenleri ve fonksiyonları açıklandı. Bankacılık operasyonel risklerinden, teknolojik riskler kapsamında, bilgi sistemleri risk varlıkları tanımlama, risk yönetimi, risk analizi, tehditler, açıklıklar, kontrol noktaları belirleme, risk azaltma ve giderme fonksiyonları tanımlandı. Bilgi sistemleri risk yönetim uygulamaları incelenerek, bankacılık bilgi sistemleri risk yönetim süreçleri geliştirildi. Bankacılık bilgi sistemleri risk yönetim politikası tasarlandı. Ulusal ve uluslararası bilgi sistemleri risk yönetim ve denetim standartları incelenerek, bankacılık bilgi sistemleri denetim süreçleri tasarlandı. Kritik bankacılık ürün ve hizmetlerinden, internet bankacılığı, ATM ve kredi kartı uygulamaları ve sistemlerinin risk yönetimi ve denetimi aşamaları detaylı açıklandı. Bankacılık operasyonel risklerinin bilgi sistemleri fonksiyonları ile azaltılması örnekler verilerek detaylı izah edildi. Bankacılık bilgi sistemleri güvenlik sızma testi süreçleri ve hangi sistemler üzerinde ne şekilde uygulanması gerektiği, örnek bulgular ve örnek raporlar ile açıklandı. Açık, izlenebilir, yönetilebilir ve denetlenebilir bir bankacılık bilgi sistemleri mimarisi tasarımı için bilinmesi ve uygulanması zorunlu olan, iş sürekliliği, felaket yönetimi, olay yönetimi, talep yönetimi, değişiklik yönetimi, problem yönetimi, süreç yönetimi gibi temel kavramlar uluslararası standartlara göre açıklandı. Bankacılık Bilgi Sistemleri Risk Yönetimi ve Denetimi ile ilgili geniş bir literatür taraması yapıldı. Kaynak/referans teşkil edebilecek daha önce yayınlanmış yerli ve yabancı yüksek lisans ve doktora tezleri, makaleler ve kitaplar incelendi. Bu kaynaklarda yapılan çalışmaların metotları, referansları, uygulamaları, verileri, problemleri ve eksikleri incelendi. Bankacılık Bilgi sistemleri risk yönetimi çerçevesi ve standartlarını belirleyen kaynaklar, bilgi sistemleri denetimi (auditing) standartları ve uygulamaları, bankalarda risk yönetimi, iç kontrol ve denetim birimlerinin fonksiyonları ile ilgili kaynaklar taranıp uygulamalar incelendi. Bankacılık bilgi sistemleri risk yönetimi ve denetimi alanında uygulamadaki eksiklikler tespit edilerek çözüm önerileri sunuldu.Doctoral Thesis Finansal istikrar ve IFRS-9:Türk bankacılık sektörü kredi riskinin analizi(2016) Çağlar, Ozan; Ünal, TarganTez çalışmasında IFRS-9 standardının finansal araçlar ve kredi riski açısından getirdiği yenilikler IAS-39 standardı ile karşılaştırmalı olarak incelenmiş, standardının Türk Bankacılık Sektörü üzerinde etkileri tartışılmıştır. Bunun yanında VAR yöntemi kullanılarak Türk bankacılık sektöründeki temerrüt oranlarını belirleyen makroekonomik değişkenler analiz edilmiştir. IFRS-9 standardının kredi riskine ilişkin getirdiği beklenen zarar yaklaşımı dikkate alınarak, Türk bankacılık sektörüne ilişkin oluşabilecek riskler tezin son bölümünde yapı-kurum-özne analizi kapsamında incelenmiştir. Bu kapsamda, Türk Bankacılık Sektöründe hali hazırda ürün bazında kullanılan Genel Karşılık oranlarının IFRS-9 standartları çerçevesinde temerrüt oranlarını yansıtacak biçimde değişeceği ve geçişin etkilerinin azaltılması için bazı portföylerde geçiş öncesi düzeltmeler yapılması gerektiği gösterilecektir. Bunun yanında sadece düzenlemeler yoluyla finansal istikrarı sağlayacak bir mekanizma kurmak mümkün değildir. Bu kapsamda Türk bankacılık sektörünün karşı karşıya kalabileceği ve Türkiye ekonomisinin de yapısal kırılganlık kaynağı olan sermaye hareketlerinde ani duruş ve reel sektör borç dolarizasyonu riskleri de incelenmiş ve sermaye hareketleri ile büyüme arasında pozitif yönlü korelasyon tespit edilmiştir. Bu kapsamda yapılan yapı-kurum-özne analizi sonucunda, parasal otorite tarafından hedeflenen amaçlara ulaşmak için uygun politika aracına sahip olmadığı, bu sebeple kurumlar arasında güçlü bir işbirliği olması gerektiği sonucuna varılmıştır.Doctoral Thesis Finansal riskten korunma muhasebesi ve özkaynaklara etkisi(2016) Özdemir, Neslihan; Günceler, BülentBankalar ya da genel olarak işletmeler faaliyetleri sırasında maruz kaldıkları risklerden genellikle korunmayı tercih ederler. Bu çalışmada yer alan değerlendirmeler genel anlamda tüm işletmeler için geçerli olmakla beraber risk yönetim faaliyetleri ve kurum içinde organizasyonu bakımından bankalar açısından ele alınmıştır. Dolayısıyla, riskten korunma, bir bankanın ya da işletmenin faaliyetleri sırasında karşılaştığı faiz riski, kredi riski, kur riski, fiyat riski gibi finansal risklerini yine finansal araçlar kullanmak suretiyle azaltmasını ifade etmektedir. Söz konusu risklerden korunma ise genellikle türev ürün sözleşmeleri ile sağlanmaktadır. Aktif pasif yönetimi çerçevesinde banka ve diğer işletmeler tarafından taşınan pozisyonlar ve riskler ile riskten korunma araçları, muhasebe standartları ile belirlenen temel prensipler çerçevesinde gerçeğe uygun değerleri ya da tarihi maliyet değerleri üzerinden mali durum tablolarına yansıtılmaktadır. Değerleme yöntemindeki bu ayrım, mali durum tabloları için bazı sonuçlar doğurmakta; özellikle piyasa faiz oranlarında oluşabilecek oynaklık ve değişimler gerçeğe uygun değer üzerinden takip edilen pozisyonları olumlu ya da olumsuz yönde etkilerken tarihi maliyet üzerinden takip edilen özellikle sabit faizli pozisyonlar bu durumlara karşı duyarsız kalırlar. Bu sayede, mali durum tablolarında gerçeğe uygun değer üzerinden raporlanan pozisyonlar faiz değişimlerini hemen yansıttıkları için elde edilecek kazanç ya da kayıplar ile özkaynak seviyesi de dalgalanabilecektir. Bu noktada, riskten korunma muhasebesi, ilgili bilanço ve türev pozisyonlardan elde edilen kazanç ya da kayıpların aynı dönemde raporlanması yoluyla kayıp kazanç ile öz kaynak seviyesindeki değişimin dengelenmesi esasına dayanmaktadır. Bu çalışmada, riskten korunma muhasebe uygulamasının türleri ve aşamaları teorik olarak incelendikten sonra ülkemizde riskten korunma muhasebe uygulamaları araştırılacaktır. Örnek olaylar üzerinden riskten korunma muhasebesi uygulamanın mali tablolar ile kazanç, kayıp ve öz kaynak seviyesine etkileri ile etkinlik testleri incelenecektir. Yapılan çalışma, araştırma ve incelemeler sonucunda Borsa İstanbul'da işlem gören ve ilk otuz büyük firma arasında bulunan banka dışı reel sektör firmalarından altı adet kurumsal işletmenin mali durum tablo ve dipnot açıklamalarından az sayıda bazı işlemleri için riskten korunma muhasebesine göre raporlama yaptıkları anlaşılmıştır. Borsa İstanbul'da işlem gören toplam on bir adet bankadan ise beş adet bankanın riskten korunma muhasebesine göre raporlama yaptıkları gözlenmiştir. Banka ve banka dışı firmaların toplulaştırılarak analiz edilen verilerinden riskten korunma fonlarının ve özkaynaklardaki payının oldukça düşük seviyede olduğu belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Riskten Korunma Muhasebesi, Gerçeğe Uygun Değer, Nakit Akış Riskinden Korunma, İleriye Dönük Test, Geriye Dönük TestDoctoral Thesis Kamusal sermayeli mevduat bankaları kârlılık belirleyicileri(2019) Demiroğlu, Özkan; Günceler, BülentFinansal sistemdeki oyuncuların en büyüğü gerek finansal hacmi ve gerekse etkileri açısından bankalardır. Bir ticari kuruluş olarak temel motivasyonu kâr etmek olan bankaların kârlılığında görülen azalma veya zarar ülke ekonomilerini de olumsuz etkilemektedir. Ülkemiz yakın tarihinde bunu birçok kere görme imkânımız olmuştur. 2000/2001 yıllarında görülen ekonomik krizin önemli nedenlerinin başında kamu bankalarının görev zararları gelmektedir. Konunun önemine istinaden tez çalışmamız kapsamında kamu mevduat bankacılık sistemi kârlılık belirleyicilerinin tespiti ve kamu mevduat bankalarının kârlılıklarının öngörülebilir olup olmadığı konusu irdelenmiştir. Bu amaçla Türkiye'deki bankacılık sektörü hakkında genel bilgi verilmiş, bankacılığın tanımından başlanarak tarihsel süreçteki gelişimi vurgulanmıştır. Ayrıca sektörde yaşanan önemli krizler ve neticelerinde oluşan makroekonomik durumlar incelenmiştir. Diğer taraftan, çalışmada temel alınan veriye kaynak teşkil eden kamu mevduat bankalarının finansal verileri üzerinden ekonometrik modeller oluşturulmuştur. Oluşturulan modeller arasında kamu mevduat bankalarının kârlılık yapısını en iyi açıklayanları tespite yönelik çalışma yapılmıştır. Bağımlı değişkenlerin aktif kârlılığı (ROA) ve özkaynak kârlılığı (ROE) olarak belirlendiği çalışmada 12 ayrı bağımsız değişken kullanılmış, lojistik regresyon modeli ile aktif kârlılığı ve özkaynak kârlılığının belirleyicilerinin tespiti ile analizi yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Kamu Mevduat Bankası, Aktif Kârlılığı (ROA), Özkaynak Kârlılığı (ROE), Lojistik Regresyon, Banka Kârlılığı.Doctoral Thesis Kentsel dönüşümde alternatif finansman arayışları: Yeni bir model olarak: Yeşil binalardan sağlanan enerji verimliliği(2019) Atay, Murat; Ünal, Halit TarganTürkiye açısından kentsel dönüşüm uygulamaları, politikaları, kentsel dönüşüm mevzuatı ele alınarak güncel durumda kentsel dönüşümde bundan sonra izlenmesi gereken süreç incelenmiştir. İnceleme kapsamında: Türkiye açısından artık geleneksel finansman modelleri olarak adlandırabileceğimiz; Kat Karşılığı Modeli ,Kat Malikleri Ödemeli (Taahhüt) Model ve Hibrit Modeller detaylı şekilde analiz edilmiştir. Bugüne kadarki Kentsel Dönüşüm Projeleri, kat maliklerine herhangi bir finansal yük getirmeksizin ilerlenen 'imar artışı olan' bölgelerde gerçekleştirilmiştir. Ancak ,bu yöntemin sürdürülebilir olmadığı gözlemi çalışma içerisinde temellendirilmiştir. Gelecekte uygulanacak kentsel dönüşüm finansman modelleri için , imar artışı olmayan veya kısıtlı imar artışı olan bölgelerde ilerlenecek olan kentsel dönüşümde 'Kat Malikleri Ödemeli (Taahhüt) ve Hibrit Finansman Modelleri' ile ilerlenmesi gerekliliği ortaya konulmuştur. Ayrıca , kentsel dönüşüme tabi olan eski, çürüyen yapıların yeni binalara dönüştürülmesi sonrasında, enerji verimliliğinden ortaya çıkacak tasarruf başlıca bir finansman modeli olarak değerlendirilmiştir. Ortaya konulan modelin tasarrufa dayalı bir model olması , enerjide dışa bağımlılığının etkisi ile birlikte düşünüldüğünde , cari açığı azalmasına da ciddi katkı sağlamaktadır. Bununla birlikte, kentsel dönüşüm sürecinde yeşil binaların başlıca bir finansman modeli olarak ele alınmasının karbon salınımını azaltıcı etkisi, karbon ayak izimizi küçültmeye yapacağı katkı sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevrede yaşama imkanlarını arttırdığı ortaya konulmuştur.Doctoral Thesis Kredi kartlarında yapılan yasal düzenlemelerin kanuni takibe dönüşüm oranları üzerine etkisi: Bankacılık sektörü üzerine bir uygulama(2019) Köse, Erdoğan; Ünal, Halit TarganTürkiye kredi kartları piyasasındaki teknolojik gelişmeler, birçok yeni ürün ve hizmetin kredi kartı kullanıcılarına farklı alternatif kanallardan sunulabilmesini sağlamaktadır. Tüketiciler çok kısa sürelerde kredi kartı alabilmekte, alışveriş yerlerinden veya sanal ortamlar vasıtasıyla uzaktan erişimle alışveriş yapma imkânı bulabilmektedir. Böylelikle kredi kartı kullanılması oldukça kolaylaşmıştır. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre Mart 2007 yılında 22 milyar TL olan bireysel kredi kartı alacakları Eylül 2018 tarihi itibariyle 44 milyar TL si taksitli ve 58 milyar TL si taksitsiz olmak üzere 102 milyar TL seviyesine ulaşmıştır. Bankalararası Kart Merkezi (BKM) verilerine göre 2017 yılında yerli ve yabancı kredi kartlarıyla yapılan yurtiçi alışveriş tutarı 682 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Bu çalışmada Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) 'nun 2013 yılından itibaren tüketimi kısmaya, tüketicilerin borçlanmasını kontrol altına almaya yönelik aldığı önlemler kapsamında kredi kartlarına ilişkin yaptığı yasal düzenlemelerin etkileri analiz edilmiştir. Yasal düzenleme etkilerinin analiz edilmesinden önce kredi kartlarının tanımı, fonksiyonları, tarihsel gelişimi, Türkiye'deki tarihi süreç içerisindeki gelişimi ve sektördeki ilgili kurumlar incelenmiştir. Yapılan yasal düzenlemelerle; kredi kartı asgari ödeme oranları kademeli olarak artırılmıştır. Kredi kartıyla yapılan harcamaların geri ödemeleri için yapılabilecek maksimum taksitlerin vadeleri sınırlandırılmıştır. Bir kişiye sektörde gelirine göre verilebilecek toplam kredi kartı limit tutarına ilişkin ek sınırlamalar getirilmiştir. Çalışmada, yapılan bu değişikliklerin kredi kartı kanuni takibe dönüşüm oranları üzerine yaptığı etkiler araştırılmıştır. Yasal düzenlemelerin kredi kartı kanuni takibe dönüşüm oranları üzerindeki etkisini analiz edebilmek için çoklu regresyon analizi kullanılmıştır. Regresyonda 2010:1 – 2017:12 dönemine ait, 96 gözlemden oluşan aylık frekansa sahip veriler kullanılmıştır. Yapılan analizler neticesinde ilgili yasal değişikliklerin kredi kartı takibe dönüşüm oranları üzerinde etkisi olduğu görülmüştür.Doctoral Thesis Makroekonomik değişkenlerin katılım bankaları ve konvansiyonel bankalar özelinde mevduat, kredi ve karlılık gelişimine etkileri: Türkiye örneği(2016) Duran, Tunakan; Ünal, Halit TarganÜlkelerin ekonomik gelişim düzeyleri; kendilerine has çeşitli yapısal özelliklerinden ve ekonomik sistemlerinin farklı büyüklüklerinden dolayı birbirlerinden ayrışmaktadır. Finansal açıdan gelişmiş ülkelerin bankacılık sektörleri incelendiğinde, finansal yapının ana iskeletini, etkin ve teknolojik anlamda gelişmiş çok farklı yapıda ve çok sayıda bankaların oluşturduğu (bankacılık sektörü) görülmektedir. Bu yüzden; bankacılık sektöründeki gelişmeler ile ülke ekonomisindeki makro ekonomik gelişmeler arasındaki ilişkiler gerek ekonomi gerekse de bankacılık literatüründe ilgi odağı olmuş ve bunun neticesinde ülkelerin ekonomik performanslarının ve finansal gelişmelerinin bankacılık sektörüne olan etkileri çok çeşitli araştırmalara konu edilmiştir. Zira sermaye tabanı güçlü, etkinliği yüksek, son derece şeffaf, kontrol edilebilir, denetlenebilir ve teknolojik açıdan gelişmiş bir bankacılık sektörünün varlığı, ülkelerin finansal sistemleri ve ekonomik kalkınmaları adına fevkalade önemlidir. Bu sayede derinlik kazanan finansal sistemler, ekonomilerdeki atıl fonları ve birikimleri çok çeşitli modellerle ve çok daha etkin bir şekilde tüketicilere, sanayi aktivitelerine ve üretime kazandırmakta ve bu sayede hem kaynak çeşitliliğinin sağlanmasında hem de kaynak maliyetlerinin daha makul seviyelere çekilmesinde ciddi rol oynamaktadırlar. Bankacılık sektörünün makroekonomik gelişmelerden ne şekilde etkilendiğinin, özellikle de ülkemizde faaliyet gösteren iki önemli banka türü olan katılım bankalarının ve konvansiyonel bankaların ekonomik gelişmelere ne düzeyde duyarlı olduklarının ve ne şekilde tepki verdiklerinin akademik çalışmalarla tespit edilmesi önemlidir. Bu amaç doğrultusunda; bu tez çalışmasında, seçilmiş makroekonomik değişkenlerin bankacılık sektörü temel büyüklükleri olan mevduat, kredi ve kârlılık hacimlerine olan etkileri incelenerek ve iki farklı bankacılık türü olan katılım bankaları ve konvansiyonel bankalar üzerindeki etkilerinin istatistiksel mukayesesi yapılarak literatüre katkı sağlanması amaçlanmaktadır. Özetle; ülkemizin ekonomik gelişimi için de bankacılık sektörünün varlığının, sağlığının, gelişiminin ve kârlılığının son derece önemli olduğu muhakkaktır. Bu yüzden makroekonomik değişkenlerin bankacılık sektörü mevduat, kredi ve kârlılık hacimlerine etkisinin akademik çalışmalarla belirlenmesi, sektörün gelişimi ve isabetli öngörülerle geleceğe doğru oluşturulacak temel stratejilerin esaslarını belirleme adına çok mühimdir.Doctoral Thesis Mobbing'in çalışanların performansı üzerine etkisi: İstanbul'da bankacılık sektörü üzerine bir uygulama(2017) Kesebir, Murat; Günceler, BülentBu araştırmanın amacı, algılanan performans ve stresini yordamada mobbingin etkisini incelemektir. Bunun için bankalarda çalışan kişiler ile araştırma gerçekleştirilmiştir. Bu araştırmada çalışanların algılanan performans ve stresini yordamada mobbingin rolü incelenmektedir. Araştırma modeli olarak betimsel ve ilişkisel tarama modeli tercih edilmiştir. Araştırmaya 243 kişi (81 Kadın ve 162 Erkek olmak üzere 243 birey) katılmıştır. Araştırmanın verileri Kişisel Bilgi Formu, Mobbing Ölçeği, Algılanan Performans Ölçeği ve Algılanan Stres Ölçeği ile toplanmıştır. Elde edilen verilerin analizinde çıkarımsal istatistikler çerçevesinde Yapısal Eşitlik Modellemesi, Korelasyon Analizi, Bağımsız Örneklemler T-Testi ve ANOVA kullanılmıştır. Gerçekleştirilen analizler sonucunda elde edilen bulgular şu şekilde özetlenebilir: Çalışanların maruz kaldıkları mobbing düzeyi medeni duruma, mesleği isteyerek seçme durumuna, çalışma süresine göre anlamlı bir farklılık gösterirken; cinsiyete, yaşa, eğitim durumuna, aile yanında yaşama durumuna ve şuanki bankada çalışma süresine göre bir farklılık göstermediği saptanmıştır. Çalışanların algıladıkları performans düzeyi cinsiyete, medeni duruma, eğitim durumuna, çalışma süresine, şuanki bankada çalışma süresine, aile yanında yaşama durumuna göre anlamlı bir farklılık gösterirken; yaşa ve mesleği isteyerek seçme durumuna göre bir farklılık göstermediği saptanmıştır. Çalışanların algıladıkları stres düzeyi eğitim durumuna göre anlamlı bir farklılık gösterirken; cinsiyete, yaşa, medeni duruma, mesleği isteyerek seçme durumuna, aile yanında yaşama durumuna, çalışma süresine, şuanki bankada çalışma süresine göre bir farklılık göstermediği saptanmıştır. Banka çalışanlarının mobbing düzeylerinin algılanan performans ve stresi etkileyip etkilemediğinin araştırıldığı araştırma bulguları neticesinde ise, mobbing düzeylerinin algılanan performans ve stresi etkilediği saptanmıştır.Doctoral Thesis Sermaye piyasalarında yeni bir yatırım enstrümanı olarak gayrimenkul yatırım fonlarının yeri (Türkiye uygulaması)(2018) Yalçınkaya, Ali Orhan; Ünal, Halit TarganBu tez çalışmasında Gayrimenkul Yatırım Fonları ele alınarak, Türkiye Uygulamasının başarısının nasıl olacağının analiz edilmesi amaçlanmıştır. Bir yatırım aracı olarak gayrimenkulün sermaye piyasalarında ne şekilde yer bulduğu gayrimenkul yatırım ortaklıkları ve devamında gayrimenkul yatırım fonları üzerinden uluslararası ve Türkiye uygulaması üzerinden bir değerlendirmesi yapılmıştır. Sanal bir gayrimenkul yatırım fonu portföyü oluşturularak bunun getirisi analiz edilmiş ve yatırımcılar açısından tercih edilebilecek bir yatırım aracı olup olmadığı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bulgular gayrimenkul yatırım fonlarının Türkiye sermaye piyasalarında kendine yer edinebileceğine işaret etmekte.Doctoral Thesis Şirketlerin finansal açıdan bankalara artan bağımlılıkları: Sermaye piyasaları çerçevesinde bir değerlendirme(2016) Şahin, Mustafa Semih; Ünal, Halit TarganGünümüzde şirketler operasyonel faaliyetlerini yürütmede ve büyüme planlarını oluşturmada iç kaynakların yanı sıra dış kaynaklara da ihtiyaç duymaktadır. Finansal piyasalarda çok sayıda enstrüman bulunmasına rağmen şirketlere finansman kaynağı oluşturması bakımından banka kredilerine duyulan ilgi her geçen yıl daha da artmaktadır. Krediye olan talebin artmasıyla birlikte bankacılık sisteminden ve reel sektördeki şirketlerden kaynaklanan sorunlar bazı makroekonomik sorunları da beraberinde getirmektedir. Bu noktada kredi riski olarak adlandırılan kavram önem kazanmaktadır. Bankacılık sisteminde kredi riski ile ilgili düzenlemeler Basel kriterleri çerçevesinde şekillenmektedir. Ancak, kredi riski kapsamında bankacılık sistemine yönelik yoğun bir çalışma olmakla birlikte şirketlere bakan yönüyle kredi riski kavramını düzenleyecek ve denetleyecek bir mekanizma bulunmamaktadır. Dolayısıyla büyüyen ekonomilerde şirketlerin ortaya çıkardığı kredi riski şirketlerden bankalara doğru çok daha büyük tehlikeler ortaya çıkarabilmektedir. Kredi riski hesaplamalarında kendi riskine odaklanan bankalar, şirketlere kredi sağlayan tüm bankaların oluşturduğu toplam kredi riski sorununa uzak kalmaktadırlar. Yüksek şirket kredi borçlanması diğer bir deyişle kredi bağımlılığı gerek mikro gerekse makro açıdan birçok sorunu da beraberinde getirmektedir. Bu çalışmada şirketlerin artan kredi bağımlılığı ve bu bağımlılığın ortaya çıkarabileceği olası sorunlar incelenmiştir. Şirket verilerine dayanan panel veri ekonometrisi yardımıyla ampirik bulgular elde edilmeye çalışılmıştır. Elde edilen sonuçlar bankacılık sistemi ve makroekonomik gelişmeler çerçevesinde değerlendirmeye alınmıştır. İlave olarak sermaye piyasalarının şirketlerin kredi bağımlılığını kırmaya yönelik anlamlı bir etkisinin olup olmadığı konusu üzerinde de durulmuştur. Anahtar Kelimeler: Banka, Kredi Riski, Kredi Bağımlılığı, Panel Veri, Sermaye Piyasaları.Doctoral Thesis Türk bankacılık sisteminde kredi risk yönetiminde takibe dönüşüm oranlarında gerçekleştirilen iyileştirmelerin ekonomik göstergeler üzerine etkisi(2019) Aktuğ, Orhan; Ünal, Halit TarganBu çalışmada 2005/1 ile 2017/6 yılları arasında Türk Bankacılık sektöründe kredi risk yönetiminde takibe dönüşüm oranları (TDO) ile belli başlı ekonomik göstergeler olan büyüme, işsizlik, faizler, BIST 100 Endeksi ve Konut Fiyat Endeksi arasındaki ilişki incelenmiştir. Bu çerçevede, Türkiye'de kredi risk yönetiminde takibe dönüşümü azaltacak önlemler, Avrupa Birliği ve seçilmiş Avrupa ülkelerinin uygulamaları ile karşılaştırılarak ortaya konulmaya çalışılmış olup, bunun neticesinde takibe dönüşüm oranında (TDO'da) sağlanacak düşüşün ülkenin temel ekonomik göstergeleri üzerinde meydana getireceği etkiler tartışılmıştır. Bu kapsamda öncelikle kredi risk yönetimi üzerinde durulmuş olup, akabinde nasıl daha iyi bir kredi risk yönetiminin yapılabileceği belirlenmeye çalışılmıştır. Takibe Dönüşüm Oranı (TDO-Takipteki Krediler/Toplam Krediler) ile belli başlı ekonomik göstergeler (GSYİH'daki büyüme, işsizlik oranı, faizler, Konut Fiyat Endeksi ve BIST 100 Endeksi) arasındaki ilişki incelenmiş olup, sonrasında ise takibe dönüşümde sağlanabilecek iyileştirmeler üzerinde durulmuştur. Bu iyileştirmelerin başında hukuksal çerçevenin çizilmesi, ekonomiye katkısı olabilecek firmaların yaşatılması, belirli kriterlere göre yapılandırılması, yasal takip borçlarının teminatlarıyla birlikte ve/veya ayrı ayrı satılması, Varlık Yönetim Şirketlerinin (AMCs) kurulması, yapısal reformların gerçekleştirilerek (düşük kurumsal vergi uygulanması, doğrudan yatırımların artırılması, istihdamın artırılması, ülkenin ulusal ve uluslararası yatırımlar için çekim merkezi haline getirilerek bireylerden alınan vergilerin artırılması gibi.) kredi hacminin artırılması gelmektedir. Bu sayede takibe dönüşüm oranının (TDO) düşürülmesiyle bankalarda karlılığın artacağı, sermaye birikiminin sağlanacağı ve fonlama da ucuzlayacağından, düşük faizlerle fonlanan kredilerin artmasıyla yatırımların ve ihracatın artacağı ve sonucunda istihdamın ve ülke milli gelirinin yükseleceği düşünülmektedir. Çalışmamızda öncelikle takibe dönüşümle seçilen ekonomik göstergeler arasındaki ilişki ve bu ilişkinin yönü saptanmaya çalışılmış olup, modelleme yöntemi olarak, ARDL Sınır Testi Yaklaşımı da denilen ARDL Yöntemi kullanılmıştır. ARDL Sınır Testi Yaklaşımı, teorik çalışmamızla ortaya çıkan sonuçları ekonometrik olarak destekler nitelikte olup, takibe dönüşüm oranının azaltılmasının Türkiye'nin ekonomik göstergelerini ne şekilde etkilediği tartışılmıştır. Akabinde de takibe dönüşümün iyileştirilmesinin sağlanabilmesi için gerekli tedbir ve uygulamalar ile çözüm stratejilerine yer verilmiş ve son yıllarda takibe dönüşümle ilgili önemli düzenlemeler yapan Avrupa Birliği uygulamaları gözden geçirilmiştir.Doctoral Thesis Türkiye'de KOBİ'lerin banka kaynaklı dış ticaret finansmanı sorunları ve çözüm önerileri(2016) Tat, Hasan; Günceler, BülentKüçük ve orta ölçekli işletmelerin genel olarak tüm faaliyetlerinde özel olarak dış ticaret konusunda kendi kaynaklarının yanı sıra yabancı kaynakları da kullanmaları iktisadi yaşamın gereğidir.Gerek dünyada gerekse de Türkiye'de kobilerin dış ticaret finansmanı konusunda en başlıca finansman araçları bankalardan alınan kredilerdir. Ancak Küçük ve orta ölçekli işletmeler dış ticaret finansmanı konusunda banka kaynaklı finansman ürünlerine ulaşma konusunda ciddi sorunlar yaşamaktadırlar. Bankacılık sisteminde bulunan finansman ürünlerinin kobilerin ihtiyacını büyük oranda karşılayamaması , kredi faizlerinin yüksekliği , kredi karşılığı istenen teminatlar , uzun vadeli kredi imkanı sunulmaması , bankaların kobileri , büyük ölçekli kuruluşlara göre daha fazla prosedüre muhatap tutmaları ,dış ticaret finansman ürünleri bilgi eksikliği , kayıt dışı , vergi dezavantajları , detaylı bankacılık prosedürleri gibi sorunlar nedeniyle kobiler bankalardan sağlanan kredilerden yeterince yararlanamamakta ve daha etkin uygulamalar , alternatif finansman yönetimi ve imkanlarına ihtiyaç duymaktadırlar. Ayrıca çözüm önerilerinin hayata getirilmesi konusunda düzenleyici ve denetleyici kuruluşların oluşturulması ve aktif rol oynaması önemli bir gereksinim olarak görülmelidir . Türkiye ekonomisinde , büyük ümitleri ve büyük emekler , büyük fırsatlarla buluşturma unsuru olan küçük ve orta ölçekli işletmeler için en büyük büyüme ve gelişme fırsatı dış ticaret ve ihracattır. Ancak dış ticaret ve ihracatta kobilere en büyük duvar ve engel finansman yetersizliği ve finansman yollarının önündeki sorunlardır. Türkiye ekonomisinde faaliyet gösteren her yüz işletmenin 99'unun kobidir . Ancak küçük ve orta ölçekli işletmelerin ekonomideki bu büyük rolü mali yapılarının güçlü olması ile gerçekleştirebilir ve güçlü mali yapı ise finansman olanaklarına bağlıdır. Türkiye'de kayıtlı 2,6 milyon kobinin sadece 63 bin adetinin ihracat yapmasının ve buradaki potansiyelin değerlendirilememesinin en büyük nedeni dış ticaret finansmanı konusundaki sorunlardır. Kobilerin dış ticaret finansman sorunlarının çözülmesi , finansman imkanlarının artırılması ülke ekonomi açısından büyük kazanımlar sağlayacak olup ; risk , sermaye ,kazanç ve servetin dengeli paylaşımı , krizlere karşı dayanıklılık , ekonomik büyümeye katkı , rekabetin geliştirilmesi ,verimlilik artışı , istihdamın artırılması , ihracatın artırılması , dışa bağımlılığın azaltılması bunların başlıcalarıdır.