TR Dizin İndeksli Yayınlar / TR Dizin Indexed Publications Collection
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14517/20
Browse
Browsing TR Dizin İndeksli Yayınlar / TR Dizin Indexed Publications Collection by Journal "7tepe Klinik"
Now showing 1 - 14 of 14
- Results Per Page
- Sort Options
Article Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi lisans ve öğretim üyesi kliniklerine başvuran hastaların dental anksiyete ve korku açısından değerlendirilmesi(2022) Gül Merve Yalçın Ülker; Deniz Gökçe MERAL; Aleyna KucurGiriş ve Amaç: Dental korku ve anksiyete, hem diş hekimlerini dental tedaviler sırasında zorlamakta; hem de hastaların ağız ve diş sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu çalışmada Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi lisans ve öğretim üyesi kliniklerine başvuran hastaların sosyodemografik özellikleri, duygusal ce- vapları ve dental tecrübelerine göre dental anksiyete ve korku seviyelerindeki farklılıkların incelenmesi ve tedavilerini yapan hekiminin tecrübesinin bu parametrelere etkisinin incelenme- si amaçlanmıştır. Gereçler ve Yöntem: Çalışmada Ağız, Diş ve Çene Cerrahi- si Anabilim Dalı lisans ve öğretim üyesi kliniklerine diş çeki- mi için başvuran hastalara 10 adet demografik bilgilerini ve daha öncekileri dental tecrübelerini sorgulayan, 11 adet den- tal korkuyu sorgulayan, 5 adet de dental anksiyeteyi sorgu- layan sorular elektronik bir anket aracılığı ile tedavilerinden hemen önce yöneltilmiştir. Normal dağılıma uygunluk Kolmo- gorov-Smirnov ve Shapiro-Wilk testi ile incelenmiştir.Dental korku ve anksiyete puanlarının karşılaştırılmasında Mann-W- hitney-U ve Kruskal Wallis testi kullanılmıştır. Önem düzeyi p<0,05 olarak alınmıştır. Bulgular: Lisans ve öğretim üyesi kliniklerine başvuru tiple- rine göre hastaların dental korku düzeylerindeki farklılıklar is- tatistiksel olarak anlamlı bulunmuş ve lisans kliniğinde daha yüksek olduğu tespit edilmiştir (p=0,036).Hastalar cinsiyete göre dental korku ve anksiyete açısından karşılaştırıldığında, erkeklerde her iki değişkenin de istatistiksel olarak anlamlı derecede daha yüksek seviyelerde olduğu tespit edilmiştir (p=0,002;p<0,001).Yaş gruplarına göre dental korku düzeyi- nin en yüksek 45-54 yaş grubundaki, en düşük 18-29 yaş gru- bundaki hastalarda olduğu gözlenmiştir(p=0,009). Sonuç: Dental korku açısından tedavi olunan kliniğe göre bir fark gözlenirken, dental anksiyete açısından bir farklılık göz- lenmemiştir.Çalışmanın sonucuna göre erkek hastaların den- tal anksiyete ve korku düzeylerinin daha yüksek olduğu ve 45-54 yaş grubunun en yüksek dental korku seviyesine sahip olduğu gözlenmiştir. Bu farklılıkların geçmiş dental tecrübe- lerden kaynaklanabileceği sonucuna varılmıştır.Article Alkol içermeyen iki farklı ağız gargarasının geçici restorasyon materyallerinin renk değişimine etkisi(2021) Elter, Bahar; Diker, BurcuAmaç: Mevcut çalışmanın amacı iki farklı ağız gargarasında bekletilen dört farklı geçici restorasyon materyallerinin renk değişimlerinin karşılaştırılmasıdır. Gereç ve Yöntem: Silikon kalıp yardımıyla bis-akril kompozit rezin ve polimetil metakrilat (PMMA) içerikli dört geçici restorasyon materyalinden 14 mm çapında ve 2 mm yüksekliğinde toplam 84 örnek hazırlandı. Hazırlanan örnekler distile suda 1 hafta bekletildikten sonra başlangıç renk değerleri ölçüldü. Distile su (kontrol) ve ağız gargaralarına (Listerin ve Klorhex) maruz bırakılacak şekilde 3 alt gruba ayrıldı (n=7). Günde 2 dakika kullanım ile 1 yıllık kullanıma denk gelecek şekilde toplam 12 saat sıvılarda bekletildi ve tekrar renk ölçümleri yapıldı. İki ölçüm arasındaki renk değişim değerleri CIEDE2000 formülü ile hesaplandı ve iki yönlü varyans analizi (ANOVA) ile incelendi (a=,05). Bulgular: Geçici materyallerin renk değişimleri materyal (p=,000) ve gargara (p=,004) tipinden anlamlı olarak etkilendi. Materyalden bağımsız olarak gargaraların renk değişimi üzerine etkisi değerlendirildiğinde Klorhex ile distile su arasında anlamlı bir farklılık görülmezken, Listerin grubunda en yüksek renk değişikliği gözlendi. Sadece materyallerin etkisi değerlendirildiğinde bis-akril kompozit rezin grubunda (Acrytemp ve Protemp 4), PMMA grubuna (Temdent ve Imident) göre daha fazla renk değişimi gözlemlendi (p<,05). Sonuç: Bu çalışmada kullanılan geçici restorasyonların renk değişimi, materyal ve gargaralara bağlı olarak değişim gösterdi. En az renk değişimi PMMA grubundan Temdent’te görülürken, Klorhex Listerin’den daha az renk değişimine neden oldu. Bununla birlikte tüm gruplardaki renk değişimleri klinik olarak kabul edilebilir aralıktaydı.Article Alt yirmi yaş dişlerinin mandibular kanalla olan ilişkisinin panoramik radyografilerde ve konik ışınlı bilgisayarlı tomografi görüntülerinde incelenmesi(2016) Yalçın, Gül Merve Ülker; Tomruk, Ceyda Özçakır; İlgüy, Dilhan; Şençift, Mehmet Kemal; Çapar, Gonca Duygu; Ersan, NilüferAmaç: Alt yirmi yaş dişlerinin çekimi öncesinde, oluşabilecek inferior alveolar sinir hasarının önlenmesi için radyografik değerlendirme yapılması gerekmektedir. Bu çalışmanın amacı alt yirmi yaş dişlerinin kökleri ile mandibular kanalın ilişkisini sunan panoramik radyografilerdeki göstergelerin, konik ışınlı bilgisayarlı tomografi (KBIT) görüntüleri ile karşılatırılarak, güvenilirliğinin belirlenmesidir.Gereç ve yöntem: Çalışmada 73 hastanın 105 alt yirmi yaş dişi değerlendirilmiştir. Panoramik radyografilerde mandibular kanal devamlılığının kaybolması ve kök ucunda radyolusensi olması kriterlerine bakılarak, KBIT görüntüleri ile karşılaştırılmış ve bu üç boyutlu görüntülerde kökler ile inferior alveolar sinirin ilişkisi ve lingual korteksin durumu değerlendirilmiştir.Bulgular: Araştırmacılar arası güvenilirliğin sağlanması amacı ile kappa hesaplaması yapılmış ve bu hesaplamanın sonucunda Kappa değeri 0,88 olarak çıkmıştır. Panoramik radyografide kanal devamlılığının kaybolduğu 39 yirmi yaş dişinde (%81,25), KBIT görüntüleri incelendiğinde kökler ve kanal arasında ilişki görülürken; kök ucunda radyolusensinin görüldüğü 47 yirmi yaş dişi (% 82,46) incelendiğinde kökler ve kanal arasında ilişki görülmüştür. Kök ucunda radyolüsensi gözlenmesi ve kanal devamlılığının kaybolması durumları istatistiksel olarak anlam teşkil etmektedir. Panoramik radyografide kanal devamlılığının kaybolduğu 11 yirmi yaş dişinin (%19,3), KBIT görüntüleri incelendiğinde kökün veya köklerin lingual korteksi perfore etmiş olduğu gözlenmiştir. Kök ucunda radyolusensinin görüldüğü yirmi yaş dişlerinden sadece 1 tanesinde (%2.08) lingual kortekste perforasyon gözlenmiştir. Kök ucunda radyolusensi gözlenmesi ve kanal devamlılığının kaybolması durumları, lingual korteksin durumu istatistiksel olarak bir anlam teşkil etmemektedir.Sonuç: Bu çalışmanın sonucuna dayanarak, panoramik radyografilerde bu kriterlere sahip mandibular yirmi yaş dişlerinin cerrahi çekimi öncesinde inferior alveoler sinir hasarının önlenmesi amacı ile tomografi görüntülerinin değerlendirilmesini öneriyoruz.Article Dental Biyofilme Bağlı Gingivitis Tedavisinin Hastaların Tat Algıları Üzerine Etkisi(2023) Şahin, Gökçe Aykol; Kayahan, Mehmet Baybora; Keleş, Gonca; Koran, Serpil Melek AltanGiriş ve Amaç: Tat algısı, genetik, yapısal ve çevresel pek çok faktöre bağlıdır. Kronik inflamasyonun, tat bozukluklarında et- ken faktörlerden biri olduğu düşünülmektedir. Bu çalışmada, dental biyofilme bağlı, inflamatuar karakterde bir dişeti hasta- lığı olan gingivitisli hastaların, tedavi sonrası tat algılarındaki değişiminin değerlendirilmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Çalışmada hastaların başlangıç periodon- tal durumu Quigley-Hein plak indeksi (Turesky modifikasyo- nu), gingival indeks, sondalamada kanama ve sondalanabilir cep derinliğini içeren periodontal indeks ve ölçümlerle; tat algıları, 6-n propiltiourasil (PROP) (0.32 mmol/l) ve NaCl (0.1 mol/l) solüsyonları ile ağız çalkalatılıp Etiketli Büyüklük Skala- sı kullanılarak değerlendirildi. Çalışmaya dahil edilen orta ve şiddetli gingivitisi olan hastalara Faz I tedavi uygulandı. Pe- riodontal değerlendirmeler ve tat algısı değerlendirmeleri 1. haftada ve 1. ayda tekrarlandı. Veriler IBM SPSS 21.0 programı ile istatistiksel olarak değerlendirildi. Bulgular: Çalışma grubu; 16’sı kadın (27.88 ± 0.93 yaş ort.) ve 15’i erkek (28.6 ± 1.3 yaş ort.) 31 hastadan oluştu. Demografik verilerde istatistiksel olarak bir farklılık bulunmadı. Hastaların başlangıca göre 1. hafta ve 1. ayda değerlendiren tüm klinik parametrelerinde istatistiksel anlamlı düzeyde iyileşme göz- lendi (p <0.05). PROP ve NaCl solüsyonları ile değerlendirilen tat algılarında, yine başlangıca göre tedavi sonrası 1. hafta ve 1. ay değerlendirmelerinde anlamlı düzeyde artış gözlendi (p <0.001). Sonuç: Çalışmada periodontal tedavi sonrası orta ve şiddetli gingivitis hastalarında klinik parametrelerdeki iyileşme ile ko- rele olarak tat algılarında anlamlı düzeyde artış gözlendi. Kısıtlı bir popülasyonda yapılan bu çalışmanın hastalardan geri bil- dirimin alındığı, proinflamatuar sitokin değişimlerinin de de- ğerlendirildiği daha kapsamlı çalışmalarla desteklenmesine ihtiyaç vardır.Article Dilde mikroinvaziv karsinom: Bir olgu sunumu(2019) Belde ARSAN; Erdoğan FİŞEKÇİOĞLU; Gürcan VURAL; Gözde TURGUTDünya Sağlık Örgütü raporuna göre oral skuamöz hücrelikarsinom oral kavitenin en sık gö-rülen malignitesidir.Teşhis ve tedavideki ilerlemelere rağmen hastaların 5yıllık sağkalım oranları belirgin bir şekilde iyileştirilememiştir.Oral kanserlerin erken evrede teşhisi bu sebepleönemlidir.Kliniğimize başvuran 55 yaşında erkek hasta sistemikolarak sağlıklıdır ve sigara kullanmadığını belirtmiştir.Hastanın yapılan ağız içi muayenesinde dil lateralindeyüzeyden kabarık hiperkeratotik lökoplaki tespit edilmiştir.Hasta lezyonun varlığından haberdar değildir veherhangi bir klinik semptom yoktur. Eksizyonel biyopsisonrasında yapılan histopatolojik incelemede yüksekdereceli displazi görülmüştür. Mikroskopik bir odakta bazalmembran devamlılığının bozulduğu ve mikroinvazivpatern geliştiği gösterilmiştir. Histopatolojik olarak mikroinvazivkarsinom tanısı konulmuştur.Mikroinvaziv karsinom en erken evre malignitedir ve oralkanserlerin bu evrede teşhis edil-mesi, prognozun iyileştirilmesive sağkalım oranlarının arttırılması için önemlibir yere sahiptir.Article The effects of a single high-dose injection of vitamin-D on healing of condylar fractures in osteoporotic rats(2019) Akif TÜRER; Uğur MERCAN; Osman KELAHMETOĞLU; Yonca Betil KABAK; Deniz Gokce MERALAim: In this study we have tried to show the effects of a singlehigh-dose ınjection of vitamin d on healing of condylar fractures in osteoporotic rats.Materials and method: This study included sixteen femalewistar rats. All rats were overiectomized. Osteoporotic ratswere randomly divided into two groups of eight animals/group. Group D animals received a single high dose of vitamin D (50.000 IU/kg) intraperitoneally and group C (control)animals received saline (0.05 mL) intraperitoneally. All injections were given immediately after condylar fracture. All ratswere euthanized after 28 days, examined histopathologicaland immunohistochemical.Results: Histopathological and immunohistochemical evaluations were done. Histopathological scores between groupD and C were found statistically significant. TGFβ1 and osteopentin levels in group D were found higher than group C.Conclusion: We have determined that a single high-dose injection of vitamin D given immediately after surgery increasedTGFβ and osteopontin levels and enhanced new bone formation at condylar fractures of osteoporotic rats.Article Ekstraoral fistül: Bir olgu sunumu(2018) Handan ERSEV; Vasfiye IŞIKOdontojenik fistüller, pulpa nekrozuna bağlı olarak gelişen patolojik oluşumlardır. Fistülün intraoral veya ekstraoral bölgeyeaçılması dişin bulunduğu bölgeye, enflamasyon tarafındankortikal kemikte oluşan perforasyonun lokalizasyonuna bağlıdır. Özellikle ekstraoral fistüller deri lezyonları, tüberküloz, osteomiyelit gibi birçok farklı oluşumla karıştırılmakta ve bununsonucunda hastalara etkisiz tedaviler uygulanabilmektedir.Bu olgu sunumu, alt çene kesici dişlerden kaynak aldığı tespitedilen ve çene ucu bölgesinden drene olan 2 adet ekstraoralfistül vakasının kök kanal tedavisi uygulamasının ardından 1senelik takiplerini içermektedir.Article Farklı ışınlama mesafelerinin ve seramik materyallerinin rezin simanın yüzey sertliği üzerine etkisinin incelenmesi(2018) Gürdal, Işıl; Üşümez, Aslıhan; Kara, Özlem; Taşın, Simge; Atay, AyşeAmaç: Bu çalışmanın amacı, ışık kaynağı ile seramik materyalleri arasındaki farklı ışınlama mesafelerinin kullanılan rezin simanın yüzey sertliğine etkisinin incelenmesidir.Gereç ve Yöntem: Dual-cure rezin siman (NX3, Kerr), lityum disilikat press seramik (IPS e.max Press (EP)) veya 3 farklı CAD/CAM materyali (Lava Ultimate (LU), e.max CAD (EC), Vita Suprinity (VS)) ile dentin yüzeyi arasında, LED ışık cihazı kullanılarak 10 sn boyunca 0, 3 ve 6 mm mesafelerden polimerize edildi (n=10). Örneklerin Vickers sertlik değerleri, polimerizasyondan hemen sonra ve karanlık ortamda, 37°C'de 24 saat distile suda bekletildikten sonra yapıldı. Her örneğin alt ve üst yüzeylerinden üç noktadan ölçüm yapıldı. Verilerin analizi ANOVA ile yapıldı. Çoklu karşılaştırmalar için Bonferroni testi kullanıldı (p<0,05).Bulgular: LU örneklerin altındaki rezin simanın sertlik değerleri, diğer materyallere oranla istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulundu (p<0,05). Tüm gruplarda alt yüzeyin sertlik değerleri üst yüzeye göre anlamlı düzeyde düşük bulundu (p<0,05). Işık kaynağı - seramik arası mesafenin 0 mm olduğu grupların sertlik değerleri, 3 ve 6 mm olan gruplara göre anlamlı düzeyde yüksek bulundu (p<0,05). 24 saat sonraki ölçümlerde elde edilen sertlik değerleri, polimerzasondan hemen sonra yapılan ölçümlerdeki değerlere göre anlamlı olarak yüksek bulundu (p<0,05).Sonuç: Yeterli polimerizasyon elde edebilmek için kullanılan seramik materyalinin ve ışık kaynağı ile mesafesinin önemli faktörler olduğu sonucuna varıldıArticle Hareketli ortodontikapareyler ile ilgiliyoutube™ videolarınıniçerik analizi(2020) Merve Nur AYDINAmaç: Bu çalışmanın amacı hareketli ortodontik apareyler hakkında bilgi almak isteyen hastalar için sosyal medyada sunulan bilgilerin kalitesini incelemektir.Gereç ve Yöntem: YouTube ™’ da Google Trends uygulamasıyla "removable orthodontic appliance" anahtar kelimesini kullanarak ilgili videolar aratıldı. 75 sonuçtan yetersiz olanlar çıkarıldıktan sonra analiz edilmek üzere 28 video seçildi. Video içerik kalitesini düşük ve yüksek olarak sınıflandırmak için 7 parametreden oluşan bir puanlama sistemi kullanıldı. Videoların kalitesini evrensel olarak değerlendirmek için video bilgileri ve kalite indeksi (VBKİ) uygulandı. İstatiksel değerlendirmede Student t-testi, Mann-Whitney U-testi, Chi-square testi ve Pearson korelasyon katsayısı hesaplandı.Bulgular: YouTube ™’ a yüklenen videoların içerik kalitesi 7 puan üzerinden ortalama 2,82 puan ve videoların 22 (%78,6)’i düşük içerikli, 6 (%21,4)’i ise yüksek içerikli olarak bulundu. Apareylerin kullanım prosedürleri videolarda en çok bahsedilen konulardı (%78,6). Apareylerin uygulanma zamanı, uygulama yöntemi, yararları ve kullanım önerilerine yüksek içerikli grupta daha sık değinilmişti (p<,05). Yüksek içerikli videolar görüntülenme yüzdesi açısından ise bir üstünlüğe sahip değildi (p>,05). YouTube ™’ a hareketli ortodontik apareylerle ilgili video yükleyenlerin yükledikleri videoların içerik kalitesi karşılaştırıldığında istatistiksel bir fark ortaya çıkmadı (p>,05). Sonuç: Hareketli ortodontik apareyler arama terimi YouTube ™’da aratıldığında çıkan sonuçların birçoğu yetersiz olduğundan bilgiye ulaşmak zorlaşmaktır. Hareketli ortodontik apareylerle ilgili YouTube ™ videoların genellikle içerik kalitesi düşüktür. Yüksek içerikli videoları yüklemesi beklenen uzman/diş hekimleri içerik açısından diğer gruplara bir üstünlük sağlayamamıştır. Klinisyenler sosyal medya ve YouTube ™’un bilgilendirici özelliğini değerlendirmeli ve daha yüksek içerikli videolar üretmelidir.Article İlaca Bağlı Çene Kemiği Osteonekrozu Modelinde Vasküler Endotelyal Büyüme Faktörü Ekspresyonunun İmmünhistokimyasal Olarak İncelenmesi(2023) Aleyna KUCUR; Gül Merve YALÇIN ÜLKER; Alev CUMBUL; Ünal USLUAmaç: Bifosfonatlar (BP) kemikte anjiogenezis ve neovaskü- larizasyon olaylarında değişiklilere neden olarak, ilaca bağlı çene kemiği osteonekrozunda (İÇKON) bu durumun etkili ol- duğu düşünülmektedir. Pamidronat ve zoledronat (ZA) teda- vilerinin kan serumunda vasküler endotelyal büyüme faktörü (VEGF) seviyelerinde azalmaya sebep olduğu bilinmektedir. Bu deneysel çalışmanın amacı BP uygunlanmış sıçanlarda oluşturulan osteonekroz modelinde kemikte VEGF ekspres- yonu seviyesinin immünhistokimyasal yöntemler ile incelen- mesidir. Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda osteonekroz modeli oluş- turmak amacı ile dişi Sprague-Dawley sıçanlara (n = 14) 8 hafta boyunca ZA enjeksiyonu yapılmıştır. Bu sürenin sonun- da sıçanların sol alt ikinci molarları çekilmiş ve sakrifikasyon öncesinde 8 hafta daha beklenmiştir.. İmmünhistokimyasal boyama sonrasında VEGF ekspresyonu, dağılım ve yoğunluk açısından değerlendirilmiştir. Enflamasyonun değerlendiril- mesi planlanan dokular da Hematokisilin&Eozin ile boyanmış- tır. Bulgular ve Sonuç: Kontrol grubu ile deney grubu (ZA) VEGF ekspresyonu açısından karşılaştırıldıklarında ZA grubunda dağılım ve yoğunluk kontrol grubuna göre anlamlı derece- de yüksektir (49,73 ± 1,222/13,27 ± 0,279; P < 0.001). Deney grubunda gözlenen enflamatuvar reaksiyon kontrol grubuna göre anlamlı derecede yüksek bulunmuştur (0/2,5 ± 0,58; p=0,003). ZA’nın kemik iyileşmesi ve enflamasyon gibi para- metrelere etkisini gösteren birçok deneysel ve klinik çalışma mevcuttur; fakat yazarların bilgisi dahilinde bu çalışma ZA’nın kemikte VEGF ekspresyonuna etkisinin incelendiği ilk de- neysel çalışmadır. ZA sebebi ile kemik dokusunda meydana gelen aşırı enflamatuvar reaksiyon sebebi ile kan serumdaki seviyelerinin aksine kemik dokusunda VEGF ekspresyonunun arttığı gözlenmiştir. Bu çalışmanın sonuçları ZA’nın kemikte VEGF ekspresyonunu aşırı artırarak kemik iyileşmesi üzerinde negatif bir etkisi olabileceğini göstermiştir. Bu yolağın anlaşı- labilmesi için daha detaylı moleküler çalışmalara ihtiyaç bu- lunmaktadır.Article Promax artefakt azaltma algoritmasının titanyum ve zirkonyum implantların oluşturduğu artefaktlar üzerine etkisi(2020) Özgür ERDOĞAN; Cansu BÜYÜK; Tamer Lütfi ERDEM; Belde ARSANAmaç: Artefaktlar görüntü kalitesini düşürürler. Literatürdetitanyum (Ti) ve zirkonyum (Zr) implant artefaktları ileilgili çalışma sayısı kısıtlıdır. Bu çalışmanın amacı, farklıçekim parametreleri ile ProMax Artefakt Azaltma Algoritması’nın(AAA) konik ışınlı bilgisayarlı tomografi (KIBT)görüntülerinde Ti ve Zr implantların oluşturduğu artefaktlarüzerine olan etkisinin değerlendirilmesi ve karşılaştırılmasıdır.Materyal ve Metod: Bir Zr ve bir Ti implant sığır kaburgasınayerleştirildi. Bu kemik ProMax 3D Mid KIBT cihazıile tarandı. Görüntüler 70, 76, 80, 86 ve 90 kVp’de, 2 farklıvoksel boyutunda (0.2 ve 0.4 mm) elde edildi. AAA kullanılarakve kullanılmadan 20 çekim yapıldı. Elde edilengörüntüler ImageJ programına aktarıldı. Ortalama grideğeri (GV) ve standart sapma (SD) ile kontrast-gürültüoranı (CNR) hesaplandı. İstatistiksel analizlerde Pearson’skorelasyon katsayısı, Student’s t-test, ANOVA and multiplregresyon analizi testleri kullanıldı.Bulgular: AAA her iki implant grubunda da SD’yi anlamlıderecede azalttı (p<0.001) ve bu azalma Zr implant içindaha yüksekti. Algoritmanın aktivasyonu ile kVp ve Zr implanttakiSD arasında önemli bir negatif korelasyongözlendi (p<0.05). Her iki implant grubunda da GV veCNR değerleri anlamlı olarak yükseldi ve bu artış Zr grubundadaha yüksekti (p<0.001).Sonuç: Zr, KIBT görüntülerini Ti’den daha fazla bozmaktadır.Promax cihazının AAA her iki implant grubunda dagörüntü kalitesini iyileştirmektedir ve Zr implantlarüzerine etkisi daha yüksektir.Article Qualitative and quantitative assesment of initial bacterial plaque formation on different prosthetic restorative materials(2019) Nesrin ANIL; Ali Murat KÖKATAim: The aim of this study was to determine the structure ofbacterial plaque qualitatively and quantitatively and to evaluate the effect of restorative material variation on pellicle composition and bacterial adhesion.Materials and Method: Titanium, Au-Ag-Pd alloy, Ni-Cr alloy, an all-ceramic system and a feldspathic porcelain systemwere used to evaluate bacterial adhesion and plaque composition characteristics. Acquired pellicle was analyzed by usingsodium dodecyl sulphate polyacrylamide gel electrophoresis(SDS-PAGE). Single colony isolated groups on samples wereidentified by using BBL-Crystal System. Statistical analysiswas performed by using Kruskal Wallis Analysis of Variance(ANOVA).Results: Acquired pellicle analysis by SDS-PAGE revealedamylase content for each group except feldspathic porcelain.Significant qualitative and quantitative differences werefound among the materials for bacterial plaque content. Microorganism types varied most for feldspathic porcelain surface. The least variety of microorganisms were found on Cr-Ni.The lowest adhesion was observed on feldspathic porcelain.Conclusion: Initial bacterial plaque shows material specificdifferences for compositional structure. Bacterial adhesionfor each material shows internal compositional variations.Streptococci were found to be most revealed species for allmaterials studied.Article Radiological anatomy knowledge among dental students(2017) Fişekçioğlu, Erdoğan; Ersan, Nilüfer; İlgüy, Mehmet; İlgüy, Dilhan; Dölekoğlu, Zehra SemanurAmaç: Diş hekimleri, dental radyografiler üzerindeki normal anatomik yapıları belirleyebilmeli ve teknik hatalara bağlı görüntü distorsiyonları ve artefaktları konusunda bilgi sahibi olmalıdır. Diş hekimliği öğrencilerinin öğrenme çıktılarının değerlendirilmesi müfredatın geliştirilmesi için eğitimcilere bilgi sağlayabilmektedir. Bu çalışmada diş hekimliği öğrencilerinin panoramik ve periapikal radyografilerle ilgili bilgilerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Diş hekimliği 3., 4. ve 5. sınıf öğrencileri (n=129) ile yüksek lisans öğrencilerinin (n=23) yer aldığı bu çalışmada 10 farklı anatomik yapının işaretlendiği 10 adet periapikal radyografi ve 26 farklı anatomik yapının işaretlendiği 5 adet panoramik radyografi kullanılmıştır. Ayrıca yüksek lisans öğrencileri için 12 hasta konumlandırma hatası, 3 yabancı cisim varlığı ve 4 teknik hata gözlenen panoramik radyografiler çalışmaya dahil edilmiştir.Bulgular: Anatomik bilgi düzeyi konusunda sınıflar arasında istatistik açıdan anlamlı farklar gözlenmiş, 3. sınıf öğrencileri en yüksek skoru elde etmişlerdir (%90; p<0.01). Yüksek lisans öğrencilerinin panoramik film hatalarını ve yabancı cisimleri doğru bir şekilde belirleme konusundaki başarı yüzdesi %5,26 ile %63,16 arasında değişmektedir. Yabancı cisim belirlenmesi konusundaki sorular en yüksek yüzdeyle cevaplanmıştır (gözlük: %95.7; küpe: %91.3; dil hızması %87).Sonuçlar: Dental radyoloji eğitiminin 5. sınıf müfredatına entegre edilmesinin, diş hekimliği öğrencilerinin panoramik ve periapikal radyografilerle ilgili bilgilerinin daha kalıcı olmasına yardımcı olabileceği düşünülmektedirArticle Süt dişlerinde demir ilacına bağlı renklenmeler üzerine yüzey örtücü kullanımının etkisi(2021) Kaya, EmineAmaç: Bu çalışmanın amacı, süt dişlerine uygulanan yüzey örtücü ajanların, çocuklarda kullanılan iki farklı formdaki demir şurubunun meydana getirdiği renklenme üzerindeki etkisinin incelenmesidir. Gereç ve Yöntem: Çalışmada toplam 66 adet çürüksüz süt dişi, her bir grupta 11 adet örnek bulunacak şekilde rastgele 6 gruba ayrıldı. Fe+2 (ferröz sülfat) içeren Ferrum Haussman (Vifor International Inc., İsviçre) ve Fe+3 (ferrik polimaltoz) içeren FerroSanol B (UCB Pharma GmbH, Almanya) demir şurubu kullanıldı. Kontrol grubu olarak distile su tercih edildi. Her bir şurup ve kontrol grubundaki örneklerin yarısına yüzey örtücü ajan olarak BisCover LV (Bisco Inc., Itasca, IL, ABD) uygulandı ve diğer yarısına herhangi bir işlem yapılmadı. Her bir diş örneği günde 3 kere 8 saat aralıklarla 2’şer dakika bulunduğu gruba göre demir şuruplarına veya distile suya batırıldı. Toplamda 252 daldırma döngüsü uygulandı. Renk değişimleri spektrofotometre (Vita EasyShade Advance 4.0, Ivoclar Vivadent, Liechtenstein) kullanılarak ölçüldü. İki yönlü varyans analizi, renk değişiminin değerlendirilesinde kullanıldı. Bulgular: Fe+2 içeren demir şurup grubundaki dişler Fe+3 içeren demir şurubu grubundaki dişlerden daha fazla renk değişimi gösterdi. (p<0,001) Tüm gruplarda yüzey örtücü uygulanan dişlerde uygulanmayan dişlere göre daha fazla renk değişimi görüldü. (p<0,001) Sonuçlar: Bu invitro çalışmada Fe+2 içeren demir şuruplarının Fe+3 içeren şuruplara göre daha fazla renklenmeye neden olduğu görüldü. Yüzey örtücü ajanlar süt dişlerinde demir ilacına bağlı oluşan renklenmeleri önlemekte etkili değildir.