TR Dizin İndeksli Yayınlar / TR Dizin Indexed Publications Collection
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14517/20
Browse
Browsing TR Dizin İndeksli Yayınlar / TR Dizin Indexed Publications Collection by Journal "Acıbadem Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi"
Now showing 1 - 6 of 6
- Results Per Page
- Sort Options
Article 0-12 Aylık Bebeği Olan Ebeveynlerin Bebek Bakımına İlişkin Geleneksel Uygulamaları(2019) Kerime Derya BEYDAĞ; Duygu SÖNMEZ DÜZKAYA; Gülzade UYSALAmaç: Bu çalışma, 0-12 aylık bebeği olan ebeveynlerin bebek bakımına ilişkin geleneksel uygulamalarını belirlemek amacıylagerçekleştirilmiştir.Gereç ve Yöntem: Çalışma tanımlayıcı ve kesitsel olarak planlanmış olup veriler Eylül 2015- Aralık 2015 tarihleri arasında Tuzla’dabir aile sağlığı merkezinde toplanmıştır. Çalışmanın evrenini son bir yılda aile sağlığı merkezine kayıtlı 0-12 aylık 328 bebeğinannesi oluşturmuştur. Çalışmaya katılmaya istekli olan 215 anne (%65,5) örnekleme dahil edilmiştir.Bulgular: Bebeklerin yaş ortalaması 6,25±0,24 aydır. Bebeklerin doğum haftası ortalaması 38,17±0,19 hafta olup %52,6’sı kızdır.Çalışmaya katılan annelerin yaş ortalaması 28,74±0,37’dir. Annelerin %75,3’ü bebek bakımına ilişkin bilgi aldığını, %79’u bilgiyihemşire/ebeden aldığını ve %50,6’sı aldığı bilgiyi yeterli bulduğunu ifade etmiştir. Araştırmaya katılan annelerin %80’i bebeğinituzladığını, %62,3’ü ilk ağız sütünü dışarı boşalttığını, %6’sı ise bebeğin altına höllük koyduğunu ifade etmiştir. Annelerin %56,7’sibebeğin göbeği çabuk düşsün diye kolonya, %30,7’si ise zeytinyağı sürdüğünü belirtmiştir. Annelerin %5,1’i pamukçuğu kuru bezlesildiğini, %34,4’ü pişikte bebeğin altını yıkadığını, %5,6’sı ise katı yağ sürdüğünü söylemiştir. Annelerin %48,8’i bebeğini kundakyaptığını, %14,9’u bebeğini al basmasından korumak için iki kırklı kadının birbirini ziyarete gitmediğini belirtmişlerdir.Sonuç: Araştırmaya katılan annelerin çoğunluğunun bebek bakımına ilişkin farklı geleneksel uygulamaları kullanmayı sürdürdükleri görülmektedir. Bu sonuçlar doğrultusunda sağlık profesyonelleri tarafından annelerin yenidoğan bakımına ilişkin uygulamalar konusunda bilgilendirilmesi önerilebilir.Article Doğum Sonu Dönemde Emziren Kadınların Cinsel Yaşam Kalitesi(2020) Elif ŞAHBAZ SELİMOĞLU; Kerime Derya BEYDAĞAmaç: Bu çalışma, doğum sonrasında bebeğini emziren kadınlarda, emzirmenin cinsel yaşamına etkisini belirlemek amacıylayapılmıştır.Çalışma planı: Tanımlayıcı ve kesitsel nitelikteki çalışmanın evrenini, İstanbul’un Avrupa yakasında hizmet veren bir özel hastanenin kadın doğum polikliniğine Ekim-Aralık 2017 tarihleri arasında başvuran, doğum sonrası 0–6 ay arası dönemde olan vebebeğini emziren 172 kadın oluşturmuştur. Çalışmada örneklem seçilmeden evren üzerinde çalışılmak istenmiş, ancak çalışmayakatılmak istemeyenler ve eksik doldurulmuş anketler olması nedeniyle, 104 kadın örneklemi oluşturmuştur. Veriler, sosyo-demografik veri formu ve Türkçe güvenirlik çalışması Tuğut ve Gölbaşı tarafından 2010 yılında yapılmış olan “Cinsel Yaşam KalitesiÖlçeği’kullanılarak elde edilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde, sayı-yüzdelik hesaplamaları Kruskal-wallis, Mann-whitney Utesti ve t testi kullanılmıştır.Bulgular: Kadınların CYKÖ puan ortalaması 60,43±10,70 olarak bulunmuştur. Katılımcıların, doğumun üzerinden geçen süre, doğum şekli, günlük ortalama emzirme sayısı, emzirmeyi etkileyebilecek meme sorunu olma durumu, şimdiye kadar cinsel yaşamısırasında cinsel aktiviteyi engelleyen bir durum olma durumu, gebelik öncesi ve gebelik sırasında cinsel yaşamla ilgili herhangibir sorun yaşama durumu, doğum sonu cinsellik yaşamaya başlama zamanı, bebeğini emzirdiği süre içerisinde ayda kaç kez cinselilişkiye girdiği ve cinsel yaşam hakkında bilgi alma durumu ile CYKÖ puan ortalaması arasında istatistiksel açıdan anlamlı farklılıksaptanmamıştır (p>0,05). Katılımcıların doğum sonu dönemde cinsel yaşamla ilgili herhangi bir sorun yaşama durumu ve doğumdan sonra cinsel ilişkiyi başlatmayı kimin teklif ettiği ile CYKÖ puan ortalaması arasında istatistiksel açıdan anlamlı farklılıksaptanmıştır (p<0,05). Doğum sonu dönemde cinsel yaşamla ilgili sorun yaşamadığını belirten ve eşi ile birlikte cinsel aktiviteyibaşlamayı isteyenlerin CYKÖ puanlarının daha yüksek olduğu, cinsel yaşam kalitelerinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir.Sonuç: Hemşire ve ebelerin, emzirme döneminde kadınların cinsel yaşam kalitesini değerlendirerek ve gereksinim duyanları ilgilibirimlere yönlendirmesi önerilmektedir.Article Hemşirelik Alanında Deneysel Türde Yapılan Doktora Tezlerinin Araştırma Etiği Açısından İncelenmesi: Türkiye Örneği(2020) Kübra Pınar GÜRKAN; Nihal GÖRDES AYDOĞDU; Dilan AÇIL; Zuhal BAHAR; Ayşe ÇAL; Burcu CENGİZAmaç: Bu çalışma, Türkiye’de deneysel ve yarı deneysel tipte yapılan hemşirelik alanındaki doktora tezlerinin araştırma etiği açısından incelenmesi amacıyla yapılmıştır.Yöntem: Retrospektif ve tanımlayıcı olarak yapılan bu çalışmada, tezlere Yükseköğretim Kurumunun internet sitesi olan “UlusalTez Merkezi” sayfası taranarak ulaşılmıştır. Araştırmada, hemşirelik alanında deneysel/yarı deneysel araştırma tasarımı ile yapılan doktora tezlerinin tam metinleri taranmıştır. Tezler, araştırmacılar tarafından literatür ışığında geliştirilen bir anket formu iledeğerlendirilmiştir. Veriler SPSS 21.0 yazılımı kullanılarak sayı ve yüzde olarak değerlendirilmiştir.Bulgular: Çalışma kapsamında 1985-2016 yılları arasında ulusal tez merkezinde hemşirelik alanında 720 doktora tezine ulaşılmış; kriterlere uyan 470 tez incelenmiştir. İncelenen tezlerin%59.1’inin deneysel türde, %90.2’sinin kurum izni ve %85.5’inin etik kurul onayıaldığı %65.3’ünün bilgilendirilmiş onam formu olduğu saptanmıştır. Tezlerin%89,6’sı bilgilendirilmiş onam formlarında katılımcılaraait verilerin nasıl saklanacağını belirtmezken; %51.8’inde bilgilerin gizli tutulacağı yönünde bir beyan vardır.Sonuç: Hemşirelik alanında ülkemizde deneysel ve yarı deneysel tasarımda yapılan doktora tezlerinin uluslararası kabul görmüşyayın etiği ve özellikle bilgilendirilmiş onam alma kuralları çerçevesinde eksiklikleri olduğu görülmektedir. Bu nedenle yeni araştırmacılara lisans ve lisansüstü eğitimleri sırasında araştırmanın yürütülmesi ve yayınlanması süreciyle ilgili etik kuralların veHelsinki Bildirgesi’ne göre onamlarda yer alması gereken bilgilerin öğretilmesi önerilmektedir.Article Hymenoplasty Experience: Factors Associated with Dehiscence (Hymenoplasty Complications)(2025) Cömert, Erhan; Caliskan, Eray; Doğan, Ozan; Köle, Emre; Saraç, Ömer DoğukanPurpose: To evaluate outcome of hymenoplasties in private clinics and investigate the factors affecting the risk of dehiscence Method: A retrospective cross-sectional survey of Obstetrics and Gynecology specialists trained over the last five years was conducted. Specialists from private clinics completed surveys on hymenoplasties performed. Rates and types of complications were requested and factors associated with wound dehiscence in patients undergoing permanent hymenoplasty was investigated with multivariate analysis. Results:. A total of 968 patients were included. Hymenoplasty was performed for revirgination in 874 cases (90.2%), incision of the hymen for gynecological procedures in 82 (8.4%) cases and trauma in 12 cases (1.2%). Complications included wound dehiscence (26.1%), infection (1.7%), bleeding (1.7%), pain (1.5%), itching (1.4%) and dyspareunia (0.5%). The technique was permanent in 714 cases and temporary in 254 cases. Among the permanent hymenoplaty cases, multivariate logistic regression analysis showed that obesity (OR=3.1, 95%CI: 1.5-6.2, p=0.001) and tobacco use (OR=2.2, 95%CI: 1.3-3.8, p=0.003) increases the risk of dehiscence. Sedation decreased the risk of dehiscence when compared to local infiltration anesthesia (OR=0.56, 95%CI: 0.33-0.99, p=0.04). Every decrease in the polyglactin suture caliber decreased the risk of dehiscence (OR=0.22, 95%CI: 0.16-0.3, p<0.001) This study showed that using 5.0 sutures, omitting infiltration anesthesia, and avoiding tobacco use may help decrease wound dehiscence after hymenoplasty.Article Investigation of The Relationship Between Primary Headache Severity and Daily Food Preferences in Young Adults not yet Diagnosed with Migraine(2025) Vardaglı, Duygu; Kayar, ÖzlemAmaç: Migren kompleks nörolojik bir hastalıktır. Çalışmamızın amacı henüz migren tanısı almamış kuvvetli semptomları olan kişilere, migren proflaksisinde besin aracılı sürdürülebilir fayda sağlamaktır. Yöntemler: Çalışmaya henüz migren tanısı almayan kuvvetli semptomları olan, herhangibir metabolik psikiyatrik hastalığı ve engeli bulunmayan 18-45 yaş arası 197 kişi dahil edildi. Araştırmanın ilk aşamasında katılımcılara uluslararsı alanda kullanılan “Headache Disability Index“ ölçeği uygulandı. Önerilen referan besinler 4 hafta tüketildikten sonra “Headache Disability Index“ ölçeği tekrarlanarak, oluşan skor farkı veri olarak kabul edildi. Verilerin değerlendirilmesinde SPSS 26 istatistik programı kullanıldı ve p<0.05 anlamlı kabul edildi. Bulgular: Diyete referans besin olarak karaciğerin dahil edilmesi Headache Disability Index F19 (p<0,003) önermesinde anlamlı iyileşme, brokolinin dahil edilmesi ise E9 (p<0,039) F13 (p<0,025) önermelerinde istatistiksel olarak anlamlı iyileştirmeler sağlamıştır. Sonuç: Kuvvetli migren semptomları taşıyan kişilerde; brokoli ve karaciğer besinleri aracılığı ile, diyetlerine sadece günlük önerilen miktarlarda A, B12, K1 ve C vitaminlerinin sağlaması; emosyonel ve fonksiyonel engeliliklerde iyileşme sağlamıştır.Article Untitled(2024) Karasu, Buğra; Kesim, Enes; Celebi, Ali Riza CenkAmaç: Koter yöntemi ile üst göz kapağı blefaroplastisi (ÜGB) yapılan dermatoşalazisli (DŞ) hastaların cerrahi sonuçlarını bildirmek amaçlanmıştır. Yöntemler: DŞ nedeniyle 18 hastanın 36 gözüne koter yöntemi ile ÜGB ameliyatı yapıldı. Sarkmış ve işaretlenmiş cilt bölgesine kalem uçlu koter uygulandı ve çıkarıldı. Hastalar ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası 1. gün, 3. gün, 2. hafta, 3. ay ve 6. ayda muayene edildi. Bulgular: Yaş ortalaması 54.6±7.9 yıl (dağılım, 46-67 yıl) olup, 10’u kadın, 8’i erkekti. Ortalama operasyon süresi (2 üst göz kapağı için 1 seans) 36.7 ± 5.8 dakika (dağılım, 28-46 dakika) idi. Ortalama yara iyileşme süresi 7,7 ± 1,6 gündü (aralık, 5 ila 12 gün). Deri ekimozu yaklaşık 24,8±3,7 gün (dağılım, 19 ila 38 gün) devam etti. Ameliyattan 6 ay sonra 34 hastada (%94) dikiş izi görülmezken, 2 hastada dikiş izi mevcuttu. Cilt ekimozu ve dikiş skarının kaybolması açısından 6 aylık dönemde istatistiksel olarak anlamlı değişiklik saptandı (p<0,001). Yara iyileşme süresi ile dikiş izi arasında pozitif bir ilişki bulundu (R2=0.879, p<0.001). Ayrıca ameliyat süresi ile inatçı cilt ekimozu arasında pozitif korelasyon saptandı (R2=0.918, p<0.001). Sonuçlar: Üst göz kapağı blefatoplastisi ile koter, ÜG’yi yeniden şekillendirmek için güvenilir bir şekilde kullanılabilen uygulanabilir bir tekniktir. Bu işlem, normal ÜGB ile mümkün olmayan uzun bir iz bırakmaz, hasta memnuniyeti ve ameliyat sonrası iyileşme konforu sağlar.
