Kıyak, Mithat

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Kiyak M.
Mithat KIYAK
Mithat, Kıyak
Kiyak, Mithat
M., Kıyak
Kiyak Mithat
Kıyak, M.
KIYAK Mithat
Kiyak, M.
Mithat Kıyak
Mithat KiYAK
Mithat Kiyak
Kıyak Mithat
KiYAK Mithat
Kıyak, Mithat
Job Title
Prof.Dr.
Email Address
mithat.kiyak@okan.edu.tr
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output

27

Articles

3

Citation Count

103

Supervised Theses

18

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 10 of 27
  • Doctoral Thesis
    Sağlık çalışanlarının örgütsel bağlılık ve örgütsel sinizm düzeylerinin işgören verimliliği ile ilişkilerinin incelenmesi
    (2022) Kıyak, Mithat; Kıyak, Mithat; Söyük, Selma; Sağlık Yönetimi / Healthcare Management
    Araştırma, sağlık çalışanlarının örgütsel bağlılık ve örgütsel sinizm düzeylerinin iş gören verimliliği düzeyleri ile ilişkisinin incelendiği kesitsel bir çalışmadır. Araştırmanın ilk aşamasında Stanley tarafından geliştirilen ve Türkçe'ye uyarlanması henüz yapılmamış olan Örgütsel Sinizm Ölçeği' nin çevirisi, pilot uygulaması ve geçerlilik, güvenilirlik analizleri yapılmıştır. Pilot uygulama, İstanbul ili Anadolu Yakası'nda yer alan ve bir yönetim değişikliği yaşamış olan özel bir hastanede gerçekleştirilmiştir. Toplam 114 hekim ve hemşirenin çalıştığı hastanede 81 adet veri formu elde edilmiştir. Araştırmanın evrenini, İstanbul ili Anadolu Yakası'nda yer alan iki özel hastanede çalışan toplam 700 sağlık çalışanı oluşturmaktadır. Araştırmada örneklem çalışması yapılmamış olup, evrenin tamamına ulaşılmaya çalışılmış ve çalışmaya katılmayı kabul eden 339 iş görenden veri formu elde edilmiştir. Araştırmada Stanley (2005) tarafından geliştirilen ve Türkçe'ye uyarlaması yapılan Örgütsel Sinizm Ölçeği ile birlikte Allen ve Meyer (1990) tarafından geliştirilen Örgütsel Bağlılık Anketi ve Kirkman ve Rosen (1999) tarafından geliştirilen İş Gören Verimlilik Ölçeği kullanılmıştır. Uyarlaması yapılan ölçeğin dil eş değerlik çalışması yapılmıştır. Güvenilirlik ve geçerlilik analizleri ile birlikte faktör analizi ve korelasyon analizi yapılmıştır. Uygulama verileri analiz edilirken, Skewness ve Kurtosis testleri, tanımlayıcı istatistik, Bağımsız Örneklem t testi, ikiden fazla grup karşılaştırılmasında ANOVA kullanılmıştır. Anlamlı çıkan sonuçlara Games-Howell ve Horcberg's GT2 post hoc analizi uygulanmıştır. Ölçekler arası ilişki Pearson Korelasyon Testi ile gerçekleştirilmiştir. Örgütsel sinizmin iş gören verimliliği ve örgütsel bağlılığa etkisi ise Çoklu Regresyon Analizi ile test edilmiştir. Analizde SPSS v23 paket program kullanılmıştır. Analizler sonucunda katılımcıların örgütsel sinizm, örgütsel bağlılık ve iş gören verimliliği orta düzey çıkmıştır. Korelasyon analizi sonucunda katılımcıların, örgütsel bağlılık ve örgütsel sinizm düzeyleri arasında pozitif yönlü zayıf ilişki, örgütsel bağlılık ve iş gören verimliliği düzeyleri arasında pozitif yönlü orta düzey ve örgütsel sinizm ve iş gören verimliliği düzeyleri arasında negatif yönlü güçlü ilişki tespit edilmiştir. Sonuç olarak, örgütsel bağlılık ve örgütsel sinizmin iş gören verimliliği ile ilişkili olduğu görülmüştür.
  • Master Thesis
    Özel bir sağlık grubunda çalışan yönetici hemşirelerin liderlik tarzlarının kriz yönetimi ile (COVID-19 pandemisi) ilişkisinin incelenmesi
    (2022) Kıyak, Mithat; Kıyak, Mithat; Sağlık Yönetimi / Healthcare Management
    Covid-19 pandemisi yüksek ölüm ve hastalık oranı ile sağlık çalışanları üzerinde daha önce deneyimlenmemiş bir yük oluşturmuştur. Yönetici hemşireler gerek hastaların gerekse çalışanların iyilik halinin sağlanması, sürdürülmesi, etkin kriz yönetimi, malzeme ekipman süreçlerinin yönetimi, Covid-19'a yönelik sürekli değişen uygulamaların hayata geçirilmesi gibi kritik süreçlerin içerisinde yer aldırlar ve yönettiler. Covid-19 salgını ve diğer olası krizlerde yönetici hemşireler, krize karşı hazırlık yapılması, kriz sürecinin etkili yönetilmesi ve sonrasında gerekli iyileştirme adımlarının planlanmasında kilit role sahiptir. Bu çalışmanın amacı yönetici hemşirelerin ( sorumlu hemşire, hasta bakım sorumlu hemşiresi, gece sorumlu hemşiresi ve hemşirelik hizmetleri müdürü) liderlik tarzlarının, Covid-19 kriz yönetimi ile ilişkisini incelemektir. Araştırma kesitsel tipte olup, özel bir sağlık kuruluşunda yapılmıştır. Araştırmanın evreni son üç ay içinde yönetici hemşire pozisyonunda çalışan 291 hemşire oluşturmaktadır. Çalışmaya tabakalama örnekleme yöntemi ile belirlenen ve çalışmaya katılmayı onaylayan 120 sorumlu hemşire, 17 hasta bakım sorumlu hemşiresi, 8 gece sorumlu hemşiresi ve 11 hemşirelik hizmetleri müdürü olmak üzere 156 kişi alınmıştır. Veri toplama aracı olarak 'Çok Yönlü Liderlik Yönelimleri Ölçeği (ÇYLYÖ)', literatür taranarak hazırlanan 'Covid-19 Kriz Yönetimi Soruları' ve sosyodemografik özellikler olmak üzere üç bölümden oluşan 60 soruluk envanter kullanılmıştır. Araştırmada yönetim pozisyonlarına göre hemşirelerin ÇYLYÖ İnsan kaynaklı Liderlik ve Yapısal Liderlik alt boyut puanlarında istatistiksel olarak anlamlı derecede farklılık olduğu saptanırken; servis sorumlu hemşirelerin liderlik yönelimlerinin daha düşük olduğu bulunmuştur. Hemşirelerin yaşları ve mesleki deneyim süreleri ile Covid-19 Kriz Yönetimi Soruları puanı arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki varlığı saptanırken, hemşirelik hizmetleri müdürü pozisyonunda çalışan yönetici hemşirelerin Covid-19 Kriz Yönetimi Soruları puan ortalaması istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha yüksek bulunmuştur. Liderlik eğitimi alan yönetici hemşirelerinin Covid-19 Kriz Yönetimi Soruları puan ortalaması istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu bulunmuştur. Çalışmada Covid-19 Kriz Yönetimi Soruları puanı ile ÇYLYÖ puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı pozitif yönlü bir ilişki saptanmıştır. Ayrıca, ÇYLYÖ İnsan Kaynaklı Liderlik alt boyutunun Covid-19 Kriz Yönetimine etki eden tek bağımsız faktör olduğu belirlenmiştir. Covid-19 gibi salgın hastalıklarda hemşirelerin kriz yönetimin beceri düzeyini belirlemek amacıyla güvenilir ve geçerli bir ölçek geliştirilmesi, sağlık kurumlarının yönetim vizyonunda insan kaynaklı liderlik modeline öncelik vermesi ve liderlik-kriz yönetimi eğitimlerinin yöneticilere kriz öncesi verilmesi önerilmektedir.
  • Master Thesis
    Mobbing ve örgüt kültürü arasındaki ilişki inşaat sektöründe bir uygulama
    (2013) Kıyak, Mithat; Kıyak, Mithat; Sağlık Yönetimi / Healthcare Management
    1960'lı yıllarda hayvan davranışlarını inceleyen bilim adamı Konrad Lorenz tarafından, küçük hayvan gruplarının, daha güçlü ve yalnız bir hayvana veya kendi içlerinde en güçsüz olana karşı uyguladıkları saldırıları açıklamak için kullanılmış olan ve iş hayatında ilk kez 1980'lerin başında, Alman endüstri psikoloğu Heinz Leymann tarafından kullanılan mobbing kavramı; bir veya birkaç kişinin, başka bir kişiye, sistemli ve uzun süreli olarak, tekrarlayan ve kişiye fiziksel ve psikolojik zarar veren, düşmanca ve etik olmayan davranışlar bütünüdür. Kültür, cinsiyet, yaş, eğitim durumu ve kıdem ayrımı olmaksızın, kar amacı güden veya gütmeyen bir örgütte çalışan herkes, son derece ciddi sonuçları olan psikolojik yıldırmanın her an kurbanı olabilir. Bu çalışmanın amacı sadece olayın kurbanlarına zarar vermekle kalmayan, aynı zamanda organizasyonları ve toplumu da olumsuz bir şekilde etkileyen mobbing olgusunun, örgüt kültürü ile karşılıklı ilişkisini incelemektir. Araştırma örneklemini inşaat sektöründe çalışan 170 memur ve işçi çalışan oluşturmaktadır. Araştırma sonuçlarına göre; örgüt kültürü ve mobbing arasında önemli bir ilişki olduğu ve Klan Örgüt Kültürü tipinin mobbing davranışları üzerinde negatif etkisinin olduğu bulunmuştur. Anahtar Kelimeler: Mobbing, Yıldırma, Psikolojik Şiddet, Psikolojik Taciz, Örgüt Kültürü
  • Master Thesis
    Kayseri ilinde toplumun kan bağışına karşı tutum ve davranışları
    (2014) Kıyak, Mithat; Kıyak, Mithat; Sağlık Yönetimi / Healthcare Management
    Hayati önem taşıyan ve insan vücudu dışında üretilemeyen kan ve kan ürünleri tedavide yaşamsal bir öneme sahiptir. Yaşam süresindeki artışa bağlı olarak pek çok ülkede kan ve kan ürünlerine olan gereksinim artmış, kanın temin edilmesi önem kazanmıştır. Dünya Sağlık örgütü ihtiyaç duyulan kanın; gönüllü, karşılık beklemeksizin düzenli ve bilinçli kan bağışçılarından temin edilmesini en güvenilir kan temin yolu olarak benimsemiştir. Gelişmiş ülkelerde gönüllü kan bağışçısının nüfusa oranı %5-6'ya ulaşmış iken Türkiye'de bu oran %1,5-2 civarındadır. Ülkemizde güvenli kanın temin edilememesindeki en önemli problem gönüllü kan bağışındaki yetersizlik, halkın yanlış inanışlar ve tutumlara sahip olmasıdır. Bu araştırma Kayseri ilinde toplumun kan bağışına karşı turum ve davranışlarının incelenmesi, toplumu bağışından uzak tutan nedenlerin araştırılması, bu veriler ışığında gönüllü kan bağış bilinci oluşturulmasında çözüm önerilerinin belirlenmesi amacıyla planlanmıştır. 20 sorudan oluşan anket, Kayseri Kızılay kan merkezine başvuran kişiler ile Kayseri Yahyalı, Bünyan, Talas, Kocasinan, Develi, Pınarbaşı, Tomarza, Özvatan ilçelerinde yaşayan 18 yaş üstü 2000 kişiye uygulanmıştır. Ankete katılanların % 57,9'u erkek, % 42,2'si kadın olduğu belirlenmiştir. Kan bağışında bulunma oranı erkeklerde % 79'4 iken kadınlarda %20,6'dır. Kan bağışında bulunan bireylerin %55,4'ü 36-45 yaş grubu ,% 37,8'lise, %27'si serbest meslek grubunda bulunmuştur. Bireylerin kan bağışı yapmamasına neden olan etkenler incelendiğinde kanın ihtiyaç sahiplerine para ile satılması, iğne korkusu, hastalık bulaşması gibi inanışlara sahip olduğu saptanmıştır. Katılımcıların % 63,9'u kan bağışlarının ülkemizdeki kan ihtiyacını karşılayamadığını düşünmektedir. Sonuç olarak gönüllü kan bağışında ulusal yeterlilik düzeyi; yeterli-güvenli kan ihtiyacının sağlanması, ancak gönüllü kan bağışcılığının artırılarak, aktif bir şekilde sürdürülebilirliğinin sağlanması ile çözümlenebilir.
  • Doctoral Thesis
    Sağlık turizminde kullanılan iletişim ve pazarlama uygulamalarının değerlendirilmesi
    (2018) Kıyak, Mithat; Kıyak, Mithat; Sağlık Yönetimi / Healthcare Management
    Çalışmanın amacı, Türkiye sağlık turizminin önemli aktörleri olan özel sağlık kurumlarının yabancı hastaya ulaşmak için kullandıkları iletişim ve pazarlama yöntemlerini incelemek, ayrıca hastaların da bu kurumlara ulaşırken tercih ettikleri yöntem ve kanalları araştırarak önerilerde bulunmaktır. Global dünyadaki sağlık turizminde Türkiye, genellikle özel sağlık kurumlarının çabalarıyla rekabet etmiştir bu nedenle özel sağlık kurumlarının kullandıkları iletişim ve pazarlama kanallarının irdelenmesi ve sorunlarının belirlenmesi önemlidir. Çalışma 'Niteliksel Araştırma Yöntemi' ile gerçekleştirilmiştir. Veri toplama yöntemi olarak 'Yarı Yapılandırılmış Soru Formu' hazırlanmış ve yarı yapılandırılmış bireysel derinlemesine görüşmelerde kullanılmıştır. Araştırmada, uygulamanın yapılacağı kurumların seçiminde belirlenen temel ölçüt 'Türkiye Medikal Turizm Değerlendirme Raporu 2013'te verilen hastaların en fazla başvurdukları ilk 10 özel hastane listesidir (14). İstanbul, Ankara ve Kocaeli'ndeki görüşmeyi kabul eden 5 hastanedeki konusunun uzmanlarından oluşan 9 yöneticiyle derinlemesine görüşmeler yapılmış ve bilgiler alınmıştır. Yorumların analizinde MAXQDA kullanılmıştır. Katılımcıların ortak görüşlerine göre, Türkiye ağırlıklı olarak yakın coğrafyadan hasta almaktadır. 'Direkt uçuş' imkânı olan ülkeler hedef ülke yapılmıştır. Hastalar için fiyat önemli bir kriterdir. Maliyetini devletin üstlendiği hizmetler için Avrupa'dan hasta alınamadığı görülmektedir. Ancak, özel sağlık sigortalarının karşılamadığı, saç ekimi, diş ya da estetik gibi işlemler için Avrupa'dan hastalar Türkiye'yi tercih etmektedirler. Bekleme süresi uzun olan İngiltere ve Batı Avrupa'dan hastaların yurt dışında Türkiye gibi başka ülkelere gittikleri görülmektedir. Ülkelerin bilinirlikleri ve marka değerinin yüksek olması hastaların ülke ve hastane tercihini kolaylaştıran bir faktördür. İleride, yakın coğrafyadaki ülkelerin kendi sağlık sistemlerini geliştirip düzeltmesiyle hasta akışının değişmesi beklenmektedir. Devletin önderliğinde özel sektörün özellikle medikal turizmde işbirliği stratejilerine ihtiyacı olduğu ortaya çıkmıştır. Anahtar Kelimeler: Sağlık turizmi, medikal turizm, pazarlama, sağlıkta dijital iletişim
  • Master Thesis
    Medikal turizm hizmeti sağlayan hastanelerde kullanıcı açısından web sitesinin kullanılabilirliğinin değerlendirilmesi: İstanbul'da iki zincir hastane örneği
    (2021) Kıyak, Mithat; Kıyak, Mithat; Sağlık Yönetimi / Healthcare Management
    Globalleşen dünyada; ulaşım imkanlarının çeşitlenmesi, seyahat özgürlüklerinin artması ve uluslararası iş birliği gibi birçok etkenin sonucu olarak bireyler; koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerini almak için yaşadığı yerin dışına seyahat etmekte ve bu seyahat sağlık turizmi olarak tanımlanmaktadır. Hızla gelişme kaydeden ve sağlık turizminin alt başlıklarından olan medikal turizm için seyahat edenlerin sayısının 10 milyonu aştığı ve yıllık 100 milyar dolarlık bir ciroya ulaştığı bilinmektedir. Türkiye'de ise medikal turizm özel hastanelerin çabalarıyla yakın zamanda gelişmeler kaydetmiş, hastaneler uluslararası medikal turizm fuarlarına katılım göstermiş, yabancı hastalara verilen hizmetin kalitesini daha iyi hale getirmek için 'Uluslararası Hasta Birimleri' kurulmuş, hastanın bilgiye ve hizmete erişimini en verimli şekilde sağlamak amacıyla çoklu dil destekli hizmet sağlayan web siteleri yayına alınmıştır. Bu çalışmanın temel amacı; medikal turizm hizmeti veren İstanbul'daki iki özel hastane zincirinin web sitelerinin kullanıcı açısından kullanılabilirliğinin incelenmesidir. Tanımlayıcı araştırma tipinde olan bu çalışmada araştırmanın evrenini, İstanbul'da iki zincir hastaneye bir yıl içerisinde başvurması beklenen 600 kişi oluşturmaktadır. Örneklem, 01/01/2021 ile 15/04/2021 tarihleri arasında başvurmuş hasta veya hasta yakınlarından çalışmaya katılmayı kabul eden 237 kişidir. Web sitelerinin kullanılabilirliğine yönelik hasta görüşlerinin belirlenmesi için veri toplama yöntemi olarak kullanılan ölçek ise Wammi Web kullanılabilirlik anketidir. Wammi Web kullanılabilirlik anketi kullanışlılık-kontrol, memnuniyet, etkililik-etkileyicilik ve öğrenilebilirlik faktörlerinden oluşmaktadır. Bu doğrultuda, İstanbul ilinde hizmet veren iki özel hastane zincirine başvuran toplam 237 kişinin katılımıyla anket çalışması yapıldı. Elde edilen veriler analiz edilirken iki bağımsız değişken için Bağımsız Örneklem T-Testi, ikiden fazla bağımsız değişken için Tek Yönlü Varyans (ANOVA) Analizi testi kullanıldı. Araştırma sonucunda web sitelerinin kullanılabilirliğine ilişkin anketin kullanışlılık-kontrol, memnuniyet etkililik-etkileyicilik ve öğrenilebilirlik faktörleri ile yaş, cinsiyet, eğitim değişkeni, medeni durum, meslek, aylık gelir düzeyi değişkenleriyle arasında anlamlı bir farklılık olmadığı görüldü. Özel iki zincir hastaneden biri olan A Hastanesi ile diğer özel hastane olan B Hastanesi katılımcıları arasında Memnuniyet faktörü açısından anlamlı bir fark olduğu görüldü (p=0,030). A Hastanesi katılımcıları ile B Hastanesi katılımcıları arasında Etkililik-Etkileyicilik faktörü açısından anlamlı bir fark olduğu görüldü(p=0,002). A Hastanesi katılımcıları ile B Hastanesi katılımcıları arasında aylık gelir değişkeni açısından anlamlı bir fark olduğu görüldü(p=0,008). Sonuç olarak hastane web sitelerinin; tutundurma ve reklam faaliyetlerinde, hastane bilinirliği ve kurum stratejilerinde, erişilebilirlik ve sürdürülebilirlik açısından sağladığı faydalar belirlenmiştir. Bu bulgular ışığında medikal turizm hizmeti veren hastanelerin kullanıcıya yönelik tasarlanmış web sitelerine sahip olmasının önemli olduğu sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Medikal Turizm, Hastane Web Sitelerinin Önemi, Hasta Memnuniyeti.
  • Doctoral Thesis
    Sağlık sistemlerinin karşılaştırılmasına alternatif bir yaklaşım: Sağlık sistemi endeksinin oluşturulması
    (2023) Kıyak, Mithat; Kıyak, Mithat; Sağlık Yönetimi / Healthcare Management
    Bu çalışma, bir sağlık sistemi endeksinin oluşturulması ve kümeleme analizi kullanılarak ülkelerin gruplandırılması yoluyla sağlık sistemlerinin karşılaştırılmasına alternatif bir yaklaşım önermektedir. Çalışmada, uluslararası kabul görmüş kaynaklardan sağlık sonuçları, kapsam ve erişim gibi sağlık çıktıları ve harcama ve iş gücü gibi girdiler hakkında veri toplanmıştır. Veriler, daha sonra kümeleme analizi yoluyla ülkeleri gruplandırmak için kullanılan sağlık sistemi endeksini oluşturmak için kullanılmıştır. Çalışmanın temel amacı, ülkeleri sağlık sistemi çıktılarına göre gruplandırmak ve bu ülke grupları arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları ortaya çıkarmaktır. Çalışmanın sonuçları, benzer sağlık sistemi çıktılarına sahip ülkeler arasında net modeller ve benzerlikler olduğunu ortaya koymuştur. İlk kümenin (Almanya, İsviçre, İzlanda, Norveç, İtalya, Fransa, Danimarka, Avusturya ve Avustralya'dan oluşan), iyi sağlık sonuçları olan yüksek performanslı sağlık sistemlerine sahip olduğu düşünülmektedir. Ancak ikinci kümede yer alan ülkelerin (İsveç, Finlandiya, Slovenya, Güney Kore, Letonya, Yeni Zelanda, İsrail, Kanada, Belçika ve Birleşik Krallık'tan oluşan) bu birinci kümeye dahil olabilmeleri için 1000 kişiye düşen sağlık personeli sayısını artırmak, kişi başına düşen sağlık harcamalarını artırmak, daha kaliteli hizmet sunarak temel bakım hizmetlerinden memnun olan nüfusu artırmak ve yüz bin kişi başına düşen önlenebilir hastalıklardan ölüm sayısını azaltmak gibi belli başlı göstergelerde olumlu gelişmeler göstermeleri gerekmektedir. Bu eylemler sayesinde, ortalama yaşam sürelerini artırmak mümkün olacaktır. Üçüncü kümede yer alan ve Türkiye'nin de içinde bulunduğu ülkelerin bu kümeye dahil olabilmesi için sağlık hizmetlerinden memnuniyeti artırması, kapsanan nüfus oranını artırması ve önlenebilir hastalıklardan ölüm oranını düşürmesi gerekmektedir. Bu çalışmanın sonuçları, iyileştirme alanlarını belirlemek ve sağlık sistemi reformu için stratejiler geliştirmek için kullanılabileceğinden, politika yapıcılar ve sağlık uzmanları için önemli çıkarımlara sahip olacağı değerlendirilmektedir. Anahtar Kelimeler: Sağlık Sistemleri, Karşılaştırma, Sağlık Sistemi Endeksi, Kümeleme Analizi, Ülke gruplaması Tarih:
  • Master Thesis
    Bir kamu hastanesinde bezdiri davranışlarının ölçülmesi ve değerlendirilmesi
    (2019) Kıyak, Mithat; Kıyak, Mithat; Sağlık Yönetimi / Healthcare Management
    Bezdiri, iş yaşamında çalışanlar arasında görülen, kişiyi sindirmeye yönelik sistematik olarak uygulanan ahlak dışı davranıştır. Kişi, iş yaşamında dışlanarak çalışma verimi azalmaktadır. Hastanelerde yaşanan bezdiri olayları, hizmet kalitesini düşürmekte çalışanlar için olumsuz bir çalışma ortamı oluşmasına sebep olmaktadır. Bu çalışma, Vakıf Gureba Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çalışmakta olan hemşire, servis sorumlu hemşireleri, başhemşire ve yardımcılarının hastanede bezdiriye uğrama, bu bezdiriye verilen tepkilerin ve hemşireler üzerindeki fizyolojik, psikolojik ve sosyal etkilerinin araştırılması amacıyla yapılmıştır. Araştırma evrenini Vakıf Gureba Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çalışmakta olan 167 hemşire, servis sorumlu hemşireleri, başhemşire ve yardımcılarından oluşmaktadır. Veriler yüz yüze anket yöntemi ile elde edilmiş; geçerli kabul edilen 158 anket, SPSS 15.0 programı kullanılarak yapılmıştır. Verilerin istatistiksel değerlendirilmesinde Mann-Whitney U test ve Kruskal-Wallis testi kullanılmıştır. Kişinin maruz kaldığı her bir bezdiri davranış grubu ile yaşadığı sorunlar arasındaki korelasyona bakılmış ve bu değişkenler arasında doğrusal regresyon analizi yapılmıştır. Araştırmaya katılan hemşirelerin yaş ortalamaları 31,6'dır. Bu grubun %95,6'sı (n=151) kadın, %67,1'i (n=106) evli ve %25,3'ü (n=40) lise, %64,5'i (n=102) lisans mezunudur. Çalışmaya katılan hemşirelerin %91,8'i (n=145) kadrolu, %8,2'si (n=13) sözleşmeli olduğu ve %91,8'si servis hemşiresi, %8,2'si (n=13) ise yönetici olarak hastanede görev almaktadır. Bezdiri davranışlarına maruz kalma ile cinsiyet, yaş, kurumdaki hizmet süresi, meslekteki çalışma süresi, çalışma yerindeki kadro durumu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Buna karşın, kişinin itibarına saldırı niteliğindeki davranışlara maruz kalma ile medeni durum arasında anlamlı bir ilişki belirlenmiştir. Analiz sonucuna göre bekâr çalışanlar evli çalışanlara göre daha fazla itibara saldırı niteliğindeki bezdiri davranışlarına maruz kalmaktadır. Ayrıca, lisans ve lisans üstü mezunu çalışanlar diğer çalışanlara oranla daha çok sosyal ilişkilere saldırı niteliğindeki bezdiri davranışlarına maruz kalmaktadır. Çalışmamızda yönetici statüsündeki hemşireler kendini gösterme ve iletişimin engellenmesi türündeki bezdiriye maruz kaldıkları gözlenmiştir. Çalışmamızda bezdiri davranışlarının %40'ı yöneticiler, %33'ü çalışma arkadaşları, %14'ü astlar ve %13'ü diğer kişiler (doktorlar, hasta ve hasta yakınları) tarafından uygulandığı saptanmıştır. Hemşirelerin bezdiri karşısında verdikleri tepkileri bakıldığında %37'si görmezden gelmiş, %20'si bölüm değiştirme talebinde bulunmuş ve %8'i ise yazılı olarak şikayette bulunmuştur. Çalışmamızda bezdiriye maruz kalan hiçbir hemşirenin istifa etmediği belirtilmiştir. Bezdiri konusunda yapılan çoğu araştırmada olduğu gibi bu çalışmada da yaşanılan sorun, iş yerinde bezdiriye maruz kalan çalışanların bu konudaki düşüncelerinin ortaya çıkması ve baskı görme korkularından dolayı gerçek fikirlerini ankete yansıtamadıklarını düşünmekteyiz. Anahtar Kelimeler: Bezdiri, Duygusal Taciz, Hemşire
  • Master Thesis
    Hastanelerde yeni iletişim teknolojileri kullanımının kurum içi iletişim doyumuna etkisi
    (2015) Kıyak, Mithat; Kıyak, Mithat; Sağlık Yönetimi / Healthcare Management
    Hastanelerde örgütsel hedeflerin başarılabilmesi ancak, örgütü belirlenmiş amaçlara ulaştıran, etkili kılan, hizmetin maddi ve emek yönünü harekete geçirecek ahengi sağlayan iletişim sürecinin doğru işlemesi ile olacaktır. Sağlık yöneticisinin doğru iletişim kanallarını kullanmaması örgütsel iletişimi ve bu nedenle hedeflenen amaçların gerçekleştirilmesini sekteye uğratacaktır. Araştırmanın bir boyutunu yeni iletişim teknolojileri oluştururken, diğer boyutunu iletişim doyumu oluşturmaktadır. Kesitsel tipte olan bu araştırmanın evreni; İstanbul Anadolu yakasında bulunan iki özel hastane ve farklı kamu hastaneleri birliğine bağlı olmak üzere iki eğitim ve araştırma hastanesi çalışanlarından oluşturulmuştur. Doktor, hemşire ve idari personelden oluşan toplamda 309 katılımcıdan anket yöntemiyle toplanan veriler SPSS 22.0 programına aktarılarak değerlendirmiştir. Anket geçerlilik ve güvenirliği faktör analizi ve Cronbach's Alpha yöntemleri ile test edilmiş ve verilerin değerlendirilmesinde Anova ve student t testi kullanılmıştır. Kamu hastanelerine göre özel hastanelerde kurumsal blog ve sosyal medyanın kurum içi iletişim sürecinde kullanım oranı fazladır ve gerek basılı iletişim araçlarını gerekse yeni iletişim teknolojilerini daha fazla kullandıkları göze çarpmaktadır. Katılımcıların genel iletişim doyumu düzeyi incelendiğinde orta düzeyde kurum içi iletişim doyumuna sahip oldukları tespit edilmiştir. İletişim sürecinde yeni iletişim kanallarından daha az yararlandığı tespit edilen Kamu hastanesi çalışanlarının iletişim doyumu orta düzeyde iken yeni iletişim teknolojilerini daha fazla kullandığı gözlenen Özel hastane çalışanlarının iletişim doyumu yüksek düzeydedir. Hangi sektörde olur ise olsun çalışanlar ait olacakları, yaratıcılıklarını kullanabilecekleri, doyum sağlayacakları ve kararlarına katılarak sorumlu olacakları bir ortam içinde yer almak istemektedirler. Öyleyse, kurumlar dış müşterilerini harcadıkları zaman ve emeği çalışanlarını elde tutmak ve onların ihtiyaçlarını tatmin etmek için de harcamalılardır. Anahtar Kelimeler: Hastanelerde kurum içi iletişim, iletişim doyumu, yeni iletişim teknolojileri.
  • Article
    Citation Count: 5
    The Relationship Between Organizational Culture and Mobbing: An Application on Construction Companies
    (Routledge Journals, Taylor & Francis Ltd, 2014) Acar, Pinar; Kıyak, Mithat; Kiyak, Mithat; Sine, Burcu; Sağlık Yönetimi / Healthcare Management
    This study focuses on the relationship between the concepts of mobbing and organizational culture in construction companies. The Mobbing Questionnaire used in this study is taken from Leymann and composed of 45 items and five factors: the victim's reputation, communication toward the victim, the social circumstances, the nature of or the possibility of performing in the victim's work, and violence and threats of violence. The Organizational Culture Scale was taken from Quinn and Cameron who defined culture as a competitive advantage in organizations and described four types of cultures in their competitive values model. This model is a quadrant with four types of culture: collaborate (clan) culture, create (adhocracy) culture, control (hierarchy) culture, and compete (market) culture. To test the hypotheses, a field survey using questionnaires was conducted. The survey of this study is conducted on blue-collar workers and white-collar officers of different construction companies located in Istanbul, Turkey. Four firms and 250 employees were contacted personally and asked to participate in the survey. The obtained data from the questionnaires were analyzed through the SPSS 20.0 statistical package software. Analyses results revealed that there is a negative relationship between organizational culture and mobbing, and both dimensions of organizational culture affect the mobbing dimensions.