Aydın, Gamze

Loading...
Profile Picture
Name Variants
AYDiN Gamze
G., Aydın
AYDIN Gamze
Aydın, Gamze
Yeldan Ï.
Aydın, G.
Gamze Aydin
Gamze, Aydın
Gamze Aydın
Ipek Y.
Aydin Gamze
Aydin, Gamze
Gamze AYDIN
Aydin, G.
Yeldan İ.
Aydın Gamze
Yeldan I.
Gamze AYDiN
Aydın, Gamze Tosun
Job Title
Dr.Öğr.Üyesi
Email Address
gamze.aydın@okan.edu.tr
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output

18

Articles

13

Citation Count

12

Supervised Theses

5

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 10 of 18
  • Master Thesis
    Uzamış covid sendromu yaşayan geriatrik bireylerin performans düzeylerinin değerlendirilmesi
    (2023) Kösel, İzzettin; Aydın, Gamze; Fizyoterapi ve Rehabilitasyon / Physiotherapy and Rehabilitation
    Uzamış COVİD Sendromu, bireylerin koronavirüsün neden olduğu hastalıktan ağır şekilde etkilenmesi ve semptomların süresinin uzaması olarak tanımlanmaktadır. Çalışmamızın birincil amacı, Uzamış COVİD Sendromu yaşayan geriatrik bireylerin performans düzeylerinin değerlendirilmesidir. Çalışmamızın ikincil amaçları, Uzamış COVİD Sendromu yaşayan geriatrik bireylerin denge, yürüme ve günlük yaşam aktivitelerinin değerlendirilmesi ve sağlıklı kontroller ile karşılaştırılmasıdır. Çalışmamıza, ortalama yaşları 71,84±5,81 yıl olan, %51'i erkek, %49'u kadın, toplam 124 yaşlı birey dahil edildi. Katılımcıların demografik ve hastalıkla ilgili bilgileri 'sosyodemografik veri formu' ile; performans düzeyleri, 'Alusti test' ile; denge ve yürüme değerlendirmesi 'Tinetti Denge ve Yürüme Testi' (TDYT) ile; günlük yaşam aktiviteleri, 'Barthel indeksi' (Bİ) ile değerlendirildi. Tüm değerlendirmeler fizyoterapist tarafından gerçekleştirildi. Gruplar arası değerlendirmelerde, Alusti test alt parametrelerinden sağ ve sol üst ekstremite kas kuvveti, sırt üstünden oturma pozisyonuna gelme, otururken gövde kontrolü, ayakta durma puan ortalamaları Grup 1'de, Grup 2'ye göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde düşüktü (p<0,05). TDYT toplam puanı ve TDYT'nin yürüme bileşeni puan ortalamaları, Grup 1'de Grup 2'ye göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde düşüktü (p<0,05). Gruplar arasında TDYT'nin denge bileşeni ve Bİ puan ortalamalarında anlamlı bir fark gözlenmedi (p>0,05). Sonuç olarak, uzamış COVİD sendromu yaşayan geriatrik bireylerin üst ekstremite kas kuvveti, sırt üstünden oturmaya gelme, gövde kontrolü sağlama ve yürüme ile ilgili performans parametrelerinin hastalıktan olumsuz etkilendiği ancak bu durumun denge ve günlük yaşam aktivitelerindeki bağımsızlık düzeyini etkilemediği sonucuna varıldı.
  • Article
    Citation Count: 0
    SAĞLIK ALANINDA ÇALIŞAN GENÇ AKADEMİSYENLERDE ALEKSİTİMİ VE MUSKULOSKELETAL AĞRI, İŞ STRESİ, İŞ VE YAŞAM MEMNUNİYETİ ARASINDAKİ İLİŞKİ
    (2019) Aydın, Gamze Tosun; Üçgül, Merve Şuay; Birinci, Tansu; Yeldan, İpek; Fizyoterapi ve Rehabilitasyon / Physiotherapy and Rehabilitation
    Amaç: Genç akademisyenlerde aleksitimi ve muskuloskeletal ağrı, iş stresi, iş ve yaşam memnuniyeti arasındaki ilişkiyi araştırmaktı. Yöntem: Sağlık alanında çalışan 93 genç akademisyen (73 kadın; ortalama yaş, 29,50±5,33 yıl) çalışmaya dahil edildi. Aleksitimi prevelansı değerlendirmesinde Toronto Aleksitimi Ölçeği-20 madde (TAS-20) kullanıldı. Muskuloskeletal ağrı ve ağrı şiddeti İskandinav Kas İskelet Sistemi Anketi (NMQ) ve Numerik Ağrı Derecelendirme Skalası (NRS) ile değerlendirildi. İş stresi, iş ve yaşam memnuniyeti sırasıyla Algılanan İş Stresi Ölçeği (PJSS), Minnesota Memnuniyet Anketi (MNQ) ve Yaşam Doyumu Ölçeği (SLS) kullanılarak ölçüldü. Sonuçlar: Katılımcıların % 15'i aleksitimik idi (TAS-20 skoru >60). Düşük-, orta- ve yüksek-normal aleksitimi alt grupları arasında NMQ, NRS, PJSS, MNQ ve SLS açısından fark yoktu (p>0,05). NMQ analizi, katılımcıların yaklaşık % 39,8'inde kas iskelet sistemi ağrısı olduğunu; ağrı prevalansının boyun (% 73,1), bel (% 63,4) ve omuz (% 55,9) bölgelerinde daha yüksek olduğunu gösterdi. TAS-20 sonuçları ile NMQ, PJSS, MNQ ve SLS ilişkili değildi (p>0,05). İstirahatteki ağrı şiddeti ile SLS arasında negatif bir ilişki vardı (r=-0,324, p=0,015). Ek olarak, aktivite sırasındaki ağrı şiddeti ile PJSS (r=0,268, p=0,035) ve SLS ilişkili bulundu (r=-0,317, p=0,017). Tartışma: Sağlık alanında çalışan genç akademisyenlerde aleksitimi ile muskuloskeletal ağrı, iş stresi, iş ve yaşam memnuniyeti ilişkili değildi. Ancak, artmış ağrı şiddeti ile azalmış yaşam memnuniyeti ve artmış iş stresi ilişkiliydi. Bununla birlikte, genç akademisyenlerde boyun, bel ve omuz bölgelerinde saptanan yüksek ağrı prevelansı göz ardı edilmemesi gerektiği görüşündeyiz.
  • Article
    Citation Count: 1
    Temporomandibular joint dysfunction in adults: Its relation to pain, general joint hypermobility, and head posture
    (Wolters Kluwer Medknow Publications, 2019) Akgol, Ahmet Cuneyt; Saldiran, Tulay Cevik; Tascilar, Lacin Naz; Okudan, Begum; Aydin, Gamze; Rezaei, Derya Azim; Fizyoterapi ve Rehabilitasyon / Physiotherapy and Rehabilitation
    BACKGROUND: The first objective is the questioning of the presence of general joint hypermobility (GJH) and temporomandibular joint dysfunction (TMJD) in adults and examining the existence of the relationship between GJH and TMJD. The secondary purpose of this study questions whether there is a relationship between the forward head posture and GJH. MATERIALS AND METHODS: GJH assessments were carried out with the Beighton Hypermobility Score. Participants were assessed by a plumb line for postural assessment. During mouth opening, the examination of temporomandibular joint (TMJ) was evaluated based on if the mandible shows deflection or deviation. Pain assessment in TMJ was evaluated through three different pain areas, during rest and chewing activity and at night with the visual analog scale. Masseter muscle pressure sensitivity was recorded by measuring it with a dolorimeter. RESULTS: There was a positive correlation between hypermobility status and temporalis muscle pain at night (r: 0.218, P < 0.005). It was observed that those who are not hypermobile had more pain caused by chewing activity in masseter muscle than hypermobile participants (P < 0.005). CONCLUSION: In the presence of GJH, in order to maintain rehabilitation in the most effective way and to anticipate the secondary problems that may occur, the TMJ should be thoroughly examined for pain, sensitivity, and functionality.
  • Master Thesis
    Temporomandibular eklem disfonksiyonu olan hastalarda ağrı, propriyosepsiyon ve eklem hareket açıklığı arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi
    (2022) Akdağ, Sercan; Aydın, Gamze; Fizyoterapi ve Rehabilitasyon / Physiotherapy and Rehabilitation
    Çalışmamızın amacı, temporomandibular eklem disfonksiyonu (TMED) olan hastalarda ağrı, propriyosepsiyon ve eklem hareket açıklığının incelenmesi ve karşılaştırılmasıdır. Çalışmamıza, dahil edilme kriterlerine uygun, gönüllü 90 birey katıldı ve çalışma, TMED tanısı almış 45 birey (TMED grubu) ile 45 sağlıklı bireyin (kontrol grubu) katılımı ile tamamlandı. Katılımcıların ağrı şiddeti değerlendirmesi için görsel analog skalası (GAS) ve kronik derecelendirilmiş ağrı skalası (KDAS), ağrı basınç eşiği değerlendirmesi için dolorimetre kullanıldı. Servikal propriyosepsiyon değerlendirmesi, lazer pointer kullanılarak servikal eklem pozisyon hata testi (SEPT) ile, servikal eklem hareket açıklığı değerlendirmesi dijital gonyometre ile, ağız açıklık ölçümleri cetvel ile yapıldı. Çalışmada, TMED grubunda ağrı şiddeti yüksek, ağrı basınç eşiği düşük bulundu. Gruplar arası değerlendirmelerde SEPT ölçüm sonuçlarında, TMED grubunda sağ rotasyon, sol rotasyon ve sol lateral fleksiyon değerleri kontrol grubuna göre daha yüksek ortalamaya sahipti (p=0,028, p=0,003, p=0,004, sırasıyla). Gruplar arasında dijital gonyometre ölçüm sonuçlarında sağ rotasyon, sol rotasyon hareketlerinde ve sağ sol lateral fleksiyon hareketlerinde anlamlı fark bulundu (p=0,008, p=0,001, p=0,041, p=0,005, sırasıyla). Ağrısız, maksimum yardımlı ve yardımsız ağız açıklığı ölçümlerinde TMED grubu kontrol grubuna göre daha düşük ortalamaya sahipti. (p=0.001, p=0.001, p=0.001, sırasıyla). Çalışmamızın sonucunda, TMED'li hastalara yönelik fizyoterapi ve rehabilitasyon programı öncesinde bu parametrelerin detaylı değerlendirilmesi ve sonuç ölçümlerine yönelik uygulamaların planlanması öncelikli gerekliliktir.
  • Article
    Citation Count: 1
    Does Kinesiophobia Effect One Day Physical Activity Behaviour and Functionality of Young People with Ankylosing Spondylitis?
    (Marmara Univ, inst Health Sciences, 2020) Aydin, Gamze; Demirbuken, Ilksan; Mutlu, Ebru Kaya; Polat, Mine Gulden; Fizyoterapi ve Rehabilitasyon / Physiotherapy and Rehabilitation
    Objective: The aim of this study was to investigate the relationship between kinesiophobia, physical activity behaviour and functionality in patients with ankylosing spondylitis (AS). Methods: This study included 57 participants (mean age, 30.8 +/- 5.19 years) in 2 groups of AS and healthy controls. One day physical activity behaviour was evaluated with tri-axial accelerometer. Tri-axial accelerometer was recorded physical activity domains and intensities for 24 hours. Participants completed clinical questionnaires assessing pain, kinesophobia, disease activity, and functionality. Kinesiophobia and pain were quantified by the Tampa Scale for Kinesiophobia and Short-Form McGill Pain Questionnaire. Function and disease activity were rated by using the Bath Ankylosing Spondylitis Functional Index, and Bath Ankylosing Spondylitis Disease Activity Score. Results: There was no correlation between kinesiophobia and one day physical activity behaviour in AS patients group. There was a negative correlation between high physical activity level and disease activity(p<0.05, r:-.519) and there was a negative correlation between high and moderate physical activity levels, and functionality (p <0.05, r:-.555 r-395, respectively). Conclusion: According to the results of this study showed that; there was a relationship between disease activity, functionality, and one day physical activity behaviour. On the other hand, there was not any relation between pain intensity, kinesophobia and data obtained from accelerometer. Further studies with larger sample size and longer time periods should be carried out to reveal physical activity behaviours and its related factors in AS patients who will survive with this disease for years.
  • Master Thesis
    Serebral palsili çocuklarda fonksiyonel seviye, gövde kontrolü ve solunum fonksiyonları arasındaki ilişkinin incelenmesi
    (2022) Gündüz, Didem; Aydın, Gamze; Fizyoterapi ve Rehabilitasyon / Physiotherapy and Rehabilitation
    Serebral Palsi (SP), immatür beyinde bir lezyon sonucu ortaya çıkan ve beynin gelişimini etkileyen, bir grup hareket ve postür problemleri ile karakterize gelişimsel bir bozukluktur. Çalışmamızın amacı, SP'li çocuklarda, fonksiyonel seviye, gövde kontrolü ve solunum fonksiyonlarının incelenmesi ve karşılaştırılmasıydı. Çalışmamıza, ortalama yaşları 11,21±3,02 yıl olan, %.51'i kız, %.49'u erkek, toplam 61 SP'li çocuk dahil edildi. Katılımcıların demografik ve hastalıkla ilgili bilgileri; 'Sosyodemografik Veri Formu' ile, fonksiyonel seviyeleri; 'Kaba Motor Fonksiyon Sınıflandırma Sistemi' (KMFSS) ile, gövde kontrolü; 'Gövde Kontrol Ölçüm Skalası' (GKÖS) ile, solunum fonksiyonları; spirometre kullanılarak yapılan 'Solunum Fonksiyon Testi' ile değerlendirildi. Tüm değerlendirmeler fizyoterapist tarafından gerçekleştirildi. Katılımcıların: KMFSS'ye göre %54'ü Seviye 1, %26'sı Seviye 2, %20'si Seviye 3 içinde yer almaktaydı. Gruplar arası değerlendirmelerde, GKÖS skoru ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu (p<0,05). Seviye 1 ve 2'de yer alan çocukların gövde kontrolü, Seviye 3'te yer alan çocuklardan daha iyi düzeydeydi. Bununla birlikte, gruplar arası değerlendirmelerde, solunum fonksiyon testi parametreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermedi (p>0,05). Ek olarak, gövde kontrolü ile birinci saniyede çıkarılan ekspirasyon hacmi (FEV1) arasında pozitif yönlü düşük düzey istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanırken (r=0,01, p=0,05), diğer solunum fonksiyonları parametreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde ilişki yoktu (p>0,05). Sonuç olarak, SP'li çocuklarda, fonksiyonel seviye arttıkça gövde kontrolü artarken solunum fonksiyonlarında değişiklik görülmedi.
  • Article
    Citation Count: 3
    The Effects of Virtual Reality on Upper Extremity in Patients with Obstetric Brachial Plexus Injury
    (Georg Thieme verlag Kg, 2022) Karas, Havva Ezgi; Atici, Emine; Aydin, Gamze; Demirsoz, Mert; Fizyoterapi ve Rehabilitasyon / Physiotherapy and Rehabilitation
    The present study aimed to examine the effects of playing Nintendo Wii games on upper extremity functions compared with conventional physiotherapy, in children with obstetric brachial plexus injury (OBPI). Twenty-two patients with brachial plexus injuries were enrolled. The patients were divided into two groups by simple randomization. The control group (conventional physiotherapy group [CTG]: n = 11) received conventional physiotherapy for 6 weeks (40minutes per day, for 4 days per week). The study group, called Nintendo Wii group (NWG; n = 11), received conventional physiotherapy as well as tennis, baseball, and boxing games with Nintendo Wii on days when there was no physical therapy. The upper extremity range of motion (ROM) was evaluated using a digital goniometer, motor function was assessed using the Active Movement Scale (AMS), and shoulder functions were assessed with the Mallet Scoring System MSS). Virtual reality treatment had a positive effect on shoulder flexion, forearm pronation, wrist flexion, ROM, and functionality (p< 0.05). There was a significant improvement in shoulder abduction and shoulder external rotation in the CTG (p< 0.05). There was no significant difference in the MSS values of either groups (p> 0.05). As per the AMS, in the NWG, the shoulder internal rotation increased significantly (p< 0.05). Nintendo Wii treatment used in addition to conventional physiotherapy may be effective in increasing upper extremity functions in children with OBPI.
  • Master Thesis
    Alt ekstremite lenfödemi olan hastaların solunum fonksiyonları, solunum kas kuvveti, fiziksel aktivite düzeyi, fonksiyonellik ve yaşam kalitesinin değerlendirilmesi
    (2023) Demir, Zehra; Aydın, Gamze; Fizyoterapi ve Rehabilitasyon / Physiotherapy and Rehabilitation
    Lenfödem, proteinden zengin lenf sıvısının interstisyel dokuda birikmesiyle ortaya çıkan kronik ilerleyici bir hastalık olarak tanımlanmaktadır. Çalışmamızın amacı, alt ekstremite lenfödemi olan hastaların solunum fonksiyonları, solunum kas kuvveti, fiziksel aktivite düzeyi, fonksiyonellik ve yaşam kalitesinin incelenmesi ve sağlıklı kontroller ile karşılaştırılmasıdır. Çalışmamıza, ortalama yaşları 49,89±15,07 yıl olan %29,3'ü erkek, %70,7'si kadın, toplam 82 birey dahil edildi. Çalışmamıza dahil edilen katılımcılar, alt ekstremite lenfödemi olan bireylerin yer aldığı, Grup 1; sağlıklı bireylerin yer aldığı, Grup 2 olmak üzere ikiye ayrıldı. Katılımcıların demografik ve hastalıkla ilgili bilgileri, 'Sosyodemografik Veri Formu' ile; solunum fonksiyon testi, spirometre ile; solunum kas kuvveti, maksimum ağız içi basınç ölçümleri ile; fiziksel aktivite düzeyi, 'Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi-Kısa Formu' ile; fonksiyonellikleri, 'Alt Ekstremite Fonksiyonel Skalası' ve 'Zamanlı Kalk ve Yürü Testi' ile; yaşam kalitesi, 'Lenfödem Yaşam Kalitesi Anketi-Bacak' ile değerlendirildi. Tüm değerlendirmeler aynı fizyoterapist tarafından gerçekleştirildi. Gruplar arası değerlendirmelerde, tüm solunum fonksiyonu ölçüm parametreleri, ekspiratuar kas kuvveti ve fonksiyonellik, Grup 1'de, Grup 2'ye göre anlamlı şekilde düşüktü (p<0,05). Katılımcıların inspiratuar kas kuvveti ve fiziksel aktivite düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık yoktu (p>0,05). Katılımcıların, inspiratuar kas kuvvetinin artmasıyla tüm solunum fonksiyonu ölçümleri, fiziksel aktivite düzeyi, fonksiyonellik ve yaşam kalitesinin olumlu olarak etkilendiği görüldü. Ek olarak ekspiratuar kas kuvvetinin artmasıyla, solunum fonksiyon testinde FEV1, FVC, FEV1/FVC ölçüm sonuçları ve bu değerlerin yüzdelik hesaplamalarının olumlu yönde etkilendiği saptandı. Katılımcıların, fiziksel aktivite düzeyi ve solunum fonksiyon testinde FVC, FEV1 ölçüm sonuçları ve bu değerlerin yüzdelik hesaplamaları arttıkça Zamanlı Kalk ve Yürü Testi için harcanan süre azalıyor, fonksiyonellikleri artıyordu. FEV1, FVC, FEV1/FVC ölçüm sonuçları ve bu değerlerin yüzdelik hesaplamaları arttıkça, günlük aktivitelerin etkilenimi azalıyor ve yaşam kalitesi artıyordu. Sonuç olarak, alt ekstremite lenfödemli hastaların solunum fonksiyonlarının, ekspiratuar kas kuvvetinin, fonksiyonelliklerinin olumsuz yönde etkilendiği, alt ekstremite lenfödemli hastaların oturma sürelerinin sağlıklı bireylere göre fazla olduğu, inspiratuar kas kuvvetinin sağlıklı bireylerle benzer olduğu saptandı. Alt ekstremite lenfödemli hastaların, solunum fonksiyonları ve solunum kas kuvvetinin artmasının fonksiyonellik ve yaşam kalitesini geliştirdiği ve ek olarak fiziksel aktivite düzeylerinin artması ile fonksiyonelliklerinin arttığı görüldü. Anahtar Kelimeler: Lenfödem, solunum fonksiyon testi, maksimum inspiratuar basınç, fonksiyonellik, fiziksel aktivite, yaşam kalitesi
  • Article
    Citation Count: 3
    Effects of inspiratory muscle training versus calf muscle training on quality of life, pain, venous function and activity in patients with chronic venous insufficiency
    (Elsevier, 2022) Aydin, Gamze; Yeldan, Ipek; Akgul, Ahmet; Ipek, Gokhan; Fizyoterapi ve Rehabilitasyon / Physiotherapy and Rehabilitation
    Objective: The aim of the present study was to evaluate the effects of inspiratory muscle training (IMT) and calf muscle exercise training (CMET), in addition to compression therapy (CT), on quality of life (QoL), venous refilling time, disease severity, pain, edema, range of motion, muscle strength, and functionality in patients with chronic venous insufficiency (CVI) compared with CT alone. Methods: A total of 32 participants with a diagnosis of CVI were randomly divided into three groups: group 1, IMT plus CT; group 2, CMET plus CT; and group 3, CT alone. All 32 patients were assessed using the chronic venous disease QoL 20-item questionnaire, Nottingham health profile, photoplethysmography, venous clinical severity score, visual analog scale for pain, intraoral pressure measurements, dynamometer, digital goniometer, 6-minute walking test, and lower extremity functional scale. Results: After treatment, group 2 had improved more than had groups 1 and 3 in QoL, venous refilling time, pain, edema, range of motion, muscle strength, and functionality. Group 1 had improved more than had groups 2 and 3 in disease severity and inspiratory and expiratory muscle strength values (P < .05). Only physical mobility and right leg venous refilling time had increased in group 3 (P < .05). Conclusions: The use of IMT and CMET had improved venous function in both legs in patients with CVI, and CT alone had improved venous function only in the right leg of patients with CVI.
  • Article
    Citation Count: 2
    The Turkish version of the childhood bladder and bowel dysfunction questionnaire (CBBDQ): Cross-cultural adaptation, reliability and construct validity
    (Aves, 2020) Aydin, Gamze; van Engelenburg-van Lonkhuyzen, Marieke L.; Baktir, Seda; Mutlu, Ebru Kaya; Mutlu, Caner; de Bie, Rob A.; Fizyoterapi ve Rehabilitasyon / Physiotherapy and Rehabilitation
    Background/Aims: Bladder and bowel dysfunctions are both prevalent health problems in pediatric population. The Childhood Bladder and Bowel Dysfunction Questionnaire (CBBDQ) is a parent-reported tool to evaluate and quantitatively assess bladder and bowel dysfunction symptoms in pediatric patients. This study aimed to translate the CBBDQ into Turkish language and culturally adapt it for use among 5-12-year-old children. Moreover, this study was also aimed to determine the reliability and the construct validity of the Turkish version. The main hypothesis of our study was that the CBBDQ would be translated into Turkish and culturally adapted so that Turkish parents could understand it. Additionally, we estimated that the Turkish version would have eventual internal consistency and test-reest reliability and admissible construct validity. Materials and Methods: The CBBDQ was translated into Turkish language as per the guidelines and given two times to the parents of children with one-week interval to assess the test-retest reliability. The internal consistency was determined using the Cronbach's a value and the test-retest reliability was calculated using the inter-rater correlation coefficient. In the estimation of the construct validity, he dysfunctional voiding and incontinence scoring system (DVISS) and the pediatric quality of life inventory (PedsQL) in 5-12-year-old children were used as the external criteria. Results: The participants were parents of 5-12-year-old children. The internal consistency was 0.83, that was the Cronbach's a value, which reflects a good result. The Turkish-CBBDQ5-12y and the DOSS showed a satisfactory correlation (r=0.64 p<0.001). There was no correlation between the Turkish-CBBDQ5-12y and the PedsQL -General Health and PedsQL -Psychological Health (r=-0.17, p=0.1 and r=0.12, p=0.25, respectively). Conclusion: The Turkish-CBBDQ5-12y is a reliable and valid instrument in terms of content and construction and can be safely used in clinical practice.