Tırpan, Murat
Loading...
Name Variants
Murat Tirpan
TiRPAN Murat
Tırpan Murat
Murat, Tırpan
M., Tırpan
Tirpan, Murat
Tirpan, M.
Murat Tırpan
Murat TiRPAN
Tırpan, M.
TIRPAN Murat
Tırpan, Murat
Murat TIRPAN
Tirpan Murat
TiRPAN Murat
Tırpan Murat
Murat, Tırpan
M., Tırpan
Tirpan, Murat
Tirpan, M.
Murat Tırpan
Murat TiRPAN
Tırpan, M.
TIRPAN Murat
Tırpan, Murat
Murat TIRPAN
Tirpan Murat
Job Title
Dr.Öğr.Üyesi
Email Address
murat.tirpan@okan.edu.tr
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output
5
Articles
0
Citation Count
0
Supervised Theses
5
5 results
Scholarly Output Search Results
Now showing 1 - 5 of 5
Master Thesis Hatırla sevgili kısa filmi bağlamında sinemada hafıza kaybı(2021) Kurt, Elif Melda; Tırpan, Murat; Sinema Televizyon / Cinema and Television'Hatırla Sevgili' kısa filmi bağlamında sinemadaki hafıza kaybı (amnezi) konusu işlenmiştir. Hafıza kaybının sinemada nasıl kullanıldığına ve toplumsal hafızadaki yerine değinilmiştir. Tezin son bölümleri 'Hatırla Sevgili' kısa filminin künyesi ,sinopsis, tretman, senaryodan oluşmaktadır.Master Thesis Türk sineması'nda yan karakter olarak LGBTİ temsilleri(2019) Koç, Maria Arabacı; Tırpan, Murat; Sinema Televizyon / Cinema and TelevisionEşcinsellik geçmişten günümüze tüm toplumlarda varolmuş, bazı toplumlar tarafından kabullenilmiş, bazıları tarafından yokmuş gibi davranılmış ve bazıları tarafından ise cezalandırılmıştır. Bu süreçler, toplumlarda dönem ve yıllara göre değişiklik göstermiştir. Eski Yunan'da 'oğlancılık' adı altında eşcinsellik belirli kurallar çerçevesinde meşrulaştırılırken, ilerleyen dönemlerde özellikle tek tanrılı dinler ile birlikte günah kabul edilmiş ve yasaklanmıştır. Eski Yunan'da bile 'oğlancılık', bir sınıf ayırımı temsil ederken, statü sahibi erkek, eşcinsel olarak kabul edilmemekteydi. Bunun sebebi, erişkin olmayan erkek çocuklarının kadınlarla aynı statüde kabul edilmesi olmuştur. Bu durumda Eski Yunan'da sadece erkek eşcinselliğinden bahsedilmekle birlikte, özellikle lezbiyenlik yokmuş gibi davranılmış, kadınlara yönelik sınıf ayrımı sadece onların cinsel eylemleri ile değil cinsel yönelimleri ile de baskılanmıştır. LGBTİ adı altında; lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel ve interseks bireylere yönelik uygulanan tüm toplumsal tutum ve kurallar 19. yüzyıl ile birlikte LGBTİ bireylerin farkındalık yaratmak istemeleri ve ilk aktivistlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bütün bu tarihsel süreç içerisinde, LGBTİ bireyler görünürlüklerini sanatın birçok dalında da göstermişlerdir. Aynı şekilde eşcinsellik tüm dünya sinemasında da etkili olmuştur. LGBTİ bireylere yönelik, zamanla oluşan nefret söylemleri sonucu, öncelikle ana akım Hollywood sineması ardından da tüm dünya sineması tarihinde ilk dönem filmlerinde tamamen göz ardı edilerek konu edilmeyen eşcinsellik, sonraki dönemlerde olumsuz temsillere yer vermiştir. Ötekileştirilen eşcinsel bireyler, filmlerde cinsel yönelimi yüzünden intihar edecek kadar çaresiz, cinayet işleyecek kadar kötü ya da genel olarak olumsuz karakterler olarak tasvir edilmiştir. Feminist haraketin ortaya çıkışı ile birlikte kadınlar, ataerkil toplumda kendi haklarını aramaya başlamışlardır. Geçmişten günümüze devam eden erkek baskısı sonucu dünyanın farklı ülkelerinde kadınlar ötekileştirilmiş, baskı altına alınmış ve belirli haklardan mahrum bırakılmışlardır. Sinemada da kadınlara yönelik uygulanan sınıf ayrımı 20. yüzyılın ikinci yarısında feministelerin ortaya çıkması ile feminist kuramın sinemaya girmesi ve hemen akabinde görünür olmak ve ötekileştirilmemek isteyen LGBTİ bireylerinin farklı ülkelerde gerçekleştirdikleri dernek ve çalışmalarla Queer Kuram ortaya çıkmıştır. 1980'lerin sonu 1990'ların başı Queer Kuram'ın sinemaya girdiği yıllardır. 1990'lar ile birlikte, sinemada LGBTİ birey temsilleri olumlanmaya başlanmıştır. Queer Kuram, sadece LGBTİ bireyleri kapsamamakla birlikte, temelde toplumsal cinsiyetlerin kalkması ile birlikte, bireylerin daha eşit ve özgür bir hayat yaşabileceklerini savunurken, toplumsal cinsiyet rollerinin, toplumda sınıf ayırımı gerçekleştirdiğini vurgulamaktadır. Özellikle hegemonik erkeklik olgularına sıkı sıkıya bağlı olan Hollywood Sineması ve onunla birlikte Dünya Sineması, ilk yıllardan itibaren LGBTİ bireylerini, ya suçlu veya akıl hastası gibi olumsuz karakterlerle ya da gülünç karakterlerle temsil ederek aşağılamıştır. Queer Kuram tüm dünyada sinemada ciddi bir değişime neden olarak, 1990'dan günümüze her geçen gün daha olumlu LGBTİ karakterlerin yer almasına ve toplumda LGBTİ bireylerine yönelik hoşgörü ve farkındalığın artmasına yardımcı olmuştur. Türkiye'de eşcinsellik, diğer ülkelerden farklı olarak yasalarca hiçbir zaman suç olarak kabul edilmemiştir. Bu durum toplumsal olarak eşcinselliği olumlamaktan çok, yok sayılması ile ilgilidir. Ancak Türkiye'de LGBTİ aktivistlerinin ortaya çıkması ile birlikte, eşcinsel ve trans bireyler toplumdaki görünümlerini arttırmışlardır. Bu durum yıllar içinde bu bireylerin, toplumdan dışlanmasına, iş bulamamalarına hatta nefret cinayetine kurban gitmelerine kadar acılı bir sürece dönüşmüştür. Toplumun 'travesti' olarak tanımladığı ve ötekileştirdiği trans bireylerin seks işçiliği yapmak zorunda kalmaları tam anlamıyla toplum tarafından dışlandıkları ve iş bulamadıkları içindir. Dünya Sineması'nda olduğu gibi Türk Sineması'nda da LGBTİ karakterlere yer verilmekle birlikte 1990 öncesi Yeşilçam Sineması'nda bu karakterler çok az filmde ve olumsuz karakterler olarak yer almışlardır. 1990'dan sonra Queer Kuram, Türk Sineması'nı gözle görülür bir şekilde etkilememesine rağmen, 2000 sonrasında, Türkiye'de LGBTİ bireylerin Onur Haftası gibi organizasyonları sonucu kendilerini göstermeleriyle, sinemada da LGBTİ karakterler giderek daha olumlu bir hale gelmiştir. Türk Sineması'nda ana karakter olarak LGBTİ karakterlerin yer aldığı filmler, yan karakter olarak yer aldığı filmlerden daha azdır. LGBTİ temsillerinin ana karakter olarak yer aldığı filmler, bireylerin yaşadığı sorunları doğrudan ele almaktadır. Buna karşılık filmlerde yan karakter olarak LGBTİ temsilleri, toplumda bu bireylerin konumlandırılmasını ve toplumun bu bireyleri nasıl değerlendirdiğini daha net bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu yüzden bu çalışmada filmlerdeki yan karakterler incelenecektir. Yeşilçam'da olumsuz yan karakterler olarak kodlanan LGBTİ bireylerinin, günümüzde olumlu ya da özellikle 2000'lerden sonra komedi filmlerinde sadece komedi unsuru olarak kullanılması ele alınarak, yan karakter olarak LGBTİ birey temsillerinin gelişimi tartışılacaktır. Örnek filmlerde, içerik analizi yapılarak, Yeşilçam, sanat sineması ve gişe filmleri olarak ayrılan, ülkenin farklı dönemlerinde ve farklı sinemasal yaklaşımlarda yan karakter olarak LGBTİ bireylerinin temsili incelenecektir. Yeşilçam sinemasına örnek olarak seçilen 'İki Gemi Yanyana' (Atıf Yılmaz, 1963) filmi, dönemin en cesur örneklerinden biri olarak Türk Sineması Tarihi'nde ilk lezbiyen öpüşme sahnesine yer vermektedir. Aynı zamanda, film, dönemindeki benzer örneklerine oranla lezbiyen ve gey karakterlere daha fazla yer vermektedir. Sanat sinemasından seçilen 'Ağır Roman' (Mustafa Altıoklar, 1997) filmi de çekildiği döneme göre, detaylı bir gey karakter temsili içermektedir. Gişe filmleri arasından ise, 'Aile Arasında' (Ozan Açıktan, 2017) filmi, hem komedi unsuru olarak trans bir bireye yer vermesi hem de bireyi olumlası açısından önemli bir örnek teşkil etmektedir.Master Thesis Bong Joon-ho sinemasında farklı sınıfların mekan ve atmosfer yaratımları açılarından temsilleri: Snowpiercer ve Parasite film örnekleri(2021) Yüksel, Mustafa Ata; Tırpan, Murat; Sinema Televizyon / Cinema and TelevisionBu tez çalışması özellikle son yıllarda insanı birey olarak ve yaşadığı toplumun bir parçası olarak, farklı noktalara temas ederek ve bunun için sadece insanın sahip olduğu ruhsal ve psikolojik koşulları değil alışılmışın dışında insanın fiziksel çevresini de işin içine katmaya çalışan Güney Kore'li yönetmen Bong Joon-ho ve onun sinemasının özellikle dert edindiği küreselleşmenin getirdiği kapitalizme dayanan sınıf ve sınıflar arası uçurumun giderek artma kaygısını, mekanları kullanarak eleştirel bir yaklaşım ile göstermesi üzerine yapılmıştır.Master Thesis Sinemada hareketli görüntü teknikleri Steadicam örneği(2019) Arslan, Süleyman Deniz; Tırpan, Murat; Sinema Televizyon / Cinema and TelevisionTarihi süreç içerisinde fotoğraf makinesinden sinemaya uzanan bir yolculukta hareketli görüntünün çeşitli mekanizmalar kullanılarak geliştirilmesi sağlanmış ve bu yönde teknik ekipmanlar geliştirilmiştir. Steadicamda teknolojinin gelişimine bağlı olarak ortaya çıkmış bir mekanizma olarak sinemanın gelişimine katkıda bulunmaktadır. Bu tez çalışması ile hareketli görüntünün tarihsel gelişimine değinilerek kamera hareketleri elde etmede kullanılan teknik ekipmanlar üzerinde durulmuş, bu ekipmanlar içerisinde önemli bir yer bulan steadicam mekanizması ve steadicamin Türkiye yolculuğu ele alınmıştır.Master Thesis Alp Zeki Heper'in hayatı ve 'Soluk Gecenin Aşk Hikayeleri'(2019) Altekin, Oktay; Tırpan, Murat; Sinema Televizyon / Cinema and TelevisionBu çalışmanın amacı Türkiye Sineması'nın aykırı yönetmeni Alp Zeki Heper sinemasına ve Alp Zeki Heper'in hayatına dair temel kaynakları gün ışığına çıkarmak aynı zamanda eleştirel bir bakış açısı getirerek Heper'in sinema serüveni boyunca daha önce dillendirilmeyenleri söylemek. Alp Zeki Heper ile ilgili başvuru kaynağı çok az olduğundan, uzun süren çalışmamız boyunca ortaya çıkan yeni bilgiler de göz önüne alındığında, Heper ile ilgili bu çalışmamız ola ki akademik çalışmaların başlamasına kapı açacaktır. Kapsayıcı ve titiz bir çalışma oluşturulması için öncelikle yönetmenin aktif olarak film yaptığı 1965-1970 yılları arasında Türkiye Sineması'nın genel yapısı ve özellikleri incelenmiştir. Çalışmamızda, bu süreçte Türkiye ile eşzamanlı olarak dünyanın farklı ülkelerinin de deneyimlediği iktidar değişiklikleri, işçi ve öğrenci hareketleri, iç göç ve kentleşme gibi sorunlara da kısaca yer verilmiştir. Türkiye'deki sinema tartışmalarına yer verilmiş özellikle Alp Zeki Heper'in dönem içindeki konumu mercek altına alınmıştır. Hayatıyla ilgili kapsayıcı bir hikaye ortaya çıkan üçüncü bölümde ise kısa ve Soluk Gecenin Aşk Hikayeleri filmlerini daha iyi yorumlayabilmek için özgün film dili incelenmiştir. Çalışmada son olarak birkaç gösterim dışında halkla buluşamayan ve hakkında çeşitli dönemlerde tartışmalar yürütülen Soluk Gecenin Aşk Hikayeleri filmi ele alınmış şimdiye kadar en kapsayıcı ve ilk defa bu çalışmada ortaya çıkarılan belgelerle de çalışma güçlendirilimiştir. Soluk Gecenin Aşk Hikayeleri' filmi sinema arşivi bünyesinde izlendikten sonra daha önceki tüm 'efsaneler' ve eleştirilere de cavap olacak mahiyette en güncel film değerlendirilmesi yapılmıştır. Böylece Türkiye Sinemasının bu sıradışı yönetmenin bahsinin geçtiği en geniş ve en özgün çalışma ortaya çıktı. Türkiye sinemasında kendisine has bir sinema tarzını ve anlatı dilini oluşturmaya çalışan Heper'in sinema çabası bu bağlamda incelenmeye değer görülmüştür. Ekler bölümünde ise Alp Zeki Heper'le ilgili arşiv kaynakların yanı sıra birebir yaptığımız görüşmelere yer verdik. Anahtar Kelimeler: Alp Zeki Heper, Soluk Gecenin Aşk Hikayeleri, Sinema