Soygür, Arif Haldun
Loading...
Name Variants
SOYGUR Arif Haldun
Arif Haldun SOYGUR
A. H. SOYGÜR
Soygur, A.
A. Haldun Soygür
Soygür Arif Haldun
A. Haldun Soygur
Soygür, Arif
Soygur, H.
Soygur Arif Haldun
Soygür, Haldun
Arif H. Soygur
Soygür, H.
Soygür, A.
Soygur, Haldun
Arif Haldun Soygur
Soygür, Arif Haldun
SOYGÜR Arif Haldun
A. H. SOYGUR
Soygur, Arif
A. H. Soygür
Arif Haldun, Soygür
Arif Haldun Soygür
Arif H. Soygür
Arif Haldun SOYGÜR
A. H. Soygur
Soygur, Arif Haldun
Soygur, Arif Haldun
Arif Haldun SOYGUR
A. H. SOYGÜR
Soygur, A.
A. Haldun Soygür
Soygür Arif Haldun
A. Haldun Soygur
Soygür, Arif
Soygur, H.
Soygur Arif Haldun
Soygür, Haldun
Arif H. Soygur
Soygür, H.
Soygür, A.
Soygur, Haldun
Arif Haldun Soygur
Soygür, Arif Haldun
SOYGÜR Arif Haldun
A. H. SOYGUR
Soygur, Arif
A. H. Soygür
Arif Haldun, Soygür
Arif Haldun Soygür
Arif H. Soygür
Arif Haldun SOYGÜR
A. H. Soygur
Soygur, Arif Haldun
Soygur, Arif Haldun
Job Title
Prof.Dr.
Email Address
haldun.soygur@okan.edu.tr
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output
20
Articles
1
Citation Count
0
Supervised Theses
19
20 results
Scholarly Output Search Results
Now showing 1 - 10 of 20
Master Thesis Yetişkin bireylerdeki evlilik kaygısı ve ilişkideki karar verme becerilerinin bağlanma stilleri ile ilişkisi(2023) Onay, Sena; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyBu araştırma yetişkin bireylerdeki evlilik kaygısı ve ilişkideki karar verme becerilerinin bağlanma stilleri ile ilişkisi incelenmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, 17-25 yaş arası 208'i kadın, 192'si erkek toplamda 400 katılımcı oluşturmaktadır. Çalışmaya katılan kişiler, gönüllülük esas alınarak uygun (kolayda) örnekleme yöntemi ile oluşturulmuştur. Araştırmada veri toplama amacı ile bilgilendirilmiş onam formu, sosyo-demografik veri formu, evlilik kaygısı ölçeği, ilişkide karar verme becerisi ölçeği ve üç boyutlu bağlanma stilleri ölçeği kullanılmıştır. Çalışma sonrasında elde edilen veriler SPSS v.26 programı üzerinden analiz edilmiştir. Yapılan analiz çalışmasında bağımsız örneklem T-test, tek yönlü anova testi ve pearson korelasyon analizinden yararlanılmıştır. Evlilik kaygısı değişkeninin, ilişkiyi yönetme, üç boyutlu bağlanma stilleri ölçeği, kaygılı/kararsız bağlanma ve kaçınan bağlanma ile anlamlı ve pozitif bir ilişkisi bulunurken, ilişkide karar verme becerisi ölçeği, kendine güven ve güvenli bağlanma ile anlamlı ve negatif bir ilişki bulunmuştur. İlişkide karar verme değişkeninin, kendine güven ve güvenli bağlanma ile anlamlı ve pozitif yönde ilişkisi bulunurken, ilişkiyi yönetme, kaygılı/kararsız bağlanma ve kaçınan bağlanma ile anlamlı ve negatif yönde bir ilişki tespit edilmiştir. Kendine güven değişkeninin, güvenli bağlanma ile anlamlı ve pozitif yönde ilişki bulunurken, ilişki yönetme, üç boyutlu bağlanma stilleri ölçeği ve kaygılı/kararsız bağlanma ile anlamlı ve negatif yönlü bir ilişki bulunmuştur. İlişkiyi yönetme değişkeninin, üç boyutlu bağlanma stilleri ölçeği, kaygılı/kararsız bağlanma ve kaçınan bağlanma ile anlamlı ve pozitif yönde bir ilişki bulunurken, güvenli bağlanma ile anlamlı ve negatif yönde bir ilişkisi olduğu tespit edilmiştir. Sosyo-demografik değişkenlerin bağlanma stilleri ile ilişkine bakıldığı zaman cinsiyet, eğitim durumu ve gelir düzeyinin istatistiksel olarak anlamlı bir fark yaratmadığı görülmüştür. Yaş değişkenine göre güvenli bağlanma alt boyutuna göre 20-22 yaş arası katılımcıların 17-19 yaş arası katılımcılara göre; 23-25 yaş arası katılımcıların 20-22 yaş arası katılımcılara göre daha yüksek puanlar aldığı bulunmuştur. İlişkisi var olan katılımcıların, ilişkide karar verme becerisi ve kendine güveni daha yüksek çıkmıştır. İlişkisi yok olan katılımcıların, evlilik kaygısı, ilişkiyi yönetme düşüncesi, üç boyutlu bağlanma puanları ve kaygılı/kararsız bağlanma alt boyutu daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Anne-baba ilişki doyumu çok iyi olan katılımcıların, anne-baba ilişki doyumu hiç, kısmen ve orta derece doyuma sahip olan katılımcılardan güvenli bağlanma puanları daha yüksek olduğu bulunmuştur. Bakım vereni demokratik tutum sergileyen katılımcıların, bakım vereni ilgisiz tutum sergileyen katılımcılara göre ilişkide karar verme beceri puanları daha yüksek bulunmuştur. Bakım vereni otoriter tutum sergileyen katılımcıların, bakım vereni ilgisiz tutum sergileyen katılımcılara göre güvenli bağlanma puanları daha yüksek çıkmıştır. Bakım vereni demokratik tutum sergileyen katılımcıların, bakım vereni otoriter, ilgisiz ve koruyucu tutum sergileyen katılımcılara göre güvenli bağlanma puanları daha yüksek çıkmıştır. Bakım vereni koruyucu tutum sergileyen katılımcıların, bakım vereni otoriter ve ilgisiz tutum sergileyenlere göre güvenli bağlanma puanları daha yüksek bulunmuştur.Master Thesis Bilişsel esnekliğin psikolojik dayanıklılık ile ilişkisinde içgörünün aracı rolü: Kadın dayanışma evleri'nde yaşayan kadınlar ve toplum örneklemi karşılaştırması(2024) Topçu, Sinem; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyKadın dayanışma evinde yaşayan ve kadın dayanışma evinde yaşamayan toplum örnekleminin yer aldığı bu araştırmada, bilişsel esnekliğin psikolojik dayanıklılık ile ilişkisinde iç görünün aracı rolü incelenmiştir. Grup karşılaştırmalı yürütülen bu araştırmada, araştırmanın örneklemini yaşları 18-62 arasında değişen (X=37.00; SS=10.54) 100 kadın oluşturmuştur. Araştırmadan elde edilen veriler, Yetişkinler İçin Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği (PDÖ), Bilişsel Esneklik Ölçeği (BEÖ) ve İç Görü Ölçeği (İÖ) ile toplanmıştır. Gerçekleştirilen analizler sonucunda, kadın dayanışma evinde yaşayan kadınların psikolojik dayanıklılık düzeylerinin, kadın dayanışma evinde yaşamayan toplum örneklemindeki kadınlara göre daha düşük olduğu görülmüştür. Kadın dayanışma evinde yaşayan ve yaşamayan kadınların bilişsel esneklik düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Kadın dayanışma evinde yaşayan kadınların iç görü ölçeğinden aldığı puanların, kadın dayanışma evinde yaşamayan kadınlara göre daha yüksek olduğu görülmüştür. Araştırmada yer alan bilişsel esneklik, iç görü ve psikolojik dayanıklılık değişkenleri arasında pozitif yönlü ilişkilerin olduğu saptanmıştır. Bilişsel esneklik, iç görü ve psikolojik dayanıklılık değişkenlerini yordarken, iç görünün psikolojik dayanıklılığı anlamlı şekilde yordamadığı görülmüştür. Son olarak bilişsel esneklik ve psikolojik dayanıklılık arasındaki ilişkide iç görünün aracı rolünün bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Kadın Dayanışma Evi, Toplum Örneklemi, Bilişsel Esneklik, İçGörü, Psikolojik DayanıklılıkMaster Thesis Yetişkin bireylerde özgecilik düzeyinin, savunma biçimleri ve ebeveynlik stilleriyle olan ilişkisinin incelenmesi(2023) Çakır, Onur Can; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyBu araştırmada 18-65 yaş aralığındaki yetişkin bireylerdeki özgecilik düzeyinin, savunma biçimleri ve anne babalarına yönelik algılamakta oldukları ebeveynlik stilleri arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma örneklemi için İstanbul'da ikamet eden, 18-65 yaş arasındaki bireyler seçilmiştir. Veri toplama için dijital platformlar seçilerek online anketler katılımcılara iletilmiş ve bu doğrultuda 694 kişiye ulaşılmıştır. Araştırma için kullanılan veri toplama araçları Sosyo-Demografik Form, Özgecilik Ölçeği, Savunma Biçimleri Testi ve Young Ebeveynlik Ölçeğidir. Verilerin analizinde IBM SPSS 25 programı kullanılmıştır. Değişkenler arasındaki ilişkiler için Bağımsız Gruplar T Testi, Mann Whitney U Testi, Pearson ve Spearman Korelasyon analizleri uygulanmış, ikiden fazla kategorik değişkenlerin analizi için Tek Yönlü Varyans Analizi ve Kruskal Wallis H analizleri kullanılmıştır. Değişkenlerin birbirlerini yordama becerisinin analiz edilebilmesi için çoklu Regresyon Analizi uygulanmıştır. Analizlerden elde edilen bulgular sonucunda değişkenler arasında kısmi derecede anlamlı ilişki görülmüştür. Özgecilik toplam puanı ile nevrotik ve olgun savunmalar arasında pozitif yönde, olgun olmayan savunmalar arasında ise negatif yönde anlamlı ilişki gözlemlenmiştir. Aynı zamanda özgecilik toplam puanı ile duygusal bakımdan yoksul bırakıcı anne/baba, aşırı koruyucu evhamlı anne ve aşırı izin verici sınırsız anne puanları arasında negatif yönlü anlamlı ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Belirli ebeveynlik stillerinin, olgun ve nevrotik savunmalar ile pozitif yönde, olgun olmayan savunmalarla ise negatif yönde anlamlı ilişkiye sahip olduğu görülmektedir. Bununla birlikte ebeveynlik stilleri ve savunma biçimlerinin, özgecilik düzeyini kısmi düzeyde yordama becerisine sahip olduğu ortaya konulmuştur.Master Thesis Narsisistik kişilik özellikleri ile depresif belirtiler arasındaki ilişkide yalnızlık ve mükemmeliyetçiliğin aracı rolü(2023) Küçükoğlu, Atacan; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyBu araştırmanın amacı bireylerin narsisistik kişilik özellikleri ile depresif belirtiler arasındaki ilişkiyi incelemek ve bu ilişkide yalnızlık ve mükemmeliyetçiliğin aracı rolünü test etmektir. Araştırma örneklemi İstanbul'da yaşayan 427 kişiden oluşmaktadır. Araştırma kapsamında yaş aralığı 18-65 arasında değişen (X=32.42; SS=10.70) 309 kadın, 114 erkek, 3 cinsiyetini belirtmek istemeyen ve 1 cinsiyetini diğer olarak tanımlayan bireylerden veri toplanmıştır. Araştırma verileri Bilgilendirilmiş Onam Formu, Sosyo-demografik Bilgi Formu, Beş Faktör Narsisizm Ölçeği - Kısa Form (BFNÖ-KF), Beck Depresyon Envanteri (BDE), UCLA Yalnızlık Ölçeği (UCLA-YÖ) ve Frost Çok Boyutlu Mükemmeliyetçilik Ölçeği (FÇBMÖ) kullanılarak elde edilmiştir. Gerçekleştirilen analizler sonucunda araştırmada yer alan narsisistik kişilik özellikleri, yalnızlık, mükemmeliyetçilik, depresif belirtiler değişkenleri arasında pozitif yönlü anlamlı ilişkilerin varlığı saptanmıştır. Ayrıca, narsisistik kişilik özellikleri ile depresif belirtiler arasındaki ilişkide yalnızlığın ve mükemmeliyetçiliğin aracı rolü olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmadan elde edilen sonuçlar mevcut literatür kapsamında değerlendirilerek tartışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Narsisistik kişilik özellikleri, büyüklenmeci narsisistik kişilik özellikleri, kırılgan narsisistik kişilik özellikleri, mükemmeliyetçilik, yalnızlık, depresif belirtilerMaster Thesis Yetişkinlik çağında olan depremzedelerde yer bağlılığı, deprem kaygısı ve stresle başa çıkma tarzları arasındaki ilişkilerinincelenmesi(2024) İribaş, Çağla; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyBu çalışma, yetişkin depremzedelerin yer bağlılığı, deprem kaygısı ve stresle başa çıkma tarzları arasındaki ilişkileri incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırma, 18 yaş üstü 414 katılımcı kullanılarak ilişkisel tarama modeli çerçevesinde yürütülmüştür. Toplanan birincil veriler, Kişisel Bilgi Formu, Yer Bağlılığı Ölçeği, Deprem Kaygısı Ölçeği ve Stresle Başa Çıkma Tarzı Ölçeği kullanılarak elde edilmiş ve SPSS 27 ile analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre, katılımcıların yer bağlılığı ve deprem kaygısı düzeyleri orta seviyede bulunurken, pozitif başa çıkma tarzları (Kendine Güvenli Yaklaşım, İyimser Yaklaşım ve Sosyal Desteğe Başvurma) yüksek puanlar almıştır. Negatif başa çıkma tarzları (Çaresiz Yaklaşım ve Boyun Eğici Yaklaşım) ise daha düşük puanlar almıştır. Çalışmanın bulguları; yer bağlılığı ile deprem kaygısı arasında, yer bağlılığı ile stresle başa çıkma tarzları arasında ve deprem kaygısı ile stresle başa çıkma tarzları arasında pozitif yönde ve anlamlı ilişkiler tespit edilmiştir. Ayrıca; Yer bağlılığının deprem kaygısı üzerinde pozitif yönde ve istatistiksel olarak anlamlı bir etkiye sahip olduğu; tüm stresle başa çıkma tarzlarının da deprem kaygısı üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkisi olduğu belirlenmiştir. Katılımcılar; yer bağlılığı açısından medeni duruma göre, deprem kaygısı açısından cinsiyet ve medeni duruma göre, stresle başa çıkma tarzları açısından cinsiyete göre anlamlı farklılık göstermektedir. Sonuç olarak, bu çalışma yer bağlılığının ve stresle başa çıkma tarzlarının deprem kaygısını yönetmede önemli faktörler olduğunu ortaya koymaktadır. Bulgular, literatürle uyumlu olup, yer bağlılığının ve stresle başa çıkma stratejilerinin travmatik olaylarla başa çıkmada kritik öneme sahip olduğunu göstermektedir.Master Thesis Yetişkinlerde bir ötekinden ayrılma- bireyleşme tutumunun karşı cins ebeveyn tutumu ve dürtü kuramı çerçevesinde değerlendirilmesi(2024) Karaman, Öznur; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyBu araştırmada yetişkinlerin ayrılma- bireyleşme tutumunun karşı cins ebeveyn tutumu ile ilişkisinin dürtü kuramı çerçevesinde analiz edilmesi hedeflenmiştir. Araştırmanın katılımcıları İstanbul'da yaşayan evli veya flört ilişkisinde bulunan 20-45 yaş aralığındaki 200 kadın, 200 erkekten oluşmaktadır. Araştırmada kullanılan veri toplama araçları Sosyo-demografik Form, Young Ebeveynlik Ölçeği, Ayrılma Bireyleşme Ölçeği Verilerin analizlerinde iki düzeyli kategorik değişken olan cinsiyet ve ölçek puanları arasındaki farklılıkları incelemek için bağımsız t- testi kullanılmıştır. Tek Yönlü Varyans Analizi ANOVA ile işlevsel olmayan ayrılma bireyleşme tutumunun ne düzeyde yordadığını saptayabilmek için regresyon analizi kullanılmıştır. Karşı cins ebeveyn tutumunun romantik ilişkide ayrılma bireyleşme tutumunu araştırmak amacıyla yapılan analizlerin sonucuna göre karşı cins ebeveynin erken dönem sınır koyma ve çocukla ayrılma becerisinin/tutumunun yetişkinlerde romantik ilişkisinde ayrılma ve sınır koyma beceresini pozitif yönde yordadığı bulunmuştur. Ayrılma bireyleşme beceresini psikanalitik bakış açışı ile ele alan bu tez çalışmasında, nesne kuramı ve ego kuramlarından farklı olarak bağlanma, bireyleşme ve ayrılma gibi egoya dair oluşumları dürtü kuramı ve Oedipus çerçevesinde değerlendirmek ve bakım verenden çok karşı cins ebeveyn ile ilişkisi çerçevesinde ele almaktır. Sonuç olarak kaşı cins ebeveyn tutumunun ve çocukla erken dönem ilişkisinin, yetişkin ayrılma bireyleşme tutumunda etkisi olduğu saptanmış ve bu konularda literatüre katkı sağlanmıştır.Master Thesis Kadınlarda beden algısı ile ortoreksiya nervoza, cinsel doyum ve obsesif inanışlar arasındaki ilişkilerin incelenmesi(2024) Ulukan, Lara; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyBu araştırmanın amacı kadınlarda beden algısı ile ortoreksiya nervoza, cinsel doyum ve obsesif inanışlar arasındaki ilişkilerin incelenmesidir. Araştırmanın örneklemi ise 18 yaşından büyük, okuma yazma bilen, heteroseksüel ve cinsel yaşamı olan kadınlardan oluşmaktadır. Araştırmada 422 kişiye ulaşılmış, örneklem dışında kalan kişilerin çıkarılmasıyla araştırma sonucunda kriterleri sağlayan 392 kişinin yanıtları kabul edilmiştir. Araştırmada kullanılan sosyo-demografik form, yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, cinsel yaşam, ilişki durumu, sağlıklı beslenme düzeni, spor düzeni, estetik yaptırmaya dair bilgilerin bulunduğu sorulardan oluşmaktadır. Araştırmada ortoreksiya nervoze eğilimini ölçmesi için Ortoreksiya Nervoza Envanteri, beden memnuniyetini ölçmek için Beden Algısı Ölçeği, cinsel doyumu ölçmek için Golombuk-Rust Cinsel Doyum Ölçeği, obsesif inanışları ölçmesi için ise Obsesif İnanışlar Ölçeği-44 kullanılmıştır. Verilerin normal dağıldığı sonucuna ulaşıldıktan sonra ölçekler arasındaki ilişki düzeyi ve yönü Pearson Korelasyon yöntemi kullanılarak incelenmiştir. Ölçeklerin demografik değişkenlere göre farklılık gösterip göstermediğini anlamak için Bağımsız Gruplar t-testi ve ANOVA testleri uygulanmıştır. Yordayıcılık analizi için Çoklu Doğrusal Regresyon analizi kullanılmıştır. Araştırmanın bulgularına göre cinsel doyum ile obsesif inanışlar arasında, beden algısı ile obsesif inanışlar arasında, ortoreksiya nervoza ile obsesif inanışlar arasında, beden algısı ile cinsel doyum arasında, ortoreksiya nervoza ile cinsel doyum arasında anlamlı korelasyon ilişkileri olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Obsesif inanışlar ve cinsel doyum değişkenlerinin ortoreksiya nervozayı yordadığı bulunmuştur. Araştırma değişkenlerinin sosyo-demografik açıdan farklılıklarında ise bazı değişkenlere göre anlamlı farklılıklar varken bazı değişkenlerde bir farkın olmadığı tespit edilmiştir. Bedensel görünüşünden memnun olmayanların, spor düzeni olanların ve kendisini normal ya da kilolu olarak tanımlayanların, zayıf olarak tanımlayanlara göre ortoreksiya nervoza eğiliminin daha fazla olduğu gözlenmiştir.Master Thesis Olumsuz değerlendirilme korkusu ve ruminasyonun akademik ertelemeye etkisinde kendini sabotajın aracı rolü(2024) Beyen, Selen; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyAraştırmanın amacı, İstanbul'da öğrenim gören üniversite öğrencilerinde olumsuz değerlendirilme korkusu ve ruminasyonun, akademik ertelemeye etkisinde kendini sabotajın aracı rolünü incelemektir. Araştırma sonucunda 411 kişiye ulaşılmıştır. Araştırmanın örneklemi, 18-46 yaş aralığını oluşturmakta olup, toplamda 403 kişinin yanıtları kabul edilmiştir. Katılımcıların %74.4'ü kadınken %25.6'ı erkektir. Araştırmada kullanılan sosyo demografik formla katılımcıların cinsiyet, yaş, eğitim durumu, öğrenim gördükleri bölüme dair bilgilerin içerdiği sorulardan oluşmaktadır. Araştırmada değişkenleri ölçmek için Olumsuz Değerlendirilme Korkusu Ölçeği Kısa Formu (ODKÖ), Ruminatif Yanıt Ölçeği, Akademik Erteleme Ölçeği ve Kendini Sabotaj Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin normal dağıldığı sonucuna ulaşıldıktan sonra araştırmadaki değişkenlerin arasındaki ilişkilerin incelenmesi için Pearson korelasyon analizi, olumsuz değerlendirilme korkusu ve ruminasyonun akademik ertelemeye etkisinde kendini sabotajın aracı rolünü incelemek için regresyon analizi yapılmıştır. Katılımcıların olumsuz değerlendirilme korkusu, ruminasyon, akademik erteleme ve kendini sabotaj düzeylerinin demografik değişkenlere göre farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek amacıyla Bağımsız değişkenler t testi, tek yönlü ANOVA ve Post-hoc tekniği kullanılmıştır. Araştırmanın bulgularına göre olumsuz değerlendirilme korkusu ve ruminasyonun akademik ertelemeye etkisinde kendini sabotajın kısmi aracılık rolüne sahip olduğu bulunmuştur. Araştırmanın değişkenlerinin birbirleriyle ilişkili olduğu bulunmuştur. Sosyo-demografik açıdan bakıldığında bazı değişkenlere göre farklılıklar mevcutken, bazılarında farkın olmadığı ortaya çıkmıştır.Master Thesis Yetişkin bireylerde üstbilişler dürtüsellik ve çocukluk çağı olumsuz yaşantıların duygusal yemeye etkisinin incelenmesi(2023) Alkan, Ayşe Nur; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyBu çalışmada yetişkin bireylerde üstbilişler dürtüsellik ve çocukluk çağı olumsuz yaşantıların duygusal yemeye etkisi incelenmiştir. Çalışma İstanbul ilinde 18-65 yaş arasında 675 yetişkin kadın ve erkek normal kilolu, aşırı kilolu ve obez bireyler ile yürütülmüştür. Veri toplama aracı olarak Sosyo Demografik Bilgi Formu, Türkçe Duygusal Yeme Ölçeği, Üstbilişler Ölçeği-30 (ÜBÖ-30), Barratt Dürtüsellik Ölçeği Kısa Formu ve Çocukluk Çağı Olumsuz Yaşantılar Ölçeği Türkçe Formunun (ACE-TR) yer aldığı beş bölümden oluşan anket formu kullanılmıştır. Çalışmanın verileri Çalışmada kullanılan Google Forms aracılığıyla toplanmıştır. Elde edilen veriler istatistiksel analize tabi tutulmuştur. Öncelikle katılımcıların tanımlayıcı istatistikleri ortaya konmuş, araştırma değişkenlerinin demografik değişkenler bakımından incelemesi bağımsız t testi ve ANOVA testi ile gerçekleştirilmiştir. Farklılıkların olduğu durumlarda farklılıkların hangi gruplarda olduğunu tespit etmek amaçlı post-hoc (Tukey) testi uygulanmıştır. Çocukluk çağı olumsuz yaşantılar, dürtüsellik, üstbilişlerin ve duygusal yeme üzerine etkisinin incelenmesi amacıyla da çoklu regresyon analizi kullanılmıştır. Çalışmanın sonucunda elde edilen bulgular şu şekilde özetlenebilir: Duygusal yeme ve üstbilişlerde cinsiyete göre kadınlar lehine farklılık olduğu, dürtüsellikte erkekler lehine farklılık olduğu, çocukluk çağı olumsuz yaşantılarda ise cinsiyetlere göre anlamlı farklılık olmadığı saptanmıştır. Duygusal yeme ve çocukluk çağı olumsuz yaşantıların anne babayla büyümeye göre anlamlı farklılık göstermediği, üstbilişlerde anne babayla büyüyenler lehine anlamlı farklılık olduğu, dürtüsellikte anlamlı farklılık olduğu saptanmamıştır. Duygusal yeme, üstbilişler ve çocukluk çağı olumsuz yaşantıların ailede obez olan kişilerin lehine anlamlı farklılık olduğu, dürtüsellikte ise anlamlı fark olmadığı bulunmuştur. Çocukluk çağı olumsuz yaşantılar, ailesinde obez olanlar lehine anlamlı farklılık olduğu, üstbilişler, duygusal yeme ve dürtüsellikte anlamlı farklılık olmadığı saptanmıştır. Duygusal yeme, üstbilişler, dürtüsellik ve yaş grupları arasında anlamlı farklılık olmadığı saptanmıştır. Çocukluk çağı olumsuz yaşantıların ise yaş grupları arasında anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur. Yaşın artmasıyla çocukluk çağı olumsuz yaşantıların etkisini azalttığı görülmüştür. Duygusal yeme ve üstbilişlerin beden kitle indeksi gruplarına göre değişebileceği, dürtüsellik ve çocukluk çağı olumsuz yaşantıların ise beden kitle indeksine göre değişmeyeceği ortaya konmuştur. Çocukluk çağı olumsuz yaşantıların duygusal yeme üzerinde etkisi bulunmadığını, ancak üstbilişler ve dürtüsellik düzeyi arttıkça duygusal yeme eğiliminin de artacağını ortaya koymaktadır. Beden kitle indeksi normal grupta, üstbilişlerin ve dürtüselliğin duygusal yemeyi anlamlı olarak yordadığı saptanmıştır. Beden kitle indeksi kilolu grupta, üstbilişlerin ve dürtüselliğin duygusal yemeyi anlamlı olarak yordadığı bulunmuştur. Çocukluk çağı olumsuz yaşantılar ise duygusal yemeyi anlamlı olarak yordamamaktadır. Beden kitle indeksi aşırı kilolu grupta, üstbilişlerin duygusal yemeyi anlamlı olarak yordadığı bulunmuştur. Dürtüsellik ise duygusal yemeyi anlamlı olarak yordamamaktadır.Master Thesis Algılanan ebeveyn tutumları ve çocukluk çağı travmalarının varoluşsal öfkeye etkisinin incelenmesi(2023) Ertem, İpek; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyBu çalışmada algılanan ebeveyn tutumları ve çocukluk çağı travmalarının varoluşsal öfkeye etkisi incelenmiştir. Bağımsız değişkenler algılanan ebeveyn tutumları ve çocukluk çağı travmaları iken bağımlı değişken varoluşsal öfkedir. Yapılan çalışmada aynı zamanda bu üç değişkenin sosyodemografik veriler ile ilişkileri incelenmiştir. Yapılan çalışmada veri toplama aracı olarak Sosyodemografik Bilgi Formu, Kısaltılmış Algılanan Ebeveyn Tutumları Ölçeği-Çocuk Formu, Çocukluk Çağı Ruhsal Travma Ölçeği ve Varoluşsal Öfke Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmanın modeli ilişkisel tarama modelidir ve örneklem 18 yaş üstü okuma-yazma bilen ve internet erişimine sahip bireyleri kapsamaktadır. Araştırma kapsamında 707 kişinin katılımı ile toplanan veriler SPSS 25.0 paket programı aracılığı ile analiz edilmiştir. Araştırmanın bulgularına göre bağımsız değişkenlerin bağımlı değişken üzerinde kümülatif olarak etkili olduğu ve total varyansın %28'ini açıkladığı görülmüştür. Algılanan ebeveyn tutumları varoluşsal öfkeyi yordamamakta, çocukluk çağı travmaları ise varoluşsal öfkeyi yordamaktadır. Yapılan analizler sonucunda algılanan ebeveyn tutumları, çocukluk çağı travmaları ve varoluşsal öfkenin çeşitli sosyodemografik veriler (cinsiyet, yaş, psikiyatrik tanı, sigara ve alkol kullanımı, kronik hastalık tanısı, ekonomoik düzey, yaşanılan yer, yaşamın büyük bölümünün geçtiği yer, medeni durum, kardeş sayısı, doğum sırası, yaşam şekli, büyüten kişi, ebeveyn ilişki durumu, anne ve baba eğitim düzeyi) ile arasında anlamlı sonuçlar elde edilmiştir. Anahtar Kelimeler: algılanan ebeveyn tutumları, çocukluk çağı travmaları, varoluşsal öfke