Master Thesis / Master Tezleri
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14517/2606
Browse
Browsing Master Thesis / Master Tezleri by Language "tr"
Now showing 1 - 20 of 2640
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis 0-12 aylık bebeği olan annelerin emzirme öz-yeterliliği ve anne sütünü arttırmaya yönelik tamamlayıcı ve alternatif tedavi kullanma eğilimleri(2019) Gökçe, Necip Erdem; Beydağ, Kerime DeryaBu çalışma, 0-12 aylık bebeği olan ve bebeğini anne sütü ile beslemeye devam eden annelerin, emzirme öz yeterlilik durumları ile anne sütünü arttırmaya yönelik tamamlayıcı ve alternatif tedavi kullanma eğilimlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Tanımlayıcı ve kesitsel nitelikteki çalışmanın evrenini Edirne İl Sağlık Müdürlüğü'ne bağlı Edirne Halk Sağlığı bünyesindeki Aile Sağlığı Merkezlerine Temmuz - Aralık 2018 tarihleri arasında kayıtlı olan 0-12 ay bebeği olan ve bebeğini emziren 154 anne oluşturmuştur. Veriler, demografik özelliklere yönelik anket formu, Emzirme Öz-Yeterlilik Ölçeği (EÖYÖ) ve Tamamlayıcı ve Alternatif Tıbba Karşı Tutum Ölçeği (TATKTÖ) ile elde edilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde, sayı, yüzde, ortalama, standart sapma, Kolmogorov-Smirnov testi, Mann-Whitney U testi, Kruskall-Wallis testi ve Spearman Korelasyon Analizi kullanılmıştır. Çalışmaya katılan annelerin yaş ortalaması 29,57±5,14 yaş olup, %39,6'sı üniversite ve üzeri mezunu, %55,2'si herhangi bir işte çalışmakta olduğu saptanmıştır. Annelerin TATKTÖ toplam puan ortalaması 28,66±5,99, EÖYÖ toplam puan ortalaması 58,58±8,17 olarak bulunmuştur. Annelerin yaş grubu, eğitim durumu, aile tipi, sosyal güvence varlığı, işte çalışma durumu, gelir durumu, gebeliğin planlı olma durumu, gebelikte sağlık sorunu yaşama durumu ve doğum şekli, ilk emzirme zamanı, emzirme hakkında bilgiyi kimden aldığı, eşin emzirmeye karşı tutumu, bebeğe verilen ilk gıda, bebeğin şu an kaç aylık olduğu, bebeğin cinsiyeti ve emzirme sorunu yaşama durumu, TAT yöntemi kullanma durumu, su, boza, yaş maya, malt içecek ve bulgur değişkenleri ile TATKTÖ ve EÖYÖ puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık olmadığı saptanmıştır (p>0,05). Annelerin gebelik sayısı, doğum sayısı, yaşayan çocuk sayısı, doğum öncesi eğitim alma durumu, şu an emzirme durumu, anne sütü dışında ek gıda verilme nedeni, günde kaç kez emzirdiği, TAT hakkında yeterli bilgiye sahip olma durumu, TAT yöntemlerinden komposto değişkenleri ile emzirme öz-yeterlilik ölçeği puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık olduğu saptanmıştır (p<0,05). Annelerin emzirme ile ilgili bilgi alma durumu, anne sütü dışında ek gıda verilme nedeni ile TATKTÖ aldıkları toplam puanlar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık olduğu belirlenmiştir (p<0,05). TATKTÖ ile EÖYÖ arasında ilişki bulunmamıştır (p>0,05). Sağlık çalışanlarının annelerin emzirme öz-yeterlilik algılarının güçlendirecek, eğitim programları hazırlamalı, TAT yöntemlerinin kullanım durumlarını sorgulamaları bilgilendirmeli, üzerine düşen sorumlulukların bilincinde olmaları önerilmektedir.Master Thesis 0-24 ay bebeği olan annelerin emzirme tutumları ile babaların emzirmeye etkisi arasındaki ilişki(2021) Çiftçi, Ayşegül; Düzkaya, Duygu SönmezBu çalışma, 0-24 ay arası bebeği olan annelerin emzirme tutumu ve babaların emzirmeye etkisi arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Araştırma örneklemini İstanbul Avrupa yakasında bulunan bir Aile Sağlığı Merkezi'ne kayıtlı Şubat-Mayıs 2021 tarihleri arasında 0-24 ay arası bebeği olan ve emziren anne ve bu bebeklerin babaları oluşturdu. Çalışmaya örnek hesabı yapılarak toplam 110 ebeveyn dahil edilmiştir. Online olarak yapılan araştırmanın verileri hazırlanan 'Kişisel Veri Formu', 'Babaların Emzirmeye Etkisi Ölçeğ (BEEÖ)'' ve 'Emzirme Tutumunu Değerlendirme Ölçeği (ETDÖ)'' kullanılarak toplanmıştır. Araştırmaya katılan annelerin %53,1'inin, babaların %46,8'inin 25-34 yaş aralığında olduğu, annelerin %54,3'ünün, babaların %52,6'sının üniversite mezunu olduğu ve annelerin %55,9'u ile babaların %96,4'ü aktif olarak çalışmaktadır. Ebeveynlerin ETDÖ puan ortalaması 161,0±17,94, BEEÖ puan ortalaması ise 124,32±34,78'tür. Sosyo-demografik değişkenlere göre annelerin emzirme tutumunun baba eğitim durumuna, anne çalışma durumuna, çocuk sayısına, doğum şekline, annenin bebeğini anne sütü ile beslemeyi planladığı süreye, evlilik yaşına, eş ile yaş farkına göre istatistiksel olarak anlamlı olduğu (p<0,05), diğer sosyo-demografik değişkenler ile doğum ile ilgili faktörlerin emzirme tutumu üzerinde etkisi olmadığı görüldü (p>0,05). Babaların emzirmeye etkisinin ise, anne eğitim durumuna, baba eğitim durumuna, anne çalışma durumuna, gebeliğin planlı olması durumuna, gebelik öncesi emzirme eğitimi alma durumuna ve doğum şekline göre istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptandı (p>0,05). Sonuç olarak, ETDÖ ve BEEÖ arasında anlamlı ilişki olduğu, babaların emzirmeye etkisinin emzirme tutumu üzerindeki sınırlı ancak anlamlı bir etkisinin bulunduğu sonucuna ulaşıldı.Master Thesis 0-24 aylık bebek(2018) Hazır, Esengül; Uysal, GülzadeÖZET Araştırma, 0-24 aylık bebek/çocukların ebeveynlerinin aşı red sıklığı ve nedenlerinin incelenmesi amacıyla tanımlayıcı kesitsel olarak gerçekleştirildi. Araştırmanın verileri basit rastgele yöntemle belirlenmiş olup İstanbul'da iki Aile Sağlığı Merkezinde (ASM) 1 Mart-31 Ekim 2017 tarihleri arasında elde edildi. Araştırmanın evrenini bu tarihler arasında iki ASM'ye başvuran 3942 ebeveyn, örneklemini ise çalışmaya katılmaya istekli 470 ebeveyn oluşturmuştur. Araştırmada soru formu ebeveynlerle yüz yüze görüşülerek uygulandı. Veriler SPSS 21,0 programına aktarılarak uygun istatistiksel testler ile analiz edildi. Ebeveynlerin bebek/çocuklarını aşılatma durumları incelendiğinde; %80,4'ünün bebek/çocuklarının aşılarını yaptırdığı, %11,9'nun bazı aşıları yaptırmadığı belirlendi. Ebeveynlerin %7,7'sinin (n=36) ise aşı yaptırmayı reddettiği belirlendi. Ebeveynlerin %79,1'inin 'Aşıların/gerekli yararlı olduğuna inandığı için' aşı yaptırdığı %46,7'sinin ise 'İçeriğindeki maddelerin zararlı etkileri olduğunu düşündüğü için' aşı yaptırmadığı saptandı. Ebeveynlerin aşı yaptırma durumları ile bebeğin/çocuğun tanıtıcı özellikleri arasındaki fark istatistiksel olarak anlamsızdı (p>0,05). Görüşülen ebeveyn ile aşı yaptırma durumları karşılaştırıldığında ise gruplar arasındaki farkın anlamlı olduğu belirlendi (p<0,05). Ebeveynlerin aşıların yan etkileri olup olmadığını düşünmeleri ile bebeğin/çocuğun tanıtıcı özellikleri arasındaki fark istatistiksel olarak anlamsızdı (p>0,05). Görüşülen ebeveyn, öğrenim durumu ve aile tipi grupları ile aşıların yan etkisi olup olmadığını düşünme durumları karşılaştırıldığında ise gruplar arasındaki farkın anlamlı olduğu belirlendi (p<0,05). Ebeveynlerin aşılama ile ilgili bilgi almak isteyip istememeleri ile bebeğin/çocuğun tanıtıcı bilgileri arasındaki fark istatistiksel olarak anlamsızdı (p>0,05). Bebek/çocuğun yaşı, görüşülen ebeveyn ve sosyoekonomik durum ile aşılamayla ilgili bilgi almayı isteme durumları karşılaştırıldığında ise gruplar arasındaki farkın anlamlı olduğu belirlendi (p<0,05). Sonuç olarak ebeveynlerin çoğunluğunun çocukların aşılarını tam yaptırdıkları ancak ebeveynlerin aşıların içeriğiyle ilgili endişlerinin ve aşıları yaptırıp yaptırmama konusunda kaygılarının devam ettiği belirlendi. Anahtar Kelimeler: Bağışıklama, Aşı reddi, Bebek, ÇocukMaster Thesis 0-5 Yaş Grubu Çocuğu Olan Annelere Ateş Yönetimi İçin Verilen Eğitimin Etkinliğinin Değerlendirilmesi(2023) Yıldırım, Demet; Uysal, Gülzade; Eren, Nadiye BarışAraştırma 0-5 yaş grubu çocuğu olan annelere ateş yönetimi için verilen eğitimin etkinliğinin değerlendirilmesi amacıyla randomize kontrollü deneysel tipte gerçekleştirilmiştir. Araştırma Ocak 2023-Nisan 2023 tarihleri arasında Gebze Fatih Devlet Hastanesi'nin Çocuk Servisi'nde yapılmıştır. Araştırmaya servise ateş şikâyetiyle yatışı yapılan 0-5 yaş grubu çocuğu olan 120 anne katılmıştır. Araştırmada girişim ve kontrol olmak üzere iki grup yer almıştır. Veriler 'Ebeveyn Ateş Yönetim Ölçeği', 'Ateş Yönetimi Bilgi Önermeleri Formu' ve 'İzlem Formu' ile toplanmıştır. Veriler SPSS (Statistical Package for Social Sciences) for Windows 26.0 paket programında uygun istatistiksel yöntemlerle değerlendirilmiştir. Araştırmada eğitim sonrası girişim grubu annelerin ebeveyn ateş yönetim ölçeği (EAYÖ) puan ortalamalarının grup içi değerlendirmelerine bakıldığında eğitim sonrası EAYÖ puan ortalamalarının, eğitimden önceki ölçümlere göre daha düşük olduğu belirlenmiştir (p<0,001; 2,3<1). Annelerin gruplar arası EAYÖ puan ortalamaları karşılaştırıldığında eğitimden üç gün sonra ve bir ay sonraki ölçümlerinde girişim grubundaki annelerin kontrol grubundaki annelere göre EAYÖ puan ortalamalarının daha düşük olduğu saptanmıştır (p<0,001). Araştırmada eğitim sonrası ebeveyn ateş yönetimi bilgi önermeleri formu (AYBÖF) puan ortalamalarının grup içi değerlendirmelerine bakıldığında; eğitim sonrası AYBÖF puan ortalamaları, eğitimden önceki ölçümlere göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir (p<0,001; 1<2<3). Annelerin gruplar arası AYBÖF puan ortalamaları karşılaştırıldığında eğitimden üç gün sonra ve bir ay sonraki ölçümlerinde girişim grubundaki annelerin kontrol grubundaki annelere göre AYBÖF puan ortalamalarının daha yüksek olduğu saptanmıştır. Sonuç olarak 0-5 yaş grubu çocuğu olan annelere verilen ateş yönetimi eğitiminin süreci etkin yönetmeyi arttırdığı ve annelerin ateşe yönelik endişe ve bakım yükünü azaltmada etkili olduğu saptanmıştır. Anahtar kelimeler: Çocuk, ateş, anne, ateş yönetimi, eğitimMaster Thesis 0-6 ay arası bebeği olan annelerin COVID-19 korkusu ile emzirme tutumları arasındaki ilişkinin incelenmesi(2021) Kanber, Bahar; Beydağ, Kerime DeryaBu araştırmada, 0-6 ay arası bebeği olan annelerin COVID-19 korkusu belirlenmesi ile korku düzeyleri ile emzirme tutumu arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma, İstanbul'daki bir özel hastanede 1 Kasım-31 Aralık 2020 tarihleri arasında başvuran 244 anne ile gerçekleştirilmiştir. Veriler, tanıtıcı veri formu, COVID-19 Korkusu Ölçeği ve Iowa Bebek Beslenmesi Tutum Ölçeği ile toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde, sayı, yüzde, ortalama, standart sapma, minimum, maximum, Bağımsız t testi, ANOVA varyans testi ve spearman korelasyon analizi kullanılmıştır. Araştırmada kapsamındaki annelerin COVID-19 Korkusu Ölçeği puan ortalaması 23,33±4,19 ve Iowa Bebek Beslenmesi Tutum Ölçeği puan ortalaması 63,63±5,77 olarak bulunmuştur. Annelerin ve bebeklerin demografik özellikleri ve emzirmeye ilişkin özelliklerinin COVID-19 korku düzeyi ve bebek beslenmesi tutumunu etkilemediği saptanmıştır (p>0,05). Annelerin COVID-19 korkusu arttıkça bebek beslenmesi tutum düzeyleri de pozitif yönde artmaktadır (p<0,05). Çalışma sonucunda, anne ve anne adaylarının emzirme ile COVID-19 arasındaki ilişki ile ilgili bilgilendirilmesi önerilmektedir.Master Thesis 0-6 aylık bebeklerde anne sütü kullanımı ile annelerin emzirme konusundaki bilgi ve davranışlarının saptanması(2017) Er, Özge; Alphan, Müveddet Emel TüfekçiÇalışma Ankara Etlik Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 0-6 aylık bebeklerin anne sütü kullanımı ve annelerin demografik ve obstetrik özellikleri ile anne sütü ve emzirmeye ilişkin bilgi ve uygulamalarını belirlemek amacıyla yapıldı. Bu amaçla, hastanemize Şubat 2016 - Mayıs 2016 tarihleri arasında herhangi bir nedenle başvurmuş 0-6 aylar arasında bebeği olan 186 anne ile görüşülerek bir anket uygulandı. Annelerinin %80,1'i ev hanımı, %2,7'si okuryazar değildi. Bebeklerin %96,8'ine ilk verilen besin anne sütüydü , %89,8'i doğumdan sonra ilk saat içinde anne sütü almıştı,%66,1 sadece anne sütünü altı aydan az almıştı. Bebek Dostu Hastane olan Etlik Zübeyde Hanım Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki çalışma sonucuna göre, verilen eğitimler neticesinde bebekler anne sütüyle erken tanıştıkları halde bebeklerde altı aydan önce ek gıdalara başlanması önemli bir sorun olarak belirlenmiştir ve bebeklerin sadece anne sütü alma süresi kısa bulunmuştur.Master Thesis 0-6 yaş grubu çocuğu olan ebeveynlerin akılcı antibiyotik kullanımı ile ilgili bilgi ve tutumları(2019) Marul, Ayçin Öztürk; Uysal, GülzadeBu araştırma, 0-6 yaş grubu çocuğu olan ebeveynlerin akılcı antibiyotik kullanımı (AAK) ile ilgili bilgi ve tutumlarının değerlendirilmesi amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini Kocaeli Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi Alikahya Yerleşkesi Hasta Çocuk Poliklinikleri'ne başvuran araştırmaya katılmaya istekli 351 ebeveyn oluşturmuştur. Araştırma sonucunda elde edilen veriler SPSS 22.0 programında uygun istatistiksel analizler kullanılarak değerlendirilmiştir. Araştırmaya katılan ebeveynlerin %68,9'u anne olup, çoğunluğu 28-37 yaş grubundadır. Ebeveynlerin %74,4'ü akılcı antibiyotik kullanımına ilişkin bilgi almadığını belirtmiştir. Çocukların %41,5'inin ilk kez bir yaşından önce antibiyotik kullandığı saptanmıştır. Ebeveynlerin akılcı antibiyotik kullanımıyla ilgili bilgi puan ortalaması 14,90±2,42, tutum puan ortalaması 64,24±5,91 olarak belirlenmiştir. Ebeveynlerin yaş grupları, öğrenim durumu, gelir durumu, aile tipi, çocuğun yaşı ve alerji öyküsü değişkenleri ile bilgi puan ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0,05). Görüşülen ebeveyn, ailedeki çocuk sayısı ve ailenin yaşadığı yer, çocuğun cinsiyeti, çocukta ve ailede kronik hastalık olma durumu değişkenleri ile bilgi puan ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamsızdır (p>0,05). Ebeveynlerin öğrenim durumu, aile tipi ve gelir durumu değişkenleri ile tutum puan ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0,05). Çocuğun cinsiyeti, yaşı, kronik hastalığı, alerji öyküsü ve ailede kronik hasta olma durumu ile ebeveynlerin AAK tutum puan ortalamaları arasındaki fark ise istatistiksel olarak anlamsızdır (p>0,05). Antibiyotik kullanımı hakkında daha önce bilgi alan ebeveynlerin ve öğrenim durumu yüksek olan ebeveynlerin akılcı antibiyotik kullanımına ilişkin bilgi ve tutum puanlarının arttığı saptanmıştır. Bu sonuç doğrultusunda akılcı antibiyotik kullanım politikaları kapsamında kitle iletişim araçlarından, sağlık personellerinden ve sağlık kurumlarından yararlanarak ebeveynler öncelikli olmak üzere ilkokuldan itibaren çocukları da kapsayan ulusal düzeyde nitelikli eğitim programlarının hazırlanması önerilebilir.Master Thesis 10-12 yaş arası çocuklarda ebeveyn çocuk kapsayıcı işlevinin öz-şefkat ve bağlanma stilleri ile ilişkisi(2022) Soygür, Arif Haldun; Soygür, Arif Haldun; Psikoloji / PshchologyBu araştırmada 10-12 yaş aralığındaki çocukların güvenli bağlanma ile öz-şefkat seviyelerinin annelerinin ebeveyn kapsayıcılık işlevi ile ilişkisinin analiz edilmesi hedeflenmiştir. Araştırmanın katılımcıları İstanbul'da yaşayan 10-12 yaş aralığındaki 129 kız, 160 erkek çocuk ve onların anneleridir. Araştırmada kullanılan veri toplama araçları Sosyo-demografik Form, Ebeveyn Çocuk Kapsayıcı İşlevler Ölçeği, Kerns Güvenli Bağlanma Ölçeği ve Öz-şefkat Ölçeği'dir. Verilerin analizlerinde yüzde, frekans, standart sapma, aritmetik ortalama, minimum-maksimum gibi tanımlayıcı istatistikler kullanılmış; Kolmogorov Smirnov Normallik Testi, frekans analizleri, betimsel istatistikler, tek yönlü ANOVA analizi, Pearson Korelasyon analizi ve Basit Doğrusal Regresyon yöntemlerinden faydalanılmıştır. Annelerin çocuk kapsayıcı işlevinin çocuklarının güvenli bağlanmasına etkisini araştırmak amacıyla yapılan analizlerin sonucuna göre annelerin çocuk kapsayıcı işlevi, çocukların güvenli bağlanmasını negatif yönde yordadığı bulunmuştur. Annelerin çocuk kapsayıcı işlevinin çocuklarının öz-şefkat düzeylerine etkisini araştırmak amacıyla yapılan analizlerin sonucuna göre ise annelerin çocuk kapsayıcı işlevi, çocukların öz-şefkat düzeyini pozitif yönde yordadığı bulgusuna ulaşılmıştır. Sonuç olarak annelerin kapsayıcılık düzeylerinin çocukların öz-şefkat ve güvenli bağlanma düzeyleri üzerinde etkili olduğu ve ek olarak, bakım verenlerin çocuklara karşı tutumunun çocuklar üzerinde etkisi olduğu saptanmış ve bu konularda literatüre katkı sağlanmıştır. Anahtar Kelimeler: ebeveyn çocuk kapsayıcılık işlevi, güvenli bağlanma, öz-şefkatMaster Thesis 10-14 yaşları arasındaki üstün zekâya sahip çocukların etiketlenme durumunun benlik saygısına ve empati düzeyine etkisi(2017) Kuru, Alev; Alabay, ErhanBu araştırmada, 10-14 yaşları arasındaki üstün zekâya sahip çocukların etiketlenme durumlarının, benlik saygılarına ve empati düzeylerine etkisini bazı demografik özelliklere göre farklılaşıp farklılaşmadığı incelenmiştir. Araştırmanın evreni, 2016-2017 eğitim öğretim yılında İstanbul'da Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Bilim ve Sanat Merkezleri ile üstün zekâlı çocukların eğitimini destekleyen sivil toplum kuruluşlarında özel eğitim alan 10 ve 14 yaş aralığındaki çocuklardan oluşmaktadır. 154 kız ve 212 erkek olmak üzere toplam 366 üstün zekâlı çocuk araştırmanın örneklemini oluşturmaktadır. Araştırmada ölçme aracı olarak; Coopersmith Özsaygı Envanteri, Üstün Zekâ Etiket Etkileri Ölçeği, KA-Sİ Ergenler İçin Empatik Eğilim Ölçeği ile araştırmacı tarafından hazırlanan Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Araştırmada; betimsel analizler, Bağımsız Gruplar T Testi, Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA), Mann Whitney-U Testi, Pearson Çarpım Moment Korelasyon analizi ile gerçekleştirilmiştir. Etiket algısı düzeylerinin, benlik saygısını ve empati eğilimini yordayıp yordamadığını belirlemek amacıyla basit doğrusal regresyon analizi yapılmıştır. Elde edilen veriler 'SPSS for Windows 16.0' programında çözümlenmiştir. Araştırma bulgularına göre, üstün zekâlı çocukların etiketlenme durumlarının benlik saygıları ve empati eğilimlerini yordama gücü düşük düzeyde anlamlı bulunmuştur. Cinsiyet, sınıf düzeyi, anne öğrenim durumu, baba öğrenim durumuna göre etiketlenme durumu ve alt boyutları düzeylerinin farklılaştığı saptanmıştır. Üstün zekâlı çocukların etiketlenme durumu incelendiğinde; ailenin birliktelik durumu, kardeş sırası, kardeş sayısı, okul türü, özel eğitim alma durumu, okul dışı etkinliklere katılma durumu değişkenlerinde anlamlı farklılık saptanmamıştır. Öte yandan, cinsiyet, sınıf düzeyi, kardeş sayısı, anne öğrenim durumu, baba öğrenim durumu, baba çalışma durumu ve okul dışı etkinlikleri değişkenlerine göre benlik saygısı ve alt boyutları düzeylerinin anlamlı farklılaştığı tespit edilmiştir. Kardeş sırası, baba çalışma durumu, okul türü, özel eğitim alma durumu bağımsız değişkenlerine göre incelendiğinde ise benlik saygısı ve alt boyutları düzeylerinde anlamlı bir farklılaşma tespit edilmiştir. Bununla birlikte, cinsiyet, sınıf düzeyi, anne öğrenim durumu, özel eğitim alma durumu ve okul dışı etkinliklerine göre empati eğilimi ve alt boyutlarında anlamlı farklılaşıma saptanmıştır. Ailenin birliktelik durumu, kardeş sırası, kardeş sayısı, baba öğrenim durumu, annenin çalışma durumu, baba çalışma durumu ve okul türü bağımsız değişkenlerine göre incelendiğinde ise anlamlı bir farklılaşmaya rastlanmamıştır.Master Thesis 11-13 yaş aralığındaki bireylerin psikolojik doğum sıraları ile bilimsel yaratıcılıkları arasındaki ilişkinin incelenmesi(2020) Parim, Mehdi Can; Akkaynak, MineBu araştırmanın amacı, 11-13 yaş aralığındaki bireylerin psikolojik doğum sıraları ile bilimsel yaratıcılıkları arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Araştırmanın çalışma grubunu; 2019-2020 eğitim ve öğretim yılı güz dönemi İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı okullarda eğitim ve öğretime devam eden 355 ortaokul öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmada istatistiksel yöntem olarak ilişkisel tarama yöntemi kullanılmıştır. Araştırmaya katılan bireylerin demografik bilgilerini elde etmek için 'Kişisel Bilgi Formu', öğrencilerin psikolojik doğum sıralarını öğrenmek için Campbell, White and Stewart (1991) tarafından geliştirilen, Kalkan (2005) tarafından Türkçeye uyarlanan 'Psikolojik Doğum Sırası Ölçeği' kullanılmış olup ayrıca Hu ve Adey (2002) tarafından geliştirilen daha sonra Deniş Çeliker ve Balım (2012) tarafından Türkçeye uyarlanan 'Bilimsel Yaratıcılık Ölçeği' kullanılmıştır. Kullanılan ölçekler ve formlardan elde edilen bilgilerin çözümlenmesi için SPSS veri analiz programından yararlanılmıştır. Araştırmanın bulgularına göre, 11-13 yaş aralığındaki bireylerin psikolojik doğum sıralarının yaş, cinsiyet, sosyo-ekonomik düzey ve ebeveynlerin eğitim seviyelerine bağlı olarak bazı alanlarda farklılaştığı gözlemlenmiştir. Psikolojik doğum sırasının alt boyutları incelendiğinde araştırmaya katılan bireylerin için en yüksek ortalamalarının ortanca çocuklarda en düşük ortalamalarının ise büyük çocuklarda çıktığı gözlemlenmiştir. Söz konusu bireylerin bilimsel yaratıcılık puanlarına baktığımızda ise ailenin ekonomik seviyesine göre çocukların bilimsel yaratıcılık puanları arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Bilimsel yaratıcılık ile cinsiyet, yaş ve ebeveynlerin eğitim seviyelerine göre anlamlı bir farklılığa rastlanmamıştır. Ancak kız öğrencilerin bilimsel yaratıcılık ortalamaları erkek öğrencilere göre daha yüksek bulunmuştur. Ayrıca 12 yaşında bulunan öğrencilerin bilimsel yaratıcılık ortalamaları diğer yaş grubunda bulunan bireylere göre daha yüksek olduğu gözlenmiştir. Araştırmanın sonucunda, 11-13 yaş aralığındaki bireylerin psikolojik doğum sıraları ile bilimsel yaratıcılıkları arasında anlamlı bir ilişkinin bulunmadığı gözlemlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Bilimsel Yaratıcılık, Psikolojik Doğum Sırası, Gerçek Doğum SırasıMaster Thesis 12-14 yaş tenisçilerde 8 haftalık core antrenmanın kuvvet ve denge parametreleri üzerine etkisi(2022) Turanlı, Dide; Topsakal, Nuri12-14 Yaş Tenisçilerde 8 Haftalık Core Antrenmanın Kuvvet Ve Denge Parametreleri Üzerine Etkisi Bu araştırmanın amacı 12-14 yaş tenisçilerde 8 haftalık core antrenmanın kuvvet ve denge parametreleri üzerine etkisini araştırmaktır. Araştırmaya İstinye Tenis Kulübünden 20 erkek tenisçi gönüllü olarak katılmıştır. Araştırmaya katılan tenisçiler 10 çalışma 10 kontrol grubu olmak üzere iki gruba ayrıldı. Ön ve son testler kapsamında antropometrik ölçümlerden boy ve kilo, motorik performans testlerinden mekik, şınav, plank testi, dikey sıçrama testi, durarak uzun atlama testi, y balance denge testi ve flamingo denge testi ölçümü aynı ekip tarafından aynı yerlerde yapılmıştır. Araştırmaya katılan tenisçilerden çalışma grubunda olan sporcuların 8 haftalık core antrenmanları sonucunda şınav, mekik, plank testi, dikey sıçrama, durarak uzun atlama, flamingo denge testi ve y balance denge parametrelerinde anlamlı düzeyde gelişim sağladığı bulunmuştur (p<0,01). Kontrol grubu ön ve son test ölçümlerinde anlamlı farklılık bulunamamıştır p>(0,05). Sonuç olarak tenisçilerin antrenmanlarına ek olarak yapılan 8 haftalık core çalışmalarının core kuvveti, denge ve kuvvet parametreleri üzerine sportif performans açısından pozitif yönde bir etkisi olduğu görüldü. Anahtar Kelimeler: Denge ,Sıçrama ,Kuvvet ,Performans ,Adolesan Tarih : 05.06.2022Master Thesis 14-17 yaş grubu öğrencilerin beslenme alışkanlıklarının obezite durumu ile ilişkisi:Batman ili örneği(2020) Asilyürek, Hasan; Gülnar, ÜbeydeSon birkaç yılda bütün ülkelerde sıklıkla görülmekte olan obezite, genetik faktörlerin etkili olduğu kadar çevresel faktörlerin de etkili olduğu multifaktöriyel bir hastalık türüdür. Çocukluk çağındaki obezite, 21. yüzyıldaki en önemli sağlık sorunlarından birisi olarak görülmektedir. Çocukluk döneminde oluşan obeziteyi önlemenin yöntemi ise çocukların beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi ve aktif olmalarını sağlamaktan geçmektedir. Bu çalışmada Batman ilindeki 14-17 yaş grubu öğrencilerin beslenme alışkanlıkları ile obezite durumlarının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemi Batman ili Merkezi'nde yer alan Özel Basut Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nin 13 sınıfı ve 299 öğrencisinden oluşmaktadır. Veriler Seda Kaya ÖZDEMİR tarafından geliştirilen demografik bilgi formu ve beslenme alışkanlıkları ile ilgili soruları içeren anketlerle toplanmış olup, verilerin analiz aşamasında da kategorik değişkenler frekans ve yüzde değerleri (n(%)) ile verilmiş, normal dağılıma uymayan ve nicel veriye sahip iki bağımsız değişkenin karşılaştırılmasında Mann Whitney U Testi, 3 ve daha fazla bağımsız değişkenin karşılaştırılmasında Kruskal Wallis Testi kullanılmıştır. Veriler IBM SPSS 22.0 programı ile analiz edilmiştir ve anlamlılık düzeyi % 95 güven aralığında p>0.05 olarak yorumlanmıştır. Öğrencilerin büyük çoğunluğunun sağlıklı yemek yeme şekliyle beslendiğinin tespit edildiği bu çalışmada aynı zamanda hızlı bir şekilde yemek yiyen öğrencilerin yavaş yemek yiyen öğrencilerden daha fazla kiloya sahip oldukları bulunmuştur. Toplum tabanında özellikle çocukların beslenme alışkanlıkları değiştirilmeli, sağlıklı bir yaşam için belli alışkanlıklar kazandırılmalı ve hem aileler hem de çocuklar bu konular hakkında bilgilendirilmelidir.Master Thesis 14-18 yaş arası adolesan voleybolcularda kuadriceps femoris kasına uygulanan kinezyolojik bantlamanın statik denge , endurans ve propriosepsiyon üzerine etkileri.(2019) Atıcı, Emine; Atıcı, Emine; Fizyoterapi ve Rehabilitasyon / Physiotherapy and RehabilitationBu çalışmada 14-18 yaş arası adolesan voleybolcularda kuadriseps femoris kasına uygulanan kinezyolojik bantlamanın denge, endurans ve propriosepsion üzerine etkilerinin araştırılması amaçlandı. Araştırmaya 14-18 yaş arası adölesan erkek toplam 20 voleybol oynayan sporcu dahil edildi. Sporcuların kuadriseps kasını fasilite etmek amacı ile fasitilasyon kinezyolojik bantlama (KB) yapıldı. Sporcuların statik denge performansları 'Tek bacak üzerinde durma testi' ,enduransı 'Single leg squat testi' ve 'Lunges Testi' ile propriyosepsiyon duyusu ise'Kapalı Kinematik Açı Reprodüksiyon Testi' ile bantlama öncesi ve bantlamadan 48 saat sonra değerlendirildi. Elde edilen verilerin analizi için SPSS 22.0 programı kullanıldı. Denge parametresine göre, TADT'de gözler kapalı düşme sayısı sağ alt ekstremite ve sol alt ekstremite bantlaması sonrası anlamlı olarak azalma gösterdi (p<0,05) . Çömelme testi ölçümlerine göre endurans parametresi sağ alt ekstremite ve sol alt ekstremite bantlama sonrasında (p<0,05) istatistiksel olarak anlamlı artış gözlendi. Ayrıca tek ayak üzerinde çömelme testi hem sağ alt ekstremite ve sol alt ekstremite bantlama sonrası (p<0,05) istatistiksel anlamlı artış gözlendi. Propriosepsiyon, açı reprodüksiyon testi ile ölçüldüğünde, hem sağ hem sol alt ekstremitede bantlama sonrası (p<0,05) istatistiksel anlamlı olarak iyileşti. Sonuç olarak; kineziyolojik bantlama klinik olarak denge, propriyosepsiyon ve enduransı geliştirmek için etkili bir tekniktir. Farklı uygulama tekniklerine göre değerlendirmek için daha fazla araştırma gerekmektedir.Master Thesis 15-25 yaş arası aktif spor yapanlarda beslenme ve spor ilişkisine dair bilgi düzeylerinin saptanması(2019) Açıkgöz, Selin; Akman, MehmetBu araştırma, sporcuların demografik özelliklerini, beslenme bilgilerini ve bazı parametrelerle (beslenme alışkanlıkları, antropometrik ölçümler) ilişkisinin saptanması amacıyla, Balıkesir İl'inin Ayvalık ilçesinde futbol ve voleybol kulüplerinde yürütülmüştür. Eylül-Kasım 2018 tarihleri arasında yaşları 15-25 arasında değişmekte olan, 130'u erkek, 20'si kız olmak üzere toplam 150 sporcu üzerinde yapılmıştır. Beslenme alışkanlıkları, bilgi düzeylerini ve antropometrik ölçümlerini belirlemek için daha önce yayınlanmış bilimsel çalışmalardaki veriler değerlendirilerek araştırmacı tarafından 32 soruluk bir anket düzenlenmiştir. Anketler sporcuların antrenman arasın da açıklama yapılarak uygulanmıştır. İstatiksel hesaplamalarda SPSS (versiyon 17.0) programından yararlanılarak sonuçların değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatiksel metodların yüzde (%), frekans dağılımı (f), ki-kare test istatistiği (𝑥2) analizi kullanılmıştır. p değerinin 0,05'ten küçük olduğu durumlarda gruplar arası fark anlamlı kabul edilmiştir. Sporcuların %50,0'si 19-22 yaş, %26,7'si 23-25, %23,3'ü 15-18 yaşları arasındadır. Araştırmaya katılan sporcuların %3,3'ü ilkokul, %76,7'si lise, %20,0'si üniversiteye gitmektedir. Sporcu beslenme bilgisinin %3,3'ünün diyetisyenden alınmış olduğu bulunmuştur. Sporcu beslenme bilgisi ile müsabaka öncesi öğündeki tercihleri arasında anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır (p<0,05). Araştırma da öğün atlama oranının sık olduğu ve çoğunlukla atlanan öğünlerin kuşluk ve gece beraber (%16,7), kuşluk (%13,3) ve gece (%10,0) olduğu görülmüştür. Yaşları ile günlük su tüketimlerine göre anlamlı bir ilişkisi olduğu saptanmıştır (p<0,05). Sonuç olarak; sporcuların diğer gruplardan farklı olarak beslenme ve öğün düzenleri daha fazla önem arz ettiği için antrenörler ve ailelere beslenme konusunda uzman kişiler tarafından etkin eğitimler verilmesinin uygun olacağı, bu konuda daha geniş çaplı benzer çalışmalara ihtiyaç duyulduğu düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Sporcu beslenmesi, Beslenme alışkanlıkları, Beslenme bilgisiMaster Thesis 18-25 yaş arası gençlerde sahte sosyal statü yaratma ile sosyal medya kullanımı arasındaki ilişkinin incelenmesi(2021) Yıldız, Ezgi Burcu; Öztürk, ÖzgürBu araştırmanın amacı, 18-25 yaş gençlerin sahte statü yaratma ile sosyal medya kullanımının arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Ayrıca 18-25 yaş arasındaki gençlerin sosyal medya bağımlılıklarının ve sahte benlik algısı çeşitli demografik değişkenlere göre farklılaşma durumları da incelenmiştir. Bu amaç doğrultusunda, araştırma genel tarama modellerinden ilişkisel tarama modelinde yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini Türkiye'de yaşayan, 18-25 yaş arasında, en az ilkokul düzeyinde öğrenimi olan kişiler oluşturmuştur. Araştırmada veri toplamak amacıyla; araştırmacı tarafından geliştirilen 'Kişisel Bilgi Formu', Şahin ve Yağcı (2017) tarafından geliştirilen 'Sosyal Medya Bağımlılığı Ölçeği-Yetişkin Form' ve Akın ve arkadaşları (2013) tarafından geliştirilen 'Sahte Benlik Algısı Ölçeği' kullanılmıştır. Uygulama 'Google anketler' ortamında gerçekleştirilmiştir. Uygulama öncesinde araştırmacı tarafından araştırmayla ilgili açıklamalar ölçeklerin en başında yer almıştır. Elde edilen veriler bilgisayarda 'SPSS 21.0' programında çözümlenmiş, analizlerde anlamlılık değeri 0,05 ve 0,01 düzeyinde alınmış ve bulgular araştırmanın amaçlarına uygun olarak tablolar halinde sunulmuştur. Sosyal medya bağımlılığı ve sahte benlik algısı açısından 18-25 yaş gençlerin cinsiyet, meslek, eğitim durumu, sosyal medya günlük kullanım süresi, hangi sosyal medya platformlarını kullandığı vs. göre pek çok farklılıklar tespit edilmiştir. Bulgulara göre, sahte benlik algısı sahte benlik boyutu ve sahte benlik sosyal kaygı alt boyutu sosyal medya bağımlılığını anlamlı düzeyde yordamaktadır. Sahte benlik algısı alt boyut puanlarının yüksek oluşu sosyal medya bağımlılığı puanlarını pozitif yönde yordamaktadır. Modelin açıklayıcılık oranı ise %32'dir. Bu araştırmadan elde edilen bulguların sosyal medya bağımlılığı ve sahte benlik algısı konusundaki alanyazına katkı sağlayacağı ve araştırmacılara yol göstereceği umulmaktadır. Anahtar kelimeler: Sosyal medya bağımlılığı, sahte benlik algısı, sahte sosyal statü, 18-25 yaş arası gençlerMaster Thesis 18-27 yaş arası üniversite öğrencilerinde algılanan ebeveyn tutumlarının kişilerin öfke ifade biçimi, öfke kontrolü ve kaygı düzeyine etkisi(2022) Tekçe, Ayşe Nur; Mestçioğlu, ÖzlemÜniversite öğrencilerinde; çocukluk dönemi ebeveyn tutumlarının öfke ifade biçimi, öfke kontrolü ve kaygı düzeyleri üzerindeki etkilerini saptamayı amaçlayan bu çalışma nicel verilere dayalı genel tarama modelinde ve ilişkisel tarama modelinde bir araştırmadır. Araştırma, Yükseköğretim Bilgi Sisteminden alınan verilere göre tabakalı örnekleme ile Türkiye'nin yedi bölgesinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklemini 18-27 yaş arası 384 lisans öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmada, Ebeveyn Tutum Ölçeği, Sürekli Öfke ve Öfke İfade Tarzı Ölçeği, Beck Anksiyete Ölçeği kullanılmıştır. Çoklu regresyon analizi sonuçlarına göre, ebeveyn tutumlarının bireylerdeki kaygı düzeyini (R2 =,586) ve sürekli öfkeyi (R2 =,714) yordadığı sonucuna ulaşılmıştır. Demokratik tutumun kaygı üzerinde anlamlı ve negatif yönlü (B=-,937), koruyucu tutumun öfke üzerinde anlamlı ve pozitif yönlü (B=1,510) etkisi olduğu görülmüştür. Korelasyon analizi sonuçlarına bakıldığında, değişkenler arasında anlamlı ilişkiler olduğu tespit edilmiş, literatür çerçevesinde değerlendirilmiştir.Master Thesis 18-40 yaş arasındaki kişilerde duygusal yeme ile problem çözme becerileri ve yaşam doyumu ilişkisi(2021) Arslantürk, Pınar; Arslantürk, Pınar; Psikoloji / PshchologyYapılan araştırmanın amacı, 18-40 yaş arasındaki bireylerin duygusal yemeleri ile problem çözme becerileri ve yaşam doyumu arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Buna ek olarak, duygusal yeme, problem çözme becerileri ve yaşam doyumunun çeşitli sosyo-demografik özelliklere göre farklılaşması da incelenmiştir. Çalışmanın örneklemini 18-40 yaş aralığındaki 277 kadın ve 125 erkek oluşturmaktadır. Araştırma ilişkisel tarama modeliyle gerçekleştirilmiştir. verilerin toplanması amacıyla, araştırmacı tarafından geliştirilen 'Demografik Bilgi Formu', duygusal yemeyi ölçmek için Garaulet ve arkadaşları (2012) tarafından geliştirilen, sonrasında Arslantaş ve arkadaşları (2019) tarafından Türkçeye uyarlanan 'Duygusal Yeme Ölçeği'; problem çözme becerilerini ölçmek için Heppner ve Petersen (1982) tarafından geliştirilen, Şahin ve Taylan (1990), Şahin ve Heppner (1993) tarafından Türkçeye uyarlama çalışmaları gerçekleştirilmiş 'Problem Çözme Envanteri' ve Diener ve arkadaşları (1985) tarafından geliştirilen, Türkçeye uyarlama çalışmaları Bekmezci ve Mert (2013), Dağlı ve Baysal (2016) gibi araştırmacılar tarafından gerçekleştirilen 'Yaşam Doyumu Ölçeği' yaşam doyumunu ölçek için kullanılmıştır. Verilen toplanması 'Google Anketler' uygulaması ile gerçekleştirilmiştir. Ölçekler katılımcılara verilmeden önce çalışma ile ilgili bilgiler 'Bilgilendirilmiş Onam Formu' ile anlatılmış ve gönüllülük esasıyla katılımcıların onaylamasının ardından ölçeklere ulaşmaları sağlanmıştır. Elde edilen veriler 'SPSS' programı ile analiz edilmiş olup, anlamlılık değeri 0,05 ve 0,01 olarak alınmıştır. Bulgular araştırmanın amacına uygun olarak tablolar halinde bulgular kısmında yer almaktadır. Duygusal yeme ile problem çözme becerileri ve yaşam doyumu açısından 18-40 yaş aralığındaki kişilerin cinsiyet, eğitim durumu, psikolojik destek almış olmak, psikiyatrik rahatsızlıklar, kilo almaktan korkmak, diyet programları uygulama ve iştah düzeyleri bakımından farklılıklar gösterdikleri tespit edilmiştir. Duygusal yeme toplam puanları ve yaşam doyumu arasında negatif yönlü ve anlamlı (r= -1,31; p<0,01) düzeyde ilişkili olduğu saptanmıştır. Ayrıca, duygusal yeme toplam puanları ile PÇE toplam puanları da negatif yönlü ve anlamlı (r= -2,66; p<0,05) ilişkili bulunmuştur. Bu bulgular ışığında duygusal yeme davranışı problem çözme becerileri ve yaşam doyumu ile anlamlı şekilde yordanmaktadır. Bu bulguların önemi önceki araştırmalarla karşılaştırılarak değerlendirilmiş, gelecek araştırmalara da ışık tutacak nitelikte olduğu düşünülerek bazı önerilerde bulunulmuştur.Master Thesis 18-45 yaş arası kadınlarda algılanan ebeveynlik biçimi ve öz-şefkatin yeme tutumu üzerindeki etkisinin incelenmesi(2021) Arslantürk, Pınar; Arslantürk, Pınar; Psikoloji / PshchologyAraştırmanın amacı, 18-45 yaş arası kadınlarda algılanan ebeveynlik biçimi ve öz-şefkatin yeme tutumu üzerindeki etkisini incelemektir. Ek olarak, araştırmada yeme tutumu değişkeninin belirli sosyodemografik değişkenler ile ilişkisi de araştırılmıştır. Araştırmanın örneklemini Türkiye'de yaşayan 18-45 yaş aralığında bulunan 384 kadın birey oluşturmuştur. Araştırmaya ilişkin veri toplama araçlarında; araştırmacı tarafından hazırlanmış olan ve içeriğinde katılımcıların kişisel bilgilerine ulaşmayı sağlayan soruların yer aldığı 'Sosyodemografik Bilgi Formu', yeme davranış ve tutumlarını değerlendirmek için 'Yeme Tutum Testi', anne ve babalarının ebeveynlik biçimlerine yönelik algılamalarını belirlemek için 'Young Ebeveynlik Ölçeği' ve öz-şefkat düzeylerini ölçmek için 'Öz-duyarlık Ölçeği' yer almaktadır. Çalışmada elde edilen verilerin istatistiksel analizi IBM SPSS 25.0 (Statistical Package for the Social Sciences) paket programı aracılığıyla yapılmıştır. Araştırma içerisinde kullanılan ölçeklerin normal dağılım göstermemesinden kaynaklı olarak, nonparametrik testlerden Spearman korelasyon analizi, Kruskal Wallis H, Mann-Whitney U testleri ve Lineer Regresyon analizi uygulanmıştır. Araştırmanın bulgularına göre; yeme tutumu ile anne ve babaya ilişkin algılanan ebeveynlik biçimi arasında anlamlı pozitif bir ilişki bulunmuştur. Yeme tutumu ile anneye ilişkin algılanan aşırı koruyucu/evhamlı, kötümser/endişeli ve değişime kapalı/duygularını bastıran ebeveynlik biçimi arasında pozitif yönlü istatistikçe anlamlı bir ilişki saptanmıştır. Yeme tutumu ile babaya ilişkin algılanan aşırı koruyucu/evhamlı, sömürücü/istismar edici, aşırı izin verici/sınırsız ve cezalandırıcı ebeveynlik biçimi arasında pozitif yönlü istatistikçe anlamlı bir ilişki saptanmıştır. Yeme tutumu ile öz-şefkat arasında anlamlı negatif bir ilişki saptanmıştır. Yeme tutumu ile öz-şefkat alt boyutlarından öz-sevecenlik ve paylaşımların bilincinde olma arasında negatif; öz-yargılama, izolasyon ve aşırı özdeşleşme arasında pozitif yönlü istatistikçe anlamlı ilişki saptanmıştır. Anne ve babaya ilişkin algılanan ebeveynlik biçimi ile öz-şefkat arasında anlamlı negatif bir ilişki bulunmuştur. Anne ve babaya ilişkin algılanan ebeveynlik biçimi ile öz-şefkat alt boyutlarından öz-sevecenlik, paylaşımların bilincinde olma, bilinçlilik arasında negatif; öz-yargılama, izolasyon ve aşırı özdeşleşme arasında anlamlı pozitif yönlü bir ilişki saptanmıştır. Anneye ilişkin algılanan sömürücü/istismar edici, koşullu/başarı odaklı, aşırı izin verici/sınırsız ebeveynlik biçimi ve öz-şefkat değişkenlerinin yeme tutumu değişkenini istatistikçe anlamlı bir düzeyde yordadığı ve yeme tutumu değişkenine ait toplam varyansın yaklaşık olarak %11'inin bu değişkenler tarafından açıklandığı saptanmıştır. Babaya ilişkin algılanan sömürücü/istismar edici, aşırı izin verici/sınırsız ebeveynlik biçimi ve öz-şefkat değişkenlerinin yeme tutumu değişkenini istatistikçe anlamlı bir düzeyde yordadığı ve yeme tutumu değişkenine ait toplam varyansın yaklaşık olarak %9'unun, bu değişkenler tarafından açıklandığı saptanmıştır.Master Thesis 19-45 yaş arası kadın bireylerde sosyal medya kullanımının duygusal yeme üzerine etkisi(2022) Seslikaya, Cansu; Arslan, SedatBu çalışmada menopoz öncesi kadınların sosyal medya kullanımlarının duygusal yeme ile ilişkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmaya 19-45 yaş aralığında bulunan 401 kadın birey katılmıştır. Çalışma İstanbul, Kadıköy bölgesinde oturan kadınların katılımı ile online anket formlarının eksiksiz doldurulması ile tamamlanmıştır. Çalışmanın anket formu genel bilgiler ve sağlık durumunu belirlemeye yönelik sorular, duygusal yemenin değerlendirilmesi için Hollanda Yeme Davranışı Anketi (DEBQ), yeme bozukluklarının araştırılması için Yeme Tutum Testi (YTT-40) ve sosyal medya kullanımı bilgisi için Sosyal Medya Kullanım Ölçeği kısımlarından oluşmaktadır. 19-29 yaş aralığındaki bireyler ile 30-39 yaş aralığındaki bireylerin sosyal medya kullanımları benzer ve 40-45 yaş aralığındaki bireylerden daha fazladır (F=9,451; p<0,001). Beden kütle indeksi ile kısıtlayıcı yeme ilişkisi incelendiğinde zayıf kategorisinde bulunan katılımcıların daha düşük puan ortalamalarına sahip olması ile istatiksel olarak anlamlı bir farklılık gözlenmiştir (X2=24,123; p=0,000). Ölçek sonuçları arasında yapılan korelasyon analizlerine göre sosyal medya kullanımının süreklilik alt boyutu ile duygusal yeme, dışsal yeme ve toplam DEBQ puanları arasında pozitif çok düşük düzeyde bir ilişki görülmüş, yetkinlik alt boyutunda ise sadece duygusal yeme puanları ile arasında çok düşük düzeyde pozitif yönlü bir ilişki belirlenmiştir. Sonuç olarak, sosyal medya kullanımı ile yeme bozuklukları ve duygusal yeme ilişkisini inceleyen daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.Master Thesis 19. yüzyıl sonu Osmanlı toplumunda 'Tercüme' eserlerin tanıtımı üzerine betimleyici bir inceleme: Kitapçı Arakel katalogları(2019) Demircioğlu, Cemal; Demircioğlu, Cemal; Mütercim Tercümanlık (İngilizce) / Translation and Interpreting (English)19. yüzyıl Babıâli'sinin önde gelen yayıncılarından Arakel Tozlıyan Efendi (Kitapçı Arakel) 1883/1884-1898/1899 (H. 1301-1316) yıllarında çıkan Arakel Kitaphanesi Esami-i Kütübü (Arakel Kitaphanesi Kitap Adları) adlı kataloğunda hem önceki dönemin meşhur yazarlarının hem de kendi döneminin yazarlarının en çok rağbet gören eserleri hakkında bilgi verir. İlk özel kitapçı kataloğunu hazırlamasıyla yayıncılık alanında ayrı bir yer tutan Arakel Efendi 'esami-i kütüb'ünde 'telif' (sic) eserlerle 'tercüme' (sic) eserleri tanıtır. Bu çalışma kataloglarda hikâye ve romanlar başlığı altında verilen eserlerden çeviri olanların okura nasıl sunulduğu üstünedir; çalışmada Arakel Efendi'nin eserleri tanıtırken hangi bilgileri verdiğine bakılacak, söz konusu çevirilerin kapakları, önsöz veya sonsözleri incelenerek 'esami-i kütüp'teki tanıtım yazılarında bunlardan ne ölçüde faydalanıldığı ortaya konacaktır. Bu amaçla önce eserlerin kapakları betimlenecek, daha sonra çevirmenlerin 'Birkaç Söz', 'İfade-i Meram', 'Mukaddime' gibi başlıklar altında yazdıkları yanmetinler biçim, içerik, işlev açısından incelenip örneklerle anlatılacaktır. Son olarak kitapçının tanıtım yazılarının içeriği ele alınıp bu yazıların nasıl bir işlev üstlendiği tartışılacaktır. Arapça kitaplar hariç dönemin hemen hemen bütün eserlerinin fihristini hazırladığını söyleyen Arakel Efendi'nin kataloglarını esas alan bu çalışma Osmanlı toplumunda çevirilerin nasıl sunulduğuna, kitapçı ile çevirmenlerin çevirileri hangi bilgileri vererek okura tanıttığına çeviribilimsel bir bakışla odaklanır.