Master Thesis / Master Tezleri
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14517/2606
Browse
Recent Submissions
Master Thesis Hemşirelerde İş Yükünün Tıbbi Uygulama Hatası Eğilimi Üzerine Etkisi(2024) Yılmaz, Merve; Mat, Seda Tuğba BaykaraSağlık hizmetlerinin sunumunda birçok alanda önemli rol ve sorumlulukları bulunan hemşireler çalışma ortamlarında karşılaştıkları fiziksel ve zihinsel iş yükü nedeniyle tıbbi hata yapma eğilimi yüksek olan bir meslek grubudur. Tıbbi hata, hasta, sağlık personeli ve ülke ekonomisi için ciddi zararlara yol açan istenmedik bir durumdur. Bu çalışma hemşirelerde iş yükünün tıbbi hataya eğilimi üzerine etkisini incelemek amacıyla tanımlayıcı ve ilişki arayıcı nitelikte yapılmıştır. Çalışmanın evrenini İstanbul'da üçüncü basamak bir şehir hastanesinde hizmet veren acil servis, yataklı servis ve poliklinikte çalışan 420 hemşire oluşturmuştur. Örneklem hacmi için % 95 güvenirlik düzeyinde ulaşılması gereken minimum katılımcı sayısı 201 olarak hesaplanmıştır. Araştırmaya gönüllü olan, ilgili birimlerde çalışan 215 hemşire katılmıştır. Bu araştırmada verilerin toplanmasında Hemşire Kişisel ve Mesleki Bilgiler formunun yanı sıra İş Yükü Ölçeği ve Tıbbi Hataya Eğilim Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin incelenmesinde SPSS 25.0 Paket Programı kullanılmıştır. Araştırma sonucunda katılımcıların %74,9 (161) 'unun kadın, yaş ortalamasının 31,5±8,1 olduğu, %57,2 (123) 'sinin bekâr, %58,1 (125) 'inin yataklı servislerde görev yaptığı, % 74,9 (161)'unun vardiyalı sistemde çalıştığı bulunmuştur. Çalışmadan elde edilen veriler sonucunda iş yükü ölçeği ile tıbbi hataya eğilim ölçeği ve alt boyutları arasında ilişki bulunmadığı ortaya konmuştur. Örneklem sayılarının arttırılarak konu ile ilgili farklı gruplarda çalışmaların yapılması ve hemşirelerde tıbbi hataya eğilim konusunda başka değişkenlerin etkili olup olmadığının araştırılması sağlanabilir.Master Thesis Hemşirelere Güven Ölçeğinin Türkçeye Uyarlanması(2024) Karahan, Şahika; Seren, Arzu Kader HarmancıBu çalışmada Hemşirelere Güven Ölçeği'nin Türkçe'ye uyarlanması amaçlanmış, geçerlilik ve güvenilirlik analizleri yapılmıştır. Metodolojik bir araştırmadır. Araştırma 2022 yılının Ekim, Kasım ve Aralık aylarında gerçekleştirilmiştir. Veriler çevrimiçi ortamda toplanmıştır. Araştırmaya, son bir yılda en az bir kere sağlık hizmeti almış 18 yaşından büyük 183 kişi katılmıştır. Veri toplama aşamasında kişisel bilgi formu ve Hemşirelere Güven Ölçeği kullanılmıştır. Veri analizinde IBM SPSS 23 ve IBM SPSS AMOS 23 programları kullanılmıştır. Dil ve kapsam geçerliği, yapı geçerliği ve güvenilirlik analizleri yapılmıştır. Katılımcıların yaşlarının 18 ila 68 arasında değiştiği, çoğunlukla kadın (%63,4), evli (%58,5) ve çalışan (%50,8) oldukları saptanmıştır. Elde edilen bulgular incelendiğinde, Hemşirelere Güven Ölçeği Türkçe formunun 11 ifadeden oluşan iki faktörlü yapısının genel olarak iyi uyum sağladığı görülmüştür.Master Thesis Dans Eden Bir Kitlenin Caz Orkestralarının İcrasına Olan Etkilerinin Araştırılması(2024) Küçümen, Malik Derin; Madanoğlu, Naci; İşsever, İlkerBu tez, caz müziği ve swing dansı arasındaki etkileşimleri inceleyerek, dans eden bir kitlenin caz orkestralarının icrasına olan etkilerini araştırmayı amaçlamaktadır. Araştırmanın temel amacı, caz müziği icrasının swing dansı üzerindeki etkilerini ve bu etkileşimlerin müzikal performans üzerindeki yansımalarını anlamaktır. Bu bağlamda, araştırmada caz müzisyenleri ve swing dansçıları ile yapılan görüşmeler ve literatürde bu etkileşimlere işaret eden kaynaklar kullanılmıştır. Araştırma sonuçları, dansçıların varlığının müzikal performansları nasıl şekillendirdiğine dair önemli bulgular sunmaktadır. Özellikle, dansçıların swing ritmik yapıları ve doğaçlama üzerinde belirgin etkileri olduğu gözlemlenmiştir. Dansçılar, müzisyenlerin ritmik seçimlerini ve doğaçlama tekniklerini etkileyerek performansın dinamik ve spesifik bir hale gelmesini sağlamaktadır. Ayrıca, caz müzisyenlerinin dansçılara uyum sağlama çabalarının, müzikal ifadenin zenginleşmesine ve performans kalitesinin artmasına katkı sağladığı belirlenmiştir. Bu tezde elde edilen bulgular, caz müziği ve swing dansı arasındaki etkileşimlerin daha iyi anlaşılması ve bu sanat formlarının birbirini nasıl etkilediğine dair derinlemesine bir bakış sunmaktadır. Araştırmanın sonuçları, caz müziği ve swing dansı ile ilgilenen müzisyenler ve dansçılar için önemli çıkarımlar ve gelecekteki çalışmalar için öneriler içermektedir.Master Thesis Yetişkin Bireylerde Stres Faktörü ve Uyku Kalitesinin Sağlıklı Beslenme Tutumlarına Yönelik Etkilerinin Değerlendirilmesi(2024) Büyükaksoy, Selin; İpek, Kübra DeryaYaşam koşullarının değişmesi sonucu bireylerde dengesiz ve sağlıksız beslenme artmış, bu durum kronik hastalıklar, obezite ve uyku problemlerinin oluşmasına sebep olmuştur. Gün içinde yaşanan duygu değişimlerinin bireylerin yeme davranışını etkilediği ve bireyde yeme davranışının kişinin duygu durumuna göre değiştiğini gösterir. Bu araştırma 18-65 yaş arası bireylerde stres faktörü ve uyku kalitesinin sağlıklı beslenme tutumlarına yönelik etkilerinin değerlendirilmesi amacıyla Çanakkale ilinde yaşayan %63,5'si (247) kadın ve %36,5'si (142) erkek olmak üzere toplam 389 yetişkin bireyle tanımlayıcı kesitsel tipte bir araştırma olarak yürütülmüştür. Bireylerin sosyodemografik özellikleri, stres, uyku kalitesi, sağlıklı beslenmeye ilişkin tutumlarını sorgulayan anket formu ile veriler toplanmıştır. Katılımcıların 247'si (%63,5) kadın ve 142'si (%36,5) erkektir. Katılımcıların cinsiyete göre BKİ ortalamaları incelendiğinde anlamlı farkın olduğu, erkeklerin BKİ ortalamasının, kadınlara göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek olduğu saptanmıştır (t = -6,283; p=0,000, p<0,05). Sağlıklı beslenme eğitim/bilgilendirme alma durumuna göre ölçeklerden alınan puanlar incelendiğinde ASÖ (t = -1,076; p>0,05), UŞUKTÖ alt boyutlarından olan Uykuya Dalma Sorunları (t = -1,114; p>0,05), Uyanma Sorunları (t = ,317; p>0,05) ve UŞUKTÖ (t = -,645; p>0,05) puan ortalamasının sağlıklı beslenme eğitim/bilgilendirme alma durumu değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde farklılık göstermediği belirlenmiştir. Regresyon analizi bulguları stresin, sağlıklı beslenme tutumlarının anlamlı birer yordayıcısı olduğunu göstermektedir (F(1, 389) = 31.95, p<0,05). Sonuç olarak yetişkin bireylerde stres faktörü ve uyku kalitesinin beslenme tutumlarına etkisi konusunda yapılan bu çalışmada bize stres faktörünün dikkat, bellek ve duygu durum bozukluklarına bağlı olarak bireylerin çalışma, sosyal ve ekonomik hayatlarını ile genel sağlık ve mental durumlarını da etkilediğini göstermiştir.Master Thesis Öğretmenlerin Karara Katılma Durumu ile Okul Etkililiği Arasındaki İlişki(2024) Kavgacı, Muhammed; Köklü, MuharremAraştırma, öğretmenlerin karara katılma durumu ile okul etkililiği arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla yapılmıştır. Bu araştırmada nicel araştırma yapılmış ve genel tarama modeli uygulanmıştır. Araştırmanın çalışma evrenini 2023-2024 eğitim-öğretim yılında İstanbul ili Kartal ilçesinde bulunan resmi ortaokullarda görev yapan 1172 öğretmenden oluşmaktadır. Çalışma evrenimizde bulunan 331 kişi örneklem grubu olarak belirlenmiştir. Ölçek ve anketler tamamına uygulanmış ve tamamı değerlendirmeye alınmıştır. Veriler toplanırken, öğretmenlerin karara katılma durumlarını ölçmek için 'Karara Katılma Anketi,' Okul etkililiğini ölçmek için 'Etkili Okul Ölçeği' kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen bulgulara göre, öğretmenlerin karara katılma düzeyleri 'oldukça' düzeyinde bulunmuştur. Öğretmenlerin karara katılma durumu, demografik değişkenler olan, cinsiyet, medeni durum, okuldaki görev süreleri, mesleki kıdeme göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermezken, cinsiyet değişkenine göre anlamlı bir fark gösterdiği saptanmıştır. Erkek öğretmenlerin kadın öğretmenlere göre daha fazla kararlara katıldıkları tespit edilmiştir. Öğretmenlerin okul etkililiğine ilişkin görüşleri 'Çoğunlukla katılıyorum' düzeyinde ölçülmüştür. Öğretmenlerin okul etkililiğine ilişkin görüşleri demografik değişkenler olan; öğretmenlerin cinsiyet, medeni durum, okuldaki görev süreleri ve mesleki kıdeme göre istatistiksel olarak anlamlı bir fark göstermediği sonucuna ulaşılmıştır. Son olarak araştırmadan elde edilen sonuca göre, öğretmenlerin karara katılma durumu ile okul etkililiğine ilişkin görüşleri arasında orta düzeyde ve pozitif yönde anlamlı ilişkiler olduğu tespit edilmiştir. Bu sonuçlardan hareketle, öğretmenlerin özellikle yönetsel süreçlere katılımını artırmak için görüş, öneri ve fikirlerini rahatça paylaşabileceği ortamlar oluşturulmalı, yönetsel faaliyetlerle ilgili kurul ve komisyonlara aktif katılımı sağlanmalıdır. Öğrencinin derse olan ilgisini ve katılımını artırıcı çalışmalar yapılmalı, veli ve çevreyle olan ilişkileri güçlendirici planlamalar yapılmalıdır. Ayrıca bu araştırma kapsamı genişletilerek tekrarlanabilir.Master Thesis Gonartrozlu Bireyler için İleri Yaş Fonksiyon ve Disabilite Ölçeği'nin Kültürel Adaptasyonu ve Türkçe Versiyonu: Geçerlilik ve Güvenirlik Çalışması(2024) Hazar, Yağmur; Atıcı, EmineBu çalışmada, İleri Yaş Fonksiyon ve Disabilite Ölçeği'nin (İYFDÖ) Türkçeye uyarlaması, kültürel adaptasyonu ve geçerlilik ve güvenirlik özelliklerinin incelenmesi amaçlanmıştır. İYFDÖ 'nün Türkçe versiyonu, kılavuz ilkelerine göre kültürler arası adaptasyon süreci kullanılarak oluşturuldu. Çalışmaya 240 gonartrozlu geriatrik birey (ortalama yaş 77,63) dahil edildi. Gonoartrozu olan bireylere Türkçe İYFDÖ uygulandı ve iki hafta sonra ölçek tekrarlandı. Farklı İYFDÖ bölümleri için açıklayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleri, iç tutarlılık ve test-tekrar test analizleri yapıldı. Ölçeğin Barthel Günlük Yaşam Aktiviteleri İndeksi (Bİ), Fonksiyonel Bağımsızlık Ölçeği (FBÖ), Lequesne Algofonksiyonel Diz İndeksi (LADİ) ile ilişkisine bakıldı. Ölçeğin Fonksiyon Bölümü için; açıklayıcı faktör analizi 3 faktörlü bir model ortaya koymuştur ve bu model toplam varyansın % 68,83'ünü açıklamaktadır. Faktör yükleri 0.547-0.869 arasında değişmektedir. Cronbach Alpha değerleri 0.897-0.974 arasında değişerek yüksek iç tutarlılık göstermiştir. Doğrulayıcı faktör analizi model uyum indekslerinin kabul edilebilir düzeyde olduğunu göstermiştir. Ölçeğin disabilite kısmı limitasyon ve frekans olmak üzere iki bölümden oluşuyordu. Disabilite Limitasyon Bölümü için; Cronbach Alpha değerleri 0.765-0.926 arasında değişerek yüksek iç tutarlılık göstermiştir. Test-tekrar test güvenilirliği ICC değerleri ile değerlendirilmiş ve 0.739-0.856 arasında değişmiştir. Doğrulayıcı faktör analizi model uyum indekslerinin kabul edilebilir düzeyde olduğunu göstermiştir. Disabilite Frekans Bölümü için ise; Cronbach Alpha değerleri 0.845-0.879 arasında değişerek yüksek iç tutarlılık vii göstermiştir. Test-tekrar test güvenilirliği ICC değerleri ile değerlendirilmiş ve 0.876'dır. İYFDÖ skorları ile Bİ, FBÖ Total Skor, FBÖ Motor Skor ve FBÖ Kognitif Skor arasında pozitif yönlü, LADİ arasında ise negatif yönlü anlamlı ilişki bulundu(p<0,05). Ölçeğin toplam puanı 0 ile 100 arasında değişecek şeklide standardize edildi. İYFDÖ'nün Türkçe versiyonu, Türk gonartrozlu geriatrik bireylerde fonksiyon ve disabiliteyi değerlendirmek için güvenilir ve geçerli bir ölçek olarak değerlendirildi. Her üç bölüm de (fonksiyon, disabilite limitasyon ve frekans) yüksek iç tutarlılık ve test-tekrar test güvenilirliği göstermiştir. Bu bulgular, ölçeğin ileri yaş bireylerin fonksiyonel değerlendirmesi için uygun olduğunu göstermektedir.Master Thesis James Baldwın'i Makine Çevirisiyle Okumak: Çevirmenlerin Makine Çevirisi Alımlaması(2024) Kayadibinli, Ezgi; Abdal, GökseninNöral makine çevirisi modeliyle beraber gelişen makine çevirisi edebiyat çevirisi de dahil olacak şekilde çevirinin tüm alanlarında değişimi gündeme getirmiştir. Makine çevirisine ilişkin algıyı inceleyen alımlama çalışmalarının sayısı oldukça azken, çevirmen okurun makine çevirisine ilişkin alımlamasını konu edinen araştırmaların sayısı daha da kısıtlıdır. Bu çalışmanın hedefi çevirmenlerin makine çevirisine dair beklentilerini James Baldwin'in Tell Me How Long The Train's Been Gone (1970) başlıklı romanının Türkçe çevirileri aracılığıyla değerlendirmektir. Baldwin'in bu eseri çevirmen okurun makine çevirisi alımlamasını araştıran bir çalışmada ele alınabilecek çeşitli çeviri türü kategorilerine ilişkin veri sağlamakla birlikte okurun metinle doğrudan özdeşlik kurmasına yardım eden üslubuyla ön plana çıkmaktadır. Şiir çevirisinden argo çevirisine kadar çeşitli çeviri kategorilerinden ifadeler eserin makine çevirisiyle (DeepL) Türkçede yayımlanmış iki çevirisinden (Balamir, 1973; Cenkçiler, 2007) kesitler üzerinden ele alınacaktır. Çevirmen alımlamasına odaklanan inceleme bölümünde, şiirsel ifade çevirisi, argo çevirisi, deyimsel ifade çevirisi, uzun cümle çevirisi ve kısa cümle çevirisi olmak üzere beş kategori belirlenmiş, yirmi beş (25) çevirmenin seçilen kesitlerin hangisinin makine çevirisi olduğunu tahmin etmesi ve tahminlerine dair nedenler belirtmesi istenmiştir. Analizde kullanılan veriler yapılandırılmış ve yarı yapılandırılmış sorulardan oluşan anket ile elde edilmiştir. Veri analizi için nitel araştırma yöntemlerinden tematik analiz seçilmiş, katılımcıların yanıtları ilgili çeviri kesiti ve kategorisiyle ilişkilendirilerek bulgular elde edilmiştir. Çalışma sonucunda çevirmenlerin şiir çevirisi kategorisinde makine çevirisi alımlaması hususunda belirgin bir başarı gösterdikleri ancak kültüre özgü anlamsal değişkenler içeren argo ve deyim çevirisi kategorilerinde sınırlı alımlamaya sahip oldukları ortaya konmuştur.Master Thesis Manisa İli, Soma İlçesi, Kozanlı Mahallesi Mevkiindeki Kalker Ocağında Yapılan Patlamalardan Kaynaklı Titreşimlerin Çevresel Riskler Açısından Değerlendirilmesi(2024) Dev, Fatih; Kahriman, AliBu tez, Manisa ili Soma ilçesi Kozanlı Mahallesi'nde bulunan kalker ocağında yapılan patlatmalardan kaynaklanan titreşimlerin çevresel risklerini değerlendirmektedir. Patlatma, madencilik, altyapı geliştirme, tünel ve baraj inşaatı gibi çeşitli sektörlerde kritik bir süreçtir. Ancak bu süreç, çevredeki yerleşim alanlarında gerçek veya algılanan rahatsızlıklara yol açan yer sarsıntıları, hava şokları ve kaya fırlamaları gibi çevresel rahatsızlıklara sebep olabilir. Çalışmanın temel amacı, bu çevresel etkileri değerlendirmek ve riskleri en aza indirmek için öneriler sunmaktır. Özellikle, ocağa yakın mesafede bulunan yerleşim alanları ve su kaynakları üzerindeki olası etkiler incelenmiştir. Bu amaç doğrultusunda, patlatma faaliyetlerinin güvenli sınırlar içinde kalmasını sağlamak için detaylı jeolojik, hidrojeolojik ve sismik veriler ile risk analizleri kullanılmıştır. Araştırmanın önemli bir bölümü, titreşim yayılım eğilimlerini analiz ederek güvenli bir patlatma tasarımı oluşturulmasına odaklanmaktadır. Aynı zamanda çevresel ve güvenlik standartlarına uyum sağlanması amaçlanmıştır. Test patlatmalarının sonuçları, titreşim seviyelerinin kritik eşiklerin altında kaldığını göstermiştir. Bu da yakın çevrede bulunan yapılar, evler ve su kaynakları için hasar riskinin düşük olduğu anlamına gelmektedir. Ayrıca, hesaplanan taş fırlatma mesafeleri, lisanslı ocak alanı içinde kalmakta olup, patlatma ile ilgili çevresel tehlikeleri azaltmaktadır. Çalışma, patlatma faaliyetlerinin uygun gecikme süreleri ve patlayıcı madde miktarları kullanılarak güvenlik prosedürlerine uygun şekilde gerçekleştirilmesi halinde çevre üzerinde olumsuz bir etki yaratmayacağı sonucuna varmaktadır. Tez, gelecekteki riskleri en aza indirmek için patlatma operasyonlarının sürekli izlenmesi ve optimize edilmesi konusunda bir dizi öneri sunmaktadır. Anahtar kelimeler: Patlatma Kaynaklı Titreşim, Risk Analizi, Delme PatlatmaMaster Thesis Dahiliye Kliniklerinde Çalışan Hemşirelerin Zaman Yönetiminin İş Doyumuna Etkisi(2024) Başoğlu, Nilgün; Akbulak, FatmaBu çalışmada dahiliye kliniğinde görev yapmakta olan hemşirelerin zaman yönetimi becerilerinin iş doyumu üzerindeki etkilerinin incelenmesi ve aradaki ilişkinin açığa çıkarılması amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda nicel araştırma yöntemleri arasında en sık kullanılan yöntemlerden birisi olan tanımlayıcı modeli kullanılarak örnekleme alınan kamu (evren: 623) ve özel (evren: 149) hastane dahiliye servisinde çalışan toplam 268 hemşire ile araştırma gerçekleştirilmiştir. Elde edilen veriler SPSS 22 paket programında analiz edilmiş ve sonuçlara göre dahiliye kliniklerinde çalışan hemşirelerin zaman planlaması ile zaman tutumu düzeyleri orta düzeyde, zaman harcatıcı faktörleri düşük düzeyde ve iş doyumu düzeyleri düşüktür. Ayrıca zaman yönetimi tutumları ile iş doyumları arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki vardır ve zaman yönetimi tutumları ve iş doyumları üzerinde hemşire başına düşen aylık hasta sayısı, ilave işlemlerde görev alma durumu, bakım planı uygulama, aylık nöbete kalma sayısı ve günde yapılan tedavi sayısı anlamlı bir farklılık yaratmadığı belirlenmiştir. Çalışmada son olarak kamu ve özel hastanelerde görev yapan hemşirelerin iş doyumu ile zaman yönetimi alt boyutlarından zaman harcatıcı faktörler haricinde toplam ve tüm alt boyutlarda düzeyler arasında anlamlı derecede farklılık tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlar ışığında dahiliye hemşirelerine yönelik eğitim ve gelişim programları düzenlenmesi gerektiği anlaşılmıştır. İş yükü dengesini sağlamak adına adil bir hasta ve nöbet planlaması yapılmalı ve aşırı çalışma ile uzun vardiyalardan kaçınılmalıdır. İletişim kanallarının açık ve etkili kurulması, duygusal ihtiyaçları anlamak ve desteklemek için bireysel görüşmelerin düzenli olarak yapılması önemlidir. Hemşirelerin profesyonel gelişimine destek olunmalı ve düzenli geri bildirim toplantıları düzenlenerek iyileştirme süreçleri başlatılmalıdır.Master Thesis Covid Etkisinde Lise Öğretmenlerinde Yeni Davranış Biçimleri(2024) Çongar, Ebru Sevnur; Zafer, CemBu çalışmanın amacı, pandemi döneminde karşılaştıkları sorunlara ilişkin öğretmenlerin görüşlerini incelemektir. Çalışma nitel araştırma modellerinden biri olan betimsel fenomenolojik desen kullanılarak hazırlanmıştır. Covid 19 salgını bağlamında zorunlu bir tercih olan uzaktan eğitim, öğrencilerin zaman ve yer ayrımı olmaksızın eğitime erişmesini amaçlamıştır. Uzaktan eğitimde günümüzde mobil uygulamalar yaygın olarak kullanılsa da bu eğitimden faydalanabilmek için teknolojik imkanlara ve internet erişimine sahip olmak gerekmektedir.Tüm öğrencilerin aynı olanaklara sahip olmadığı ve kırsal kesimde çok sayıda öğrencinin teknolojik olanaklardan ve internet erişiminden yoksun olduğu değerlendirildiğinde, uzaktan eğitimde fırsat eşitsizlikleri nelerdir ve bu konuda öğretmenleri yaşadıkları, karşılaştıkları sorunlar araştırmada ortaya çıkarılmıştır. Özel ve devlet okullarında görev yapan öğretmenlerin farklı sorunları var ancak ortak sorun öğrencilerin bu süreçten sonra uyum sorunu yaşamaları.Master Thesis Boşanmada Arabuluculuk(2024) Dost, Evrim; Somer, PervinTezde boşanma davalarında maddi hukuk ve usul hukukundaki hükümlere değinilerek dünya uygulamaları ile boşanma uyuşmazlıklarında arabuluculuğun kullanım örnekleri incelenmiştir. Çalışmamda disiplinler arası bir yol izlenmek sureti ile boşanma süreci, sürecin tarafları, çocukları ve boşanmada yargı sonunda verilen kararların büyük oranda uyuşmazlığı çözememesinden kaynaklı psikolojik ve toplumsal etkiler de incelenmiştir. Türkiye'de var olan boşanma uyuşmazlıklarında arabuluculuk sürecinin yürütülmesinin faydalarına değinilmiş sonrasında da Türkiye Cumhuriyeti'nde boşanma uyuşmazlığının nasıl yürütülebileceği konusunda önerilere yer verilmiştir.Master Thesis Kuşaklar Arası Yönetim: Çok Kuşaklı İş Gücünü Yönetme Stratejileri(2024) Derbal, Malak; Uludağ, Mustafa CenkÇalışma yerinde farklı nesillerin varlığı, iş liderlerinin yüzleşmek zorunda oldukları kaçınılmaz bir gerçektir ve buradaki sorun, her neslin iş vizyonu arasındaki farkın, iş yeri için farklı stratejiler geliştirmeyi zorlaştırmasıdır. Çok nesilli bir iş gücünü yönetmek, iş yöneticileri için kritik bir zorluktur, çünkü her neslin farklı beklenti ve tercihleri vardır. Bu tez, çok nesilli bir iş gücünü başarılı bir şekilde yönetmek için etkili stratejileri araştırır ve işletmelerin çalışanlarının kolektif güçlerini kullanmasına ve genel başarıyı sağlamasına olanak tanır. Bu çalışma, farklı nesillerin iş yerinde nasıl davrandığını analiz eder, işi nasıl gördüklerini, şirkete ne kadar sadık olduklarını ve birbirleriyle nasıl iletişim kurduklarını inceler. Resmi bir resim sunmak için, bu çalışma, farklı faaliyet alanlarına ve mesleklere ait farklı nesillere ait elli dokuz Tunuslu katılımcı örneğini içeren bir uygulamalı vaka çalışması sunar. Veriler, Niteliksel Anketler temelinde toplanmıştır. Anahtar kelimeler: çok kuşaklı iş gücü, stratejiler, lider, yönetici, sadakat, iletişim.Master Thesis Çocuk Sporculara Verilen Beslenme Eğitiminin Antropometrik Ölçümler ve Akdeniz Diyet Kalite İndeksine Etkisi(2024) Deniz, Ruken; İpek, Kübra DeryaSpor yapan çocukların genel sağlıkları, büyümeleri, gelişimleri ve spor performansları açısından yeterli ve sağlıklı beslenme kritik bir öneme sahiptir. Yeterli beslenme, genç sporcuların fiziksel ve zihinsel sağlıklarını destekleyerek, spor aktivitelerinde daha yüksek performans göstermelerini sağlar. Bu çalışma 9-15yaş grubu arası çocuklarda sağlıklı beslenme durumu, beslenme bilgi düzeyi ve Akdeniz diyetine bağlılığı arasındaki ilişkinin belirlenmesi amacıyla planlanmış̧ ve yürütülmüştür. Çalışmaya 9-15 yaş aralığında, İstanbul ilinde yaşayan ve Anadolu Marmara Voleybol Kulübü, Anadolu Olimpik Voleybol Kulübü, Ankaspor Basketbol Okulları Çekmeköy-Göztepe şubelerinde, spor yapmakta olan 300 gönüllü̈ çocuk katılmıştır. Araştırma çocuklara araştırmacı tarafından yüz yüze anket tekniği kullanılarak uygulanmıştır. Araştırmada kullanılan anket formu, katılımcıların demografik bilgileri, antropometrik özellikleri sağlık bilgileri, fiziksel aktivite alışkanlıkları, beslenmelerine ilişkin bilgiler, Akdeniz Diyet Kalite İndeksi (KİDMED) ve beslenme ile ilgili sorulardan oluşmaktadır. Çalışmanın başında gerekli izin formları doldurulmuş, ön test sonuçlarına göre KIDMED puanları ve beslenme ile ilgili sorulara verdikleri doğru cevap sayısı hesaplanmıştır. Daha sonra sporcu belenmesi hakkında literatüre dayalı olarak hazırlanan bir sunum ile beslenme eğitimi verilmiş ve 1 ay sonrasında testler tekrarlanarak son test uygulanmıştır. Sporcuların eğitim öncesi ve sonrasında cinsiyetine, yaş grubuna, öğün atlama durumuna, spordan önce tükettiği besinlere dikkat etme durumuna ve spor dalına göre KIDMED sınıflamaları arasındaki farkların istatiksel olarak anlamlı düzeyde olduğu belirlenmiştir (p<0,05). Eğitim öncesinde kız sporcuların erkek sporculara göre çok düşük diyet grubunda bulunma oranı daha yüksektir. Eğitim sonrasında erkek sporcuların kız sporculara göre optimal diyet grubunda bulunma oranı daha yüksektir. Sporcuların eğitim öncesinde KIDMED ile beslenme ile ilgili sorulara verilen doğru cevap sayısı arasında istatistiksel olarak anlamlı korelasyon olmadığı belirlenmiştir (r=0,002;p>0,05). Araştırmadaki sporcuların eğitim sonrasında KIDMED ile beslenme ile ilgili sorulara verilen doğru cevap sayısı arasında istatistiksel olarak anlamlı, pozitif yönlü ve zayıf kuvvetli bir korelasyon olduğu saptanmıştır (r=0,129;p<0,05). sporcuların eğitim sonrasında Beslenme ile ilgili sorulara verilen doğru cevap sayısı arttıkça, KIDMED skorları da artmaktadır. Sonuç olarak, çocuklara yönelik beslenme eğitimi, Akdeniz tipi beslenme modelinin benimsenmesine önemli ölçüde katkıda bulunacaktır. Beslenme eğitimi, çocukların sağlıklı beslenme alışkanlıklarını geliştirmelerini ve Akdeniz diyetinin temel ilkelerini uygulamalarını teşvik eder. Bu eğitim, beslenme bilgisi ve bilinçlendirme yoluyla çocukların sağlıklı gıda seçimleri yapmalarını ve dengeli bir diyet programına yönelmelerini sağlamıştır.Master Thesis Tip 2 Diyabetli Bireylerde Hedonik Açlık Durumu, Uyku Kalitesi ve Kan Biyokimyasalları Arasındaki İlişki(2024) Kürtüncü, Nurhan; Pehlivan, MerveBu kesitsel araştırmada tip 2 diyabet tanısı almış yetişkinler bireylerde hedonik açlık durumu, uyku kalitesi ve kan biyokimyasal parametreleri arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Kesitsel tamamlayıcı tipte bir çalışma olan bu araştırma hastaneye başvuran tip 2 diyabet tanısı almış 74 kişi ile yürütülmüştür. Bu araştırmanın verileri yüzü yüze anket formu ile araştırmacı tarafından toplanmıştır. Anket katılımcıların sosyodemografik özelliklerini, antropometrik ölçümler ve kan biyokimyasal parametreleri içermektedir. Vücut kompozisyonu Biyoelektriksel İmpedans Analizi ile ölçüm yapılmıştır. Katılımcıların hedonik açlık durumlarını belirlemek için Besin gücü ölçeği, uyku kalitesini belirlemek için ise Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi kullanılmıştır. Katılımcıların yaş ortalaması 50,49±8,38 yıl (min ±23, maks±64 yıl)'dır. Grubun Beden Kütle İndeksi (BKİ) dağılımına göre %8,1'i normal, %28,4'ü fazla kilolu, %27,0'ı 1.derece obez, %16,2'si 2.derece obez ve %20,3'ü ileri derece obez olduğu saptanmıştır. Bireylerin Besin Gücü Ölçeği toplam puan ortalamaları trigliserit düzeyi normal olanlarda yüksek olanlara göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek belirlenmiştir (p=0,042). Besin Gücü Ölçeği toplam puanları ile Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi toplam puanı (r:0,307, p=0,008), Uyku ilacı kullanımı (r:0,229, p=0,049) ve Gündüz işlev bozukluğu (r:0,313, p=0,007) alt boyut puanları arasında zayıf düzeyde pozitif yönlü istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmıştır. Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi toplam puanı ile beden kütle indeksi (r:0,253, p=0,030), bel çevresi (r:0,232, p=0,046), kalça çevresi (r:0,243, p=0,037) ve vücut yağı (r:0,289, p=0,012) arasında zayıf düzeyde pozitif yönlü istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmıştır. Bireylerin hedonik açlık düzeyleri arttıkça uyku kalitesi azalmaktadır. Beden kütle indeksi, bel çevresi, kalça çevresi ve vücut yağı yüksek olan bireylerin kötü uyku kalitesine sahip olduğu gözlemlenmiştir. Kötü uyku kalitesi; antropometrik ölçümler ve hedonik açlık üzerinde olumsuz etki yaratabilmektedirBireylerde hedonik açlığın önüne geçerek ağırlık kaybının sağlanması tip 2 diyabet komplikasyonlarını engellemek ve uyku kalitesi olumlu yönde etki sağlayabileceği düşünülmektedir. Tip 2 diyabetli bireylerde hedonik açlığın ve kötü uyku kalitesinin önüne geçilmesi sürecin daha iyi geçmesine yardımcı olabilmektedir.Master Thesis Yetişkin Bireylerde Yeme Farkındalığı, Sezgisel Yeme ve Ortoreksiya Nervoza Arasındaki İlişki(2024) Gölcür, Aybike; Pehlivan, MerveBu çalışmada yetişkin bireylerde yeme farkındalığı, sezgisel yeme ve ortoreksiya nervoza arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu kesitsel çalışma hastanede çalışan 270 birey (165 sağlık çalışanı, 105 idari personel) ile Mayıs ve Ağustos 2023 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Veriler araştırmacı tarafından yüzyüze şekilde toplanmıştır. Bireylere sosyodemografik özellikleri ve antropometrik ölçümlerini içeren tanımlayıcı bilgi formu ile birlikte Yeme Farkındalığı (YFÖ-30), Sezgisel Yeme (IES-2) ve Ortoreksiya Nervoza (ORTO-11) ölçekleri uygulanmıştır. Katılımcıların yaş ortalaması 35,27±10,22 yıl 'dır. Katılımcıların beden kütle indeksi dağılımına göre %4,4'ü zayıf, %52,2'si normal, %28,1'i fazla kilolu, %11,9'u 1.derece obez, 6 kişi (%2,2) 2.derece ve 3 kişi (%1,1) ileri derece obezdir. Ortoreksiya Nervoza Ölçeği toplam puan ortalamaları ile Yeme Farkındalığı Ölçeği'nin Duygusal yeme alt boyut madde puanı arasında çok zayıf düzeyde pozitif yönlü (r:0,233, p=0,000); Bilinçli yeme alt boyut madde puanı ile arasında çok zayıf düzeyde negatif yönlü (r:-0,122, p=0,046) istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmıştır. Ortoreksiya Nervoza Ölçeği toplam puan ortalamaları ile Sezgisel Yeme Ölçeği toplam madde puanı arasında çok zayıf düzeyde pozitif yönlü istatistiksel olarak anlamlı ilişki belirlenmiştir (r:0,175, p=0,004). Sezgisel Yeme Ölçeği toplam madde puanı ile Yeme Farkındalığı Ölçeği toplam madde puanı arasında zayıf düzeyde pozitif yönlü istatistiksel olarak anlamlı ilişki belirlenmiştir (r:0,480, p=0,000). Bireylerin ortoreksiya eğilimi arttıkça, sezgisel yeme durumunun azaldığı ve yeme farkındalığı alt boyutlarından 'duygusal yeme' nin de azaldığı saptanmıştır ve çalışmada sezgisel yeme durumu arttıkça, yeme farkındalığının da arttığı gözlemlenmiştir. Yeme farkındalığının duygusal yemenin önüne geçmek için bir çözüm niteliğinde olabileceği düşünülmektedir. Ortorektik bireylerde sezgisel yeme davranışının geliştirilmesi ile sürecin daha iyi yönetilebilmesi mümkün olabilmektedir. Ortoreksiya nervoza gibi yeme bozukluklarında, sezgisel yeme ve yeme farkındalığı yaklaşımlarının bir arada kullanılması, geliştirilmesi ve bu konuyla ilgili daha kapsamlı, geniş çalışmaların yapılması büyük önem arz etmektedir. Anahtar Kelimeler: Ortoreksiya Nervoza, Sezgisel Yeme, Yeme FarkındalığıMaster Thesis İstanbul'da Çalışan Hemşirelerin Genel Afetehazırlık Düzeyi ve Etkileyenfaktörler(2024) Şahin, Hasan; Beydağ, Kerime DeryaAfetler, doğa veya insan kaynaklı olsun, dünyanın her yerinde yaşanan beklenmedik olaylardır. Afetlerin insan yaşamına olan etkisi, insanlığın varoluşundan beri kesin bir gerçektir. Bu araştırmanın amacı, İstanbul'da çalışan hemşirelerin genel afete hazırlık düzeylerini ve etkileyen faktörleri belirlemektir. Tanımlayıcı tipteki araştırma, Mayıs-Ağustos 2023 tarihleri arasında, İstanbul'da çalışan 256 hemşire ile çevirim içi anket yolu ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma verileri, tanıtıcı soru formu ve Hemşirelerde Afete Hazırlık Algısı Ölçeği ile elde edilmiştir. Araştırma kapsamındaki hemşirelerin %55,1'i afet tıbbı konusunda eğitim almış, %29,3'i meslek yaşamında afet/olağan dışı durum yaşanan bölgede görev yapmıştır. Hemşirelerin %55,5'i afet olmasından biraz korkmaktadır ve %64,8'i 'Çoklu Travmalarda Müdahale' ile ilgili eğitim almak istemektedir. Hemşirelerin, Genel Afete Hazırlık Ölçeği puanlarının ortalaması ve standart sapması 143,82±27,04 iken, 'Algılanan Duyarlılık' puan ortalaması 21,66±3,51, 'Algılanan Ciddiyet' puan ortalaması 11,71±3,56, 'Algılanan Yarar' puan ortalaması 24,66±4,78, 'Algılanan Engeller' puan ortalaması 33,68±14,87, 'Eyleme Geçiciler' puan ortalaması 17,13±3,57 ve 'Öz Yeterlilik' puan ortalaması 34,97±5,93 olarak bulunmuştur. Araştırma kapsamında yer alan erkek hemşirelerin, meslek yaşamında afet olağan dışı durum yaşanan bölgede görev alanların ve afette yakınını kaybedenlerin ölçek toplam puanlarının daha yüksek olduğu; afet anında afet yönetimi için hazırlanan hastane afet planı protokolünü izleyeceğini belirten ve ülkenin afete hiç hazır olmadığını ifade edenlerin ölçek toplam puanlarının daha düşük olduğu belirlenmiştir (p<0,05). Hemşirelere afet tıbbı ve afet durumlarında müdahale konusunda hizmet içi eğitimlerin verilmesi önerilmektedir.Master Thesis İstanbul Anadolu Yakası Patlatmalı Kaya Kazıları Bilgi Sisteminin Oluşturulması(2024) Boylu, Didem; Kahriman, AliBu çalışmada patlatmalı kaya kazısı tercih edilen projelerin verilerinin Coğrafi Bilgi Sisteminde toplanması konu edilmiştir. Bu konu doğrultusunda İstanbul ili Anadolu Yakası metro tünelleri ve temel kazılarında yapılan kontrollü patlatma verileri incelenmiştir. Coğrafi Bilgi Sistemi hakkında araştırmalar yapılmış ve projelere ait tüm veriler ile bir bilgi sistemi kurulması amaçlanmıştır. İstanbul ili Anadolu Yakası metro tünelleri ve temel kazılarında yapılan projeler ayrı ayrı incelenmiştir. Sayısallaştırılmış halleri projelerden veya Google Earth'den .kmz dosyası olarak elde edilip ArcMap'e yüklenmiştir. Bulunduğu ilçe, formasyonu, kaya birimi, tek eksenli basınç dayanımı, RMR ve Q puanları, veri sayısı, %50 ve %95'lik titreşim yayılım denklemleri de belirlenip öznitelik tablosuna girilmiştir.Master Thesis Kadınlarda Hedonistik Yeme, Yeme Farkındalığı ile Akdeniz Diyetine Bağlılık ve Kişilerarası Zayıflık Beklentileri Arasındaki İlişkilerin Değerlendirilmesi(2024) Özel, Aynur Ecem Güzel; Günal, Ahmet MuratKadınların beslenme alışkanlıkları üzerinde hedonik yeme, yeme farkındalığı, Akdeniz diyetine bağlılık ve zayıflık beklentileri önemli etkiler oluşturabilmektedir. Bu etkiler de toplum sağlığını etkileyerek kronik hastalık oluşma riskini arttırabilmektedir. Araştırmada, bu değişkenler arasındaki ilişkilerin kavranması, kadınların yaşam tarzları üzerindeki etkilerini anlamak ve toplum sağlığının iyileştirilmesi yönünden literatüre katkı sağlaması amaçlanmıştır. Kesitsel tipteki bu araştırmada etik kurul onayı alındıktan sonra Şubat 2024- Haziran 2024 tarihleri arasında yürütülmüştür. Verilerin toplanması 5 bölümden oluşan çevrimiçi anket yoluyla gerçekleştirilmiştir. Anket formu, antropometrik ve sosyodemografik bilgilerden oluşan sorular ve Hedonistik Yeme Ölçeği, Yeme Farkındalığı Ölçeği, Akdeniz Diyeti Bağlılık Ölçeği ile Kişilerarası Zayıflık Beklentileri Ölçeği'nden oluşmaktadır. Araştırmaya 484 kadın katılımcı dâhil edilmiştir. Katılımcıların yaş ortalaması 40,99±13,09 yıl olarak belirlenmiştir. Araştırmaya göre, katılımcıların %56,4'ünün ise Akdeniz diyetine bağlılık gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca Akdeniz diyetine bağlı olanlarda anlamlı olarak daha düşük hedonistik yeme (p=0,007) ve zayıflık beklentileri (p=0,024), daha yüksek yeme farkındalığı ilişkisi (p<0,001) saptanmıştır. Kadınların yaşları ile beden kütle indeksleri arasında zayıf pozitif bir ilişki tespit edilmiştir (p<0,001). Bunlarla birlikte hedonistik yeme ile zayıflık beklentileri arasında zayıf pozitif (p<0,001) ve yeme farkındalığı ile güçlü negatif bir ilişki (p<0,001) tespit edilmiştir.Yapılan regresyon analizlerinde hedonistik yemenin zayıflık beklentilerine ve Akdeniz diyeti bağlılığına etkisi bulunamazken, yeme farkındalığının zayıflık beklentisini anlamlı bir şekilde azalttığı (B =-5,977; p <0,001), Akdeniz diyetine bağlılıklarını ise anlamlı bir şekilde (B=0,890; p<0,001) artırdığı tespit edilmiştir. Ayrıca, yeme farkındalığının hedonistik yeme üzerinde güçlü bir negatif etkisi olduğu bulunmuştur (B=-12,939; p<0,001). Bulgulardan yola çıkarak kadınlarda yeme farkındalığının artırılmasının, Akdeniz diyetine bağlılığın artması, hedonistik yeme ve kişilerarası zayıflık beklentilerinin azalması gibi potansiyel olumlu etkileri olabileceği sonucuna varılmıştır. Bu etkilerin neden sonuç ilişkilerinin daha iyi anlaşılması için ileriye dönük uzunlamasına çalışmalara ihtiyaç vardır.Master Thesis Arazi Yönetimi Uygulamalarında 1(2024) Tekin, Yakup; Kurt, MustafaBu çalışmanın amacı, Erzurum ili örneği üzerinden arazi yönetimi ve kullanım planlaması çalışmalarında 1/25.000 ölçekli standart topoğrafik haritaların önemini ve kullanımın önemini ortaya koymaktır. Artan nüfus, hızlı kentleşme ve iklim değişikliği gibi sorunlar, arazi kaynaklarının etkin yönetimini ve planlamasını zorunlu kılmaktadır. Bu bağlamda, arazi kullanım envanterleri, mevcut durumu belirlemek ve gelecekteki senaryoları değerlendirmek için önemli bir araçtır. Çalışma, Erzurum ili sınırları içerisinde gerçekleştirilen bir arazi yönetimi çalışması üzerinden yürütülmüştür. Metodoloji olarak, öncelikle ilgili literatür taraması yapılarak teorik bir çerçeve oluşturulmuştur. Ardından, 1/25.000 ölçekli standart topoğrafik haritalar başta olmak üzere, ihtiyaç duyulan diğer tüm konumsal veriler ilgili kurum ve kuruluşlardan temin edilmiştir. Elde edilen veriler, Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) yazılımları kullanılarak sayısallaştırılmış ve işlenmiştir. Çalışma sonucunda, 1/25.000 ölçekli standart topoğrafik haritaların arazi yönetimi ve kullanım planlaması çalışmalarındaki önemi ve kullanım potansiyeli ortaya konulmuştur. Bu haritalar, Erzurum ili için gerçekleştirilen envanter çalışmasının temelini oluşturmuş ve elde edilen veriler kullanılarak 1/25.000 ölçekli arazi kullanımına esas jeolojik etüt raporu ve nazım imar planı hazırlanmıştır. Ayrıca, bu haritaların sunduğu avantajlar, dezavantajlar, kullanım alanları ve sınırları da detaylı bir şekilde incelenmiştir. Erzurum ili, iki farklı projeksiyon dilimine yayıldığı için, haritaların uyumlu kullanımı için özelleştirme ve genelleştirme işlemleri gerekliydi. Ancak zaman yetersizliği nedeniyle, tüm veriler projeksiyon bilgisine bakılmaksızın WGS84 sistemine dönüştürülerek uyum sağlanmıştır. Böylece, veri bütünlüğü korunarak haritaların tutarlı kullanımı mümkün olmuştur. Anahtar Kelimeler: Arazi yönetimi, topoğrafik harita, CBS.Master Thesis Türkiye'de Üniversitede Görev Yapan Akademisyenlerde Zihinsel İş Yükü ile Algılanan Stres İlişkisinin İncelenmesi(2024) Uçkıran, Güner Ekin Demirtaş; Yazıcı, ÖzlemBu araştırma, Türkiye'de görev yapan akademisyenlerin zihinsel iş yükleri ve algılanan stresleri arasındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla yapılmış olup tanımlayıcı ve kesitsel bir araştırmadır. Araştırmanın örneklemini, Türkiye'de üniversitelerde görev yapan 495 akademisyen oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında 'Kişisel Bilgi Formu', 'Algılanan Stres Ölçeği' ve 'CarMen-Q Zihinsel İş Yükü Ölçeği' kullanılmıştır. Araştırma 15 Mayıs- 15 Aralık 2023 tarihleri arasında Türkiye'de görev yapan 495 akademisyen ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya katılan akademisyenler, Algılanan Stres Ölçeği'nden (ASÖ14) ortalama 27,37±7,92 puan, CarMen-Q Zihinsel İş Yükü Ölçeği'nden ortalama 3,67±0,61 puan almıştır. Akademisyenlerin; cinsiyeti, kurum niteliği, medeni hali, çocuk sahibi olma durumu, bilim alanı, ünvanı, idari görev varlığı, yeterli ve dengeli beslenme düşünme durumu, düzenli uyku uyuduğunu düşünme durumu, düzenli egzersiz yaptığını düşünme durumu ve günlük işler için destek alma durumlarına göre ASÖ14 puan ortalaması arasında anlamlı farklılık bulundu (p<0,05). Akademisyenlerin; cinsiyeti, medeni hali, çocuk sahibi olma durumları, bilim alanı, ünvanları, kronik hastalık durumları, idari görev durumları, yeterli ve dengeli beslenme durumları, düzenli uyku uyuduğunu düşünme durumu, düzenli egzersiz yaptığını düşünme durumu, günlük işler için destek alma durumlarına göre zihinsel iş yükleri arasında anlamlı farklılık bulundu (p<0,05). Algılanan Stres Ölçeği (ASÖ14) ve CarMen-Q Zihinsel İş Yükü Ölçeği arasında orta düzey pozitif yönlü ilişki saptandı (r=0,489).