Master Thesis / Master Tezleri
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14517/2606
Browse
Recent Submissions
Master Thesis Bir Aile Sağlığı Merkezine Başvuran Evli Kadınlarda Aile Planlaması Tutumu ile Gebelikten Kaçınma İsteği İlişkisi(2024) Şahin, Merve; Beydağ, Kerime DeryaBu araştırma, İstanbul ili Kartal ilçesine bağlı bir Aile Sağlığı Merkezi'ne başvuran evli kadınların aile planlaması tutumu ve gebelikten kaçınma isteklerini belirlemek ve her iki durumun birbiri üzerine etkisini incelemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Tanımlayıcı ve kesitsel tipteki araştırma, Ocak-Nisan 2023 tarihleri arasında, evli ve gebe kalmaya engel bir durumu olmayan 159 kadın ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma verileri, tanıtıcı soru formu, Aile Planlaması Tutum Ölçeği ve Gebelikten Kaçınma İsteği Ölçeği ile elde edilmiştir. Verilerin analizinde, sayı, yüzde, ortalama, standart sapma değerleri, pearson korelasyon katsayısı, t testi ve ANOVA testi kullanılmıştır. Araştırma kapsamındaki kadınların, yaş ortalaması 33,10±6,46 yaştır, %39'u 1-5 yıldır evli, %84,3'ü üniversite mezunu ve %70,4'ünün gelirinin giderine denktir. Kadınların %37,7'si şu anda etkin olmayan doğum kontrol yöntemi kullandığını, %65,4'ü aile planlaması ile ilgili sağlık profesyonellerinden danışmanlık almadığını ve %44'ü şu anda gebe kalmaktan korktuğunu ifade etmiştir. Araştırma kapsamına alınan kadınların Aile Planlaması Tutum Ölçeği toplam puan ortalaması 68,00±24,27 ve Gebelikten Kaçınma İsteği Ölçeği toplam puan ortalaması 2,23±0,90 olarak bulunmuştur. Aile Planlaması Tutum Ölçeği puanları ile Gebelikten Kaçınma İsteği Ölçeği puanları arasında negatif yönde zayıf ilişki saptanmıştır (r=-0,188). Kadınlardan geliri giderine denk olanların Aile Planlaması Yöntemlerine İlişkin Tutumlarının daha olumsuz olduğu saptanmıştır (p<0,05). Araştırma kapsamındaki kadınlardan 31-46 yaş grubunda olanların, ikinci gebeliği olanların, iki çocuğu olanların, istemeden gebe kalanların ve şu anda gebe kalmaktan korkanların Gebelikten Kaçınma İsteği Ölçeği toplam puanları yüksek bulunmuştur (p<0,05). Birinci basamakta çalışan hemşire ve ebeler doğurgan yaştaki kadınların aile planlaması tutumunu ve gebelikten kaçınma isteklerini değerlendirmeli, her iki duruma etki eden faktörlere yönelik danışmanlık vermeli ve tüm kadınların aile planlaması danışmanlığı almasını sağlamalıdır.Master Thesis Bağlama İcrasında Transpozenin Duyumsal ve Tavırsal Özellikleri: Misket Düzeni Örneği(2024) Karadaş, Emirhan; Özdemir, ErhanBu çalışma T.C. İstanbul Okan üniversitesi lisansüstü eğitim enstitüsü müzik ana sanat dalı yüksek lisans programı için hazırlanmıştır. Bu tezin amacı resmi müzik eğitim kurumlarında ve profesyonel şehir muhiti bağlama icracıları arasında fa diyez eksenli misket adı verilen düzenle icra edilen ezgilerin la kararlı olarak isimlendirilen bağlama düzeni ve si kararlı muhalif düzenine transpoze etmektir. Amaç bağlamada misket düzeni türküleri bağlama düzeni ve muhalif düzeninde yeniden yazıp melodi , tartım ve ezgisel örgünün değişikligini kontrol edip bunun sonucundaki verileri paylaşmaktır. Araştırma sonucunda nota yazımında repertükül isimli web sitesindeki notalardan yararlanilmıştır. TRT Halk Müziği Repertuvarındaki fa diyez kararlı olan toplam 47 türkünün notaları la karar ve si karara transpoze edilip bunların sonucundaki veriler paylaşılmıştır.Master Thesis Modüler Depolar ve Modüler Depolarda Tesis Yer Seçim Problemleri(2024) Efendioğlu, Safa; Kahriman, AliPatlatmalı kazı çalışmaları iş makineleri ile yapılan kazı çalışmalarına göre daha ekonomik ve hızlı olması ile günümüzde daha fazla tercih edilen bir yöntem olmaya devam etmektedir. Patlatma riskleri de barındırdığı için bu tür çalışmalarda güvenlik en üst seviyede olmak zorundadır. Yapılan çalışmalarda görev yapan birçok kişinin yaşadıkları ve çözüm bulunmasını talep ettikleri en önemli eksikliklerden bir tanesi; günlük kullanılacak patlayıcı miktarının yaşanan aksaklık veya teknik arıza nedeniyle ellerinde kalması sonucunda patlayıcıların imha edilmesiydi. Bu yöntem; projeler için büyük maliyetlerin boşa gitmesi anlamına gelmektedir. Gerekli inceleme ve mühendislik araştırmaları sonucunda tüketilemeyip elde kalan patlayıcı maddelerin imha edilmesi yerine geçici olarak depolanması ve ertesi iş gününde kullanılana kadar güvenli bir bölgede emniyet altına alınmasının önemi tespit edilmektedir. Bu araştırmada Modüler Depolama alanının nasıl olabileceği, kullanılacak modüler deponun kurulması gereken yer için Tesis Yer Seçim Probleminin çözümü sonucunda ne faydalar sağlayabileceği incelenmiştir.Master Thesis Gaziantep'teki Yabancı Uyruklu 3 Kadın Piyanistin Bölgedeki Müziğe Etkileri(2024) Polatdemir, Bahar; Madanoğlu, Naci; Çak, Şeyma ErsoyAsırlardır süre gelen geleneklerini ve korumaya çalıştıkları kültürlerini müzikle bağdaştıran Gaziantep halkı, günümüzde müzik alanında çalışmalar yapmaya devam etmektedir. Müzik ve müzik eğitimi, toplumun tamamını ilgilendiren konulardır. Bu çalışmanın amacı Gaziantep'teki kadın piyanistlerin bölgedeki müziğe etkilerini araştırmaktır. Çalışmada ayrıca müzik eğitimi ile ilgili süreçlerde Doğu'da eğitim alanında geri planda kalan kadınların katılımının öneminin ortaya koyulması amaçlanmaktadır. Araştırma kapsamında nitel araştırma yöntemlerinden yarı yapılandırılmış görüşme (yüz yüze görüşme) yönteminden yararlanılmış, literatür taraması yapılmıştır. Gaziantep ilinde 3 farklı kadın piyanistin katılımının sağlandığı araştırmalarda biyografi nitelikli görüşmeler yapılmıştır. Çalışmanın sonuçları Gaziantep ilindeki kadın piyanistlerin, bölgede müziğe olan ilginin artmasında olumlu etkiye sahip ve kadınların müziğe olan katılımlarında katkıları olduğunu göstermektedir.Master Thesis Askeri ve Ticari Patlayıcıların Savaş Ortamındaki Etkilerinin Değerlendirilmesi(2024) Çelik, Reşit Ahmet; Kahriman, AliBu çalışma, savaş ortamında askeri ve ticari patlayıcıların tahrip gücünün değerlendirilmesini amaçlamaktadır. Askeri patlayıcılar, yüksek tahrip gücü ve güvenilirlikleri ile bilinirken, ticari patlayıcılar genellikle endüstriyel uygulamalar için tasarlanmıştır. Çalışmada, patlayıcıların enerji çıkışı, infilak hızı, brisance (parçalayıcı etki) ve tahrip alanı gibi özellikleri analiz edilmiştir. Deneysel testler, bilgisayar simülasyonları ve tarihsel veriler kullanılarak, bu patlayıcıların savaş operasyonlarındaki etkinliği ve sivil halkın korunması için gerekli stratejiler incelenmiştir. Elde edilen bulgular, hem askeri operasyonların başarı şansını artırmada hem de sivil savunma önlemlerinin planlanmasında önemli ipuçları sunmaktadır. Çalışmanın sonuçları, patlayıcıların doğru seçimi ve kullanımının, savaşın gidişatını nasıl etkileyebileceğini ve sivil güvenliği sağlama konusunda ne tür önlemler alınması gerektiğini göstermektedir.Master Thesis Kovid-19'un Dijital Dönüşüme Etkisi Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin Sürdürülebilirliği Nijerya'daki İşletmeler(2024) Eyamba, Patrıck Ekpenyong; Ünal, Halit TarganÇalışma, Nijerya'nın güney-güney bölgesinde yer alan küçük ve orta ölçekli işletmelerin dijital dönüşümüne ve sürdürülebilirliğine Covid-19'un etkisini inceledi. Araştırma, anket tasarımını benimsemiş, tasarımın seçiminde Covid-19'un KOBİ'lerin sürdürülebilirliği üzerindeki etkisine yönelik insan davranışsal yaklaşımı temel alınmıştır. Çalışma, örneklem büyüklüğünü seçmek için basit rastgele örnekleme tekniklerini benimsemiştir. Hedef örneklem büyüklüğü Nijerya'nın Güney-Güney bölgesinde 400 KOBİ'dir. Anketler KOBİ'lerin işletme sahiplerine, müşterilerine, yöneticilerine, muhasebecilerine uygulanmıştır. Çalışma, yoğun tamamlamanın Nijerya'daki KOBİ'lerin sürdürülebilirliğini etkilemediğini buldu. Nijerya'daki KOBİ'lerin sürdürülebilirliği üzerinde entegre e-cüzdan etkisinin olduğu ortaya çıktı. Çalışma, sosyal medya kullanımının Nijerya'daki KOBİ'lerin sürdürülebilirliği üzerinde etkisi olduğunu ortaya çıkardı. Son olarak çalışma, işlem izlemenin Nijerya'daki KOBİ'lerin sürdürülebilirliği üzerindeki etkisini ortaya çıkardı. Çalışma, çalışmanın, Covid-19'un Nijerya'nın Güney Güney jeopolitik bölgesindeki KOBİ'lerin sürdürülebilirliği üzerinde hem olumsuz hem de olumlu etkisi olduğu sonucuna vardığı sonucuna varmıştır. Çalışma, hükümetin ve paydaşların, kredi taksitlerinde muafiyet ve vergi muafiyeti, ülkedeki KOBİ'leri hedefleyen acil durum fonu ayrılması ve vergilerin ertelenmesi veya vergiden muaf tutulması, daha düşük faiz oranı gibi çeşitli politikalar yoluyla iş aktörlerini gelişmeye teşvik edebileceğini öne sürdü. KOBİ'lerin COVID-19 salgını sırasında ve sonrasında ayakta kalmasını sağlamak için uygun politika yapıcılar tarafından da başlatılacaktır.Master Thesis İş Yaşam Dengesi ile Duygusal Yeme ve Akdeniz Yaşam Tarzı Arasındaki İlişkilerin Değerlendirilmesi: Pendik Belediyesi Örneği(2024) Seymen, Cansu; Günal, Ahmet MuratBu çalışma Pendik Belediyesi'nde masa başı çalışan yetişkin bireylerin iş yaşam dengelerinin duygusal yeme ve akdeniz yaşam tarzı uyumlarına yansımaları arasındaki ilişkilerini ve söz konusu değişkenlerin birbirleriyle ilişkilerini incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırma Nisan-Haziran 2024 tarihleri arasında İstanbul iline ait Pendik Belediyesi'nin masa başı çalışanlarından 217 birey üzerinde gerçekleştirilmiştir. Veri toplama formu olarak katılımcıların antropometrik ölçümlerini (boy uzunluğu, ağırlık vb) ve sosyodemografik özelliklerini (yaş, eğitim durumu, gelir seviyesi) öğrenmeye yönelik sorulardan oluşan 'Kişisel Bilgiler', 'Duygusal Yeme Ölçeği', 'Yeni İş Yaşam Dengesi' ve 'Akdeniz Yaşam Tarzı Ölçeği' kullanılmıştır. Çalışmaya yaş ortalaması 36,45±8,82 olan 217 katılımcı (120 kadın, 55,3%; 97 erkek, 44,7%) dahil edilmiştir. Verilerin analizinde SPSS 25.0 ve R 4.4.0 programı kullanılmıştır. Katılımcıların duygusal yeme ölçeği genel puanından aldıkları puan ortalama 10,10±5,96; iş yaşam dengesi ölçeği genel puanından aldıkları puan ortalama 3,35±0,69; Akdeniz yaşam tarzı ölçeği genel puanından aldıkları puan ortalama 12,29±3,36 olarak belirlenmiştir. Cinsiyete göre duygusal yeme ve Blok 3 ölçeklerinde anlamlı farklılıklar saptanmıştır. Kadınların duygusal yeme puanları erkeklere göre daha yüksektir. Blok 3 ölçeğinde ise erkeklerin puanları kadınlara göre daha yüksektir. Diğer ölçeklerde cinsiyete göre anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (Tablo 4.3). İş yaşam dengesi Akdeniz yaşam tarzı üzerinde pozitif bir etki yaparken (β = 0.685, p = 0.046), duygusal yeme ise negatif bir etki (β = -0.104, p = 0.009) yaratmaktadır. Duygusal yeme ise tek başına Akdeniz yaşam tarzını azaltan anlamlı bir etki yaratmaktadır (Std.β: -0,180;p<0,009). Dolaylı olarak ise iş yaşam dengesi duygusal yeme aracılığıyla Akdeniz yaşam tarzını arttıran bir etki yaratmakta ve böylece toplam etki iş yaşam dengesinin tek başına Akdeniz yaşam tarzının arttırdığından daha fazla artmaktadır. Çalışmanın sonucunda iş yaşam dengesinin sağlanması, Akdeniz yaşam tarzının benimsenmesini tek başına sağlamaktan daha etkili olduğu görülmektedir. Bu nedenle çalışan bireylerin iş yaşam dengeleri multidisipliner bir yaklaşımla korunmalı ve hayatlarına Akdeniz yaşam tarzını entegre etmeleri teşvik edilmelidir.Master Thesis Endüstriyel Patlayıcıların Askeri Alanda Kullanımı ve Endüstriyel Patlayıcılarla Mağara Tahribi(2024) Haklı, Mustafa; Kahriman, AliAskeri alanda kullanılan patlayıcılar ile günümüz endüstrisinde kullanılan endüstriyel patlayıcılar farklılıklar göstermektedir. Askeri alanda kullanılan patlayıcıların amacı, muharebe sahasında istihkam desteği sağlayarak dost birliklerin hareket kabiliyetini arttırmak, düşman hareket kabiliyetini engellemektir. Patlayıcılar askeri hedeflere ulaşmak maksadıyla alanlar, yapılar/altyapılar, askeri tesisler , engeller , mayın tarlaları ve askeri malzemelerin tahrip yöntemleri ile kullanılmaz hale getirilmesi veya ortadan kaldırılmasını sağlar. Terörle mücadelede de önemli bir yere sahip olmakla birlikte, Savunma Sanayisinde ise mühimmat yapımında çok büyük önem arz etmektedir. Endüstriyel patlayıcılar, askeri patlayıcılara göre nispi etkinlik faktörü (detonasyon hızı) düşük patlayıcılardır. Maden sektöründe; maden kazılarında. İnşaat sektöründe; yol yapımı, tünel yapımı, baraj ve bina yapılarının yapımı/yıkımı, metro ve yeraltı yapılarının inşasında kullanılmaktadır. Endüstriyel patlayıcıların nispi etkinlik faktörü (detonasyon hızı) düşük olsa da askeri amaçlar için kullanılabilirliğini inceleyeceğiz.Master Thesis Scaps-1d Algoritması Kullanılarak Etl ve Htl Katmanlarının Perovskit Güneş Hücrelerinin Performansına Etkisi(2024) Qawamı, Abdullah Muslım; Altürk, ElifKüresel bilim topluluğu, kısa bir zaman dilimi içinde perovskit güneş pillerinin fotovoltaik dönüşüm verimliliğini artırma konusunda önemli ilerleme kaydetti. Bu verimlilik %3,8'den %25,7'ye önemli ölçüde arttı. Ancak 'Perovskit güneş pilleri' hala kararlılık ve ölçeklenebilirlik konusunda sorunlar yaşıyor, bu da bu gelişmelere rağmen onları kristalin silikon güneş pillerine göre ticari olarak daha az uygulanabilir kılıyor. Literatürde belgelenen yüksek verimliliğe sahip 'perovskit güneş pillerinin' çoğunluğu, genellikle 0,01 cm2 gibi çok küçük alanlarda test edilmiştir ve alan büyüdükçe hücrelerin verimliliği düşme eğilimi göstermektedir. Kristalin silikon teknolojisiyle elde edilen stabiliteyle karşılaştırıldığında perovskit güneş pilleri için bildirilen maksimum stabilite şu anda 10.000 saattir. Mevcut çalışma perovskit güneş pillerini simüle etmeyi ve delik taşıma katmanını ve elektron taşıma katmanını optimize etmeyi amaçlamaktadır. Bu çalışmayı yapmak için SCAPS_1D simülasyon yazılımı kullanılmıştır. Bu çalışmada SCAPs_1D ile farklı Elektron taşıma katmanları ve delik taşıma katmanları detaylandırılmıştır. TiO2 iyi bir elektron taşıma katmanı olarak bulunurken, CuO2 ise optimum delik taşıma katmanı olarak bulunmuştur. Simülasyon AM1.5G güneş spektrumu ile gerçekleştirilir. Cihaz, %28,31'lik olağanüstü bir fotovoltaik dönüşüm verimliliğine, 1,09 V'luk bir açık devre voltajına (Voc), 30,14 mA/cm2'lik bir akım yoğunluğuna ve %85,93'lük bir doldurma faktörüne ulaşır. Bu nedenle, kurşunsuz perovskit Güneş Pilleri geleceğin güneş pilleri için çevre dostu perovskit güneş pilleri için oldukça ümit vericidir. Optimum emici tabaka kalınlığını bulmak bu araştırmanın amacıdırMaster Thesis 2000 Yılı Sonrası Türk Sinemasında Annelik Temsilleri ve Rolleri Üzerine Nitel Bir Çalışma(2024) Özcan, Okan; Soygür, Arif HaldunBu araştırmanın amacı, 2000 yılı sonrası Türk sinemasında annelik kavramı ve kimliği üzerine oluşturulan annelik temsillerinin ve rollerinin belirlenmesidir. Aynı zamanda, annelik kavramının sosyoekonomik durum, cinsiyet, gelenek, toplumsal ve psikolojik roller karşısındaki gelişim ve değişimlerine ışık tutmayı amaçlamaktadır. Bu açıdan, Türkiye'de annelik kavramına ve ruhsal dinamiklerine katkı sağlayacak yeni bir çalışma olmayı hedeflemektedir. Araştırmanın amacına uygun olarak Türkiye sinemasından dört film izlenip tartışıldığı odak grup toplantıları düzenlenmiştir. Çalışma için seçilen filmler 'Ana Yurdu', 'Pandora'nın Kutusu', 'Ahlat Ağacı' ve 'Annemin Şarkısı''dır. Çalışmanın amacına uygun olarak anne karakterlerinin ilişki dinamiklerinde ön planda olduğu ve yapım yılı olarak da 2000 yılı sonrası olan filmler seçilmiştir. Çalışmaya dördü kadın, dördü erkek olmak üzere toplam sekiz katılımcı tamamen gönüllük esasına dayalı olarak katılmıştır. Katılımcıların tamamı psikoloji bölümü mezunu psikologlardan oluşmaktadır. Katılımcıların yaşları 27 ve 48 aralığında değişkenlik göstermektedir. Odak grup toplantılarının her biri yaklaşık bir buçuk saat sürmüştür. Temellendirilmiş veri analizi ve kodlama yapılmıştır. Dolayısıyla yapılan tez çalışmasında nitel analiz yöntemlerinden birisi olan ortak tema belirleme yöntemi kullanılmıştır. Sonuçlar toplumsal cinsiyet rolleri ve bireyselleşme süreçleriyle mücadele eden ebeveyn tutumları farklı anneleri işaret etmektedir. Sonuçlar çerçevesinde çalışmanın kısıtlamaları ve klinik öneriler tartışılmıştır. Gelecek çalışmalara dair öneriler yapılmıştır.Master Thesis Paketli Hazır Yemek Hizmeti Alan Emziren Annelerin Yemek Hizmet Memnuniyetlerinin ve Sağlıklı Beslenme Tutumlarının Değerlendirilmesi(2024) Demiran, Dilara; Baş, Dilşat; Yılmaz, Hande ÖngünBu araştırmada, emziklilik dönemine uygun besin içeriğine sahip olan ve zaman yönetimini kolaylaştıran paketli hazır yemek hizmet sistemini kullanan emziren annelerin, aldıkları yemek hizmetine yönelik memnuniyetleri, alınan hizmetin sağlıklı beslenme tutumları ve yaşam kalitesi üzerine etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma, Şubat – Haziran 2024 tarihleri arasında İstanbul ili Sancaktepe ilçesinde paketli hazır yemek hizmeti (PHYH) sunan bir kuruluştan en az 1 haftalık emziren anne paketi kullanan 174 katılımcı ile kesitsel olarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak dört bölümden oluşan anket formu kullanılmıştır. Anket formunun ilk bölümünde katılımcıların sosyo–demografik özellikleri, antropometrik ölçümleri ve paketli hazır yemek kullanımıyla ilgili sorular bulunmaktadır. İkinci bölümde İş Yerinde Yemek Hizmeti Kalitesi Ölçeği (QUMPOS), üçüncü bölümde Sağlıklı Beslenmeye İlişkin Tutum Ölçeği (SBİTÖ) ve dördüncü bölümde SF-12 Yaşam Kalitesi Ölçeği (SF-12) yer almaktadır. Araştıma emziklilik döneminde olan ve PHYH alan gönüllü katılımcılar ile yürütülmüştür. Anketler, paket kullanımı öncesi ve sonrası tekrarlanmış, QUMPOS ise yalnızca paket kullanımı sonrasında uygulanmıştır. Araştırmaya katılan bireylerin yaş ortalaması 33,93±4,73 yıldır. PHYH kullanımından önce SF-12 fiziksel bileşen özet puanı 55,45±17,97 iken, kullanım sonrası bu puan 78,62±16,41 olarak bulunmuş, fiziksel sağlıkta anlamlı bir iyileşme saptanmıştır (p<0,001). SBİTÖ toplam puanı ise kullanım öncesi 62,82±11,77 iken, kullanım sonrası 80,32±9,93'e yükselmiş ve sağlıklı beslenme tutumlarında pozitif yönlü istatiksel olarak anlamlı gelişme kaydedilmiştir (p<0,001). Katılımcıların QUMPOS algılama düzeyi değerlendirilmesine göre SF-12 Yaşam Kalitesi Ölçeği'nin alt boyutları incelendiğinde mental bileşen özet (r=0,204; p=0,007) ve Sağlıklı Beslenmeye İlişkin Tutum Ölçeği toplam puanı (r=0,446; p<0,001) arasında istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif yönlü bir ilişki olduğu saptanmıştır. PHYH kullanım sonrası QUMPOS puan ortalamaları 49,03±6,79 olarak bulunmuştur. Paketli hazır yemek hizmet kullanımı, emziren annelerin yeterli beslenmesinin sağlanmasında önemli bir seçenek olabilir. Emziren annelere yönelik bu tür sosyal destek programlarının oluşturulması anne-bebek sağlığını geliştirme yönünde fayda yaratabilir. Bu alanda yapılacak yeni çalışmalara ihtiyaç vardır.Master Thesis Türkiye'deki Pornografik İçerik Üreten Kadınların Erken Dönem Ebeveyn Algılarının, Çocukluk Çağı Ruhsal Travmalarının ve İntihar Davranışının İncelenmesi(2024) Önge, Ahmet Eren; Şahin, DoğanBu araştırmanın amacı günümüzde ortaya çıkan ve giderek popülerleşen bireysel pornografik içerik üretim platformlarında içerik üreten bireylerin çocukluk dönemlerinde ne gibi farklı erken dönem yaşantıları olduğunun araştırılması amaçlanmıştır. Araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden nedensel karşılaştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu Onlyfans isimli kimlik ibraz edilerek üye olunabilen internet sitesinde pornografik içerik üreten 100 kadın katılımcıdan oluşmaktadır. Karşılaştırma yapılan kontrol grubu ise tamamı rassal seçilen ve çalışma grubu ile gelir düzeyi ve yaş dağılımı açısından denklik oluşturan 100 kadın katılımcıdan oluşmaktadır. Araştırmada veri toplamak amacıyla 'Sosyodemografik Bilgi Formu, Young Ebeveynlik Ölçeği Anne Formu, Young Ebeveynlik Ölçeği Baba Formu, Çocukluk Çağı Ruhsal Travmalar Ölçeği, İntihar Davranış Ölçeği kullanılmıştır. Veriler Google Forms aracılığı ile çevrim içi olarak toplanmıştır. Verilerin analiz sürecinde betimsel istatistikler, bağımsız örneklem t-testi; normallik dağılımı dışında kalan puanlar için ise non-parametrik bir test olan Mann Whitney U testi kullanılmıştır. Araştırma bulguları sonucunda iki grup arasında algılanan olumsuz anne ve baba ebeveynlik algıları, çocukluk çağı rusal travma puanları ve intihar davranış puanları arasında anlamlı farklara ulaşılmıştır.Master Thesis Müzik Eğitiminin Çocuklarda Dijital Oyun Bağımlılığı ve Özgüven Düzeylerine Etkisi: Enstrüman Eğitimi Alan ve Almayan Çocuklar Üzerine Karşılaştırmalı Bir Araştırma(2024) Güven, Devrim; Somakcı, PınarAraştırmanın amacı, 7-16 yaş arası müzik eğitimi alan ve almayan bireylerin dijital oyun bağımlılığı ve özgüven düzeylerinin karşılaştırılmasıdır. Araştırma, nicel araştırma yöntemine dayalı betimleyici bir çalışma olup müzik eğitimi alan (Grup 1, n=60 kişi) ve almayan (Grup 2, n=43 kişi) her iki grup için dijital oyun bağımlılığı ve özgüven değişkenleri ilişkisel tarama yöntemi karşılaştırılmıştır. Çalışma grubunda öncelikle 103 katılımcıya iki kategoriden oluşan anket formu uygulandı. Katılımcılara ilk kategoride yer alan sosyo-demografik bilgiler soruldu. Daha sonra Dijital Oyun Bağımlılık (DOB) ölçeği ve Genel Öz yeterlilik Ölçeği (GÖYÖ): ölçeklerine ait sorular uygulandı. Araştırmamızın istatiksel analizi SPSS 25 (Statistical Package for Social Sciences) programı kullanılarak yapıldı. Niceliksel veriler karşılaştırılırken Mann-Whitney U testi, Kruskal Wallis H testi ve Ki-kare testi kullanıldı. Sonuçlar %95'lik güven aralığında ve anlamlılık p<0.05düzeyinde değerlendirildi. Genel Öz yeterlilik GÖYÖ skoru gruplar arasında anlamlı bir farklılık gözlendi. Grup 1 (69,98), Grup 2 (26,92) 'ye kıyasla belirgin şekilde daha yüksek bir puan sergiledi. Bununla birlikte Dijital Oyun Bağımlılık (DOB) düzeyleri bakımından Grup 2 (56,66), Grup 1'den (48,66) daha yüksek olduğu tespit edildi. Grup 1 kategorisinde hem Genel Öz yeterlilik GÖYÖ skoru hem de Dijital Oyun Bağımlılık (DOB) düzeyleri cinsiyete göre herhangi bir farklılık gözlenmedi. Grup 2 kategorisinde cinsiyet farklılığına göre Genel Öz yeterlilik GÖYÖ skorunun farklılaştığı, erkek katılımcıların öz yeterlilik düzeylerinin (27,55) kadın katılımcılara oranla (17,17) daha yüksek olduğu anlaşıldı (p=0,007). Grup 1ve Grup 2 kategorisinde hem Genel Öz yeterlilik GÖYÖ skoru hem de Dijital Oyun Bağımlılık (DOB) düzeyleri eğitim düzeylerine göre herhangi bir farklılık gözlenmedi. Sonuç olarak, bu çalışmalardan elde edilen kolektif kanıtlar, müzik eğitimi uygulamalarının gerçekten de özgüven ve öz yeterlik düzeylerini artırmaya katkıda bulunabileceği ve potansiyel olarak değerli bir psikolojik müdahale olarak hizmet edebileceği fikrini desteklemektedir. Bu sonuçlar, enstrüman eğitimi uygulamalarının psikolojik iyi oluş üzerindeki potansiyel faydalarını daha iyi anlamak ve kullanmak için daha fazla disiplinler arası araştırmaya duyulan ihtiyacın altını çizmektedir.Master Thesis Hemşirelerde Örgütsel Bağlılık ve Örgütsel Körlük Düzeyleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi(2024) Berkay, Seda Bakkaloğlu; Mat, Seda Tuğba BaykaraBu araştırma hemşireler arasında görülen örgütsel bağlılık ve örgütsel körlük arasındaki ilişkinin incelenmesi amacı ile yapılmıştır. Araştırmanın evrenini, Kocaeli/ İzmit ilinde özel bir hastanede görev yapan 280 hemşire oluşturmuştur. Araştırmanın örneklemi, evreni bilinen örneklem hesabı kullanılarak %95 güven aralığı ve %5 hata payı ile araştırmayı kabul eden 162 hemşiredir. Veri toplama süreci yüz yüze gerçekleştirilmiş ve 269 hemşireden geçerli veri toplanmıştır. Araştırmada Tanıtıcı Bilgi Formu, Örgütsel Bağlılık Ölçeği ve Örgütsel Körlük Ölçeği kullanılmıştır. Veri analizinde SPSS analiz programından faydalanılmıştır. Araştırma bulgularına göre, katılımcıların %54,3'ü 26-35 yaş aralığında, %83,6'sı kadın, %51,3'ü evli, %66,5'i lisans mezunu olup, %40,5'i 1-5 yıldır çalışmaktadır. Katılımcıların %75,8'i gece-gündüz vardiyalı çalışırken, %42,4'ü cerrahi/dahiliye kliniğinde görev yapmaktadır ve %73,6'sı mesleğini isteyerek seçmiştir. Örgütsel bağlılık ölçeği genel puan ortalaması 3,59±0,95; duygusal bağlılık alt boyutu 3,59±1,34; devam bağlılığı alt boyutu 3,67±1,02; normatif bağlılık alt boyutu ise 3,51±1,15 olarak bulunmuştur. Örgütsel körlük ölçeği genel puan ortalaması ise 58,23±12,51'dir. Hemşirelerin örgütsel bağlılık ölçeği duygusal bağlılık alt boyutu puanları ve örgütsel körlük ölçeği puanlarına göre, orta düzeyde negatif bir ilişki olduğu görülmüştür (r=-0,376, p<0,05). Araştırma sonuçları gösteriyor ki; örgütsel körlük ölçeği puanlarının, örgütsel bağlılık ölçeği genel puanlarındaki toplam varyansın %0,71'ini açıklamaktadır. Regresyon analizi sonucuna göre, örgütsel bağlılık ölçeği puanlarının belirlenmesine ilişkin regresyon eşitliği; örgütsel bağlılık ölçeği 4,77+ - 0,02 örgütsel körlük ölçeği şeklindedir. Yani hemşirelerin örgütsel bağlılık puanları 1 birim arttığında örgütsel körlük puanları ise -0,02 birim azalmaktadır. Bu çalışma için katılım sağlayan hemşirelerin, orta düzeyde örgütsel bağlılık yaşadığı ve orta düzeyde örgütsel körlüğe sahip olduğu sonucuna varılmıştır. Yönetici hemşirelerin, örgüte ait bağlılıkları artıracak stratejik planlar geliştirmesi ve örgütsel körlüğün hemşireler üzerinde oluşturduğu etkilerin farklı kurumlarda da araştırılması önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Hastane, Hemşire, Örgütsel bağlılık, Örgütsel körlük, Örgütsel miyopi, Örgütsel PsikolojİMaster Thesis Parçacık Sürü Optimizasyonu Kullanılarak Otomatik Araçlar için Kavşak Yönetiminin Optimize Edilmesi(2024) Eltahır, Elbara Omer Eltayeb; Kıvanç, Ömer CihanSonuç olarak, PSO tabanlı çerçeve aracılığıyla elde edilen optimize edilmiş yörüngeler güvenlik, seyahat süresi minimizasyonu ve enerji verimliliği arasında uyumlu bir dengeyi temsil etmektedir. Bu denge, önceden tanımlanmış kısıtlamalar ve güvenlik marjları dikkate alınarak titizlikle sağlanmış ve çerçevenin karmaşık çözüm uzaylarında gezinmesini ve optimum çözümlere etkili bir şekilde yakınsamasını sağlamıştır. Sonuç olarak, araçların hız profilleri ve seyahat mesafesi profilleri bu dengeyi belirgin bir şekilde yansıtmış ve çoklu optimizasyon hedeflerinin başarılı bir şekilde entegre edildiğini göstermiştir. Optimize edilmiş yörüngeler yalnızca kavşaktan güvenli geçişi sağlamakla kalmamış, aynı zamanda seyahat süresini ve enerji tüketimini de en aza indirerek genel trafik akışı verimliliğini ve sürdürülebilirliğini artırmıştır. Nesil sayısı, popülasyon boyutu, atalet ağırlığı, sönümleme oranı, kişisel öğrenme katsayısı ve küresel öğrenme katsayısı dahil olmak üzere Parçacık Sürü Optimizasyonu (PSO) algoritması parametrelerinin dikkatli bir şekilde ayarlanması, keşif-kullanma dengesinin yönlendirilmesinde ve erken yakınsama veya durgunluk olmadan sağlam optimizasyon sonuçlarının sağlanmasında önemli bir rol oynamıştır. Hız profilleri, güvenli hızları korurken seyahat süresini en aza indirmek için yörüngelerini optimize ederek kavşağa yaklaşırken ve geçerken araçların dinamiklerini göstermiştir. Benzer şekilde, seyahat mesafesi profilleri, her bir aracın zaman içinde kat ettiği mesafeye ilişkin nicel bilgiler sağlayarak kavşak alanı içindeki hareketleri hakkında kapsamlı bir anlayış sunar. Optimizasyon süreci boyunca maliyet değerinin izlenmesi, PSO algoritması araçların hareketlerini yinelemeli olarak geliştirirken yörüngelerin ve çarpışmadan kaçınmanın başarılı bir şekilde iyileştirildiğini göstermiştir. Çarpışmadan kaçınma, seyahat süresini en aza indirme ve yakıt tüketimini azaltma ile ilgili bileşenleri entegre eden maliyet fonksiyonu, optimizasyon sürecini istenen hedeflere ulaşma yönünde etkili bir şekilde yönlendirmiştir. Özetle, PSO tabanlı çerçeve kavşak optimizasyonu için umut verici bir yaklaşım sunmakta, birbiriyle yarışan hedefleri dengelemek ve genel trafik yönetimi ile sürdürülebilirliği iyileştirmek için sistematik ve verimli bir yöntem sağlamaktadır. Dikkatli parametre ayarlama ve yinelemeli iyileştirme yoluyla, çerçeve karmaşık çözüm uzaylarında etkili bir şekilde gezinebilir ve kavşak performansını ve güvenliğini artırmak için araç yörüngelerini optimize edebilir.Master Thesis Çocukluk Çağı Ruhsal Travmalarının, Algılanan Ebeveyn Tutumlarının ve Savunma Mekanizmalarının Doğum Yapmamış Kadınların Çocuk Sahibi Olma İsteğini Yordama Gücü(2024) Düz, Ceyda; Sapancı, AhmetBu çalışma, çocukluk çağı ruhsal travmaları ile henüz doğum yapmamış kadınların çocuk sahibi olma isteği arasındaki ilişkiyi ve bu isteğin çocukluk çağı ruhsal travmaları, algılanan ebeveyn tutumları ve savunma mekanizmaları tarafından nasıl yordandığını incelemeyi amaçlamıştır. Bu araştırmanın katılımcıları uygun örnekleme yöntemi ile seçilen ve yaşları 25-34 arasında değişen toplam 447 kadından oluşmaktadır. Katılımcıların yaş ortalaması 27,93, standart sapması ise 2,5'tir. Veriler online ortamdan toplanmış ve kolayda örneklem yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Sosyo Demografik Bilgi Formu, Doğurganlık ve Çocuk Doğurmaya Yönelik Tutum Ölçeği, Kısaltılmış Algılanan Ebeveyn Tutum Ölçeği-Çocuk Formu, Çocukluk Çağı Travmaları Ölçeği ve Savunma Biçimleri Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma kapsamında toplanan veriler SPSS 27.0 paket programı aracılığı ile analiz edilmiştir. Öncelikle araştırma veri setinde uç değer olup olmadığı kontrol edilmiştir. Ardından her bir değişken için normallik dağılımı, çarpıklık ve basıklık değerleri kontrol edilmiştir. Araştırma verilerinin normal dağıldığı tespit edildikten sonra parametrik testler kullanılmıştır. Araştırma değişkenlerinin iki düzeyli kategorik değişkenlere göre anlamlı şekilde farklılaşıp farklılaşmadığını incelemek için bağımsız gruplar t-testi, en az üç düzeyli kategorik değişkenlere göre farklılaşıp farklılaşmadığını test etmek için tek yönlü ANOVA, araştırma değişkenleri arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığını incelemek için Pearson korelasyon analizi ve çocukluk çağı ruhsal travmaları, algılanan ebeveyn tutumları ve savunma mekanizmalarının doğum yapmamış kadınların çocuk sahibi olma isteğini yordama gücünü anlamlı şekilde yordayıp yordamadığını incelemek için hiyerarşik çoklu doğrusal regresyon analizi kullanılmıştır. Tek yönlü ANOVA analizisonrasında çoklu karşılaştırma testi olarak Scheffe kullanılmıştır. Araştırmada anlamlılık değeri p<.05 olarak esas alınmıştır. Mevcut tez, çocukluk çağı ruhsal travmalarının, algılanan ebeveyn tutumlarının ve savunma mekanizmalarının, doğum yapmamış kadınların çocuk sahibi olma isteği üzerindeki etkilerini incelemiştir. Çocukluk dönemi travmalarının, özellikle duygusal istismarların, kadınların çocuk sahibi olma istekleri üzerinde belirgin etkileri olduğu bulunmuştur. Ebeveynlerin reddedici tutumlarının da çocuk sahibi olma isteğini azalttığı saptanmıştır. Savunma mekanizmaları, travmalara verilen tepkiler olarak gelişmekte ve çocuk sahibi olma isteklerini etkileyebilmektedir. Bu bulgular, çocukluk travmalarının uzun vadeli etkilere sahip olduğunu ve ebeveyn tutumlarının gelecekteki ebeveynlik kararları üzerinde rolü bulunduğunu göstermektedir. Çalışma sonuçları, çocukluk travmalarının etkilerini azaltmak ve sağlıklı ebeveyn-çocuk ilişkileri geliştirmek için psikolojik destek ve eğitim programlarının önemini vurgulamaktadır. Ayrıca, yüz yüze veri toplama yöntemlerinin daha kapsamlı sonuçlar sağlayabileceği ve farklı yaş gruplarındaki kadınlarla yapılan çalışmaların geniş bir perspektif sunabileceği belirtilmiştir. Tez, kadınlık kimliği ve çocuk sahibi olma isteği arasındaki karmaşık ilişkilere de ışık tutmakta ve bu engellerin aşılması için toplumsal farkındalık ve psikolojik desteğin önemini ortaya koymaktadır.Master Thesis Osmaniye İlinde Devlet ve Kolej Anaokulunda Eğitim Gören Çocukların Okul Öğünlerinin, Besin Güvencelerinin ve Beslenme Süreci Anne Tutumlarının Karşılaştırılması(2024) Uluğ, Semiha Hüda; Günal, Ahmet MuratBu araştırma devlet ve kolej anaokulunda eğitim gören çocukların okullarda servis edilen öğünlerden aldıkları enerji, mikro ve makro besin öğesi farklılıklarının incelenmesi, hanehalkı besin güvence durumları ile beslenme süreci anne tutumları arasındaki farkların ortaya konulması, hanehalkı besine ulaşılabilirliğinin bir günlük besin tüketim kaydından elde edilen besin öğesi alım miktarları ile ilişkisinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmaya Osmaniye ilinde bulunan Makbule Hanım Anaokulu, Bahçeşehir Koleji Anaokulu ve Mini Gündüz Bakımevi öğrencileri basit rastgele örneklem yöntemiyle seçilerek 167 kişi (84 kız, 83 erkek) olarak dahil edilmiştir. Araştırmada çocukların demografik özellikleri belirlemeye yönelik sorular, gelişimlerini saptayabilmeye yönelik antropometrik ölçümler, hanehalkı besin güvencesini ölçebilmeye yönelik sorular, annelerin çocuklarının besleme süreci ile ilişkili duygu, düşünce ve yaklaşımlarını değerlendirmeye yönelik sorular sorulmuş ve besin öğesi alımlarını saptayabilmek için bir günlük besin tüketim kaydı alınmıştır. Annelerin besleme süreci ile ilişkili duygu, düşünce ve yaklaşımlarını saptamak amacıyla Beslenme Süreci Anne Tutumları Ölçeği ve besin güvencesini değerlendirebilmek için Hanehalkı Besine Ulaşılabilirlik Ölçeği-Kısa Formu (HHFSSM-SF) kullanılmıştır. Devlet ve özel okullarda eğitim gören çocukların besin güvencesi durumları karşılaştırıldığında, anlamlı bir fark olduğu saptanmıştır (p<0,001). Devlet okulunda eğitim gören öğrencilerin %47,31'i asgari ücret (17,002,12 TL) altında bir aile gelirine sahipken, özel okulda eğitim görenlerde bu oranın %0 olduğu saptanmıştır. Bu sonuç, iki grup arasında gelir seviyesi açısından anlamlı bir farklılık olduğunu ortaya koymaktadır (p<0,001). Devlet okullarında ailelerin %21,56'sı gıdaya ayrılan miktarı yetersiz bulurken, özel okul ailelerinde bu oran %0 olduğu görülmüş ve bu fark istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0,001). Beslenme süreci anne tutumları ölçeğinin alt boyutları arasında yer alan yetersiz/dengesiz beslenmeye ilişkin tutumlar devlet ve özel okullara göre kıyaslandığında, özel okulda daha yüksek puan alımı gözlenmiş ve bu farkın anlamlı olduğu saptanmıştır (p=0,037). Besin güvencesi düzeyi farklı gruplar arasında negatif besleme stratejileri puanları açısından anlamlı bir fark bulunmuştur (p=0,048). Çok düşük besin güvencesine sahip olan grubun sınırda besin güvencesine sahip olan gruba kıyasla daha yüksek negatif besleme stratejileri kullandığı gözlemlenmiştir (a>c). Devlet ve özel okul öğrencileri arasında enerji alım miktarları anlamlı farklılık göstermiştir (p<0,001). Özel okul öğrencilerinin enerji alımı devlet okulundaki öğrencilere göre daha yüksek bulunmuştur. Makro besin öğesi alımlarından ise, protein (p<0,001), yağ (p<0,001), kolesterol (p<0,001), doymuş yağ asidi (p<0,001), tekli doymamış yağ asidi (p<0,001), kısa zincirli yağ asidi (p=0,020), orta zincirli yağ asidi (p<0,001), uzun zincirli yağ asidi (p<0,001), omega 3 (p=0,017) ve omega 6 (p=0,240) alımları anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. Mikro besin öğesi alımlarında ise, B12 vitamini (p<0,001), A vitamini (p<0,001), C vitamini (p=0,014), D vitamini (p=0,002), E vitamini (p<0,001), K vitamini (p=0,031), B1 vitamini (p=0,037), B2 vitamini (p<0,001), B6 vitamini (p<0,001), potasyum (p<0,001), kalsiyum (p<0,001), magnezyum (p<0,001), fosfor (p<0,001), demir (p<0,001), ve çinko (p<0,001), alımları devlet okulu öğrencilerine kıyasla anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. Sonuç olarak, devlet ve kolej okulunda eğitim gören çocuklar arasında ekonomik açıdan oldukça önemli bir fark olduğu, sağlıklı besine ulaşımda zorluklar yaşadığı görülmektedir. Okul öncesi dönem beslenmesinin çocukların sağlıklı bir birey olmalarında kritik bir dönem olduğu, ekonomik koşullar, annelerin eğitim ve bilgi düzeyleri ve besin güvencesi gibi faktörlerin besin öğesi alımlarına, öğün düzenlerine ve çocukların büyüme gelişmelerine neredeyse tüm hayatlarına büyük bir etkisi olduğu sonucuna varılmıştır.Master Thesis Teknolojinin Gelişmesi ile Y Kuşağının Yabancılaşması ve Sosyal Kimlik Oluşumu(2024) Çakır, Ege; Çayla, İlkerTarih süresince kuşaklar arasında farklılıklar oluşmuştur. 20.yüzyılda hızlı sosyal değişiklikler, kuşaklar arasındaki bu farkı daha da netleştirmiştir. Eski değer yargılarının ve hayata bakış açısının değişmesini mecburi hale getirmiştir. Önceki kuşaklar değişikliklere uyum sağlamada sorun yaşarken, geleneklerine ve adetlerine sımsıkı bağlı kalabilmişlerdir. Yeni kuşaklarsa eski kuşaklara göre yeniliklere uyum sağlamada ve gelişmeleri özümseme hususunda daha entegre bir tutum göstermektedir. Bu çalışmada başta Y Kuşağı olmak üzere diğer kuşakları sosyal kimlikleri ve teknolojiye bakış açıları ile teknolojiyi kullanım durumlarının incelenmesi amaçlanmıştır.Master Thesis Şirket Birleşmelerinin Vuk, Bobi Frs ve Tfrs Yönünden Karşılaştırmalı İncelenmesi ve Enerji Sektöründe Bir Uygulama(2024) İskit, Handan; Mert, HüseyinTicarette sınırların gelişen dünya düzeniyle aşılmış olması ile giderek artan rekabet ortamı, dünya genelinde yükselen enflasyonist ortam ve özellikle Türkiye'nin içinde bulunduğu enflasyon ortamında yükselen maliyetler şirketlerin karlılıklarını koruyabilmesi, gelişen dünya düzeninde pazardan daha fazla pay alabilmek ve rekabet güçlerini arttırabilmek amacıyla yeni arayışlara girmektedir. Birleşme yolu ile şirketlerin; karlarını maximize ederek, maliyetlerini minimize edebilmesi, pazardan aldıkları payında optimize olması ile daha güçlü varlıklar haline gelmesi şirketlerin karar verici organları açısından çok daha tercih edilen bir yöntem olarak ortaya çıkmaktadır. Şirket birleşmelerinde en önemli konu varlığını satmaya istekli bir yatırımcının ve pazara yakın bir hazır yatırımın tespit edilmesi aşamasıdır. Şirketler için; bünyeye dahil edilebilir bir yatırım ve istekli bir satıcı bulunduğunda 2. aşama olarak satınalma tutarının ve risklerin net bir şekilde ortaya konulabilmesidir. Bu aşamada; VUK' a göre hazırlanmış tabloların devletin vergi gelirinin tespitine yardımcı olması sebebiyle, IFRS ya da TFRS' ye göre hazırlanmış finansal tabloların içeriği yatırımcıya sağladığı detaylı ve gerçeğe uygun değer bilgisi ile yol gösterici olmaktadır. Hazırlanan tez çalışmasının amacı şirket birleşmelerinde Vergi usul kanununa göre hazırlanmış mali tablolar ile global de ve ülkemiz de kabul görmüş uluslararası finansal raporlama standartlarına göre hazırlanmış mali tablolara göre yapılan değerlemelerdeki farkı ortaya koymaktır. Hazırlanan tez çalışmasıyla, T.T.K. 6102 sayılı maddesi ile yürürlüğe giren Türkiye Finansal Raporlama Standartları' nın uygulandığı mali tablolar kullanılması suretiyle hazırlanan mali tablolara göre gerçekleştirilen şirket birleşmeleri, gerçeğe uygun değer (fair value) üzerinden yapılan hesaplamalara dayandırıldığından daha gerçekçi olmakta ve şirket performanısını daha net yansıtmaktadır.Master Thesis Narkotik, Asayiş ve Trafik Şubelerindeki Polis Memurlarının Travma Karşısında Psikolojik Dayanıklılığı: Başa Çıkma ve Nesne İlişkileri Açısından Karşılaştırma(2024) Yırtar, Cansu; Bahayi, KaderNARKOTİK, ASAYİŞ VE TRAFİK ŞUBELERİNDEKİ POLİS MEMURLARININ TRAVMA KARŞISINDA PSİKOLOJİK DAYANIKLILIĞI: BAŞA ÇIKMA VE NESNE İLİŞKİLERİ AÇISINDAN KARŞILAŞTIRMA Bu araştırmanın amacı; Erzurum İl Emniyet Müdürlüğü bünyesindeki narkotik, asayiş, trafik şubede çalışan polislerin karşılaştıkları travmatik koşulların (agresör olma, tanık olma, maruz kalma) arasında farklılık gösterip göstermediğini, bu travmatik koşulların travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) belirtileri oluşturup oluşturmadığını, polislerin çalıştıkları şubeye göre psikolojik dayanıklılıklarını, baş etme stratejileri ve nesne ilişkilerindeki farklılıklarını incelemektir. Ayrıca, baş etme stratejileri ve nesne ilişkilerinin psikolojik dayanıklılık üzerindeki etkilerini değerlendirmektir. Bu amaç doğrultusunda, ilişkisel tarama modeli kullanılmış ve tabakalı randomize örnekleme yöntemi esas alınmıştır. Araştırmaya, verileri geçerli toplam 143 polis memuru dahil edilmiştir. Çalışma kapsamında, istatistiksel analizler SPSS 27.0 paket programı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Analiz sonuçlarına göre, üç travmatik olay (agresör, tanık, maruz) türünde de asayiş şubede anlamlı düzeyde daha sık yaşadığı sonucuna varılmıştır. Bununla birlikte asayiş şubenin, narkotik ve trafik şubelerine kıyasla psikolojik dayanıklılık ve problem odaklı başa çıkma puanlarının daha yüksek olduğu saptanmıştır. Narkotik şube polislerin yabancılaşma puanları diğer şubelere göre anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. Trafik şube polislerinin ise TSSB, kendini suçlama, dini başa çıkma, kendini soyutlama, güvensiz bağlanma, egosantrizm, sosyal yetersizlik, nesne ilişkisi, gerçeklik algısının bozulması ve halüsinasyon-delüzyon puanlarının anlamlı ölçüde daha yüksek olduğu bulunmuştur. Hiyerarşik regresyon analizi sonucunda psikolojik dayanıklılık düzeyinin anlamlı şekilde yordandığı saptanmıştır. Yordayıcılık etkisi başa çıkma tarzı %21, nesne ilişkileri ve gerçeği değerlendirme %42'dir. Anahtar Kelimeler: Polis, Psikolojik Dayanıklılık, Stresle Başa Çıkma, Nesne İlişkileri ve Gerçeği Değerlendirme, Travma Sonrası Stres Bozukluğu