Yürügen, Birsen

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Yürügen, Birsen
Yurugen, B.
Birsen YÜRÜGEN
B., Yürügen
Yürügen Birsen
Birsen, Yürügen
Yürügen, B.
Birsen Yurugen
YÜRÜGEN Birsen
Yurugen B.
Yürügen B.
Birsen Yürügen
YURUGEN Birsen
Yurugen, Birsen
Yurugen Birsen
Birsen YURUGEN
Yürügen,B.
Job Title
Prof.Dr.
Email Address
birsen.yurugen@okan.edu.tr
Main Affiliation
Hemşirelik / Nursing
Status
Website
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output

25

Articles

4

Citation Count

55

Supervised Theses

20

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 10 of 25
  • Master Thesis
    Ameliyat öncesi eğitim yapılan katarakt hastaları ile eğitim yapılmayan katarakt hastalarının anksiyete düzeylerinin karşılaştırılması
    (2018) Okyay, Mülkiye; Yürügen, Birsen; Hemşirelik / Nursing
    Bu çalışma, göz kliniğinde ameliyat öncesi eğitim yapılan katarakt ameliyatı olacak hastalar ile eğitim yapılmayan hastaların anksiyete düzeylerinin karşılaştırılması, amacıyla yapılmış vaka-kontrol tipte bir çalışmadır. Araştırmanın evreni Mayıs 2017–Ağustos 2017 tarihleri arasında İstanbul'un Avrupa yakasında bulunan bir hizmet hastanesinde yatan, 114 katarakt hastası, örneklem grubunu ise katarakt ameliyatı olması için göz servisine yatan, çalışmaya katılmayı kabul eden, bilişsel, duyusal ve sözel iletişim kurmayı engelleyen bir sorunu olmayan, 18-75 yaş ve üzeri, çalışmaya katılmaya gönüllü olan tüm hastalar ve bu hastaların yarısı ise kontrol grubunu oluşturdu. Veri toplama süreci, demografik verileri içeren bilgi formu hastalar ile yüz yüze görüşme yöntemi ile uygulama süresi yaklaşık 20-25 dakika olarak gerçekleştirildi. Ameliyat öncesi eğitim verilecek grup için ameliyattan önce hasta hastaneye yattığı gün eğitim verildi. Ameliyat öncesi eğitim verilecek grup için ameliyattan önce hasta hastaneye yattığı gün eğitim verilmesi, ameliyattan 6 saat sonra STAI FORM TX – I ve STAI FORM TX – 2Ölçeği hem eğitim yapılan hem de eğitim yapılmayan hastalara uygulandı. Araştırmadan elde edilen verilerin analizi, SPSS ( Statistical Packages for the Social Sciences) 20,0 paket programı kullanılarak elde edilmiştir. Sayı ve yüzde olarak değer verilmesi, verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemler (Frekans, yüzdelik dağılım) ve niteliksel verilerin gruplar arası dağılımlarını kıyaslamada ki-kare kullanıldı. Anahtar Kelimeler: Katarakt, Anksiyete, Katarakt cerrahisi, Eğitim
  • Master Thesis
    Hematoloji hastalarının hastalık algısının değerlendirilmesi
    (2018) Zengi, Ayşegül Uslu; Yürügen, Birsen; Hemşirelik / Nursing
    ÖZET Bu araştırma, hematolojik hastalık tanısı almış olan, hematoloji kliniğinde yatarak ve ayaktan tedavi gören hastaların, hastalık algılarını etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla, tanımlayıcı olarak yapıldı. Bu araştırma, İstanbul'da bir üniversite hastanesinde Kasım 2017-Ocak 2018 tarihleri arasında, hematoloji kliniğinde yatarak ve ayaktan tedavi gören 18 yaş üstü, zihinsel engeli bulunmayan, hematolojik hastalığı olan hastalar arasından; araştırmaya katılmayı kabul eden 205 gönüllü hastayla gerçekleştirildi. Veri toplama aracı olarak ‟Hasta Bilgi Formu'' ve ‟Hastalık Algısı Ölçeği'' kullanıldı. İstatistiksel analizlerde verilerin çarpıklık ve basıklık değerleri hesaplandıktan sonra ilişkisiz örneklem t testi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA) teknikleri kullanıldı. SPSS 25.0 istatistik paket programıyla veriler analiz edildi. Sonuçlar %95 güven aralığında, p<0.05 değerleri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Araştırmaya katılan hastaların çoğunluğu kadın, evli, yeni tanı almış ve tanı süreleri 0-3 yıldır. Hastaların yarısından fazlası ekonomik durumlarını orta düzey olarak algılamakta, başka kronik hastalıkları bulunmamakta ve kemoterapi tedavisi almaktadırlar. Çoğunun hastalık ile ilgili bilgisi bulunmaktadır, bilgi sahibi olanlar bilgileri doktor ya da hemşirelerden aldıklarını ve hastalık sürecinde psikolojik destek almadıklarını ifade ettiler. Hastalar, hastalıklarının negatif sonuçları olduğunu, tedavi kontrollerinin iyi olduğunu, hastalıkla beraber negatif duyguların arttığını ifade ettiler. Çoğunlukla vücut dirençlerinin az olmasının, mikrop veya virüsün hastalığa neden olabileceği düşüncesindeydiler. Yaş, eğitim durumu, meslek, medeni durum, hastalık tanı süresi, psikolojik destek, kemoterapi alıp almama gibi etkenlerin, hastaların hastalık algılarını etkiledikleri tespit edildi. Elde edilen bulgular sonucunda; hastaların hastalık algılarının araştırmada belirtilen bağımsız değişkenlerden etkilendiği, psikolojik destek gereksinimlerinin olduğu sonucuna ulaşıldı. Anahtar Kelimeler: Hematolojik hastalık, Hasta, Kan, Hastalık algısı.
  • Master Thesis
    Koroner anjiyografi ve perkütan koroner girişim öncesi yapılan bilgilendirmenin yaşam bulguları ve anksiyete düzeyi üzerine etkisi
    (2019) Atakoğlu, Rahime; Yürügen, Birsen; Hemşirelik / Nursing
    Bu araştırma, ilk kez koroner anjiyografi ve perkütan koroner girişim uygulanacak hastalara işlem öncesi yapılan bilgilendirmenin, hastaların anksiyete ve yaşam bulguları üzerine etkinliğini belirlemek amacıyla yapıldı. Araştırmanın evrenini İstanbul Sağlık Bilimleri Üniversitesi Mehmet Akif Ersoy Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde ilk kez koroner anjiyografi ve perkütan koroner girişim yapılarak anjiyo servisinde günübirlik yatan hastalar, örneklemi ise çalışmanın yapıldığı tarihlerde çalışmaya alınma kriterlerine uyan 50 deney, 50 kontrol grubu olmak üzere toplam 100 hasta oluşturdu. Araştırma verileri, literatür bilgilerinden yararlanılarak araştırmacı tarafından geliştirilen katılımcı bilgi formu ve Durumluk-Sürekli Kaygı envanteri kullanılarak elde edildi. Deney grubuna işlem öncesi; anjio işlemi, aç kalması gereken süre, nelere dikkat edeceği, koroner anjiyografi işlemi öncesi, sırası ve sonrasında yapılan uygulamaları detaylı olarak açıklayan 15 dakikalık bir bilgilendirme yapıldı. Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için IBMM SPSS Statistics 20 (IBM SPSS, Türkiye) programı kullanıldı. Tanımlayıcı istatistiksel metodların (ortalama, standart sapma) yanı sıra, Student t testi, Mann Whitney U, paired sample t testi, Wilcoxon işaret testi ve niteliksel verilerin karşılaştırılmasında ise Ki-Kare testi kullanıldı. Sonuçlar %95'lik güven aralığında, anlamlılık p<0.05 düzeyinde değerlendirildi. Araştırmada elde edilen bulgulara göre; işlem öncesi deney grubunda hastaların eğitim sonrası kalp hızı, sistolik kan basıncı, diastolik kan basıncı ortalama değerleri eğitim öncesi ölçümlerine göre düşük, kontrol grubunda ise yüksek saptandı ve aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.05). Deney grubundaki hastaların işlem öncesi durumluluk kaygı puanı ortalama değeri 42.58±11.31 iken, işlem sonrası 31.46±6.18 olarak saptandı. Kontrol grubunda ise 44.36±11.61 iken işlem sonrası 39.76±7.12 olarak saptandı. Gruplardaki bu düşüş istatistiksel olarak büyük ölçüde anlamlı bulundu (p=0,000; p<0,05). Çalışmaya alınan bireylere, koroner anjiyografi/perkütan koroner girişim hak yapılan bilgilendirmenin yaşam bulguları ve anksiyete düzeyi üzerine olumlu etkisi bulunmuştur. Anahtar Kelimeler: Anksiyete, Koroner anjiyografi, Perkütan koroner girişim
  • Master Thesis
    Tip 1 diyabet tanısı ile izlenen insülin infüzyon pompa tedavisi(İİPT) alan hastaların yaşam kalitelerinin değerlendirilmesi
    (2017) Coşkun, Ayşe; Yürügen, Birsen; Hemşirelik / Nursing
    İİPT'de temel amaç; Pankreasın insülin salgılama görevini mümkün olduğunca en iyi biçimde yerine getirmek ve hastaların yaşam kalitesini arttırmaktır.Yapılan literatür taramaları sonucunda bu çalışmada Tip 1diabetli İİPT alan hastaların yaşam kalitelerinin değerlendirilmesi ve gerekli konularda hastalar bilgilendirilerek yaşam kalitelerinin yükseltilmesi amaçlanmıştır. Bu çalışmaİstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi DiyabetPolikliniği'nne ve Servisine başvuran ' Tip 1 Diyabet Tanılı İİPT Gören 100 hastanın katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Veri toplama aracı olarak 37 sorudan oluşan Hasta Bilgi Formu (Ek 2) ve 'SF-36 Yaşam Kalitesi Ölçeği'(Ek-3) kullanılmıştır. Çalışmada elde edilen veriler SPSS (Statistical Package for Social Sciences) for Windows 22.0 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemler olarak ortalama, standart sapma, medyan en düşük, en yüksek, frekans, oran ve değişkenlerin dağılımı kolmogorovsimirnov testi , nicel bağımsız verilerin analizinde mann-whitney u test ile kolerasyon analizinde spearmankorelasyon analizi kullanılmıştır. İİPT alan bireylerin %61 üniversite mezunu, %60'i ekonomik durumu olduğu saptanmıştır. Bireylerin İİPT öncesi HbA1c 8.9 ,pompa sonrası 7.2 dir. %81'i pompanın gelişmiş özelliklerini kullandığını,%61'i karbonhidrat sayımı yaptığı ve%50'si infüzyon setinde tıkanıklık yaşadığını,%70'i İnsülin pompası kullanırken ayda 7-8 kez hipoglisemi yaşadığını ve %98 pompa kullanımının hayatını kolaylaştırdığını belirtmiştir. Hastaların pompa öncesi ve sonrası VKİdeğişiklik olmadığı saptanmıştır. Çalışmanın sonucunda bireylerin pompa'nın gelişmiş özelliklerinin kullanımı , karbonhidrat sayım yöntemi, hipoglisemi ile baş etme ve insülin pompası kullanırken sık karşılaşılan sorunlar ile ilgili bilgilerinde eksiklikler olduğu görülmektedir. Bireylere verilen eğitimlerin geniş kapsamlı olması, tekrar ve takibinin yapılması önerilebilir.
  • Master Thesis
    Tip 2 diyabetli bireylerin ayak bakımı konusunda bilgi düzeyleri
    (2017) Eroğlu, Pınar; Yürügen, Birsen; Hemşirelik / Nursing
    Diyabetik ayak yarası, diyabetin kronik komplikasyonlarından tedavisi uzun süren bir sorundur. Diyabetik ayak yarasını önlemede diyabet ve ayak bakım eğitimi önem taşır. Bu çalışma, Tip 2 diyabet tanısı almış bireylerin ayak bakımı konusundaki bilgi düzeylerinin belirlenmesi amacıyla yapılan tanımlayıcı bir araştırmadır. Araştırma İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Endokrinoloji Metabolizma Bilim Dalı Diyabet servisine ve polikliniğine başvuran 40 yaş ve üzeri 165 Tip 2 diyabetli hastadan oluşmaktadır. Veri toplama aracı olarak 44 sorudan oluşan ve araştırmacı tarafından hazırlanan bir anket formu kullanıldı. Çalışmaya katılan bireylerin çoğunluğu 60-69 yaş arası grupta, öğrenim düzeyi düşük, çalışmayan ve kilolu katılımcılardır. Diyabetlilerin %65,5'inde diyabete bağlı en az bir komplikasyon gelişirken %44,8'inde diyabetik nöropati ve %12,7'sinde diyabetik ayak tespit edildi. Diyabetlilerin %66,7'si diyabet eğitim, %21,2'si diyabetik ayak eğitimi, %54,6'sı diyabet eğitim hemşiresinden eğitim alan bireylerdir. Diyabete bağlı kronik komplikasyon ve ayak yarası gelişen diyabetlilerin çoğunluğu diyabet eğitimi alan bireylerdir. Diyabet süresi artıkça komplikasyon görülme oranı da artmaktadır. Bu komplikasyonlardan retinopati ile kardiyovasküler hastalıklar 11 yıl üzeri diyabetlilerde daha yüksektir. Çalışmaya katılan yaşlı hastalardaki ayak yarası oranı, diğer hastalardan daha fazladır. Çalışmanın sonucunda hastaların ayak bakımı konusundaki bilgilerini uygulamaya geçirmedikleri, yeteri kadar ayak bakımı eğitimi almadıkları, sorun geliştikten sonra hastaneye başvurdukları ve ancak o zaman eğitim aldıkları belirlendi. Diyabetli bireylere verilen eğitimlerin planlı olması, her konuya yeterli zaman ayrılması, eğitimlerin sonuçlarının gözlemlenmesi ve belirli aralıklarla tekrarlanması bu eksikliklerin giderilmesi için önerilebilir.
  • Article
    Miyokard İnfarktüsü Geçiren Hastalarda Algılanan Stresin Yaşam Kalitesine Etkisi
    (2024) Çoban, İlkay; Yürügen, Birsen; Hemşirelik / Nursing
    Amaç: Miyokard infarktüsü sık rastlanan ve mortalite oranı yüksek olan bir kalp hastalığıdır. MI geçiren hastalarda sosyal izolasyon, önceden geçirilmiş MI varlığı, bazı hastalarda diyabetes mellitusun eşlik etmesi gibi faktörler hastada stres yaratabilmektedir. MI sonrası algılanan stres ise hastaneye yatış sıklığının artmasına, sık kardiyak problemlerin görülmesine ve ikincil koruma programlarına adaptasyon güçlüğüne neden olabilmektedir. Bu nedenle algılan stres ile yaşam kalitesi arasındaki ilişkinin bilinmesi önemlidir. Bu çalışmada MI geçiren hastalarda algılanan stresin yaşam kalitesine etkisini tespit etmek amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı ve ilişkilendirici nitelikteki bu çalışmanın evrenini, İstanbul Kartal Koşuyolu Kalp Hastanesi Ocak–Haziran 2021 tarihleri arasında yetişkin polikliniğine başvuran MI tanısı almış tüm hastalar (n=506) oluşturmuştur. Araştırmanın örneklemini çalışmanın yapıldığı tarihlerde polikliniğe muayeneye pergelen 18 yaşından büyük, MI tanısı alan, herhangi bir iletişim sorunu olmayan, psikiyatrik tedavi almayan çalışmaya katılmayı kabul eden 300 hasta oluşturmuştur. Araştırma verileri anket tekniği ve Algılanan Stres Ölçeği-14 ve TR MI Boyutsal Değerlendirme Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Bulgular: Algılanan Stres Ölçeği-14 ile TR MI Boyutsal Değerlendirme Ölçeği arasında orta düzeyde pozitif yönlü anlamlı bir ilişki saptanmıştır (r=0,656; p<0.01). MI tanısı almış hastaların algıladıkları stres düzeyi ile yaşam kalitesi düzeyleri arasında negatif yönlü anlamlı bir ilişki olduğu ve hastaların yaşam kalitesi arttıkça algıladıkları stres düzeyinin azaldığı ve hastaların yaşam kalitesi düzeylerinin %42,9’luk bölümünün algıladıkları stres düzeyinden etkilendiği saptanmıştır. Sonuç: Araştırmadan elde edilen veriler ışığında, algılanan stresin MI geçiren hastalarda yaşam kalitesi üzerinde olumsuz etkiye neden olduğu ve algılanan stres arttıkça hastaların yaşam kalitesinin azaldığı belirlendi.
  • Master Thesis
    İç hastalıkları kliniklerinde yatan hastaların düşme riskinin değerlendirilmesi
    (2017) Biçer, Idris; Yürügen, Birsen; Hemşirelik / Nursing
    Bu araştırma, bir üniversite hastanesinde İç Hastalıkları Anabilim Dalında yatan hastaların düşme risklerinin belirlenmesi amacıyla tanımlayıcı ve kesitsel türde yapılan bir araştırmadır. Araştırma İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi İç Hastalıkları Anabilim Dalında 1 Ocak 2017-1 Nisan 2017 tarihleri arasında yürütülmüştür. Araştırmada örneklem seçimine gidilmeyip; İç Hastalıkları Kliniklerinde yatan, ulaşılabilen, araştırmayı kabul eden 135 hasta örneklemi oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında bireylerin sosyo-demografik özelliklerini ve düşmeyle ilgili risk faktörlerini içeren Tanıtıcı Özellikler Formu, İtaki Düşme Riski Ölçeği Formları kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemleri olarak sayı, yüzde, ortalama, standart sapma kullanılmıştır. İki bağımsız grup arasında niceliksel sürekli verilerin karşılaştırılmasında Man Whitney-u testi, ikiden fazla bağımsız grup arasında niceliksel sürekli verilerin karşılaştırılmasında Kruskal Wallis testi kullanılmıştır. Kruskal Wallis testi sonrasında farklılıkları belirlemek üzere tamamlayıcı olarak Man Whitney-u testi kullanılmıştır. Elde edilen bulgular %95 güven aralığında, %5 anlamlılık düzeyinde değerlendirilmiştir. Araştırmaya katılan hastaların %63'ü erkek,%37'si kadın ve %63,7 si yüksek düşme riskine sahiptir. Düşme riski düzeyi ile hastanın yaşı, kronik hastalığının bulunması, bulunduğu klinik arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu bulundu. Araştırmaya katılan hastaların düşme risk puan ortalaması 8,311±6,932 olarak saptanmıştır. İç Hastalıkları Kliniklerinde yatan hastaların önemli bir bölümü düşme açısından risklidir. Özellikle hastaların bireysel özellikleri, kronik hastalık durumu, bulunduğu birim, çevresel faktörler düşme riskini etkilemektedir. Anahtar Kelimeler: İç hastalıkları, Düşme riski, Hasta güvenliği.
  • Master Thesis
    Hemşirelerin AIDS tanısı almış bireylere bakım vermeye yönelik görüşleri
    (2018) Semizoğlu, Emre; Yürügen, Birsen; Hemşirelik / Nursing
    Bu çalışma, hemşirelerin AIDS tanısı almış bireylere bakım vermeye yönelik görüşlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Tanımlayıcı nitelikteki çalışmanın evrenini, İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesinde Ocak 2018 itibariyle çalışmakta olan 165 hemşire oluşturmuştur. Çalışmada örneklem seçilmeden evren üzerinde çalışılmak istenmiş, ancak veri toplama tarihlerinde izinli/ raporlu hemşirelerin olması, çalışmaya katılmak istemeyenler ve eksik doldurulmuş anket formları nedeniyle 113 hemşire (%68,5) örneklemi oluşturmuştur. Veri toplama işlemine başlanmadan önce etik kurul onayı alınmış; araştırmanın verileri 1 Mart- 1 Nisan 2018 tarihleri arasında toplanmıştır. Veriler, demografik özelliklere yönelik anket formu ve araştırmacılar tarafından ilgili literatür incelenerek oluşturulmuş olan AIDS'li Bireylere Yönelik Görüş Anketi ile elde edilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde, sayı-yüzdelik hesaplamaları ve ki-kare önemlilik testleri kullanılmıştır. Çalışmaya katılan hemşirelerin %63,7'si daha önce AIDS'li bireye bakım vermediğini, %75,2'si AIDS'li bireye bakım vermeyi tercih edeceğini, %60,2'si AIDS ile ilgili eğitim/seminere katılmadığını ve %56,6'sı AIDS'li bireye bakım verme konusunda kendisini kısmen yeterli hissettiğini belirtmiştir. Hemşirelerin %79,6'sı 'AIDS'li bireylerin toplum tarafından dışlanmasını doğru bulmuyorum' ; %59,3'ü 'AIDS tanısı almış hastaların diğer hastalardan farklı olmadığını düşünüyorum' ve %52,2'si 'AIDS'li bireylerle arkadaşlık yaparım' görüşlerine katıldıklarını ifade etmiştir. Hemşirelerin AIDS'li ilgili eğitim/seminere katılma durumu ile AIDS'li bireylere yönelik görüşleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmazken (p>0.05); yaş gurubu, cinsiyet, meslekte çalışma yılı, öğrenim durumu, AIDS'li bireye bakım verme durumu, AIDS'li bireye bakım vermeyi tercih etme durumu ve AIDS'li bireye bakım verme konusunda kendini yeterli görme durumu ile bazı ifadelere yönelik görüşleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmıştır (p<0.05). Çalışma sonucunda, AIDS ile damgalamaya karşı savaşta liderlik etmesi beklenen hemşirelerin AIDS'li hastaya yaklaşım konusunda bilgilendirilerek güçlendirilmesi, rehberliğin geliştirilmesi önerilmektedir.
  • Article
    Hemşirelik Öğrencilerinde Nazal Staphylococcus aureus Taşıyıcılığının Araştırılması
    (2022) Kevser ATALIK; Aydın AYDINLI; Birsen YÜRÜGEN; Ülken Tunga BABAOĞLU; Deniz SERTEL ŞELALE; Harika DİNÇ; Ayşe Demet KAYA; Tıbbi Mikrobiyoloji / Medical Microbiology; Hemşirelik / Nursing
    Amaç: Staphylococcus aureus ve Metisiline dirençli Staphylococcus aureus (MRSA) ile kolonize sağlık personeli ve sağlık alanında eğitim alan öğrenciler, hastane enfeksiyonları gelişimi açısından risk oluşturmaktadır.Nazal taşıyıcılığın belirlenmesi ve önlenmesi, enfeksiyon kontrolünde önem taşımaktadır. Bu çalışmada, hemşirelik öğrencilerinin klinik stajlara başlamadan ve staj döneminde aktif olarak sağlık kurumlarında çalışırken nazal S. aureus taşıyıcılık durumları araştırılmıştır. Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya, 69’u birinci sınıfta, 60’ı ise üçüncü sınıfta eğitim görmekte olan toplam 129 hemşirelik öğrencisi dahil edilmiştir. Öğrencilerden alınan nazal sürüntü örnekleri koyun kanlı agar ve mannitol tuz agara ekilmiş ve bir gece inkübasyonu takiben, konvansiyonel yöntemler ile identifiye edilmiştir. Metisilin duyarlılığı disk difüzyon yöntemi ile belirlenmiştir. İstatistiki analizde Pearson Ki-Kare testi kullanılmış ve istatistiksel anlamlılık p
  • Master Thesis
    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde kronik böbrek yetmezliği olan ve hemodiyaliz tedavisi alan hastaların algılanan aile desteğinin belirlenmesi
    (2017) Sevindik, Gözde; Yürügen, Birsen; Hemşirelik / Nursing
    Bu araştırma 'Kronik Böbrek Yetmezliği Olan Diyaliz Tedavisi Alan Hastaların Algılanan Aile Desteğini Belirlenmesi' amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Araştırmanın evrenini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde diyaliz ünitesi bulunan tüm hastanelerdeki 169 hasta oluşturmaktadır. Toplama araçları olarak 17 sorudan oluşan sosyo-demografik veri formu ve 'Algılanan Aile Desteği Ölçeği' kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen veriler SPSS (Statistical Package for Social Sciences) for Windows 22.0 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemleri olarak sayı, yüzde, ortalama, standart sapma ve iki bağımsız grup arasında niceliksel sürekli verilerin karşılaştırılmasında Man Whitney-U testi, ikiden fazla bağımsız grup arasında niceliksel sürekli verilerin karşılaştırılmasında Kruskall Whallis-H testi kullanılmıştır. Elde edilen bulgular %95 güven aralığında, %5 anlamlılık düzeyinde değerlendirilmiştir. Çalışmada algılanan aile desteğinin; yaş, cinsiyet, medeni durum, evde kimlerle yaşadığı, çocuk sayısı, yaşanılan yer, çalışma durumu, meslekte çalıştığı süre, aile bireyleriyle iletişim kurarken zorlanma durumu ve aile dışında destek alınan kişi durumuna göre ortalamaları anlamlı bulunmamıştır (p>0.05). Gelir düzeyi, eğitim düzeyi, aile ilişkilerini etkileme durumu, ailenin destek olduğunu hissetme durumu, aile ve akraba desteğinin hastalığa olumlu etkisi, aile dışında destek alınan kişi durumu puanları arasında ise istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu saptanmıştır. Sonuç olarak; çalışmamızda hastaların algılanan aile desteği düzeyinin orta düzeyde olduğu saptanmış ve hastaların, aile desteğine ihtiyaç duyduğu belirlenmiştir. Bu nedenle algılanan aile desteğinin artırılması için hastanın yakın çevresine, hastalığın doğuracağı sorunlar ile ilgili ve birbirleri ile iletişim kurma becerilerini artırmaya yönelik eğitimler düzenlenmesi önerilmektedir. Anahtar kelimeler: Aile, Algı, Destek, Hemodiyaliz,