Şahin, Doğan
Loading...
Name Variants
ŞAHIN Doğan
SAHiN Dogan
Şahin H.
Doğan Şahin
Sahin, D.
Şahın H.
Dogan Sahin
Şahin, D.
Doğan, Şahin
Sahin, Dogan
Sahin H.
Hulya S.
Sahin Dogan
Şahin Doğan
Dogan SAHiN
D., Şahin
Şahin, Doğan
Doğan ŞAHIN
SAHiN Dogan
Şahin H.
Doğan Şahin
Sahin, D.
Şahın H.
Dogan Sahin
Şahin, D.
Doğan, Şahin
Sahin, Dogan
Sahin H.
Hulya S.
Sahin Dogan
Şahin Doğan
Dogan SAHiN
D., Şahin
Şahin, Doğan
Doğan ŞAHIN
Job Title
Prof.Dr.
Email Address
dogan.sahin@okan.edu.tr
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output
8
Articles
1
Citation Count
0
Supervised Theses
7
8 results
Scholarly Output Search Results
Now showing 1 - 8 of 8
Master Thesis Ruh sağlığı alanında çalışan kı̇şı̇lerı̇n, cı̇nsel kı̇mlı̇k ve cı̇nsel yönelı̇mı̇ farklı olan (LGBTİ+) bı̇reylere karşı homofobı̇ düzeyı̇(2022) Anşin, Büşra; Şahin, Doğan; Psikoloji / PshchologyAraştırmada, Türkiye'de ruh sağlığı alanında çalışan kişilerin (psikolog, psikiyatrist, psikiyatri hemşiresi ve psikolojik danışmanların), cinsel kimlik ve cinsel yönelimi farklı olan LGBTİ+ kişilere karşı tutumu ve homofobi düzeyi belirlemek amaçlanmıştır. Aynı zamanda, ruh sağlığı alanında çalışan kişilerin çeşitli demografik bilgilerine göre tutum ve homofobi düzeylerinin farklılık gösterip göstermediği incelenmiştir. Araştırmanın örneklemini, İstanbul'da ruh sağlığı alanında çalışan (psikolog, psikiyatrist, psikiyatri hemşiresi ve psikolojik danışman) 385 kişi oluşmuştur. Araştırmada, katılımcılardan veri toplama amacıyla 'Demografik Bilgi Formu', 'Hudson ve Rickett Homofobi Ölçeği', 'Trans Bireylere Yönelik Tutum Ölçeği' ve 'Eşcinsellik Tutum Ölçeği (ETÖ)' kullanılmıştır. Verilerin analizinde; bağımsız t testi, korelasyon ve çoklu regresyon analizi kullanılmıştır. Araştırmada ilk olarak ruh sağlığı çalışanlarının homofobi düzeylerinin orta düzey olduğu; lezbiyen ve geylere yönelik tutumu ile trans bireylere yönelik tutumunun olumlu olduğu belirlenmiştir. Araştırmada, erkeklerin homofobi düzeyinin kadınlardan daha yüksek olduğu saptanmıştır. Araştırmada, kadınların lezbiyen, gey ve trans bireylere yönelik tutumlarının erkeklere göre daha olumlu olduğu saptanmıştır. Araştırmada, ailede veya çevrede homoseksüel birey tanımayan kişilerin homofobi düzeyinin tanıyan kişilere göre daha yüksek olduğu saptanmıştır. Araştırmada, ailede veya çevrede homoseksüel birey tanıyan kişilerin lezbiyen ve geylere yönelik tutumlarının, tanımayan kişilere göre daha olumlu olduğu saptanmıştır. Araştırmada, trans bireylere yönelik tutumların ailede veya çevrede tanıdık homoseksüel bireyin olma durumuna göre farklılaşmadığı saptanmıştır. Araştırmada, ruh sağlığı alanında çalışanların yaşı ile homofobi düzeyi arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki saptanmıştır. Araştırmada, ruh sağlığı alanında çalışanların yaşı ile lezbiyen, gey ve trans bireylere yönelik tutumu arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki saptanmıştır. Araştırmada, ruh sağlığı alanında çalışanların çalışma süresi ile homofobi düzeyi arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki saptanmıştır. Araştırmada, ruh sağlığı alanında çalışanların çalışma süresi ile lezbiyen, gey ve trans bireylere yönelik tutumu arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki saptanmıştır. Lezbiyen ve Geylere Yönelik Tutum ve Trans Bireylere Yönelik Tutum düzeylerinin negatif yönde homofobi düzeyini yordadığı saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Cinsel Kimlik, Cinsel Yönelim, LGBTİ+, HomofobiArticle Citation Count: 0The Relationship of the Impulsivity and Decision-Making Behavior with Social Cognitive Skills in Borderline Personality Disorder(Turkish Neuropsychiatry Assoc-turk Noropsikiyatri dernegi, 2024) Vatansever, Buesra Kuzgun; Buyukgok, Deniz; Aypak, Oya Celik; Ercis, Mete; Sahin, Dogan; Psikoloji / PshchologyIntroduction: In this study, we aimed to examine the relationship between decision-making processes and other cognitive characteristics associated with Borderline Personality Disorder (BPD) in comparison with healthy controls by using the neurocognitive tests. Method: The sample of the study consists of the patient group diagnosed with BPD (n=27) and the voluntary participants without any psychiatric diagnosis (n=28). Borderline Personality Inventory (BPI) was used for Face Recognition Test, Reading the Mind in the Eyes Test, Dokuz Eyl & uuml;l Theory of Mind Scale (DEToM), WMS-R Digit Span and Logical Memory Subscales were administered for neuropsychological examination. Results: A significant difference was found between the BPD and the control group in BPI scores (p=0.02). There were no significant differences on the duration of interference and the number of errors in the Stroop Test, but it was observed that the number of spontaneous correction responses differed significantly (p=0.02) between the groups. A significant difference was revealed (p<0.01) in the immediate recall scores of the WMS-R Logical Memory (subtest story A) between the groups. There were also differences in the Iowa Gambling Test between the groups in the response tendency to choose from deck A (p=0.028) in the first half and from deck B (p=0.03) in the second half of the test. Finally, among the total scores of DEToM there was significant difference between the two groups (p<0.01), and this difference was prominent in the second-degree false belief (p=0.024) and empathy (p=0.027) tasks. Conclusion: As a result of our study, it was concluded that individuals with BPD have minimal difficulty in inhibiting inappropriate response, and this difficulty is related to making disadvantageous choices in decision -making behavior. While BPD group was successful in predicting mental states from external cues in terms of social cognition, however, it was observed that they had difficulty integrating cues within a social pattern and making coherent narratives.Master Thesis Cinsel mitlere inanç düzeyinin cinsel doyum ve çift uyumuna etkisi(2021) Dükel, Sıla; Şahin, Doğan; Psikoloji / PshchologyBu çalışmanın amacı, kadınların cinsel mitlere olan inanç düzeyinin çift uyumu ve cinsel doyuma etkisini araştırmaktır. Ayrıca, araştırmada kadınların cinsel mitlere olan inanç düzeyi, çift uyumu ve cinsel doyumu puanları yaş, öğrenim durumu, ilişki süresi, ailede cinselliğin konuşulma durumu ve çalışma durumu değişkenlerine göre incelenmiştir. Araştırma, ilişkisel tarama modelinde yapılmıştır. Araştırmada kota örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmaya, İstanbul ilinden 20-70 yaş arası vasilik gerektiren herhangi bir durumu olmayan Türkçe bilen en az okur-yazar düzeyinde olan 3 aydan fazladır heteroseksüel bir cinsel ilişkisi olan 380 kadın katılmıştır. Veri toplama aracı olarak, Demografik Bilgi Formu, Zilbergeld Cinsel Mitler Ölçeği, Gloombok-Rust Cinsel Doyum Ölçeği ve Spainer Çift Uyum Ölçeği kullanılmıştır. Elde edilen verilerin analizinde örneklemin, demografik (tanımlayıcı) bilgilerinin dağılımını görmek amacıyla betimsel istatistikleri yapıldı. Dağılım normal olduğundan, verilere iki bağımsız grup ortalamaları arasında karşılaştırmalar için t-testi, ikiden fazla grup ortalamalarının analizinde ise Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA), ilişki düzeylerini belirlemek için Pearson Korelasyon Analizi uygulandı. İstatistiksel anlamlılık düzeyine 0,05 hata payı ile bakıldı. Araştırma sonucunda, kadınların cinsel mitlere inanç düzeyi, cinsel doyum ve çift uyumlarının bazı demografik değişkenlere göre anlamlı farklılık gösterdiği tespit edilmiştir (p<0,05). Cinsel mitlere olan inanç düzeyi ve çift uyumu arasında toplam puanlara bakıldığında anlamlı farklılık görünmemiştir (p>0,05). Cinsel mitlere olan inanç düzeyi ve cinsel doyum arasında sadece cinsel mitler ölçeği mastürbasyon alt boyutuna göre düşük derecede anlamlı farklılık olduğundan, cinsel mitlere inanç düzeyi ile cinsel doyum arasındaki ilişki yok denecek kadar azdır (p>0,05). Anahtar Kelimeler: Cinsel Mit İnanç Düzeyi, Cinsel Doyum, Çift UyumuMaster Thesis Yetişkin bireylerin kendiliknesnesi ihtiyaçları ve yeme tutumları ilişkisinin incelenmesi(2022) Kuka, Gamze; Şahin, Doğan; Psikoloji / PshchologyBu araştırmada yetişkin bireylerin kendiliknesnesi ihtiyaçları ve yeme tutumları arasındaki ilişki incelenmiştir. Çalışmaya 18-45 yaş arası 238 kadın ve 148 erkek olmak üzere toplam 386 kişi katılmıştır. Araştırmada, nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Çalışmanın verileri; 'Sosyodemografik Bilgi Formu', 'Kendiliknesnesi İhtiyaçları Envanteri' ve 'Yeme Tutum Testi' kullanılarak elde edilmiştir. Verilerin analizi için SPSS 26 programı kullanılmıştır. Uygulanan ölçekler ile Sosyodemografik Bilgi Formunda yer alan değişkenlerin arasında farklılık olup olmadığını belirlemek amacıyla verilere Tek Yönlü Varyans Analizi ve Bağımsız Gruplarda t-testi analizi uygulanmıştır. Yeme Tutum Testi ve Kendiliknesnesi İhtiyaçları Envanteri arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla Pearson Korelasyon Analizi kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen verilere göre, yetişkin bireylerin kendiliknesnesi ihtiyaçları ile yeme tutumları arasında pozitif yönlü ve düşük düzeyde anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. Öğrenim durumu değişkeni ile yeme tutum testi arasındaki ilişkiye dair bulgular incelendiğinde öğrenim durumu lise ve altı olanların yüksek lisans ve üstü olanlardan anlamlı olarak farklı ve büyük olduğu bulunmuştur. BKİ'si obez olan katılımcıların yeme tutum ölçeği puanı ortalaması, BKİ'si normal olan katılımcıların yeme tutum ölçeği puanı ortalamasından anlamlı bir şekilde farklı ve büyük olduğu görülmüştür. Kilosundan memnun olmayan katılımcıların yeme tutum ölçeği puanı ortalaması, kilosundan memnun olan katılımcıların yeme tutum ölçeği puanı ortalamasından anlamlı bir şekilde farklı ve büyük olduğu saptanmıştır.Master Thesis Afektif sinirbilim kişilik profili bağlamında yeme tutumları(2022) Zengin, Nisa; Şahin, Doğan; Psikoloji / PshchologyBu çalışma çarpık yeme tutumlarının dolayısıyla yeme bozukluğuna yatkınlığın afektif sinirbilim kişilik profili bağlamında ilişkisel anlamda incelenmesini amaçlamaktadır. Bu doğrultuda, yeme bozukluklarıyla eş tanı oranları yüksek olduğu bilinen anksiyete ve dep-resyonu da ele alarak geniş bir perspektif sunmayı amaçlamaktadır. Çalışma ilişkisel tarama modeline göre tasarlanmıştır. Araştırmanın evrenini Türkiye'de yaşayan 18-64 yaş arası bireyler oluşturmaktadır. Bununla uyumlu olarak, online ve kar-topu örneklem seçilimi ile örneklem belirlenmiştir. Yaşları 18-64 arasında değişen 316 kadın ve 182 erkek olmak üzere, toplamda 498 kişi çalışmaya katılmıştır. Katılımcılara Sosyodemografik Bilgi Formu, Yeme Tutumu Testi, Afektif Sinirbilim Ölçeği, Beck Depresyon Ölçeği ve Beck Anksiyete Ölçeği uygulanmıştır. Elde edilen veriler, SPSS 25 programıyla bağımsız gruplar t-testi, ANOVA, Pearson korelasyon analizi ve çoklu doğ-rusal regresyon analizi yöntemleriyle incelenmiştir. İstatistiki analiz sonuçlarına göre, ARAYIŞ ve BAKIM ile çarpık yeme tutumları, ank-siyete ve depresyon yatkınlığı arasında anlamlı negatif ilişki; KORKU, ÖFKE ve ÜZÜN-TÜ ile çarpık yeme tutumları, anksiyete ve depresyon yatkınlığı arasında anlamlı pozitif ilişki; OYUN ve Maneviyat ile depresyon yatkınlığı arasında anlamlı negatif ilişki tespit edilmiştir. Regresyon analizleri ise bu sonuçları büyük ölçüde desteklemektedir.Master Thesis Türkiye'de eşcinsellerin açılma süreçlerine etki eden faktörlerin incelenmesi(2022) Şükrüoğlu, Pelin; Şahin, Doğan; Psikoloji / PshchologyBu çalışmada, eşcinsel bireylerde açılma süreci ve kendini açma düzeyleri ile benlik saygısı, ebeveyn kabul-reddi, algılanan sosyal destek ve içselleştirilmiş homofobi arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmaya Türkiye'nin çeşitli illerinde yaşayan 18 yaşından büyük 741 eşcinsel gönüllü olarak katılmıştır. 266 lezbiyen (%35.9) ve 475 gey (%64.1) katılımcı ile gerçekleştirilen bu çalışmanın katılımcılarının yaş ortalaması 24.7 (SS= 5.97)'dir. Araştırmada veri toplama amacıyla Kendini Açma Ölçeği, Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği, Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği, Yetişkin Ebeveyn Kabul-Red Ölçeği – Kısa Form, İçselleştirilmiş Homofobi Ölçeği ve araştırmacı ile danışman tarafından hazırlanan Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Toplanan veriler SPSS 26 programı ile analiz edilmiştir. Verilerin analizinde t testi, varyans analizi, korelasyon ve regresyon teknikleri kullanılmıştır. Elde edilen bulgulara göre eşcinsel bireylerin benlik saygısı ve içselleştirilmiş homofobi düzeyleri cinsel yönelim ve geçim durumuna göre farklılaşmaktadır. Açıldıkları grup sayısı ve kendini açma düzeyleri ise benlik saygısı, algıladıkları sosyal destek ve içselleştirilmiş homofobi düzeyleri tarafından yordanmaktadır. Son bölümde araştırmanın tüm bulguları detaylı bir biçimde tartışılmış olup; araştırmanın sınırlılıkları ve gelecek çalışmalar için öneriler üzerinde durulmuştur.Doctoral Thesis Kişilik örgütlenmesi ve duygu düzenleme: Mentalizasyon ve reddedilme duyarlılığının aracı rolleri(2024) Köten, Esra; Şahin, Doğan; Psikoloji / PshchologyBu tez, kişilik örgütlenmesi ile duygu düzenleme arasındaki ilişkide mentalizasyonun ve reddedilme duyarlılığının aracı rollerini incelemektedir. Geniş bir kuramsal çerçeveden yararlanılarak, kişilik örgütlenme düzeyleri ile duygu düzenleme becerileri arasındaki karmaşık dinamikler ve mentalizasyon ile reddedilme duyarlılığının bu ilişkilerde nasıl bir aracı rol oynadığına odaklanılmıştır. Çalışma, nicel yöntem kullanarak değişkenler arası etkileşimleri değerlendirmiştir. Demografik verilere dair bulgulara göre, katılımcıların yaş, cinsiyet, gelir, ilişki ve evlilik durumu, psikoterapiye ve psikiyatriye başvurma gibi özellikleri, değişkenlerin ve alt boyutlarının önemli bir kısmı ile anlamlı ilişkiler göstermiştir. Korelasyon analizi ile tüm değişkenler arasında anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Aracılık analizi, kişilik örgütlenmesinin duygu düzenleme becerilerini yordadığını ve mentalizasyonun ve reddedilme duyarlılığının bu ilişkiye ayrı ayrı aracılık ettiğini, kişilik örgütlenmesinin mentalizasyonu ve reddedilme duyarlılığını, mentalizasyonun ve reddedilme duyarlılığının da duygu düzenlemeyi yordadığını ortaya koymuştur. Bu sonuçlar, kişilik yapılarının ve psikolojik sağlığın karmaşıklığını vurgulamakta, kişiliğin psikodinamik öğelerine ve kişilik örgütlenmesinin etkilerine dair daha derin bir anlayış sağlamakta ve psikoterapide kişilik örgütlenmesi, mentalizasyon kapasiteleri ve reddedilme duyarlılığının önemini vurgulamaktadır.Master Thesis Sınır (Borderline) kişilik örgütlenmesinde karar verme süreçlerinin nöropsikolojik testlerle incelenmesi(2022) Kuzgun, Büşra; Şahin, Doğan; Büyükgök, Deniz; Psikoloji / PshchologyBu araştırmada Sınırda Kişilik Örgütlenmesinde (SKÖ) karar verme süreçleri yetisini nöropsikolojik testlere başvurarak ölçümleyip, aralarındaki ilişkiyi incelemek amaçlanmıştır. Çalışmanın odağı gereği, araştırma örneklemi Sınır Kişilik Bozukluğu'na sahip hasta grubu (n=27) ile gönüllülük esasına göre katılım göstermiş psikiyatrik tanı ve takibi olmayan (n=28) katılımcılardan oluşmaktadır. Borderline Kişilik Envanteri (BKE) puanları SKB grubu ile kontrol grubu arasında anlamlı düzeyde fark bulunmuştur. Nöropsikolojik testler açısından WMS-R Sayı Menzili Alt Ölçeği'ne göre gruplar arasında; ileri ve geri menzil puanlarında istatiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır. Yüz tanıma becerisi ile emosyon tanıma yetileri açısından iki grup arasında anlamlı bir fark izlenmediği görülmüştür.SKB ile sağlıklı kontrol grubu arasında anlamlı fark gösteren sonuçlar incelendiğinde; Stroop Testi'ndeki enterferans süresi ve kelime rengini söylemedeki hata sayıları arasında anlamlı bir fark izlenmezken, kelime rengini söyleme görevinde spontan düzeltme cevaplarının anlamlı düzeyde farklılık taşıdığı gözlenmektedir.WMS-R Mantıksal Bellek alt testi A hikayesinin anlık hatırlama skorlarında gruplar arasında fark olduğu görülmektedir.IOWA Kumar Testi'nde A destesinin seçme eğiliminin gruplar arasında fark göstermesiyle birlikte bu fark diğer destelerde gözlenmemektedir.DEZTÖ'den elde edilen puanlara bakıldığında iki grup arasında anlamlı fark olduğu sonucuna varılmaktadır. Yapılan bu araştırma da SKÖ'ne sahip bireylerde BKE puanları arttıkça Iowa Kumar Testi ile değerlendirilen riskli davranış eğiliminin de arttığı sonucunun alanyazına katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler:Sınırda Kişilik Örgütlenmesi, Karar Verme Süreçleri, Nöropsikolojik Testler