Okan University GCRIS Basic Database
Okan University GCRIS Basic Database, which is a part of Istanbul Okan University Research Ecosystem, is an Institutional repository at international standards that allows searching and discovering all research outputs.

Recent Submitted Publications
Antrenman Yapan Erkeklerde Beslenme Bilgi Düzeyi, Uyku Kalitesi, Sosyal Görünüş Kaygısı ile Besin ve Ergojenik Destek Alımlarının İlişkinin İncelenmesi
(2025) Giray, Arda Berk; Günal, Ahmet Murat
Bu çalışmanın amacı, rekreasyonel olarak spor salonlarında antrenman yapan yetişkin erkeklerin sporcu beslenme bilgi düzeylerini ve ergojenik destek alımlarını değerlendirmek, uyku kalitelerini incelemek ve diğer değişkenlerle ilişkilerini araştırmak, sosyal görünüş kaygısı taşıyıp taşımadıklarını değerlendirmek ve diğer değişkenlerle ilişkilerini araştırmaktır. Kesitsel tipteki bu araştırmaya Bursa'nın İnegöl ilçesindeki üç adet spor salonunda antrenman yapan 217 yetişkin erkek katılmıştır. Veriler araştırmacı tarafından yüz yüze toplanmıştır ve kullanılan anket altı bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm katılımcıların, antropometrik (boy uzunluğu, vücut ağırlığı vb.) ve sosyo-demografik (yaş, eğitim durumu, gelir seviyesi vb.) özelliklerini öğrenmeye yönelik sorulardan oluşur. İkinci bölümde besin ve ergojenik destek tüketim kaydı istenmektedir. Üçüncü bölümde Sporcu Beslenmesi Bilgisi Ölçeği kullanılmıştır. Dördüncü bölümde Spor Besin Takviyeleri İnanç Ölçeği kullanılmıştır. Beşinci bölümde Sporcu Uyku Ölçeğinden faydalanılmıştır. Altıncı bölümde Sosyal Görünüş Kaygısı ölçeği kullanılmıştır. Çalışmanın bulgulara göre, katılımcıların Sporcu Beslenme Bilgisi Düzeyleri ortalama seviyede bulunmuştur. Antrenman geçmişi bir yıl ve üzeri olan bireylerde beslenme bilgisi ve takviye inancı puanlarının daha yüksek olduğu gözlenmiştir. Ayrıca, beslenme bilgisi düzeyi arttıkça protein ve fosfor alımı da artarken, enerji alımıyla zayıf düzeyde pozitif bir ilişki saptanmıştır. Katılımcıların yaklaşık %40'ı besin desteği kullandığını ve en çok kullanılan desteklerin kreatin ile protein tozu olduğunu ifade etmiştir. Katılımcıların neredeyse yarısının uyku kaliteleri düşük seviyededir. Uyku kalitesinin sporla ilgili faktörlerle güçlü ilişkiler gösterdiği ve antrenman geçmişi arttıkça sporla ilgili uyku bozukluklarının daha belirgin hale geldiği gözlenmiştir. Ayrıca, sporcuların sosyal görünüş kaygısı puanları genel olarak düşük bulunmuş, egzersiz yapmanın bu kaygıyı azaltabileceği vurgulanmıştır. Sosyal görünüş kaygısı ile medeni durum arasında anlamlı farklılık bulunmuş; bekar bireylerde daha yüksek olduğu, yaşla birlikte ise hafifçe azaldığı belirlenmiştir. Çalışmada, sosyal görünüş kaygısı yüksek olan bireylerde protein ve enerji alımının biraz daha düşük olabileceği ve yetersiz beslenme davranışlarının zamanla yeme bozuklukları riskini artırabileceği de tartışılmıştır. Yapısal eşitlik modeline göre, yalnızca uyku bozukluğu ile sosyal görünüş kaygısı arasında istatistiksel olarak pozitif anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Bu ilişkinin doğrusal değil, daha karmaşık bir yapı izlediği ve belirli eşiklerin ötesinde etkisinin zayıflayabileceği belirlenmiştir.
Kişilik Organizasyonları ve Ayrılma Bireyleşme Düzeyi Arasındaki İlişkide Duygu Düzenleme Becerisinin Aracı Etkisinin İncelenmesi
(2025) Yücesan, Ecem Şimal; Soygür, Arif Haldun
Bu araştırmanın temel amacı, kişilik organizasyonları ile ayrılma-bireyleşme düzeyi arasındaki ilişkide duygu düzenleme becerilerinin aracı etkisini incelemektir. Çalışmada ayrıca bu değişkenlerin çeşitli demografik faktörlere göre (cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi, gelir durumu, psikiyatrik tanı öyküsü) farklılık gösterip göstermediği araştırılmıştır. Araştırma kapsamında 465 bireyden veri toplanmıştır. Katılımcılara Sosyodemografik Bilgi Formu, Kişilik Organizasyonları Envanteri (KOREN), Ayrılma-Bireyleşme Envanteri (ABE) ve Duygu Düzenleme Becerileri Ölçeği (DDBÖ) uygulanmıştır. Veriler SPSS 25.0 ve AMOS programları ile analiz edilmiştir. Yapısal eşitlik modellemesi sonucunda, duygu düzenleme becerilerinin kişilik organizasyonları ile ayrılma-bireyleşme düzeyi arasındaki ilişkide anlamlı bir aracı rol oynadığı saptanmıştır. Modelin uyum indeksleri oldukça yüksek düzeyde bulunmuştur , bu da modelin veriye iyi uyum sağladığını göstermektedir. Korelasyon analizlerinde, kişilik organizasyonları ile ayrılma-bireyleşme düzeyi arasında pozitif, duygu düzenleme becerileri ile her iki değişken arasında negatif yönde anlamlı ilişkiler tespit edilmiştir. Cinsiyete göre yapılan karşılaştırmalarda, erkeklerin gerçeklik testi ve bölme puanlarının kadınlara göre anlamlı şekilde daha yüksek olduğu görülmüştür. Gelir düzeyi, eğitim durumu ve ailede psikiyatrik tanı gibi değişkenlere göre anlamlı farklılıklar genel olarak saptanmamıştır. Ancak çalışan bireylerin primitif savunma mekanizmalarını anlamlı şekilde daha yoğun kullandıkları gözlenmiştir. Bulgular kuramsal çerçevede ele alınmış ve klinik uygulamalara yönelik öneriler sunulmuştur
Serebral Palsili Çocuklarda Solunum Kas Eğitiminin Solunum Parametreleri, Gövde Kontrolü, Yürüme ve Fonksiyonel Bağımsızlık Üzerine Etkisi
(2025) Çil, Hamdi Berat; Aydın, Gamze
Serebral palsi (SP)'li çocuklarda görülebilecek solunum kaslarının zayıflığı, yetersiz solunum fonksiyonları, postüral kontrol eksiklikleri ve fonksiyonel bağımsızlığın azalması gibi çeşitli sorunlara yol açmaktadır. Bu çalışmanın amacı, SP'li çocuklarda inspiratuar kas eğitiminin (İKE) solunum parametreleri, gövde kontrolü, yürüme ve fonksiyonel bağımsızlık üzerine etkilerinin incelenmesidir. Çalışma, prospektif, randomize kontrollü tipte tasarlandı. Çalışmaya ortalama yaşları 7,89±2,17 yıl, %55,5'i erkek olan 36 SP'li çocuk dahil edildi. Katılımcılar randomize olarak iki gruba ayrıldı. Grup 1'e rutin fizyoterapi programına ek olarak İKE, Grup 2'ye yalnızca rutin fizyoterapi programı, 6 hafta boyunca uygulandı. Katılımcıların solunum kas kuvveti (maksimum inspiratuar ve ekspiratuar ağız içi basıncı (MİP-MEP)), solunum fonksiyonları (spirometri), göğüs ekspansiyonu (mezura), gövde kontrolü (Gövde Kontrol Ölçüm Skalası (GKÖS)), yürüme hızı (10 Metre Yürüme Testi (10 MYT)), yürüme enduransı (2 Dakika Yürüme Testi (2 DYT)) ve fonksiyonel bağımsızlık düzeyi (Çocuklar için Fonksiyonel Bağımsızlık Ölçeği (WeeFIM)) değerlendirildi. Tüm değerlendirmeler fizyoterapist tarafından uygulama öncesi, 6. Hafta ve 12. haftada tekrarlandı. Gruplar arası karşılaştırmalarda MİP, FEV1, FVC, FEV1/FVC, PEF ve GKÖS skorları arasında anlamlı fark görüldü (𝑝:0,009, 𝑝:0,023, 𝑝:0,001, 𝑝:0,007, 𝑝:0,006, 𝑝: 0,001, sırasıyla). Grup 1'de, MİP, FEV1, FVC, PEF ve GKÖS değerlerinin grup içi etki büyüklüğü Grup 2'ye göre daha yüksek bulundu (p:0,000, η²:0,794; 𝑝:0,000, η²:0,521; 𝑝:0,000, η²:0,648; 𝑝:0,000, η²:0,564, p:0,000, η²:0,556, sırasıyla). Gruplar arasında 10 MYT, 2 DYT ve WeeFIM skorlarında anlamlı fark bulunmadı (p>0,05). SP'li çocuklarda rutin fizyoterapi programına ek olarak uygulanan İKE'nin inspiratuar kas kuvveti, solunum fonksiyonları, ve gövde kontrolünde yalnızca rutin fizyoterapi programına kıyasla daha büyük etkiye sahip olduğu gösterilmiştir. Anahtar Kelimeler: fonksiyonel durum, kas kuvveti, serebral palsi, solunum kasları, yürüme
Lomber Disk Hernisi Cerrahi Girişimi Yapılan Hastalarda Hemşire Koçluğu Uygulamaları ile Hemşirelik Bakımının Hasta Bakım Sonuçlarına Etkisi: Randomize Kontrollü Çalışma
(2025) Karıncalı, Başak; Kılınç, Ayşe Dudu
Bu araştırma, Lomber Disk Hernisi hastalara ameliyat öncesi ve sonrası koçluk modeliyle uygulanan sürekli hemşirelik bakımının bazı hasta sonuçları (ağrı kontrolü, anksiyete düzeyi, öz- bakım gücü, günlük yaşam aktiviteleri) üzerine etkisini belirlemek amacıyla planlandı. Araştırma, (deney-kontrol) randomize kontrollü klinik araştırma olarak gerçekleştirildi. Veriler, Kasım 2024 den Mayıs 2025 tarihleri arasında Lomber Disk Hernisi uygulanan 60 hastadan elde edildi. 60 hasta deney ve kontrol gruplarına basit randomizasyon yöntemi kullanılarak atandı. Deney grubuna koçluk modeli , kontrol grubuna ise rutin hemşirelik bakımı uygulandı. Veriler; Hasta Tanılama Formu ,Bireyselleştirilmiş Bakım Skalası, Görsel Kıyaslama Ölçeği,, Durumluk Anksiyete Ölçeği ile toplandı. Hastalar ameliyat öncesinde, ameliyat sonrası , taburculukta, taburculuk sonrası 15. günde, 45 günde takip edildi. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistiklerle birlikte bağımsız gruplar t testi, Mann-Whitney U testi, Tekrarlı ölçümlerde varyans analizi kullanıldı. Koçluk modeli ve rutin hemşirelik bakımı alan hastalarda ağrı, anksiyete, günlük yaşam aktiviteleri, öz bakım gücü durumlarında anlamlı bir fark olduğu tespit edildi. Koçluk modeli ile sürekli hemşirelik bakımı uygulamasının lomber disk hernisi ameliyatı geçiren hastaların ağrı, anksiyete, günlük yaşam aktiviteleri, öz bakım gücü durumlarında etkili olduğu sonucuna ulaşıldı. Koçluk modeli uygulamasının Lomber Disk Hernisi ameliyatı sonrası hastaların izleminde kullanılması önerilmektedir.
Sağlık Kurum ve Kuruluşlarında Biyomedikal Çalışanlarının İş Güvencesinin İş Memnuniyetine Etkisinin İncelenmesi
(2025) İriş, İlker; Yarar, Onur
Sağlık sektöründe çalışanların iş memnuniyeti ve iş güvencesi, sağlık hizmetlerinin etkinliği ve kalitesi üzerinde doğrudan etkiye sahiptir. Biyomedikal çalışanlar, hastanelerde tıbbi teknoloji ve cihazların yönetimi, bakımı ve onarımı gibi kritik görevleri üstlenmekte olup bu grubun iş memnuniyeti düzeyi ile işinin güvencede olduğuna dair algısı hem kendi performanslarını hem de hasta bakımının sürekliliğini etkilemektedir. Bu nedenle bu tez çalışmasında, sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan biyomedikal çalışanların iş güvencesi ve iş memnuniyetine ilişkin görüşleri incelenmiştir. Araştırmanın temel amacı, biyomedikal personelin algıladığı iş güvencesi ile deneyimlediği iş memnuniyeti düzeylerini ve bu iki değişkeni şekillendiren faktörleri belirlemek ve aralarındaki ilişkiyi analiz etmektir. Araştırma nicel ve tanımlayıcı tasarımla yürütülmüştür. Çalışma kapsamında, sağlık kurumlarında görev yapan 219 biyomedikal mühendis ve teknikerden çevrimiçi anket yoluyla veri toplanmıştır. Anket formu sosyodemografik sorular ile iş güvencesi ve memnuniyetine ilişkin ifadeler içermektedir; veriler istatistiksel tekniklerle analiz edilerek grup farklılıkları ve değişkenler arası ilişkiler incelenmiştir. Bulgular, katılımcıların cinsiyet, görev unvanı ve eğitim durumu gibi demografik özelliklerine göre iş güvencesi ve iş memnuniyeti algılarında anlamlı bir farklılık olmadığını göstermiştir. Biyomedikal personelin algıladığı iş güvencesi ile iş memnuniyeti arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki saptanmıştır. Biyomedikal çalışanların iş güvencesi beklentilerinin karşılanmasının iş memnuniyetini artıracağı değerlendirilmektedir. Bu bağlamda, sağlık kurumlarındaki biyomedikal personelin iş güvencesine yönelik uygulamalarının sürekli güçlendirilmesi ve çalışanlara tanınan sosyal hakların geliştirilmesi önerilmektedir.
