Yarar, Onur

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Onur YARAR
Yarar O.
Onur Yarar
O., Yarar
Yarar, Onur
Yarar, O.
YARAR Onur
Onur, Yarar
Yarar Onur
Yarar,O.
Job Title
Doç.Dr.
Email Address
onur.yarar@okan.edu.tr
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output

57

Articles

8

Citation Count

14

Supervised Theses

40

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 10 of 57
  • Master Thesis
    Kamu hastanelerinde kadın hemşirelerin erkeklerin meslekte olmalarına ilişkin bakış açılarının değerlendirilmesi
    (2016) Bayram, Nuh; Yarar, Onur; Ağız ve Diş Sağlığı / Mouth and Dental Health
    Meslek seçimi, kişinin birçok meslek türleri arasından kendi kişiliğine, özelliklerine ve yeteneklerine en uygun olduğunu düşündüğü ve kendisine doyum sağlayacağına inandığı işe yönelmesidir. Bu çalışma, kadın hemşirelerin mesleğin toplumdaki statüsü ve mesleklerinde erkek hemşire olmasına ilişkin görüşlerini ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Araştırma tanımlayıcı olarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmada Adana ilinde bir kamu hastanesinde çalışan kadın hemşirelerin erkek hemşirelere mesleki bakış açısıyla ilgili bulgular toplanmaya çalışılmış ve yorumlanarak mevcut bilgilerle hemşirelerin görüş ve tutumlarının neler olduğu anlaşılmıştır. Bu amaçla yöntem olarak yüz yüze anket uygulama yöntemi seçilmiştir. İlgili kamu hastanesinde doğum, evlilik, yıllık izin vb durumda olmayan aynı anda gündüz vardiyasında çalışmakta olan 242 kadın hemşire araştırma evreni olarak kabul edilmiştir. +/- % 5 kabul edilebilir hata ile % 95 seviyesinde önerilen örneklem büyüklüğü 149 olarak bulunmuştur. Bulunan bu örneklem sayısı hastanede çalışılan birimlerde rastlantısal düzeyde anket şeklinde uygulanmıştır. Ankette demografik özelliklerin yanı sıra kadın hemşirelerin erkek hemşirelere yönelik önermelere verdikleri yanıtlar SPSS 19 (Statistical Package For Social Science) ortamına aktarılarak istatistiksel veriler oluşturulmuştur. Anket soruları çalışılan birim, mesleği seçme nedenleri, eğitim durumları, medeni durum ve yaş gruplarına göre ayrı ayrı değerlendirildiğinde hemşirelikte cinsiyet ayrımının söz konusu olmadığı ancak parametrelere göre avantaj ve dezavantaj olarak kategorize edilebileceği sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Hemşirelik, Kadın hemşire, Erkek hemşire
  • Master Thesis
    İstanbul Tıp fakültesinde çalışan hemşirelerde kalite algısının belirlenmesi
    (2018) Gökmen, Neslin; Yarar, Onur; Ağız ve Diş Sağlığı / Mouth and Dental Health
    Bu araştırmanın amacı, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi çalışanları olan hemşirelerin, çalıştıkları kurum ile ilgili kalite algılarının değerlendirilmesidir. Hastanenin kalite düzeyi, olanakları, hemşirelerin kalite hakkındaki bakış açılarını ve bunu etkileyen faktörlerin belirlenip, hastane ve çalışma şartlarından memnuniyet derecelerinin değerlendirilmesi ile eksiklerin gözlemlenmesi ve giderilmesine katkı sağlaması amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın örneklem seçimi için kullanılan evren İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesinde görev yapmakta olan (839) hemşiredir. Bu çalışmanın örneklem seçimi ise %95 güven düzeyi , %5 güven aralığı standartları baz alınarak 839 kişilik bir evren teması üzerinden 264 kişilik bir örneklem üzerinde çalışmanın sonuçları yeterli olacağı belirlenmiştir. Örneklem için basit tesadüfi diğer adı ile rasgele örnekleme sistemi ile örneklem seçimi yapılmıştır. Araştırma da veri toplama yöntemi birebir (yüzyüze) anket görüşmesi ile veriler elde edilmiştir. Anket çalışması kişisel bilgi formu ve likert ölçekleme bilgi formu şeklinde iki bölümden oluşmaktadır. Araştırma yapılan kurumda hemşireler iletişim kopukluğu ve geri bildirimin mesleki hatalara yol açabileceği konusunda görüş belirtmişlerdir. Sağlık hizmetleri konusunda hem çalışanların kendi içinde hem hasta-hasta yakını ile iletişim becerilerinin geliştirilmesi, etkili iletişime engel olabilecek etmenlerin belirlenmesi gerekir. Çalışanların iletişim için gerekli zamanı ayırması, bunun için yeterli düzeyde personel olması ve bu konuda eğitimlerin verilmesi sağlık hizmetlerinin kalitesini, verimliliğini büyük oranda arttıran faktörler arasında yer almaktadır. Sağlık çalışanlarının bu konudaki eksiklerinin giderilmesi kurumun ana hedefleri arasında olması gerekmektedir. Sadece hemşireler arasında değil kurum içerisindeki birimlerin iletişimlerinin üst seviyede olması kurumun verimliliği arttırabileceği başlıklar arasında yer almaktadır. Araştırma yapılan kurumda çalışan hemşirelerin çalışma mekanı ve fiziksel koşullardan memnuniyetlerinin kalite algılarını ve kurumun hizmet kalitesini pozitif şekilde arttırabileceği bilinmelidir.
  • Conference Object
    Citation Count: 6
    Noise pollution level in a pediatric hospital
    (Springer, 2019) Yarar, O.; Temizsoy, E.; Gunay, O.; Ağız ve Diş Sağlığı / Mouth and Dental Health
    Noise is unwanted and unpleasant sound. The noise in the hospitals disturbs the patients and employees. Therefore, the noise levels in hospitals should be monitored and measured continuously. This study was carried out to find the noise level in Zeynep Kamil Hospital. In this research, DT-805 model, CEM brand sound meter was used. This study in the hospital was performed on Tuesday, Friday and Saturday in the operating room, clinic and outpatient departments. As a result of this study, the highest average noise level measured at the hospital is 81.25 +/- 3.21 dB and the lowest noise level is 52.51 +/- 2.37 dB. Noise level of outpatient was higher than operating room and clinics. In outpatient, in clinics and in the operating room, the night noise level was found to be lower than the daytime. The noise levels measured in this study are much higher than the internationally recommended noise levels.
  • Master Thesis
    Üniversite hastanesinde çalışan hemşirelerin çocuk istismarı ve ihmalinin belirtileri ve risklerinin tanılanmasına ilişkin bilgi düzeyleri
    (2017) Özcan, Eylem; Yarar, Onur; Ağız ve Diş Sağlığı / Mouth and Dental Health
    Bu çalışma; üniversite hastanesinde çalışan hemşirelerin (n=618) çocuk istismarı ve ihmalinin belirtileri ve risklerinin tanılanmasına ilişkin bilgi düzeylerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Çalışma verilerinin değerlendirilmesinde iki grup karşılaştırılmasında bağımsız gruplarda Student t test, ikiden fazla grup değerlendirmelerinde tek yönlü varyans analizi kullanılmıştır. Niteliksel verilerin karşılaştırılmasında ise Ki-Kare testi kullanılmıştır. Hemşirelerin %58.1'i öğrenimi sırasında %13.4'ü mezuniyet sonrası çocuk istismarı hakkında bilgi aldığını, hemşirelerin %25.6'sı iş yaşamı süresince çocuk istismarı olgusu veya şüphesi yaşadığını, %96.2'si çocuk istismarı olgusu veya şüphesi olduğunda bildirim yapacağını, %99.7'u çocuk istismarı şüphesi olan veya tanısı alan olguların bir merkezi olması gerektiğini belirtmişlerdir. Hemşirelerin istismarın çocuk üzerindeki fiziksel belirtileri alt boyutunun ortalama puanları en yüksek (3.76±0.38), istismar ve ihmale yatkın çocukların özellikleri alt boyutunun puanları ise en düşük (3.11±0.45) olduğu tespit edilmiştir. İstismarın çocuk üzerindeki fiziksel belirtileri, çocuk istismarına ilişkin çocuktaki davranışsal belirtiler, ihmalin çocuk üzerindeki belirtileri ve çocuk istismarı ve ihmalinde ailesel özellikler ölçek alt boyut puanları; kadınlarda erkeklere göre anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Hemşirelerin meslekte çalışma süresine göre, istismar ve ihmale yatkın ebeveynlerin özellikleri ve istismar ve ihmale yatkın çocukların özellikleri ölçek alt boyut puanları arasında anlamlı bir fark bulunmuştur. Çocuk istismarı ve ihmalinin belirti ve risklerinin tanılanmasına yönelik ölçek puanlarının öğrenimi sırasında çocuk istismarı ve ihmali konusunda bilgi alma durumuna göre karşılaştırıldığında; ihmalin çocuk üzerindeki belirtileri dışındaki bütün ölçek alt boyutlarında bilgi alanların puanlarının anlamlı düzeyde yüksek olduğu tespit edilmiştir. Hemşirelerin çocuk istismarı ve ihmalinin belirtileri ve riskleri konusunda bilgi birikimi ve bilinçlilik düzeyleri yetersiz olup gerek eğitimin bütün basamaklarında gerekse mezuniyet sonrası eğitimlerle konu ile ilgili donanımlarının artırılması gerekmektedir. Anahtar Kelimeler: Hemşire, çocuk istismarı, çocuk istismarını tanılama, çocuk ihmali
  • Doctoral Thesis
    Türkiye'de Sağlık Bakanlığı ve Türkiye Halk Sağlığı Kurumu'nun stratejik planlarındaki öncelikli halk sağlığı sorunlarının sosyo-demografik analizi
    (2017) Yılmaz, Fatma Kantaş; Yarar, Onur; Ağız ve Diş Sağlığı / Mouth and Dental Health
    Küresel boyutta mücadele edilen sağlık problemlerinin önemli risk faktörleri arasında sayılan obezite, fiziksel inaktivite, tütün ve tütün ürünleri kullanımı ve alkol ve madde bağımlılığı ülkemizde Sağlık Bakanlığı'nın 2013-2017 yıllarındaki Stratejik Planı ve Türkiye Halk Sağlığı Kurumu'nun 2014–2017 Stratejik Planında öncelikli ilan edilen halk sağlığı sorunlarındandır. Bu çalışmada, ele alınan öncelikli halk sağlığı sorunlarının sosyo-demografik kriterlere göre analizi yapılarak, sağlık problemlerine yönelik temel stratejiler oluşturulmasında ve yüksek riskli grupların ihtiyaçlarına cevap verebilecek planlamalar yapılmasına ışık tutacak bilgiler sunulması amaçlanmıştır. Bu çalışma, tanımlayıcı bir araştırma olup evreni Türkiye oluşturmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından iki yılda bir gerçekleştirilen Türkiye Sağlık Araştırmalarının 2008, 2010, 2012, 2014 ve 2016 yılı verileri baz alınarak analiz yapılmıştır. Çalışmada veriler değerlendirilirken kategorik değişkenler n (%), sürekli değişkenler ise paragraf içinde ortalama±standart sapma şeklinde özetlenmiştir. Obezite, fiziksel aktivite, alkol tüketimi, tütün tüketimi, kronik hastalık gibi özelliklerin birçoğu alt kırılımlarda (cinsiyet, beden kitle indeksi, eğitim durumu, yaş grupları gibi) yüzde ve oranlarla gösterilmiş, gerekli yerlerde sütun grafiği, çizgi grafiği vb. grafiksel yaklaşımlardan yararlanılmıştır. Çalışmada, obezitenin dünyadaki artışa paralel olarak ülkemizde de artmaya devam ettiği görülmektedir. Obezite oranı kadınlarda daha yüksek olmakla birlikte, fazla kilolu olma durumu ise erkeklerde daha fazladır. Fazla kilolu bireylerde 45 yaşına kadar, obez bireylerde ise 55 yaşına kadar artış yaşanmış ve sonrasında ise oranlar azalmıştır. Eğitim ve gelir düzeyi düşük olanlarda obezite oranları diğer gruplarla karşılaştırıldığında yüksektir. Astım, kalp yetmezliği, hipertansiyon, diyabet, depresyon gibi çeşitli kronik hastalıkların görülme sıklığı obezlerde ve fazla kilolularda yüksek oranlara sahiptir. Fiziksel aktivite durumunda erkeklerin, kadınlara göre daha aktif olduğu, orta ve ağır olarak tanımlanan aktivitelerin düzeyinin yaş arttıkça azaldığı, eğitim düzeyi arttıkça yürüyüş yapma oranının arttığı araştırmadan çıkan diğer sonuçlardır. Ayrıca fiziksel aktivite oranının en yüksek olduğu kişiler aynı zamanda kendimi depresyonda hissetmedim diyen kişilerdir. Yürüyüş yapma oranları ise en düşük obez bireylerde çıkmıştır. Tütün kullanımı verileri ele alındığında; erkeklerde, 25-55 yaş aralığında, lise mezunlarında ve evli bireylerde sigara içme oranının yüksek olduğu görülmektedir. Merak, özenti ve arkadaş etkisi tütüne başlama nedenleri arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Ülkemizde en çok kullanılan tütün ürünü paket sigara olup, içilen ortalama sigara âdeti 2016 yılında 15,9±9,9'dur. İlk kez tütün kullanım yaşı ortalaması 17,7±5,5 olarak tespit edilmiştir. Sigara içmiş ve içenlerden sigarayı bırakmayı deneyenlerin oranı % 33,1'dir. Alkol kullanımı genel olarak ülkemizde erkeklerde, evli ve dul bireylerde, 45-54 yaş arasında yüksek orandadır. Düzenli alkol kullanım oranı obez bireylerde fazladır. Alkole başlama nedenleri arasında ilk sıralarda, merak, özenti, eğlence, arkadaş etkisi kişisel sorunlar yer almaktadır.
  • Master Thesis
    Hemşirelerin performans değerlendirme sistemi hakkındaki farkındalıklarının belirlenmesi
    (2014) Kocabey, Meryem Yaşar; Yarar, Onur; Ağız ve Diş Sağlığı / Mouth and Dental Health
    Hemşirelikte performans değerlendirme, tüm süreçlerin görünürlüğünü sağlayarak geliştirilmesi gereken alanların belirlenmesini, hemşirelerin işgücü verimliliğinin ve dolayısı ile hizmet kalitesinin arttırılmasını sağlar. Bu çalışmada, hemşireleri performans değerlendirme sistemi hakkındaki farkındalıklarını belirlemek amaçlanmıştır. Bu çalışmada, Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin sağlık bakım hizmetlerinde çalışan toplam 222 hemşirenin katılımı ile 01.01.2014–01.07.2014 tarihleri arasında tanımlayıcı türde gerçekleştirilmiştir. Veri aracı olarak, araştırmacılar tarafından literatür taraması sonrasında geliştirilen Hemşire Bilgi Formu ve Hemşire Performans Ölçümünün Etkinliğini Belirleme Formu kullanılmıştır. Araştırma kapsamında bulunan hastanenin yönetiminden onay izinleri alındıktan daha sonra etik kurul kararı alınmıştır. Sonuçların istatistiksel değerlendirilmesinde SPSS bilgisayar programı dahilinde yüzdelik hesaplama, t test ve varyans analizi testleri kullanılmıştır. Katılımcıların yaş ortalaması 20-30 yaş grubunun ilk sırada yer aldığı ve yaşların ortalamasının 28.38±6.21 olduğu, eğitim durumları içerisinde lisans mezunlarının ilk sırada %50.0 oranında yer aldığı ve hastanede görev yapma süresi beş yıl olanların (%55,9) sayılarının daha fazla olduğu saptanmıştır. Katılımcıların performans değerlendirme sistemini; hemşirelerin iş sunum basamaklarındaki verimlilik ve etkinliğinin ölçeklerle değerlendirmesi olarak tanımladıkları, performans değerlendirme sisteminin işgücü verimlilik üzerine %83.3 oranında etkili olduğunu düşündükleri, değerlendirme sonuçlarının % 79,3 oranıyla bildirimlerinin yapılmasını istedikleri, değerlendirme sistemi dahilinde ödül ve ceza sisteminin kullanılmasını istedikleri (%71,6), değerlendirme sistemlerine yönelik bilgilerinin yetersiz olduğu, değerlendirmeyi daha çok servis sorumlu hemşiresinin (%41,3) yapmasını istedikleri ve performans değerlendirme sistemini gerekli gördükleri saptanmıştır. Katılımcılarım bireysel ve mesleki özellikleri ile performans değerlendirme sürecinin etkinliğine yönelik verdikleri puanlar arasındaki ilişki değerlendirildiğinde kadro durumu ve çalışılan bölüm arasında anlamlı bir fark olduğu belirlenmiştir. Çalışma kapsamında hemşirelerin performans değerlendirme sürecine yönelik bilgilerinin istendik düzeyde olmasa da farkındalıklarının olduğu, performans değerlendirme sisteminin etkinliğine inandıkları, sistemin ekip anlayışı içerisinde aktifleştirilmesini istedikleri, kurumlarındaki bu eksikliğin giderilmesi gerektiğine inandıkları belirlenmiştir. Anahtar kelimeler: Hemşirelik, Performans değerlendirme, Verimlilik, Kalite
  • Doctoral Thesis
    Kronik hastalıklar ve kansere bağlı ölüm oranlarının ülkelerin gelir düzeyi farklılıkları ve demografik değişimleriyle olan ilişkisi
    (2021) Uzun, Belma; Yarar, Onur; Ağız ve Diş Sağlığı / Mouth and Dental Health
    Bu araştırmada, kronik hastalıklar ve kansere bağlı ölüm oranlarının ülkelerin gelir düzeyi farklılıkları ve demografik değişimleriyle olan ilişkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada gelişmiş, gelişmekte olan ve az gelişmiş olmak üzere, her bir kategoriden 5'er ülke seçilmek üzere toplamda 15 ülkeye ilişkin kronik hastalık ve kanser nedenli ölümler, kentleşme, GSMH, okullaşma kız, okullaşma erkek, GINI, erkek nüfus yüzdesi ve yaş bağlılık yüzdesi parametrelerinin 2000-2019 yılları arsasındaki değerleri alınmıştır. Araştırma sonuçlarına göre az gelişmiş ülkelerdeki kanser ve kronik hastalık nedenli ölüm oranları gelişmekte olan ülkelerden; gelişmekte olan ülkelerin kanser ve kronik hastalık nedenli ölüm oranları ise gelişmiş ülkelerin ölüm oranlarından daha yüksektir (p<0.05). Aynı gelir grubundaki ülkelerde de, kronik hastalık ve kanser sebepli ölümlerin istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermektedir (p<0.05). Logit model sonuçları, gelir grupları ve GSMH değerlerinin kronik hastalık ve kanser nedenli ölümler üzerindeki etkisinin istatistiksel olarak anlamlı olduğunu göstermiştir (p<0.05). GLM analizi sonuçlarına göre kentleşme, erkek okullaşma oranı, erkek nüfus yüzdesi ve yaş bağlılık oranlarının kronik hastalık ve kanser nedenli ölümler üzerindeki etkisi istatistiksel olarak anlamlı olup, modelin açıklama gücü %78.9 düzeyindedir (p<0.05). Aynı gelir gruplarında, GLM analizi sonuçlarına göre kentleşme, GSMH, erkek okullaşma oranı, erkek nüfus yüzdesi ve yaş bağlılık oranlarının kronik hastalık ve kanser nedenli ölümler üzerindeki etkisi istatistiksel olarak anlamlı olup, modelin açıklama gücü %74.4 düzeyindedir (p<0.05). Tüm gelir grupları için yapılan GLM analizinde, modelin açıklama gücü çok daha yüksek olup, %94.8 olarak bulunmuştur. Gelir grubu ile bütün demografik ikili gruplarının etkileşiminin kronik hastalık ve kanser nedenli ölümler üzerindeki etkisi istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0.05).Korelasyon analizi sonuçlarına göre kronik hastalık ve kanser nedenli ölümler ile kentleşme (r=0.491; p<0.01), GINI (r=0.560; p<0.01), erkek nüfus yüzdesi (r=0.134; p<0.05) ve yaş bağlılık oranı (r=0.562; p<0.01) arasında istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif yönde ilişki vardır. Öte yandan kronik hastalık ve kanser nedenli ölümler ile GSMH (r=-0.931; p<0.01), kız okullaşma oranı (r=-0.747; p<0.01), erkek okullaşma oranı (r=-0.766; p<0.01) arasında istatistiksel olarak anlamlı ve negatif yönde ilişki vardır. SEM panel veri analizi sonuçlarına göre kentleşme, cinsiyet ve yaş değişkenlerinin kronik hastalık ve kanser nedenli mortalite üzerindeki etkisi istatistiksel olarak anlamlı ve negatif yönde; GINI katsayısının etkisi ise anlamlı ve pozitif yöndedir (p<0.001). Modelin açıklama gücü oldukça yüksek düzeydedir ve tüm varyansın %86.9'unu açıklamaktadır. Sonuç olarak kronik hastalık ve kanser nedenli ölümlerde ekonomik sebepler, tıbbi sebeplerin çok üzerindedir.
  • Doctoral Thesis
    Entegre rapor bağlamında sürdürülebilirliğin ve dışsallığın değerlemesi: Hastaneler için model önerisi
    (2020) Bali, Kamil Cengiz; Yarar, Onur; Ağız ve Diş Sağlığı / Mouth and Dental Health
    Kurumların sürdürülebilirliğini, finansal performanslarıyla birlikte çevresel, sosyal ve yönetimsel risk ve belirsizliklerin de doğrudan etkilediğinin ortaya konmasıyla beraber günümüz şirketleri, sürdürülebilirliğin sağlanması konusunda finansal performans odaklı yaklaşımdan, sürdürülebilir değer yaratma yaklaşımına geçmeye başlamışlardır. 'Entegre Raporlama (ER)', bu düşünceyi hayata geçiren yaklaşımın adı olmuştur. Entegre raporlarda, finansal ve sürdürülebilirlik raporları tek bir rapor altında, birbiriyle bağlantılı olarak birleştirilmiştir. Sadece kar-zarar göstermekten öteye geçilip şirketin finansal olmayan değerleri ve gelecek için yaratacağı değer, kurum içi ve dışı paydaşlarla paylaşılmıştır. ER ile; doğal sermaye, insan sermayesi, ilişkisel ve sosyal sermaye, fikri, üretilmiş ve finansal sermaye için kısa, orta ve uzun vadeli değerlemelerin (valuation) yapılması ve birbirleriyle ilişkilerinin açıklanması amaçlanmaktadır. Bu sayede, şirketler hem kendi sürdürülebilirliklerine hem de toplumun sürdürülebilir kalkınmasına katkıda bulunmuş olacaklardır. Şirketler için yeni sayılabilecek bu süreçte, şirketlerin entegre rapor hazırlamada desteklenmesi, entegre raporda yapılması gerekenlerle ilgili somut ve pratik yönergelerin sunulması gerekmektedir. Bu çalışmada, ER'nin en temel noktalarından biri olan, şirketlerin finansal olmayan sermaye ögelerinin neler olduğunun ortaya konması ve bu ögelerin anahtar performans göstergelerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Her şirketin, bulundukları ortam ve dinamikleri itibarıyla ER ile ilgili kendi senaryosunu yazması gerektiği için araştırmada incelenmek üzere belirli bir sektörü, işletme grubunu seçme ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu araştırmada, sürdürülebilir kalkınmaya önemli katkılarından dolayı ve ER açısından bakir bir alan olan hastaneler seçilmiştir. Araştırmada, entegre rapor hazırlayacak hastanelerin kullanabileceği şekilde, sürdürülebilirlik/dışsallık ögelerinin envanteri çıkarılmış, değerleme yapılması amacıyla nicel ve nitel özelliklerine göre anahtar performans göstergeleri ortaya konmuştur. Sağlık ekonomisi, sağlık yönetimi alanında uzmanlaşmış akademisyenlerle ve hastane yöneticileriyle yüz yüze derinlemesine görüşmeler yapılmış, entegre rapor kılavuzları ve örnekleri incelenmiş, çeşitli uzman kuruluşlar tarafından yayımlanmış sürdürülebilirlik muhasebe standartları araştırılıp, devlet ve özel kurumların yayımladığı kılavuz ilkeler, standartlar, hesaplama cetvelleri taranmıştır. Anahtar Kelimeler: Entegre Düşünce, Entegre Raporlama, Sürdürülebilirlik, Dışsallık, Değerleme, Hastane.
  • Master Thesis
    Multipl skleroz polikliniklerinden hizmet alan hastaların memnuniyet durumlarının değerlendirilmesi
    (2019) Kırdarlı, Mehtap; Yarar, Onur; Ağız ve Diş Sağlığı / Mouth and Dental Health
    Bu çalışma, Multipl Skleroz polikliniklerinden hizmet alan hastaların, aldıkları hizmetten beklentilerini ve algılanan hizmet düzeyinin ne boyutta olduğunu tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Hastanelerde giderek önemi artan hasta memnuniyeti kavramının sürekli ve doğru olarak ölçülmesi, bulguların titizlikle değerlendirilmesi ve buna göre uygulamaların yapılması, işletme performansı ve hasta memnuniyeti açısından önemi tespit edilmeye çalışılmıştır. Multiple Skleroz hastalığı, klinik takibinin dikkatle ve sürekli olarak multi disipliner bir etkileşim ile yönetilmesi gereken bir süreçtir. Bu süreçte hastanın takibin herhangi bir aşamasında memnuniyetsizlik yaşaması tüm sürecin memnuniyet durumunu etkileyebilmektedir. Tanımlayıcı tipte olan bu araştırma, Nisan-Mayıs aylarında 324 hastaya ulaşılarak yapılmıştır. Araştırmanın uygulanma aşamasında MS hastalarına 'sosyo-demografik anketi' uygulanmış ve 'Ayaktan Hasta Memnuniyet Ölçeği' ile veriler toplanmıştır. Çalışmada elde edilen verilerin tamamı SPSS 21,0 istatistik paket programında analiz edilmiştir. Çalışmaya katılan hastaların sosyo-demografik özelliklerine göre memnuniyet durumu incelendiğinde cinsiyet, yaş, medeni durum ve meslek gruplarındaki farklılıkların poliklinik memnuniyet durumuna etki etmediği saptanmıştır. Çalışma kapsamında, hastaların eğitim durumunda üniversite ve üstü mezuniyet oranı yüksek görülmüştür. Çalışma kapsamında, ayaktan hasta memnuniyet ölçeğinin çalışan tutumu ve etkin muayene alt boyutları en yüksek değerde bulunmuştur. Çalışma kapsamında, ayaktan hasta memnuniyet ölçeğinin bekleme süresi ve danışmanlık alt boyutuna dair verilen cevaplar incelendiğinde, hastaların mesai dışı danışacak sağlık personeli varlığına dair memnuniyeti yüksek bulunmuştur. Ancak muayene olmak için bekleme süresinin belirsiz ya da fazla olmasından dolayı memnuniyet oranı düşük bulunmuştur. Çalışma kapsamında hastaların hastane takip süresi ve eğitim düzeyi ile poliklinik memnuniyet durumları arasında anlamlı bir ilişki olmadığı görülmüştür. Etkin muayene unsurları ile poliklinik memnuniyet durumları arasındaki ilişki incelendiğinde bu iki unsur arasında pozitif yönde anlamlı ve güçlü bir ilişki olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Sağlıkta kalite, Memnuniyet düzeyi, Multipl skleroz
  • Master Thesis
    İstanbul ilindeki kamu ve özel hastanelerde kalite yönetim sisteminde sürekli iyileştirme (kaizen)'nin, insan kaynakları yönetimi üzerine etkileri
    (2014) Eraslan, Nuran; Yarar, Onur; Ağız ve Diş Sağlığı / Mouth and Dental Health
    Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın ana hedeflerinden biri sağlık hizmetlerinde, sürekli iyileştirme ve geliştirme felsefesinin benimsenmesi olmuştur. Globalleşme, teknolojik gelişmeler ve iletişim kanallarının gelişmesiyle; toplumun farklılaşan beklentilerine cevap verebilmek ve değişimi yakalamak için, kalite yönetim sistemleri hastanelerimizin vazgeçilmez bir unsuru haline gelmiştir. Bu araştırmada; Kalite Yönetim Sisteminde, Sürekli İyileştirmenin, İKY Üzerine Etkilerinin ortaya çıkarılması amaçlandı. Araştırmanın evrenini, İstanbul ilindeki 2 Kamu ve 2 Özel Hastanede görev yapan, 1.600 sağlık sektörü çalışanı oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise; tabakalı örnekleme yöntemiyle belirlenen, 360 sağlık sektörü çalışanı oluşturmaktadır. Araştırmada, objektif örnekleme yöntemi olarak, randomize yöntem kullanılmış ve anket yöntemiyle veriler toplanmıştır. Araştırmada beşli Likert türü ölçek ve Evet- Hayırdan oluşan iki seçenekli ölçek kullanılmıştır. Ölçek güvenirliğinin test edilmesinde, Cronbach's Alpha katsayısından yararlanılmış ve 25 kişiden oluşan araştırmanın pilot çalışmasında, Cronbach's Alpha değeri 0,895 olarak tespit edilmiştir. Bu sonuç, ölçeğin güvenilir bir ölçek olduğunu ortaya koymaktadır. Araştırmada sürekli iyileştirmenin; İKY alt boyutlarından, iş tanımı-görev-yetki-sorumluluk, oryantasyon, eğitim, iş rotasyonu, kariyer gelişimi, performans değerlendirme ve ödüllendirmeyi, etkilediği ve güçlü ilişkilerinin olduğu, sürekli iyileştirmenin; iş sağlığı ve güvenliği üzerinde az etkili olduğu belirlendi. Araştırma sonucunda ise; kalite yönetim sisteminde, sürekli iyileştirmenin insan kaynakları yönetimi uygulamaları üzerinde orta düzeyde pozitif etkili olduğu tespit edildi. Hastanelerin yoğun rekabet ortamında başarılı olabilmesi için, birtakım sistemler yoluyla geliştirilmesi zorunlu hale gelmiştir. Süreçlerini iyileştiren, insana yatırımı sürdüren ve çalışanlarını dinamik tutan sağlık kurumları; rakipleri arasından kolayca sıyrılarak, geleceğin modern hastanelerinin daha verimli hale gelmelerine katkıda bulunacaktır. Anahtar Kelimeler: Hastane, Sürekli İyileştirme, Kalite Yönetim Sistemi ve İnsan Kaynakları Yönetimi