Yarar, Onur

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Onur YARAR
Yarar O.
Onur Yarar
O., Yarar
Yarar, Onur
Yarar, O.
YARAR Onur
Onur, Yarar
Yarar Onur
Yarar,O.
Job Title
Doç.Dr.
Email Address
onur.yarar@okan.edu.tr
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output

57

Articles

8

Citation Count

14

Supervised Theses

40

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 10 of 57
  • Master Thesis
    Sağlıkta kalite göstergelerinden ventilatörle ilişkili pnömoni enfeksiyonlarının maliyet analizi
    (2019) Öztürk, Yıldız; Yarar, Onur; Ağız ve Diş Sağlığı / Mouth and Dental Health
    Yoğun bakım ünitesinde tüm hastane enfeksiyonlarının önemli bir parçası olan Ventilatör İlişkili Pnömoni (VİP), morbidite ve mortalitesi yüksek, ekonomik yükü fazla, etkin kalite yönetim sistemi ve temel uygulamalarla kısmen önlenebilen ve sağlık kalite göstergesi olarak takip edilen ciddi bir hastalıktır. Bu araştırmada özel bir hastanenin Yoğun Bakım Ünitesinde gelişen VİP enfeksiyon dağılımı, neden olduğu ek yatış süresi ve maliyetini belirlemek amaçlandı. Araştırma, retrospektif vaka-kontrol çalışması dizaynında maliyet analiz çalışması olarak planlandı. Araştırma örneklemini 01 Ocak 2015 ve 31 Aralık 2018 yılları arasında VİP enfeksiyonu gelişen 37 hasta ve bu hastalarla birebir eşleştirme yöntemi ile seçilen VİP gelişmeyen 37 hasta oluşturdu. VİP gelişen ve gelişmeyen hastaların ortalama yatış günleri sırasıyla 45,70±31,99 gün ve 11,35±8,98 gün p=0,000, ikinci hastane enfeksiyonu görülme oranı %32,4 p=0,000, VİP gelişen hastaların mortalite oranı (%89,2) kontrol grubundan (%48,6) yüksekti (p=0,000). VİP gelişen ve gelişmeyen hastaların ortalama toplam maliyeti sırasıyla 52.751.09±43.669.3TL ve 17.044.16±15.668.8TL p=0,000 olarak hesaplandı. İlaç, tıbbi malzeme, laboratuar, kan transfüzyon, konsültasyon, hizmet, doktor, hemşire ve elektrik maliyetlerinde anlamlı bir farklılık olduğu, radyoloji maliyetlerinde anlamlı bir farklılık olmadığı saptandı. Yatış gün sayısında bir birimlik artışın VİP toplam maliyetini 869 TL arttırdığı, ikinci hastane enfeksiyonu olması durumunda maliyetin 17.517.058 TL arttığı p=0,000 olduğu bulundu. Sonuç olarak, VİP enfeksiyonunun yatış gün sayısı, mortalite oranı ve maliyetler üzerinde anlamlı bir etkisi olduğu, ikinci bir hastane enfeksiyonu gelişmesi durumunda maliyetlerin anlamlı bir oranda arttığı tespit edildi. Anahtar Kelimeler: Sağlıkta Kalite, Gösterge, Ventilatör İlişkili Pnömoni, Maliyet Analizi
  • Master Thesis
    Hemşirelerin performans değerlendirme sistemi hakkındaki farkındalıklarının belirlenmesi
    (2014) Kocabey, Meryem Yaşar; Yarar, Onur; Ağız ve Diş Sağlığı / Mouth and Dental Health
    Hemşirelikte performans değerlendirme, tüm süreçlerin görünürlüğünü sağlayarak geliştirilmesi gereken alanların belirlenmesini, hemşirelerin işgücü verimliliğinin ve dolayısı ile hizmet kalitesinin arttırılmasını sağlar. Bu çalışmada, hemşireleri performans değerlendirme sistemi hakkındaki farkındalıklarını belirlemek amaçlanmıştır. Bu çalışmada, Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin sağlık bakım hizmetlerinde çalışan toplam 222 hemşirenin katılımı ile 01.01.2014–01.07.2014 tarihleri arasında tanımlayıcı türde gerçekleştirilmiştir. Veri aracı olarak, araştırmacılar tarafından literatür taraması sonrasında geliştirilen Hemşire Bilgi Formu ve Hemşire Performans Ölçümünün Etkinliğini Belirleme Formu kullanılmıştır. Araştırma kapsamında bulunan hastanenin yönetiminden onay izinleri alındıktan daha sonra etik kurul kararı alınmıştır. Sonuçların istatistiksel değerlendirilmesinde SPSS bilgisayar programı dahilinde yüzdelik hesaplama, t test ve varyans analizi testleri kullanılmıştır. Katılımcıların yaş ortalaması 20-30 yaş grubunun ilk sırada yer aldığı ve yaşların ortalamasının 28.38±6.21 olduğu, eğitim durumları içerisinde lisans mezunlarının ilk sırada %50.0 oranında yer aldığı ve hastanede görev yapma süresi beş yıl olanların (%55,9) sayılarının daha fazla olduğu saptanmıştır. Katılımcıların performans değerlendirme sistemini; hemşirelerin iş sunum basamaklarındaki verimlilik ve etkinliğinin ölçeklerle değerlendirmesi olarak tanımladıkları, performans değerlendirme sisteminin işgücü verimlilik üzerine %83.3 oranında etkili olduğunu düşündükleri, değerlendirme sonuçlarının % 79,3 oranıyla bildirimlerinin yapılmasını istedikleri, değerlendirme sistemi dahilinde ödül ve ceza sisteminin kullanılmasını istedikleri (%71,6), değerlendirme sistemlerine yönelik bilgilerinin yetersiz olduğu, değerlendirmeyi daha çok servis sorumlu hemşiresinin (%41,3) yapmasını istedikleri ve performans değerlendirme sistemini gerekli gördükleri saptanmıştır. Katılımcılarım bireysel ve mesleki özellikleri ile performans değerlendirme sürecinin etkinliğine yönelik verdikleri puanlar arasındaki ilişki değerlendirildiğinde kadro durumu ve çalışılan bölüm arasında anlamlı bir fark olduğu belirlenmiştir. Çalışma kapsamında hemşirelerin performans değerlendirme sürecine yönelik bilgilerinin istendik düzeyde olmasa da farkındalıklarının olduğu, performans değerlendirme sisteminin etkinliğine inandıkları, sistemin ekip anlayışı içerisinde aktifleştirilmesini istedikleri, kurumlarındaki bu eksikliğin giderilmesi gerektiğine inandıkları belirlenmiştir. Anahtar kelimeler: Hemşirelik, Performans değerlendirme, Verimlilik, Kalite
  • Doctoral Thesis
    Kronik hastalıklar ve kansere bağlı ölüm oranlarının ülkelerin gelir düzeyi farklılıkları ve demografik değişimleriyle olan ilişkisi
    (2021) Uzun, Belma; Yarar, Onur; Ağız ve Diş Sağlığı / Mouth and Dental Health
    Bu araştırmada, kronik hastalıklar ve kansere bağlı ölüm oranlarının ülkelerin gelir düzeyi farklılıkları ve demografik değişimleriyle olan ilişkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada gelişmiş, gelişmekte olan ve az gelişmiş olmak üzere, her bir kategoriden 5'er ülke seçilmek üzere toplamda 15 ülkeye ilişkin kronik hastalık ve kanser nedenli ölümler, kentleşme, GSMH, okullaşma kız, okullaşma erkek, GINI, erkek nüfus yüzdesi ve yaş bağlılık yüzdesi parametrelerinin 2000-2019 yılları arsasındaki değerleri alınmıştır. Araştırma sonuçlarına göre az gelişmiş ülkelerdeki kanser ve kronik hastalık nedenli ölüm oranları gelişmekte olan ülkelerden; gelişmekte olan ülkelerin kanser ve kronik hastalık nedenli ölüm oranları ise gelişmiş ülkelerin ölüm oranlarından daha yüksektir (p<0.05). Aynı gelir grubundaki ülkelerde de, kronik hastalık ve kanser sebepli ölümlerin istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermektedir (p<0.05). Logit model sonuçları, gelir grupları ve GSMH değerlerinin kronik hastalık ve kanser nedenli ölümler üzerindeki etkisinin istatistiksel olarak anlamlı olduğunu göstermiştir (p<0.05). GLM analizi sonuçlarına göre kentleşme, erkek okullaşma oranı, erkek nüfus yüzdesi ve yaş bağlılık oranlarının kronik hastalık ve kanser nedenli ölümler üzerindeki etkisi istatistiksel olarak anlamlı olup, modelin açıklama gücü %78.9 düzeyindedir (p<0.05). Aynı gelir gruplarında, GLM analizi sonuçlarına göre kentleşme, GSMH, erkek okullaşma oranı, erkek nüfus yüzdesi ve yaş bağlılık oranlarının kronik hastalık ve kanser nedenli ölümler üzerindeki etkisi istatistiksel olarak anlamlı olup, modelin açıklama gücü %74.4 düzeyindedir (p<0.05). Tüm gelir grupları için yapılan GLM analizinde, modelin açıklama gücü çok daha yüksek olup, %94.8 olarak bulunmuştur. Gelir grubu ile bütün demografik ikili gruplarının etkileşiminin kronik hastalık ve kanser nedenli ölümler üzerindeki etkisi istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0.05).Korelasyon analizi sonuçlarına göre kronik hastalık ve kanser nedenli ölümler ile kentleşme (r=0.491; p<0.01), GINI (r=0.560; p<0.01), erkek nüfus yüzdesi (r=0.134; p<0.05) ve yaş bağlılık oranı (r=0.562; p<0.01) arasında istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif yönde ilişki vardır. Öte yandan kronik hastalık ve kanser nedenli ölümler ile GSMH (r=-0.931; p<0.01), kız okullaşma oranı (r=-0.747; p<0.01), erkek okullaşma oranı (r=-0.766; p<0.01) arasında istatistiksel olarak anlamlı ve negatif yönde ilişki vardır. SEM panel veri analizi sonuçlarına göre kentleşme, cinsiyet ve yaş değişkenlerinin kronik hastalık ve kanser nedenli mortalite üzerindeki etkisi istatistiksel olarak anlamlı ve negatif yönde; GINI katsayısının etkisi ise anlamlı ve pozitif yöndedir (p<0.001). Modelin açıklama gücü oldukça yüksek düzeydedir ve tüm varyansın %86.9'unu açıklamaktadır. Sonuç olarak kronik hastalık ve kanser nedenli ölümlerde ekonomik sebepler, tıbbi sebeplerin çok üzerindedir.
  • Doctoral Thesis
    Entegre rapor bağlamında sürdürülebilirliğin ve dışsallığın değerlemesi: Hastaneler için model önerisi
    (2020) Bali, Kamil Cengiz; Yarar, Onur; Ağız ve Diş Sağlığı / Mouth and Dental Health
    Kurumların sürdürülebilirliğini, finansal performanslarıyla birlikte çevresel, sosyal ve yönetimsel risk ve belirsizliklerin de doğrudan etkilediğinin ortaya konmasıyla beraber günümüz şirketleri, sürdürülebilirliğin sağlanması konusunda finansal performans odaklı yaklaşımdan, sürdürülebilir değer yaratma yaklaşımına geçmeye başlamışlardır. 'Entegre Raporlama (ER)', bu düşünceyi hayata geçiren yaklaşımın adı olmuştur. Entegre raporlarda, finansal ve sürdürülebilirlik raporları tek bir rapor altında, birbiriyle bağlantılı olarak birleştirilmiştir. Sadece kar-zarar göstermekten öteye geçilip şirketin finansal olmayan değerleri ve gelecek için yaratacağı değer, kurum içi ve dışı paydaşlarla paylaşılmıştır. ER ile; doğal sermaye, insan sermayesi, ilişkisel ve sosyal sermaye, fikri, üretilmiş ve finansal sermaye için kısa, orta ve uzun vadeli değerlemelerin (valuation) yapılması ve birbirleriyle ilişkilerinin açıklanması amaçlanmaktadır. Bu sayede, şirketler hem kendi sürdürülebilirliklerine hem de toplumun sürdürülebilir kalkınmasına katkıda bulunmuş olacaklardır. Şirketler için yeni sayılabilecek bu süreçte, şirketlerin entegre rapor hazırlamada desteklenmesi, entegre raporda yapılması gerekenlerle ilgili somut ve pratik yönergelerin sunulması gerekmektedir. Bu çalışmada, ER'nin en temel noktalarından biri olan, şirketlerin finansal olmayan sermaye ögelerinin neler olduğunun ortaya konması ve bu ögelerin anahtar performans göstergelerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Her şirketin, bulundukları ortam ve dinamikleri itibarıyla ER ile ilgili kendi senaryosunu yazması gerektiği için araştırmada incelenmek üzere belirli bir sektörü, işletme grubunu seçme ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu araştırmada, sürdürülebilir kalkınmaya önemli katkılarından dolayı ve ER açısından bakir bir alan olan hastaneler seçilmiştir. Araştırmada, entegre rapor hazırlayacak hastanelerin kullanabileceği şekilde, sürdürülebilirlik/dışsallık ögelerinin envanteri çıkarılmış, değerleme yapılması amacıyla nicel ve nitel özelliklerine göre anahtar performans göstergeleri ortaya konmuştur. Sağlık ekonomisi, sağlık yönetimi alanında uzmanlaşmış akademisyenlerle ve hastane yöneticileriyle yüz yüze derinlemesine görüşmeler yapılmış, entegre rapor kılavuzları ve örnekleri incelenmiş, çeşitli uzman kuruluşlar tarafından yayımlanmış sürdürülebilirlik muhasebe standartları araştırılıp, devlet ve özel kurumların yayımladığı kılavuz ilkeler, standartlar, hesaplama cetvelleri taranmıştır. Anahtar Kelimeler: Entegre Düşünce, Entegre Raporlama, Sürdürülebilirlik, Dışsallık, Değerleme, Hastane.
  • Master Thesis
    Multipl skleroz polikliniklerinden hizmet alan hastaların memnuniyet durumlarının değerlendirilmesi
    (2019) Kırdarlı, Mehtap; Yarar, Onur; Ağız ve Diş Sağlığı / Mouth and Dental Health
    Bu çalışma, Multipl Skleroz polikliniklerinden hizmet alan hastaların, aldıkları hizmetten beklentilerini ve algılanan hizmet düzeyinin ne boyutta olduğunu tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Hastanelerde giderek önemi artan hasta memnuniyeti kavramının sürekli ve doğru olarak ölçülmesi, bulguların titizlikle değerlendirilmesi ve buna göre uygulamaların yapılması, işletme performansı ve hasta memnuniyeti açısından önemi tespit edilmeye çalışılmıştır. Multiple Skleroz hastalığı, klinik takibinin dikkatle ve sürekli olarak multi disipliner bir etkileşim ile yönetilmesi gereken bir süreçtir. Bu süreçte hastanın takibin herhangi bir aşamasında memnuniyetsizlik yaşaması tüm sürecin memnuniyet durumunu etkileyebilmektedir. Tanımlayıcı tipte olan bu araştırma, Nisan-Mayıs aylarında 324 hastaya ulaşılarak yapılmıştır. Araştırmanın uygulanma aşamasında MS hastalarına 'sosyo-demografik anketi' uygulanmış ve 'Ayaktan Hasta Memnuniyet Ölçeği' ile veriler toplanmıştır. Çalışmada elde edilen verilerin tamamı SPSS 21,0 istatistik paket programında analiz edilmiştir. Çalışmaya katılan hastaların sosyo-demografik özelliklerine göre memnuniyet durumu incelendiğinde cinsiyet, yaş, medeni durum ve meslek gruplarındaki farklılıkların poliklinik memnuniyet durumuna etki etmediği saptanmıştır. Çalışma kapsamında, hastaların eğitim durumunda üniversite ve üstü mezuniyet oranı yüksek görülmüştür. Çalışma kapsamında, ayaktan hasta memnuniyet ölçeğinin çalışan tutumu ve etkin muayene alt boyutları en yüksek değerde bulunmuştur. Çalışma kapsamında, ayaktan hasta memnuniyet ölçeğinin bekleme süresi ve danışmanlık alt boyutuna dair verilen cevaplar incelendiğinde, hastaların mesai dışı danışacak sağlık personeli varlığına dair memnuniyeti yüksek bulunmuştur. Ancak muayene olmak için bekleme süresinin belirsiz ya da fazla olmasından dolayı memnuniyet oranı düşük bulunmuştur. Çalışma kapsamında hastaların hastane takip süresi ve eğitim düzeyi ile poliklinik memnuniyet durumları arasında anlamlı bir ilişki olmadığı görülmüştür. Etkin muayene unsurları ile poliklinik memnuniyet durumları arasındaki ilişki incelendiğinde bu iki unsur arasında pozitif yönde anlamlı ve güçlü bir ilişki olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Sağlıkta kalite, Memnuniyet düzeyi, Multipl skleroz
  • Doctoral Thesis
    Türkiye'de kanser hastalarında hastalık yönetimi politikalarının irdelenmesi: Bursa ili örneği
    (2020) Fırat, Pınar; Yarar, Onur; Ağız ve Diş Sağlığı / Mouth and Dental Health
    Hastalık yönetimi, sistematik, çok disiplinli bir yaklaşım ve çoklu tedavi yöntemlerini kullanarak bir veya daha fazla kronik durumu önlemek veya yönetmek için tasarlanmış bir grup müdahaleden oluşmaktadır. Kanser, dünya genelinde mortalite, sağkalım, genel hastalık yükü, etken çevresel faktörler açısından coğrafi varyasyonlar gösteren majör bir hastalık yüküdür. Bununla birlikte tüm bu varyasyonlar ülkenin prevansiyon, tanı, tedavi ve palyatif programlarının tümünü içeren kanser kontrol stratejisini oluşturmaktadır. Türkiye'de kanser sıklığı dünyanın gelişmekte olan ülkeleriyle benzerlikler göstermektedir. Çalışmada, Türkiye'de kanser hastalarında hastalık yönetimi politikalarının Bursa ili örnek alınarak değerlendirmesi amaçlanmıştır. Bu çalışma niteliksel bir araştırmadır ve 01/01/2020 - 30/06/2020 tarihleri arasında Bursa ilinde çalışan, konu ile ilgili farklı branşlardan uzman hekimler ile gerçekleştirilmiştir. Veri toplama yöntemi olarak bireysel derinlemesine görüşme yöntemi kullanılmıştır. Ayrıca, Bursa İl Sağlık Müdürlüğü'nün Sağlık Bakanlığı onaylı kanser verileri ve bu yöndeki tarama çalışmaları ele alınarak değerlendirme yapılmıştır. Kanser hastalarının tanı, tedavi ve takip süreçlerinin herhangi bir aşamasına dahil olan farklı branşlarda yedi uzman hekime yarı yapılandırılmış sorular yöneltilmiştir. Bu sorular ülkemizdeki hastalık yönetim politikalarını, zayıf ve güçlü yanlarını, iyileştirilmesi adına önerileri içermektedir. Çalışmamızda Sağlık Bakanlığı kanser politikaları doğrultusunda çıkarılmış mevzuat ve kararlar değerlendirilmiştir. Son yıllarda Sağlık Bakanlığı tarafından bu konuda yürütülen faaliyetler yoğunlaştırılmış olup, kanser kontrolünün ilk basamağı olan güçlü bir kayıt sistemi oluşturulmuştur. Buna ek olarak KETEM çalışmaları ve Ulusal Kanser Eylem politikaları yürütülmektedir. Kanserde hastalık yönetiminin Bursa ili örneğinde cinsiyete ve yaşa standardize edilmiş hızların kanser türüne göre dağılımlarının 2010 ile 2018 yılları arasında dünya ve ülke geneli ile uyumlu şekilde erkeklerde trakea, bronş ve akciğer kanseri, kadınlarda da meme kanseri olduğu dikkat çekmektedir. Sonuç olarak; Ülkemizdeki kanser kayıt ve tarama üzerine Sağlık Bakanlığı politikalarının geçmişe göre daha iyi olduğu ancak geliştirilmesi ve kanser merkezlerinin arttırılıp, eğitimli ve donanımlı ekiplerin bu merkezlerde görevlendirilmesi gerekmektedir. Anahtar Kelimeler: Hastalık Yönetimi, Kanser Yönetimi, Sağlık Politikaları, Bursa İli
  • Master Thesis
    Kurumsal tüketicilerin sağlık hizmeti satın alma davranışları: GOSB örneği
    (2019) Güney, Mustafa; Yarar, Onur; Ağız ve Diş Sağlığı / Mouth and Dental Health
    Günümüzde sağlık hizmetleri, tüketilebilen, satın alınabilen, alışveriş yapar gibi seçenekler arasında karşılaştırma yapılabilen bir sektör haline gelmiştir. Özel sağlık hizmeti sunucuları, sağlık hizmeti sunumunda ciddi rol oynamaktadır. Sağlık hizmetlerinde piyasalaşmanın etkisiyle birlikte, sektörde bir rekabet ortamı da meydana gelmiştir. Günümüzde, adeta holdingleşen zincir sağlık kuruluşları yaygınlaşmıştır. Mevcut pastadan en büyük payı almak isteyen sağlık hizmeti sunucuları, karlılıklarını arttırabilmek için bireysel tüketicilerin yanı sıra kurumsal tüketicilerle de çeşitli çalışmalar yapmayı amaçlamaktadırlar. Bu doğrultuda, sağlık hizmetlerine ihtiyaç duyan sanayi kuruluşları, hastaneler için önemli birer tüketici haline gelmektedirler. İstanbul ve çevresinde yer alan Organize Sanayi Bölgeleri, yoğun olarak sağlık hizmetini ihtiyaç duymaktadır. Bu bölgelerde yüzlerce şirket faaliyet göstermekte, on binlerce personel çalışmaktadır. İstanbul'un doğu sınırında Kocaeli'nin Gebze ilçesinde yer alan Gebze Organize Sanayi Bölgesi (GOSB) gerek kurumsal şirketlere ev sahipliği yapması gerek sağlık hizmetlerine ihtiyaç duyan yapısından dolayı, hastaneler tarafından hedef kitle olarak görülmektedir. Hatta 2017 yılında, bölge içinde özel bir tıp merkezi hizmet vermeye başlamıştır. Araştırmada, bu bölgede yer alan şirketlerin, hastaneler ile anlaşma/işbirliği yapmaya ne kadar önem verdikleri ve hastanelerin hangi özelliklerine önem verdikleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca, kurumların tanımlayıcı bilgilerinin, verilen önem dereceleri üzerinde etkisi olup olmadığı araştırılmıştır. Araştırmaya 115 şirket katılmıştır. Verilerin toplanmasında yüz yüze anket yöntemi kullanılmıştır. Veri analizi aşamasında T-Testi, Anova Testi, Mann Whitney U ve Kruskal Wallis Analizi uygulanmıştır. Araştırma kapsamında, kurumların ve kişilerin tanımlayıcı özelliklerindeki farklılığın, hastaneler ile anlaşma yapılmasına verilen önem üzerinde bir etkisi olmadığı tespit edilmiştir. Yalnızca, beklenen bir çıktı olarak, anlaşmalı olunan hastane sayısı arttıkça, anlaşmalı hastane varlığına verilen önemin arttığı gözlemlenmiştir. Buna ek olarak, tanımlayıcı özelliklerin değişmesinin, hastane anlaşmalarında dikkat edilen öncelikleri değiştirmediği, beklentilerin yaygın olarak aynı olduğu tespit edilmiştir.
  • Master Thesis
    Belediyelerin sağlık hizmetlerinin incelenmesinde Kadıköy belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi örneği
    (2018) Ak, Sebla; Yarar, Onur; Ağız ve Diş Sağlığı / Mouth and Dental Health
    Demokrasinin vazgeçilmez kurumlarından olan belediyeler küresel dünyada her gün biraz daha önem kazanmaktadır. Belediyecilik, çöp toplama, esnafı denetleme fonksiyonlarının ötesine, sosyal belediyeciliğe devrilmiştir. Bilim ve teknoloji sunduğu yeni olanaklarıyla insan hayatına kolaylıklar sağlarken, sağlık alanında da daha pratik, ulaşılabilir ve ucuz hizmet sağlanmasına katkı sunmuş ve yeni sağlık hizmet alanları yaratmıştır. Ülkemiz de Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşundan bu yana sağlık alanında kurumsallaşma, eğitimli kadrolar oluşturma çabası görülmüştür. Günümüz modern toplumlarında halka yakın yönetim anlayışlarında belediyeler önemli görevler üstlenmişlerdir. Belediyelerin sağlık hizmetleri; halka, ulaşılabilir, ucuz, sağlık hizmetlerini sunarken devletin de sağlık alanındaki yükünü hafifletmektedir. Bu yüzden gerek koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinde ilçe belediyelerin ve Büyükşehir Belediyelerinin yapmış olduğu çalışmalar göz ardı edilemez. Bu çalışmada Belediyelerin sağlık hizmetlerini incelemek için Kadıköy Belediyesi Sağlık Müdürlüğü'nün 2014-2015 yıllarında bakılan hasta sayıları ile İstanbul Büyükşehir Belediyesinin hasta sayıları değerlendirilmiştir. Kadıköy Belediyesi'nin sağlık merkezlerine başvuran hasta sayılarının, Büyükşehir Belediyesinin hasta sayılarına göre düşük olmadığı, bir ilçe belediyesine göre düzenli olarak sağlık hizmeti sunduğu ve beraberinde vatandaşların görüş ve önerilere önem verdiği ve değerlendirmeye alarak projelerini gerçekleştirdiği görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Belediye, Sağlık Hizmetleri, Hasta Sayıları, Belediye Hizmetleri
  • Article
    Citation Count: 0
    Organizasyonlarda Yöneticilerin Nepotik Tutumlarının Çalışan Memnuniyeti ve Sabotaj Eğilimi Üzerindeki Etkilerinin İncelenmesi
    (2023) Onur YARAR; Nuri AVCI; Ağız ve Diş Sağlığı / Mouth and Dental Health
    Nepotizm ve sabotaj eğilimi konusu; katılımcı duyarlılığı nedeniyle literatürde araştırılması güç ve çalışmaların sığ olduğu bir alana işaret etmektedir. Bu eğilimin farklı düzeylerde de olsa her kurumda varlığını sürdürdüğü düşünülmektedir. Araştırma süreci öncesinde evren ve örneklem seçimi denemelerinde bazı sinik ve entropik tutum ve davranışlara muhatap olunmuştur. Çalışma bir sosyal medya platformu üzerinde tümü beyaz yakalı çalışanlardan oluşan, sabotaj eğilimin en düşük seviyede görülebileceği düşünülen insan kaynakları (İK) profesyonelleri üzerinde yürütülmüştür. Bu çalışmanın amacı; yöneticilerin nepotik tutum ve davranışlarının çalışan memnuniyeti ve sabotaj eğilimini üzerindeki etkilerini ve çalışan memnuniyeti ile sabotaj eğilimi arasındaki etkileşimin yönü ve niteliğini incelemektir. Araştırma nicel araştırma deseninde planlanmış ve Linkedin sosyal medya platformunda 520 İK profesyoneli ile internet üzerinden çevrim içi anket olarak yürütülmüştür. Her bir katılımcıya birer mesaj ile çalışmanın amacı hakkında bilgi ve gerekli güvenciler verilmiştir. Çalışmaya 134 kişinin katılımı sağlanmıştır. Anket formu; kişisel bilgiler, her biri tek boyut ve dokuz maddeden oluşan Nepotik Tutum Ölçeği ve Çalışan Memnuniyeti Ölçeği ile kendini sabotaj ve kurumsal sabotaj boyutlarından ve toplam 22 maddeden oluşan Sabotaj Eğilimi Ölçeğinden oluşmaktadır. Araştırma sonucuna göre; örgütte yöneticilerin ayrımcı tutumlarına ilişkin algının yükselmesi çalışan memnuniyetinde düşüşe; kurumsal ve kendine sabotaj eğiliminde ise yükselmeye neden olmaktadır. Çalışan memnuniyetindeki düşüşün kendini sabotaj eğiliminden çok kurumsal sabotaj eğilimini etkilediği görülmektedir.
  • Master Thesis
    Bir üniversite hastanesinde hemşirelik uygulamalarında bireysel ve mesleki otonomi kullanımı
    (2015) Avşar, Demet; Yarar, Onur; Ağız ve Diş Sağlığı / Mouth and Dental Health
    Bu çalışma hemşirelik uygulamalarında bireysel ve mesleki otonomiyi kullanma konusundaki görüşlerinin belirlenmesi amacıyla tanımlayıcı olarak planlanmıştır. Çalışma 03 Şubat 2014-20 Mayıs 2014 tarihleri arasında yapılmıştır. Araştırmanın evrenini Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesinde çalışan 1018 hemşire oluşturmuş, çalışmayı kabul eden 531 hemşire ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma verileri sosyo-demografik veri formu ve Shutzenhofer (1992) tarafından geliştirilmiş, ülkemiz için geçerliliği ve güvenilirliği Saraçoğlu (2010) tarafından yapılan 'hemşirelik aktivite ölçeği' ile elde edilmiştir. Araştırma verileri değerlendirilirken; kolmogorov smirnov test, tek yönlü varyans analizi, standart sapma, frekans, ki-kare, t-testi kullanılmıştır. Araştırmaya katılan hemşirelerin %37,3'sının 20-29 ve 30-39 yaş aralığında olduğu, % 85,3' ün HYO ve hemşirelik fakültesi mezunu olduğu, % 63,6'sının dahili bilim dallarında çalıştığı, saptanmıştır. Hemşirelerin sağlık bakım sistemi içinde rollerini mesleki amaçlar doğrultusunda yerine getirebilme sorusuna %55,0'i 'kısmen' yanıtını verdikleri, sağlık bakım sistem içinde rollerini yerine getirememe nedeni olarak araştırmaya katılan hemşirelerin % 20,5 'iş yükü fazlalığı' olarak belirtmiştir. Doğrudan hemşirelik kararlarıyla uygulanan hasta bakım işlevlerinin dağılımına bakıldığında hemşirelerin %48,4'ü hastanın öz bakımını desteklediklerini belirtmiştir. Hemşirelik aktivite ölçeği (HAÖ) puan ortalaması 158,00±25,848 olarak bulunmuş ve otonomi düzeyleri orta seviye (121-180 puan arası) olarak saptanmıştır. Hemşirelerin yaş gruplarına göre, çalışma yıllarına göre, cinsiyetine göre ve günlük bakılan hasta sayısına göre HAÖ puan ortalaması arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Ancak hemşirelerin mezuniyet durumuna göre ve çalıştıkları kliniklere göre HAÖ puan ortalaması arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Araştırmanın sonucunda araştırmaya katılan hemşirelerin Hemşirelik Aktivite Ölçeği puanın, 158,00±25,848 olup, otonomi düzeylerinin orta düzeyde (121-180 puan arası) olduğu saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Hemşirelik, Hemşirelikte yönetim, Mesleki otonomi, Üniversite hastanesi