Türker, Güray

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Guray TURKER
Güray, Türker
Türker, Güray
Turker, Güray
G., Türker
TÜRKER Güray
TURKER Guray
Türker Güray
Güray TÜRKER
Güray Türker
Guray Turker
Turker, G.
Turker Guray
Türker, G.
Turker, Guray
Job Title
Dr.Öğr.Üyesi
Email Address
guray.turker@okan.edu.tr
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output

4

Articles

3

Citation Count

0

Supervised Theses

1

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 4 of 4
  • Master Thesis
    Aile işletmelerinde uyuşmazlık önleme ve çözüm önerisi olarak aile anayasası ve arabuluculuk
    (2024) Özer, Memet Turan; Türker, Güray; Medeni Hukuk / Civil Law
    ÖZET AİLE İŞLETMELERİNDE UYUŞMAZLIK ÖNLEME VE ÇÖZÜM ÖNERİSİ OLARAK AİLE ANAYASASI VE ARABULUCULUK Bir ailenin kurup geliştirdiği veya sonradan sahip olduğu, yönetim erki ile kuruluş ve/veya mevcut hisselerinin ve sermayesinin çoğunluğu veya tamamı aynı aile üyelerine ait olan işletmeler veya tüzel kişilikler, 'aile şirketi' ya da 'aile işletmesi' olarak adlandırılmaktadır. Aile işletmelerinde, karar mekanizmasında ve yönetim kademelerinde ağırlıkla -aralarında kan bağı, evlilik ya da örneğin evlatlık edinme gibi yollarla bağ kurulmuş olan insanların oluşturduğu- aile üyelerinin etkin, etkili ve yetkili olması esastır ve bu nitelik bir işletmenin 'aile işletmesi' olarak anılabilmesi için en temel belirleyici unsurdur. Dünyadaki işletmelerin çoğunluğu 'aile işletmesi' olarak doğmuştur. Dünyada ve ülkemizde ekonomik faaliyetin çoğunluğu aile işletmeleri tarafından yerine getirilmektedir. Bu nedenle aile işletmelerinin sağlıklı yürümesi ve sürekliliğinin sağlanması çok önemlidir. Aile işletmelerinin amacı çoğu zaman aile üyelerine daha iyi bir gelecek sağlama niyetine yöneliktir ve işletme bu amacını 'kar etme' temeli üzerine oturtur. Bu yüzden 'aile işletmesi' ile 'aile' arasında açıkça görünen ya da örtülü bir ilişki ve etkileşim vardır. Ailedeki ve aile işletmelerindeki olası çatışmaları önlemek için, ailelerin ve aile işletmelerinin, birtakım yapısal, yönetsel, finansal ve hukuksal düzenlemeleri olmalıdır. Aile perspektifinden baktığımızda bu düzenlemelerin başında da 'Aile Anayasası' gelmektedir. Bu yaklaşımdan hareketle, çalışmamızda Aile Anayasası'na ilişkin bazı açılımlar ve açıklamalar yer almaktadır. Bunun yanında, tüm önlemlere rağmen aile içinde uyuşmazlık çıkması halinde, bu uyuşmazlığın arabuluculuk yolu ile çözülmesinin önemi de izaha çalışılmaktadır. Bu bağlamda, aile ve aile işletmesi ilişkileri, Aile Anayasası, uyuşmazlık önleme ve çözümü için Aile Anayasası ve arabuluculuk yöntemleri önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Aile Anayasası, aile işletmesi, arabuluculuk, çatışma, uyuşmazlık
  • Article
    Citation Count: 0
    Şube Kiracısı Banka ve Kredi Borçlusu Kiraya Verenin Para Borçlarının Birbirine Saydırılmasına İlişkin Değerlendirme
    (2023) Türker, Güray; Celep, Ayça Ebru; Medeni Hukuk / Civil Law
    Teknolojide gelişime paralel olarak şubesiz bankacılık uygulamaları ülkemizde hızla yaygınlaşsa da, ülkemizdeki sosyal ve ekonomik yapının yarattığı ihtiyaçlar çerçevesinde banka şubelerinin sayısındaki fazlalığı gözlemlemekteyiz. Bu şubeler ekseriyetle kira sözleşmelerinin akdedilmesi suretiyle faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu bağlamda, bir tarafında kiraya veren olarak bir gerçek kişi veya tüzel kişinin bulunduğu, diğer tarafında ise kiracı olarak bankanın yer aldığı işyeri kira sözleşmelerine uygulamada sıklıkla rastlanmaktadır. Bankalar kiracısı oldukları kira verenlerine kredi kullandırabilmekte ve kira bedelini nakit olarak ödememek maksadıyla farklı hukukî müesseselere başvurma ihtiyacı duyabilmektedir. Uygulamada tarafların ve özellikle bankaların kredi sözleşmesinin borçlusu kiraya veren ile ayrı olarak yaptığı sözleşmede, kira bedeli ödemelerinin kredi borcuna istinaden nakit olarak yapılmamasının hukuki dayanağını tespitte zorluk yaşadığı görülmektedir. Bu konuyla ilgili diğer bir sorunu ise kira bedeli alacaklarına, kredi borçlusu kiraya verenin başka alacaklıları tarafından haciz konulması ve bunun kiracı banka ve kiraya veren arasındaki sözleşmeye etkisinin ne olacağı oluşturmaktadır. Bu çalışma kapsamında, “alacağın devri”, “mahsup”, “takas” ve “alacak rehni” kavramları açısından kiracı banka ve kredi borçlusu kiraya veren arasındaki hukukî ilişkinin niteliği tespit edilmeye çalışılmıştır. Bunun yanında, kredi borçlusu kiraya verenin başka alacaklıları tarafından kira bedeline haciz konulmasının söz konusu hukukî kurumlar çerçevesinde etkisi irdelenmiştir. Bu çalışmayla, bu konuyla ilgili olarak uygulamadaki belirsizliklerin giderilmesi amaçlanmaktadır.
  • Article
    Citation Count: 0
    Türk Borçlar Kanunu Geçici Madde 1 ve 2 Düzenlemelerinin Mülkiyet Hakkı Sınırlandırması Niteliği Yönünden Değerlendirilmesi
    (2024) Türker, Güray; Medeni Hukuk / Civil Law
    Özel hukukun çekirdeğini oluşturan medeni hukukun, kamu hukukundan bağımsızlığı düşünülemez. Ekonomik ve sosyal ha- yattaki değişiklikler, özel hukuk kamu hukuku ayrımını silikleştirmektedir. Özellikle günümüzde, ekonomik ve sosyal ilişkiler- deki değişimlere bağlı olarak Devlet, özel hukuk ilişkilerine daha hissedilir şekilde müdahale etmektedir. Bu müdahalelerin mevcuttaki örneklerinden birini de gerek uygulama gerekse öğretide de tartışma konusu olan Türk Borçlar Kanunu Geçici Madde 1 ve 2 düzenlemeleri oluşturmaktadır. Türk hukuku esas olarak geçmişten bugüne kira tavanı düzenlemelerine ya- bancı değildir. Konut kiralarında yenilenen kira dönemlerinde kira artış oranını %25 ile sınırlayan Geçici Madde 1 ve 2 düzen- lemeleri de geçmişteki örnekleri gibi niteliği itibariyle bir temel hak olan mülkiyet hakkını sınırlandıran hükümlerdir. TBK Geçici Madde 1 ve 2 düzenlemelerinin mülkiyet hakkını sınırlandıran niteliği, bu düzenlemelerin temel hakları sınırlandırma ölçütleri çerçevesinde özel hukuk bakış açısıyla da ele alınarak değerlendirilmesi ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır. Özellikle söz konusu kira tavanı düzenlemelerinin uzatılıp uzatılmayacağının gündemde yer almaya başladığı bu dönemde, bu konunun tartışmaya açılması önem taşımaktadır. Bu tartışma yapılırken, kanun koyucunun hedeflediği amaca ulaşıp ulaşmadığının, bu düzenlemelerin konut kirası sözleşmelerine etkilerinin de irdelenmesi gelecekte yürürlüğe sokulabilecek kira tavanı düzen- lemeleri yönünden de aydınlatıcı olacaktır.
  • Article
    Citation Count: 0
    Akıllı Sözleşmeler Kapsamında Tüketicinin Korunmasına İlişkin Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yolu Olarak Çevrimiçi Uyuşmazlık Çözümü Yöntemi
    (2022) Türker, Güray; Medeni Hukuk / Civil Law
    Bir sözleşmenin tamamını veya bir kısmını otomatik yürüten, kod satırlarına yazılan akıllı sözleşmeler nispeten yeni bir teknoloji olarak karşımıza çıkmaktadır. Akıllı sözleşmelerin bu özelliği bu sözleşmelerin geçerliliği ve düzenlen- mesiyle ilgili birçok soruyu da beraberinde getirmektedir. Akıllı sözleşmelerin kullanımı finans sektöründe, kamu sektöründe, tedarik zinciri yönetiminde, otomobil, taşınmaz, sigorta ve sağlık endüstrisinde hızlı bir şekilde ya- yılmaktadır. Akıllı sözleşmeler, sözleşmeleri ihlal edilemez hale getirmek için bilgisayarların kullanıldığı bir yoldur. Sözleşme taraflarının ifa için birbirlerine ya da aracılara güvenmelerine gerek bulunmamaktadır. Bu yüzden akıllı sözleşmelerde ifanın garanti edildiği kabul edilebilir. Akıllı sözleşmelerin bu özelliği akıllı sözleşmenin tüketiciler için de güvenli liman olduğu şeklinde bir izlenim uyandırabilir. Ancak, daha az güven daha fazla özgürlük, daha iyi anlaşma ve sorunsuz tüketici ilişkisi anlamına gelmemelidir. Sözleşme hukuku hem tarafların borçları ifa etmesinde zorlayıcı bir güç olarak hem de tarafların bozuk yapılı sözleşmelerden ve bunların haksız hükümlerinden kurtulmasını sağlayan değerli bir araç olarak hizmet görür. Akıllı sözleşmelerin bu koruyucu araçları kaldırıp kaldırmadığı tartış- malıdır. Bu koruyucu araçların kaldırıldığının kabul edilmesiyle tüketiciler katı ve haksız şartlar içeren sözleşmelerle bağlanabilirler. Bu çalışma akıllı sözleşmelerde klasik yargı yoluna alternatif olarak tüketicinin ne şekilde koruna- bileceği perspektifinden bakmaktadır. Bu analiz, uluslararası ve yerel perspektiften yazılmıştır. Akıllı sözleşmelere ilişkin düzenleyici hükümlerle ilgili belirsizlik önemli bir hukukî sorun olarak göze çarpmaktadır. Bu sebeple, akıllı sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin başvurulabilecek yolların tüketicinin korunması yönünden tartışmaya açılması önemlidir. Bu çalışma, akıllı sözleşmeler ve tüketicinin korunması ilişkisini alternatif uyuşmazlık çözüm yolları çerçevesinde aydınlatmayı ve bu konudaki belirsizliği gidermeyi amaçlamaktadır.