Şensoy, Funda

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Funda SENSOY
Şensoy Funda
ŞENSOY Funda
F., Şensoy
Funda Sensoy
Şensoy, Funda
Sensoy Funda
Sensoy, Funda
Funda, Şensoy
SENSOY Funda
Sensoy, F.
Funda ŞENSOY
Funda Şensoy
Sensoy F.
Şensoy, F.
Job Title
Dr.Öğr.Üyesi
Email Address
funda.sensoy@okan.edu.tr
Main Affiliation
Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and Dietetics
Status
Website
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output

34

Articles

0

Citation Count

14

Supervised Theses

29

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 10 of 34
  • Master Thesis
    D vitamini eksikliğinin, vücut yağ yüzdesi, beden kitle indeksi ve bazı kan değerleri üzerine etkisi
    (2018) Oktay, Öznur Bircan; Şensoy, Funda; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and Dietetics
    Bu çalışma D vitamin eksikliği (< 30 ng/ml) tanısı konulmuş 18-60 yaş arası 52 kadın, 50 erkek toplam 102 birey üzerinde, serum D vitamini eksikliğinin beden kitle indeksi, vücut yağ yüzdesi ve bazı kan değerleri üzerine etkisini inceleme amacıyla yapılmıştır. Bireyler D vitamin eksiklik gruplarına gore 10 ng/ml' nin altı şiddetli eksiklik grubu, 10-20 ng/ml arası orta düzey eksiklik grubu, 20-30 ng/ml arası hafif eksiklik grubu olarak, üç gruba ayrılarak değerlendirilmiştir. Bu çalışmada D vitamini eksiklik düzeylerine göre BKI ölçümleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmamıştır (p>0.05). Fakat D vitamini düzeyine göre yağ oranları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (p<0.01). D vitamini düzeyi 10'un altındaki grubun yağ oranı D vitamini düzeyi 10-20 ng/ ml arası olan gruptan ve 20-30 ng/ml arası olan gruptan anlamlı şekilde yüksektir. Bu çalışmada D vitamini eksikliğinin şiddetine göre açlık kan şekeri, HOMA-IR, HbA1C, ALT, AST değerleri arasında istatistisel olarak anlamlı bir sonuç çıkmamıştır (p>0.05). Çalışmaya katılan bireylerin D vitamini eksiklik düzeylerine göre trigliserit, total kolesterol, HDL ve LDL değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki olduğu gösterilmiştir (p<0.01). D vitamini düzeyi 10 ng/ml altında olan grubun trigliserit ortalaması D vitamini düzeyi 10-20 ng/ml arasında olan gruptan daha yüksektir. Diğer gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmamıştır. D vitamini düzeyi 10-20 ng/ml olan grubun total kolesterol düzeyi, D vitamini düzeyi 10'ng/ml altında olan gruptan anlamlı şekilde yüksektir. Diğer gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmamaktadır. D vitamini düzeyi 10 ng/ml altında olan grubun LDL ortalaması D vitamini düzeyi 10-20 ng/ml arasında olan gruptan anlamlı şekilde yüksektir. Diğer gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmamaktadır. D vitamini düzeyi 20-30 ng/ml olan grubun HDL ortalaması D vitamini düzeyi 10-20 ng/ml olan gruptan anlamlı şekilde yüksektir. Diğer gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmamaktadır. Sonuç olarak D vitamininin eksikliği vücut yağ oranı (%), iç organ yağı, trigliserid ve LDL ters orantılı denilebilir. Tüm bunlar doğrultusunda serum 25(OH) D seviyesi 30 ng/ ml' nin üzerinde tutulması insan sağlığı açısından faydalıdır.
  • Master Thesis
    Otistik çocuklarda otizm ve beslenme düzeyinin incelenmesi
    (2019) Yıldırım, Gülsüm; Şensoy, Funda; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and Dietetics
    Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB), bilişsel becerilerde gecikme, iletişim ve sosyal yaşantıda, ilgi ve etkileşimde büyük ölçüde bozukluk olarak görülen, yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan nörogelişimsel bir bozukluktur. OSB görülen çocuklarda sindirim problemleri, yeme problemleri ve tedavi amaçlı uygulanan diyet yöntemleri ile beslenmelerini düzenlenerek klinik tabloda iyileşmeler görülmektedir. Bu çalışmada otistik çocuklarda otizm ve beslenme düzeyinin incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmaya Adana Mavi Özel Eğitim Merkezi ve M. Adil İkiz Çocuk Merkezi'ndeki 0-7 yaş arası 50 OSB'li ve 50 sağlıklı toplam 100 çocuk dahil edilmiştir. Çalışmada çocuğa ve aileye ait genel bilgiler, çocukların beslenmesine yönelik bilgiler ve besin tüketim sıklıkları değerlendirilmiştir. Anket uygulaması sonucu elde edilen veri seti SPSS(V21) Statistical Package for Social Sciences) paket programında analiz edilmiştir. Analiz kapsamında frekans tabloları, betimleyici istatistikler, ki kare testi, bağımsız örneklem t-testi analizlerinden faydalanılmıştır. Elde edilen veriler değerlendirildiğinde OSB'li çocuklarda kazeinsiz, glütensiz ve ketojenik diyet uygulayanlarda iyileştirici etkisi olduğu görülmüştür. Aşırı şekerli besinler kısıtlandığında çocuklarda konsantrasyon arttığı gözlenmiştir. OSB'li çocuklar beslenme yetersizliği açısından risk altında olduğundan besin tüketim kayıtlarıyla takip edilmeli ve aileler daha fazla eğitimlerle bilgilendirilmelidir. Anahtar Kelimeler: Otizm, Kazeinsiz diyet, Glutensiz diy
  • Master Thesis
    Morbid obez hastalarda Sleeve Gastrektomi Operasyonunun hastaların biyokimyasal bulguları, vücut kompozisyonları ve yeme tutumları üzerine etkisi
    (2017) Kalkan, Gülen Ecem; Şensoy, Funda; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and Dietetics
    Bu çalışma, laparoskopik sleeve gastrektomi uygulamasından sonra hastaların beslenme durumunun ve preoperatif, postopoperatif yeme tutum davranışındaki değişimlerin değerlendirilmesi; bununla beraber beden kütle indeksi değerinin ve bazı laboratuvar bulgularının kısa dönem değişimlerinin bildirilmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırma için Eylül 2015-Ocak 2017 tarihleri arasında, Özel Medicana Bahçelievler Hastanesinde genel cerrahi polikliniğine başvurarak laparoskopik sleeve gastrektomi operasyonu geçiren 59 hastanın verileri geriye dönük taranmıştır. Bireylerin kişisel özellikleri, beslenme ve fiziksel aktivite alışkanlıkları anket formu ile sorgulanmış olup, beslenme durumları besin tüketim sıklığı ile belirlenmiştir. Çalışmaya katılan bireylerin yeme tutum ve davranışları Yeme Tutumu Testi (EAT -40) ve Hollanda Yeme Davranışı Anketi (DEBQ) ölçekleri ile saptanmıştır. Çalışmanın sonuçlarında hastaların preoperatif (preop) beden kütle indeksi (BKİ) ortalaması 41,4 iken postoperatif (postop) 1. ayda 37,8'e, postop 3. ayda ise 33,8'e düştüğü saptanmıştır. Cinsiyetler arasında ise operasyon öncesine göre 1. ay ve 3. ay beden kütle indeksinde görülen düşüş miktarları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05). Araştırmada operasyon öncesine göre 1. ayda kadınlar ortalama -11,81±6,83 kg, 3. aylarında ise ortalama -22,61±6,28 kg vermişlerdir. Erkeklerin 1. ayda ortalama -14,55±6,36 kg, 3. aylarında ise ortalama - 28,07±10,25 kg ağırlık kaybettikleri kaydedilmiştir. Cinsiyetler arasında operasyon öncesine göre 1.ay ağırlıklarında görülen düşüş miktarları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05). Ancak erkeklerde operasyon öncesi ağırlığına göre 3.ay ağırlığında görülen düşüş miktarı, kadınlardan istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksektir (p:0.025; p<0.05). Labaratuvar bulgularında preop açlık kan şekeri (AKŞ) düzeyine göre postop 1.ay ve 3.ay AKŞ düzeylerinde görülen düşüşler istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.05). Preop serum albumin düzeyine göre postop 1.ayda istatistiksel olarak anlamlı bir değişim görülmezken (p>0.05); 3.ay serum albümin düzeylerinde görülen düşüşler istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.05). ii Araştırmada preop ALT düzeyine göre postop 1.ayda istatistiksel olarak anlamlı bir değişim görülmezken (p>0.05); 3.ay ALT düzeylerinde görülen düşüşler istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.05). Postop 1.aya göre 3.ay ALT düzeylerinde görülen düşüşler de istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.05). Preop AST düzeyine göre postop 1.ayda istatistiksel olarak anlamlı bir değişim görülmezken (p>0.05); 3.ay AST düzeylerinde görülen düşüşler istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.05). 1. aya göre 3. ay vitamin B12 ve folik asit düzeylerinde görülen düşüş istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.05). Hastaların besin tüketim sıklıkları incelemesinde preop ve postop 3. Ay kıyaslandığında hastaların süt, yoğurt, esmer ekmek tüketimlerinde anlamlı bir artış gözlenmiştir (p<0.05). Buna karşın hastaların işlenmiş et ürünleri, beyaz ekmek, pilav, makarna, hamur işi ve tatlı tüketimlerinde anlamlı bir düşüş görülmüştür (p<0.05). Araştırmada hastaların alkollü içecek, kola, meyve suyu, gazlı içecek tüketimlerinde anlamlı düşüş gözlenmiştir (p<0.05). Hastaların yeme davranışlarını belirlemede kullanılan ölçeklerde preop EAT -40 toplam puanlarına göre postop 3.ay EAT-40 toplam puanlarında görülen artış istatistiksel olarak anlamlıdır (p:0.000; p<0.05). Hollanda yeme tutumu ölçeği; preop duygusal yeme alt boyutu puanlarına postop 3.ay duygusal yeme alt boyutu, kısıtlayıcı yeme alt boyutu ve dışsal yeme alt boyutu puanlarında görülen düşüş istatistiksel olarak anlamlıdır (p:0.000; p<0.05). Preop DEBQ toplam puanlarına göre postop 3.ay DEBQ toplam puanlarında görülen düşüş istatistiksel olarak anlamlıdır (p:0.000; p<0.05). Anahtar Kelimeler: Bariyatrik Cerrahi, Beslenme Alışkanlıkları, Yeme Tutumu, Biyokimyasal Bulgular
  • Master Thesis
    Sağlık çalışanlarının yeme tutumları vebeden algıları arasındaki ilişkinindeğerlendirilmesi
    (2018) Ungün, Şeyma; Şensoy, Funda; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and Dietetics
    Bu araştırma ile sağlık çalışanlarının yeme tutumları ve beden algıları arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, çalışma, özel bir hastanenin çeşitli sağlık birimlerinde görev yapan 18-59 yaşları arasında, 112'si kadın ve 55'i erkek toplam 167 kişi ile yürütülmüştür. Sağlık çalışanlarından veri toplamak amacıyla toplam altı bölümden oluşan bir anket kullanılmıştır. Çalışmaya katılan sağlık çalışanlarının BKI ortalaması 24,57±4,46 olup, %60,5'i normal/zayıf, %27,5'i hafif şişman (kilolu) ve %12,0'si obezdir. Katılımcıların %79,0'u psikolojik durumlarının beslenme alışkanlıklarını etkilediğini, %54,5'i kendilerini biraz şişman olarak algıladıklarını ve %65,3'i daha zayıf olmayı istediklerini belirtmişlerdir. Sağlık çalışanlarının yeme tutum ortalama puanı 4,91±0,72 olup bu değer, çalışanların çok üst düzeyde olmasa da yeme tutumlarının sağlıklı olduğunu göstermektedir. Ancak çalışanların beden algısına ilişkin ortalama puanı 2,36±0,63 olarak hesaplanmıştır. Bu da çalışmaya katılanların, bedenlerine ilişkin algılarının çok da olumlu olmadığını göstermektedir. Sağlık çalışanlarının beden algısı düzeyi ile yeme tutumları arasında pozitif yönde, 'güçlü' ve anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur (p<.001). Sağlık çalışanlarının beden algısı düzeyi yükseldikçe, yeme tutumları da olumlu olmakta, yükselmekte ya da bunun tam tersi beden algısı düzeyi düştükçe yeme tutumları da olumsuzlaşmaktadır. Kadın ve erkek sağlık çalışanlarının, beden algısı ve yeme tutum puanları arasında anlamlı bir fark olduğu ve bu farkın erkek sağlık çalışanları lehine olduğu bulunmuştur. Erkek sağlık çalışanlarının yeme tutumları ve beden algı düzeyleri kadın sağlık çalışanlarından daha olumludur. Benzer şekilde, sağlık çalışanlarının, yeme tutumu ve beden algısı düzeylerinin BKI'e bağlı olarak da anlamlı bir farklılık gösterdiği, zayıf/normal olan sağlık çalışanlarının yeme tutumu ve beden algısı düzeylerinin, obez çalışanlardan daha olumlu olduğu bulunmuştur. Anahtar Kelimeler: Yeme Tutumu, Beden Algısı, Yeme Bozukluğu.
  • Master Thesis
    Yetişkin bireylerin uyku kalitesi, depresyon durumu ve yeme davranışlarının değerlendirilmesi
    (2019) Akyol, Cansu Kolukırık; Şensoy, Funda; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and Dietetics
    Bu çalışma, yetişkin bireylerin yeme davranışları, depresyon durumu ve uyku kalitesinin değerlendirilmesi, beden kütle indeksi ile arasındaki ilişkinin belirlenmesi amacı ile yapılmış bir çalışmadır. Çalışmaya, özel bir hastanenin Beslenme ve Diyet Polikliniğine başvuran 232'si kadın, 41'i erkek 273 gönüllü yetişkin birey dahil edilmiştir. Çalışma grubuna; sosyodemografik veriler, beden ölçüsü ve beden algısı ile ilgili bilgiler, antropometrik ölçümler, beslenme durumu ile ilgili bilgiler, Hollanda Yeme Davranışı Anketi, Beck Depresyon Envanteri, Pittsburgh Uyku Kalite İndeksi'nden oluşan anket formu uygulanmış olup, bireylerin Beden Kütle İndeksi (BKİ) değeri hesaplanmıştır. Çalışmada bireylerin yaş ortalaması 30.67, ağırlık ortalamaları BKİ ortalamaları 27.55 bulunmuştur. Bireylerin %38.1'inin normal kilolu, %34.1'inin fazla kilolu, %27.8'inin obez olduğu bulunmuştur. Araştırmanın sonucunda bireylerde depresyon düzeyi arttıkça duygusal yeme ve dışsal yemenin düzeyi arttığı, kısıtlayıcı yemenin azaldığı bulunmuştur. Kadınların duygusal yeme ortalamaları, erkeklerden anlamlı şekilde yüksek bulunmuştur. Bireylerde BKİ arttıkça depresyon düzeyi ve duygusal yeme düzeyi artmaktadır, kısıtlayıcı yeme düzeyi azalmaktadır. BKİ arttıkça uyku süresindeki bozulma artmaktadır. Kafein tüketimi arttıkça dışsal yeme düzeyi artmaktadır. Alkol tüketimi arttıkça duygusal yeme düzeyi azalmaktadır. Su tüketimi arttıkça kısıtlayıcı yeme azalmaktadır. Öğün atlayanların depresyon ortalamaları, atlamayanlardan anlamlı şekilde yüksektir. Akşam yemeği sonrasında atıştırmalık tüketenlerin duygusal yeme ortalamaları, almayanlardan anlamlı şekilde yüksektir. Çalışmada normal BKİ aralığında olan bireylerin %52.9'unun, fazla kilolu BKİ aralığında olan bireylerin %64.5'inin, obez BKİ aralığında olan bireylerin %47.4'ünün kendilerini var olan BKI aralığında gördüklerini belirtmişlerdir. Anahtar kelimeler: Yeme davranışı, Uyku kalitesi, Beden algısı, Obezite, Depresyon
  • Master Thesis
    Bir KPSS kursundaki öğrencilerin yeme davranışlarını etkileyen etmenler, benlik saygısı ve depresyon
    (2019) Yüceli, Merve Hale; Şensoy, Funda; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and Dietetics
    Bu tez çalışması Adana/Kozan ilçe merkezinde bulunan KPSS kursuna kayıtlı öğrencilerin yeme davranışı ve etkileyen faktörler ile benlik saygısı ve depresyonun birbirleriyle ilişkilerinin saptanması amacıyla yapılmıştır. Veriler, araştırmacı tarafından hazırlanan bir anket kullanılarak toplanmıştır. Ankette, katılımcıların sosyodemografik özelliklerini sorgulayan 9 soru bulunmaktadır. Ek olarak olguların yeme davranışını değerlendiren 33 soruluk Hollanda Yeme Davranışı Anketi (DEBQ), benlik saygılarını değerlendiren Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği ve depresyon puanını belirten Birinci Basamak için Beck Depresyon Ölçeği ankete dahil edilmiştir. Öğrencilerin BKİ değerlendirildiğinde %60,9 kadın ve %39,1 erkek katılımcıdan oluşan evrenimizde %1,4'ü obez ve %39,9'u fazla kilolu birey bulunmuştur. Obez öğrencilerin %50'si kadın, %50'si erkek; ve fazla kilolu öğrencilerin %34,5'i kadın, %65,5'i erkek olarak saptanmıştır. Erkeklere oranla kadın katılımcılarımızda duygusal yeme davranışının fazla olduğu görülmüştür. Diğer yeme davranışlarında anlamlı bir fark bulunamamıştır. Bireylerin BKİ değerleri yükseldikçe dışsal yeme davranışında azalma, kısıtlayıcı yeme davranışında artma görülmüştür. BKİ ile duygusal yeme davranışı, benlik saygısı ve depresyon arasında anlamlı bir ilişki saptanamamıştır. Katılımcıların depresyon ihtimalleri arttıkça duygusal yeme davranışında artış görülmüştür. Katılımcılarda benlik saygısı azaldıkça depresyon puanlarında artış saptanmıştır. Katılımcıların benlik saygısı düzeyleri ile yeme davranışları arasında bir ilişki bulunamamıştır. Alkol kullanmayanların dışsal yeme puanında istatistiksel olarak anlamlı bir azalma saptanmıştır. Yeme davranışını etkileyen birbiriyle ilişkili çok fazla etken bulunmaktadır. Bu etkenlerden yola çıkarak yeme davranışı bozukluğu, yemeye bağlı psikolojik ve fizyolojik hastalıklar ile obezitenin gerçekleşmeden önce tedbirini almak kolaylaşabilir. Aynı zamanda, topluma yönelik eğitimler ve yeni tedavi yöntemlerinin bulunmasına katkı sağlayabilir. Anahtar kelimeler: Yeme davranışı, DEBQ, Birinci basamak, depresyon, benlik saygısı.
  • Conference Object
    Citation - WoS: 3
    Attitudes of students who receive health education in a foundation university regarding age discrimination
    (Elsevier Science Bv, 2014) Uysar, Gulzade; Beydag, K. Derya; Sensoy, Funda; Ozaydin, Nihat; Kiyak, Mithat; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and Dietetics; Sağlık Yönetimi / Healthcare Management
    The study was carried out in order to determine the attitudes of students who receive health education in a foundation university regarding age discrimination. The universe of the descriptive cross-sectional type study was created by students who received education in the spring term of 2013-2014. All the universe was target and accessible 620 students willing to participate the study were involved. The data was collected from the "Questionnaire" and "Age discrimination attitude scale (YATO)". The results were analysed with SPSS 17.0 package program. At the end of study 68,5% of the participating students were women and their average of age was 21,41 +/- 3,12. The general YATO point average of the students was determined as 68,16 +/- 6,48. YATO points of the male students were higher and the difference between the genders is statistically meaningful (p<0,05). It was detected that the students have a positive attitude against old discrimination. In line with the results it can be recommended to add education and consultancy programmes about old age and old discrimination to the syllabus of health education receiving students. Crown Copyright (C) 2014 Published by Elsevier Ltd.
  • Master Thesis
    Adölesan bireylerde beslenme alışkanlıkları ile yeme tutum ve davranışlarının belirlenmesi
    (2019) Doğru, Esra; Şensoy, Funda; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and Dietetics
    Bu araştırma; İstanbul/Çatalca ilçesinde bulunan Çatalca Anadolu Lisesinde gerçekleştirilmiştir. Çalışma, adölesanların beslenme alışkanlıkları ve yeme davranışlarının değerlendirilmesi ve yeme bozukluğu olup olmadığının saptanması amacıyla yürütülmüştür. Çalışmada veriler, araştırmacı tarafından hazırlanan bir anket kullanılarak toplanmıştır. Kesitsel ve tanımlayıcı bir çalışmadır. Araştırmaya katılan 148 öğrencinin %39.9'u erkek ve %60.1'i ise kızdır. Öğrencilerin BKİ değerleri normal ve birbirine yakın aralıktadır. Tüm katılımcıların ise %29,7'sinin zayıf olduğu, %62,2'sinin normal, %6,8'inin hafif şişman, %1,4'ünün şişman olduğu gözlenmiştir. Cinsiyet kategorisine göre; kadınların yeme tutumu puan ortalaması ile erkeklerin yeme tutumu puan ortalaması arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur. Kadınların, erkeklere göre yeme tutumu puan ortalaması daha yüksektir. Araştırmada yeme bozukluğu ile öğün atlama arasında ilişki saptanmamıştır. Araştırmaya katılan kadınların %66,3'ünün normal yeme davranış biçimi olduğu gözlenirken, %33,7'sinin yeme davranış bozukluğu olduğu gözlenmiştir. Erkeklerin ise %76,3'ünün normal yeme davranış biçimi olduğu gözlenirken, %23,7'sinin yeme davranış bozukluğu olduğu gözlenmiştir. Adölesanların geneline bakıldığında katılımcıların %70,3'ünün normal yeme davranışı olduğu gözlenirken, %29,7'sinin yeme davranış bozukluğu olduğu gözlenmiştir. Araştırmamızda öğrencilerin, bazı besin öğelerinden yetersiz beslendikleri, beslenme alışkanlıklarının yanlış olduğu görülmüştür. Öğrencilerin beslenme alışkanlıkları ve besin seçiminde bilinçlendirilmesi gerekir. Bu yüzden eğitim programları düzenleyerek farkındalık oluşturulmaya çalışılmalıdır. Anahtar Kelimeler: Adölesan, beslenme alışkanlıkları, yeme bozukluğu, EAT-26 yeme tutum testi
  • Conference Object
    Citation - WoS: 4
    The effects of mobbing (bullying) on health employes
    (Elsevier Science Bv, 2014) Gorgulu, Neriman; Beydag, Kerime Derya; Sensoy, Funda; Kiyak, Mithat; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and Dietetics; Sağlık Yönetimi / Healthcare Management
    The research was made as cross-sectional and descriptive in order to examine the effects of mobbing (bulling) on health employees in Ataturk State Hospital in Balikesir city. Preliminary of the study was completed in December 2012 - January 2013, collecting data was made on January 28-2013 and March 28-2013 and between April, May and June 2013 data entry, analyses and writing of thesis was made. Research universe is 911 people who work as actively in Atatiirk State Hospital in Balikesir city. The sample of research consists 238 health employees who were obtained by using sample costing formula on situations in which the universe is definite. While collecting the data, socio-demographic properties of health personnel, public survey which is consisted 3 section in order to define the effects between mobbing behavior and encountering situations. The data obtained after the research was analyzed with SPSS 19,0 Windows program (Statistical Package fort he Social Sciences). While assessing the data, number-percentage counting and chi-square importance test was used. In the study, it was determined that health employees were exposed to mobbing behaviors in different frequencies and had effects of mobbing from time to time. It was determined that the jobs of health of employees, their genders, marital status, sections they work, the situation of being happy while working at the time being and properties of personality are effective on the situation of being exposed to mobbing behavior (p<0,05) It was defined that nurse and midwife, women, married ones, employees in operating room, intense care, emergency services, the ones who are happy to work at the time being, 'ambitious and hardworking' and emotional ones were exposed to mobbing behavior. As a result, mobbing is a topic which should be think and seen frequently in health sector. (C) 2014 The Authors. Published by Elsevier Ltd.
  • Master Thesis
    Özel bir hastanede beslenme ve diyet polikliniğine başvuranların fonksiyonel besinlere yönelik bilgi düzeyleri, farkındalıkları ve tüketim sıklıklarının saptanması
    (2018) Cempel, Ela; Şensoy, Funda; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and Dietetics
    Son yıllarda artan besin kaynaklı sağlık sorunları, doğaya yöneliş hareketleri, yüksek tedavi masrafları, daha uzun ömür beklentileri, besin ve sağlık arasındaki ilişkinin önemini artırmıştır. Besinlerden kaynaklanan sağlık riskleri tüketiciyi daha güvenilir ve beslenmenin dışında artı değer yaratan ürünlerin tüketimine yönlendirmiştir. Düzenli fonksiyonel besin tüketimi; kanser ve kardiyovasküler hastalıklardan korunma ve tedavide, gastrointestinal sistemin sağlığının korunmasında, menapoz semptomlarının hafifletilmesi, osteoporozun önlenmesi ve göz sağlığının korunmasında etkilidir. Bu araştırma, 2017 yılında Özel Maltepe Hastanesi Beslenme ve Diyet polikliniğine başvuran 18 yaş ve üstü 141 bireyin fonksiyonel besinlere yönelik bilgi düzeyleri, farkındalıkları ve tüketim sıklıklarının saptanması amacıyla yapılmış kesitsel bir araştırmadır. Araştırmaya katılan bireylere anket formu uygulanmıştır. Araştırmanın evrenini 110 kadın, 31 erkek toplamda 141 birey oluşturmaktadır. Katılımcılarımızın yaşları ortalama 34,82±12,44 olarak çıkmıştır. Kadın katılımcılarımızın yaş ortalaması 34,80 ± 12,54 iken erkek bireylerde bu ortalama 34,87 ± 12,28'dir. Katılımcılarımızın beden kitle indeksi (BKİ) ortalaması 27,37 ± 6,35 olarak hesaplanmıştır. Kadın bireylerin BKİ ortalaması 27,05 ± 6,73 (kg/m²) iken erkek katılımcılarımızın BKİ ortalaması 28,51 ± 4,66 (kg/m²) olarak hesaplanmıştır. Çalışmamıza katılanların %22,69'u fonksiyonel besin terimini daha önce duyduğunu, %46.80'i duymadığını ve geri kalan %30'luk kısmı ise duyduğuna emin olmadığını söylemiştir. Fonksiyonel besin terimini duyma açısından cinsiyete bağlı anlamlı bir değişme gözükmemektedir (p=0,347). Çalışmamıza katılanların %52,48'si fonksiyonel besinleri tüketmekte olup kadınların %57,30'u, erkeklerin %35,50'i fonksiyonel besinleri tükettiğini söylemiştir. Çalışmamıza katılan ilkokul mezunlarının %66,70'si fonksiyonel besin terimini duymamış iken yüksek lisans ve doktora yapmış bireylerin %41,70'si duymamıştır. Fonksiyonel besinlerin gelişebilmesi için tüketici istek ve beklentilerinin doğru belirlenmesi, aynı zamanda fonksiyonel besinler hakkında tüketicinin bilinçlendirilmesinin arttırılması gerekmektedir. Anahtar Kelimeler: Fonksiyonel besin, Sağlıklı besin, Sağlıklı beslenme