Şensoy, Funda
Loading...
Name Variants
Funda SENSOY
Şensoy Funda
ŞENSOY Funda
F., Şensoy
Funda Sensoy
Şensoy, Funda
Sensoy Funda
Sensoy, Funda
Funda, Şensoy
SENSOY Funda
Sensoy, F.
Funda ŞENSOY
Funda Şensoy
Sensoy F.
Şensoy, F.
Şensoy Funda
ŞENSOY Funda
F., Şensoy
Funda Sensoy
Şensoy, Funda
Sensoy Funda
Sensoy, Funda
Funda, Şensoy
SENSOY Funda
Sensoy, F.
Funda ŞENSOY
Funda Şensoy
Sensoy F.
Şensoy, F.
Job Title
Dr.Öğr.Üyesi
Email Address
funda.sensoy@okan.edu.tr
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output
33
Articles
0
Citation Count
14
Supervised Theses
28
33 results
Scholarly Output Search Results
Now showing 1 - 10 of 33
Master Thesis İnsülin direnci tanısı alan ve abdominal obezitesi olan bireylere uygulanan tıbbi beslenme tedavisinin insülin direnç seviyelerine ve abdominal obeziteye etkisi(2019) Kolaç, Didar; Şensoy, Funda; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and DieteticsBu araştırma, 2015-2017 yılları arasında İstanbul'da Özel bir Beslenme ve Diyet Danışmanlık Merkezi'ne başvuran ve 1 yıl takipte kalan, biyokimyasal tetkiklerle insülin direnci tanısı alan ve abdominal obezitesi olan bireylere uygulan tıbbi beslenme tedavisinin insülin direnci ve abdominal obeziteye etkisini araştırmak amacıyla yapılmış tanımlayıcı bir çalışmadır. Çalışmaya dahil edilen bireylerin antropometrik ölçümleri, biyokimyasal bulguları, demografik özellikleri, genel sağlık durumları anket formu kullanılarak, danışmanlık merkezinin hasta kayıt sisteminden elde edilmiştir. Çalışmaya 51 kadın, 23 erkek toplam 74 birey dahil edilmiştir. Araştırmaya katılan bireylerin yaşları 25 ile 71 yaş arası değişmekte olup, yaş ortalaması 42.70 ± 10.34'tür. Araştırmaya katılanlardan geldiklerinde, 6 ve 12. aylarda alınan antropometrik ölçüm verileri (bel çevresi, boy, ağırlık ve BKİ) ve kan bulguları (HOMA_IR, Total Kolesterol, LDL, HDL ve Trigliserit) değerleri için Friedman testi uygulanmıştır. Katılımcıların ilk dönem, 6.ay ve 12. Ay BKİ (kg/m2) değerleri arasında istatistiksel olarak önemli fark vardır (p<0,01). Üç farklı zamanda ölçülen kan HOMA_IR değerleri arasında anlamlı bir fark bulunmaktadır (p<0,01). Katılımcıların, ilk kan HOMA_IR ölçüm ortalaması 4.18 olup standart sapma değeri 1.17 bulunmuştur. Sonuç olarak; bu çalışma insülin dirençli ve abdominal obezitesi olan bireylere uygulanan tıbbi beslenme tedavisinin sağlık sorunlarının iyileştirilebileceği yönünde bulgular sunmaktadır. Anahtar kelimeler; İnsülin direnci, abdominal obezite, obezite, tıbbi beslenmeMaster Thesis Demanslı bireylerde malnütrisyonun düşme riskine etkisi(2017) Aslan, Muhammet; Şensoy, Funda; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and DieteticsOrtalama yaşam süresinin uzaması, dünya genelinde yaşlı nüfusunda artışa neden olmaktadır. Birleşmiş Milletler, dünya genelinde yaklaşık 901 milyon yaşlı bireyin yaşamakta olduğunu ve bu sayının 2030 yılında 1.4 milyar ve 2050 yılına kadar ise 2.1 milyar kişiye ulaşacağını belirtmektedir. Bununla birlikte, demans gibi özellikle ileriki yaşlarda gözlemlenen oldukça önemli hastalıkların görülme sıklığında da benzer bir artıştan söz edilebilmektedir. Demans, malnütrisyon ve düşme kaynaklı yaralanmalar özellikle yaşlı popülasyonunda sıklıkla gözlemlenen tedirgin edici klinik sendromlardandır. Bu araştırma, 2017 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye'sine bağlı İstanbul Darülaceze Müdürlüğü'nde ikamet etmekte olan 65 yaş üzeri demanslı bireylerde malnütrisyonun düşme riskine olan etkisini saptamak amacıyla yapılmış kesitsel bir çalışmadır. Katılımcıların nütrisyonel durumunun tespitinde MNA testi ve düşme riski tespitinde ise HENDRICH II Düşme Riski Ölçeği kullanılmış, antropometrik ölçüm olarak da boy, kilo, baldır ve kol çevresi uzunlukları alınmıştır. Çalışmanın evrenini 68 demans teşhisi konmuş birey oluşturmaktadır. Araştırmaya katılanların yaşları 66 ile 92 yaş arasında değişmekte olup ortalaması 80.25 ± 7.11'dir. Katılımcıların % 50'si normal nütrisyonel durumda, % 42.60'ı malnütrisyon riski altında ve % 7.4'ü malnütrisyonlu bulunmuştur. HENDRICH II Düşme Ölçeği sonuçlarına göre ise katılımcıların % 42.60'ında düşme riski olmadığı, %57.40'ında ise yüksek düşme riski bulunduğu görülmektedir. Uyguladığımız korelasyon analizinden elde edilen verilere göre düşme riski ile MNA test sonuçları arasında negatif yönde orta derecede anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. Hem korelasyon (p < 0.01) hem de lojistik regresyon analizi (p < 0.001) sonucunda elde edilen bulgular, kişideki malnütrisyon düzeyinin düşme riskini arttırdığını doğrulamaktadır. Çalışmamızda cinsiyetin düşme riskine olan etkisi de araştırılmış ve Pearson Ki-Kare Test Sonucu 1 serbestlik derecesi ile 14.32 ve p<0.001 çıkmıştır. Bu sonuca bakılarak cinsiyete göre bireylerin düşme riskinde istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu ve kadınların erkeklere oranla düşmeye daha yatkın oldukları söylenebilir. Sonuç olarak; bu çalışma demanslı bireylerde malnütrisyonun düşme riskini arttırdığına yönelik bulgular sunmakta ve demanslı bireylerin yaşam standartlarını arttırma sürecinde beslenmenin önemini vurgulamaktadır. Anahtar Kelimeler: Yaşlılık, Demans, Malnütrisyon, Düşme, Beslenme.Master Thesis İnsülin direnci olan bireylere uygulanan tıbbi beslenme tedavisinin insülin direnç seviyeleri ve vücut ağırlıklarına etkisi(2019) Kireççi, Hanife Eliz; Şensoy, Funda; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and DieteticsBu araştırma, insülin direnci tanısı alan bireylerin iki yıl süren tıbbi beslenme tedavileri süresince altı aylık periyodlarda kan bulguları ve insülin direnç seviyelerindeki değişimi incelemek amacıyla yapılmıştır. Çalışma Mayıs 2017 – 15 Haziran 2019 tarihleri arasında İstanbul ilinde, özel bir obezite kliniğine başvurmuş ve iki yıl süresince izlemi olan 20 yaş ve üzeri 50 birey ile yürütülmüştür. Bireylerin kişisel özellikleri, tıbbi özgeçmişleri, kan bulguları ve ölçüm sonuçlarını içeren anket formu kullanılmıştır. Araştırmaya katılan bireylerin %70'i kadın, %30'u erkeklerden oluşmaktadır. Bu kişilerin %20'si 20-29 yaşları arasında, %30'u 30-39 yaşları arasında, %30'u 40-49 yaşları arasında %20'si ise 50 yaş ve/veya üzerindedir. Araştırmaya katılan bireylerin, insülin direnci tanılarının dışında; %18'inin tiroid, %12'sinin hipertansiyon, %6'sının ülser ve/veya gastrit, %2'sinin kalp – damar hastalıkları, %2'sinin polikistik over sendromu ve %2'sinin migren tanısı mevcuttur. Spearman analizi sonrası bulunan korelasyon katsayısına (0,395) göre HOMA-IR ilk ölçüm değeri ile BKİ ilk ölçüm değeri arasında pozitif yönde zayıf derecede (0,01 seviyesinde) anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. Spearman analizi sonrası bulunan korelasyon katsayısına (0.317) göre HOMA-IR 24. ay ölçüm değeri ile vücut yağı 24. ay ölçüm değeri arasında pozitif yönde zayıf derecede (0,05 seviyesinde) anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. 5 farklı zaman diliminde ölçülen vücut yağı ortalaması değerleri arasında anlamlı bir fark bulunmaktadır. Araştırmaya katılan bireylerin ilk gelişlerinde % 18'inin insülin direnci değerleri normal bulunmuş, 6. aylarında bu oran % 54'e, 12. aylarında % 74'e, 24.aylarında ise % 82'ye yükselmiştir. Tedaviye devam edildikçe insülin direnç seviyelerinde normale dönüldüğü sonucuna varılmıştır.Master Thesis Üniversite öğrencilerinin yeme tutum ve sağlıklı yaşam biçimi davranışlarının saptanması(2017) Akgül, Burcu; Şensoy, Funda; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and DieteticsBu çalışma, üniversite öğrencilerinin yeme tutum ve sağlıklı yaşam biçimi davranışlarının saptanması ve yeme tutumu oluşturan faktörlerin tespit edilmesi amacıyla yapılmıştır. Çalışma, Haziran 2017 - Ekim 2017 tarihleri arasında İstanbul'da özel bir üniversitedeki Sağlık Bilimleri Fakültesi beslenme ve diyetetik (140), hemşirelik (36), çocuk gelişimi (47), fizyoterapi ve rehabilitasyon (87), sağlık yönetimi (29) bölümlerinde öğrenim gören 339 sağlıklı katılımcı üzerinde yürütülmüştür. Araştırma verileri, katılımcıların demografik ve kişisel özelliklerinin değerlendirildiği sosyo-demografik veri formu, Yeme Tutumu Testi (YTT) ve Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları (SYBD) ölçeği kullanılarak, yüz yüze anket uygulanarak toplanmıştır. Bireylerin yaş ortalaması 21,57±2,45 yıl, Beden Kütle İndeksi (BKİ) değerlerinin ortalaması 22,05±3,80 kg/m2 olarak bulunmuştur. Katılımcıların okudukları bölüm ile beden kütle indeksi sınıflaması arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Çalışmaya katılan kadınların %12,3'ü; çalışmaya katılan erkeklerin %6,4'ü yeme tutum bozukluğuna sahipken; kadınların %87,7'sinde, erkeklerin %93,6'sında yeme bozukluğu saptanmamıştır. Bireylerin YTT puanlarına göre sağlık sorumluluğu alt boyut puan ortalamaları bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p: 0,012). YTT puanlarına göre fiziksel aktivite alt boyut puan ortalamaları bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p<0,001). YTT puanlarına göre beslenme alt ölçek puan ortalamaları bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p: 0,001). Katılımcıların yeme tutum puanlarına göre sağlıklı yaşam biçimi davranışları ölçeği toplam puan ortalamaları bakımında istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardır.Master Thesis Başkent Üniversitesi İstanbul Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Beslenme ve Diyet bölümüne başvuran kişilerin yeme bağımlılıkları ve yeme tutumlarının beden kitle indeksi ile ilişkisi(2019) Özdemir, Selin İmran; Şensoy, Funda; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and DieteticsBu çalışma, Başkent Üniversitesi İstanbul Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümüne başvuran kişilerin yeme bağımlılıkları ve yeme tutumlarının beden kitle indeksi ile ilişkisini incelemek amacıyla yapılmıştır. Çalışmaya gönüllü 300 birey katılmıştır. Bireylere genel özellikleri ve beslenme durumları için anket uygulanmış ve Beden Kitle İndeksi (BKİ) belirlenmiştir. Bireylerin yeme bağımlılığı durumu Yeme Bağımlılığı Ölçeği, yeme tutumu ise Yeme Tutum Testi ile saptanmıştır. Çalışmada katılımcıların %62,3'ü kadın, %37,7'si ise erkek ve yaş ortalaması 40,9±12,3 olarak bulunmuştur. Bireylerin %1,7'si zayıf, %18,3'ü normal kilolu, %22,3'ü kilolu ve %57,7'si obez olarak belirlenmiştir. Tüm katılımcılarda yeme bağımlılığı saptanmıştır. Katılımcıların hepsinde yeme tutum testi puanı 30 puanın üstünde ve ortalaması 88,90±7,46 bulunmuştur. Tüm yeme bağımlılığı kriterleri ile BKİ oranları arasında istatiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (p≤ 0,05). Yeme bağımlılığı kriterlerinde ''evet'' ve ''hayır'' cevabında yeme tutum testi puanları birbirine yakın olup, gruplar arasında istatiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (p≤0,05). Tüketimini kontrol etmekte zorlanılan yiyecekler; şekerli ve nişastalı yiyecekler olarak belirlenmiştir. Çalışmamızdaki bireylerin genellikle obez olması yüksek beden kitle indeksi sonuçları vermiştir. Bunun yanı sıra yeme bağımlılığı ve yeme tutum testi puanları da yüksek çıkmıştır. Sonuç olarak BKİ oranı ile yeme bağımlılığı ve yeme tutumu arasında doğru bir orantı vardır.Master Thesis Sıfır atıkla yemek tarifleri-sürdürülebilir, ekonomik ve sağlıklı beslenme(2019) Koca, Ayşe Merve; Şensoy, Funda; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and DieteticsAraştırma sıfır atıkla yemek tarifleri geliştirilerek, sürdürülebilir, ekonomik ve sağlıklı beslenme sağlanması amacı ile yapılmıştır. Çalışmada 25 adet sürdürülebilir, ekonomik ve sağlıklı yemek tarifi geliştirilmiş ve yapılan yemeklerin toplum tarafından tat, koku ve görünüş açısından kabul görür olmasına ve besin değerlerini yitirmemiş olmasına dikkat edilmiştir. Her bir tarif araştırmacı tarafından denenmiş, kayda alınmış ve fotoğrafları çekilmiştir. Sürdürülebilir, ekonomik ve sağlıklı yemek tariflerinin geliştirilmesinde mutfakta en çok oluşan atık nedenleri araştırılmış ve 3 grupta değerlendirilmiştir. Birinci grupta; artan yemeği değerlendirmeye yönelik, ikinci grupta bayat ve olgun gıdaların tekrar kullanılmasına yönelik, üçüncü grupta ise atık değerlendirmeye yönelik yemek tarifleri kullanılmıştır. Seçilen yemekler besleyici, ekonomik ve sıfır atık oluşturmadan yapılmış ve çalışmanın her aşaması araştırmacı tarafından hazırlanan geleneksel yemeklerin tarifi, yeni oluşturulan yemeklerin tarifi, atık değerlendirme formu, maliyet değerlendirme formu, fiziksel duyu değerlendirme formlarına kaydedilmiştir. Çalışmada her tariften çıkan organik atık miktarı, yemeklerin maliyetleri hesaplanmıştır. Oluşan 1532 g organik atık kompost (organik gübre) yapımı için ayrılmıştır. Yapılan yemeklerin maliyetini hesaplamak için bir firmasının internet alışveriş sayfasından yararlanılmış ve günlük fiyat değişimleri ve semt pazarı, manav, market vb. farklılıkları ortadan kaldırmak amaçlanmıştır, çalışmanın toplam maliyeti (25 yemek) 123,58 Türk Lirasıdır. Çalışmada pişirme yöntemleri sağlıklı hale getirilmiş, geleneksel yemekler incelenip yemeklerde kullanılan malzemelerde değişikliğe gidilmiş ve yiyecek atıklarından yararlanılmıştır. Az tuz, az şeker ve az yağ kullanılarak yemekler yapılmıştır. Hazırlama yöntemlerinde sebzelerin hazırlanmasında ayıklama yıkama sırasına önem verilmiştir. Yemeklerin pişirilmesinde yağda kızartma yapılmamış, fırında kızartılmıştır. Sağlıklı yemek hazırlama yöntemleri olan pek çok yöntem kullanılmıştır.Master Thesis Beslenme ve diyetetik öğrencilerinde yeme bozuklukları ve obsesif kompulsif belirtilerin değerlendirilmesi(2018) Nevşioğulları, Cem; Şensoy, Funda; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and DieteticsBu çalışma, İstanbul Bilim Üniversitesi'nde öğrenim gören Beslenme ve Diyetetik Bölümü öğrencilerinde ortoreksiya nervoza (ON) eğiliminin, cinsiyet, yaş ve beden kitle indeksi (BKİ) değişkenlerine göre değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Çalışmaya lisans eğitimini aktif sürdüren 115 öğrenci (5 erkek, 110 kadın) katılmıştır. Araştırma verileri, araştırmacı tarafından 'anket yöntemi' kullanılarak, katılımcılarla yüz yüze görüşülerek toplanmıştır. Katılımcıların sosyo-demografik özellikleri (yaş, cinsiyet, kalınan yer vb.) sorgulanmış ve antropometrik ölçümleri alınmıştır. Ayrıca, yeme bozukluklarının değerlendirilebilmesinde 'Yeme Tutum Testi (YTT-40)', ON'nin tanımlanabilmesi için 'ORTO-15' testi ve obsesif belirtilerin değerlendirilmesinde ise 'Obsesif Belirti Testi' kullanılmıştır. Öğrencilerin çoğunluğu (%95,5) kadındır. Erkeklerin tamamı, kadınların ise %67,3'ü normal BKİ değerlerine sahiptir. Erkeklerin YTT-40 puanı ve obsesif puanı kadınlardan yüksek bulunurken, kadınların ise ORTO-15 puanı erkeklerden yüksek bulunmuştur (p>0,05). Bireylerin sigara kullanımı ile obsesif puanı arasında anlamlı bir farklılık gösterdiği saptanmıştır (p<0,05). Bireylerin BKİ grupları, alkol kullanım durumu ve kalınan yere göre ölçek puanları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (p>0,05). Ölçekler ile yapılan korelasyon analizinde, ORTO-15 ve obsesif puanı arasında negatif yönlü istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir (p<0,05). Sonuç olarak, ON ve ON ile ilişkili faktörlerin değerlendirildiği daha geniş kapsamlı çalışmaların yapılması yararlı olacaktır. Anahtar kelimeler: Üniversite öğrencileri, Ortoreksiya nervoza, Obsesif belirti, Yeme puanıConference Object Citation Count: 6Stress and stress management in health institutions(Elsevier Science Bv, 2014) Boyaci, Kismet; Sensoy, Funda; Beydag, Kerime Derya; Kiyak, Mithat; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and Dietetics; Sağlık Yönetimi / Healthcare ManagementThe purpose of this research was to determine main stress factors that health workers face with and ways of coping with this stress. To this end, data were obtained by face to face questionnaire from 103 health care workers employed in Merzifon Asker Hastanesi. These data were analyzed with SPSS 16.0 package program. At the end of the study, 83 % of the participants stated that they have various stress factors. in the studied sample, disvaluation of work by others, inequitable distribution of tasks, common workplace gossip, relations with managers, injustice in performance evaluation as well as patient dissatisfaction and fear of complaints were found as leading stress factors. When methods for coping with stress were questioned, most common answers were; 'I repress', 'I fret', I try to solve by myself, and 21will share with my close friends and my family2. it was found that stress factors and coping methods differ based on occupation, sex, and business life time. Considering that services in health sector should be carried out with the least error possible, its obvious that personnel satisfaction has a key role. Therefore, there is an urgent need for effective studies about individual and corporate stress management are needed in our health corporation for the reduction of stress factors. (C) 2014 Published by Elsevier Ltd.Master Thesis Sağlık bilimleri fakültesi öğrencilerinin menstrüasyon problemleri ile beslenme düzenleri arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi(2023) Topbaş, Elmas; Şensoy, Funda; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and DieteticsBu çalışma, Sağlık Bilimleri Fakültesi öğrencilerinin menstrüasyon problemleri ile beslenme düzenleri arasındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Çalışmaya 18-29 yaş aralığında toplam 245 kız öğrenci katılmıştır. Daha erken menarşa sahip olan, menstrüasyonu düzensiz olan, öğün atlayan ve sigara, alkol tüketen öğrencilerde menstrüasyon semptom şiddetinin, genel yakınmaların, ağrı belirtilerinin arttığı ve baş etme yöntemlerine başvurdukları görülmüştür. Günlük tüketilen sigara miktarı arttıkça ağrı belirtilerinin arttığı görülmüştür. Alkol tüketim miktarı ile herhangi bir ilişki bulunamamıştır. Fiziksel aktivite yapan öğrencilerde menstrüasyon semptom şiddetinin, genel yakınmaların, ağrı belirtilerinin arttığı ve baş etme yöntemlerine başvurdukları görülmüştür. Çalışmada literatürden farklı sonuçlar elde edilmiştir. Sebebi aşırı egzersiz, düşük vücut ağırlığı gibi diğer faktörler olabilir. BKİ arttıkça öğrencilerde menstrüasyon semptom şiddetinin, genel yakınmaların, ağrı belirtilerinin arttığı görülmüştür. Akdeniz Diyeti Kontrol Listesi düzeyleri incelendiğinde öğrencilerin Akdeniz Diyetine bağlılıklarının %40,8'inin yüksek, %33,1'inin orta ve %26,1'inin düşük düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Akdeniz Diyetine bağlılık azaldıkça öğrencilerde menstrüasyon semptom şiddetinin, genel yakınmaların, ağrı belirtilerinin arttığı ve baş etme yöntemlerine başvurdukları görülmüştür. Öğrencilerden menstrüasyon öncesi, sırası ve normal dönem olmak üzere 24 saatlik 3 günlük besin tüketim formu doldurmaları istenmiştir. Toplam enerji, makro ve mikro besin ögesi alımlarının dönemsel olarak değiştiği, en çok menstrüasyon öncesi dönemde, lif alımının ise en çok menstrüasyon sırasındaki dönemde arttığı saptanmıştır.Master Thesis Mutfak çalışanlarının beslenme alışkanlıkları, yeme davranışları ve beslenme bilgilerinin değerlendirilmesi(2018) Delibaş, Öykü Nur; Şensoy, Funda; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and DieteticsBu çalışmada, toplu beslenme yapılan kurumların mutfak bölümünde çalışan kişilerin beslenme alışkanlıkları, beslenme bilgi düzeyleri ve yeme davranışlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmamızda toplu beslenme sisteminde çalışan 181 erkek ve 228 kadın olmak üzere toplam 409 kişilik personel grubuna anket uygulanmıştır. Katılımcılarımızın çoğunluğu beslenmesine dikkat etmekte ve günde ortalama 3 öğün tüketmektedir. Bununla birlikte katılımcılarımızın %42.3'ü ana öğünler dışında sıklıkla atıştırma yapmaktadır. Personelin %20'si kahvaltıyı, %19.8'i öğle yemeğini, %19.1'i akşam yemeğini atlamaktadır. İçeceklerde şeker kullanan personel oranı %59.4 ve sık sık hamburger, cips ve kola gibi besinleri tüketen personel oranı da %10.5'tir. %50.6 ile çoğunluğun günde 1 litre ve daha az su tükettiği belirlenmiştir. Gün içerisindeki öğünlerinde sebze ve meyveye yer verme oranı %56.8'dir. Yemek yeme süresine bakıldığında ise personelin %61,6'sının 15 dakika ve üzeri sürede yemek yediği görülmüştür. Yeme bozukluğu riski açısından yapılan değerlendirmelerde kadınların erkeklerden, zayıf olanların kilolu ve obezlerden, geliri giderinden az olanların geliri giderinden fazla olanlardan ve doktor tarafından tanısı konulan rahatsızlığı bulunanların bulunmayanlardan daha yüksek risk altında olduğu belirlenmiştir. Bununla birlikte araştırmamızda, beslenmesine dikkat edenlerin dikkat etmeyenlerden, ana öğünler dışında sıklıkla atıştıranların atıştırmayanlardan, içeceklerde şeker kullanmayanların kullananlardan, hamburger gibi sağlıksız besinleri tüketmeyenlerin diğer gruplardan daha yüksek yeme bozukluğu riski altında olabileceği bulgusuna ulaşılmıştır. Personelin beslenme bilgi düzeyini ölçmek için sorulan sorulara alınan yanıtlara göre yeme bozukluğu riskinin de değişmediği bulunmuştur. Anahtar Kelimeler: Toplu beslenme, Yemekhane çalışanları, Beslenme alışkanlıkları, Yeme davranışları