Seylam Küşümler, Aylin
Loading...
Name Variants
A. Seylam Küşümler
Aylin, Seylam Küşümler
Kusumler Aylin Seylam
KÜŞÜMLER Aylin Seylam
Küşümler, Seylam
Aylin Seylam Küşümler
Kusumler, Seylam
Kusumler, Aylin
Küşümler, Aylin
Küşümler, S.
Aylin S. Kusumler
Kusumler, S.
Küşümler Aylin Seylam
A. S. KÜŞÜMLER
A. S. KUSUMLER
KUSUMLER Aylin Seylam
Aylin Seylam Kusumler
Kusumler, A.
A. S. Küşümler
Aylin Seylam KÜŞÜMLER
A. Seylam Kusumler
Seylam Küşümler, Aylin
Aylin Seylam KUSUMLER
A. S. Kusumler
Aylin S. Küşümler
Küşümler, A.
A.,Seylam Küşümler
A., Seylam Küşümler
Küşümler, Aylin Seylam
Kusumler, Aylin Seylam
Seylam-Kusumler, Aylin
Aylin, Seylam Küşümler
Kusumler Aylin Seylam
KÜŞÜMLER Aylin Seylam
Küşümler, Seylam
Aylin Seylam Küşümler
Kusumler, Seylam
Kusumler, Aylin
Küşümler, Aylin
Küşümler, S.
Aylin S. Kusumler
Kusumler, S.
Küşümler Aylin Seylam
A. S. KÜŞÜMLER
A. S. KUSUMLER
KUSUMLER Aylin Seylam
Aylin Seylam Kusumler
Kusumler, A.
A. S. Küşümler
Aylin Seylam KÜŞÜMLER
A. Seylam Kusumler
Seylam Küşümler, Aylin
Aylin Seylam KUSUMLER
A. S. Kusumler
Aylin S. Küşümler
Küşümler, A.
A.,Seylam Küşümler
A., Seylam Küşümler
Küşümler, Aylin Seylam
Kusumler, Aylin Seylam
Seylam-Kusumler, Aylin
Job Title
Dr.Öğr.Üyesi
Email Address
aylin.kusumler@okan.edu.tr
Main Affiliation
Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and Dietetics
Status
Website
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID

Scholarly Output
30
Articles
4
Citation Count
0
Supervised Theses
25
30 results
Scholarly Output Search Results
Now showing 1 - 10 of 30
Master Thesis Yetişkinlerde diyet toplam antioksidan kapasitesi ve diyet oksidatif denge skorunun kardiyovasküler hastalık riskine etkisinin değerlendirilmesi(2022) Güven, Sanem; Küşümler, Aylin Seylam; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and DieteticsKardiyovasküler hastalıklar, yaşam boyu yavaş yavaş gelişen ve uzun süre asemptomatik olan kronik kalp ve dolaşım sistemi bozukluğudur. Birçok değiştirilebilir ve değiştirilemez faktör kardiyovasküler hastalıkların gelişiminde rol oynar. Bu faktörlerin başında diyet gelmektedir. Kardiyovasküler hastalıkların etiyolojisinde oksidatif stresin rol oynadığı bilinmektedir. Antioksidanlar vücudu oksidatif stresten koruyan moleküllerdir. Bu çalışmanın amacı diyet antioksidan tüketimi ve oksidatif denge skoru ile kardiyovasküler hastalık riski arasındaki ilişkiyi incelemektir. Çalışmaya 147 kadın, 37 erkek birey katılmıştır. Katılımcılara yüz yüze anket formu uygulanmış, demografik bilgiler ve 3 günlük besin tüketim kaydı, besin tüketim sıklığı ile veriler elde edilmiştir. Ardından diyet antioksidan, toplam oksidatif denge skoru ve kardiyovasküler hastalık riski hesaplanmıştır. Diyetin toplam antioksidan kapasitesi total radikal yakalama antioksidan potansiyeli (TRAP), trolox eşdeğer antioksidan kapasite (TEAC), demir iyonunu indirgeyici aktivite (FRAP), oksijen radikalinin absorbe etme kapasitesi (ORAC) ve C vitamini eşdeğeri antioksidan kapasitesi (VCEAC) yöntemleri üzerinden analiz edilmiştir. Kardiyovasküler hastalık riskinin hesaplanmasında Framingham Risk Skoru kullanılmıştır. Diyet antioksidan tüketimi ile CRP, kan basıncı, ağırlık, beden kütle indeksi, bel ve bel/kalça değerleri arasında anlamlı ilişkiler bulunmuştur (p<0,05). Kullanılan diyet antioksidan hesaplama yöntemleri birbiri ile korelasyon göstermektedir (p<0,05). Kardiyovasküler hastalık riski düşük bireylerin antioksidan skorunun yüksek olduğu gözlenmiştir (p<0,05). Toplam oksidatif denge skoru yüksek bireylerin diyet antioksidan tüketiminin yüksek olduğu saptanmıştır (p<0,05). Sonuç olarak, kardiyovasküler hastalıkların oluşmasında rol oynayan oksidatif stresin ve bireylerin hastalık riskinin tanımlanması önemlidir. Kardiyovasküler hastalıkların önlenmesinde antioksidan kaynaklarını diyete eklemek kardiyovasküler hastalık riskini azaltabilir. Anahtar Kelimeler: kardiyovasküler hastalık riski, diyet anitoksidan, oksidatif denge skoruMaster Thesis Ofis çalışanlarında yeme davranışı ve fiziksel aktivite düzeylerinin depresyon ile ilişkisinin incelenmesi(2023) Alp, Meltem Ünal; Küşümler, Aylin Seylam; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and DieteticsGünümüzde yeme davranışları, beslenme ve fiziksel aktivite psikiyatrik ve psikolojik hastalıklarda önemli bir role sahiptir. Bu çalışma, ofis çalışanlarının yeme davranışlarını ve fiziksel aktivite durumlarının depresyon ile ilişkisini incelemek amacıyla yapılmıştır. Araştırma kesitsel tipte bir anket çalışmasıdır. İstanbul ilinde bulunan Okuyan Gümrük Müşavirliği şirketinde çalışan 18-65 yaş aralığında, herhangi bir kronik hastalığı bulunmayan 130 yetişkin birey araştırmaya dâhil edilmiştir. Araştırmada katılımcılara sosyodemografik özellikleri, beslenme alışkanlıkları, besin tüketim sıklığı, Üç Faktörlü Yeme Ölçeği (TFEQ-Tr21), Yeme Farkındalığı Ölçeği (YFÖ-30), Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi kısa formu, Beck Depresyon Envanteri (BDE) başlıkları altında anket formu uygulanmış ve yeme davranışları ve fiziksel aktivite düzeylerinin depresyon ile ilişkisi araştırılmıştır. Araştırmaya katılan bireylerin %42,3'ü kadın, %57,7'si erkektir. Kadınların %67,3'ü, erkeklerin %49,3'ü 26-35 yaş aralığındadır. Bireylerin yeme farkındalıkları ile depresyon düzeyleri incelendiğinde, minimal depresyon düzeyindeki bireylerin düşünmeden yeme puan ortalamaları 11,26±3,69, duygusal yeme puan ortalamaları 10,44±4,92, enterferans puan ortalamaları 4,37±1,69 olup, diğer depresyon düzeylerine göre istatistiksel olarak düşük bulunmuştur (p<0,05). Minimal ve hafif depresyon düzeyindeki bireylerin farkındalık puan ortalamaları ise 18,03±3,37 olarak belirlenmiştir ve diğer depresyon düzeylerine göre istatistiksel olarak yüksektir (p<0,05). Yeme davranışı ile depresyon düzeyleri incelendiğinde minimal depresyon düzeyindeki bireylerin duygusal yeme puan ortalamaları 9,57±4,35 ve kontrolsüz yeme puan ortalamaları 16,20±5,71 olup, diğer depresyon düzeylerine göre istatistiksel olarak düşük bulunmuştur (p<0,05). Depresyon düzeyleri ile makro ve mikro besin öğesi tüketimi değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki gözlemlenmemiştir. Fakat şiddetli depresyondaki bireylerin diğer depresyon düzeylerine sahip bireylerden daha düşük yağ ve protein, daha fazla karbonhidrat tükettiği görülmektedir. Düşünmeden yeme, duygusal yeme, enterferans ve toplam puanlar ile BDE arasında pozitif yönde istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmuştur (p<0,05). TFEQ-Tr21 ile BDE arasındaki ilişki incelendiğinde, duygusal yeme ve kontrolsüz yeme alt boyutları ile BDE arasında pozitif yönde istatistiksel olarak anlamlı ilişki olduğu saptanmıştır (p<0,001). IPAQ kısa formu toplam puanı ile BDE arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki gözlemlenmemiştir (p>0,05). Fakat şiddetli metabolik eşdeğer (MET) ile BDE arasında negatif yönlü düşük düzeyde bir ilişki saptanmıştır (p<0,05). Bu çalışmada yeme davranışı ve yeme farkındalığının depresyon düzeyleriyle ilişkili olduğu, fiziksel aktivitenin ise ilişkili olmadığı belirlenmiştir. Buna göre ofis çalışanlarında verimliliğin ve yaşam kalitelerinin arttırılması için beslenme eğitimlerinin ve bilgilendirmelerinin arttırılması önerilmektedir.Master Thesis Boks, kick boks, muay thai, taekwondo, bjj, judo sporcularında ve antrenörlerinde sporcu beslenme bilgi düzeyi ve beslenme alışkanlıklarının incelenmesi(2022) Yazmacı, Elif Gökçe; Küşümler, Aylin Seylam; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and DieteticsSporcuların başarısı ile beslenmenin doğrudan ilişkili olduğu yapılan araştırmalarla birçok kez kanıtlanmıştır. Bununla birlikte, son zamanlarda sporcu beslenmesine olan ilgi hızla artmakta, ancak bilgi kirliliği de yaygınlaşmaktadır. Bu araştırmada, boks, kickboks, judo, taekwondo, bjj, muay thai mücadele sporcularının ve antrenörlerinin beslenme bilgi düzeyleri ve beslenme alışkanlıkları incelenmiştir. Araştırmada sporcu beslenmesine ilişkin bilgi düzeyi, Sporcu Beslenme Bilgisi Ölçeği (SBBÖ) kullanılarak ölçülmüştür. Çalışma kesitsel tipte bir araştırma olup, İstanbul'da mücadele sporlarıyla aktif ilgilenen 210 yetişkin amatör ve profesyonel sporcu ve antrenörleri içermektedir. Araştırmanın sonucunda, profesyonel olarak mücadele sporlarıyla ilgilenen veya antrenörlük yapan bireylerin sporcu beslenmesine ilişkin soruların %34,8'una doğru yanıt verdiği; amatör olarak mücadele sporlarıyla ilgilenenlerin ise soruların %35,5'ine doğru yanıt verdiği belirlenmiş ve aralarında anlamlı farklılık bulunmamıştır. Antrenörlük süresi 3 yıldan fazla olanların, beslenmesini çok iyi olarak nitelendirenlerin, beslenme önerisi alanların ve sporcu beslenmesiyle ilgili kurs/seminere katılanların genel bilgisinin daha fazla olduğu belirlenmiştir. Genel anlamda sporcuların beslenmeye ilişkin bilgi düzeylerinin oldukça düşük olduğu ve daha önce beslenmeye ilişkin eğitim alsalar dahi bunun yetersiz olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Özellikle profesyonel olarak mücadele sporlarıyla ilgilenen kişilerin sporcu beslenmesi hakkında daha çok eğitim almaları ve çoğu takım sporlarında olduğu gibi bireysel sporlarda da sporcu diyetisyenleriyle mutlaka desteklenmeleri önerilmektedir.Master Thesis Sağlık çalışanlarının market alışverişi sırasında güvenli gıda almaya yönelik tutumlarının incelenmesi(2020) Özgün, Dilan; Küşümler, Aylin Seylam; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and DieteticsBu araştırma, sağlık çalışanlarının market alışverişi sırasında güvenli gıda almaya yönelik tutumlarını incelenmek amacıyla yürütülmüştür. Çalışma Mardin iline bağlı olan Kızıltepe ilçesindeki Kızıltepe Devlet Hastanesi'nde yapılmıştır. Analizler toplam 19-60 yaş aralığındaki 157 sağlık çalışanı üzerinden değerlendirilmiştir. Çalışmaya dahil olan kişiler tabakalı örneklem yöntemiyle seçilmiştir. Hazırlanan anket formu toplam 36 sorudan ve 3 ana bölümden oluşmaktadır. Bireylerin sosyodemografik özellikleri, satın aldıkları gıdaların etiket okuma alışkanlıkları, ambalaj ve gıda güvenirliliği ile ilgili düşüncelerini belirlemek amacıyla yüz yüze görüşme tekniği kullanılarak anket formu uygulanmıştır. Bireylerin eğitim durumlarına göre ambalajlamayı gerekli görme durumuna bakıldığında %93,4'ü evet yanıtı vermiştir. Lisansüstü bireylerin ambalajlamayı gerekli görme nedeni olarak, ürünü koruması ve ürün hakkında bilgi vermesi en çok işaretlenen seçeneklerdir. Etiket bilgilerine dikkat etme durumuna bakıldığında, kadınların erkeklerden pişirme, saklama talimatı, gramaj ve raf ömrü bilgilerini daha çok inceledikleri görülmüştür ve bu veriler istatiksel olarak anlamlıdır. Etiketlemede en çok okunan bilgiler, son kullanma tarihi ve raf ömrüdür. Genellikle eğitim seviyesi arttıkça etikette besin içeriğine bakma oranları da artmaktadır. Bireylerin etiketteki bilgiyi yeterli bulmama oranlarına bakıldığında, yaş grubu arttıkça etiket bilgisini yeterli görmeme oranı artmaktadır (p>0,05). Lise/ön lisans düzeyde eğitimi bulunan bireylerin güvenli gıdayı öğrendikleri bilgi kaynakları %45,2 ile TV programlarıyken, lisans (%46,2) ve lisansüstü (%63,6) eğitimi bulunan bireylerin bilgi kaynağı bilimsel yazı ve yayınlardır. Sonuç olarak, güvenli gıda alımı ve gıda etiket okuma alışkanlığında tüketicilerin bilgi düzeylerinin arttırılması temel hedef olmalıdır. Bu doğrultuda, özellikle sağlık çalışanlarının aracılığı ile topluma yönelik eğitim programları hazırlanmalıdır.Master Thesis Mutfak ve yemekhane çalışanlarının ellerinden alınan kültürlerin mikrobiyolojik açıdan incelenmesi(2019) Günal, Ahmet Murat; Küşümler, Aylin Seylam; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and DieteticsBu çalışma, İstanbul Tuzla ilçesinde bulunan bir vakıf üniversitesinin mutfak ve yemekhanelerinde çalışan, doğrudan yemek üretimine katılan personelin el hijyenlerinin değerlendirilmesi amacıyla planlanmış ve yürütülmüştür. Araştırma süresince kurumda çalışmakta olan 15 personelin ellerinden 6 aylık aralıklarla toplamda 3 defa örnekler alınmıştır. Toplamda alınmış olan 90 numune mikrobiyolojik açıdan değerlendirilmiş ve numunelerde E. coli ve diğer koliform grubu bakteriler ile S. aureus bakterisinin varlığı araştırılmıştır. Yapılan mikrobiyolojik değerlendirmeler sonucunda numunelerin hiçbirinde E. coli bakterisi tespit edilmemiştir. Koliform bakteriler ve S. aureus için ortalama değerler sırasıyla 3,6 ve 6,8 kob/cm2 olarak bulunmuştur. Koliform bakteriler numunelerin %40'ında izole edilirken, bu oran S. aureus bakterisi için %95,6 olarak bulunmuştur. Numunelerin tamamı E. coli bakterisi açısından uygun bulunurken, %8,9'u koliform grubu bakteriler açısından ve %95,6'sı S. aureus bakterisi açısından uygun bulunmamıştır. Elde edilen bulgular doğrultusunda görevli personelin tuvalet kullanımı ve çiğ besinlere temas sonrasında el yıkama alışkanlığının olduğu fakat ağız, burun, kulak ve saçlı deri gibi organlar ile cansız yüzeylere temas sonrası bu alışkanlığın olmadığı düşünülmüştür. Belirli aralıklarla el yıkama alışkanlığının kazandırılmasının önemi fark edilmiştir. Besin kaynaklı enfeksiyon ve intoksikasyonlardan korunmak için en önemli faktör olan personelin hijyen eğitimlerine tabi tutulması ve bu eğitimlerin sonuçlarının sıklıkla değerlendirilmesi gerekliliği görülmüştür.Master Thesis İstanbul ilinde bankacılık sektöründe çalışan personelin beslenme alışkanlıkları ve fiziksel aktivite durumlarının beden kütle indeksi ile ilişkisinin belirlenmesi(2022) Gürbey, Özge; Küşümler, Aylin Seylam; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and DieteticsOfis ve masa başı çalışma ortamlarının iş süresinin de artması ile birlikte getirdiği, dengesiz ve sağlıksız beslenme durumu gün geçtikçe artmakta ve başta obezite olmak üzere önemli kronik hastalıkların görülme sıklığında artışa neden olmaktadır. Çalışma, bankacılık sektöründe çalışan personellerin iş yapısı gereğince sürekli veya aralıklarla oturarak çalışmasına bağlı olarak sedanter yaşam tarzının oluşturabileceği en önemli sağlık sorunlarından biri olan obeziteyle birlikte beslenme alışkanlıklarının ve fiziksel aktivite durumlarının birlikte incelenmesi ve sonuçların Beden Kütle İndeksi ile ilişkisinin saptanması amacıyla yapılmıştır. Araştırma İstanbul iline bağlı bankacılık sektöründe çalışan 404 personel ile yapılmıştır. Verilerin toplanmasında sosyo-demografik veri formu, Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi (Kısa Form) ve Hollanda Yeme Davranışları Anketi kullanılmıştır. Çalışırken oturma süresinin artması ile BKİ'nin arttığı, fiziksel olarak aktif olma durumunun artması ile BKİ'nin azaldığı görülmüştür (p<0,05). Yaş arttıkça BKİ artmakta, fiziksel aktivite azalmaktadır (p<0,05). Kadınların, erkeklere göre daha düşük BKİ değerlerine sahip olduğu saptanmıştır (p<0,05). Fiziksel aktivitede, erkeklerin, kadınlara göre daha aktif olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Çalışırken oturma süresinin artması ile fiziksel olarak aktif olma durumunda azalma görülmüştür (p<0,05). BKİ sınıflamasına göre zayıf grubun en aktif, obez gurubun en az aktif grup olduğu bulunmuştur. Yeme davranışı ile duygusal yeme arasında istatistiksel açıdan anlamlı, pozitif yönlü ve yüksek bir ilişki (r = 0,873), yeme davranışı ile dışsal yeme arasında ise pozitif yönlü ve orta düzeyde bir ilişki (r = 0,563) ve yeme davranışı ile kısıtlayıcı yeme arasında pozitif yönlü ve zayıf bir ilişki (r = 0,327) olduğu belirlenmiştir. BKİ sınıflandırmasında zayıf kategorisinde yer alan grubun kısıtlayıcı yeme alt boyutlarından aldıkları puanların diğer gruplara göre istatistiksel açıdan anlamlı seviyede düşük olduğu saptanmıştır. Kadınların erkeklere göre duygusal yeme ve kısıtlayıcı yemeden daha fazla etkilendikleri görülmüştür. Obezlerin duygusal yeme oranı diğer gruplardan istatistiksel olarak daha fazla bulunmuştur (p<0,05). Bu çalışma sonunda, sedanter yaşam tarzındaki kişilerde, fiziksel aktivite düzeylerinin artırılması gerekliliği, bunun da BKİ ve sağlıkla direkt ilişkili olduğu belirlenmiştir. Özellikle banka gibi, ofis ve sürekli oturarak çalışmayı gerektiren iş ortamlarındaki kişilerin beslenme alışkanlıkları ve fiziksel aktivite durumlarının birlikte değerlendirilip, sağlıklı beslenme davranışı kazandırılması ve sürdürülmesi, fiziksel aktivite düzeylerinin arttırılması ve oturarak geçen sürelerinin azaltılmasına yönelik eğitimler ve bilinçlendirme çalışmaları için gerekli stratejiler belirlenmelidir.Master Thesis Gıda İsrafı Önleme Motivasyonu Ölçeği'nin Türkçe Versiyonu: Geçerlilik ve Güvenilirlik Çalışması(2024) Gündeş, Aysel Merve; Küşümler, Aylin Seylam; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and DieteticsMetodolojik olan bu çalışma, gıda israfını önleme motivasyonu ölçeğinin Türkçeye uyarlanması, geçerlilik ve güvenilirliğini ölçmek amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın öncelikli hedefi, gıda israfı konusunda bilinç düzeyini değerlendirmek ve gıda israfını azaltmaya yönelik stratejiler geliştirmek için geçerli ve güvenilir bir ölçüm aracı oluşturmaktır. Bu kapsamda, 300 kişilik bir örneklemle, İstanbul'da yaşayan ev hanımları ve iş kadınları arasında anket uygulanmış ve elde edilen veriler istatistiksel analizlerle değerlendirilmiştir. Ölçek, toplamda 4 alt başlık (Çevresel motivasyon, Moral motivasyonu, Finansal motivasyon, Sosyal motivasyon) ve 21 maddeden oluşmaktadır. Türkçe geçerlik güvenilirlik çalışmasında, alt ölçek boyutlarında karşılaştırıldığında; ölçek toplam skoru ile çevre alt ölçeği arasında 0,79 katsayılık anlamlı düzeyde pozitif yönde güçlü korelasyon bulunmuştur (r:0,79; p:<0,001). Ölçeğin genel Cronbach's alfa değeri 0,971 olup; alt ölçeklere bakıldığında Çevre için 0,982, Moral için 0,958, Finans için 0,981, Sosyal için Cronbach's alfa değeri 0,976 olarak hesaplanmıştır. Ayrıca her maddenin düzeltilmiş madde toplam puan korelasyon katsayısı 0,5'in üzerinde olup, genel kabul gören 0,4'ün üzerinde bulunmuştur. Farklı gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar saptanmamış olması ölçeğin gruplar arasında güvenilir bir şekilde karşılaştırılabileceğini göstermektedir. Sonuçlar, kullanılan ölçeğin tüm gruplarda yüksek güvenilirliğe sahip olduğunu, uyum indekslerinin ve faktör tahmin güç değerlerinin bu güvenilirliği desteklediğini göstermektedir. Çalışmanın sonuçları gıda israfıyla ilgili olarak ev hanımları ve iş kadınları arasında benzer davranış kalıpları olduğunu ortaya koymaktadır. Ev kadınları ve iş kadınları arasında alışveriş yaparken bir gıda ürününün son kullanma tarihinin etiket için belirleyici faktörler arasında yer alması konusunda anlamlı farklılık saptanmıştır (p:0,036). İş kadınlarının gıda alışverişi sırasında daha az disiplinli olduğu ve son kullanma tarihine daha az dikkat ettiği tespit edilmiştir. Bu bulgular, gıda israfının azaltılması için eğitim ve bilinçlendirme programlarının önemini vurgulamaktadır. Sonuçlar, bu ölçeğin gıda israfı konusundaki bilgi düzeyleri, sağlık etkileri farkındalığı ve davranışını değerlendirmek için geçerli ve güvenilir bir ölçüm aracı olduğunu göstermektedir. Bu ölçeğin kullanımı, sadece gıda israfının azaltılmasına değil, aynı zamanda kaynakların daha verimli kullanılmasına ve sürdürülebilir bir gıda sistemine doğru adımlar atılmasına yardımcı olabilir. Anahtar Kelimeler: Çevresel motivasyon, Moral motivasyonu, Finansal motivasyon, Sosyal motivasyon, Gıda israfıMaster Thesis Bariatrik cerrahi geçirmiş hastaların gıda okuryazarlığı ve gıda etiketi okuma alışkanlıklarının belirlenmesi(2023) Demir, Tuğba; Küşümler, Aylin Seylam; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and DieteticsBariatrik cerrahi geçirmiş hastaların gıda okuryazarlığı ve gıda etiketi okuma alışkanlıklarının belirlenmesinin amaçlandığı bu çalışma, Kasım 2021-Mayıs 2022 tarihleri arasında İstanbul il sınırları içerisindeki Fatih Sağlık Hizmetleri Beslenme ve Diyetetik Bölümüne başvuran 18-65 yaş arasında bariatrik cerrahi geçirmiş, herhangi bir majör depresyon veya psikoz tanısı almamış, okur-yazar ve gönüllü olarak katılan 122 yetişkin birey ile yürütülmüştür. Bireylere sosyo-demografik özellikleri, genel sağlık bilgileri, beslenme durumları, beslenme alışkanlıkları ile ilgili bilgilerin yanı sıra kendi beyanlarına dayalı antropometrik ölçümleri ile etiket okuma alışkanlığını ve gıda okuryazarlığını sorgulayan anket online olarak uygulanmıştır. Beslenme okuryazarlık düzeyini belirlemek için Kendini Algılayan Gıda Okuryazarlığı Ölçeği kullanılmıştır. Katılımcıların yaşlarının ortalaması 39,25±10,69 yıldır. 122 katılımcının %78,69'u kadın ve %50,00'ı ameliyat olalı 0-6 ay arası süre geçmiştir. Çoğunluğu lise mezunu (%41,80) ve çalışan (%61,48) bireylerden oluşmaktadır. Katılımcıların büyük oranı (%68,85) tüp mide operasyonu geçirmiş, %85,25'i ameliyat sonrası beslenme bilgisi edindiğini ifade etmekte, %50,82'si düzenli sigara kullanmayan ve %77,87'si alkol kullanmayan kişilerden oluşmaktadır. Karşı koyabilme ve dirençleri, sağlıklı yiyecekler için harcama alt boyutları ve algılanan gıda okuryazarlığı genel puanı açısından bekarların aldığı puanın evlilere göre daha düşük olduğu belirlenmiştir (p<0,05). Geliri giderinden fazla olan bireylerin daha yüksek günlük beslenme puanına sahip oldukları belirlenmiştir (p<0,05). Ameliyattan sonra en az 3 yıl süre geçmiş olan katılımcıların diğer katılımcılara kıyasla sağlıklı gıda bulundurma puanlarının daha düşük olduğu saptanmıştır (p<0,05). Alkol kullanmayan katılımcılarda gıda etiketi incelemesi puanının anlamlı şekilde yüksek olduğu görülmüştür (p<0,05). Ameliyat sonrası ilk altı aylık süreçte olan bireyler, ürün etiketlerini daha çok okuma, üretim tarihine dikkat etme ve organik ürün tüketimine özel önem verme konusunda daha bilinçli davranışlar sergilemişlerdir. Alışverişe ayrılan zamanın ve etiket bilgilerinin satın alma kararları üzerindeki etkisi de zamanla anlamlı bir şekilde değişmiştir (p<0,05). Sağlıklı yiyecek harcamalarının artmasıyla gıda okuryazarlığı düzeyinin yükseldiği, ayrıca bireylerin gıda etiketlerini inceleme ve beslenme planı oluşturma gibi faktörlerden de etkilendiği tespit edilmiştir (r=0,690). Bariatrik cerrahi sonrası dönemde, hastaların beslenme alışkanlıklarını, gıda okuryazarlığını ve besin etiketlerini doğru okuma becerilerini geliştirmek, ameliyatın uzun vadeli başarısını artırabilir. Bu nedenle, sağlık profesyonellerinin, diyetisyenlerin ve diğer ilgili uzmanların bu alanda hastaları bilgilendirmeleri ve eğitim programları düzenlemeleri büyük önem taşımaktadır. Bu tür eğitim ve bilgilendirme programları, ameliyat sonrası dönemin daha sağlıklı ve başarılı geçmesine katkıda bulunabilir.Master Thesis Obez ev hanımlarının etiket okuma alışkanlıklarının yeme bağımlılığı ile ilişkisinin belirlenmesi(2023) Veyisoğlu, Melek Kübra; Küşümler, Aylin Seylam; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and DieteticsObezite, sayısız genetik, sosyal, ekonomik ve toplumsal faktörün neden olduğu çok faktörlü bir hastalıktır. Obezitenin ana nedeni, tüketilen enerji ile harcanan enerji arasındaki uzun vadeli enerji dengesizliğidir. Ev hanımlarının beslenme alışkanlıklarında fazla karbonhidrat ve yüksek şekerli yiyecekleri tercih etmelerinin yanı sıra fiziksel aktivitelerindeki azalmalarla obezite sorununa yol açmıştır. Bu nedenle çalışmanın amacı obez sınıfında yer alan ev hanımlarının besin tüketim sıklıkları, besin etiketi okuma alışkanlıkları ve yeme bağımlılıkları arasındaki ilişkileri incelenmektir. Kesitsel tipte bu araştırmaya, 41±11,7 yaş ortalamasında, beden kütle indeksi (BKİ) ortalaması 34,01±3,21 kg/m2 olan, psikolojik rahatsızlığı olmayan, gebe ve emziklilik döneminde olmayan, Türkiye'de online diyet hizmeti alan toplam 384 ev hanımı dahil edilmiştir. Araştırmada verilerin elde edilmesinde çevrimiçi anket yöntemi kullanılmıştır. Obez ev hanımlarına kişisel bilgi formu, besin tüketim sıklığı, Yale Yeme Bağımlılığı Ölçeği (YFAS), Besin Etiketi Okuma Durumu Formu uygulanmıştır. Obez kategorisinde yer alan ev hanımlarının %55,2'sinin ailelerinde obez kişiler bulunmakta ve %53,6'sının çocukluğundaki beden ağırlığı normalin üzerindedir. Düzenli fiziksel egzersiz yapan kadınların oranı yalnızca %5,7'dir. Ev hanımlarında en sık görülen hastalıklar; %39,6 ile diyabet, %21,2 ile kolesterol ve %10,8 ile tiroid hastalığıdır. Araştırmada yer alan kadınların yalnızca %19'unun yeme bağımlısı olduğu tespit edilmiştir. Yeme bağımlılığına sahip kadınların şeker ve tatlı grubu yiyecekleri tüketme sıklıkları (X̄=3,36) yeme bağımlılığına sahip olmayan gruba (X̄=3,62) göre daha yüksektir. Besin etiketlerini her zaman okuyan kadınların oranı %25,8 iken bazı zamanlar besin etiketlerini okuyan kadınların oranı %49,2'dir. Kadınlar etiketlerin okunaklı olmadığını (%14,7) ve besin etiketlerinin gıdanın zararlı yanlarını dile getirmediğini (%10,1) düşünmektedir. Araştırmada kadınların besin etiketi okuma sıklıkları ile besin tüketim sıklıkları arasındaki ilişkilerin incelenmesi sonucunda kadınların şeker ve tatlı grubu tüketim sıklıkları arttıkça besin etiketi okuma sıklıkları azalmaktadır (r=-0,168). Yeme bağımlılığı ile üretim / son kullanma tarihi, kullanım şekli, içindekiler bilgisi, saklama koşulları ve markanın istatistiksel olarak ilişkili olduğu saptanmıştır (p<0,05). Yeme bağımlılığı olmayanların besin etiketinde yer alan kullanım şekli, içindekiler bilgisi, saklama koşulları ve marka bilgisini her zaman okuma sıklıkları besin bağımlılığı olanlara göre daha yüksektir (p<0,05). Ev hanımlarının besin etiketi okuma alışkanlığıyla yeme bağımlılığı arasındaki ilişki değerlendirilerek, ev hanımlarına yönelik olarak besin etiketinde yer alan bilgilerin nasıl yorumlanacağı, hangi bilginin ne için önemli olduğuna dair bilgilendirici eğitimlerin düzenlenmesi gerekir. Bu eğitimler büyük oranda halka hitap eden TV kanallarında ya da internet ortamında sosyal medya kanalları aracılığıyla sunulabilir.Master Thesis Sağlık personelinin probiyotik içeren besinlere karşı tutumu ve algısının belirlenmesi(2021) Başkan, Nafikar; Küşümler, Aylin Seylam; Beslenme ve Diyetetik / Nutrition and DieteticsBu araştırma sağlık personellerinin probiyotikleri tüketim durumlarını saptamak, probiyotik içeren besinlere karşı tutum ve algılarının belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Aralık 2020-Ocak 2021 tarihleri arasında özel bir hastanede çalışan 236 sağlık personeliyle gerçekleştirilmiştir. Araştırma verileri, literatürden yararlanılarak oluşturulan anket formu aracılığıyla elde edilmiştir. Covid-19 pandemisi koşulları ve kısıtlamaları dolayısı ile verilerin elde edilişi online platform üzerinden gerçekleştirilmiş, katılımcılar gönüllülük esasına dayalı olarak rastgele örneklem seçimine göre çalışmaya dahil edilmiş ve gönüllü onam formu ile bilgilendirilmişlerdir. Sağlık personelinin %92,4'ü probiyotik ürünün ne olduğunu biliyorken, %7,6'sının ise bilmediği tespit edilmiştir. Katılımcıların %50,9'u, probiyotik ürün bilgisini uzman; doktor veya diyetisyenden edinmişken, %49,5'i eğitim, konferans veya bilimsel toplantılarda ilk defa duymuşlardır. Probiyotik ürün kullanan 150 katılımcının %94,7'si probiyotik ürünlerden fayda gördüğünü belirtmiş, bu ürünlerin en çok tüketilme nedeni olarak 'bağırsak sağlığı için faydalı olması ve bağışıklık sistemini güçlendirmesi'' cevabı verilmiştir. En çok kullanılan probiyotik gıdalar ise katılımcıların verdiği cevaplarla kefir ve probiyotikli yoğurt olmuştur. Araştırmacı tarafından oluşturulan probiyotik bilgi formu ile grubun bilgi puanı ortalaması 55,27 9,03 olup, alınabilecek puanlar ise minumum (min) 14, maksimum (mak) 70 olarak tespit edilmiştir. Sağlık personeli içinde de meslek gruplarına göre farklı dağılım olduğu, probiyotiklerin bilinirliğinin fazla olmasına rağmen, sağlık personeli arasında probiyotikle ilgili hala eksik ve yetersiz bilgiye sahip olanların bulunduğu görülmektedir. Araştırma sonucunda elde edilen verilerle, sağlık personellerine probiyotiklerle ilgili ayrıntılı olarak eğitim verilmesi önemli ve gereklidir. Anahtar Kelimeler: Probiyotik, Probiyotik Kullanımı, Beslenme, Sağlık, Sağlık personeli
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »