Browsing by Author "Yürügen, Birsen"
Now showing 1 - 20 of 25
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Ameliyat öncesi eğitim yapılan katarakt hastaları ile eğitim yapılmayan katarakt hastalarının anksiyete düzeylerinin karşılaştırılması(2018) Okyay, Mülkiye; Yürügen, Birsen; Hemşirelik / NursingBu çalışma, göz kliniğinde ameliyat öncesi eğitim yapılan katarakt ameliyatı olacak hastalar ile eğitim yapılmayan hastaların anksiyete düzeylerinin karşılaştırılması, amacıyla yapılmış vaka-kontrol tipte bir çalışmadır. Araştırmanın evreni Mayıs 2017–Ağustos 2017 tarihleri arasında İstanbul'un Avrupa yakasında bulunan bir hizmet hastanesinde yatan, 114 katarakt hastası, örneklem grubunu ise katarakt ameliyatı olması için göz servisine yatan, çalışmaya katılmayı kabul eden, bilişsel, duyusal ve sözel iletişim kurmayı engelleyen bir sorunu olmayan, 18-75 yaş ve üzeri, çalışmaya katılmaya gönüllü olan tüm hastalar ve bu hastaların yarısı ise kontrol grubunu oluşturdu. Veri toplama süreci, demografik verileri içeren bilgi formu hastalar ile yüz yüze görüşme yöntemi ile uygulama süresi yaklaşık 20-25 dakika olarak gerçekleştirildi. Ameliyat öncesi eğitim verilecek grup için ameliyattan önce hasta hastaneye yattığı gün eğitim verildi. Ameliyat öncesi eğitim verilecek grup için ameliyattan önce hasta hastaneye yattığı gün eğitim verilmesi, ameliyattan 6 saat sonra STAI FORM TX – I ve STAI FORM TX – 2Ölçeği hem eğitim yapılan hem de eğitim yapılmayan hastalara uygulandı. Araştırmadan elde edilen verilerin analizi, SPSS ( Statistical Packages for the Social Sciences) 20,0 paket programı kullanılarak elde edilmiştir. Sayı ve yüzde olarak değer verilmesi, verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemler (Frekans, yüzdelik dağılım) ve niteliksel verilerin gruplar arası dağılımlarını kıyaslamada ki-kare kullanıldı. Anahtar Kelimeler: Katarakt, Anksiyete, Katarakt cerrahisi, EğitimMaster Thesis Diyaliz hemşirelerinin iş gücü verimliliğini etkileyen faktörler(2016) Karçkay, Asiye; Yürügen, Birsen; Hemşirelik / NursingSağlık hizmetlerinde yaşanan yapısal ve teknik değişimler, gelişmeler ile bu değişimlere uyma zorunluluğu, yöneticilerin önemli görev ve sorumluluklarından birisidir. Hemşirelik hizmetleri; hem sağlık ekibi içerisindeki rolü, hem de hastanelerin kaliteli hizmet sunma başarısındaki etkileri gereği önemli bir konuma sahiptir. Bu da tüm sağlık sektöründe hemşirelik hizmetlerinin verimli ve etkin bir şekilde kullanılması zorunluluğunu ortaya koymaktadır. Hemşirelik hizmetlerinde, istenen verimliliğin elde edilebilmesi için mevcut sorunların belirlenmesi ve çözümlenmesi gerekmektedir. Araştırma, Denizli ilindeki diyaliz merkezlerindeki hemşirelerin iş gücü verimliliğine etki eden faktörleri belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak gerekli izinler alınarak 74 hemşirenin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın veriler, demografik özellikleri ve profesyonel işlevleri içeren bir anket uygulanarak toplanmıştır. Veri toplama aracı olarak,hemşirelerin tanıtıcı ve mesleki özelliklerini içeren bilgi formu ile iş gücü verimliliğine ilişkin 77 sorudan oluşan anket formu kullanılmıştır.Verilerin istatistiksel analizi SPSS Windows 22 paket programı dahilinde ANOVA tek yönlü varyans analizi ve t-Testi,ki-kare testi, sayı ve yüzdeler kullanılarak yapılmıştır(ki kare<0,05). Çalışma sonuçları değerlendirildiğinde; çalışmaya katılanların %90,4'ü ücret artışı sağlanması ve eşit işe eşit ücret uygulanmasının işgücü verimliliğini artıracağını düşündüklerini belirtmişlerdir.Bu sonuçlara göre, diyaliz hemşirelerinin işgücü verimliliğini etkileyen en önemli faktörün ücret faktörü olduğu belirlenmiştir. Personel eksikliği, çalışanların işgücü verimliliğini olumsuz etkilemektedir. Sonuç olarak hemşirelerin; ücret artışı,terfi sisteminde liyakate önem verilmesi,eleman ihtiyacının karşılanması,motivasyon arttırıcı önlemler alınması,çalışma koşullarının ve ortamının iyileştirilmesi gibi konuların işgücü verimliliklerini arttırmada önemli buldukları saptanmıştır.Article Citation Count: 30The effect of breast self-examination (Bse) education given to midwifery students on their knowledge and attitudes(Asian Pacific Organization for Cancer Prevention, 2010) Beydaǧ,K.D.; Yürügen,B.; Hemşirelik / NursingThis study was conducted in a descriptive and half-experimental format in order to determine the effect of breast self-examination (BSE) education given to 103 midwifery students from Halic University Sciences of Health School Midwifery Department on their knowledge and attitudes. After legal permission was obtained from the institution and verbal participation consent from the students, data were obtained using demographic and knowledge surveys, applied twice before and after education by the researcher between May-June 2010and evaluated with proportional calculations, Kruskal Wallis test, t-test and t-test for dependent groups. Mean age of the students is 20.2±1.52; 58.3% had no information about BSE and 73.8% were not doing BSE; 7.7% them stated that they had a family member with breast cancer. The knowledge level score was 43.2±10.6 before and 68.4±10.5 after the BSE education (p<0.05). A statistically significant difference persisted between the pre- and post-education scores taking knowledge, making BSE, and frequency of using BSE average scores of the students (p<0.05).Article Citation Count: 25The Effect of Breast Self-Examination (Bse) Education Given to Midwifery Students on Their Knowledge and Attitudes(Asian Pacific Organization Cancer Prevention, 2010) Beydag, Kerime Derya; Yurugen, Birsen; Hemşirelik / NursingThis study was conducted in a descriptive and half-experimental format in order to determine the effect of breast self-examination (BSE) education given to 103 midwifery students from Halic University Sciences of Health School Midwifery Department on their knowledge and attitudes. After legal permission was obtained from the institution and verbal participation consent from the students, data were obtained using demographic and knowledge surveys, applied twice before and after education by the researcher between May-June 2010and evaluated with proportional calculations, Kruskal Wallis test, t-test and t-test for dependent groups. Mean age of the students is 20.2+/-1.52; 58.3% had no information about BSE and 73.8% were not doing BSE; 7.7% them stated that they had a family member with breast cancer. The knowledge level score was 43.2+/-10.6 before and 68.4+/-10.5 after the BSE education (p<0.05). A statistically significant difference persisted between the pre- and post-education scores taking knowledge, making BSE, and frequency of using BSE average scores of the students (p<0.05).Conference Object Citation Count: 8Effect on anxiety of education programme about care of arteriovenous fistula in patients undergoing hemodialysis(Sage Publications Ltd, 2012) Mollaoglu, Mukadder; Tuncay, Fatma Ozkan; Fertelli, Tulay Kars; Yurugen, Birsen; Hemşirelik / NursingPurpose: This study investigated the impact of education, provided to individuals, in whom AV fistula was preferred as a vascular access, regarding information and anxiety. Methods: This experimental study was performed on 32 patients undergoing hemodialysis between November 2009 and February 2010 in the Nephrology Clinic of Sivas Cumhuriyet University Hospital. Patients' data was collected by means of Personal Information Form (PIF), AV Fistula Information Form (AV-FIF), and Beck Anxiety Inventory (BAI); education brochures were used in order to inform the individuals. Collected data were assessed with SPSS. Statistical analyses were used in order to assess the data: percentage account, paired samples t test. Results: When comparing information and anxiety score of individuals prior to and following education about AV fistula care, it was seen that information and anxiety scores were low and high respectively, prior to the education. Following education, patients' information and anxiety scores became higher and lower respectively. All these results were statistically significant (P < 0.001). Conclusions: Education about fistula increased the information level about fistula care and decreased anxiety in patients undergoing hemodialysis. It is important to perform patient education regularly, because it increases the level of orientation towards illness and interventions in patients.Article Citation Count: 46Effects on caregiver burden of education related to home care in patients undergoing hemodialysis(Wiley, 2013) Mollaoglu, Mukadder; Kayatas, Mansur; Yurugen, Birsen; Hemşirelik / NursingCaring for a patient undergoing hemodialysis is highly stressful and can negatively affect a caregiver's physical and psychological well-being. This study was conducted to examine the effect of educational support concerning caregiver burden and given to the caregivers of hemodialysis patients. This experimental study was performed with 122 caregivers. Patients' data were collected by means of Personal Information Form and Zarit Caregiver Burden Scale (ZCBS). Characteristics of caregivers of hemodialysis patients were analyzed descriptively in terms of frequencies and percentages for categorical data, means, and standard deviations. Mann-Whitney U test, Kruskall-Wallis test, and percentages were used in the data analysis. The mean ZCBS score was 52.1 +/- 8.6 (range, 0-88). Among the caregivers, the mean score of the ZCBS was significantly higher in women, single, young, family relatives as daughter/sister/brother/daughter-in-law and town/district, high educational level (P<0.05). Moreover, the mean score of the ZCBS was significantly higher in caregivers who have health problems/diseases. In addition, this study explored the educational needs of home-based such as nutrition (35.2%), dialysis (27.8%), fistula care (20.4%), catheter care (18.8%), the information about chronic kidney disease (18.0%), blood pressure (17.2%), weight control (17.2%), hygiene (3.1%), and travel/exercise (6.5%). The post-educational mean scores (55.0 +/- 7.6) of caregiver burden were observed to be lower than the pre-educational scores (43.9 +/- 5.2), and the difference was found to be statistically significant. The home-based educational program demonstrated a decrease in the burden of hemodialysis caregivers.Master Thesis Hastaların erkek hemşirelere bakış açısının değerlendirilmesi(2018) Armut, Mustafa; Yürügen, Birsen; Hemşirelik / NursingBu çalışma, hastaların erkek hemşirelere bakiş açısını değerlendirmek amacı ile tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Araştırmanın evrenini Kasım 2016–Mayıs 2017 tarihleri arasında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Çapa Hastanesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Kliniklerinde yatmakta olan hastalar 5090, çalışmaya katılmayı kabul eden, çalışma kriterlerine uyan 384 hasta da örneklemi oluşturmuştur. Veriler araştırmacı tarafından literatüre uygun hazırlanan anket formu ile toplanmıştır. Verilerin analizinde, SPSS 22,0 paket programı, verilerin değerlendirilmesinde frekans, yüzdelik dağılım ve ki-kare kullanıldı. Araştırma kapsamına alınan hastaların %55,2'sinin erkek, %52,1'inin 57 yaş ve üzeri olduğu saptandı. Hastaların %87,8'i hemşirelik mesleğinde erkeklerinde hizmet verdiğini bildiğini, %87,5'i hemşireliğin hem kadınların, hem de erkeklerin yapacağı bir meslek olduğunu, %76'sı hemşirelerin uygulamalardaki başarılarının cinsiyetten daha önemli bulduğunu, %47,7'si erkek hemşirelerin hastane ortamında her serviste çalışabileceğini ve %61,2'si erkek hemşirelerin mesleği geliştireceğini ifade etti. Ayrıca hastalar erkek hemşirelerin sağlık hizmetinde %98,9'unun yönetici, %92,1'inin eğitimci, %91,9'unun araştırmacı, %84,1'inin uygulayıcı rollünde görev almalarını belirtti. Araştırmada, hastaların erkek hemşirelere bakış açısı ile ilgili önermeler ile bazı sosya demografik özellikler arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulundu (p<0,05). Hastalar tarafından erkek hemşirelerin büyük oranda kabul görüldüğü, hemşirelik mesleğinin cinsiyet ayrımcılığından uzaklaştığı ve hastaların erkek hemşirelere bakış açısı genel olarak pozitif yönde olduğu bulundu. Anahtar Kelimeler: Hemşirelik, Hemşirelik mesleği, Erkek hemşire.Master Thesis Hematoloji hastalarının hastalık algısının değerlendirilmesi(2018) Zengi, Ayşegül Uslu; Yürügen, Birsen; Hemşirelik / NursingÖZET Bu araştırma, hematolojik hastalık tanısı almış olan, hematoloji kliniğinde yatarak ve ayaktan tedavi gören hastaların, hastalık algılarını etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla, tanımlayıcı olarak yapıldı. Bu araştırma, İstanbul'da bir üniversite hastanesinde Kasım 2017-Ocak 2018 tarihleri arasında, hematoloji kliniğinde yatarak ve ayaktan tedavi gören 18 yaş üstü, zihinsel engeli bulunmayan, hematolojik hastalığı olan hastalar arasından; araştırmaya katılmayı kabul eden 205 gönüllü hastayla gerçekleştirildi. Veri toplama aracı olarak ‟Hasta Bilgi Formu'' ve ‟Hastalık Algısı Ölçeği'' kullanıldı. İstatistiksel analizlerde verilerin çarpıklık ve basıklık değerleri hesaplandıktan sonra ilişkisiz örneklem t testi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA) teknikleri kullanıldı. SPSS 25.0 istatistik paket programıyla veriler analiz edildi. Sonuçlar %95 güven aralığında, p<0.05 değerleri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Araştırmaya katılan hastaların çoğunluğu kadın, evli, yeni tanı almış ve tanı süreleri 0-3 yıldır. Hastaların yarısından fazlası ekonomik durumlarını orta düzey olarak algılamakta, başka kronik hastalıkları bulunmamakta ve kemoterapi tedavisi almaktadırlar. Çoğunun hastalık ile ilgili bilgisi bulunmaktadır, bilgi sahibi olanlar bilgileri doktor ya da hemşirelerden aldıklarını ve hastalık sürecinde psikolojik destek almadıklarını ifade ettiler. Hastalar, hastalıklarının negatif sonuçları olduğunu, tedavi kontrollerinin iyi olduğunu, hastalıkla beraber negatif duyguların arttığını ifade ettiler. Çoğunlukla vücut dirençlerinin az olmasının, mikrop veya virüsün hastalığa neden olabileceği düşüncesindeydiler. Yaş, eğitim durumu, meslek, medeni durum, hastalık tanı süresi, psikolojik destek, kemoterapi alıp almama gibi etkenlerin, hastaların hastalık algılarını etkiledikleri tespit edildi. Elde edilen bulgular sonucunda; hastaların hastalık algılarının araştırmada belirtilen bağımsız değişkenlerden etkilendiği, psikolojik destek gereksinimlerinin olduğu sonucuna ulaşıldı. Anahtar Kelimeler: Hematolojik hastalık, Hasta, Kan, Hastalık algısı.Master Thesis Hemşirelerin AIDS tanısı almış bireylere bakım vermeye yönelik görüşleri(2018) Semizoğlu, Emre; Yürügen, Birsen; Hemşirelik / NursingBu çalışma, hemşirelerin AIDS tanısı almış bireylere bakım vermeye yönelik görüşlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Tanımlayıcı nitelikteki çalışmanın evrenini, İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesinde Ocak 2018 itibariyle çalışmakta olan 165 hemşire oluşturmuştur. Çalışmada örneklem seçilmeden evren üzerinde çalışılmak istenmiş, ancak veri toplama tarihlerinde izinli/ raporlu hemşirelerin olması, çalışmaya katılmak istemeyenler ve eksik doldurulmuş anket formları nedeniyle 113 hemşire (%68,5) örneklemi oluşturmuştur. Veri toplama işlemine başlanmadan önce etik kurul onayı alınmış; araştırmanın verileri 1 Mart- 1 Nisan 2018 tarihleri arasında toplanmıştır. Veriler, demografik özelliklere yönelik anket formu ve araştırmacılar tarafından ilgili literatür incelenerek oluşturulmuş olan AIDS'li Bireylere Yönelik Görüş Anketi ile elde edilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde, sayı-yüzdelik hesaplamaları ve ki-kare önemlilik testleri kullanılmıştır. Çalışmaya katılan hemşirelerin %63,7'si daha önce AIDS'li bireye bakım vermediğini, %75,2'si AIDS'li bireye bakım vermeyi tercih edeceğini, %60,2'si AIDS ile ilgili eğitim/seminere katılmadığını ve %56,6'sı AIDS'li bireye bakım verme konusunda kendisini kısmen yeterli hissettiğini belirtmiştir. Hemşirelerin %79,6'sı 'AIDS'li bireylerin toplum tarafından dışlanmasını doğru bulmuyorum' ; %59,3'ü 'AIDS tanısı almış hastaların diğer hastalardan farklı olmadığını düşünüyorum' ve %52,2'si 'AIDS'li bireylerle arkadaşlık yaparım' görüşlerine katıldıklarını ifade etmiştir. Hemşirelerin AIDS'li ilgili eğitim/seminere katılma durumu ile AIDS'li bireylere yönelik görüşleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmazken (p>0.05); yaş gurubu, cinsiyet, meslekte çalışma yılı, öğrenim durumu, AIDS'li bireye bakım verme durumu, AIDS'li bireye bakım vermeyi tercih etme durumu ve AIDS'li bireye bakım verme konusunda kendini yeterli görme durumu ile bazı ifadelere yönelik görüşleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmıştır (p<0.05). Çalışma sonucunda, AIDS ile damgalamaya karşı savaşta liderlik etmesi beklenen hemşirelerin AIDS'li hastaya yaklaşım konusunda bilgilendirilerek güçlendirilmesi, rehberliğin geliştirilmesi önerilmektedir.Master Thesis Hemşirelerin hastane enfeksiyonlarını önlemeye ilişkin bilgi düzeyleri(2015) Ergen, Serpil; Yürügen, Birsen; Hemşirelik / NursingBu araştırma, hemşirelerin hastane enfeksiyonlarını önlemeye ilişkin bilgi düzeylerini belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Araştırmanın evrenini, çalışmanın yapıldığı tarihlerde Çorlu Devlet Hastanesi'nde görev yapan 285 hemşire oluşturmuştur. Araştırmada örneklem seçimine gidilmemiş, söz konusu hastanede görev yapan ve araştırmaya katılmayı kabul eden 204 hemşire araştırma kapsamına alınmıştır. Araştırmanın verileri 15.09.2014-15.10.2014 tarihleri arasında toplanmıştır. Veri toplamada hemşirelerin sosyodemografik özellikleri ve hastane enfeksiyonlarını önlemeye yönelik 18 sorudan oluşan, araştırmacı tarafından hazırlanan anket formu kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde sayı, yüzde dağılımı, ortalama, shapiro wilk w testi, mann-whitney u testi, kruskal-wallis h testi kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre hemşirelerin hastane enfeksiyonlarını önlemeye ilişkin başarı puan ortalamaları 49,28 bulunmuştur. Yoğun Bakım Üniteleri ile Acil Birimlerde çalışan hemşirelerin, Dahili ve Cerrahi Birimlerde çalışan hemşirelerden daha yüksek puan aldıkları saptanmıştır. Bilgi puan ortalamaları ile öğrenim durumu, çalışma süreleri, cinsiyetleri, yaşları, hastane enfeksiyonları ile ilgili eğitim alma durumları arasında istatiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı belirlenmiştir.Master Thesis Hemşirelerin kesici - delici aletlerle yaralanma nedenleri ve yaralanmaya karşı tutumlarının incelenmesi(2019) Araldağ, Hazal; Yürügen, Birsen; Hemşirelik / NursingBu çalışma, bir özel hastanede çalışan hemşirelerin kesici –delici aletlerle yaralanma nedenlerinin ve yaralanmaya yönelik tutumlarının incelenmesi amacıyla yapıldı. Tanımlayıcı nitelikte olan ve Mart 2018 – Haziran 2018 tarihleri arasında gerçekleştirilen bu araştırmanın evrenini Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesinde çalışan 270 hemşirenin oluşturması planlandı. Çalışmada örnekleme yöntemi kullanılmayıp evrenin tamamına ulaşılması istendi ancak veri toplama sürecinde işten ayrılan hemşirelerin olması, çalışmaya katılmak istemeyen hemşireler ve izinli-raporlu olan hemşirelerin olması dolayısıyla çalışma 143 hemşire ile tamamlandı. Veri toplama aracı olarak 'Anket Formu' ve 'Sağlık Çalışanlarının Kesici-Delici Tıbbi Aletleri Güvenli Kullanımına Yönelik Tutum Ölçeği' kullanıldı. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemleri olarak sayı, yüzde, ortalama, standart sapma, normal dağılım testi, bağımsız gruplarda t-testi, ikiden fazla bağımsız grup arasında niceliksel sürekli verilerin karşılaştırılmasında Tek yönlü (One way) Anova testi kullanıldı. Anova testi sonrasında farklılıkları belirlemek üzere tamamlayıcı post-hoc analizi olarak Scheffe testi kullanıldı. Araştırma sonuçlarına göre; hemşirelerin %69,9 'u çalışma hayatlarının bir döneminde kesici delici aletlerle yaralanma yaşamıştır. Yaralanma nedenleri sıralandığında %65' i enjektör iğnesi ile yaralandığını söylemiştir. Yaralanma yaşadıkları işlemin en çok %52 oranla iğne ucu kapatırken olduğunu belirtmişlerdir. Hemşirelerin %94,4'ü kesici delici aletlerle yaralanmaların önlenmesine yönelik eğitim aldığını, %74,8'i kurumda yaralanma sonuçlarından haberdar olduğunu söylemiştir. Hemşirelerin kesici – delici aletlerle yaralanmaya yönelik tutumları ile eğitim, meslekte çalışma süresi, yaş, cinsiyet, yaralanmaya yönelik eğitim alma durumu, konum, yaralanma sonuçlarından haberdar olma durumu, medeni durum, olay bildirim süreci başlatma durumu, olay sırasında koruyucu ekipman kullanma durumu, yaralanmayı önlemeye yönelik önerisinin olması durumu, çalışma hayatında yaralanma yaşamış olma durumu ve çalışma şekli durumları arasında anlamlı fark olmadığı belirlenmiştir. Hemşirelerin kesici delici aletlerin güvenli kullanımına yönelik tutum puanlarının yaralanılan ekipmanın kontamine olma durumu değişkenine göre anlamlı farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Hemşirelerin %54' ü kontamine olmayan aletler ile yaralanmaktadırlar. Anahtar Kelimeler: Kesici – delici alet yaralanması, Hemşireler, İş kazasıArticle Citation Count: 1Hemşirelik Öğrencilerinde Nazal Staphylococcus aureus Taşıyıcılığının Araştırılması(2022) Kevser ATALIK; Aydın AYDINLI; Birsen YÜRÜGEN; Ülken Tunga BABAOĞLU; Deniz SERTEL ŞELALE; Harika DİNÇ; Ayşe Demet KAYA; Tıbbi Mikrobiyoloji / Medical Microbiology; Hemşirelik / NursingAmaç: Staphylococcus aureus ve Metisiline dirençli Staphylococcus aureus (MRSA) ile kolonize sağlık personeli ve sağlık alanında eğitim alan öğrenciler, hastane enfeksiyonları gelişimi açısından risk oluşturmaktadır.Nazal taşıyıcılığın belirlenmesi ve önlenmesi, enfeksiyon kontrolünde önem taşımaktadır. Bu çalışmada, hemşirelik öğrencilerinin klinik stajlara başlamadan ve staj döneminde aktif olarak sağlık kurumlarında çalışırken nazal S. aureus taşıyıcılık durumları araştırılmıştır. Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya, 69’u birinci sınıfta, 60’ı ise üçüncü sınıfta eğitim görmekte olan toplam 129 hemşirelik öğrencisi dahil edilmiştir. Öğrencilerden alınan nazal sürüntü örnekleri koyun kanlı agar ve mannitol tuz agara ekilmiş ve bir gece inkübasyonu takiben, konvansiyonel yöntemler ile identifiye edilmiştir. Metisilin duyarlılığı disk difüzyon yöntemi ile belirlenmiştir. İstatistiki analizde Pearson Ki-Kare testi kullanılmış ve istatistiksel anlamlılık pMaster Thesis İç hastalıkları kliniklerinde yatan hastaların düşme riskinin değerlendirilmesi(2017) Biçer, Idris; Yürügen, Birsen; Hemşirelik / NursingBu araştırma, bir üniversite hastanesinde İç Hastalıkları Anabilim Dalında yatan hastaların düşme risklerinin belirlenmesi amacıyla tanımlayıcı ve kesitsel türde yapılan bir araştırmadır. Araştırma İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi İç Hastalıkları Anabilim Dalında 1 Ocak 2017-1 Nisan 2017 tarihleri arasında yürütülmüştür. Araştırmada örneklem seçimine gidilmeyip; İç Hastalıkları Kliniklerinde yatan, ulaşılabilen, araştırmayı kabul eden 135 hasta örneklemi oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında bireylerin sosyo-demografik özelliklerini ve düşmeyle ilgili risk faktörlerini içeren Tanıtıcı Özellikler Formu, İtaki Düşme Riski Ölçeği Formları kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemleri olarak sayı, yüzde, ortalama, standart sapma kullanılmıştır. İki bağımsız grup arasında niceliksel sürekli verilerin karşılaştırılmasında Man Whitney-u testi, ikiden fazla bağımsız grup arasında niceliksel sürekli verilerin karşılaştırılmasında Kruskal Wallis testi kullanılmıştır. Kruskal Wallis testi sonrasında farklılıkları belirlemek üzere tamamlayıcı olarak Man Whitney-u testi kullanılmıştır. Elde edilen bulgular %95 güven aralığında, %5 anlamlılık düzeyinde değerlendirilmiştir. Araştırmaya katılan hastaların %63'ü erkek,%37'si kadın ve %63,7 si yüksek düşme riskine sahiptir. Düşme riski düzeyi ile hastanın yaşı, kronik hastalığının bulunması, bulunduğu klinik arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu bulundu. Araştırmaya katılan hastaların düşme risk puan ortalaması 8,311±6,932 olarak saptanmıştır. İç Hastalıkları Kliniklerinde yatan hastaların önemli bir bölümü düşme açısından risklidir. Özellikle hastaların bireysel özellikleri, kronik hastalık durumu, bulunduğu birim, çevresel faktörler düşme riskini etkilemektedir. Anahtar Kelimeler: İç hastalıkları, Düşme riski, Hasta güvenliği.Master Thesis Kanser hastalarının palyatif bakım gereksinimleri ile hasta ve ailelerinin palyatif bakıma ilişkin bilgi ve beklentilerinin incelenmesi(2018) Topkaya, Özlem; Yürügen, Birsen; Hemşirelik / NursingBu araştırmada kanser hastalarının palyatif bakım gereksinimlerinin belirlenmesi ile hasta ve ailelerinin palyatif bakıma ilişkin bilgi ve beklentilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma özel bir hastanede tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Örneklemi Haziran-Ağustos 2017 tarihleri arasında tedavi alan ve araştırma kriterlerine uyan 110 hasta ve 110 hasta ailesi oluşturmuştur. Veriler; sosyo-demografik ve palyatif bakım hakkındaki bilgi ve beklentilerin belirlenmesi anket formu, Palyatif Performans Skalası ve Edmonton Semptom Ölçeği kullanılarak toplanmış; SPSS 15.0 paket programı kullanılarak tanımlayıcı istatistikler, Cronbach Alfa, Ki-kare, Student t testi, Korelasyon analizleri ile değerlendirilmiştir. Araştırmada elde edilen bulgulara göre; hastaların %80,9 hastalık hakkında yeterli bilgi almıştır. %76,4 hastanın ve %60 ailenin palyatif/destek bakımı duymadığı, %49,1 hasta/%55,5 ailenin; tedavi ve bakıma yönelik endişeleri ve beklentileri olduğu görülmüştür. Bu endişelerin hastalarda %46,4 eskisi gibi olamama, %31,8 ağrı olması iken ailelerinde ise %43,6 hastasını kaybetme ve %33,6 tedavi sürecinin uzamasıdır. Ailelerin %63,6'sı günlük işleri sürdürmede sorun yaşamıştır. %25'i palyatif bakımı yaşam sonu bakım olarak tanımlarken, diğerleri çeşitli ifadelerle semptom yönetimi ve destek tedavi olarak tanımlamışlardır. Beklentileri %99,1 hasta/%97,3 aile; tedavi ve bakım planını öğrenmek, %97,3 hasta/%80 aile; alınan kararlara dahil edilmek ve desteklenmek, %97,3 hasta/97,3 aile; tedavi-bakımın maliyeti hakkında bilgilendirilmek, %77,3 hasta/ %85,5 aile; tedavi sürecinde psikolojik ve %77,3hasta/%50 aile; dini açıdan desteklenmek ve %84,5 hasta/%70 aile; tanının söylenmesini istemektedir. Sonuç olarak hasta ve ailelerinin hastalığın tüm süreçlerinde fiziksel semptom yönetimi, psikososyal ve spiritüel açıdan palyatif bakım/destek gereksinimi olduğu tespit edilmiştir. Bu bulgular doğrultusunda hasta ve ailelerinin palyatif bakım konusunda bilgilendirilmesi, fiziksel, psikososyal, spirütüel yönden desteklenmeleri ile ihtiyaçların ve gereksinimlerin belirlenmesi için araçlar geliştirilmesi önerilmiştir. Anahtar Kelimeler: Palyatif bakım, Destek tedavi, Kanser, Bilgi ve beklenti, Hasta ve aileleri.Master Thesis Kanser hastasına bakım veren hasta yakınlarının yaşam kalitesinin değerlendirilmesi(2019) Akburak, İlknur Kuran; Yürügen, Birsen; Hemşirelik / NursingBu Araştırma kanser hastasına bakım veren hasta yakınlarının yaşam kalitesinin değerlendirilmesi amacıyla tanımlayıcı olarak, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü'ne, Haziran 2017 - Eylül 2017 tarihleri arasında yatarak tedavi gören ve günübirlik tedavi ünitesinde tedavi almaya gelen, basit rastgele örneklem yöntemi ile seçilmiş 120 hasta yakını ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma verilerinin toplanmasında, araştırmacı tarafından hazırlanan Sosyo-demografik özellikleri içeren 21 sorudan oluşan Bakım Veren Tanıtıcı Bilgi Formu ve Kanser hastasına bakım veren hasta yakınları için Türkçe geçerlik ve güvenirliği Okçin, tarafından yapılan toplamda 31 madde ve Fiziksel Sağlık Durumu, Psikolojik ve Manevi Sağlık Durumu, Tanıya Yaklaşım Durumu, Destek ve Ekonomik Etkilenme durumu içeren 4 alt boyuttan oluşan Yaşam Kalitesi Ölçeği - Aile Versiyonu ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizinde SPSS 16 paket programı kullanılmıştır. Verilerin çözümlenmesinde tanımlayıcı istatistikler ile, t testi ile ANOVA testinden faydalanılmıştır. Araştırmada farklılığın hangi değişkenden kaynaklandığını tespit etmek amacıyla Post Hoc testlerinden Tukey testi uygulanmıştır. Araştırmaya katılan hasta yakınlarının çoğunun, kendi çocuğu, kadın, 18-34 yaş grubu, evli, lisans mezunu olduğu. 19-24 saat boyunca bakım verdiği, bu sürede diğer aile bireylerinden yardım aldıkları, bakım sürecinde sağlıklarının olumsuz yönde etkilendiği ve sorumluluklarını yerine getirirken güçlük yaşadıkları belirlenmiştir. Katılımcıların demografik özelliklerine ve bakım verme durumlarına göre aile yaşam kalitesi algısının istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermediği tespit edilmiştir. Evde bakmakla yükümlü olunan başka kişi durumuna göre psikolojik ve manevi sağlık durumu ve tanıya yaklaşım durumu istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermezken, fiziksel sağlık durumu ve destek ve ekonomik etkilenme durumu istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermiştir. Fiziksel sağlık durumu ve destek ve ekonomik etkilenme durumu incelendiğinde her ikisinde de evde bakmakla yükümlü olunan başka kişinin varlığı durumunda yaşam kalitesinin düştüğü görülmektedir. Tüm alt boyutlarda kronik hastalığın olmasının aile yaşam kalitesi algılarını olumsuz yönde etkilediği, anne/babaların yaşam kalitesi algısının da diğerlerine göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Kanser, Yaşam kalitesi, Bakım verenMaster Thesis Kanserli hastalarda ağrı değerlendirilmesi, ağrı kontrolünde kullanılan alternatif yöntemler ve başvurma sıklığı(2019) Ceylan, Dilek Cansu; Yürügen, Birsen; Hemşirelik / NursingKanser, dünya genelinde kardiyovasküler sistem hastalıklarından sonra en sık ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer almaktadır. Kanser tanısı ile izlenen hastalar, kanserin sebep olduğu ağrı ile baş edebilmesi için ağrı kontrolü hakkında iyi bilgilendirilmeleri gerekir. Bu araştırmada kanserli hastalar da, ağrı kontrolü ve ağrı kontrolünde kullanılan alternatif yöntemlere başvurma sıklığının incelenmesi amaçlanmıştır. Tanımlayıcı nitelikte olan araştırmanın evrenini, Mart 2018 -Haziran 2018 tarihleri arasında Kocaeli' de özel bir hastanede onkoloji kliniğine başvuran ve yatan hasta katında bulunan 163 hasta oluşturmuştur. Örneklemin belirlenmesinde, evrendeki birey sayısı bilindiğinde kullanılan formülden yararlanılmıştır. Bu formüle göre örneklem büyüklüğü 115 olarak belirlenip araştırmaya 116 hasta katılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre; hastaların %92,2'sinin ağrı gidermede alternatif yöntemleri, hastaların tamamına yakınının (%99,1)tanılarının hangi sistem/organda olduğunu bildikleri, alternatif yöntemler hakkındaki düşünceleri sorulduğunda %40,5'inin ''işe yaradığını düşünüyorum'' dediği belirlendi. Ağrının yayılımına bakıldığında %78,4'ünün ağrısının bölgesel olduğu tespit edildi. Bu çalışmada ağrı gidermede kullanılan alternatif yöntemlerin etki süresi ile eğitim durumları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmaktadır.Master Thesis Kemoterapi alan hastalara bakım veren aile üyelerinin yaşam kalitesi ve etkileyen faktörler(2019) Çalışır, Şule; Yürügen, Birsen; Hemşirelik / NursingBu araştırma, kemoterapi tedavisi alan hastalara bakım veren aile üyelerinin yaşam kalitesini belirlenmek amacıyla tanımlayıcı tipte yapılmıştır. Çalışmanın yapıldığı hastanenin verilerine göre 2016-2017 yılları arasında tedavi alan 443 hastanın aile üyeleri araştırmanın evrenini oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini araştırma kriterlerine uygun kemoterapi ünitesinde tedavi gören 120 hastanın aile üyesi oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak 'Hasta Yakınlarını Tanıtıcı Bilgi Formu'' ve 'Aile-Yaşam Kalitesi Ölçeği'' kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde SPSS 21 programı kullanılmıştır. Değerlendirmede Kolmogorov-Smirnov testi, Mann-Whitney U testi, Kruskall-Wallis testi ve korelasyon analizi kullanılmıştır. Araştırmaya katılan bireylerin demografik özellikleri incelendiğinde, katılımcıların çoğunluğunun 31-43 ve 44-56 yaş aralığında olduğu, %55.8'nin kadın, %82.5'inin evli, %35'i lise mezunu, %22,9 birbirine eşit iki oran ile emekli ve ev hanımı, %61,7'sinin çalışmadığı, %55'inin hastanın eşleri olduğu belirlenmiştir. Katılımcıların aile-yaşam kalitesi ölçeğinin alt boyutlarının puanları, psikolojik ve manevi sağlık durumu yaklaşık 6,6 olarak orta ile iyi arasında, fiziksel sağlık durumu 4,4 ile çok da kötü olmadığı, tanıya yaklaşım durumu 6,8 ile hasta yakınları için endişe verici ve üzücü, destek ve ekonomik etkilenme durumu 5,4 olarak orta düzeyde etkilendikleri tespit edilmiştir. Psikolojik ve manevi sağlık durumu ile fiziksel sağlık durumu ve tanıya yaklaşım durumu arasında negatif yönlü, anlamlı ilişki olduğu, fiziksel sağlık durumu ile tanıya yaklaşım durumu arasında pozitif yönlü, anlamlı ilişki bulunmuştur. Yaş, eğitim, medeni durum, meslek, çocuk sahibi olma değişkenlerinin aile –yaşam kalite düzeylerini etkilemediği belirlenmiştir. Kadın bakım vericilerin yaşam kaliteleri ve tanıya karşı duygusal yaklaşımlarının daha kötü olduğu, çalışan hasta yakınlarının ekonomik olarak daha çok etkilendiği saptanmıştır. Hasta yakınlarının %58'i bakım sürecinde sağlık personellerinden destek almak istediklerini ve %49,2'si bunu telefon yolu ile almak istediğini belirtmiştir. Bu çalışmanın sonucunda hemşirelerin bütüncül bakımda aileyi de değerlendirmesi, ailede bakımın paylaştırılması, bakım vericiye destek olunması, hasta yakınlarının bakım sürecinde sağlık profesyonellerinden destek alabilecekleri destek hatları oluşturulması, telefonla destek alınmasının sağlanması ve kanser hastası yakınlarına yönelik benzer çalışmaların farklı kurumlarda yapılması önerilir. Anahtar Kelimeler: Kanser, Kemoterapi, Hasta yakını, Aile, Bakım verme.Master Thesis Koroner anjiyografi ve perkütan koroner girişim öncesi yapılan bilgilendirmenin yaşam bulguları ve anksiyete düzeyi üzerine etkisi(2019) Atakoğlu, Rahime; Yürügen, Birsen; Hemşirelik / NursingBu araştırma, ilk kez koroner anjiyografi ve perkütan koroner girişim uygulanacak hastalara işlem öncesi yapılan bilgilendirmenin, hastaların anksiyete ve yaşam bulguları üzerine etkinliğini belirlemek amacıyla yapıldı. Araştırmanın evrenini İstanbul Sağlık Bilimleri Üniversitesi Mehmet Akif Ersoy Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde ilk kez koroner anjiyografi ve perkütan koroner girişim yapılarak anjiyo servisinde günübirlik yatan hastalar, örneklemi ise çalışmanın yapıldığı tarihlerde çalışmaya alınma kriterlerine uyan 50 deney, 50 kontrol grubu olmak üzere toplam 100 hasta oluşturdu. Araştırma verileri, literatür bilgilerinden yararlanılarak araştırmacı tarafından geliştirilen katılımcı bilgi formu ve Durumluk-Sürekli Kaygı envanteri kullanılarak elde edildi. Deney grubuna işlem öncesi; anjio işlemi, aç kalması gereken süre, nelere dikkat edeceği, koroner anjiyografi işlemi öncesi, sırası ve sonrasında yapılan uygulamaları detaylı olarak açıklayan 15 dakikalık bir bilgilendirme yapıldı. Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için IBMM SPSS Statistics 20 (IBM SPSS, Türkiye) programı kullanıldı. Tanımlayıcı istatistiksel metodların (ortalama, standart sapma) yanı sıra, Student t testi, Mann Whitney U, paired sample t testi, Wilcoxon işaret testi ve niteliksel verilerin karşılaştırılmasında ise Ki-Kare testi kullanıldı. Sonuçlar %95'lik güven aralığında, anlamlılık p<0.05 düzeyinde değerlendirildi. Araştırmada elde edilen bulgulara göre; işlem öncesi deney grubunda hastaların eğitim sonrası kalp hızı, sistolik kan basıncı, diastolik kan basıncı ortalama değerleri eğitim öncesi ölçümlerine göre düşük, kontrol grubunda ise yüksek saptandı ve aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.05). Deney grubundaki hastaların işlem öncesi durumluluk kaygı puanı ortalama değeri 42.58±11.31 iken, işlem sonrası 31.46±6.18 olarak saptandı. Kontrol grubunda ise 44.36±11.61 iken işlem sonrası 39.76±7.12 olarak saptandı. Gruplardaki bu düşüş istatistiksel olarak büyük ölçüde anlamlı bulundu (p=0,000; p<0,05). Çalışmaya alınan bireylere, koroner anjiyografi/perkütan koroner girişim hak yapılan bilgilendirmenin yaşam bulguları ve anksiyete düzeyi üzerine olumlu etkisi bulunmuştur. Anahtar Kelimeler: Anksiyete, Koroner anjiyografi, Perkütan koroner girişimMaster Thesis Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde kronik böbrek yetmezliği olan ve hemodiyaliz tedavisi alan hastaların algılanan aile desteğinin belirlenmesi(2017) Sevindik, Gözde; Yürügen, Birsen; Hemşirelik / NursingBu araştırma 'Kronik Böbrek Yetmezliği Olan Diyaliz Tedavisi Alan Hastaların Algılanan Aile Desteğini Belirlenmesi' amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Araştırmanın evrenini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde diyaliz ünitesi bulunan tüm hastanelerdeki 169 hasta oluşturmaktadır. Toplama araçları olarak 17 sorudan oluşan sosyo-demografik veri formu ve 'Algılanan Aile Desteği Ölçeği' kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen veriler SPSS (Statistical Package for Social Sciences) for Windows 22.0 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemleri olarak sayı, yüzde, ortalama, standart sapma ve iki bağımsız grup arasında niceliksel sürekli verilerin karşılaştırılmasında Man Whitney-U testi, ikiden fazla bağımsız grup arasında niceliksel sürekli verilerin karşılaştırılmasında Kruskall Whallis-H testi kullanılmıştır. Elde edilen bulgular %95 güven aralığında, %5 anlamlılık düzeyinde değerlendirilmiştir. Çalışmada algılanan aile desteğinin; yaş, cinsiyet, medeni durum, evde kimlerle yaşadığı, çocuk sayısı, yaşanılan yer, çalışma durumu, meslekte çalıştığı süre, aile bireyleriyle iletişim kurarken zorlanma durumu ve aile dışında destek alınan kişi durumuna göre ortalamaları anlamlı bulunmamıştır (p>0.05). Gelir düzeyi, eğitim düzeyi, aile ilişkilerini etkileme durumu, ailenin destek olduğunu hissetme durumu, aile ve akraba desteğinin hastalığa olumlu etkisi, aile dışında destek alınan kişi durumu puanları arasında ise istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu saptanmıştır. Sonuç olarak; çalışmamızda hastaların algılanan aile desteği düzeyinin orta düzeyde olduğu saptanmış ve hastaların, aile desteğine ihtiyaç duyduğu belirlenmiştir. Bu nedenle algılanan aile desteğinin artırılması için hastanın yakın çevresine, hastalığın doğuracağı sorunlar ile ilgili ve birbirleri ile iletişim kurma becerilerini artırmaya yönelik eğitimler düzenlenmesi önerilmektedir. Anahtar kelimeler: Aile, Algı, Destek, Hemodiyaliz,Master Thesis Miyokard ınfarktüsü geçireen hastalarda algılanan stresin yaşam kalitesine etkisi(2021) Çoban, İlkay; Yürügen, Birsen; Hemşirelik / NursingBu çalışma, MI geçiren hastalarda algılanan stresin yaşam kalitesine etkisini tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Tanımlayıcı ve ilişkilendirici nitelikteki bu çalışmanın evrenini, İstanbul Kartal Koşuyolu Kalp Hastanesi Ocak– Haziran 2021 tarihleri arasında yetişkin polikliniğine başvuran MI tanısı almış tüm hastalar(N=506) oluşturmuştur. Araştırmanın örneklemini çalışmanın yapıldığı tarihlerde polikliniğe muayeneye gelen 18 yaşından büyük, MI tanısı alan, herhangi bir iletişim sorunu olmayan, psikiyatrik tedavi almayan çalışmaya katılmayı kabul eden 300 hasta oluşturmuştur. Araştırmaya katılmak istemeyen, formları eksik dolduran, araştırmaya katılmaktan vazgeçen ve ulaşılamayan katılımcılar çalışma dışı bırakılmıştır. Veri toplama işlemine başlamadan önce İSTANBUL Okan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsünden etik kurul onayı ve sonrasında araştırmanın yürütüleceği hastaneden çalışma izni alınmıştır. Araştırma verileri, araştırmacılar tarafından oluşturulan anket formu, Algılanan Stres Ölçeği-14 ve TR MI Boyutsal Değerlendirme Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Araştırmaya başlamadan önce çalışmada kullanılan ölçekleri hazırlayanlardan ölçek kullanma izinleri alınmıştır. Araştırmaya katılan hastaların %69,7'si erkektir. Hastaların %61'i ilk kez MI geçirmiş olup, %39' u birden fazla MI geçirmiştir. İlk MI geçirdikten sonra hastaların %67,7'si stresli, %22'si endişeli, %3,3' ü öfkeli, %6,7'sinin depresif olduğu belirlendi. Çalışmaya katılan hastaların MİBDÖ ölçeği toplam puan ortalaması 26.70±16.59 bulundu. Araştırma kapsamına katılan hastalarda cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi, meslek, gelir durumu, sigara ve alkol kullanma gibi bileşenler ile algılanan stres arasında anlamlı bir ilişki olduğu tespit edildi(p<0.05). Araştırmadan elde edilen veriler ışığında, algılanan stresin MI geçiren hastalarda yaşam kalitesi üzerinde olumsuz etkiye neden olduğu ve algılanan stres arttıkça hastaların yaşam kalitesinin azaldığı belirlendi.