Arslantürk, Pınar
Loading...
Name Variants
Arslantürk, Pınar
Arslantürk Pınar
ARSLANTURK Pinar
Pinar ARSLANTURK
Arslanturk Pinar
ARSLANTÜRK Pınar
Pinar Arslanturk
Arslantürk, P.
Pınar Arslantürk
Arslanturk, P.
Pınar ARSLANTÜRK
Pınar, Arslantürk
Arslanturk, Pınar
Arslanturk, Pinar
P., Arslantürk
Arslantürk Pınar
ARSLANTURK Pinar
Pinar ARSLANTURK
Arslanturk Pinar
ARSLANTÜRK Pınar
Pinar Arslanturk
Arslantürk, P.
Pınar Arslantürk
Arslanturk, P.
Pınar ARSLANTÜRK
Pınar, Arslantürk
Arslanturk, Pınar
Arslanturk, Pinar
P., Arslantürk
Job Title
Dr.Öğr.Üyesi
Email Address
pinar.arslanturk@okan.edu.tr
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output
43
Articles
0
Citation Count
0
Supervised Theses
43
43 results
Scholarly Output Search Results
Now showing 1 - 10 of 43
Master Thesis Madde bağımlılığında risk alma davranışı ve dini inancın rolü(2022) Avşar, Ruken; Arslantürk, Pınar; Psikoloji / PshchologyBu yüksek lisans tez araştırmasının amacı; madde bağımlılığında risk alma davranışları ve dini inanca eğilimin birbirleriyle ilişkisini araştırmaktır. Araştırmanın örneklemi İstanbul Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nin AMATEM (Ayaktan madde ve alkol bağımlılığı tedavi merkezi) ve Denetimli Serbestlik kliniğinden madde bağımlılığı tanısı almış 18 yaş ve üzeri 239 kişiden (220 erkek, 19 kadın) oluşmaktadır. Veri toplama aracı olarak Müncher Motivasyonel Dindarlık Envanteri (MMRI) ve Risk Alma Davranışı Ölçeği (RADÖ) kullanılmıştır. Araştırmaya katkı sunabileceği düşünülen bilgileri almaya yönelik araştırmacı tarafından hazırlanan Demografik Bilgi Formu kullanılmıştır. Çalışmanın sonucunda elde edilen veriler ilişkisel tarama modelini kullanarak SPSS 24 programında analiz edilmiştir. Yapılan analiz sonucunda araştırmanın ana amacı olan madde bağımlılığında risk alma davranışı ve dini inanca eğilim arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Araştırmanın alt amaçlarının hipotezlerinde ise madde bağımlılığında risk alma davranışları ve dini inanç özellikleri ile ilişkili demografik veriler arasında ve diğer değişkenler ile anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Bu veriler yorumlanarak tartışma bölümünde ortaya konulmuştur. Araştırmanın sınırlılıkları belirtilerek gelecek araştırmalara dair çeşitli önerilerin sunulmasıyla araştırma sonuçlandırılmıştır. Anahtar Kelimeler: Madde bağımlılığı, madde kullanım bozukluğu, maddeyi kötüye kullanma, dini inanç, maneviyat, risk alma davranışı.Master Thesis Bedensel belirti bozukluğunda algılanan ebeveyn tutumları ve savunma düzeneklerinin incelenmesi(2020) Bilgin, Seda; Arslantürk, Pınar; Psikoloji / PshchologyBu araştırmada bedensel belirti bozukluğu (BBB) ile algılanan ebeveyn tutumları ve savunma düzenekleri arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Aynı zamanda korelasyon analizi sonucu elde edilen değerlere dayanarak, algılanan ebeveyn tutumları ile BBB arasında bulunan ilişkide savunma düzeneklerinin aracılık rolü incelenmiştir. Araştırmanın örneklemi İstanbul'da yaşayan, 18-65 yaş arasında; BBB olan 34 kadın hasta ve BBB olmayan 34 sağlıklı kadın olmak üzere toplam 68 katılımcıdan oluşmaktadır. Katılımcılara Kişisel Bilgi Formu, Kısaltılmış Algılanan Ebeveyn Tutumları Ölçeği (KAET-Ç), Savunma Biçimleri Testi (SBT-40) ve Kısa Semptom Enventeri uygulanmıştır. Verilerin analizi SPSS programı ile yapılmıştır. Lojistik regresyon analizinden elde edilen sonuçlara göre; anneden algılanan aşırı koruyuculuk ve olgun olmayan (immatür) savunma düzenekleri BBB'yi pozitif yönde, anneden algılanan duygusal sıcaklık ise BBB'yi negatif yönde yordamaktadır. Anneden algılanan aşırı koruyuculuk arttıkça, immatür savunma düzenekleri kullanımı arttıkça ve anneden algılanan duygusal sıcaklık azaldıkça BBB riski artmaktadır. Annenin algılanan aşırı koruyuculuğı matür savunma biçimini negatif yönde, duygusal sıcaklığı ise pozitif yönde anlamlı şekilde yordamaktadır. Annenin ve babanın algılanan aşırı koruyuculuğu ise immatür savunma biçimini pozitif yönde anlamlı şekilde yordamaktadır. Annenin aşırı koruyuculuğu arttıkça matür savunma biçimi azalmakta, annenin algılanan duygusal sıcaklığı arttıkça matür savunma biçimi artmaktadır. Annenin ve babanın algılanan aşırı koruyuculuğu arttıkça ise immatür savunma biçimi artmaktadır. Bağımsız örneklem t- testi sonuçlarına göre; BBB olan bireylerin ebeveynlerinden algıladıkları aşırı koruyuculuk ve reddedicilik sağlıklı gruba göre daha yüksek, duygusal sıcaklık ise sağlıklı gruba göre daha düşüktür. BBB olan bireyler olgun olmayan (immatür) savunma düzeneklerini sağlıklı gruba göre daha çok kullanmaktadır. Araştırmanın son bölümünde yer alan aracı değişken analizi sonucuna göre ise; babadan algılanan aşırı koruyuculuk ve reddedicilik ile BBB arasındaki ilişkide immatür savunma düzeneklerinin aracılık etkisi bulunmaktadır.Master Thesis 18-40 yaş arasındaki kişilerde duygusal yeme ile problem çözme becerileri ve yaşam doyumu ilişkisi(2021) Gerçek, Nisa; Arslantürk, Pınar; Psikoloji / PshchologyYapılan araştırmanın amacı, 18-40 yaş arasındaki bireylerin duygusal yemeleri ile problem çözme becerileri ve yaşam doyumu arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Buna ek olarak, duygusal yeme, problem çözme becerileri ve yaşam doyumunun çeşitli sosyo-demografik özelliklere göre farklılaşması da incelenmiştir. Çalışmanın örneklemini 18-40 yaş aralığındaki 277 kadın ve 125 erkek oluşturmaktadır. Araştırma ilişkisel tarama modeliyle gerçekleştirilmiştir. verilerin toplanması amacıyla, araştırmacı tarafından geliştirilen 'Demografik Bilgi Formu', duygusal yemeyi ölçmek için Garaulet ve arkadaşları (2012) tarafından geliştirilen, sonrasında Arslantaş ve arkadaşları (2019) tarafından Türkçeye uyarlanan 'Duygusal Yeme Ölçeği'; problem çözme becerilerini ölçmek için Heppner ve Petersen (1982) tarafından geliştirilen, Şahin ve Taylan (1990), Şahin ve Heppner (1993) tarafından Türkçeye uyarlama çalışmaları gerçekleştirilmiş 'Problem Çözme Envanteri' ve Diener ve arkadaşları (1985) tarafından geliştirilen, Türkçeye uyarlama çalışmaları Bekmezci ve Mert (2013), Dağlı ve Baysal (2016) gibi araştırmacılar tarafından gerçekleştirilen 'Yaşam Doyumu Ölçeği' yaşam doyumunu ölçek için kullanılmıştır. Verilen toplanması 'Google Anketler' uygulaması ile gerçekleştirilmiştir. Ölçekler katılımcılara verilmeden önce çalışma ile ilgili bilgiler 'Bilgilendirilmiş Onam Formu' ile anlatılmış ve gönüllülük esasıyla katılımcıların onaylamasının ardından ölçeklere ulaşmaları sağlanmıştır. Elde edilen veriler 'SPSS' programı ile analiz edilmiş olup, anlamlılık değeri 0,05 ve 0,01 olarak alınmıştır. Bulgular araştırmanın amacına uygun olarak tablolar halinde bulgular kısmında yer almaktadır. Duygusal yeme ile problem çözme becerileri ve yaşam doyumu açısından 18-40 yaş aralığındaki kişilerin cinsiyet, eğitim durumu, psikolojik destek almış olmak, psikiyatrik rahatsızlıklar, kilo almaktan korkmak, diyet programları uygulama ve iştah düzeyleri bakımından farklılıklar gösterdikleri tespit edilmiştir. Duygusal yeme toplam puanları ve yaşam doyumu arasında negatif yönlü ve anlamlı (r= -1,31; p<0,01) düzeyde ilişkili olduğu saptanmıştır. Ayrıca, duygusal yeme toplam puanları ile PÇE toplam puanları da negatif yönlü ve anlamlı (r= -2,66; p<0,05) ilişkili bulunmuştur. Bu bulgular ışığında duygusal yeme davranışı problem çözme becerileri ve yaşam doyumu ile anlamlı şekilde yordanmaktadır. Bu bulguların önemi önceki araştırmalarla karşılaştırılarak değerlendirilmiş, gelecek araştırmalara da ışık tutacak nitelikte olduğu düşünülerek bazı önerilerde bulunulmuştur.Master Thesis Bireylerin bağlanma stillerinin kullanılan savunma mekanizmaları ve sosyodemografik değişkenler ile ilişkilerinin incelenmesi(2019) Gençoğlu, Çağdaş Hazal; Arslantürk, Pınar; Psikoloji / PshchologyBu araştırma, bireylerin bağlanma stillerinin kullanılan savunma mekanizmaları ve sosyodemografik değişkenlerle ilişkilerinin incelenmesini amaçlamaktadır. Araştırmanın örneklemini, Türkiye'nin İstanbul ilinde yaşayan, en az okur-yazar olan ve 18-64 yaş aralığındaki 271 kadın (%73,0) ve 100 erkek (%27,0) olmak üzere toplam 371 birey oluşturmuştur. Katılımcılara veri toplamak amacıyla sırasıyla Sosyodemografik Veri Formu, Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri-II (YİYE-II) ve Savunma Biçimleri Testi (SBT) uygulanmıştır. Verilerin analizi için; SPSS (Statistical Package Program for Social Science) for Windows 21.0 programından faydalanılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına bakıldığında; nevrotik ve immatür savunma mekanizmalarını daha çok kaygılı bağlanma stiline sahip bireylerin kullandığı ve matür savunma mekanizmalarını ise daha çok güvenli bağlanma stiline sahip bireylerin kullandığı ortaya çıkmıştır. Kaçınmacı bağlanma stilinin matür savunma mekanizmalarını negatif yönde yordadığı, kaygılı bağlanma stilinin nevrotik ve immatür savunma mekanizmalarını pozitif yönde anlamlı yordadığı belirlenmiştir. Diğer yandan, sosyodemografik değişkenlerden eğitim durumu değişkeninin ise immatür savunma mekanizmalarını negatif yönde anlamlı yordadığı belirlenmiştir. Bu sonuca göre, kaçınmacı bağlanma stili arttıkça matür savunma mekanizmalarının azaldığı, kaygılı bağlanma stilinin arttıkça nevrotik ve immatür savunma mekanizmalarının arttığı ve son olarak eğitim durumunun arttıkça immatür savunma mekanizmalarının azaldığı sonucuna ulaşılmıştır.Master Thesis Romantik ilişkisi olan 18-30 yaş arasındaki bireylerin bağlanma boyutlarının obsesif-kompulsif bozukluk ile ilişkisi(2022) Topbaş, Cemile Mina; Arslantürk, Pınar; Psikoloji / PshchologyBu araştırma, 18-30 yaş romantik ilişkisi olan bireylerin bağlanma boyutlarının obsesif-kompulsif bozukluk ile ilişkisinin incelenmesini amaçlanmıştır. Araştırmanın yan amacı ise bağlanma boyutları ve OKB belirtilerinin demografik faktörlere göre farklılık gösterip göstermediğini araştırmaktır. Söz konusu araştırmanın evrenini 18-30 yaş arasında en az 6 aydır devam eden romantik ilişkisi (flört, sevgili, nişanlı evli) olan, İstanbul'da yaşayan bireyler oluşturmaktadır. Örneklem grubunu ise araştırmaya gönüllü katılmayı kabul eden 303 kadın katılımcı ve 116 erkek katılımcı olmak üzere toplam 419 (n=419) kişiden oluşmaktadır. Araştırmanın veri toplama aşamasında ilk olarak katılımcıların onayını almak amacı ile 'Bilgilendirilmiş Onam Formu' onayları ardından 'Sosyo-Demografik Bilgi Formu', 'Yakın ilişkilerde Yaşantılar Envanteri-II' ve 'Maudsley Obsesif-Kompulsif Belirti Ölçeği' uygulanmıştır. Araştırmanın analizinde ise betimleyici istatistikler, Bağımsız Örneklem T-Testi, One Way Anova ve Pearson Korelasyon analizi kullanılmıştır. Verilerin analizi SPSS programı kullanılarak yapılmıştır. Bulgular neticesinde, kaygılı ve kaçıngan bağlanma stiline sahip bireylerin günlük hayatlarında sergiledikleri obsesif-kompulsif bozukluk belirtileri arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Buna ek olarak kaygılı bağlanma stiline sahip bireyler, kaçıngan bağlanma stiline sahip bireylere göre günlük hayatlarında daha çok obsesif- kompulsif bozukluk belirtileri sergilemektedir. Araştırmada elde edilen sonuçlar literatür kapsamında tartışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Bağlanma stilleri, Kaygılı Bağlanma, Kaçıngan Bağlanma, Obsesif-kompulsif Bozukluk Tarih: Nisan, 2022Master Thesis Üniversite öğrencilerinde çocukluk çağı travmaları ve somatizasyon arasındaki ilişkide duygu düzenleme güçlüğünün aracı rolü(2023) Gündoğan, Ezgi; Arslantürk, Pınar; Psikoloji / PshchologyÇalışmada, üniversite öğrencilerinde çocukluk çağı travmaları ve somatizasyon arasındaki ilişkide duygu düzenleme güçlüğünün aracı rolününün incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemini İstanbul ilinde kurulu olan Bahçeşehir Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Bilgi Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesinde öğrenim gören, 18-30 yaş aralığında, ana dili Türkçe olan 383 lisans ve yüksek lisans öğrencileri oluşturmuştur. Araştırmada 'Sosyo-Demografik Bilgi Formu', 'Çocukluk Çağı Travmaları Ölçeği (ÇÇTÖ-33)', 'Belirti Tarama Listesi ( SCL-90-R) (Somatizasyon Alt Ölçeği)' ve 'Duygu Düzenleme Güçlüğü Ölçeği-Kısa Form (DDGÖ-16)' kullanılmıştır. Araştırmada; bağımsız örneklem t-testi, Anova testi, Pearson korelasyon analizi, çoklu doğrusal regresyon analizi, Kolmogorov-Smirnov testi, bootstrapping ve sobel testi ve yapısal eşitlik modellemesi uygulanmıştır. Araştırmanın bulgularına göre; üniversite öğrencilerinin cinsiyetine göre somatizasyon puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde fark olduğu tespit edilmiştir. Kadın öğrencilerin somatizasyon puanları, erkek öğrencilerin somatizasyon puanlarından istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Çalışmanın korelasyon analiz sonuçları değerlendirildiğinde çocukluk çağı travması alt boyutu olan duygusal istismar, fiziksel istismar, cinsel istismar, duygusal ihmal arttıkça somatizasyonda artışlar olduğu bulunmuştur. Duygu düzenleme güçlüğü toplam puanı ve açıklık, amaçlar, dürtü, stratejiler ve kabul alt boyutunun somatizasyon ile pozitif ve anlamlı bir ilişkisi olduğu saptanmıştır. Basit regresyon analizi sonuçlarına göre çocuk çağı travmasının somatizasyonu anlamlı derecede yordadığı görülmektedir. Yapılan analiz sonucuna göre, duygu düzenleme güçlüğünün somatizasyon üzerinde pozitif yönde yordayıcı etkisi bulunmuştur.. Çocukluk çağı travmaları ve somatizasyon arasındaki ilişkide duygu düzenleme güçlüğünün aracı rolü etkisine bakılmıştır. Ancak, çocukluk çağı travması ve somatizasyon arasında duygu düzenleme güçlüğünün aracı etkisi olmadığı ve birbirinden bağımsız olarak somatizasyon üzerinde yordayıcı etkisi olduğu saptanmıştır. Elde edilen bulgular literatürde yer alan çalışmalar doğrultusunda tartışılmıştır ve sonraki çalışmalar için öneriler sunulmuştur.Master Thesis 18-45 yaş arası kadınlarda algılanan ebeveynlik biçimi ve öz-şefkatin yeme tutumu üzerindeki etkisinin incelenmesi(2021) Oskay, Mübeccel; Arslantürk, Pınar; Psikoloji / PshchologyAraştırmanın amacı, 18-45 yaş arası kadınlarda algılanan ebeveynlik biçimi ve öz-şefkatin yeme tutumu üzerindeki etkisini incelemektir. Ek olarak, araştırmada yeme tutumu değişkeninin belirli sosyodemografik değişkenler ile ilişkisi de araştırılmıştır. Araştırmanın örneklemini Türkiye'de yaşayan 18-45 yaş aralığında bulunan 384 kadın birey oluşturmuştur. Araştırmaya ilişkin veri toplama araçlarında; araştırmacı tarafından hazırlanmış olan ve içeriğinde katılımcıların kişisel bilgilerine ulaşmayı sağlayan soruların yer aldığı 'Sosyodemografik Bilgi Formu', yeme davranış ve tutumlarını değerlendirmek için 'Yeme Tutum Testi', anne ve babalarının ebeveynlik biçimlerine yönelik algılamalarını belirlemek için 'Young Ebeveynlik Ölçeği' ve öz-şefkat düzeylerini ölçmek için 'Öz-duyarlık Ölçeği' yer almaktadır. Çalışmada elde edilen verilerin istatistiksel analizi IBM SPSS 25.0 (Statistical Package for the Social Sciences) paket programı aracılığıyla yapılmıştır. Araştırma içerisinde kullanılan ölçeklerin normal dağılım göstermemesinden kaynaklı olarak, nonparametrik testlerden Spearman korelasyon analizi, Kruskal Wallis H, Mann-Whitney U testleri ve Lineer Regresyon analizi uygulanmıştır. Araştırmanın bulgularına göre; yeme tutumu ile anne ve babaya ilişkin algılanan ebeveynlik biçimi arasında anlamlı pozitif bir ilişki bulunmuştur. Yeme tutumu ile anneye ilişkin algılanan aşırı koruyucu/evhamlı, kötümser/endişeli ve değişime kapalı/duygularını bastıran ebeveynlik biçimi arasında pozitif yönlü istatistikçe anlamlı bir ilişki saptanmıştır. Yeme tutumu ile babaya ilişkin algılanan aşırı koruyucu/evhamlı, sömürücü/istismar edici, aşırı izin verici/sınırsız ve cezalandırıcı ebeveynlik biçimi arasında pozitif yönlü istatistikçe anlamlı bir ilişki saptanmıştır. Yeme tutumu ile öz-şefkat arasında anlamlı negatif bir ilişki saptanmıştır. Yeme tutumu ile öz-şefkat alt boyutlarından öz-sevecenlik ve paylaşımların bilincinde olma arasında negatif; öz-yargılama, izolasyon ve aşırı özdeşleşme arasında pozitif yönlü istatistikçe anlamlı ilişki saptanmıştır. Anne ve babaya ilişkin algılanan ebeveynlik biçimi ile öz-şefkat arasında anlamlı negatif bir ilişki bulunmuştur. Anne ve babaya ilişkin algılanan ebeveynlik biçimi ile öz-şefkat alt boyutlarından öz-sevecenlik, paylaşımların bilincinde olma, bilinçlilik arasında negatif; öz-yargılama, izolasyon ve aşırı özdeşleşme arasında anlamlı pozitif yönlü bir ilişki saptanmıştır. Anneye ilişkin algılanan sömürücü/istismar edici, koşullu/başarı odaklı, aşırı izin verici/sınırsız ebeveynlik biçimi ve öz-şefkat değişkenlerinin yeme tutumu değişkenini istatistikçe anlamlı bir düzeyde yordadığı ve yeme tutumu değişkenine ait toplam varyansın yaklaşık olarak %11'inin bu değişkenler tarafından açıklandığı saptanmıştır. Babaya ilişkin algılanan sömürücü/istismar edici, aşırı izin verici/sınırsız ebeveynlik biçimi ve öz-şefkat değişkenlerinin yeme tutumu değişkenini istatistikçe anlamlı bir düzeyde yordadığı ve yeme tutumu değişkenine ait toplam varyansın yaklaşık olarak %9'unun, bu değişkenler tarafından açıklandığı saptanmıştır.Master Thesis Yetişkin bireylerde benlik saygısının depresyon ve anksiyete ile ilişkisi(2021) Peköz, Sibel; Arslantürk, Pınar; Psikoloji / PshchologyBu araştırma yetişkin bireylerdeki benlik saygısının depresyon ve anksiyete ile ilişkisi incelemektedir. Bu amaçla İstanbul ilinde Ataşehir ilçesinde bulunan 20-40 yaş arası bireylere toplam 384 kişiye araştırmacı tarafından hazırlanan demografik bilgi formu ve Rosernberg Benlik Saygısı Ölçeği, Beck Depresyon Ölçeği, Beck Anksiyete Ölçeği uygulanmıştır. Benlik saygısı ve alt ölçeklerinden kendilik kavramının sürekliliği, depresif duygulanım, psikosomatik belirtiler ve psişik izolasyon ölçek puanlarının yaş arttıkça arttığı görülmektedir. Benlik saygısı ve alt ölçeklerinden kadın katılımcıların depresif duygulanım ve psikosomatik belirtiler alt ölçek puanları erkek katılımcılara göre daha yüksek olduğu görülmektedir. Eğitim durumu değişkenine göre ise benlik saygısı alt ölçeklerinden tartışmalara katılabilme derecesinde pozitif yönde anlamlı bir farklılık görülürken ve psişik izolasyon alt ölçeğinde negatif yönlü anlamlı bir farklılık görülmektedir. İş durumu değişkenine göre çalışmayan katılımcıların çalışan katılımcılara göre daha düşük benlik saygısına sahip olduğu, depresif duygulanım, hayalperestlik, psikosomatik belirtiler ve psişik izolasyon alt ölçeklerinde çalışmayan katılımcıların çalışan katılımcılara göre daha yüksek puanların alındığı görülmektedir. Medeni durum değişkenine göre benlik saygısı ve alt ölçeklerinden benlik saygısı ve kendilik kavramının sürekliliği, bekar katılımcıların evli katılımcılara göre daha az olduğu görülürken, babayla ilişki alt ölçeğinde evli katılımcıların bekar katılımcılara göre aldığı puanların daha yüksek olduğu görülmektedir. Depresyon düzeyinin kadınların erkek katılımcılara oranla daha yüksek olduğu görülmektedir. Depresyon puanlarının çalışmayan katılımcıların çalışan katılımcılara göre daha yüksek olduğu görülmektedir. Yaş, eğitim durumu ve medeni durum değişkenlerine göre depresyon puanlarında anlamlı bir farklılık görülmemektedir. Yaş durumu ile anksiyete puanları pozitif yönde anlamlı bir farklılık görülmektedir. Eğitim durumunda ise, anksiyete puanlarında negatif yönlü anlamlı bir farklılık görülmektedir. Cinsiyet, iş ve medeni duruma göre anksiyete puanlarında anlamlı bir fark görülmemektedir. Benlik saygısı ve alt ölçeklerinden, benlik saygısı, kendilik kavramının sürekliliği, insanlara güven duyma ve anne baba ilgisi azaldıkça depresyon ve anksiyete düzeylerinin arttığı, eleştiriye duyarlılık, depresif duygulanım, hayalperestlik, psikosomatik belirtiler, kişilerarası ilişkilerde tehdit hissetme ve psişik izolasyon alt ölçek puanlarının ise artması depresyon ve ansksiyete düzeylerinin de artttığı sonucu ortaya çıkmaktadır. Benlik saygısı ve alt ölçeklerinden tartışmalara katılabilme derecesi alt ölçeğinin puanlarının artması ile depresyon düzeyinin azaldığı görülmektedir fakat anksiyete düzeyinde anlamlı bir sonuç görülmemektedir. Babayla ilişki alt ölçeğinde ise depresyon ve anksiyete düzeyleri üzerinde anlamlı bir sonucu görülmemektedir. Bulgular, tartışma ve sonuç bölümünde literatür ışığında tartışılmış, araştırmanın kısıtlamaları ele alınmış ve gelecek çalışmalar için önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Benlik Saygısı, Depresyon, AnksiyeteMaster Thesis Genç erişkinlerde algılanan sosyal destek, belirsizliğe tahammülsüzlük ve duygusal yeme davranışı arasındaki ilişkinin incelenmesi(2022) Altı, Elif; Arslantürk, Pınar; Psikoloji / PshchologyBu araştırmada, genç erişkin bireylerde duygusal yeme, algılanan sosyal destek ve belirsizliğe tahammülsüzlük düzeyleri arasındaki ilişki incelenmiştir. 371 katılımcının verilerinin incelendiğia araştırmada, katılımcılara 'Kişisel Bilgi Formu', 'Duygusal Yeme Ölçeği', 'Belirsizliğe Tahammülsüzlük Ölçeği' ve 'Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği' uygulanmıştır. Ölçekler katılımcılara çevrimiçi formlar aracılığıyla verilmiştir. Araştırmada bağımsız örneklem t-test, tek yönlü varyans analizi (ANOVA), Pearson Korelasyonu ve Çoklu Basit Regresyon Analizi uygulanmıştır. Araştırmada elde edilen bulgulara göre, cinsiyet, medeni durum, eğitim düzeyi, zayıflama diyeti öyküsü, ideal kilo, kilo değerlendirmesi, diyete başlama düşüncesi değişkenleri bakımından duygusal yeme, algılanan sosyal destek ve belirsizliğe tahammülsüzlük düzeylerinde anlamlı farklılıklar saptanmıştır. Kadınlarda, bekarlarda, daha önce diyet yapmış olanlarda, kendisini çok şişman olarak değerlendiren katılımcılarda duygusal yeme puanları anlamlı düzeyde daha yüksek bulunmuştur. Ayrıca, katılımcıların duygusal yeme puanları ile aileden algılanan sosyal destek ile negatif yönlü ilişki saptanmıştır. Ayrıca, duygusal yeme ve belirsizliğe tahammülsüzlük düzeyleri ile pozitif yönlü ve anlamlı ilişki bulunmuştur. Araştırma bulgularının ileri araştırma ve uygulamalara katkı sağlayabilecek ölçüde anlamlı olduğu düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Belirsizliğe Tahammülsüzlük, Duygusal Yeme, Sosyal DestekMaster Thesis Üniversite öğrencilerinin algıladıkladıkları ebeveyn tutumları ile duygusal yeme davranışı arasındaki ilişkide duygu dışavurumunun rolü(2021) Enül, Berna; Arslantürk, Pınar; Psikoloji / PshchologyBu araştırma üniversite öğrencilerinin ebeveyn tutumları ile duygusal yeme davranışı arasındaki ilişkide duygu dışavurumunun aracı rolünün incelenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın bağımlı değişkeni duygusal yeme, bağımsız değişkeni ebeveyn tutumları, aracı değişkeni ise duygu dışavurumdur. Araştırma kapsamında 18-25 yaş aralığındaki üniversite öğrencilerinin duygusal yeme düzeylerinin, cinsiyet ve çalışma durumu değişkenleri bakımından anlamlı ölçüde farklılık gösterip göstermediği de incelenmiştir. Araştırmanın katılımcı grubu üniversite öğrencilerinden meydana gelmektedir. Çalışmaya, 361 kişi katılım göstermiştir. Çalışma, genel tarama modelleri içerisinde yer alan ilişkisel tarama modeli kullanılarak yapılmıştır. Araştırmada verilerin elde edilmesi için 'Sosyo-Demografik Bilgi Formu', 'Anne-Baba Tutum Ölçeği', 'Türkçe Duygusal Yeme Ölçeği' ve 'Berkeley Duygu İfadesi Ölçeği' kullanılmıştır. Duygu dışavurumunun aracı rolünün incelenmesi amacıyla PROCESS'ten yararlanılmıştır. Analiz sonucunda koruyucu/istekçi ve otoriter ebeveyn tutumları ile duygusal yeme arasındaki ilişkide duygu dışavurumunun aracı bir rol oynadığı görülmüştür. Aynı zamanda ebeveyn tutumları ve duygu dışavurumunun duygusal yemeyi ne derece yordadığını belirlemek amacıyla çoklu regresyon analizi yapılmıştır. Analiz sonucunda ebeveyn tutumları ve duygu dışavurumunun duygusal yemeyi anlamlı ölçüde yordadığı sonucuna ulaşılmıştır (R=0.291; R2=0.283; F=20.751; p<.001). Üniversite öğrencilerinin duygusal yeme düzeylerinin, cinsiyet, eğitim durumu, çalışma durumu, anne eğitim düzeyi ve baba eğitim düzeyi değişkenleri bakımından anlamlı ölçüde farklılık gösterip göstermediğini belirlemek için ise bağımsız gruplar t-testi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA) uygulanmıştır. Araştırma sonucunda üniversite öğrencilerinin duygusal yeme düzeylerinin demografik değişkenler açısından farklılaştığı ortaya koyulmuştur.